“Ey kitap ehli, dininiz konusunda taþkýnlýk etmeyin, Allah'a karþý gerçek olandan baþkasýný söylemeyin. Meryem oðlu Mesih Ýsa ancak Allah’ýn Rasulü ve Kelimesidir. Onu (‘ol’ kelimesini) Meryem’e yöneltmiþ ve O’ndan bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve Rasulüne inanýnýz: ‘Üçtür’ demeyiniz. (Bundan) Kaçýnýn, sizin için hayýrlýdýr. Allah, ancak bir tek ilâhtýr. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ve yerde her ne varsa O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.
Mesih ve yakýnlaþtýrýlmýþ (yüksek derece sahibi) melekler, Allah’a kul olmaktan kesinlikle çekimser kalmazlar. Kim, O’na ibadet etmeye karþý çekimser davranýrsa ve büyüklenme gösterirse (bilsin ki,) onlarýn tümünü huzuruna toplayacaktýr.”1 diye buyurun “doðurmamýþ ve doðrulmamýþ”2Âlemlerin Rabbi ve Ýlâh’ý Allah Teâlâ “Meryem oðlu Ýsa” nýn O’nun Kulu ve Rasulü olduðunu apaçýk beyan etmiþtir…
Allah Azze ve Celle’nin Kulu ve Rasulü olan Mesih Ýsa (a.s.), Allah’ýn insan kullarýna:” Allah’a kulluk edin ve taðuttan kaçýnýn”3 diye teblið yapýp onlarý hakka davet etsinler diye gönderdiði Rasullerinden bir Rasuldür…
“Allah’a kul olmaktan kesinlikle çekimser davranmayan,” Allah’ýn Kulu ve Rasulü “Meryem oðlu Mesih, yalnýzca bir Rasuldür. O’ndan önce de Rasuller gelip geçti. O’nun annesi dosdoðrudur, ikisi de yemek yerlerdi.”4
Allah’ýn Kulu ve Rasulü Mesih Ýsa (a.s.) Allah’ýn en salih kullarý olan Nebîler ve Rasullerden bir Salih kul idi…
Allah Teâlâ þöyle buyurur:
“Zekeriya’yý, Yahya’yý, Ýsa’yý ve Ýlyas’ý da (hidayete eriþtirdik). Onlarýn hepsi salihlerdendir.”5
“Andolsun Biz, Nuh’u ve Ýbrahim’i (Rasul olarak) gönderdik. Peygamberliði ve Kitabý onlarýn soylarýnda kýldýk. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardýr, onlardan birçoðu da fasýk olanlardýr.
Sonra onlarýn izleri üzerinde Rasullerimizi birbiri ardýnca gönderdik. Meryem oðlu Ýsa’yý da arkalarýndan gönderdik, O’na Ýncil’i verdik ve onu izleyenlerin kalblerinde bir þefkat ve merhamet kýldýk.”6
“Hiç þüphesiz din Allah katýnda Ýslâm’dýr.”7 “Kim Ýslâm’dan baþka bir din ararsa (benimserse), asla ondan kabul edilmez. O, ahrette de kayba uðrayanlardandýr.”8
Ve Meryem oðlu Mesih Ýsa (a.s.) diðer Nebîler ve Rasuller gibi “Ýslam dini”nin peygamberlerinden bir peygamberdir… Bütün Muvahhid mü’min Müslümanlar, O’nu Allah’ýn kulu, Nebîsi ve Rasulü olduðuna katýksýz iman ederler…
Yegâne Rabbimiz ve Ýlâhýmýz Allah Teâlâ þöyle buyurur:
“Ey iman edenler, Allah’dan sakýnýp korkun ve O’nun Rasulüne iman edin. Size, kendi rahmetinden iki kat (güzel karþýlýk) versin. Size kendisiyle yürüyeceðiniz bir nûr kýlsýn ve size maðfiret etsin. Allah çok baðýþlayandýr, çok esirgeyendir.”9
“Rasul, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü’minler de. Tümü Allah’a, meleklerine, kitaplarýna ve Rasullerine inandý.'O’nun Rasulleri arasýnda hiçbirini (diðerinden) ayýrt etmeyiz. Ýþittik ve itaat ettik. Rabbimiz baðýþlamaný (dileriz). Varýþ, ancak Sanadýr’ dediler.”10
“Ey iman edenler, Allah’a, Rasulüne, Rasulüne indirdiði kitaba ve ondan önce indirdiði kitaba iman edin. Kim Allah’ý, meleklerini, kitaplarýný, Rasullerini ve ahiret gününü inkâr ederse, þübhesiz uzak bir sapýklýklar sapmýþtýr.”11
Katýksýz iman eden tüm muvahhid mü’minler:
“Þübhesiz ben Allah’ýn kuluyum. (Allah) bana kitabý verdi ve beni peygamber kýldý.”12diyen Mesih Ýsa (a.s.)’ýn nübüvvetine ve risâletine yani Allah’ýn Nebîsi ve Rasulü olduðuna iman ederler… Ýsa (a.s.)’ýn Allah’ýn kulu ve Rasulü olduðuna þahidlik edip inanýrlar…
Ebu Hüreyre (r.a.)’ýn rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
“Ben, Meryem oðlu Ýsa’ya dünya ve ahirette insanlarýn en yakýnýyým. Esasen peygamberler, babalarý bir kardeþtirler, anneleri ayrý ayrýdýr. Dinleri birdir.”13
Ebu Hüreyre (r.a.)’dan,
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:
“Bir keresinde Meryem oðlu Ýsa, hýrsýzlýk yapmakta olan bir kimse görmüþ de ona:
— Sen çaldýn mý? diye sormuþ.
O da:
— Kendisinden baþka (ibadete lâyýk) hiçbir ilâh bulunmayan Allah’a yemin ederim ki, ben asla çalmadým, diye cavab vermiþ.
Bunun üzerine Ýsa:
— Allah’a iman (ve O’nun adýna yemin edeni tasdik) ettim ve kendi gözümü yalanladým, demiþtir.”14
Yegâne önderimiz ve hayat örneðimiz Rasulullah (s.a.s.), Ýslâm peygamberi, Allah’ýn kulu ve Rasulü Mesih Ýsa (a.s.)’dan böyle söz ederek, O’nun faziletini ve hikmetini anlatmaktadýr!..
Ebu Galib, þu sözün Ýsa (a.s.)’ýn tavsiyelerinden olduðunun kendilerine söylendiðini rivayet etmiþtir.
Ýsa (a.s.), Havarilerine hitaben:
— Ey Havariler topluluðu, bazý günahkârlar vesilesiyle Allah’ýn sevgisini kazanmaya çalýþýn. Onlara buðz, ederek Allah’a yakýnlaþýn. Onlara gönül karartýp hýnç duyarak Allah’ýn rýzasýný arayýn, demiþ.
Havariler:
— Ey Allah’ýn peygamberi, o zaman kimlerle oturup kalkalým? diye sormuþlar.
O (a.s.) :
— Aklý amellerinizin artmasýna vesile olacak, kendisini gördüðünüzde Allah’ý sizlere hatýrlatacak, yapýp ettikleri dünyada sizi zühde sevk edecek kimselerle düþüp kalkýn! demiþtir.11
Allah’ýn kulu ve Rasulü Ýsa (a.s.) da Allah’ýn bütün Nebîleri ve Rasulleri gibi, Allah’dan aldýðý vahyi, Allah’ýn kullarýna teblið etmiþ, onlara nasihat eylemiþ, hayat önderi ve örneði olarak Allah’a nasýl ibadet edilip kul olacaklarýný yaþayarak, anlatarak göstermiþtir…
Allah Azze ve Celle þöyle buyurur:
“Sen, öðüt verip hatýrlat. Çünkü gerçekten öðütle hatýrlatma, mü’minlere yarar saðlar.”
Allah’ýn kulu ve Rasulü Meryem oðlu Ýsa (a.s.) inananlarýna þöyle demiþtir:
— Sizler, benim ashabým ve kardeþlerim iseniz nefislerinizi insanlardan gelecek husumete ve buðza alýþtýrýn. Böyle yapmazsanýz, benim kardeþlerim deðilsiniz!
Ben sizlere, öðrenesiniz diye öðretiyorum, yoksa þaþýrasýnýz diye deðil.
Sizler, ümid ettiðiniz hedeflere, hoþlanmadýðýnýz þeylere sadece sabrederek ulaþabilirsiniz.
Nefislerinizin arzuladýðý þeyleri terk etmedikçe, ümid ettiklerinize eriþemezsiniz.
Kalbde þehveti besleyecek þeylere bakmaktan zinhar kaçýnýn. Böyle bir þey sahibine fitne olarak yeter.
Gözü, kalbini gözetleyip durana, kalbi, gözünü gözlemeyene ne mutlu!
Geçip gidenler, ne kadar uzakta kaldý, gelecekler ise ne de yakýndýr!
Dünyaya dalmýþ kimseye yazýklar olsun! Oysa ölecek ve dünya onu terk edecek! Dünyaya güveniyor, oysa onu aldatýyor. Ona güveniyor, oysa ona tuzak kuruyor.
Dünyaya aldananlara yazýklar olsun! Hâlbuki hoþlanmadýklarý ölüm onlara çok çabuk gelecek, arzulamadýklarý vaadle karþýlaþacaklar, gece gündüz arzulayýp peþinden koþtuklarý þeyleri terk edecekler.
Arzusu dünya, hatalý amelleri olanlara yazýklar olsun! Yarýn Rabblerinin huzurunda nasýl da rüsvay olacaklar.
Allah’ýn zikri dýþýnda çok konuþmayýn, çünkü yumuþak da olsa kalbleriniz katýlaþýr. Kasvetli (katý) kalb ise, Allah Azze ve Celle’den uzaktýr. Fakat sizler, bunu bilmiyorsunuz.
Köle sahibleri gibi, insanlarýn günahlarýna bakmayýn! Köleler gibi, kendi günahlarýnýza bakýn!
Ýnsanlar iki halde bulunurlar: Ya afiyettedirler, ya da bir musibete mübtelâ kýlýnmýþlardýr.
Afiyette iseniz, bu halinize þükredin ve musibete uðramýþ insanlara merhametle davranýn.
Yaðmur daðýn üzerine düþtüðünde topraðý yumuþatýr. Sizler ise, nicedir hikmetleri öðreniyorsunuz da kalbleriniz yumuþamýyor.
Ne kadar tevazu sahibi olursanýz, o kadar merhamet olunacaksýnýz.
Ne kadar ekiyorsanýz, o kadar biçeceksiniz.
Kötülük üzere bulunan âlimler, kötü yemiþ veren aðaca benzer. Seyredenleri hayran býrakýr amma yiyenleri öldürür. Sizlerin sözleri þifadýr, hastalýðý gideriyor, ancak amelleriniz hastalýktýr, þifa ona fayda etmiyor (konuþmalarýnýzýn faydasý dokunmuyor).
Kötü köleler gibi, muallimi ayaklar altýna aldýnýz!
Ben sizlere, Allah adýna söylüyorum, ancak sözlerimden istifade edeceðinizi nasýl ümid edeyim ki? Çünkü hikmet aðýzlarýnýzdan çýkýyor, ancak kulaklarýnýza girmiyor. Oysa iki duyu organý arasýnda dört parmaklýk mesafe var.
Kalbleriniz, söylediklerinizi bellemiyor.
Ne kerem sahibi efendiler var, ne de muttakî köleler!17
Allah’ýn kulu ve Rasulü Mesih Ýsa (a.s.)’ýn bu nasihatleri, ne kadar taze, ne kadar yeni ve muhatablarý olan bizler hayattayýz, O’nu dinliyoruz!..
Ebu Muaviye el-Esved, Ýsa (a.s.)’ýn sözlerine delil olarak Allah Azze ve Celle’nin þu ayetleri zikretti: 18
“Bilin ki, dünya hayatý ancak bir oyun, (eðlence türünden) tutkulu bir oyalama, bir süs, kendi aranýzda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir çoðalma tutkusudur. Bir yaðmur örneði gibi, onun bitirdiði ekin ekincilerin (veya kâfirlerin) hoþuna gitmiþtir, sonra kuruyuverir. Bir de bakarsýn ki, sapsarý kesilmiþ, sonra o, bir çer-çöp oluvermiþtir. Ahirette ise, þiddetli bir azab, Allah’dan bir maðfiret ve bir hoþnudluk (rýza) vardýr. Dünya hayatý, aldanýþ olan bir metadan baþka bir þey deðildir.
Rabbinizden olan bir maðfirete ve cennete (kavuþmak için) çaba gösterip yarýþýn ki, (o cennet) geniþliði, gök ile yerin geniþliði gibi olup, Allah’a ve Rasulüne iman edenler için hazýrlanmýþtýr. Ýþte bu, Allah’ýn fazlýdýr ki, onu dilediðine verir. Allah, büyük fazl sahibidir.”19
Yegâne hayat nizamý Ýslam Dini’nin peygamberlerinden Meryem oðlu Ýsa (a.s.), nasihatlerine devamla þöyle söylüyor:
“Fasid âlimler, zâhiren oruç tutar, namaz kýlar, sadaka verir, fakat gerçekte Allah’ýn kendilerine emrettiði þeyi yapmazlar. Ýnsanlara ders verirler, amma kendileri hakký öðrenmezler. Yaptýklarý davranýþlar, verdikleri kararlar ne de kötüdür onlarýn! Dilleriyle sahtekârca tevbe ederler, fakat hevâ ve heveslerine göre amel ederler.
Þunu biliniz ki, kalbleriniz kirli iken bedenlerinizi temizlemeniz hiçbir iþe yaramaz, sizi kurtarmaz!
Þimdi size hakikat olarak þunu söylüyorum: Hâlis unu alta geçiren, fakat iþe yaramaz kepekleri üstte tutan elek gibi olmayýn! Ne yazýk ki, durumunuz bundan ibarettir. Aðzýnýzdan hikmetli sözler çýký veriyor, amma kin ve garez hâlâ kalbinizde bulunuyor.
Ey dünya kullarý, dünyaya olan þehveti bitmek tükenmek bilmeyen kimse nasýl ahiret saadetine ulaþabilir ki?
Hakikat olarak size þunu söylüyorum:
Amelleriniz nedeniyle kalbleriniz iyice çürümüþ durumdadýr. Dünyayý dillerinizin altýna, ilmi ise ayaklarýnýzýn altýna almýþ durumdasýnýz.
Hakikat olarak size þunu söylüyorum:
Sözleriniz, ahiret hayatýnýzý mahvetmiþtir. Zaten ahiret saadetinden çok dünya saadetini istiyorsunuz. Sizden daha büyük bir hüsran içinde olan var mýdýr? Ah bir bilseniz!
Yazýk sizlere! Ruhbânlaþmýþ kimselerin mahallesinde ikamet ediyor ve Allah’a giden yolda yürüyenlere yol mu açýyorsunuz?
Aslýnda siz, dünya malý sahibi olanlara dünyadan vazgeçmelerini söylerken, o mallarý, usulca size teslim etmelerini istiyorsunuz.
Yazýk size! Düþünün bir kere, içerisi zifiri karanlýk olan bir evin damýna kandil konulmasýnýn ne faydasý olur? Ýþte sizin durumunuz da budur. Kalbleriniz zifiri karanlýk halde iken, aðýzlarýnýzda ilim olsa neye yarar ki?
Ey dünya kullarý, sizler, ne ilmi ile amel eden âlimlerden, ne takva sahibi abid kullardan, ne de hür ve saygýn kimselerdensiniz!
Dünyanýn, sizin kökünüzü kazýmasý, yüzüstü yere çalmasý, burunlarýnýzý sürtmesi ve perçemlerinizden yakalamasý yakýndýr! Sonra sahib olduðunuz ilim sizi tersyüz edecek, Hâkimler Hâkimi olan Allah’ýn huzurunda yapayalnýz olarak dikecek ve bütün kötülüklerinizi gözünüzün önüne serecektir. Ondan sonra da Allah sizlere, bu amellerinizin cezasýný verecektir. 20
Allah’ýn kulu ve Rasulü Mesih Ýsa (a.s.)’ýn hitab ettiði ilim sahibi kiþiler, günümüz toplumunun içinde yaþayanlar, akîde noktasýnda tehlikeli bir durumda olanlar, amel konusunda ise, bildikleriyle amel etmeyenlerdir… Ýsa (a.s.), kendisiyle ayný zamaný ve ayný vataný paylaþanlara seslenirken, iki bin yýl sonra gelen ve ayný hâlde bulunanlara da nasihat etmektedir… Ýlim cephesinde ki ilmiyle âmil olmayan, taðutlara uþaklýk eden kötü âlimler her çaðda ve her beldede ayný kötü durumu sergilemektedirler… Dünyevileþme girdabýna yakalanmýþ, hevâ ve heves bataklýðýna saplanmýþ bu ilim adamlarý, topluma iyilik ve hayýrda önder olacaklarýna, insanlarýn uyutulmalarý, sömürülmeleri için ilimlerini kullanmýþlardýr… Onlar ahiretin yerine fâni dünya ve dünya menfaatini tercih ettikleri için, kötülüðü tercih edip, hep bunun peþine düþmüþlerdir. Halbuki kendilerine lütfedilen ilim ile hem kendi derecelerini yükseltebilme imkânlarýna sahib olmuþlardý, hem de içinde bulunduklarý toplumu!..
Rabbimiz Allah Teâlâ þöyle buyurdu:
“Onlara, kendisine ayetlerimizi verdiðimiz kiþinin haberini anlat. O, bundan sýyrýlýp uzaklaþmýþ, þeytan onu peþine takmýþtý. O da, sonunda azgýnlardan olmuþtu.
Eðer biz dileseydik, onu, bununla yükseltirdik. Amma o, yere meyletti (veya yere saplandý), hevâsýna uydu. Onun durumu, üstüne varsan dilini sarkýtýp soluyan, kendi baþýna býraksan dilini sarkýtýp soluyan köpeðin durumu gibidir. Ýþte ayetlerimizi yalanlayan topluluðun durumu böyledir. Artýk gerçek haberi onlara aktar ki, düþünsünler.”21
Ýslam peygamberi, Allah’ýn kulu ve Rasulü Mesih Ýsa (a.s.), Allah’ýn indirdiði hükümleri geçersiz kýlýp, onlarýn yerine hevâlarýný ilahlaþtýrarak hükümler koyup yönettikleri mazlum ve müstez’af halka uygulayan zalim egemen taðutlara ibadet, yani itaat edenlerin felâket olan sonlarýný, bir mucize olarak etrafýndakilere göstermiþ olup, kendisinden iki bin yýl sonra yaþayacak günümüz insanlarýna bir ibret tablosu býrakmýþtýr!..
Muhacir el-Esidî, Vehb b. Münebbih’den rivayet ediyor:
Ýsa (a.s.), insanlarý, cinleri, kuþlarý ve tüm hayvanlarý ölmüþ bir köye uðradý. Durdu ve bir süre helâk olan köye baktý. Sonra köy halkýna yöneldi ve:
— Bunlar Allah’ýn azabýyla ölmüþtür. Baþka bir nedenle ölmüþ olsalardý ayrý ayrý ölürlerdi, dedi.
Sonra:
— Ey köy halký, diye seslendi.
Aralarýndan biri:
— Buyur ey Ýsa, dedi.
Bunun üzerine Ýsa (a.s.), ölüler arasýndan ses veren adama:
— Suçun neydi? diye sordu.
Adam:
— Taðutlara ibadet etmek ve dünya sevgisi, karþýlýðýný verdi.
Ýsa (a.s):
— Taðutlara nasýl ibadet ederdiniz? diye sordu.
Adam:
— Allah’a asî olanlara itaat ederdik, dedi.
Ýsa (a.s.):
— Dünyayý nasýl severdiniz? diye sordu.
Adam:
— Çocuðun annesini sevdiði gibi severdik. Onu elde ettiðimizde sevinir, yitirdiðimizde ise üzülürdük. Büyük emellerle Allah’ýn kulluðundan yüz çevirdik ve gazabýna yöneldik, dedi.
Ýsa (a.s.):
— Durumunuz nice idi? diye sordu.
Adam:
— Geceyi afiyet içinde geçirdik, sabaha erince helâk olduk, dedi.
Ýsa (a.s.):
— Arkadaþlarýna ne oldu? Onlar, neden konuþmuyorlar? diye sordu.
Adam:
— Onlarýn aðýzlarýna ateþten dizgin vuruldu, dedi.
Ýsa (a.s.):
— Sen nasýl benimle konuþabildin? diye sordu.
Adam:
— Ben onlarýn arasýndaydým, fakat onlar gibi deðildim. Azab gelince, beni de onlarla beraber götürdü. Sadece bir kýla tutunuyorum. Ateþe mi düþeceðim, yoksa kurtulacak mýyým, bilemiyorum, dedi.22
Ve kendisinden baþka hak ilâh olmayan, yalnýz ibadet edilmeye lâyýk olan, hükümde ortaðý bulunmayan Rabbimiz Allah Azze ve Celle þöyle buyurur:
“Sizlerden yalnýzca zulmedenlere isabet etmekle kalmayan bir fitneden korkup sakýnýn. Bilin ki, gerçekten Allah (cezâ ile) sonuçlandýrmasý pek þiddetli olandýr.”23
Dipnot
1- Nisa, 4/171-172
2-Ýhlâs, 112/3
3- Nahl, 16/36
4- Mâide, 5/75
5- En’âm, 6/85
6- Hadid, 57/26-27
7- Âl-i Ýmrân, 3/19
8- Âl-i Ýmrân, 3/85
9- Hadid, 57/28
10- Bakara, 2/285
11- Nîsa, 4/136
12- Meryem, 19/30
13- Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Enbiyâ, B. 50, Hds. 113
Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Fedâil, B.40, Hds. 145
Sünen-i Ebu Davud Kitabu’s-sünne, B. 13, Hds. 4675
Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 2, Sh. 463
14- Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Enbiyâ, B. 50, Hds. 114
Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Fedâil, B.40, Hds.149
Abdullah ibnu’ul-Mübarek, Kitabü’z-Zühd, çev. M. Adil Teymur, Ýst. 1992, sh. 174, Hds.697
Ayrýca bkz. . Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 2, Sh. 314
15-Ahmed ibn Hanbel, Kitabü’z-Zühd, çev. Mehmed Emin Ýhsanoðlu, Ýst. 1993, C. 1, sh. 92, Hbr. 299
Abdullah ibnu’ul-Mübarek, Kitabü’z-Zühd, sh. 89, Hds.355
16- Zariyat, 51/55
17- Beyhakî, , Kitabü’z-Zühd, çev. Enbiya Yýldýrým, Ýst. 2000, sh. 138-139, Hbr. 407
Ebu Said Ýbnu’l-Arabî, Zühd ve Zevahidlerin Vasýflar, çev. Mehmet Emin Akýn, Ank. 2006, sh. 69-70
Ahmed b. Hanbel, Kitabü’z-Zühd, C. 1, sh. 95, Hbr. 311 (kýsmen)
18- Ebu Said ibnu’l-Arabî, A.g.e. sh. 71
19- Hadid, 57/20-21
20- Hâris el-Muhâsibî, Hakký Arayanlara Nasihatler, Muhammed Coþkun, Ýst. 2011, sh. 33-34
21- A’râf, 7/175-176
22- Ebu Nuaym el-Ýsfahânî, Sahabeden Günümüze Allah Dostlarý, Hilyetu’l-Evliyâ, çev. Said Aykut, Vdð. Ýst. 1995, C.3, sh. 126
Celâleddîn es-Suyutî, Ed-Dürrü’l-Mensûr fi’t-Tehîr bi’l-Me’sûr, çev. Hüseyin Yýldýz, Ýst. 2012, C. 15, sh. 572-573
23- Enfal, 8/25