Allah’ý bilerek, tanýyarak ve katýksýz iman ederek Allah’a çaðýran, yani iman bakýmýndan sapasað- lam, akîde konusunda Tevhid ehli olan davetçi, imanýn gereði olan Salih amelleri emrolunduðu þekilde yerine getirip Ýslâm’a teslimiyetini beyan eden en güzel sözlü izzet sahibi deðerli bir þahsi- yettir… Özü en güzel ve sözü en güzel…
En son Rasul ve en son Nebî Rasulullah Muham- med (s.a.s.)’e þeksiz ve þüphesiz iman edip razý olmuþ, O’nu, hayat önderi ve hayat örneði kabul edip izi üzere yürümüþ, hayatýný, O’nun Sünneti üzere binâ etmiþ, bu hâliyle Allah’a çaðýrandan daha güzel sözlü kim ola bilir?
Allah’a çaðýran muvahhid mü’min Müslümanlar, bu çaðrýya kendilerinden baþlarlar… Bu davet ile hidayet bulmuþ ve baþkalarýn hidayetine vesile olmaya gayret ederler… Ýyiliði yapýp emreden, kötülükten alabildiðince kaçýnan ve sakýndýran hayýrlý bir kiþiliðe sahip olan muvahhid mü’minler, Allah’ýn insan kullarýný, yaratýlýþ gayelerinin yalnýz- ca Allah’a ibadet etmek olduðunu kendilerine ha- týrlatýp Allah’a kul olmaya ve kullara kul olmaktan kurtulmaya davet ederler… Kendisi hidayet bul- muþ ve hayýrlý olana çaðýran, kadýn olsun, erkek olsun mü’min Müslümanlardan daha güzel sözlü kim olabilir?..
Ýmam Ýbnu’l- Cevzî (rh.a.), meþhur tefsiri olan “Zadü’l- Mesir Fi Ýlmi’t- Tefsir”adlý eserinde þunlarý kaydeder:
“Allah’a çaðýrandan sözü daha güzel olan kimdir?’ Bundan kimlerin murad edildiði hususunda üç görüþ vardýr:
Birincisi: Onlar, mü’minlerdir. Cabir b. Abdullah (r.anhuma) ‘dan Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
“Bu ayet, mü’minler hakkýnda indi.”
Bu görüþ Âiþe (r.anha), Mücahid (rh.a.) ve Ýkrime (rh.a.)’ýn görüþüdür.
Ýkincisi: O, ‘Lâ ilâhe illallah’ Kelime-i Tevhid’ine da- vet eden Rasulullah (s.a.s.)’dir.
Bu görüþ, Ýbn Abbas (r.anhuma), Süddî (rh.a.) ve Ýbn Zeyd (rh.a.)’ýn görüþüdür.
Üçüncüsü: O, Allah’ýn davetine icâbet eden ve in- sanlarý buna çaðýran mü’mindir.
Bu görüþ, Hasen (rh.a.) ‘indir.”2 Ýmam Hasan el-Basrî (rh.a.):
“Allah’a çaðýran, Salih amellerde bulunan ve : ‘Ger- çekten ben müslümanlardaným’ diyenden daha güzel sözlü kimdir?” (Fussilet,41/33) ayetini oku- du ve þöyle dedi:
- Ýþte bu (sözü edilen kiþi), Allah’ýn sevdiði kiþidir. Bu, Allah’ýn velîsidir. Bu, Allah’ýn seçkin kuludur. Bu, Allah’ýn hayýrlý kuludur. Bu, yeryüzündekiler arasýnda Allah’ýn en sevdiði kimsedir. Allah’ýn dav- etine hem kendisi icâbet etmiþ, hem de icâbet ettiði Allah’ýn çaðrýsýna insanlarý davet etmiþtir. Bu çaðrýyý kabul ettiði gibi, ayrýca salih ameller iþlemiþ ve: Gerçekten ben müslümanlardaným, demiþtir. Ýþte Allah’ýn halifesi budur.3
Malum olduðu üzere Allah’a davet etmek, ilk in- san, ilk Peygamber ve ilk medeniyyet kurucusu Âdem (a.s.)’dan, son Rasul ve son Nebî Muham- med (s.a.s.)’e gelene kadar bütün Rasullerin ve Nebîlerin ve de onlara hayýrlý nesiller olana da tabi
olan iman ehli insanlarýn kulluk vazifesidir. Yine bilindiði gibi gerçek âlimler, içinde bulunduklarý toplumlarda peygamberlerin vârisleridirler... Top- lumun diðer insanlarý, onlara uyan ve onlarý takib eden kiþilerdir...
Rabbimiz Allah þöyle buyurur:
"Andolsun, Biz her ümmete: 'Allah'a kulluk edin ve taðuttan kaçýnýn' (diye teblið etmesi için) bir Rasul gönderdik."4
"Biz, Rasullerden hiç kimseyi ancak Allah'ýn izniyle kendisine itaat edilmesinden baþka bir þeyle gön- dermedik."5
Peygamberlerin vârisleri olan muvahhîd mümînler, ayný zamanda yeryüzünün vârîsleri ve halîfeleridirler... Onlar, ümmeti olduklarýndan dolayý þeref duyduklarý Rasulullah Muhammed (s.a.s)'in izinden hiç ayrýlmadan ve mensubu ol- duklarý için izzet bulduklarý yüce Ýslâm'dan asla taviz vermeden, emrolunduklarý gibi dosdoðru davranarak hayatlarýný îdâme etmektedirler...
Rabbimiz Allah Teâlâ, Rasulü Muhammed (s.a.s.), Rabbinden kendisine indirileni teblið etmesini emretmekte ve O’nu, insanlardan koruyacaðý bu- yurmaktadýr:
"Ey Peygamber, Rabbinden sana indirileni teblið et. Eðer (bu görevini) yapmayacak olursan, O'nun Rîsâletînî teblið etmemiþ olursun. Allah seni in- sanlardan koruyacaktýr. Þübhesi Allah, Kâfir olan bir topluluðu hîdayete erdirmez."6
Âlemlerin Rabbi Allah, Kendisine vahyettikleri- ni teblið etmeyi emrettiði Rasulü (s.a.s.)'i insan- lardan gelecek her türlü olumsuzluklardan, her türlü kötülük ve zarardan koruyacaðýný beyan buyurduðu gibi, Peygamberlerin vârisleri olan ve Allah'a çaðýran Ýslâm davetçilerini de Allah'ýn ko- rumasýna mazhar olurlar...
"Öyleyse insanlardan korkmayýn, Benden kor- kun!"7 buyurun Rabbimiz Allah:
"Bugün înkâra sapanlar, sizin dininizden (dinini- zi yýkmaktan) umut kesmiþlerdir. Artýk onlardan korkmayýn, Benden korkun. Bugün size dininiz
kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamam- ladým ve size din olarak Ýslâm'ý seçip beðendim ."8
Yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.s.), ümmetinin her ferdinin Allah'a davet noktasýnda gayretli olmasýný ve gerek ayetleri, gerek hadisleri diðer insanlara teblið etmesini emir buyurup, Ýslâm da- vetçilerine duâ etmiþtir...
Abdullah b. Amr (rh.a.)'dan. Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Benim tarafýmdan (teblið edilen Kur'ân'dan) bir ayet olsun halka ulaþtýrýnýz."9
Zeyd b. Sâbit (r.a.) rivayet eder. Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Allah, benden bir hadîs iþitip de onu (güzelce) ezberleyip baþkasýna (noksansýz) aktaran kimse- nin yüzünü ak etsin. Nice fýkýh ilmine (esas teþkil eden hadislere) sahip olup da onu, kendisinden daha anlayýþlý bir kiþiye aktaran kimseler vardýr. Nice fýkýh ilmine (esas teþkil eden hadîslere) Sahib olup da ( o hadîslerin inceliklerine nüfuz edecek þekilde) anlayýþlý olmayan kiþiler de vardýr."10
Ýmanýný ve amellerini, þirkten ve küfürden alabil- diðince korumuþ muvahhîd mü'minler, üzerlerine farz olan ilmi öðrenmiþ, onunla ibadet etmiþ, ken- disini ve kendilerinden mes'ul olanlarý, yakacaðý insanlar ve taþlar olan ateþten korumuþ, Tevhîd ve Ýslâm üzere sabit kalmýþ bir hâlde Allah'a ça- ðýrmak konusunda bütün çabalarýný sarfetmiþ þahsiyetlerdir...
Ýbn vaddâh'ýn, "el-Havadîs ve'l-Bida'" adlý eserin- de " Emîru'l-mü'mînin Ýmam Ömer Ýbnu'l-Hattab (r.a.)'ýn" þu hutbesini naklediyor:
"Peygamberlerin bulunmadýðý her dönmede ilim ehlinden bir grubu var etmek suretiyle kullarýna lütuf ve keremde bulunan Allah'a hamdolsun!
Bu âlimler, sapýtanlarý hîdayete davet etmiþ, on- lardan gelen eziyet verici her þeye sabýr göstermiþ ve Allah'ýn Kitabý ile ölülere hayat vermiþlerdir.
Ýblis'in katlettiði nice insaný canlandýrmýþlardýr.
Yolunu kaybetmiþ nice þaþkýna doðru yolu gös- termiþlerdir. Kanlarýný ve mallarýný insanlarýn helâk olmamasý için harcamýþlardýr. Ýnsanlar üze- rinde ne kadar güzel etki býrakmýþlardýr. Amma (inanmayan ) insanlar, onlara çok çirkin karþýlýk vermiþtir. Ýnsanlar, hem geçmiþ dönemlerde hem de günümüzde onlara saygý duyup deðer vermiþ- lerdir.
Rabbin, onlarý unutmamýþtýr. Rabbin, unutan de- ðildir. Onlarýn hikâyelerini hîdayet vesilesi yapmýþ- týr. Onlarýn sözlerinin güzelliðinden bahsetmiþtir.
Asla onlarýn yolunan sapma! Her ne kadar on- lar, lâyýk olmadýklarý bir konumda bulunsalar da hakîkatte yüce bir makamdadýrlar."11
Ýslam davetçileri, en güzel sözlü olanlardýr.
Onlar, sözlerin en güzeli olan Allah'ýn Kitabý Kur'ân-ý Kerim'e uymuþ ve onun ayetlerini insan- lara anlatmaktadýrlar... Allah'ýn Kitabý'na ve Rasu- lullah (s.a.s.)'in Sünneti'ne sapasaðlam ve sýmsýký yapýlmýþ olan Ýslâm davetçileri, en güzelini seç- miþ, en kârlý ticarete talib olmuþlardýr...
Þöyle buyurur Rabbimiz Allah Teâlâ:
"Ey iman edenler, sizi acý bir azabdan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi?
Allah'a ve O'nun Rasulüne iman edersiniz, malla- rýnýzla ve canlarýnýzla Allah yolunda cihad edersi- niz. Bu, sizin için daha hayýrlýdýr, eðer bilirseniz.
O da, sizin günahlarýnýzý baðýþlar, sizi altlarýndan ýrmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleþtirir. Ýþte büyük mutluluk ve kurtuluþ budur.
Ve seveceðiniz bir baþka (nimet) daha var:
Allah'dan yardým ve zafer (nusret) ve yakýn bir fe- tih Mü'minleri müjdele."12
Ýman eden muvahhîdleri acý bir azabdan kurta- ran, mutluluk ve kurtuluþun tâ kendisi olan en kârlý bir tîcarettir bu !.. Allah'a ve Rasulü (s.a.s.)'e katýksýz iman ettikten sonra Allah yolunda mal- larý, canlarý ve dilleriyle cihad eden muvahhîd mü'mînler, bu kârlý tîcaretin tüccarlarýdýr...
En helâl ve en temiz ticarettir bu!.. Allah yolunda malýyla cihad eder, malýn sarf edilmesi gerekli olan yerlere sarfeder... Canýyla cihad eder, Allah yolunda caný fedâ eder... Allah'ýn dini egemen ol- sun ve fitneden eser kalmasýn diye, yeryüzünde bozgunculuk yapan zalimlerle savaþýr...
Kendisinden baþka hüküm koyucu hak ilâh ol- mayan Rabbi Allah ile bir ticaret anlaþmasý yapan muvahhîd mü'minlerin hâlini þöyle beyan buyu- rur Allah Teâlâ:
"Hiç þübhesiz Allah, mü'minlerden- karþýlýðýnda onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarýný ve mallarýný satýn almýþtýr. Onlar, Allah yolunda sa- vaþýrlar, öldürürler ve öldürülürler. (Bu,) Tevrat'ta, Ýncil'de ve Kur'ân'da O'nun üzerine gerçek olan bir va'd dýr. Allah'dan daha çok ahdine vefa gös- terecek olan kimdir? Þu hâlde yaptýðýnýz bu alýþ- veriþten dolayý sevinip müjdeleþiniz. Ýþte büyük kurtuluþ ve mutluluk budur."13
Kadýn olsun, erkek olsun muvahhîd mü'minler, önderleri Rasulullah (s.a.s.)'in buyurduðu gibi, müþriklerle dilleriyle de cihad ederler...14 En güzel sözlü olan Ýslâm davetçileri, Allah yolunda dil ci- hadýný kuþanýr, insanlarý Allah'a çaðýrýr, hak olaný beyan eder, iyiliði emredip kötülükten alýkoyar- lar... Böylece insanlarýn hîdayetlerine vesîle olma- ya gayret ederler...
Sehl b. Sa'd (r.a.) anlatýr. Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"(Ya Ali,) Hayberlilerin sahasýna ininceye kadar sükûnetin üzere yürü. Sonra onlarý Îslâm'a davet et ve üzerlerine vâcib olan Îslam esaslarýný onlara haber ver.
Allah'a yemin ederim ki, senin îrþâdýnla Allah'ýn bir tek kiþiye hîdayet vermesi, senin için birçok kýrmýzý develerin olmasýndan daha hayýrlýdýr."15
Îslâm, Ýhyâ dinidir... Küfrün, þirkin, cehâletin, fýskýn, fücûrun, isyanýn ve günahýn mânen öldürdükleri insanlarý yeniden dirilten, imanýn, Tevhîd'in, ilmin ve itaatýn diriliðine çýkaran nizam Îslâm'dýr...
Ýslâm, barýþtýr, güvenliktir, mutluluk ve huzur-
dur… “Ey iman edenler, hepiniz topluca barýþ ve güvenliðe (Silm'e, Ýslâm'a) girin ve þeytanýn adýmlarýný izlemeyin. Çünkü o, size apaçýk bir düþmandýr."16diye buyuran Rabbimiz Allah:
"Sizden hayra çaðýran, iyiliði (Ma'rufu) emreden ve kötülükten( münkerden) sakýndýran bir toplu- luk bulunsun, kurtuluþa erenler iþte bunlardýr."17 emriyle, Allah'a çaðýracak, hayýra davet edecek þahsiyetler için bir kurumun olmasýný ve kurum- sal çerçevede bu davetin yapýlmasýný beyan bu- yurmaktadýr... Gerek savaþta, gerek barýþta, her zaman ve her mekânda duruma göre teblîðîn ya- pýlmasý, davetîn gerçekleþme gerekir... Muvahhîd mü'minlerin en kârlý ve hayýrlý ticareti budur!..
Ebu Hüreyre (r.a.) rivayet eder. Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Bir kimse dosdoðru bir yola (hîdayete) davet ederse, ona tabi olanlarýn ecirleri kadar kendisi içinde ecir olur. Bu, tabi olanlarýn ecrinden hiçbir þey eksiltmez.
Ve her kim bir dalâlete davet ederse, ona tabi olan- larýn günahlarý kadar kendine günah olur. Bu, tabi olanlarýn günahlarýndan hîç bir þey eksiltmez."18
Ýmam Muhyîddîn en-Nevevî (rh.a.), bu hadisin þerhinde þunlarý kaydeder:
"Hadîs, güzel îþlere dair yol açmanýn sevilen bir þey olduðunu teþvik hususunda ve kötü iþlere dair yol açmanýn da haram olduðu hususunda gayet açýk olduðu gibi, güzel bir yol açan kimse- ye kýyamet gününe kadar onunla amel edenlerin ecirlerinin mislinin verileceði, kötü bir yol açan kimseye de kýyamet gününe kadar onunla amel edenlerin günahýnýn mislinin verileceði belirtildi- ði gibi, bir hîdayete çaðýran bir kimseye uyanlarýn ecirlerin aynýsýnýn verileceði yahud bir dalâlete çaðýran bir kimseye ona uyanlarýn günahlarýnýn aynýsýnýn verileceði belirtilmektedir. Çaðýrýlan bu hîdayet ve delâleti, ister ilk olarak kendisi ortaya koymuþ olsun, ister ondan önce baþkalarý tarafýn- dan konulmuþ olsun, ister bu bir ilim, bir ibadet yahud bir edeb öðretmek olsun, ister baþka bir þey olsun. Fark etmez."
Ýnsanlar!"Allah’a Çaðýrmak," baþta Nebîlerin ve Ra- sullerin vazifesi, onlardan sonra onlarýn vârîslerî olan Muvahhîd mü'minlerin vazifesidir...
Bu vazifeyi hakkýyla yapan kiþi, Rasulullah (s.a.s.)'in Sünneti'ni îhyâ etmiþ kiþidir... Rasulullah (s.a.s.), Peygamber vârîsi olan ve Allah'a çaðýran mü'min müslümanlarý müjdelemektedir!..
Enes b. Mâlîk (r.a.) rîvayet eder. Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Kim sünnetimi îhyâ ederse, beni îhyâ etmiþ ve kim beni îhyâ ederse, cennette benimle beraber olur."20
Amr b. Avf (r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:
"Kim benden sonra ihmal edilmiþ olan bir sünne- timi îhyâ ederse, o sünnetle amel eden insanlarýn sevablarýndan hiç bir þey eksiltmeden onlarýn se- vablarýnýn bir mislini þüphesiz almýþ olacaktýr.
Kim de Allah ve Rasulünün razý olmadýklarý bir bîd'atý îcâd ederse, o bîd'at ile amel eden insanla- rýn günahlarýndan hiç bir þey eksiltmeden onlarýn günahlarýnýn bir mislini yüklenmiþ olacaktýr."21
Allah'a çaðýran, salîh amel iþleyip en güzel sözlü olan mü'min müslüman kiþinin hayýrlý ve kýymet- li bir þahsiyet olduðu malumdur... Hayra davet eden ve hayrý öðreten bu deðerli ve izzetli þah- siyet için bunca sevablar olduðu gibi, nice hayýrlý, duâlar da vardýr...
Ebu Umâme el-Bâhilî (r.a.)'dan. Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:
"Allah, melekleri, göklerin ve yerin halký, hattâ yu- valarýndaki karýncalar ve hattâ balýklar insanlara hayrý öðreten kiþiye duâ ederler."22
Rabb olarak Allah'a, din olarak Ýslâm'a, Nebî ola- rak Muhammed (s.a.s.)'e razý olmuþ, iman edip tam teslimiyet göstermiþ mü'min müslüman þah- siyet, "gerçekten ben müslümanlardaným" deyip Ýslâm Milleti'nden olduðunu beyan edip ümmet
birliðinin içinde yerini aldýðý zaman, bu kadar ni- metlere kavuþmakta, derecesi artmakta ve izzeti- ni izzet eklenmektedir...
Muhammed Ali es-Sâbûnî, "Safvetu't- Tefâsîr" adlý eserinde, zikredilen ayeti tefsîr ederken þunlarý beyan ediyor:
"Ýnsanlarý, sözü, davranýþý ve fîîllerîyle, Allah'ý bîrlemeye ve O'na îtaate çaðýran, iyi iþler yapan Ýslâm'ý kendisine din ve yol edinen kimseden daha güzel sözlü kim vardýr.
Ýbn Kesîr þöyle der:
Bu ayet, kendisi doðru yolda olduðu hâlde, baþ- kalarýný hayra çaðýran herkes hakkýnda geneldir.
Zemahþerî de þöyle der:
Bu ayet, þu üç þeyi birlikte yapan herkes hakkýn- da geneldir:
1-Ýslâm Dini'ne inanan biri olmasý. 2-Ýyi amel yapan olmasý.
3-Baþkalarýný bu iyi amele davet edici olmasý.
Bunlar, ilmiyle amel eden âlîmler zümresînden baþkasý deðildir."23
Bu inanç, bu anlayýþ ve bu karakter ile Allah'a ça- ðýran en güzel sözlü müslüman olabilmek, her muvahhîd mü'minin ânýnda ve gelecekte tek ça- basý olmasý gerekir...
Yüzyýldan berîdir egemen zalîm taðutlar tarafýn- dan îþgal edîlen Ýslâm topraklarýnda esaret altýn- da ve Câhîlî düzenlerin zulmü altýnda yaþayan, kendilerini Ýslâm'a nisbet eden nesiller, câhîlîyye düzenlerin eðitimi ve kültürüyle yoðrulduklarýn- dan dolâyý, Ýslâm'dan çok uzaklaþtýrýlmýþlardýr... Bedenen Ýslâm'a aîd olduklarýný beyan eden kîtleler, ruhen ve zihniyet olarak Ýslâm'ýn yaban- cýsý olmuþ, esarette bulunduðu ülkedeki gayr-i Ýslâmî yöntemin karakterini benimsemiþlerdir...
Zâhîrde müslüman gibi görünen halkýn çoðun- luðu, mevcud tâðutî düzeni kabulenmiþ, Allah'ýn indirdiði hükümlerle hükmetmeyen îktîdarlar
arasýnda seçiciliði gündemlerine almýþlardýr... Allah'ýn indirdiði hükümlerle hükümetmeyen, hevâlarýný îlâhlaþtýrýp yasama mercîîne oturtan îktîdarlarý birbirine tercih eden kitleleri ve cehalet içinde býrakýlan nesilleri, yeniden Allah'a çaðýr- mak ve Ýslâm'a davet etmek gerekir...
"Ey iman edenler, iman edin!"24 hakîkatýný, kafalarý çatlatýrcasýna izah edip anlatmak, Îslâm davetçile- rin vazifesidir...
Rabbimiz Allah Teâlâ þöyle buyurur:
"Öyleyse sen, emrolunduðun þeyi açýkça söyle ve müþriklere aldýrýþ etme.
Þübhesiz o alay edenlere (karþý) Biz sana yeteriz.
Ki onlar, Allah ile beraber baþka Ýlâhlarý (Ortak) kýl- maktadýrlar. Onlar, yakýnda bilip öðreneceklerdir.
Andolsun, onlarýn söylemekte olduklarýna karþý senin göðsünün daraldýðýný biliyoruz.
Sen, Rabbini hamd ile tesbih et ve secde eden- lerden ol.
Ve yakîn sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et."25
Yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.s.)'e yapýlan bu hîtab, O'nun þahsýnda ümmetinin kadýn olsun, erkek olsun tüm mü'min müslüman ferdlerine ya- pýlmýþtýr... Allah'a çaðýran ve Ýslâm'a davet eden- ler, bu emrin muhattablarýdýr...
"Sabýr gösterenleri müjdele."26
Fussilet, 41/33.
Ýmam Ebu’l-Ferec Cemâlüddin el-Abdurrahman Ali Ýbn Muhammed Cevzî, Zadü’l-Mesir Fi Ýlm’t-Tefsir, çev. Doç. Dr. Abdulvehhab Öztürk, Ýst. 2009, C. 5, Sh. 364.
Ýmam Hafýz Ýbn Kesîr, Ýbn Kesîr Tefsiri, çev. M. Beþir Eryarsoy, Ýst. 2011, C. 9, Sh. 547.
4. Nahl, 16/36.
5. Nisa, 4/64.
6. Mâide, 5/67.
7. Mâide, 5/44.
8. Mâide, 5/3.
9. Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Enbiyâ, B. 52, Hds. 128.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Ýlm, B. 13, Hds. 2806.
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Ýlm, B. 10, Hds. 3660. Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Ýlm, B. 7, Hds. 2795. Sünen-i Ýbn Mace, Mukaddime, B. 18, Hds. 230. Sünen-i Dârimî, Mukaddime, B. 24, Hds. 234.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, çev. Hüseyin Yýldýz, Vdð. Ýst.2013, C. 1, Sh. 450, Hds. 661.
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek Ale’s-Sahihayn, çev. M. Beþir Eryarsoy, Ýst. 2013, C. 1, Sh. 449-452, Hds. 302-304.
Ýbn Kayyým el-Cevziyye, Ýbn Kayyým Tefsiri - Bedâît’u’t- Tefsîr, çev. Dr. Hasan Öðmüþ – Dr. Halil Aldemir, Ýst. 2011, C. 3, Sh. 581. Ýbn Vaddâh, el-Bida’ ve’n-Nehy, Sh. 3’den.
12. Saff, 61/10-13.
13. Tevbe, 9/111.
Enes b. Mâlik (r.a.) rivayet eder. Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
“Müþriklere karþý mallarýnýzla, canlarýnýzla ve dillerinizle cihad edin.”
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Cihad, B. 17, Hds. 2504. Sünen-i Nesâî, Kitabu’l-Cihad, B. 1, Hds. 3082.
Sünen-i Dârimî, Kitabu’l-Cihad, B. 38, Hds. 2436.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 9, Sh. 201-202. Hds. 12853 – 12855.
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, C. 4, Sh. 124, Hds. 2472.
Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Cihad ve’s-Siyer, B. 142. Hds. 214.
Kitabu Fedâili Ashabu’n-Nebî, B. 9, Hds. 49. Sahih-i Müslim, Kitabu Fedailu’s-Sahabe, B. 4, Hds. 34. Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Ýlm, B. 10, Hds. 3661. Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 9, Sh. 363, Hds. 13171. Ýmam Nesâî, es-Sünenü’l-Kübra, çev. Zekeriya Yýldýz, Ýst. 2011, C. 7, Sh. 437, Hds. 8093. Sh. 583, Hds. 8348.
16. 16) Bakara, 2/208.
17. Âl-i Ýmrân, 3/104.
Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Ýlm, B. 6, Hds. 16.
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’s-Sünnet, B. 6, Hds. 4609. Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Ýlm, B. 15, Hds. 2813.
Sünen-i Ýbn Mace, Mukaddime, B. 14, Hds. 203-207.
Ýmam Muhyiddin en-Nevevî, Sahih-i Müslim Þerhi - el- Minhâc, çev. M. Beþir Eryarsoy, Ýst. 2014, C. 11, Sh. 70-71.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Ýlm, B. 16, Hds. 2818.
Sünen-i Ýbn Mace, Mukaddime, B. 15, Hds. 210. Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Ýlm, B. 16, Hds. 2817.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Ýlm, B. 19, Hds. 2825.
Muhammed Ali es-Sâbûnî, Safvet’u’t-Tefsîr, çev. Prof. Dr. Sadreddin Gümüþ – Dr. Nedim Yýldýz, Ýst. 2016, C. 5, Sh.
397. (6. Baský) 24. Nisa, 4/136.
25. Hicr, 15/94-99.