Herþeye güç yetiren ve mülkü elinde tutan Allah Teâlâ, amel bakýmýndan hangisinin daha iyi ve güzel olacaðýný denemek için hayatý ve ölümü yaratmýþ, hikmeti gereði insan kullarýný imtihan etmektedir…
“O, yarattýðýný bilmez mi? O, Lâtif’tir, Hâbir’dir.” 1
Yarattýðý kullarýnýn her þeyini bilen, kaderini takdir eden, yapacaklarýnýn açýðýný, gizlisini, gizlisininde gizlisini, geçmiþini ve geleceðini en bilen Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ, kendilerine hidayet yolunu göstermiþ, delâlet yolundan haberdar edip sakýndýrmýþtýr… Kullarýnýn neyi tercih edeceðini çok iyi bilen, onlarý yaratýp yetiþtiren yegâne yaratýcý Allah, tercihini kullarýna býrakmýþ, onlarý mecbur kýlmamýþtýr…
Kullarýna hidayet yolunu gösterecek kitablarýný, Rasullerini ve Nebîlerini göndermiþ, hidayeti kabul edenleri dosdoðru yola yöneltmiþtir… Dosdoðru yol üzere hayatlarýný devam ettiren muvahhid mü’minler, dünyada izzet, ahirette cennet ehli olurken, hidayeti reddedip dalâlet yolunu seçenler, dünyada zelil, ahirette rezil olmuþlardýr…
“Dedik ki: ‘Orada (cennetten) hepiniz inin. Bundan sonra size Benden bir hidayet geldiðinde, Kim Benim hidayetime uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardýr.
Ýnkâr edip de ayetlerimizi yalanlayanlar ise onlar, ateþin halkýdýrlar ve orada süresiz kalacaklardýr.”2 diye buyuran Rabbimiz Allah, insan kullarýna gönderdiði en son Rasulü ve en son Nebî Rasulullah Muhammed (s.a.s.), kýyamete kadar bütün insanlýk için hidayet rehberidir… Onunla beraber Nübüvvet ve Risâlet son bulmuþ, bütün insanlýk O’nun davet ümmetidir… Davetine icâbet edenler, dosdoðru yol üzerinde olur, reddedenler, þirk ve küfür karanlýðýnda kalýp delâlet yoluna devam ederler…
Rabbimiz Allah Azze ve Celle þöyle buyurur Rasulüne:
“De ki: ‘Ey insanlar, ben Allah’ýn, sizin hepinize gönderdiði bir Rasulüyüm. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnýz O’nundur. O’ndan baþka ilâh yoktur. O, diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah’a ve ümmî Peygamberi olan Rasulüne iman edin. O da, Allah’a ve O’nun sözlerine inanmaktadýr. O’na iman edin ki, hidayete ermiþ olursunuz.”3
Kendisine ve getirdiði vahye iman ettiklerinde hidayete erecek olanlar, O’an itaat etmeleri, imanlarý gereði olup hidayet üzere sabit durmalarýnýn da olmazsa olmazýdýr… Çünkü:
“O, onlara ma’rufu (iyiliði) emrediyor, münkeri (kötülüðü) yasaklýyor, temiz þeyleri helâl, murdar þeyleri haram kýlýyor ve onlarýn aðýr yüklerini, üzerlerinden zincirleri indiriyor. O’na inananlar, destek olup savunanlar, yardým edenler ve O’nunla birlikte indirilen nûru izleyenler, iþte kurtuluþa eren bunlardýr.” 4
Ýþte bu en güzel hayat örneði ve önderi olan yüce þahsiyet (s.a.s.)’i iman ederek itaat ile takib edenler, dünyada da, ahirette de kurtulanlardan olurlar… O’nun Sünneti üzere yaþayanlar, izzeti elde ederler…
Bu hakikatý kavradýktan sonra, O’nun bir buyruðuna kulak verip dinleyelim ve tamamen baðlanarak itaat edlim!..
Ebu Said el-Hudrî (r.a.)’ýn rivayetiyle þöyle buyurur Rasulullah (s.a.s.):
“Her kim helâl lokma yer, Sünnet gereðince amel eder ve insanlarda onun kötülüklerinden emin olurlarsa, o kimse cennete girer.”
Bunun üzerine bir adam:
— Ya Rasulallah, bugün halk arasýnda bu (özellikte olan kiþiler) pek çoktur, dedi.
Rasulullah (s.a.s.):
“Benden sonraki asýrlarda da bulunacaktýr.” buyurdu. 5
“Mü’minlere pek düþkün, þefkatli ve esirgeyici olan Rasul” 6 (s.a.s.)’in bu buyruðunda, katýksýz iman eden muvahhid mü’minlere, kendilerini edebî mekân cennete girdirecek üç faziletli amel beyan edilmiþtir… Her kim, þirksiz iman sahibi olduðu hâlde bunlarý yapacak olursa, cennete girecektir… Bu hakikat, bütün zamanlarý kuþatýcýdýr… Asr-ý Saadet’te olduðu gibi, kýyamete kadar geçerli olan bir durumdur…
Bu faziletli ve cennet sebebi olan üç ameli birer birer ele alalým…
1-Helâl lokma yemek
Ebu Hüreyre (r.a.) rivayet eder.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
“Ey insanlar, þübhesiz ki, Allah temizdir. Temizden baþka bir þey kabul etmez. Allah, mü’minlere de Rasullere emrettiði þeyi emrederek:
“Ey Rasuller, güzel ve temiz (helâl) olan þeylerden yiyin ve salih amellerde bulunun. Çünkü gerçekten Ben, yapmakta olduklarýnýzý biliyorum.” 7
(Baþka bir ayette mü’minlere:)
“Ey iman edenler, size rýzýk olarak verdiklerimizi temiz (helâl) olanlarýndan yiyin.”8 buyurmuþtur.”9
Allah Teâlâ, dosdoðru yolun rehberileri olan Rasullerine emrettiðini, dosdoðru yolda onlarý takip itaat eden muvahhid mü’min kullarýna da emretmiþtir: Rýzkýn temiz ve helâl olanýndan yiyin!
Helâl rýzýk elde edebilmek için, helâl çalýþma sahalarýnda bulunmak, emek sarf edip alýn teri dökmek gerekir… Helâl kýlýnmýþ yollardan, her hangi bir haram ve zulüm karýþmamýþ kazanç elde eden kiþi, ancak helâl ve temiz rýzýk elde etmiþ, dolayýsýyla helâl ve temiz bir lokma yemiþ olur…
Mü’minlerin annesi Âiþe (r.anha)’dan rivayet olunur.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
“Yediðiniz en temiz lokma,kendi kazancýnýzdan (olan lokma) dýr.” 10
Kazanç yolu ve kazancýn kendisi, Allah’ýn ve Rasulullah (s.a.s.)’in beyan buyurduðu üzere helâl ve temiz olmalý… Bunun için de, müslümanýn yaþadýðý toplumun ticaretine ve ekonomisine Ýslâm’ýn hakim olmasý gerekli… Ekonomisi, Ýslâm’ýn emrettiði þekilde iþlemeli ve ticareti, Ýslâm’ýn helâl kýldýðý bir biçimde gerçekleþmelidir… Ýþ, iþçi ve iþveren Ýslâm’a tabi olmalý ve Ýslâm’ýn helâl hükümlerine itaat etmelidirler… Ýþte o zaman, kazanç yolu ve elde edilen temiz olur, helâl olur… Temiz ve helâl kazançtan yemek, içmek, giymek, barýnmak, Allah’ýn rýzasýna uygun yaþamak demektir… Bu gerçekleþince, helâl lokma boðazdan geçer…
Abdullah ibn. Amr (r.a.)’ýn rivayetiyle Rasulullah (s.a.s) þöyle buyurur:
“Eðer sende dört özellik varsa, dünyadan kaybettiðin önemli deðil:
Doðru sözlülük,
Emanetin korunmasý,
Ahlâk güzelliði,
Yemede haramdan korunup helâli gözetme.” 11
Doðru sözlü, güzel ahlâklý, emaneti koruyan ve yemede haramdan korunup helâli gözetleyen muvahhid mü’min þahsiyet, dünyada izzeti elde etmiþ olduðundan dolayý sevinmeli kaybedilen baþka dünyalýklara üzülmemelidir…
Ýbadetin özü olan duâlarýn kabul edile bilmesi mü’min müslüman kiþinin haramlardan sakýnýp helâl lokma yemesine baðlýdýr… En saðdýk habercinin bildirdiði haber budur… En doðru, en gerçek haber: Allah, helâl yiyip içen kulundan duâyý ve ibadeti kabul eder!.. Ancak takvaya dikkat eden ve muttakî kul olan þahsiyetler, helâl kazanca ve helâl lokmaya dikkat ederler… Bu konuda çok hassasdýrlar…
Ayet-i Kerimede beyan olunduðu üzere “Allah, ancak muttakîlerden kabul eder.”12
Ebu Hureyre (r.a.) rivayet eder.
Rasulullah ( s.a.s.) þöyle buyurur:
“Haram þeylerden sakýn ki, insanlarýn en çok ibadet edeni olasýn.” 13
Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ’ya asla þirk koþmayan Tevhid ehli olan muttakî mü’min yaradýlýþ gayesine uygun yaptýðý ibadetlerin Allah tarafýndan kabul sebebi, haramlardan sakýnmak ve helâl lokma yemektir…
Ýmam Hasan el- Basrî (rh.a.) þöyle demiþtir:
—Abidler, Allah Teâlâ’nýn yasak kýldýklarýný terk etmekten daha faziletli bir ibadet yapmamýþlardý! 14
Nasýl ki, iman etmekten önce þirkin ve küfrün her çeþidini reddedilmesi, terk edilmesi gerekiyorsa, öyle olmazsa iman edilmiþ olmaz, aynen bunun gibi, helâl lokmadan önce haram lokmalarýn, haram kazançlarýn reddedilip terk edilmesi gerekir… Ýfsâd edicinin def’edilmesi, menfaatin elde edilmesinden önce gelir… Önce kötülüðün yok edilmesi, sonra iyiliðin gündeme gelmesi gerekir…
Tekin ve katýksýz iman ehli için en doðru ölçüdür… Takvanýn gereði odur ki, sakýncalý, þüpheli þeylerden kaçýnmak… Þüpheli þeylerden kaçýnan, haramlara düþmez… Haramlara düþmeyen, helâl olaný elde etmiþ olur…
Ölçüyü, yegâne hayat önderimiz ve en güzel örneðimiz Rasulullah (s.a.s.) koymuþtur…
Atiyye es-Sa’dî (r.a.)’ýn riveyetiyle Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
“Kul, sakýncalý þeyden korktuðundan dolayý, sakýncasýz þeyi de býrakmadýkça, muttakîler derecesine ulaþamaz.” 15
Rasulullah (s.a.s.)’in iman ve cihad mektebinde yetiþen en hayýrlý nesil de, O’nun izinde giderek ayný þeyleri söyleyerek, ölçünün asla deðiþmeyeceðini net olarak beyan ettiler…
Ýbn Ömer (r.anhuma) þöyle der:
—Kul, gönlündeki þübhe veren þeyleri tamamýyla terk etmedikçe, takvanýn hakikatýna ulaþamaz! 16
—Takva, yakîne ulaþmaktýr… Yakîn bütün þüpheleri ortadan kaldýrýr… Haramlardan tamamýyle uzaklaþan ve þüphelilere yaklaþmayan kul, muttakî kuldur… Allah’ý seven ve Allah’ýn sevdiði kul… Allah’dan razý olan ve Allah’ý razý eden kul… Yekîne ulaþmýþ, itminan bulmuþ kul…
Þu ilâhi hitap bunun içindir:
“Ey mutmain (tatmin bulmuþ) nefis,
Rabbine, razý edici ve razý olunmuþ olarak dön.
Artýk kullarýmýn arasýna gir.
Cennetime gir.” 17
Muttakî mü’min kulun haramlardan kaçýnma hassasiyetinin örneði, Ümmetin Sýddîký ve Rasulullah (s.a.s.)’den sonra en faziletli þahsiyet olan Rasulullah’ýn Halifesi Ýmam Ebu Bekr (r.a.)’dýr… O, bilmeden yemiþ olduðu haram lokmanýn farkýna varýnca parmaðýný boðazýna sokarak kusmuþ ve midesindeki herþeyi dýþarý çýkarmýþtýr… 18
Merhamet olunmuþ ümmetin hikmet ehli olan deðerli þahsiyetler bu konuda þu güzel tesbitlerde bulunmuþlardýr:
Sehl b. Abdullah þöyle der:
—Kurtuluþ üç þeydedir: Helâl yemek, farzlarý edâ etmek ve Peygamber (s.a.s.)’e uymak.
Ebu Abdullah es-Sacî diye bilinen Said b. Yezid de þöyle demektedir:
—Beþ özellik ile ilim tamam olur. Bunlar: Yüce Allah’ý bilmek, hakký bilmek, amelini Allah için ihlâsla yapmak, Sünnet üzere amel etmek ve helâl yemek. 19
Bu kadar önemli olan helâl lokma gerçeðinin gündeme gelebilmesi için, iþgal altýndaki Ýslâm topraklarýnda esaret altýnda yaþayan mü’min müslümanlarýn el ele ve gönül gönüle verip þirk ile yöneten taðutlarýn egemenliklerinden kurtulmalarý gerekir… O taðutlarýn düzenleri haramdýr… Her yönüyle haram olan taðutî düzenden kurtulmadan helâl lokma gündeme gelmez… En helâl yollardan elde edilen alýn terinin kazancý, taðutî düzenin gereði harama bulaþtýrýlmaktadýr… En azýndan faiz yuvalarý devreye sokulmakta ve helâl kazanç haram ile kirletilmektedir… Müslümanlar, bu çok önemli konuyu gündemlerinin birinci sýrasýna almalý ve kör düðümü çözmek için cehd ve gayret etmelidirler…
2- Sünnet gereðince amel etmek
Rabbimiz Allah, mü’min müslüman kullarý için en son Rasulü en son Nebîsi Muhammed (s.a.s.)’i yegâne rehber, örnek ve tabi olunacak merci kýlmýþ, O’na yapýlan itaatýn, kendisine yapýlan itaat olduðunu buyurmuþtur…
Þöyle buyurur Rabbimiz Allah Teâlâ:
“ Andolsun, sizin için, Allah’ý ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ý çokça zikredenler için Allah’ýn Rasulünde güzel bir örnek vardýr.” 20
“De ki: ‘Eðer siz Allah’ý seviyorsanýz bana uyun. Allah da sizi sevsin ve günahlarýnýzý baðýþlasýn. Allah, baðýþlayandýr, esirgeyendir.” 21
“Kim Rasule itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiþ olur. Kimde yüz çevirirse, Biz seni onlarýn üzerine koruyucu göndermedik.”22
Allah’a ve Allah’ýn iman edilmesi istediði þeylere katýksýz iman eden mü’min müslümanlara böyle buyurur Allah Teâlâ!..
Rasulullah (s.a.s.), yegâne önder ve örnektir, mü’min müslüman kullar için… O hâlde gerek imanda, gerek ibadette, gerek siyasette, gerek hukukta, gerek eðitimde, gerek askerî konularda, gerek aile hayatýnda, gerek savaþta ve gerek barýþta, yani hayatýn her yönünde uyulacak tek þahsiyet Rasulullah (s.a.s.) dir… Rasulullah (s.a.s.)’in kalî, fiilî ve takrirî Sünneti, kadýn olsun, erkek olsun ve dünyanýn neresinde bulunursa bulunsun, hangi çaðda yaþanýrsa yaþansýn hayatlarýný kuþatýcý olup itaat edilmesi emrolunan, hayatýn ona göre tanzim edilmesi buyrulan yegâne hakikattir…
Rasulullah (s.a.s.)’in Sünneti, Kur’ân-ý Kerim’in hayata uygulanýþýdýr… Allah’ýn muradýna ve rýzasýna uygun hayat, Sünnet üzere yaþanan hayattýr… Rasulullah (s.a.s.), Âlemlerin Rabbi Allah’ýn rýzasýna uygun yaþadý ve O’nun Sünnetine tabi olanlar, bu rýzayý hakkederler… Rasulullah (s.a.s.)’e itaat, Allah’a itaat olduðunu, Rabbimiz Allah ayetinde beyan buyurmuþtur… Ve þöyle buyurur Allah Azze ve Celle:
“De ki: ‘Allah’a itaat edin, Rasul’e itaat edin. Eðer yüz çevirirseniz, artýk O’nun (Peygamberin) sorumluluðu kendisine yüklenen, sizin sorumluluðunuz da size yüklenendir. Eðer O’na itaat ederseniz, hidayet bulmuþ olursunuz. Rasul’e düþen, apaçýk bir tebliðden baþkasý deðildir.” 23
En güzel hayat örneði ve önderi olan Rasulullah (s.a.s.)’e baðlanmak, uymak, itaat etmek ve O’nu takip etmek konusunda “Selef-i Salihin” gibi davranmak gerek… Salih selefimiz, yaný Rasulullah’ýn iman ve cihad mektebinde yetiþen “Ashab-ý Kiram” gibi davranmak gerek… Onlar, Rasulullah (s.a.s.)’den ne duydular ve ne gördülerse tabi olup uydular… Ýþittiler ve itaat ettiler… Ýþte bu ihlâs ile itaat etmek, onlarý gerçek kurtuluþa ulaþtýrdý…
Ebu Said el-Hudrî (r.a.) anlatýyor:
Rasulullah (s.a.s.), ashabýna namazkýldýrýrken ayakkabýlarýný çýkarýverdi ve sol tarafýna koydu. Bunu gören cemaat de ayakkabýlarýný çýkardýlar.
Rasulullah (s.a.s.), namazý bitirince:
“Ayakkabýlarýnýzý niçin çýkardýnýz?” diye sordu.
(Onlar da:)
çýkardýðýný gördük de (onun için) çýkardýk, dediler.
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s.):
“Bana Cibril gelip papuçlarýmda pislik olduðunu haber verdi. Sizden bir kimse mescide geldiði zaman, baksýn, ayakkabýlarýnda pislik varsa silsin ve onlarla namaz kýlsýn.” buyurdu. 24
Onlar, (Allah cümlesinden razý olsun) yegâne örnek ve önder Rasulullah (s.a.s.) uyma konusunda böyle idiler!.. Selef böyle idi, halefde böyle olmalýdýr!..
3- Ýnsanlarý kötülüklerinden emin kýlmak.
Abdullah ibn Amr (r.a.)’ýn rivayetiyle Rassululah (s.a.s.) þöyle buyurur:
“Müslüman, dilinden ve elinden müslümanlarýn selâmette kaldýðý kimsedir.”25
Rasulullah (s.a.s.), müslüman þahsiyeti böyle tanýmlýyor… Elinden ve dilinden müslümanlarýn selâmette kaldýðý kiþidir müslüman… Elinden ve dilinden diðer müslümanlara asla bir kötülük ve bir zarar gelmeyen kiþi, müslüman kiþidir… Eliyle ve diliyle diðer müslümanlara bir kötülük yapmamasý, onun lehine bir iyiliktir… Müslüman kiþi, elbette bir çok iyilikler yapan bir þahsiyettir… Baþka hiçbir iyilik yapmasa bile, müslümanlarý elinden ve dilinden selâmette býrakmasý, büyük bir iyiliktir… Bundan dolayý Rasulullah (s.a.s.), efdal, yani faziletli müslümaný beyan buyururken ayný özellikleri tekrar etmiþtir…
Ebu Musa (r.a.) anlatýyor:
— Ya Rasulallah, müslümanlarýn hangisi efdaldýr? diye sordular.
Rasulullah (s.a.s.):
“Müslümanlarýn, dilinden ve elinden selâmette kalandýr.” buyurdu. 26
Ýnsanlarý, kötülüklerinden, zararýndan ve þerrinden emin kýlan kiþi, iyi, güzel ve hayýrlý kiþidir… Eðer herhangi bir hatâ ya da hakka tecavüz gündeme gelmiþ ise helâlleþmesi esastýr…
Ebu Hüreyre (r.a.)’dan.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
“Üzerinde (bir din) kardeþinin nefsine yahud malýna tecavüzden doðmuþ bir hak bulunan kimse, dinâr ve dirhem bulunmayacak (kýyamet günün)den evvel, bügün dünyada mazlumdan o hakký baðýþlamasýný dilesin (helâlleþsin. Helâlleþmediði takdirde,) zalimin salih ameli bulunursa, ondan zalimin zulmü mikdarý alýnýr (da mazluma verilir). Eðer zalimin haseneleri bulunmazsa, mazlumun seyyielerinden alýnýp zalimin üstüne yüklenir.” 27
Katýksýz imanla birlikte bu üç salih ameli gereði gibi yerine geitren. “Cennete girer.” Ne mutlu O kiþiye!
Dipnot
1-Mülk, 67/14.
2- Bakara, 2/38-39.
3- A’râf, 7/158.
4- A’râf, 7/ 157.
5- Sünen-i Tirmizî, Kitabu Sýfatu’l-Kýyame, B. 22, Hds. 2640.
Ýbn Ebi’d-Dünya, Hadislerde Diline Sahib Olmak- es- Samt ve Âdâbu’l-Lisân, çev. Zekeriya Yýldýz – Fikret Güneþ, Ýst. 2007, Sh. 27, Hds. 26.
Ýmam Hafýz el-Munzirî, Hadislerle Ýslâm – Terðib veTerhib, çev. A. Muhtar Büyük Çýnar, Vdð. Ýst. T.Y. C. 1, Sh. 98, Hds. 4. Hakim, rivayet etmiþ ve “Sahih” demiþtir.
El-Hafýz Þihâbuddin Ahmed b. Ali b. Hacer el-Askalânî , Terðib ve Terhib, çev. Abdulvehhab Öztürk, Ýst. 1982, Sh. 27, Hds. 15.
6- Bkz. Tevbe, 9/128.
7- Mü’minun, 23/51.
8- Bakara, 2/172.
9- ahih-i Müslim, Kitabu’z-Zekat, B. 19, Hds. 65.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu Tefsiru’l-Kur’ân, B. 3, Hds. 3173.
Sünen-i Dârimî, Kitabu’r-Rikak, B. 9, Hds. 2720.
Abdullah Ýbnu’l-Mübarek, Kitabu’z-Zühd, çev. M. Adil Teymur, Ýst. 1992, Sh. 108, Hds. 456.
Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 2, Sh. 328.
10- Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Ahkâm, B. 22, Hds. 1372.
11- Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 2, Sh. 177.
Ýbn Kesîr, Ýbn KesÎr Tefsiri-Tefsiru’l-Kur’âni’l-Azim, çev. M. Beþir Eryarsoy, Ýst. 2012, C. 9, Sh. 59, Hds. 5554. Taberânî’den.
Ýmam Buhârî, Edebü’l-Müfred, B. 138, Hbr. 288.
Ýmam Hafýz el- Munzirî, A.g.e. C. 4, Sh. 26, Hds. 5, Ýmam Ahmed ve Taberânî’den. Ýsnadý hasendir.
12- Mâide, 5/27.
13- Sünen-i Tirmizî, Kitabü’z-Zühd, B. 2, Hds. 2407.
Sünen-i Ýbn Mace, Kitabü’z-Zühd, B. 24, Hds. 4217.
14- Ýbn Receb el-Hanbelî, Hadislerle Ýlim ve Hikmet – Câmiu’l-Ulum ve’l-Hikem, çev. Ali Kaya , Ýst. 2006, C. 1, Sh. 308.
15- Sünen-i Ýbn Mace, Kitabü’z-Zühd, B. 24, Hds. 4215.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu Sýfatu’l-Kýyame, B. 14, Hds. 2568.
16- Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Ýman, B. 1, (Bab baþlýðýnda)
17- Fecr, 89/27-30.
18- Sahih-i Buhârî, Kitabu Menâkýbu’l-Ensar, B. 25, Hbr.62.
19- Ýmam Kurtubî, el-Câmiu Li Ahkâmi’l-Kur’ân, çev. M. Beþir Eryarsoy, Ýst. 1997, C. 2, Sh. 445.
20- Ahzab, 33/21.
21- Âl-i Ýmrân, 3/31.
22- Nisa, 4/80.
23- Nûr, 24/54.
24- Sünen-i Ebu Davud , Kitabu’s-Salât, B. 88, Hds. 650.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, el- Müsned, çev. Rýfat Oral, Konya. 2004, C. 55, Sh. 10, Hds. 400/1270.
25- Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Ýman, B. 3, Hds. 3.
Kitabu’r-Rikak, B. 26, Hds. 71.
Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Ýman, B. 14, Hds. 65.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Ýman, B. 12, Hds. 2762.
Sünen-i Ebu Davud , Kitabu’l-Cihad, B. 2, Hds. 2481.
Sünen-i Nesâî, Kitabu’l-Ýman, B. 8, Hds. 4962-4963.
Ýbn Ebi’d-Dünya, A.g.e. Sh. 26-27, Hds. 25.
26- Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Ýman, B. 4, Hds. 4.
Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Ýman, B. 14, Hds. 64-66.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Ýman, B. 12, Hds. 2763.
Kitabu Sýfatu’l-Kýyame, B. 17, Hds. 2619.
Sünen-i Nesâî, Kitabu’l-Ýman, B. 11, Hds. 4966.
27- Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Mezâlim, B. 10, Hds. 10.
Kitabu’r-Rikak, B. 48, Hds. 121.
Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 2, Sh. 435, 506.