Þuurlu, idrak ederek ve delilleriyle katýksýz iman eden her muvahhid mü’min için çok önemli bir ölçüdür bu!.. Her sözünde sadýk, her hareketinde emrolunduðu gibi dosdoðru olan en salih kulun verdiði bir haberdir bu!...
“O, hevâdan (kendi istek, düþünce ve tutkularýna göre) konuþmaz.
O (söyledikleri), yalnýzca vahyolunmakta olan bir vahiydir.”2
“Âlemlere rahmet olarak gönderilmiþ”3 en son Nebî ve en son Rasul, Rasulullah Muhammed (s.a.s.) bu doðru haberi vermekte, bu deðiþmez hakikatý beyan etmektedir…
Allah Teâlâ’nýn, yalnýzca kendisine ibadet etsinler ve ibadette Allah’a hiç kimseyi ortak etmesinler diye yarattýðý insan kullarý içinde ancak iman edip salih ameller iþleyenler O’nun katýnda deðer bulurlar… Tevhid’in yerine þirki, imanýn yerine küfrü ve salih amelin yerine fýsk ile fücûru tercih edenlerin, Âlemlerin Rabbi Allah katýnda hiçbir deðerleri yoktur… Allah’ýn ayetlerini inkâr eden ve Allah’ýn indirdiði hükümlerle hükmetmeyen kâfirler ile müþriklerin ne kadar deðersiz ve aþaðýlýk olduklarý hakkýnda þöyle buyuruyor Allah Teâlâ:
“Þübhesiz, Kitab Ehlinden ve müþriklerden inkâr edenler, içinde sürekli kalmak üzere cehennem ateþindedirler. Ýþte onlar, yaratýlmýþlarýn en kötüleridir.”4
“Gerçek þu ki, Allah katýnda, yerde debelenlerin en kötüsü, (bir türlü) akýl erdirmez olan saðýrlar ve dilsizlerdir.”5
“Ýnkâr eden (kâfir)lerin örneði, baðýrýp çaðýrmadan baþka bir þey iþitmeyip (duyduðu veya baðýrdýðý þeyin anlamýný bilmeyen ve sürekli) haykýran (bir hayvan)ýn örneði gibidir. Onlar, saðýrdýrlar, dilsizdirler, kördürler, bundan dolayý akýl erdiremezler.”6
“Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayýda kiþi yarattýk (hazýrladýk). Kalbleri vardýr, bununla kavrayýp anlamazlar. Gözleri vardýr, bununla görmezler. Kulaklarý vardýr, bununla iþitmezler. Bunlar, hayvanlar gibidir. Hattâ daha aþaðýlýktýrlar. Ýþte bunlar gafil olanlardýr.”7
“Allah katýnda canlýlarýn en kötüsü, þübhesiz inkâr eden (kâfir)lerdir. Onlar, artýk inanmazlar.”8
“Ey iman edenler, müþrikler ancak bir pisliktirler. Öyleyse bu yýllarýndan sonra artýk Mescid-i Haram’a yaklaþmasýnlar.”9
“Kendi istek ve tutkularýný (hevâsýný) ilâh edineni gördün mü? Þimdi ona karþý sen mi vekil olacaksýn?
Yoksa sen, onlarýn çoðunu (söz) iþitir ya da aklýný kullanýr mý sayýyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler. Hayýr, onlar yol bakýmýndan daha þaþkýn (ve aþaðý)dýrlar.”10
Kendisinden baþka hak ilâh olmayan Âlemlerin Rabbi Allah Azze ve Celle, bu kâfir ve müþrikleri sevmemekte ve onlara lânet etmektedir:
“De ki: ‘Allah’a ve Rasulüne itaat edin.’ Eðer yüz çevirirlerse þübhesiz Allah, kâfirleri sevmez.”11
“Þübhesiz O (Allah), kâfirleri sevmez.”12
“Artýk Allah’ýn lâneti, kâfirlerin üzerinedir.”13
“Þübhesiz inkâr edip kâfir olarak ölenler, Allah’ýn, meleklerin ve bütün insanlarýn lâneti bunlarýn üzerinedir.”14
Kâfirlerin, müþriklerin ve onlarý küfür ve þirk kervanýna gönüllü olarak katýlan münafýklarla mürtedlerin durumlarý budur!.. Onlar, yapmýþ olduklarý bu tercihleriyle, onlarý, “en güzel bir biçimde yaratan” yegâne Rabbleri Allah’a ihanet ettikleri için, “aþaðýlarýn aþaðýsýna çevrilmiþlerdir…”15 Bütün amelleri boþa gitmiþ ve onlar için, herhangi bir tartý da sözkonusu deðildir… Çünkü ilâhî tartýya konulacak deðerde hiçbir þeylere yoktur!..
“Onlar da þirk koþsalardý, elbette bütün yapýp ettikleri onlar adýna boþa çýkmýþ olurdu.” 16
“Ýþte onlarýn dünyada, ahirette bütün yapýp ettikleri (amelleri) boþa çýkmýþtýr ve iþte onlar kayba uðrayanlardýr.”17
“De ki: ‘Davranýþ (amel) bakýmýndan en çok hüsrana uðrayacak olanlarý size haber vereyim mi? Onlarýn, dünya hayatýnda bütün çabalarý boþa gitmiþken, kendilerini gerçekte güzel iþ yapmakta sanýyorlar.
Ýþte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O’na kavuþmayý inkâr edenlerdir. Artýk onlarýn yapýp ettikleri boþa çýkmýþtýr. Kýyamet gününde onlar için bir tartý tutmayacaðýz.
Ýþte, inkâr etmeleri, ayetlerimi ve Rasullerimi alay konusu edinmelerinden dolayý onlarýn cezasý cehennemdir.”18
Âlemlerin Rabbi Allah’ýn hükümlerinin yerine egemen taðutlarýn hükümlerini kabul edenler, hayatlarýný Allah ile taðutlar arasýnda pay edip hayatlarýnýn bazý kýsýmlarýnda Allah’ýn hükümleriyle, bazý kýsýmlarýnda Allah’a ortak ettikleri taðutlarýn hükümleriyle amel edenlerin durumu budur!.. Rabbimiz Allah, onlarýn düþtükleri aþaðýlýk seviyesizliði böyle beyan buyurmaktadýr…
“De ki: ‘Allah katýnda kesinleþmiþ bir ceza olarak bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Allah’ýn kendisine lânet ettiði, ona karþý gazablandýðý ve onlardan maymunlar ve domuzlar kýldýðý ile Taðuta tapanlar, iþte bunlar, yerleri daha kötü ve dümdüz yoldan daha çok sapmýþlardýr.’
Size geldiklerinde: ‘Ýnandýk’ derler. Oysa onlar, inkârla girmiþlerdir ve yine onunla çýkmýþlardýr. Allah, gizli tutmakta olduklarýný daha iyi bilir.
Onlardan çoðunun günahta, düþmanlýkta ve haram yiyicilikte çabalarýna hýz kattýklarýný görürsün. Yapmakta olduklarý ne kötüdür.”19
Allah katýnda din, yalnýz ve yalnýz Ýslâm’dýr… Yeryüzündeki insanlara, yegâne Rablerinin beyan buyurduðu hayat nizamý… Allah Teâlâ, Ýslâm’ý din, yani hayat düzeni olarak insan kullarý için seçmiþ ve Ona iman edip onunla hayatýný düzenleyenlerden razý olmuþtur… Ýslâm’dan baþka hayat düzenleri, ideolojileri ve felsefeleri benimseyenlerden asla bir þey kabul etmeyeceðini bildirmiþtir… Taðutî herhangi bir düzeni ya da ideolojiyi benimseyenler, onunla hayatlarýný düzenleyip yaþayanlarýn, bütün amelleri boþa gitmiþtir…
Ýþte Rabbimiz Allah Teâlâ’nýn buyruklarý:
“Bugün size dininizi kemâle erdirdim üzerinizdeki nimetimi tamamladým ve size din olarak Ýslâm’ý seçip beðendim.”20
“Hiç þübhesiz din, Allah katýnda Ýslâm’dýr.”21
“Kim Ýslâm’dan baþka bir din ararsa (veya benimserse), asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uðrayanlardandýr.”22
Sýrasý gelmiþken kâfir ve müþrikleri þirk ve küfür kervanýna katýlan münafýklar ile Ýslâm’dan dönen mürtedlerin durumlarýný beyan eden ayetleri de hatýrlatalým!..
a-Münafýklar
“Allah, onlarýn yaptýklarýný boþa çýkarmýþtýr. Bu, Allah’a göre pek kolaydýr.”23
“Allah, erkek münafýklara da, kadýn münafýklara da ve (bütün) kâfirlere, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateþini va’d etti. Bu onlara yeter. Allah, onlarý lânetlemiþtir ve onlar için sürekli biz azab vardýr.”24
“Bir de, kötü bir zan ile zanda bulunan münafýk erkeklerle münafýk kadýnlarý ve müþrik erkeklerle müþrik kadýnlarý azablandýrmasý için. O kötülük çemberi, tepelerine insin. Allah, onlara karþý gazablanmýþ, onlarý lânetlemiþ ve onlara cehennemi hazýrlamýþtýr. Varacaklarý yer ne kötüdür.”25
b-Mürtedler
“Sizden kim dininden geri döner (irtidad eder) ve kâfir olarak ölürse, artýk onlarýn bütün iþledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boþa çýkmýþtýr ve onlar ateþin halkýdýr, onda süresiz kalacaklardýr.”26
“Kendilerine apaçýk belgeler geldiði ve Rasulün hak olduðuna þahîd olduklarý hâlde imanlarýndan sonra küfre sapan bir kavmi Allah, nasýl hidayete erdirir? Allah, zulmeden bir kavmi hidayete erdirmez.
Ýþte bunlarýn cezasý, Allah’ýn, meleklerin ve bütün insanlarýn lânetlerinin üzerine olmasýdýr.
Ýçinde temelli kalýcýdýrlar. Onlarýn azabý hafifletilmez ve onlar gözetilmezler.”27
“Gerçek þu, iman edip sonra inkâra sapanlar, sonra yine iman edip sonra inkâra sapanlar sonra da inkârlarý artanlar… Allah, onlarý baðýþlayacak deðildir, onlarý doðru yola da iletecek deðildir.”28
Kâfirler, müþrikler, münafýklar ve mürtedlerin durumlarýný beyan eden ayet-i kerimelerin nakledilmesi gündeme gelmiþken, “Ehl-i Kitab” olan Yahudî ve hristiyalarýn durumlarýný, yine “Hayat kitabýmýz Kur’ân-ý Kerim’”in ayetlerinde nasýl beyan edilmiþ bakalým… Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ þöyle buyurmaktadýr:
“Yahudîler: ‘Üzeyr, Allah’ýn oðludur’ dediler. Hristiyanlar da: ‘Mesih, Allah’ýn oðludur’ dediler. Bu, onlarýn aðýzlarýyla söylemeleridir. Onlar, bundan önceki inkâr edenlerin sözlerini taklid ediyorlar. Allah, onlarý kahretsin, nasýl da çevriliyorlar?
Onlar, Allah’ý býrakýp bilginlerini ve rahiplerini rabler (ilâhlar) edindiler ve Meryem oðlu Mesih’i de. Oysa onlar, tek olan bir ilâh’a ibadet etmekten baþka bir þeyle emrolunmadýlar. O’ndan baþka ilâh yoktur. O, bunlarýn þirk koþtuklarý þeylerden yücedir.”29
“Kendilerine Kitab’dan bir pay verilenleri görmedin mi? Onlar, Taðuta ve Cibt’e inanýyorlar ve diðer inkâr edenler için: ‘Bunlar, iman edenlerden daha doðru bir yoldadýr, diyorlar.
Ýþte bunlar, Allah’ýn kendilerini lânetlediðidir. Allah’ýn kendisini lânetlediðine hiçbir yardýmcý bulamazsýn.”30
Mü’min müslümanlarýn dýþýndaki taðutî inançlarýn, düzenlerin ve ideolojilerin taraftarlarý olanlarýn, Allah’ýn katýndaki durumlarýný, Allah Teâlâ’nýn ayetleriyle beyan ettikten sonra gelelim, Allah’dan baþka ilâh ve rab kabul etmeyen, Rabb ve Ýlâh olarak Allah’ý kabul edip razý olan muvahhid mü’minlere!..
Önderimiz Rasulullah (s.a.s.)’in beyan buyurduðu ölçünün gerçek muhatablarý olanlar!..
Kadýn olsun, erkek olsun mü’min müslümanlar, Rabbleri ve Ýlâhlarý Allah Teâlâ’nýn onlara emrettiði gibi dosdoðru olup üzerlerine düþen kulluk görevlerini yerine getirince, Allah Azze ve Celle, onlara va’detmiþ olduðu en güzel karþýlýðý vermektedir… Katýksýz iman edip, hayat örnekleri olan Rasulullah (s.a.s.)’den görüp duyduklarý gibi ibadet eden mü’min müslümanlar, dünyada izzeti, ahirette cenneti hak etmiþlerdir…
Rabbimiz Allah þöyle buyurur:
“Ýman edip salih amellerde bulunanlar ise, iþte onlar, yaratýlmýþlarýn en hayýrlýlarýdýr.
Rabbleri katýnda onlarýn ödülleri, içinde ebedî kalýcýlar olmak üzere altýndan ýrmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan razý olmuþtur, kendileri de O’ndan razý (hoþnud- memnun) kalmýþlardýr. Ýþte bu, Rabbinden içi titreyerek korku duyan kimse içindir.”31
“Ýman edenler ve Salih amellerde bulunanlar da, Rabbleri onlarý, imanlarý dolayýsýyla altýndan ýrmaklar akan, nimetlerle donatýlmýþ cennetlere yöneltip iletir (hidayet eder).
Oradaki duâlarý: ‘Allah’ým, Sen ne yücesin”dir ve oradaki dirlik temennîleri: ‘Selâm”dýr. Duâlarýn sonu da. ‘Gerçekten hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah’adýr.”32
“Ýman edip salih amelde bulunan ve Muhammed’e indirilen (Kur’ân)a –ki o, Rabbinden bir haktýr- iman edenlerin (Allah), kötülüklerini örtüp baðýþlamýþ, durumlarýný düzeltip ýslâh etmiþtir.”33 Kaydedilen ayet-i kerimelerden apaçýk anlaþýldýðý gibi, iman edip salih amel iþleyen mü’min müslümanlar, yegâne Rabbleri Allah katýnda deðer bulmuþ ve mükâfatlandýrýlmýþlardýr… Çünkü onlar, Allah’ýn onlarýn üzerindeki hakkýna riâyet etmiþ Rabbleri Allah’a asla þirk koþmamýþ, katýksýz iman ederek, kulluk vazifeleri olan ibadetleri, önderleri Rasulullah (s.a.s.)’in gösterdiði gibi yaparak salih ameller iþlemiþlerdir… Onlar, vazifelerini hakkýyla yapýnca, Allah da onlara va’d ettiði mükâfatý vermiþtir…
Muaz b. Cebel (r.a.) anlatýyor:
Rasulullah (s.a.s.), bana:
“Ya Muaz, Allah’ýn kullarý üzerindeki hakký ve kullarýn da Allah üzerindeki hakký nedir bilir misin?” diye sordu.
Ben de:
-Bunu, Allah ve Rasulü en bilendir, dedim.
Rasulullah (s.a.s.):
“Allah’ýn kullarý üzerinde sabit olan hakký kullarýn, Allah’a itaat ve ibadet etmeleri, Allah’a hiçbir þeyi ortak kýlmamalarýdýr.
Kullarýn Allah üzerindeki hakký da, kendisine hiçbir þeyi ortak kýlmayan kiþiye azab etmemesidir.” Buyurdu.34
Âlemlerin Rabbi Allah, iman sahibi Müslüman kulun yanýnda, ortaksýz yegâne Rabb ve Ýlâh’dýr… O, Rabbi, Allah’a asla þirk koþmadan katýksýz iman etmiþtir… Rabb ve Ýlâh olarak yalnýzca Allah’a iman edip kabul etmiþ ve razý olmuþtur… Kul, Rabb olarak Allah’a razý olup kulluk vazifelerini, “Rasulullah (s.a.s.)’in Sünneti” ölçüsünce Ýhlas ile yerine getirince, Rabbi Allah da ondan razý olur…
Sevban (r.a.)ýn rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
“Her kim akþama (ve sabaha) vardýðý zaman:
-Rabb olarak Allah’a, din olarak Ýslâm’a ve Peygamber olarak da Muhammed’e razýyým, derse, kendisini memnun (razý) etmesi Allah üzerine hak olur.” 35
Ebu Said el-Hudrî (r.a.)’dan.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
“Her kim, Rabb olarak Allah’a din olarak Ýslâm’a Peygamber olarak da Muhammed’e razý olursa, o kimseye cennet vâcib olur.”36
Allah’dan baþka hüküm koycu ve hükmüne itaat edilici Ýlâh kabul etmeyen, taðutu ve taðutî düzenleri reddeden, Allah’a katýksýz iman ile þirksiz amel iþleyen muvahhid mü’min müslümanlarýn Allah katýndaki deðeri budur: Ebedî Cennet!
Rabb ve Ýlâh olarak Allah’a razý olandan Allah razý olmuþtur… Mü’min müslüman kul, kulluk vazifesini yerine getirince, Allah, iþlediðinden kat kat fazla sevab vermekte ve ihsânlarda bulunmaktadýr…
Þöyle buyurur Rabbimiz Allah Teâlâ:
“Öyleyse (yalnýzca) Beni anýn, Ben de sizi anayým ve (yalnýzca) Bana þükredin ve (sakýn) nankörlük etmeyin.”37
Âlemlerin Rabbi Allah tarafýndan anýlmak ve O’nun katýnda deðer kazanmak isteyen her mü’min müslüman kul, kalbiyle, diliyle ve hâliyle Allah Teâlâ’yý anmalý ve bu anmayý devamlý yapmalýdýr… Ýmanýn ihata ettiði kalb, Allah’ý tevekkür etmeli, dil sözlü anmalý, hâl ise, Allah’a gereði þekilde teslim olup itaatýnda kusur iþlememelidir… Ýman, kalben tasdik, dil ile ikrar edildikten sonra mü’min sýfatý ortaya çýkar… Mü’min, imanýn gereði olan salih ameli, emrolunduðu gibi dosdoðru iþlemelidir ki, muttakîlerden olsun ve Rabbi Allah’ýn katýnda takvaca üstünlüðü hakketsin. Çünkü:
“Allah, ancak muttakîlerden kabul eder.”38
Enes b. Mâlik (r.a.)’dan.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
“Azîz ve Celîl olan Allah þöyle buyurdu:
-Ey Âdemoðlu, Sen Beni, içinden anarsan, Ben de seni içimden anarým. Beni, bir toplulukta anarsan, Ben de seni, (onlardan daha hayýrlý bir toplulukta) meleklerden bir toplulukta anarým. Eðer Bana bir karýþ yaklaþýrsan, sana bir kulaç yaklaþýrým. Bana bir kulaç yaklaþýrsan, Ben sana bir arþýn yaklaþýrým. Bana yürüyerek gelirsen, Ben sana koþarak gelirim.”39
Bu sahih hadiste de görüldüðü gibi, mü’min kul, Rabbi Allah’ýn kadrini bilip O’na karþý vazifesini yerine getirince, O’nun katýnda yüce bir deðer ve mertebe kazanmaktadýr…
Baþka bir ayetinde þöyle buyurur Rabbimiz Allah:
“Ey iman edenler, eðer siz Allah’a yardým ederseniz, O da size yardým eder ve sizin ayaklarýnýzý saðlamlaþtýrýr.”40
Yine buyurdu yegâne Ýlâhýmýz Allah Teâlâ:
“Allah, kendi(dini)ne yardým edenlere kesin olarak yardým eder.”41
Allah adýna Ýslâm’a ve müslümanlara yardým edene Allah, mutlaka yardým eder ve O’nun ayaklarýný Ýslâm üzere sabit kýlar, kalbi, Tevhid üzere pekiþir… Bu ayetlerden de apaçýk anlaþýlmaktadýr ki, mü’min müslüman kul, kulluk görevini yerine getirince, Allah’dan bol lütuflar, feyizler, bereketler ve ihsânlar gelmektedir… Ýman ehli olanlar, Rabbleri ve ilâhlarý Allah Azze ve Celle’nin kadrini takdir edip bütün kadirlerden üstün tutmakta, O’ndan baþka hüküm koyucu ilâh tanýmamakta, yalnýz O’na itaat ve ibadet etmektedirler… Allah da, kendisine iman edip itaat eden kullarýný derecelerle yükseltmekte ve onlarýn kýymetini yüceltmektedir…
Kâfirler, müþrikler, münafýklar, mürtedler ve Ehl-i Kitab olanlar, yegâne Ýlâh Allah’a þirk koþtuklarý ve kadrini takdir edemedikleri için Allah katýnda herhangi bir deðerleri olmadýðý gibi, deðersiz kýlýnmýþlar, alçaltýlmýþlardýr…
Dipnot
1- Deylemî, Müsnedu’l-Firdevs, C.3, Sh. 593, Hds. 5858, Beyrut/Lübnan, 1986, Daru’l-Kutubu’l-Ýlmiyye, 1.Baský.
Nasureddin el-Elbânî, Silsiletu’l-Ehadisu’s-Sahiha, C.5, Sh. 291, Hds. 2310. Hadis Hasen’dir.
Ýmam Suyutî, Çâmius’s-Saðir Muhtasarý Tercüme ve Þerhi, çev. Ýsmail Mutlu, Vdð. Ýst. 1996, C.3, Sh. 324, Hds. 3550 (8386). Darekutnî, Sünen- Ebu Nuaym, Hilyetu’l-Evliyâ’dan.
Münâvî, Feyzu’l-Kadir, C.6, Sh. 64, Hds. 8386.
2- Necm, 53/3-4.
3- Enbiya,21/107.
4- Beyyine, 98/6.
5- Enfal, 8/22.
6- Bakara, 2/171.
7- A’râf, 7/179.
8- Enfal, 8/55.
9- Tevbe, 9/28.
10- Furkan, 25/43-44.
11- Âl-i Ýmrân, 3/32.
12- Rum, 30/45.
13- Bakara, 2/89.
14- Bakara, 2/161.
15- Bkz. Tin, 95/4-5.
16- En’âm, 6/88.
17- Tevbe, 9/69.
18- Kehf, 18/103-106.
19- Mâide, 5/60-62.
20- Mâide, 5/3.
21- Âl-i Ýmrân, 3/19.
22- Âl-i Ýmân, 3/85.
23- Ahzab, 33/19.
24- Tevbe, 9/68.
25- Fetih, 48/6.
26- Bakara, 2/217.
27- Âl-i Ýmrân, 3/86-88.
28- Nisa, 4/137.
29- Tevbe, 9/30-31.
30- Nisa, 4/51-52.
31- Beyyine, 98/7-8
32- Yunus, 10/9-10.
33- Muhammed, 47/2.
34- Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Cihad ve’s-Siyer, B.46, Hds.71
Kitabu’l-Libâs, B. 101, Hds.177.
Kitabu’r-Rikak, B. 37, Hds. 87.
Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Ýman, B.10, Hds.48-51.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Ýman, B.18, Hds.2781.
35- Sünen-i Tirmizî, Kitabu’d-Daavat, B.12, Hds. 3611.
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Edeb, B.100-101, Hds. 5072
Ýmam Nesâî, Hadisler Iþýðýnda Günlük Hayat-Amelu’l-Yevmi Ve’l-Leyle, çev. Mehmet Yolcu, Ýst. 1996, C.1, Sh.145-146, Hds.4.
Ýmam Hafýz el-Munzirî, Hadislerle, Ýslâm-Terðib ve Terhib, çev. A. Muhtar Büyük çýnar, Vdð. Ýst. T.y. C.2, Sh. 78, Hds. 13. Ýmam Ahmed. (Müsned, C.4, Sh. 337. C.5, Sh. 367) ve Hakim’den.
36- Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Ýmâre, B.31, Hds.116.
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Vitr, B.26, Hds. 1529.