Her çoban, güttüðü sürüsünün yöneticisidir ve ondan sorumludur... Her yönetici de onun gibi olup yönettiklerinden sorumlu olup ondan hesaba çekilecektir... Allah Teâlâ, yeryüzünde belli bir insan kitlesini onun yönetimine vermiþ ve onun bu makama gelmesini takdir buyurmuþtur... O yöneticiye verilen bu imkâný nasýl kullandýðýnýn hesabý sorulacaktýr... Yönettiði halka âdil mi davrandý, yoksa onlara zulüm mü etti!.. Elbette inceden inceye hesap verecektir... Zerre kadar hayýr iþleyen onun karþýlýðýný göreceði gibi, zerre kadar þerr, yani kötülük iþleyen de onun karþýlýðýný görecektir...2
Muvahhid ailenin yöneticisi olan muvahhid mü’min kiþi de kendi ev halkýna nasýl davrandýysa, ondan hesaba çekilecektir... Allah’ýn emri, Rasulullah (s.a.s.)’in Sünneti üzere akdedilen nikâh ile kurulan Ýslâm ailesinin kurucu ferdleri, þahidler huzurunda baðlý kalacaklarýna söz verdikleri nikâh þartlarýna baðlý kalýp kalmadýklarýndan mutlaka hesaba çekilecek ve ona göre muamele edilecektir... Ýslâm ailesinin mü’min müslüman ferdleri olan erkek ve kadýn, bu sözleþmeye tâbi olmakla mükelleftir... Allah’ýn emri ve Rasulullah (s.a.s.) Sünneti’ne riâyet edeceklerine dair verdikleri sözlerinde sadýk olduklarý takdirde, yani bu Ýslâm ailesinde ne erkeðin, ne de kadýnýn hevâ ve hevesleri geçerli olmayacak, ancak Allah ve Rasulü’nün sözü, yani hükmü egemen olup ona göre teslimiyet gündeme gelip hayat sürülecektir... Allah’ýn ve Rasulullah (s.a.s.)’in hükmüne itaat edilerek devam eden Ýslâm ailesinin hayatýnda, ferdlerin arasýnda herhangi bir anlaþmazlýk gündeme gelirse, onun çözümü yine Allah’a ve Rasulü’ne havale edilecek, çýkan sonuca hiçbir tereddüd edilmeden tâbi olunup itaat gerçekleþecektir... Allah’a ve âhiret gününe katýksýz iman eden aile ferdleri için böyle davranmak, imanlarýnýn gereði olup en hayýrlý ve sonuç bakýmýndan en güzel olandýr...3
Allah’ýn emri, Rasulullah (s.a.s.)’in Sünneti üzere kurulup devam eden, uygulamada ferdlerden kaynaklanan anlaþmazlýklar, yine ayný yol ile çözüme kavuþturulan ve ailedeki hayrýn önündeki engellerin kaldýrýldýðý, böylece Ýslâmî hayatýn devamýnýn saðlandýðý bu Tevhidî mü’minlerin yuvasýnda huzur ve mutluluktan baþkasý yer alamaz...
Katýksýz imanlarýnýn gereði Allah’a ve Rasulullah (s.a.s.)’e itaat etmede bir noksanlýk gündeme getirmeyenlerin kurtuluþa ve mutluluða erdiklerini beyân buyuran Allah Teâlâ’dýr:
“Aralarýnda hükmetmesi için Allah’a ve Rasulüne çaðrýldýklarý zaman mü’min olanlarýn sözü: ‘Ýþittik ve itaat ettik’ demeleridir. Ýþte felâha kavuþanlar bunlardýr.
Kim Allah’a ve Rasulü’ne itaat ederse ve Allah’dan korkup O’ndan sakýnýrsa, iþte kurtuluþ ve mutluluða erenler bunlardýr.”4
Ýslâm ailesinin mü’min müslüman ferdlerinde bu iman, bu teslimiyet ve bu güzel ahlâk olduktan sonra, ailelerindeki huzuru ve mutluluðu bozmaya çalýþan en büyük düþman þeytan5 ile yandaþlarýnýn vermeye çalýþtýklarý zararlarýný rahatça bertaraf edebilirler... Þeytandan ve yandaþlarýndan gelen vesveselerden yegâne Rab ve Ýlâh Allah’a sýðýnýr, böylece onlarýn hileli tuzaklarýna düþmemiþ olurlar...
“Eðer sana þeytandan yana bir kýþkýrtma (vesvese veya iðvâ) gelirse, hemen Allah’a sýðýn. Çünkü O, iþitendir, bilendir.
(Allah’tan) sakýnanlara þeytandan bir vesvese eriþtiðinde (önce) iyice düþünürler (Allah’ý zikredip anarlar) sonra hemen bakarsýn ki, görüp bilmiþlerdir.”6 diye buyuran Rabbimiz Allah, þöyle duâ edip O’na sýðýnmamýzý emrediyor:
“Ve de ki: ‘Rabbim, þeytanýn kýþkýrtmalarýndan Sana sýðýnýrým.
Ve onlarýn benim yanýmda bulunmalarýndan da Sana sýðýnýrým Rabbim.”7
Gerek cinlerden, gerekse insanlardan olsun, muvahhid bir aileye karþý düþman olup onun parçalanarak daðýlmasýný isteyen ve bu kötü isteðinde ýsrarcý olup çalýþan þeytanlaþmýþlardan yegâne Rabbimiz Allah Teâlâ’ya sýðýnýlmalýdýr... Yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.s.)’in ümmetine öðrettiði gibi davranmalý ve ihlâs ile Sünnet’e sarýlmalýyýz... Bizim öðreticimiz ve eðiticimiz Rasulullah (s.a.s.)’dir...
Cabir b. Abdillah (r.anhuma) rivayet eder.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
“Allah beni, zorlaþtýrýcý ve þaþýrtýcý deðil, lâkin öðretici ve kolaylaþtýrýcý olarak gönderdi.”8
Rasulullah (s.a.s.), kendisine Allah tarafýndan vahiy edilen hayat kitabýmýz Kur’ân-ý Kerim’i hayata uygularken, bir öðretici ve bir eðitici olmanýn zirvesinde en ince durumlarýna kadar anlatarak fiilî Sünneti’yle de bizzat göstermiþtir... Hayat nizâmý Ýslâm’da hayat ile ilgili her þey gündeme gelmiþ, hiçbir noksanlýk söz konusu olmamýþ, kýyamete kadar neye ihtiyaç var ise ümmete beyân edilmiþtir...
Rabbimiz Allah azze ve celle: “Ondan sükûn bulup durulmanýz için, size kendi nefislerinizden eþler yaratmasý ve aranýzda bir sevgi ve merhamet kýlmasý da, O’nun ayetlerindendir. Þüphesiz bunda düþünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardýr.”9 diye buyurmakta ve düþünebilen bir kavmin idrakýna sunmaktadýr... Kendi cinslerinden onlara eþler yaratmýþ, birlikte yaþama huzuru bulacaklarý ve mutlu olacaklarý eþler arasýnda sevgi ve merhamet duygularý koymuþ, onlarý birbirine muhtaç kýlmýþ, dünya hayatýnýn devamýný saðlayacak yapýda fýtratlarýna uygun bir nizâm beyân buyurmuþtur...
Rableri Allah tarafýndan aralarýnda sevgi ve merhamet konulmuþ mü’min erkek ile mü’min kadýnlar bununla beraber ayrýca aralarýndaki baðý çok daha kuvvetli kýlan katýksýz iman baðýyla birbirine baðlanmýþ, dinde iman kardeþleri ve velîler olmuþlardýr...
“Mü’minler ancak kardeþtirler.”10
“Mü’min erkekler ve mü’min kadýnlar birbirlerinin velîleridirler. Ýyiliði emreder, kötülükten sakýndýrýrlar, namazý dosdoðru kýlarlar, zekatý verirler ve Allah’a ve Rasulüne itaat ederler. Ýþte Allah’ýn kendilerine rahmet edeceði bunlardýr. Þübhesiz Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.”11
Aile reisi, yani yöneticisi olan muvahhid mü’min erkek, eþi olan muvahhide mü’mineye karþý, Rabbi Allah’ýn aralarýnda kýldýðý sevgi ve merhametle beraber kopmaz sapasaðlam olan iman baðýyla baðlanýr, böylece Ýslâm ailesini koruma altýna alýr...
Cabir b. Abdillah (r.anhuma)’nýn rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:
“Kadýnlar hakkýnda Allah’dan korkun! Çünkü siz onlarý, Allah’ýn emriyle aldýnýz ve onlarý Allah’ýn kelimesiyle kendinize helâl kýldýnýz.”12
Muvahhid ailenin reisi olan mü’min erkek, Allah’ýn bir emanet olarak alýp kabul ettiði eþini ve her ikisinden meydana gelen çocuklarýný her türlü kötülükten korumak ve her çeþit iyiliklerle donatmakla mükelleftir... Bu ertelenmez ve ötelenmez görevini asla ihmal etmemeli, bütün imkânlarýný kullanarak yerine getirmelidir...
Rabbimiz Allah:
“Ey iman edenler, kendiniz ve yakýnlarýnýzý ateþten koruyun ki, onun yakýtý insanlar ve taþlardýr. Üzerinde oldukça sert, gülü melekler vardýr. Allah kendilerine neyi emretmiþse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler.”13
Katýksýz iman eden müuvahhid mü’min, bir Ýslâm ailesinin reisi olarak önce kendisini, sonra en yakýnlarý olan aile ferdlerini cehennemden korumalýdýr... O cehennem ki, yakýtý insanlar ve taþlardýr...
Ýnsaný, Allah’ýn izni ve rahmetiyle cehennemden koruyucu olan þirksiz iman ile Sünnet üzere salih ameldir... Allah Teâlâ’nýn kullarýna yasak kýldýðý þeylerden uzaklaþarak, onlardan korunarak, Allah’a itaatkâr bir kul olarak emredilen salih amelleri, Rasulullah (s.a.s.)’i örnek edinerek iþlemek sûretiyle cehennemden korunulur...
Mü’min müslüman þahsiyet, önce kendisine, sonra aile ferdlerine hayrý emredip þer olaný yasaklamalý, hayat nizâmý Ýslâm’ý öðrenip onu, imkânlar nisbetince hayat hakim kýlmalý ve böylece, yakýtý insanlar ile taþlar olan cehennemden korunulmuþ olunur...
Hayat kitabýmýz Kur’ân’da, Rabbimiz Allah Teâlâ kimlerin cehennemi hak edip oraya gireceklerini beyân buyurmuþtur... Onlardan bazýlarýný burada hatýrlayalým:
“Onlar, Kitabý ve Rasullerle gönderdiðimiz þeyleri yalanladýlar. Artýk yakýnda bileceklerdir.
Boyunlarýnda demir halkalar ve (ayaklarýnda) zincirler olduðu hâlde sürünecekler...
Kaynar suyun içinde, sonra ateþte tutuþturulacaklar.
Sonra onlara denilecek: ‘Sizin þirk koþtuklarýnýz nerede?’
Allah’ýn dýþýnda (taptýklarýnýz).’
Dediler ki: ‘Bizi býrakýp kayboluverdiler. Hayýr, biz önceleri (meðer) hiçbir þeye tapar deðilmiþiz.’ Ýþte Allah, kâfirleri böyle þaþýrtýp saptýrýr.
Ýþte bu, sizin yeryüzünde haksýz yere þýmarýp azmanýz ve azgýnca ölçüyü taþýrmanýz dolayýsýyladýr.
Ýçinde ebedî kalýcýlar olarak cehennemin kapýlarýndan girin. Artýk mütekebbirlerin konaklama yeri ne kötüdür.”14
“Gerçekten siz de, Allah’ýn dýþýnda taptýklarýnýz da cehennemin odunusunuz. Siz ona varacaksýnýz.
Eðer onlar (gerçek) ilâhlar olsalardý, ona girmeyeceklerdi. Oysa onlarýn tümü içinde temelli kalýcýdýrlar.”15
“(Allah buyruk verir:) ‘Onu tutuklayýp hemen baðlayýn.
Sonra çýlgýn alevlerin içine atýn.
Daha sonra onu, uzunluðu yetmiþ arþýn olan bir zincire vurup gönderin.
Çünkü o, büyük olan Allah’a iman etmiyordu.”16
“Ýnkâr eden (kâfir)ler, cehenneme bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapýlarý açýldý ve onlara (cehennemin) bekçileri dedi ki: ‘Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bu günle karþýlaþacaðýnýzý (söyleyip) sizi uyaran Rasuller gelmedi mi?’ Onlar: ’Evet’ dediler. Ancak azap kelimesi kâfirlerin üzerine hak oldu.
Dediler ki: ‘Ýçinde ebedî kalýcýlar olarak cehennemin kapýlarýndan (içeri) girin. Büyüklüðe kapýlanlarýn konaklama yeri ne kötüdür.”17
“Sonra onlarýn dönecekleri yer, elbette (yine) çýlgýnca yanan ateþtir.
Çünkü onlar, atalarýný sapýk kimseler olarak bulmuþlardý.
Kendileri de onlarýn izleri üzerinde koþturup duruyorlardý.”18
“Ateþ halký, cennet halkýna seslenir: ‘Bize, biraz sudan ya da Allah’ýn size verdiði rýzýktan aktarýn.’ Derler ki: ‘Doðrusu Allah, bunlarý inkâr edenlere haram (yasak) kýlmýþtýr.’
Onlar, dinlerini bir eðlence ve oyun (konusu) edinmiþlerdi ve dünya hayatý onlarý aldatmýþtý. Onlar, bu günleriyle karþýlaþmayý unuttuklarý ve Bizim ayetlerimizi yok sayarak tanýmadýklarý gibi, Biz de bugün onlarý unutacaðýz.”19
“Doðrusu o zakkum aðacý,
Günahkâr olanýn yemeðidir.
Erimiþ maden gibi karýnlarýnda kaynar durur.
Kaynar suyun kaynamasý gibi.
‘Onu tutun da cehennemin orta yerine sürükleyin.
Sonra kaynar suyun azabýndan baþýnýn üstüne dökün.
(Azabý) tat, çünkü sen, (kendince) üstün, onurluydun.”20
“Gerçekten münafýklar, ateþin en alçak tabakasýndandýrlar. Onlara bir yardýmcý bulamazsýn.”21
“Sizden kim dininden geri döner ve kâfir olarak ölürse, artýk onlarýn (mürtedlerin) bütün iþledikleri (amelleri) dünyada da, âhirette de boþa çýkmýþtýr ve onlar ateþin halkýdýr, onda süresiz kalacaklardýr.”22
“Suçlu günahkârlara (sorarlar:)
‘Sizi, þu cehenneme sürükleyip iten nedir?’
Onlar: ‘Biz namaz kýlanlardan deðildik’ dediler.
‘Yoksula yedirmezdik.
(Bâtýla ve tutkulara) dalýp gidenlerle biz de dalar giderdik.
Din (hesap ve cezâ) gününü yalan sayýyorduk. Sonunda yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattý.’
Artýk, þefaat edenlerin þefaatý onlara bir yarar saðlamaz.”23
Zikredilen ayetlerden apaçýk anlaþýlan odur ki cehenneme, müþrikler, kâfirler, münafýklar, mürtedler ve günahkârlar gireceklerdir...
Muvahhid mü’min aile reisi, kendisini, eþini ve çocuklarýný böyle durumlardan koruyacak, imana þirk ve küfür bulaþtýrmayacak, emrolunduðu gibi dosdoðru davranýp Sünnet üzere salih amel iþlemeye devam edecekler... Dünya hayatlarý boyunca cehennemliklerden olmamak için gerek akîde, gerek amel konularýnda hassas davranýp þeytanýn ve þeytanlaþmýþlarýn saptýrmasýndan alabildiðince uzak duracak, onlara asla meyletmeyecekler... Kim olursa olsun zulüm iþleyenlere asla eðilim göstermeyecek, aksine onlarý zulümden alýkoymaya bütün gücüyle gayret edecektir!.. Allah’ýn indirdiði ile hükmetmeyenlerin zalimlerin tâ kendisi olduðunu24 asla unutmayacak, onlardan uzak düþecek, kendilerine hiçbir þekilde destek vermeyecektir... O zalimlere yardýmcý olup kendilerine meyletmenin ateþi, yani cehennemi hakketmenin sebebi olduðunu hiç hatýrdan çýkarmayacaktýr...25
“Ehline (ailene/ümmetine) namazý emret ve onda kararlý davran. Biz, senden rýzýk istemiyoruz, Biz sana rýzýk veriyoruz. Sonuç da takvanýndýr.”26
Aile halkýna namazý, yani Allah azze ve celle’ye tam teslimiyet ile itaati emreden mü’min müslüman aile reisi, kendisi de ayný þekilde Allah’a tam teslimiyet ve itaatý yerine getirmeli, kendisini ve ailesini itaatsizlikten korumalý, isyandan sakýndýrmalýdýr...
Sabit (r.a.) anlatýyor:
Rasulullah (s.a.s.)’in baþýna herhangi bir sýkýntý geldiði zaman ailesine:
“Ey ailem, namaza, namaza” diye seslenirdi.
Sabit (r.a.) der ki:
- Peygamberler bir musibetle karþýlaþýnca namaza sýðýnýrlardý.27
Abdullah b. Selâm (r.a.) anlatýr:
Rasulullah (s.a.s.)’in ailesi sýkýntýya düþünce, onlara namaz kýlmalarýný emreder ve : “Ehline namazý emret ve onda kararlý davran.” (Taha, 20/132) ayetini okurdu.28
Huzeyfe (r.a.) der ki:
- Rasulullah (s.a.s.), bir sýkýntý ile karþýlaþýnca namaz kýlardý.29
Hicrî on beþinci, milâdî yirmi birinci asýrda yüz yýlý aþkýn bir zamandýr topraklarý egemen zalim taðutî güçler tarafýndan iþgal edilip esaret hayatýna mahkum edilen müslüman kitleler, egemenlerin bütün zulüm ve baskýlarýna, onca olumsuz þartlara raðmen, Ýslâm ailesini korumaya çalýþmak, akidelerinin saðlam kalmasýna, salih amellerinin devamýnýn saðlanmasýna ve ahlâklarýnýn bozulmamasýna gayret etmek, muvahhid mü’min aile reisinin vazifesidir... Ev halký olarak kendi içlerinde Allah’ýn emir ve yasaklarýna azamî derecede riâyet etmeye çalýþýrken, evlerinin dýþýnda ve þirk kanunlarýnýn egemen olduðu toplumsal hayatta da bu tavýrlarýný devam ettirmeye gayret ederler...
Egemen iþgal güçlerinin þirk kanunlarý gereði düzenlenen toplumsal hayatýn kötülüklerinden korunmaya gayret eden muvahhid ailenin ferdleri, mutlaka birbirlerini denetlemeli, herhangi bir yanlýþlýk gördüklerinde, merhametli bir mü’min tavrýyla onu düzeltmeli, birbirlerine karþý duyduklarý saygý ve sevgiden hiçbir þeyi noksan etmeden “emr bi’l-ma’ruf ve nehyi ani’l-münker” görevlerini yerine getirmelidirler...
Âiþe (r.anha) rivayet eder.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
“Sizin en hayýrlýnýz, ailesine en hayýrlý olanýnýzdýr. Aileme karþý da sizin en hayýrlý olanýnýz benim.”30
Her hâliyle, merhamet olunmuþ ümmetine en güzel örnek olan Rasulullah (s.a.s.) böyle buyuruyor! Mü’minlerin annesi Âiþe (r.anha), O’ndan bu hadisi rivayet ediyor... Þahid, vasat ve hayýrlý ümmetin en hayýrlý nesli olan Ashab-ý Kirâm’a hitap ediyor Rasulullah (s.a.s.): “Sizin en hayýrlýnýz, ailesine en hayýrlý olanýnýzdýr!”
En hayýrlý neslin en hayýrlýsý, kendilerinden sorumlu olduðu aile halkýna en hayýrlý olandýr... Onlarýn yetiþmesi, edeplenmesi, eðitilmesi ve öðretilmesi konusunda, Allah’ýn razý olduðu hayýrlý kullar olmalarý için gayret gösteren aile reisi, hayýrlýlarýn en hayýrlýsý olan bir mü’min þahsiyettir... Gerek kendisini, gerekse aile ferdlerini, önce þirk ve küfrün her türlüsünden, sonra fýsk, fücûr, fitne, gurur, kibir, riyâ ve ibadetleri terk etmek gibi hatalardan ve günahlardan korumalýdýr... Onlarý eðitirken, onlara öðretirken en güzel bir üsûl ve üslûp kullanmalý, onlara müjde vermeli, korkutmamalý, kolaylaþtýrmalý, zorlaþtýrmamalýdýr!..
Kendi çekirdek ailesinin eðitim ve öðretimiyle, terbiyesi ve edebiyle uðraþýrken, ümmet ailesi konusunda üzerine düþen vazifesini unutmamalý, yerli yerince olmasý gerekeni yapmalý ve þu ilâhî emirleri hayata hakim kýlmak için diðer mü’min müslüman kardeþleriyle beraber hareket etmelidir:
“Ey iman edenler, Allah’dan sakýnýn ve sadýklarla beraber olun.”31
“Allah’a ve Rasulü’ne itaat edin ve çekiþip birbirinize düþmeyin, çözülüp yýlgýnlaþýrsýnýz, gücünüz gider. Sabredin. Þüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.”32
“Allah’ýn ipine hepiniz sýmsýký sarýlýn. Daðýlýp ayrýlmayýn.”33
“Gevþemeyin, üzülmeyin, eðer (gerçekten) iman etmiþseniz en üstün olan sizlersiniz.”34
Muvahhid ailenin ferdleri, diðer Ýslâm ailelerinin iman ehli olan ferdleriyle mutlaka bir araya gelip Ýslâmî vahdeti gerçekleþtirmeli, birbirinden kuvvet almalý, dayanýþmalý ve iþgal kuvvetlerin egemenliklerinden kurtulmanýn çârelerini araþtýrýp gerekeni yerine getirmeli!.. Eðer iþgalci egemen taðutlarýn esaretinden kurtulmayý gündeme getirmez, Allah’ýn indirdiði hükümlerle hükmetmeyen zalimlerden bir zalime rýza gösterir, ona destek verir, “bu ehven-i þerrdir”, yani zalimdir, amma az zulmeden bir zalimdir, diðer zalimler gibi deðildir gibi bir anlayýþla hareket edecek olurlarsa, yakýn bir zamanda aileleri parçalanýr, oðluna, kýzýna ve ehline söz geçiremez olurlar!.. “Küfre rýza, küfür” olduðu gibi, “zulme rýza da zulümdür!..”
Ve yegâne Rabbimiz Allah Teâlâ buyurdu:
“Zulmedenlere eðilim göstermeyin, yoksa size ateþ dokunur. Sizin Allah’tan baþka velîleriniz yoktur, sonra yardým göremezsiniz.”35
“Allah’tan içi titreyerek korkan öðüt alýr düþünür.”36
Ýmam Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, çev. Hasan Yýldýz, Ýst. 2011, c. 8, sh. 374, Hds.9129.
Ýmam Nesâî, Hadislerle Kadýn-Ýþretü’n-Nisâ, çev. Hanefi Akýn, vdð. Ýst. 2017, c. 2, sh. 260, Hds.294.
Ýbn Hibbân, Sahih-el-Ýhsân fi Takribi Sahih-i Ýbn Hibbân-, çev. Hüseyin Yýldýz, vdð. Ýst. 2022, c. 5, sh. 571, Hds. 4493.
Beyhakî, Þuabu’l-Ýman, çev. Hüseyin Yýldýz, vdð. Ýst. 2015, c. 8, sh. 233, Hds. 8212.
Bkz. Zilzal, 99/7-8.
Rabbimiz Allah Teâlâ þöyle buyurur:
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Rasul’e itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eðer bir þeyde anlaþmazlýða düþerseniz, artýk onu Allah’a ve Rasulü’ne döndürün. Þayet Allah’a ve âhiret gününe iman ediyorsanýz. Bu, hayýrlý ve sonuç bakýmýndan daha güzeldir.” Nisa, 4/59.
Nur, 24/51-52.
Yegâne ilâhýmýz Allah azze ve celle þöyle buyurdu:
“Ey insanlar, yeryüzünde olan þeyleri helâl ve temiz olarak yiyin ve þeytanýn adýmlarýný izlemeyin. Gerçekten o, sizin için apaçýk bir düþmandýr.
O, size yalnýzca, kötülüðü, çirkin hayâsýzlýðý ve Allah’a karþý bilmediðiniz þeyleri söylemenizi emreder.” Bakara, 2/168-169.
“Gerçek þu ki þeytan, sizin düþmanýnýzdýr, öyleyse siz de onu düþman edinin.” Fatýr, 35/6.
A’râf, 7/200-201.
Mü’minun, 23/97-98.
Sahih-i Müslim, Kitabu’t-Talâk, B. 4, Hds. 29.
Ýmam Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, c. 8, sh. 391, Hds. 9165.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, çev. Hasan Yýldýz, vdð. Ýst. 2014, c. 12, sh. 614-615, Hds. 18229.
Rum, 30/21.
Hucurat, 49/10.
Tevbe, 9/71.
Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Hacc, B. 19, Hds. 147.
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Menâsik, B. 56, Hds. 1905.
Sünen-i Ýbn Mace, Kitabu’l-Menâsik, B. 84, Hds. 3074.
Sünen-i Dârimî, Kitabu’l-Menâsik, B. 34, Hds. 1857.
Tahrim, 66/6.
Mü’min, 40/70-76.
Enbiya, 21/98-99.
Hakka, 69/30-33.
Zümer, 39/71-72.
Saffat, 37/68-70.
A’râf, 7/50-51.
Duhan, 44/43-49.
Nisa, 4/145.
Bakara, 2/217.
Müddessir, 74/41-48.
Bkz. Mâide, 5/45.
Rabbimiz Allah Teâlâ þöyle buyurur:
“Zulmedenlere eðilim göstermeyin, yoksa size ateþ dokunur. Sizin Allah’dan baþka velîleriniz yoktur, sonra yardým göremezsiniz.” Hud, 11/113.
Taha, 20/132.
Beyhakî, Þuabu’l-Ýman, c. 3, sh. 669, Hds. 2915.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, Kitabü’z-Zühd, çev. Mehmed Emin Ýhsanoðlu, Ýst. 1993, c.1, sh. 24, Hds. 48.
Ýmam Hafýz Ýbn Kesîr, Ýbn Kesîr Tefsiri, çev. M. Beþir Eryarsoy, Ýst. 2011, c. 7, sh. 199, Hds. 4586. Ýbn Ebî Hâtim’den.
Beyhâkî, Þuabu’l-Ýman, c. 7, sh. 666, Hds. 2911.
Ebu Nuaym el-Isbehânî, Hilyetu’l-Evliyâ ve Tabakâtu’l-Asfiyâ, çev. Hüseyin Yýldýz, vdð. Ýst. 2015, c. 9, sh. 534, Hds. 1060.
Beyhakî, Þuabu’l-Ýman, c. 3, sh. 667, Hbr. 2913.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Menâkýb, Hds. 4148.
Sünen-i Ýbn Mace, Kitabu’n-Nikâh, B. 50, Hds. 1977.
Sünen-i Dârimî, Kitabu’n-Nikâh, B. 55, Hds. 2265.
Ýbn Hibbân, Sahih, c. 5, sh. 349, Hds. 4177. sh. 354, Hds. 4186.
Tevbe, 9/119.
Enfal, 8/46.
Âl-i Ýmrân, 3/109.
Âl-i Ýmrân, 3/139.
Hud, 11/113.
A’lâ, 87/10.
ABDULLAH DÂÝ VUSLAT AYLIK DERGÝ