Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 4182
Toplam 16410418
En Fazla 25928
Ortalama 2706
Üye Sayýsý 1193
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
ALLAH YALNIZ ANILINCA
25/09/2012 - 12:31
 
Abdullah Dai


“Sadece Allah anýldýðý zaman, ahirete inanmayanlarýn kalbi öfkeyle kabarýr. Oysa O’ndan baþkalarý anýldýðýnda hemen sevince kapýlýrlar.”1 diye buyuran Rabbimiz Allah, hem önderimiz Rasulullah (s.a.s.) devrinde “ahirete inanmayanlarýn” hâl ve tavýrlarýný beyan etmekte, hem de kýyamete kadar ayný durumda olanlarýn deðiþmez karekterlerini apaçýk gözler önüne sermektedir…

Ahirete, yani hesab gününe inanmayanlar, Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ’ya þirk koþanlardýr… Onlar, Allah’ýn hükümlerini kabul etmeyenlerdir… Allah’a inanmakla beraber, O’na çeþitli yönlerde ortaklar gündeme getirenlerdir… Ahirete, yakîn derecede iman edenler, Allah’a asla ortak koþmazlar… Çünkü onlar, dünya hayatlarýnýn hesabýný ahirette vereceklerine kesin inanmýþ kiþilerdir… Allah Teâlâ, bu mü’min kullarýnýn vasýflarýný beyan ederken þöyle buyurur:

“Onlar, gaybe inanýrlar, namazý dosdoðru kýlar ve kendilerine rýzýk olarak verdiklerimizden infâk ederler.

Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanýrlar.

Ýþte bunlar, Rablerinden olan bir hidayet üzeredirler ve kurtuluþa erenler bunlardýr.”2 

Ahirete katýksýz inananlar, dünya hayatlarýný ona göre düzenlerler… Burada, akîde konusunda saðlam, yani þirksiz bir iman ve salih amel sahibi olanýn, ahirette cennet ile mükâfatlanacaðýna inananlar, elbette Tevhid ehli olan muvahhid mü’minler olurlar… Onlar da, hayatýn her sahasýna hükmeden Allah’ýn hükümlerini kabul etmiþ ve onunla hükmedenlerdir… Allah’ý, yalnýz baþýna anan ve O’na asla þirk koþmayanlardýr…

Evet, onlar, Allah’ý tek baþýna ananlar… Allah’dan baþka hak ilâh yoktur ve onlar, hak ilâh olarak yalnýz Allah’a iman eder, her þeyin hakimi olarak yalnýzca O’nu anarlar… O’nun Rabliðinde, Ýlâhlýðýnda, mülkünde ve hükmünde hiçbir ortaðý yoktur ki, O’nunla beraber anýlsýn!.. Ancak müþrikler, sahte ilâh ve rablerini, hadlerini aþarak Allah’a ortak ettikleri için, onlarýn Allah ile beraber anýlmasýný ister, böyle bir anýlmadan dolayý sevinir, ferahlanýrlar…

Allah Teâlâ, aklýný kullanmaz ve düþüncesiz takýmý olan müþriklere idrak etsinler ki, O’ndan baþka ilâh ve rab yoktur diye þu misâli beyan buyuruyorlar: 

“Göklerde ve yerde bulunanlar O’nundur. Hepsi O’na gönülden boyun eðmiþ bulunuyorlar.

Yaratmayý baþlatan, sonra onu iade edecek olan O’dur. Bu, O’na göre pek kolaydýr. Göklerde ve yerde en yüce misâl O’nundur. O, güçlü ve üstün olandýr, hüküm ve hikmet sahibidir.”3

“Þübhesiz, sana Biz Kitabý, insanlar için hak olmak üzere indirdik. Artýk kim hidayete ererse, bu, kendi lehinedir. Kim saparsa, O da kendi aleyhine sapmýþ olur. Sen, onlarýn üzerinde vekil deðilsin.

Allah, ölecekleri zaman canlarýný alýr. Ölmeyeni de uykusunda (bir tür ölüme sokar).  Böylece kendisi hakkýnda ölüm kararý verilmiþ olaný(n ruhunu) tutar, diðerini ise adý konulmuþ bir ecele kadar salýverir. Þübhesiz bunda, düþünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardýr.

Yoksa Allah’dan baþka þefaat ediciler mi edindiler? De ki: ‘Ya onlar, hiçbir þeye mâlik deðillerse ve akýl da erdiremiyorlarsa?’  

De ki: ‘Þefaatin tümü Allah’ýndýr. Göklerin ve yerin mülkü o’nundur. Sonra O’na döndürüleceksiniz.”4  

Bu misâller, iman edenlerin imanlarýný kuvvetlendirir… Þirk koþanlar için düþünmeye davettir… Bu ayetler üzerinde düþünsünler ve idrak etsinler ki, Âlemlerin Rabbi Allah, eþsiz ve ortaksýzdýr… Rabbliðinde ve Ýlâhlýðýnda yalnýzdýr… Bundan dolayý O, yalnýz bir þekilde ve ortaksýz anýlmalýdýr… Muvahhid mü’minler, yegâne Rabbleri ve Ýlâhlarý Allah’ý böyle anarlar… Hangi çaðda ve hangi ülkede olursa olsun müþriklerin karekterinde hiçbir deðiþme olmadýðý malumdur… Onlar, Allah’ýn zâtýna veya sýfatlarýna þirk koþar, Allah’ý yalnýz anmaz, muhakkak O’na ortak kýldýklarýyla anarlar…

“Yüce Allah, müþrikleri yermek üzere þöyle buyurmaktadýr: ‘Allah lâ ilâhe illallah denilmek sûretiyle ‘bir olarak anýlsa, ahirete inanmayanlarýn kalbleri tiksinir.’

 Mücahid dedi ki:

 — Tiksinir, kalbleri sýkýlýr demektir.

 Süddî: 

— Nefret eder, der.

Katâde:

— Küfre sapar ve büyüklük taslar, diye açýklar.

Mâlik de, Zeyd b. Eslem’den:

— Büyüklük taslar, diyerek açýkladýðýný nakletmiþtir.

Nitekim yüce Allah þöyle buyurmaktadýr:

“Çünkü onlara: ‘Allah’dan baþka ilâh yoktur, denildiðinde büyüklük taslarlar”5

Yani, onun gerektirdiði gibi (Nebî’nin þeriatýna) uymayý ve ona itaat etmeyi büyüklüklerine yediremezler. Bu sebeble de kalbleri hayrý kabul etmez. Hayrý kabul etmeyen ise þerri kabul eder. Bunun için yüce Rabbimiz: ‘Ondan baþkasý anýlsa.’ Mücahid’in dediðine göre putlar, Allah’a koþulan ortaklar anýlsa, ‘hemen yüzleri güler’ sevinir, neþelenirler.”6

Ýmam Hafýz Ýbn Kesîr (rh.a.),  “Tefsiru’l-Kur’âni’l-Azim adlý meþhur tefsirinde böyle söylemekte…

Ýmam Fahruddin er-Râzî (rh.a.), bu ayetin tefsirinde þöyle diyor:

“Bil ki bu, müþriklerin o kötü iþlerinden bir diðeridir. ‘Bir olan Allah’dan baþka ilâh yoktur. O, birdir, ortaðý ve benzeri yoktur’ dediðinde onlarýn yüzlerinde ve kalblerinde nefret izleri belirir. Amma putlarýndan ve heykellerden bahsettiðinde, onlarýn kalblerinde ve gönüllerinde sevinç izleri belirir ki bu, onlarýn cehâletine ve ahmaklýðýna delâlet eder. Çünkü Allah’ý zikretme, mutluluklarýn baþý, hayýr ve güzel þeylerin en birincisidir.

Âdî cansýzlar demek olan o putlarýn zikri ise, cehâletin ve ahmaklýðýn baþýdýr. Bundan dolayý onlarýn, bir olan Allah’ý zikirden nefret etmeleri ve bu putlarýn anýlmasý ile sevinip ferahlanmalarý onlarda çok bulunan o cehâlete ve ileri derecede ki ahmaklýða delâlet eden en kuvvetli delillerdendir.

“Keþþâf” sahibi (Zemahþerî) þöyle der:

“Bazen bu iki fiil yani, ‘istibþâr’ ve ‘iþmi’zâz’ birbirinin mukabili olarak kullanýlýr. Çünkü bunlardan her biri, kendi babýnda zirveyi ifade eder. Zirâ ‘istibþâr’ kiþinin kalbinin, sevincinin eserinin yüzünün beþeresinde (derisinde) görülebilecek kadar ileri olmasýný ifâde eder. ‘Ýþmi’zâz’ ise, kiþinin öfke ve üzüntüsünün iyice artýp, böyle canýný kalbinin içinde sýktýðýna, böylece de yüzünün derisinde, yerin karanlýðýna benzer bir karanlýðýn ve bir bulanýklýðýn belirmesini ifâde eder.”7

Bu ayet inzâl olduðu Rasulullah (s.a.s.)’in devrinde yaþayan müþrikler bu karekterde idiler… Þirk cephesinde deðiþen bir þey olmadýðýna göre, müþrik karekterde de deðiþen bir þeyin olmadýðý, gören gözlere ve idrak eden kalblere gizli deðildir…

Rabb ve ilâh olarak yalnýzca Allah’a davet eden muvahhid mü’minlerin bu davetini duyan, Allah’dan baþka rabler edinen, yani, Allah’dan baþka yasama mercilerini kabul edip, Allah’ýn indirdiði hükümlerle hükmetmeyip, egemen taðutlarýn hükümlerine razý olanlarýn kalbleri nefret doluyor, bu kinleri yüzlerinde net olarak beliriyor…

Mü’min müslümanlar, egemen zalim taðutlar tarafýndan iþgal edilen Ýslâm topraklarýn herhangi bir beldesinde, “Allah’dan baþka hüküm koyucu hiçbir yasama mercîî tanýmýyor, Ýslâm’dan baþka hayat düzenini kabul etmiyor, Kur’ân-ý Kerim’den baþka hayat düstûru, Rasulullah Muhammed (s.a.s.)’den baþka hayat önderi ve örneðini benimsemiyoruz” hakikatýný dillendirir ve seslerini yükseltecek olurlarsa, Mevcud taðutî düzenin koruyucularýnýn kalbleri, kin ve nefret ile dolup, hâl ve hareketleriyle bu düþmanlýklarýný hemen belli etmektedirler… Ruhlarý daralýr, canlarý sýkýlýr ve kinleri artar… Onlarýn, mevcud siyasal düzenleri tenkit edildiðinde, taðutî kanunlarýnýn çarpýklýklarý gündeme getirildiðinde, hemen harekete geçer, Allah’ýn deðiþmez ve eþsiz hükümlerini kullarýna izah eden mü’min müslümanlarý, “anarþist, terörist ve bölücü” kabul edip “terör örgütü üyesi” ilân ederek hakkýnda yasal iþleme giriþirler… Çünkü onlar Allah’a ortaksýz inanmayan ve ahiret gününe iman etmeyen þirk ehli kiþilerdir… Allah’a, ya ilâhlaþtýrdýklarý hevâlarýný, ya da herhangi bir varlýðý ortak eder, hesab gününe de aldýrýþ etmeyen tipler bunlardýr… Bunlarýn neye, nasýl ve niçin inandýklarýný öðrenmek isteyen mü’min müslümanlar, onlarýn bulunduðu yerlerde, Âlemlerin Rabbi, göklerde de ilâh, yerde de ilâh olan Allah Teâlâ’yý yegâne hüküm koyucu olduðunu ve O’nun dini olan hayat nizamýnýn eþsiz bir düzen olduðunu anýversin!.. Ahirete inanmayanlar hemen renk verecek ve tavýrlarýyla kendilerini belli edeceklerdir…

Onlarýn yanýnda, hem Allah’ý hem de onlarýn tabi olduðu hüküm koyucular anýldýðý zaman hoþlarýna gider, sevinir, neþelenirler… Onlarýn siyasal düzenleri söz konusu edildiðinde hemen düzenlerinin çaðdaþ olduðunu, en iyi yönetimin tâ kendisi bundan baþkasý olmadýðýný büyük bir sevinç ve heyecanla anlatmaya baþlarlar… Onlar bu hâldeyken, Allah’ýn yegâne Rabb, Ýlâh ve kullarý üzerinde ortaksýz egemenliði gündeme getirilir, O’nun hükümlerinin hayata hâkim olmasýnýn gereði izah edilecek olunursa, neþeleri kaçar, zevkleri yok olur, heyecan ve sevinçleri biter ve kendi taðutî düzenlerini, Ýslâm’a karþý savunacak bir þiddet gösterirler…

Küfür ve þirk cephesinin deðiþme kabul etmez tarihî karekteri böyledir!..

Diðer yanda bu sýfat, “biz de müslümanýz” diyen kiþilere ve kitlelere de bulaþmýþ, onlarda da benzer bir olumsuzluðu gündeme getirmiþtir… Kendileriyle muhatab olup sohbet edildiðinde, sohbet boyunca ayetlerden, hadislerden ve müctehid ulemânýn o ince anlayýþlarýndan ortaya çýkan hikmetli beyanlardan bahsedilmesi, muhatab kiþiyi ya da kiþileri pek memnun etmediði gözlenmektedir… Ancak bu kiþilerle sohbet edildiðinde, halk arasýnda “Evliyâullah” diye bilinip þöhret bulan birilerinden, onlarýn ne kadar doðru olup olmadýðý tahkike muhtaç olan menkýbelerinden ve kerametlerinden bahsedilince neþelendikleri, sevindikleri ve zevk aldýklarýna þahid olunmaktadýr… Hele hele bahsedilen “evliyâ,” onun baðlý olduðunu söylediði tarikatýnýn efendileri ise bu sohbet, ona ya da onlara çok daha zevk ve bambaþka bir þefk vermektedir… Allah yalnýz anýlýnca, Allah’ýn ayetleri ve hükümleri beyan edilince, Rasulullah (s.a.s.)’den ve hadislerinden bahis açýlýnca, kendilerinde bir hareket oluþmayanlar, onlarýn þeyh, mürþid, efendi, sadât diye nitelendirdiði kiþilerden söz açýlýnca sevinip mutlu olduklarý gözden kaçmamaktadýr… Hattâ böyle menkýbe sohbetlerinde bazen heyecan doruk noktaya çýkmakta, naralar atýlmakta, hattâ kendinden geçilmektedir…

Ýslâm ulemâsýndan meþhur müfessir Allâme Alûsî (rh.a.), ünlü Kur’ân tefsiri olan “Ruhu’l-Meânî” adlý eserinde þöyle bir hatýrasýný nakletmektedir:

“Bir gün bir þahsýn, baþýna gelen musibetten kurtulmak için ölmüþ bulunan bir zâta yalvarýp yakardýðýný gördüm ve ona:

— Ey Allah’ýn kulu, Allah’a yalvar, çünkü O: 

“Kullarým Beni sana soracak olurlarsa, muhakkak ki Ben, (onlara) pek yakýným. Bana duâ ettiði zaman, duâ edenin duâsýna icâbet ederim. Öyleyse onlar da Benim davetime uysunlar ve Bana iman etsiler. Umulur ki irþâd (doðru yolu bulmuþ) olurlar.”8 diye buyurmaktadýr, dedim.

Bu sözüm üzerine çok öfkelendi. Hattâ bazýlarýnýn dediðine göre, ben oradan ayrýldýktan sonra:

— Bu adam evliyâya inanmaz! demiþ.

Yine baþkalarýna gör:

— Velîler, Allah’dan daha çabuk duâyý iþitirler, diyormuþ.”9

Allâme Alûsî (rh.a.), naklettiði bu hatýrasýndaki  olayýn benzerleri her gün, iþgal altýndaki Ýslâm topraklarýnda gündeme gelmekte ve taðutî yönetimler tarafýndan desteklenmektedir… Taðutlarýn bu desteði vermesinin sebebi, gerçek Tevhid anlaþýlmasýn, Ýslâm akîdesi bozulsun, imana þirk, bid’at ve hurafe karýþsýn, böylece nesiller bozulsun… Saðlam akîdeye sahib olmayan kitleleri, kendi bâtýl anlayýþýný benimsedip yönetmek çok daha kolay olmaktadýr…

Egemen taðutlar, Ýslâm’ý, Kurân’ý ve Rasulullah (s.a.s.)’i benimsemez bir hâlde olduklarý malum…  Kur’ân ve Sünnet’i, baþta yönetimden olmak üzere sosyal hayatýn bütün birimlerinden uzaklaþtýran, hükümlerini geçersiz kýlýp yasaklayan egemen zalim taðutlar, ümmetin içinde þöhret bulan, Müslümanlardan olan meþhur tarihî þahsiyetlere sahib çýkýyor, onlarýn eserlerini devlet eliyle bastýrýp daðýtýyor, anma günleri ve haftalarý düzenliyorlar… Bu tarihî þahsiyetlerin, Kur’ân ve Sünnet’ten beslenerek meydana getirdikleri eserlerini korkunç bir þekilde çarptýrýyor, Kur’ân’a ve Sünnet’e önüne geçirip, insanlarýn Kur’ân’a ve Sünnet’e ulaþmamalarý için setler oluþturuyorlar… Buna dair birçok örnekler verilebilinir… Ýþte Mevlânâ Celâleddin Muhammed, iþte Hacý Bektaþ Velî, iþte Hacý Bayram Velî ve diðerleri için Laik, demokratik ve gayr-ý Ýslâmî devletin hükümlerin yaptýklarý etkinlikler!..

Ýnsan kullarý üzerinde mutlak hâkim olan Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ, kullarý arasýndaki ihtilaflardan dolayý hükümlerini beyan buyurmuþ, hakký bâtýldan tamamen ayýrmýþtýr… 

Þöyle buyurur Rabbimiz ve Ýlâhýmýz Allah Teâlâ:

“De ki: ‘Ey gökleri ve yeri yaratan, gaybý ve müþahâde edilebileni bilen Allahým, anlaþmazlýða düþtükleri þeylerde, kullarýnýn arasýnda Sen hüküm vereceksin.”10  

“Ebu Hayan (rh.a.) þöyle der:

— Yüce Allah müþriklerin, Allah’ýn anýlmasýndan duyduklarý tiksinti ve putlarýn anýlmasýndan duyduklarý sevinçten dolayý, akýllarýnýn az olduðunu bildirdikten sonra, Rasulüne, kendisiyle düþmanlarýnýn arasýný ayýrmasý için Allah’a, kudret ve ilim gibi yüce isimleriyle duâ etmesini emretti. Bunda, müþrikler için bir tehdit, Peygamber (s.a.s.)’i de teselli etme vardýr.

Sâvî þöyle dedi:

— Yani, Rabbine duâ ve yakarýþta bulunarak sýðýn. Çünkü O, her þeye kadirdir.”11

Ebu Seleme ibn Abdurrahman ibn Avf (rh.a.) anlatýyor.

Ümmü’l-mü’minin Âiþe’ye:

— Nebiyyullah (s.a.s.), geceleyin kalktýðý vakit namazýna ne ile baþlardý? Diye sordum.

Âiþe:

— Geceleyin kalktýðý vakit namazýna:

“Allahým! Ey Cebrail, Mikail ve Ýsrafil’in Rabbi, göklerin ve yerin yarataný, hazýrý ve gaybý bilen (Allahým). Kullarýnýn ihtilâf ettikleri þeylerde, onlarýn aralarýnda ancak Sen hükmedersin, Ýhtilaf edilen hakka izninle beni hidayet eyle. Çünkü dilediðini doðru yola ancak Sen hidayet eylersin!” duâsý ile baþlardý, dedi.12  

Rabbimiz Allah, Allah yalnýzca anýldýðýnda, kullarý üzerinde yalnýzca O’nun hükümlerinin egemen olmasýnýn olmazsa olmaz olduðu beyan edildiðinde, bu hakikatý kabullenmeyip büyüklenenlerin durumunu þöyle beyan buyurur:

“Artýk o gün onlar, azabda ortaktýrlar.

Doðrusu Biz, suçlu günahkarlara böyle yaparýz.

Çünkü onlara: ‘Allah’dan baþka ilâh yoktur’ denildiði zaman, büyüklük taslardý.

Ve derler ki: ‘Biz, ünlenmiþ bir þair için ilâhlarýmýzý terk mi edeceðiz?’

Hayýr, O, hakký getirmiþ ve gönderilen (Rasul)leri de doðrulamýþtýr.

Þübhesiz siz, acý azabý tadýcýlarsýnýz.”13

“Sâd, zikir dolu Kur’ân’a Andolsun.

Hayýr, o inkâr edenler (boþ) bir gurur ve bir parçalanma içindedirler.

Biz, kendilerinden önce, nice kuþaklarý yýkýma uðrattýk da onlar, feryâd ettiler. Ancak (artýk) kurtulma zamaný deðildi,

Ýçlerinde kendilerine bir uyarýcýnýn gelmesine þaþtýlar. Kâfirler dedi ki: ‘Bu, yalan söyleyen bir büyücüdür.

Ýlâhlarýn, bir tek ilâh mý yaptý? Doðrusu bu þaþýlacak bir þey.’

Onlardan önce gelen bir grup: ‘Yürüyün ilâhlarýnýza karþý (baðlýlýkta) karalý olun, çünkü asýl istenen budur, diye çekip gitti.

‘Biz bunu, diðer dinde iþitmedik. Bu, içi boþ bir uydurmadan baþkasý deðildir.”

“Lâ ilâhe illallah” diyen ve Allah’dan baþka hak ilâh olmadýðý hakikatýný ilân eden en son Nebî ve en son Rasul Rasulullah Muhammed (s.a.s.)’in bu sedâsýný iþiten Mekke’nin müþrikleri böyle davrandýlar… Rabbimiz Allah’ýn ayetlerinde onlardan nakil ettiði þirk tavrýný ortaya koydular… Mekke müþrik ve kâfirlerin uzantýsý olan çaðdaþ þirk ehli de ayný tavrý sergilemektedir… Onlara, Allah’dan baþka yasama hakkýna sahib hiç kimsenin olmadýðý beyan edilince, deðiþmez þirk karekterlerinden kaynaklanan ayný küfrî tavýrlarýný takýnýrlar… Ve baþlarlar muvahhid mü’minlere iftira etmeye!.. “Çaðdýþý, gerici, fanatik, yobaz, radikal, kökten dinci, bölücü, anarþist, terorist vs.…vs…” Ve daha neler neler!..

Bütün bu iftira ve suçlamalar, mü’min müslümanlarýn, “Allah’dan baþka ilâh yoktur’ inancýnda olmalarý ve Allah’dan baþka hüküm koyucu sahte ilâhlarý reddediþleri sebeb gösterilmektedir… Muvahhid mü’minler, onlarýn bâtýl düzenlerini ve Allah’dan baþka hüküm koyucularýný reddettikleri için, Allah’ý yalnýz zikredip þirk koþmadýklarý ve yalnýzca Allah’ýn indirdiði hükümlerle hükmedilmeyi savunduklarý için dýþlanmakta, suçlu bulunup cezalandýrýlmaktadýrlar…

Þirk cephesinde deðiþen bir þey yok!

Ýþte seleflerinden bir örnek:

Ýbn Abbas (r. anhuma) anlatýyor:

Ebu Talib hastalanmýþtý. Kureyþ, O’nu ziyarete geldi. Rasulullah (s.a.s.) de amcasýný ziyarete gelmiþti. Ebu Talib’in yanýnda bir kiþilik oturma yeri vardý. Ebu Cehil kalkýp oraya Rasulullah (s.a.s.)’in oturmasýna engel olmaya çalýþtý. Sonra Rasulullah’ý, Ebu Talib’e þikayet ettiler.

Ebu Talib, Rasulullah (s.a.s.)’e:

—Ey kardeþimin oðlu, milletinden ne istiyorsun?

Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:

“Onlardan bir kelime istiyorum ki, Arablarýn hepsi bunlara boyun eðecek, acemler (Arab olmayanlar) de kendilerine cizye ödeyeceklerdir.”

Ebu Talib:

— Bir kelime mi? diye sordu.

Rasulullah (s.a.s.):

“Bir kelime.” buyurdu.

Sonra þöyle devam etti:

“Ey amca, Lâ ilâhe illallah deyiniz!”

Bunun üzerine hepsi birden:

— Biz bunu, önceki dinlerin hiçbirinden duymadýk. Bu, uydurmadan baþkasý deðildir, dediler.15

Bunun üzerine onlar hakkýnda Sâd Sûresi’ndeki ayetler inzâl oldu.

ibn Ýshak (rh.a.), ayný olayý nakleder ve olayda þunlarýn da yer aldýðýný söyler:

Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:

“Evet, bir kelime var. Onu, bana verirseniz, onunla Arab’a hâkim olursunuz.

Acem de onunla size itaat eder.”

Ebu Cehil:

— Evet, babana kurban, hadi on kelime olsun dedi.

Rasulullah (s.a.s.) buyrudu ki:

“Lâ ilâhe illallah dersiniz ve O’ndan baþka ibadet ettiðiniz þeyleri söküp atarsýnýz!”

Bunun üzerine el çýrpýp þöyle dediler:

— Ey Muhammed, ilâhlarý bir tek ilâh mý kýlmak istiyorsun? Senin iþin acayib!

Sonra birbirlerine þöyle dediler:

— Vallahi bu adam istediðiniz þeylerden size bir þey verici deðildir. O hâlde gidiniz ve babalarýnýzýn dini üzere devam ediniz…

Sonra daðýldýlar.16

Verilen örneklerde görüldüðü gibi, gerek geçmiþ çaðlarda yaþayan müþrikler, gerekse çaðdaþ müþrik ve kâfirler, Allah Teâlâ’yý yegâne Ýlâh ve Rabb olduðunu kabul etmiyor, þu veya bu bahanelerle Allah’a ortak koþuyorlar… Allah, ortaksýz ve yalnýz anýlýnca, morelleri bozuluyor ve kederlenmeye baþlýyorlar… Herhangi birileri onlarýn anlayýþlarýna göre Allah’a ortak kýlýndýðýnda sevinir ve mutlu olurlar… Allah’a inandýklarýný söylemeleri yanýltýcýdýr… Onlar, böyle inanýrlar, yani imanlarýna þirk kadarak!..17       

Rabbimiz Allah þöyle buyurur:

“Tartýþmasýz, sizin ilâhýnýz gerçekten birdir.

Göklerin, yerin ve ikisi arasýnda bulunanlarýn Rabbi’dir, doðularýn da Rabbi’dir.”18

Mü’min müslümanlar, böyle bilir ve böyle iman ederler!.. 

 

Dipnotlar

1-Zümer, 39/45.

2-Bakara, 2/3-5.

3-Rum, 30/26-27.

4-Zümer, 39/41-44.

5-Saffat, 37/35.

6-Ýmam Hafýz Ýbn Kesîr, Ýbn Kesîr Tefsiri, çev. M. Beþir Eryarsoy, Ýst. 2011, C. 9, Sh. 408.

7-Fahruddin er-Râzî, Tefsir-i Kebîr- Mefâtihu’l-Gayb, çev. Prof. Dr. Suat Yýldýrým, Vdð. Ank. 1995, C.19, Sh. 197-198.  Ayrýca bkz. Prof. Dr. Vehbe Zuhaylî, Tefsiru’l-Münir, çev. Hamdi Arslan, Ýst. 2003, C.12, Sh. 307-308.

8-Bakara, 2/186.

9-Mevdûdî, Tefhimu’l-Kur’ân, çev. Muhammed Han Kayanî, Vdð. Ýst. 1996. C. 5, Sh. 115. 2. Baský.

10-Zümer, 39/46.

11-Muhammed Ali es- Sâbûnî, Safvetü’t-Tefâsîr, çev. Prof. Dr. Sadreddin Gümüþ- Dr. Nedim Yýlmaz, Ýst. 2010, C. 5, Sh. 320, 3. Baský. El-Bahr, 7/432. Sâvî Haþiyesi, 3/375’den.

12-Sahih-i Müslim, Kitabu Salâti’l-Müsafirin, B. 26, Hds. 200.                                  

     Sünen-i Nesâî, Kitabu Kýyami’l-Leyl, B. 12, Hds. 1625.                                          

     Sünen-i Ebu Davud, Kitabu Ýkametu’s-Salâ, B. 118-119. Hds. 767.

     Sünen-i Ýbn Mace, Kitabu Ýkametu’s-Salâ, B. 180, Hds. 1357.                                                                                 

13-Saffat, 37/33-38.


Bu Makale 5131 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

12/02/2024 - 11:04 HESABA ÇEKÝLMEK

©

03/07/2017 - 15:52 EN GÜZEL SÖZLÜ OLMAK

©

01/02/2017 - 11:24 KENDÝLERÝNE MÜHLET VERÝLEN ZALÝMLER

©

07/11/2016 - 11:47 ALLAH'IN VELÎLERÝ KÝMLERDÝR?

©

18/10/2016 - 14:06 KUDÜS VE MESCÝD-Ý AKSÂ HAKKINDA BÖYLE BUYRULDU

©

27/09/2016 - 11:22 AZ GÜLÜP ÇOK AÐLAMAK!

©

10/08/2016 - 13:03 KALBLERÝ ÝÞGALDEN KURTARMAK

©

28/06/2016 - 12:04 CAHÝLLERÝ, CEHÂLETEN KURTARMAK

©

02/05/2016 - 12:18 MÜ'MÝNLERÝN MÝSALÝ

©

09/03/2016 - 14:01 EN HAYIRLI NESÝL BÖYLE ÝDÝ!

©

01/02/2016 - 10:59 DOSDOÐRU YOLDAN SAPMAMAK ÝÇÝN

©

04/01/2016 - 11:38 BÜYÜK CÝHAD

©

01/12/2015 - 13:49 EN HAYIRLI NESÝL BÖYLE ÝDÝ!

©

31/07/2015 - 14:48 Dosdoðru Yolun Eþkiyasý

©

06/05/2015 - 14:28 KALBE DAÝR

©

16/12/2014 - 12:16 AHDE VEFÂ, KATIKSIZ ÝMANIN GEREÐÝDÝR

©

23/10/2014 - 15:41 “BÝZ, ÜMMÎ BÝR ÜMMETÝZ!”

©

01/09/2014 - 15:35 ÜMMETÝN HELÂK SEBEBÝ

©

04/07/2014 - 15:08 KÝM KAZANDI?..

©

09/06/2014 - 11:09 ALLAH’IN KULU VE RASULÜ MESÝH ÝSA (A.S.)’IN HÝKMETLÝ BEYANLARINDAN

©

05/05/2014 - 12:39 MÜSLÜMANLARDAN ÝLKÝ OLMAK

©

09/04/2014 - 13:03 ZULÜMLE ABÂD OLANLAR

©

01/02/2014 - 14:16 MUVAHHÝD, MÜCAHÝD VE ÖNCÜ BÝR ÝSLÂM ÂLÝMÝ

©

04/12/2013 - 13:50 RASULULLAH (S.A.S.) E ÝTAAT

©

04/10/2013 - 14:26 ALLAH’IN SEVGÝSÝNÝ KAZANMA YOLLARI

©

12/08/2013 - 16:04 BU VASÝYET HEPÝMÝZE!

©

16/07/2013 - 13:09 Þirk: En Korkunç Münker

©

19/06/2013 - 16:40 ÞÝRK CEPHESÝNÝN TUZAK TEKLÝFLERÝ

©

20/05/2013 - 15:24 MÜ’MÝNÝN DEÐERÝNÝ BÝL!

©

18/04/2013 - 11:30 SEVGÝNÝN BEDELÝ

©

19/03/2013 - 14:46 CENNETLÝK KULUN AMELÝ

©

19/02/2013 - 11:36 CEMAAT VE AYRILIK

©

28/01/2013 - 13:39 KUR'AN'DA ÝMAN ÝLKELERÝ

©

24/12/2012 - 15:50 EZELÎ VE EBEDÎ BÝR UFUKTAN BAKMAK

©

24/12/2012 - 15:36 KUR'AN'DA ÝMAN ÝLKELERÝ

©

21/11/2012 - 14:04 TOPLUMSAL DEÐÝÞÝMÝN ÝLKESÝ

©

25/09/2012 - 12:31 ALLAH YALNIZ ANILINCA

©

23/07/2012 - 12:38 EY FIKIH OKUYANLAR, FIKHEDÝN!

©

04/06/2012 - 12:36 RASULULLAH (S.A.S.)’E MUHALEFET ETMEMEK

©

25/04/2012 - 15:42 DEÐERLENDÝRMEDE ÖLÇÜ

©

26/03/2012 - 12:43 "ÝSLÂM EN YÜCEDÝR!"

©

30/01/2012 - 11:45 TEVHÝD VE AHLÂK

©

02/01/2012 - 14:34 EHL-Ý SÜNNET’E GÖRE ULU’L-EMRE ÝTAAT

©

28/11/2011 - 14:02 AZ DA OLSA, DAÝMÎ ÝBADET

©

03/10/2011 - 12:32 ÂLÝMLER: TOPLUMUN ÖNDERLERÝ

©

05/09/2011 - 15:00 AMELLERÝ BOÞA GÝDENLER

©

01/08/2011 - 12:10 Zulmedenlere Meyletmeyin !

©

04/07/2011 - 14:25 YALNIZ ALLAH ÝÇÝN OLMAK

©

03/06/2011 - 15:01 Zilletlerini Düþünmeden Dinlerini Tartýþanlar

©

09/05/2011 - 12:25 Ümmet’in Diriliþi

©

11/04/2011 - 15:19 “Benim Rabbim Kim? Sorusuna Cevab Aramak

©

07/03/2011 - 14:31 Mü’minlerin Yolu

©

14/02/2011 - 13:30 ÜMMETÝN ZAYIF MÜ’MÝNLERÝ

©

06/01/2011 - 11:04 Felâketi Önlemek

©

02/12/2010 - 12:18 Allah’dan yardým dilemenin þartlarý: NAMAZ (2)

©

14/10/2010 - 18:18 Rasulullah (s.a.s.) Sevgisi

©

22/06/2010 - 12:49 Allah ve Rasulünden (s.a.s.) Müjde!

©

18/05/2010 - 11:42 Âl-i Cengiz Oyununa Gelmemek

©

16/04/2010 - 11:55 Allah’tan Baþkasýna Kulluk Yapanlar

©

22/03/2010 - 16:53 Þirk: En Korkunç Münker

©

21/01/2010 - 11:03 Mesuliyeti Ýdrak Etmek

©

23/11/2009 - 16:00 Batýla Tabi Olanlar

©

23/10/2009 - 09:56 Evla Olan Def-i Mefasiddir

©

24/09/2009 - 11:05 "Lâ Ýlâhe Ýllallah Deyin

©

24/07/2009 - 12:13 Mü’minlerin Yolu

©

25/06/2009 - 11:04 Tevhid Kalesine Sýðýnmak

©

01/06/2009 - 16:18 Ümmetin Hakemi : Kur’an Ve Sünnet

©

28/04/2009 - 16:47 Her Çaðda Deðiþmeyen Tavýr

©

07/04/2009 - 15:48 Deðerlendirmede Ölçü

©

09/03/2009 - 16:19 Allah ve Rasulü (s.a.s.)´in Lânetini Hak Edenler

©

17/11/2008 - 23:52 Tevhid ve Dünyevîleþmek

©

05/09/2008 - 13:36 Allah ve Rasulü(s.a.s.)’in Lânetlediði Toplum

©

30/05/2008 - 22:58 Allah’ýn Razý Olduðu Üç Þey

©

02/03/2008 - 16:19 Kur’ânî Sorumluluk
 
 

Site Ýçi Arama

19 Cemâziye'l-Evvel 1446 |  21.11.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Hani Allah, iki topluluktan birinin muhakkak sizin olacaðýný vadetmiþti; siz de güçsüz olanýn sizin olmasýný istiyordunuz. Oysa Allah, sözleriyle hakkýn ve inkâr edenlerin arkasýný kesmek (kökünü kurutmak) istiyordu.


( Enfal Suresi - 7)

Bir Hadis

Ümmü Seleme (Radiyallahu Anh) anlatýyor: Resulullah (Sallallahu Aleyhi Vesellem) evinden çýktýðý zaman þu duayý okurdu:

"ALLAH'ýn adýyla ALLAH'a tevekkül ettim. ALLAH'ým! Zillete düþmekten, delalete düþmekten, zulme uðramaktan, cahillikten, hakkýmýzda cehalete düþülmüþ olmasýndan sana sýðýnýrýz."



(Tirmizi, Da'avât 35)

Bir Dua

“Allah’ým! Her iþimin koruyucusu olan dinim ile beni ýslah eyle, kurtuluþa erdir. Ýçinde
yaþadýðým, geçimimi saðladýðým dünyamý benim için ýslah eyle, hayýrlý kýl.”

(Müslim, Duâ, 71)

Hikmetli Söz

En üstün ahlaki hareket; sana gelmeyen akrabalarý ziyaret etmen, seni mahrum edenlere ikramda bulunman ve sana kötülük yapanlarý affetmendir.

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com