"Rasulullah (s.a.s.)'in ashabýný sever, onlardan herhangi birisini sevmekte aþýrý kaçmayýz. Onlardan herhangi birisinden de berî olduðumuzu söylemeyiz. Onlara buðzedenlere ve onlarý hayýrdan baþka þeylerle yâd edenlere buðzederiz. Onlarý, ancak hayýrla anarýz. Onlarý sevmek din, iman ve ihsândýr. Onlara buðzetmek ise, küfür, nifâk ve tuðyandýr."2
"Ehl-i Sünnet" müslümanlarýnýn Ashab-ý Kirâm hakkýndaki kanaatini ve inancýný böyle beyan ediyor Ýman Tahâvî (rh.a.).
Rabbimiz Allah Azze ve Celle, Mekke Laik ve demokratik þirk devletinin zulmünden Medine'ye hicret eden Muhacirler ve Medine'nin yerlisi olan Ensar'dan oluþan, "Rasulullah (s.a.s.)'in Ashabý"ný Kur'ân-ý Kerim'de þöyle beyan buyuruyor:
"Öne geçen Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle uyanlar, Allah onlardan razý olmuþtur, onlar da O'ndan razý olmuþlardýr ve (Allah) onlara, içinde ebedî kalacaklarý, altýnda ýrmaklar akan cennetler hazýrlamýþtýr. Ýþte büyük kurtuluþ ve mutluluk budur."3
"Muhammed, Allah'ýn Rasulüdür. Ve O'nunla birlikte olanlar da kâfirlere karþý zorlu, kendi aralarýnda ise merhametlidirler. Onlarý, rükû edenler, secde edenler olarak görürsün. Onlar, Allah'dan bir fazl (lütuf ve ihsân) ve hoþnudluk arayýp isterler. Belirtileri, secde izinde yüzlerindedir. Ýþte onlarýn Tevrat'taki vasýflarý budur. Ýncil'deki vasýflarý ise, sanki bir ekin, filizini çýkarmýþ, derken onu kuvvetlendirmiþ, derken kalýnlaþmýþ, sonra saplarý üzerinde doðrulup boy atmýþ (ki bu,) ekincilerin hoþuna gider. (Bu örnek,) onunla kâfirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlar bir maðfiret ve büyük bir ecir vâ’detmiþtir."4
Rasulullah (s.a.s.) ile beraber bulunan "Ashab-ý Kirâm"ý böyle övüyor Âlemlerin Rabbi Allah ve onlardan sonra gelenlerin onlar için duâ etmelerini buyuruyor:
"Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: 'Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiþ olan kardeþlerimizi baðýþla ve kalblerimizde iman edenlere karþý bir kin býrakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok þefkatlisin, çok esirgeyicisin."5
Muvahhid mü'minler, "Selef-i Salihîn" olan Ashab-Kir'âm'ý böyle bilir, böyle sever ve onlarý hayýrla anarak, kendileri için hayýr duâda bulunurlar… Yegâne önderleri Rasulullah (s.a.s.)'in Ashabý hakkýndaki buyruklarýna kulak verir, dinler ve itaat ederler…
1- Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'ýn rivayetiyle þöyle buyurur Rasulullah (s.a.s.):
"Ýnsanlarýn hayýrlýsý, benim asrým (daki Sahabîlerim)dir. Sonra onlara yakýn olanlardýr. Sonra onlara yakýn olanlardýr."6
2- Emiru'l-Mü'minin Ýmam Ömer ibnu'l-Hattab (r.a.) rivayet eder.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Size ashabýmý, sonra onlarýn peþinden gelenleri ve sonra bunlarýn peþinden gelenleri tavsiye ederim."7
3- Abdullah b. Muðaffe (r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:
"Ashabým hakkýnda Allah'dan korkunuz, Allah'dan korkunuz! Benden sonra onlarý hedef almayýnýz! Onlarý seven, beni sevdiðinden sever. Onlara buðzeden, bana buðzettinden buðzeder. Onlara eziyet eden, bana eziyet etmiþ olur. Bana eziyet eden, Allah'a eziyet etmiþ olur ve Allah'a eziyet edeni de Allah, hemen cezalandýrabilir."8
4-Ebu Said el-Hudrî (r.a.) rivayet eder.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Sahabîlerime sövmeyin! Sizden biriniz Uhud Daðý kadar altýn sadaka verse, sahabîlerden birinin iki avuç sadakasýna eriþemez, bunun yarýsýna da ulaþamaz."9
5-Ebu Said (r.a.)'dan:
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Ýnsanlar üzerine bir zaman gelir ki, o zamanda insanlardan bir cemaat savaþa gider.
Onlara:
-Ýçinizde Peygamber'le sohbet eden kimse var mýdýr? Diye sorarlar.
Onlar da:
-Evet vardýr! Diye cevab verirler.
Nihayet (ordu içindeki sahabî'ye hürmeten zafer kapýsý) onlara açýlýr.
Sonra insanlar üzerine bir zaman daha gelir. Ýnsanlardan bir grup daha savaþýrlar.
Onlara da:
-Ýçinizde Peygamber'in sahabileriyle görüþen kimse var mýdýr? Diye sorarlar.
Onlar da:
-Evet vardýr! Diye cevab verirler.
Onlara da fetih müyesser olur.
Sonra insanlar üzerine bir zaman daha gelir, Yine bir topluluk savaþýr.
Onlara da:
-Ýçinizde Peygamber'in sahabîlerini gören ile görüþen tabiî kimse var mýdýr? Diye sorulur.
Bu defa onlara da:
-Evet vardýr! Derler.
Onlara da fetih müyesser olur."10
6-Ebu Musa (r.a.) anlatýr:
Rasulullah (s.a.s.) ile birlikte akþam namazýný kýldýk. Sonra:
-Otursak da O'nunla beraber yatsýyý da kýlsak! Dedik ve oturduk.
Derken (Rasulullah) yanýmýza geldi ve:
"Siz hâlâ burada mýsýnýz?" diye sordu.
(Biz, þu cevabý verdik:)
-Ya Rasulallah, seninle birlikte akþam namazý kýldýk. Sonra: Oturalým da seninle birlikte yatsýyý da kýlalým, dedik.
"Ýyi ettiniz" yahud "isabet ettiniz." buyurdu.
Daha sonra baþýný semâya kaldýrdý. Çok defa baþýný semâya kaldýrýrdý ve:
"Yýldýzlar, semânýn (gökyüzünün) emniyetidir. Yýldýzlar gitti mi semâya va'dolunan gelir. Ben, ashabým için bir emniyetim. Ben gittim mi ashabýma va'dolunan gelir. Ashabým da ümmetim için bir emniyettir. Ashabým gitti mi ümmetime va'dolunan þeyler gelir!" buyurdular.11
En son Nebî ve en son Rasul Rasulullah Muhammed (s.a.s.), böyle anlatýyordu Ýman ve cihad mektebinin talebeleri olan ashabýný… Hayat, iman ve cihaddýr… Fânî dünya hayatýný iman ve cihad ile bakî ahiret hayatý için ebedî kazancýn elde edilmesi hâline getiren Selef-i Salihîn, birbirlerinin kýymetini bilmiþ, birbirlerinin velîsi olduðuna inanmýþ ve birbirlerinin yardýmcýlarý olmuþlardýr… Muvahhid mü'min kardeþinin kadrini takdir eden, onu nefsinden önce düþünen ve kendisine tercih edip fedâkârlýðý gündeme getirerek, kendisinden sonraki nesillere en güzel örnek olan "Ashab-ý Kirâm" elbette övülmeyi ve hayýrla anýlmayý hakketmiþtir!.. Ýþte onlarýn isâr anlayýþý ve iþte onlarýn fedâkârlýðý:
"Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazýrlayýp imaný (gönüllerine) yerleþtirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen þeylerden dolayý içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açýklýk (ihtiyaç) olsa bile (kardeþlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularýndan korunmuþsa, iþte onlar, felâh (kurtuluþ) bulanlardýr."12
Bu ayet-i kerimenin iniþ sebebine baktýðýmýzda, þu muazzam olay ile karþýlaþýyoruz:
Ebu Hüreyre (r.a.) anlatýyor:
Rasulullah (s.a.s.)'e, bir adam geldi de:
-Ya Rasulallah, bana açlýk ve meþakkat isâbet etti (yani, açlýktan dermansýz kaldým), dedi.
Rasulullah (s.a.s.), onu (doyurmak için) kadýnlarýna haber gönderdi. Fakat onlarýn yanlarýnda hiçbir þey bulamadý.
(Kadýnlar:
-Bizim yanýmýzda sudan baþka bir þey yoktur, dediler.)
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s.):
"Bu gece þu adamý misafir edip yemek yedirecek bir adam yok mudur ki Allah, ona rahmet eylesin?" diye sordu.
Derhâl Ensar'dan bir zât ayaða kalktý:
-Ben, ya Rasulallah! Diye cevab verdi.
Akabinde o adamý alýp ailesine götürdü. Kadýnýna hitaben:
-Ýþte Rasulullah'ýn misafiri! O’ndan hiçbir þeyi tutup alýkoyma (misafire ikrâm et), diye tenbih etti.
Kadýn:
-Vallahi, yanýmda çocuklarýn azýðýndan baþka bir þey yok, dedi.
Kocasý:
-O hâlde çocuklar, akþam yemeði yemek istedikleri vakit onlarý uyut, gel, kandili söndür. Biz, bu gece karýnlarýmýzý dürelim (yani, Rasulullah'ýn misafiri için biz bu geceyi aç geçirelim), dedi.
Kadýn, kocasýnýn dediðini yaptý.
(Kadýn da, akþam yemeðini yemek istedikleri zaman yemeðini hazýrladý, ýþýðý yaktý çocuklarý da uyuttu. Sonra kalktý, kandili düzeltir gibi yaparken söndürdü. Bu sûretle karý-koca kendilerini misafire yemek yiyorlar gibi göstermeye baþladýlar. Ýkisi de aç gecelediler. Sabah olunca ev sahibi, Rasulullah'a gitti.)
Sonra o misafir, sabahleyin Rasulullah'ýn huzuruna vardý.
Rasulullah (s.a.s.):
"Andolsun ki, Azîz ve Celîl olan Allah, fulân erkek ve fulâne kadýnýn iþlerinden hayret etti-yahud güldü, yani acîb hoþnud oldu" buyurdu.
Azîz ve Celîl Allah da (onlar ve bütün Ensar hakkýnda) þu ayeti indirdi:
"Kendilerinde bir açýklýk (ihtiyaç) olsa bile (kardeþlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularýndan korunmuþsa, iþte onlar, felâh (kurtuluþ) bulanlardýr."(Haþr,59/9)13
Ayný konuda bir baþka olay!
Ebu'l-Mütevekkil anlatýyor:
Müslümanlardan biri, iftar edecek bir þey bulamayýp üç gün oruçlu kaldý. Nihayet Ensar'dan Sâbit b. Kays (r.a.) bunu fark etti ve ailesine:
-Ben, bu gece bir misafir getireceðim. Yemeðinizi koyunca, biriniz kalkýp kandili düzeltir gibi yapsýn ve onu söndürsün! Sonra da ellerinizi, yiyormuþ gibi yemeðe götüren, fakat siz yemeðin ki, misafiriniz doysun! Diye tembihte bulundu.
Ailesi de böyle yaptý. Yemekleri bir ekmekten ibaretti. Azýklarý sadece buydu.
Sabah olunca Sâbit b. Kays, Rasulullah (s.a.s.)'in yanýna gitti.
Rasulullah (s.a.s.), O'na þöyle buyurdu:
"Ya Sâbit, Azîz ve Celîl olan Allah, dün gece sizin misafirinize olan davranýþýna hayret etti."
Bunun üzerine:
"Kendilerinde bir açýklýk (ihtiyaç) olsa bile (kardeþlerini) öz nefislerine tercih ederler." (Haþr,59/9) ayeti onun hakkýnda nâzil oldu.14
Diðer bir olay!
Ýbn Ömer (r.anhuma) anlatýyor:
Rasulullah (s.a.s.)'in ashabýndan bir adama bir koyun baþý hediye edildi.
O adam:
-Filân kardeþim ve onun ailesi, buna bizden daha çok muhtaçtýr, dedi.
Bunun üzerine (o baþý) o kiþiye gönderdi. O baþý, biri diðerine gönderip durdu. Nihayet o baþ, yedi ev dolaþtý ve sonunda ilk kiþiye geri geldi.
Bunun üzerine:
"Kendilerinde bir açýklýk (ihtiyaç) olsa bile (kardeþlerini) öz nefislerine tercih ederler."(Haþr,59/9) ayeti sonuna kadar nâzil oldu.15
"Mü'minler ancak kardeþtirler. Öyleyse kardeþlerinizin arasýný bulup düzeltin ve Allah'dan korkup sakýnýn, umulur ki esirgenirsiniz."16 diye buyuran Rabbimiz Allah, katýksýz iman edip, imanlarýnýn gereði salih amelleri ihlâs ile Rasulullah (s.a.s.)'in Sünneti'ne uygun iþleyen kullarýný kardeþ kýlmýþ, birbirlerine velî etmiþtir… Birbirlerine iman kardeþi olan ve Ýslâm üzere velâyet haklarýný kullanan mü'min müslümanlar, birbirlerinin destekleyicileri olmuþlardýr… Her çaðda, her zaman, her imkân ve her mekânda bu, onlarýn deðiþmez, sabit özelliðidir… Bu özellik, salih selefte olduðu gibi, onlarý izleyen halefte de mevcuddur…
O günkü laik-demokratik Mekke þirk yönetimini, yani zamanýn taðutî düzenini reddedip Allah'a ve Allah'ýn indirdiði hükümlerine iman edip, imanlarýndan asla taviz vermeyen Ashab-ý Kiram, egemen laik-demokratik þirk yönetiminin zalim ve despot yöneticileri tarafýndan yerlerinden, yurtlarýndan hicret etmeye zorlanmýþ, oradan ayrýlýp Medine'ye yerleþmiþlerdi… Medine!.. En son Nebî ve en son Rasul Muhammed (s.a.s.)'in þehri!.. Medeniyetin ve adâletin merkezi… Ýslâm Devleti'nin baþ þehri... Hicret yurdu ve huzur yurdu… Yerli halkýndan iman edenler, Muhacir kardeþleri için en güzel ve en hayýrlý yardýmcýlar oldular… Ensar denildi kendilerine ve dünya durdukça hayýrla anýldýlar… Çünkü hayýrlý ve izzetli þahsiyetlerdi, her zaman hayýrlý þeyler yaptýlar… Mü'minlerin kardeþ oluþunun en güzel örneðini ortaya koydular… Yardým ettiler… Allah rýzasý için yardým edenler, yardým gördüler…
"Ýman edip salih amellerde bulunanlar ise, iþte onlar da, yaratýlmýþlarýn en hayýrlýlarýdýr.
Rabbleri katýnda onlarýn ödülleri, içinde ebedî kalýcýlar olmak üzere altýndan ýrmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan razý olmuþtur, kendileri de O'ndan razý (hoþnud/memnun) kalmýþlardýr. Ýþte bu, Rabbinden içi titreyerek korku duyan kimse içindir."17
Allah Teâlâ tarafýndan vasýflarý böyle beyan edildi onlarýn… Allah yolunda ve Allah için kardeþ oldular… Kardeþliðinin kýymetini bilerek birbirlerine sarýldýlar ve hep beraber, "Allah'ýn ipi"ne sýmsýký yapýþtýlar… Allah'ýn nimetiyle kardeþ olan Ashab-ý Kiram,18 kardeþliðinin gereði olan yardýmlaþmayý en güzel þekilde gerçekleþtirdiler…
Ýþte, birbirleriyle iman kardeþi olan salih selefimizden birkaç yardýmlaþma örneði… En hayýrlý nesilden, öncü þahsiyetlerden güzel örnekler:
1-Ýbrahim b. Abdurrahman b. Avf (r.a.) anlatýyor:
Muhacirler Medine'ye geldikleri zaman, Rasulullah (s.a.s.), Abdurrahman b. Avf ile Sa'd ibnu'r Râbî arasýnda kardeþlik kurdu.
Sa'a ibnu'r Râbî', Abdurrahman'a hitaben:
-Ben, mal yönünden Ensar'ýn en zenginiyim. Malýmý iki kýsma böleyim (yarýsý senindir). Benim iki hanýmým var. Bak, düþün! Onlardan hangisi senin hoþuna gidere, onun ismini bana söyle de ben, onu boþuyayým. Boþayacaðým o kadýnýn iddeti dolunca, sen onunla evlenirsin, dedi.
Abdurrahman b. Avf da, Sa'd'a:
-Allah, ehlini ve malýný sana mübarek eylesin! (Benim bu hususta ihtiyacým yoktur.) Ticaret yapýlan çarþýnýz nerede? Diye sordu.
Bunun üzerine O'na, Kaynuka Oðullarý çarþýsýna delâlet ettiler. Artýk Abdurrahman, çarþýdan her dönüþünde beraberinde muhakkak keþ ve yaðdan bir fazlalýkla döndü, sonra her sabah ticaret için o çarþýya gitmeye devam etti. Sonra bir gün kendisinde (zifafa girenlere mahsus) zaðferân eseri olduðu hâlde, Rasulullah'ý ziyarete geldi.
Rasulullah (s.a.s.):
"hâlin-þanýn nedir?" diye sordu.
Abdurrahman:
-(Ensarî bir kadýnla) evlendim, dedi.
Rasulullah:
"Kadýna ne kadar mihir verdin?" diye sordu.
Abdurrahman:
-Altýndan bir çekirdek, yahud bir çekirdek (beþ dirhem) aðýrlýðýnda altýn verdim, dedi.
(Bunun üzerine Rasulullah, Abdurrahmana:)
"Bir koyun (kesmek sûretiyle olsun düðün yemeði yap!" buyurdu.19
2-Enes (r.a.) anlatýyor:
Rasulullah (s.a.s.), Medine'ye gelince Muhacirler kendisine gelerek:
- Ya Rasulallah, aralarýna girip misafir olduðumuz bu Ensar kardeþlerimiz kadar, çok olan þeyden bol bol daðýtan, azý da en iyi þekilde taksim eden bir toplum hiç görmedik. Sýkýntýlarýmýzý giderdiler, mutluluklarýna bizi ortak ettiler. Tüm sevablarý alýp götüreceklerinden korktuk, dediler.
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:
"Hayýr, öyle deðil! Siz, onlar için duâ ettiðiniz ve kendilerinin yaptýðý bu iyilikleri bildiðiniz sürece, onlara karþý vazifenizi yapmýþ oldunuz."20
3- Ebu Hüreyre (r.a.) anlatýyor:
Ensar, Rasulullah (s.a.s.)'e:
-Hurmalýklarýmýzý, bizimle muhacirler arasýnda taksim et! Dediler.
Rasulullah (s.a.s.):
"Hayýr, taksim etmem!" buyurdu.
Ensar, Muhacirlere:
-(Terbiye ve sulama) iþlerini sizler yükleniniz de hurma mahsulünde bizlere ortak olunuz, dediler.
Muhacirler, Ensar'a:
-(Rasulullah'dan gelen bu emre) iþittik ve itaat ettik, dediler.21
4- Enes (r.a.) anlatýyor:
Rasulullah (s.a.s.) Bahreyn topraðýndan (yani, oranýn cizye ve haracýndan kesip ayýrmak yoluyla her birinin hissesini ta'yin edip) kendi isimlerine yazmak için Ensar'ý çaðýrdý.
Ensar:
-Bize ayýrýp verdiðin þeyin benzerini Kureyþ'ten olan Muhacir kardeþlerimize de ayýrýp verinceye kadar Vallahi olmaz (kabul etmeyiz), dediler.
Bunun üzerine Rasulullah:
"Bu mal, Allah'ýn dilediði bu usûl üzere Kureyþ Muhacirleri'ne de aiddir." buyurdu.
Ensar, Muhacirlerin durumu hakkýnda ýsrar ederek bunu, Rasulullah'a söylüyorlardý.
Bunun üzerine Rasulullah, Ensar'a hitaben:
"Benden sonra siz Ensar topluluðu, yakýn bir gelecekte baþkalarýnýn size tercih edilmesini göreceksiniz. O takdirde sizler (Havz baþýnda) bana kavuþuncaya kadar sabrediniz!" buyurdu.22
5- Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem (r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.), (Ensar'a hitaben):
"Sizin kardeþleriniz, mallarýný, evlâdýný terk ederek çýkýp sizin yanýnýza geldiler." buyurdu.
Ensar:
-Bizim mallarýmýz, bizimle onlar arasýnda pay edilsin! Dediler.
Rasulullah (s.a.s.):
"Ya da baþka bir þey olsun!" buyur.
Ashâb:
-Bu, ne olabilir ya Rasulallah? Diye sordular.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:
"Bunlar, (tarlalarda) çalýþmasýný bilmeyen kimselerdir. Bu hususta siz, onlara yeterli (bilgiyi) öðretirsiniz, (onlarda tarlalarýnýzda çalýþýrlar) ve sonra da mahsülü onlarla bölüþürsünüz."
Ensar:
-Olur ya Rasulallah! Dediler.23
6- Mâlik ed-Dâr (rh.a.) anlatýyor:
Ömer ibnu'l-Hattab, dörtyüz dirhemi bir keseye koyup hizmetçiye dedi ki:
-Bunu alýp Ebu Ubâde b. el-Cerrâh'a götür. Sonra da evini bir müddet gözetle bakalým ne yapacak?
Hizmetçide keseyi alýp O'na götürdü ve kendisine þöyle dedi.
-Emiru'l-mü'minin, bu keseyi, bir takým ihtiyaçlarýnýzý görmeniz için size yolladý.
Bunun üzerine O da:
-Yüce Allah, bu yardýmýnýn karþýlýðýný kendisinin karþýsýna çýkarýp merhamet eylesin, dedi.
Sonra cariyesini yanýna çaðýrýp þöyle dedi:
Þu yedi dirhemi falanca kiþiye, þu beþini ise filâna... þeklinde bitinceye kadar paylaþtýrarak daðýttý.
Bunun üzerine hizmetçi, geri dönüp de gördüklerini Ömer'e anlatýnca, Muâz b. Cebel'e verilmek üzere, aynýsýndan bir kese daha hazýrlanmýþ olduðunu gördü.
Ömer, hizmetçiye yine:
-Bunu alýp Muâz b. Cebel'e götür. Sonra da evini bir müddet gözetle bakalým ne yapacak?
Hizmetçi de keseyi alýp O'na götürdü ve kendisine þöyle dedi:
-Emiru'l mü'minin, bu keseyi, bir takým ihtiyaçlarýnýzý görmeniz için size yolladý.
Bunun üzerine O da:
-Yüce Allah, O'na merhamet eylesin, bu yardýmýnýn karþýlýðýný önüne çýkarsýn, dedi.
Sonra cariyesine:
-Falâncanýn evine þu kadar, filâncanýn evine þu kadar… götür! Þeklinde daðýttý.
Muâz b. Cebel'in hanýmý:
-Vallahi, biz ihtiyaç sahibleriyiz, bizlere de ver, diye çýkýþtý.
Kesenin içinde iki dinardan baþkasý kalmayýnca O iki dinarý da eþine verdi.
Bunun üzerine hizmetçi, geri dönerek gördüklerini Ömer'e anlattý.
(Emiru'l-mü'minin Ýmam) Ömer, sevinçle þöyle dedi:
-Onlar, birbirlerinin kardeþleridir!"24
En hayýrlý, öncü ve örnek nesil böyle idi! Onlar, izzet üzere yaþadýlar ve sonraki iman ehli nesillere en güzel örnek oldular… Onlardan sonra gelen muvahhid mü'minler, onlarý hayýrla anarak takib etmeli ve onlarý örnek almalýdýrlar… Birbirlerini sevmeleri, birbirlerine kardeþ ve velî olmalarý, birbirlerini hizmet edip yardýmcý olmalarýný kendilerine rehber edinerek, bu çaðda onlar gibi olmaya gayret etmelidirler!..
Topraklarý, çaðdaþ egemen zalim taðutlar tarafýnda iþgal edilmiþ, kendileri esaret altýnda olan çaðýmýzýn mustaz'af müslümanlarý, Selefleri Ashab-ý Kirâm gibi olup, onlarýn izinden gidecek olurlarsa, onlara verilen nimetlerin ve zaferlerin bir benzerine kavuþurlar…
Va'dýndan asla dönmeyen, sözlerinde hiçbir deðiþme olmayan, hüküm koyucu yegâne hak ilâh Allah Teâlâ þöyle buyurur:
"Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiþtir: Hiç þübhesiz, onlardan öncekileri nasýl güç ve iktidar sahibi kýldýysa, onlarý da yeryüzünde güç ve iktidar sahibi kýlacak, kendileri için seçip beðendiði dinlerini yerleþik kýlýp saðlamlaþtýracak ve onlarý korkularýndan sonra güvenliðe çevirecektir. Onlar, yalnýzca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir þeyi ortak koþmazlar. Kim bundan sonra inkâr ederse, iþte onlar fasýktýr."25
Dipnot
1) Kim Rasul'e itaat ederse gerçekten Allah'a itaat etmiþ olur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onlarýn üzerine koruyucu göndermedik." Nisa, 4/80.
2) Ýbn Ebi'l-Ýzz el-Hanefî, el-Akîdetü't-Tahâviyye ve Þerhi, çev. M. Beþir Eryarsoy, Ýst. 2014, Sh. 563. (4. Baský)
3) Tevbe, 9/100.
4) Fetih, 48/29.
5) Haþr, 59/10.
6) Sahih-i Buhârî, Kitabu'þ-Þehadât, B. 9, Hds. 17.
Kitabu'r-Rikak, B. 7, Hds. 16-17.
Kitabu Fedâili Ashabu'n-Nebî, Hds. 2-3.
Kitabu'l-Eymân, B. 10, Hds. 36. B. 27, Hds. 70.
Sahih-i Müslim, Kitabu Fedâilu's-Sahabe, B. 52, Hds. 211-216.
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu's-Sünne, B. 9, Hds. 4657.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu'l-Fiten, B. 38, Hds. 2320-2322.
Kitabu'þ-Þehadât, Hds. 2403-2404.
Kitabu'l-Menâkýb, B. 90'nýn devamý, Hds. 4112.
Sünen-i Ýbn Mace, Kitabu'l-Ahkâm, B. 27, Hds. 2362.
Sünen-i Nesâî, Kitabu'l-Eymân, B. 29, Hds. 3789.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, çev. Hüseyin Yýldýz, Vdð. Ýst. 2014, C. 11, Sh. 670-672, Hds. 5987-5988 /1-4.
Ýmam Suyutî, Mütevatir Hadisler, çev. Mehmet Emin Akýn, Ank. 1992, Sh. 171, Hds. 108.
7) Sünen-i Tirmizî, Kitabu'l-Fiten, B. 7, Hds. 2254.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 11, Sh. 598, Hds. 16684-16685.
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek Ale's-Sahihayn, çev. M. Beþir Eryarsoy, Ýst. 2013, C. 1, Sh. 535-532, Hds. 395.
Taberânî, Mu'cemu's-Saðir Tercüme ve Þerhi, çev. Ýsmail Mutlu, Ýst. 1996, C. 1, Sh. 256, Hds. 168.
8) Sünen-i Tirmizî, Kitabu'l-Menâkýb, Hds. 4116.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, A.g.e. C. 18, Sh. 513, Hds. 26314.
9) Sahih-i Buhârî, Kitabu Fedâili Ashabu'n-Nebî, B. 5, Hds. 22.
Sahih-i Müslim, Kitabu Fedâilu's-Sahabe, B. 54, Hds. 221.
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu's-Sünne, B. 10, Hds. 4658.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu'l-Menâkýb, Hds. 4114.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 18, Sh. 512-513, Hds. 26309-26313.
10) Sahih-i Buhârî, Kitabu Fedâili Ashabu'n-Nebî, Hds. 1.
Kitabu'l-Cihad ve's-Siyer, B. 75, Hds. 109.
Sahih-i Müslim, Kitabu Fedâilu's-Sahabe, B. 52, Hds. 208-209.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 19, Sh. 195, Hds. 26993.
Ýmam Ebu Muhammed Abdulhamid b. Humeyd b. Nasr el-Kissî, el-Müntehab-Abd b. Humeyd Müsnedi, çev. Serkan Ünal Konya, 2015, Sh.483, Hds.1020.
11) Sahih-i Müslim, Kitabu Fedâilu's-Sahabe, B. 51, Hds. 207.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 18, Sh. 515, Hds. 26317.
Ýmam Ebu Muhammed Abdulhamid b. Humeyd b. Nasr el-Kissî, el-Müntehab - Abd b. Humeyd Müsnedî, çev. Serkan Ünal, Konya, 2015, Sh. 272-273, Hds. 539.
12) Haþr, 59/9.
13) Sahih-i Buhârî, Kitabu't-Tefsir, B. 306, Hds. 409.
Kitabu Menâkýbi'l-Ensar, B. 9, Hds. 23.
Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Eþribe, B. 32, Hds. 172-173.
Sünen-i Tiamizî, Kitabu Tefsiru'l-Kur'ân, B. 59, Hbr. 3521.
Ýmam Buhârî, Edebü'l-Müfred, B. 310, Hds. 740.
Ýmam Nesâî, es-Sünenü'l-Kübrâ, C. 10, Sh. 507-508, Hbr. 11518.
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, C. 9, Sh. 495, Hds. 7658.
Ýbn Ebi'd-Dünya, Ýbn Ebi'd-Dünya Külliyatý - Hadislerde Misafiri Aðýrlamak, çev. Hüseyin Kaya, Ýst. 2013, C. 1, Sh. 424, Hds. 10.
Ýbn Ebî Þeybe, Musannef, çev. Zekeriya Yýldýz, Ýst. 2012, C. 14, Sh. 588, Hbr. 35850.
Ýmam Ebu'l-Hasen Ali b. Ahmed el-Vahidî, Esbâb-ý Nüzûl, çev. Dr. Necati Tetik - Necdet Çaðýl, Erzurum, T.Y. Sh. 489.
Celâleddin es-Suyutî, Esbâbü'n-Nüzûl, çev. Abdulcelil Alpkýray, Ýst. 2015, Sh. 514.
Abdulfettah el-Kadý, Esbâb-ý Nüzûl, çev. Doç. Dr. Salih Akdemir, Ank. 1986, Sh. 386.
14) Ýbn Ebi'd-Dünya, A.g.e. C. 1, Sh. 425, Hds. 11.
el-Hafýz Ýbn Hacer el-Askalânî, Metâlibu'l-Âliye, çev. Adem Yerinde - Hüseyin Kaya, Ýst. 2006, C. 4, Sh. 336, Hds. 3773. Müsedded b. Müserhed, Müsned'den.
Celâleddin es-Suyutî, ed-Dürrü'l-Mensûr Fi't-Tefsir Bi'l-Me'sûr, çev. Hasan Yýldýz, Ýst. 2012, C. 14, Sh. 342. Ýbnu'l-Münzir'den.
15) Hâkim en-Nîsâbûrî, A.g.e. C. 5, Sh. 577, Hbr. 3852.
Ýmam el-Vahidî, A.g.e. Sh. 489-490.
Celâleddin es-Suyutî, Esbâbü'n-Nüzûl, Sh. 515.
Abdulfettah el-Kadý, A.g.e. Sh. 387.
Celâleddin es-Suyutî, ed-Dürrü'l-Mensûr, C. 14, Sh. 342. Ýbn Merduye ve Beyhâkî, Þuabu'l-Ýman'dan.
16) Hucurat, 49/10.
17) Beyyine, 98/7-8.
18) Bkz. Âl-i Ýmrân, 3/103.
19) Sahih-i Buhârî, Kitabu Menâkýbi'l-Ensar, B. 2, Hds. 5-6.
Kitabu'l-Buyu, B. 1, Hds. 2.
Kitabu'n-Nikâh, B. 7, Hds. 10.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, A.g.e. C. 12, Sh. 367-372, Hds. 17742-17749. C. 17, Sh. 446, Hds. 25129.
Ýmam Muhammed Abdulhamid b. Humeyd b. Nasr el-Kissî, el-Müntehab - Abd b. Humeyd Müsnedî, çev. Serkan Ünal, Konya, 2015, Sh. 634, Hds. 1333.
Ýbn Kesîr, el-Bidaye ve'n-Nihaye - Büyük Ýslâm Tarihi, çev. Mehmet Keskin, Ýst. 1994, C. 3, Sh. 339-340.
20) Sünen-i Tirmizî, Kitabu Sýfatu'l-Kýyame, B. 15, Hds. 2604.
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'l-Edeb, B. 11, Hds. 4812.
Hâkim en-Nîsâbûrî, A.g.e. C. 4, Sh. 74, Hds. 2415.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, A.g.e. C. 17, Sh. 442-443, Hds. 25123-25124.
Ýbn Kesîr, A.g.e. C. 3, Sh. 340.
el-Hafýz Ýbn Hacer el-Askalânî, A.g.e. C. 5, Sh. 91, Hds. 4178. Ebu Ya'lâ, Müsned'den.
21) Sahih-i Buhârî, Kitabu Menâkýbi'l-Ensar, B. 2, Hds. 7.
Kitabu'þ-Þurût, B. 5, Hds. 7.
Kitabu'l-Muzâra'a, B. 5, Hds. 6.
Ýbn Kesîr, A.g.e. C. 3, Sh. 340.
22) Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-Cizye, B. 4, Hds. 6.
Kitabu Menâkýbi'l-Ensar, B. 7, Hds. 19.
Kitabu'l-Musakât, B. 15, Hds. 24-25.
23) Ýmam Hafýz Ýbn Kesîr, Ýbn Kesîr Tefsiri, çev. M. Beþir Eryarsoy, Ýst. 2012, C. 11, Sh. 117, Hds. 6716. Taberî'den.
Ýbn Kesîr, el-Bidaye, C. 3, Sh. 340-341.
24) N'ureddin el-Heysemî, Mecmau'z-Zevâid ve Menbau'l-Fevâid, çev. Mahmut Bilici, Ýst. 2009, C. 5, Sh. 208, Hbr. 4687. Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'den.
Ýmam Hafýz el-Munzirî, Hadislerle Ýslâm - Terðib ve Terhib, çev. A. Muhtar Büyükçýnar, Vdð. Ýst. T.Y. C. 2, Sh. 357, Hbr. 16.
25) Nur, 24/55.