Kalblerin takvasý… Katýksýz iman tarafýndan ihâta edilen kalb, emrolunduðu gibi dosdoðru kulluk vazifelerini yapmak ile Allah'ýn þiârlarýný yüceltir, böylece takvalý davranmýþ olur… Mü'min muvahhid kalb, iman ile dopdolu olunca, bedene hükmeder ve bedenin her organýný imanýn gereði gibi yönlendirir, dolayýsýyla salih amel iþler bir hâle getirir… Ýman ve salih amel, takvayý ortaya çýkarýr… Takva, Allah'dan gereði þekilde korkmak, yani yegâne Rabb ve Ýlâh Allah Teâlâ'nýn rýzasý ile sevgisini kazandýktan sonra kaybetmeme hassasiyetidir… Allah'ýn rýzasýný ve sevgisini kaybetmemek için her hâlinde dikkatli davranmak, Kur'ân ve Sünnet ölçüsünce hareket etmek takvanýn tâ kendisidir… Ýman ehli kalb, bu takvaya ulaþýnca, Allah'ýn þiârlarýný çok dikkatli korur ve yüceltir…
Takvalý kalb, selim bir kalbdir… Selim kalb, Rabbi ve Ýlâhý Allah Azze ve Celle'ye teslim olmuþ kalbdir… Yaratýlýþ gayesine uygun ve asla þirk koþmadan Rabbi Allah'a teslim olmuþ kalb, itaat konusunda üzerine düþeni yapandýr… Ýman ve zikirle mutmain olan kalb, huzura erer, mutlu olur… Allah'a iman ederek, Allah'ý zikre devam üzere olan bir kalb, dünyada izzet sahibi olmuþken, Allah'ýn rahmet ediþiyle ahirette cennetlik kullarýndan olur… Çünkü böyle bir kalb takvaya ulaþmýþ ve ahiret günü cennet, takva sahiblerine yaklaþtýrýlýr…
Rabbimiz Allah þöyle buyurur:
"Malýnda, çocuklarýnda bir yarar saðlamadýðý günde.
Ancak Allah'a selim bir kalble gelenler baþka.
(O gün) cennet, takva sahiblerine yaklaþtýrýlýr." 2
O gün, yani "Hesab Günü…" Ýþte gelmesi mutlak olan o günde ne mal, ne de yardýmcýlar olan evlâd kiþiye hiçbir fayda saðlamaz… Bu faydasýzlýk, kalbin selim olmayýþýndandýr… Ancak Rabbi Allah'a selim bir kalb ile kavuþan bundan istisnâ edilmiþtir…
Bu ayetlerin tefsirinde Ýmam Kurtubî (rh.a.) þunlarý kaydetmektedir:
"Evlâd' buyruðu ile kasdedilenler yardýmcýlardýr. Çünkü evlâdýn fayda vermesi söz konusu olmazsa, baþka nasýl fayda verebilir? Bir diðer açýklama þöyledir: Burada oðullarýn söz konusu edilmesi, Ýbrahim (a.s.)'ýn babasýnýn daha önceden söz konusu edilmesidir. Yani Ýbrahim (a.s.) babasýna fayda saðlamayacaktýr.
'Ancak Allah'a selim bir kalb ile gelenler baþka.' Buradaki istisnâ kâfirlerdendir. Yani, onlarýn mallarýnýn ve oðullarýnýn kendilerine bir faydasý olmaz. Bu istisnânýn, cinsinden baþkasýndan olduðu da söylenmiþtir. Yani, amma Allah'a selim kalb ile gelmiþ olanlara, kalblerinin selâmeti dolayýsýyla evlâdýnýn faydasý olacaktýr. Özellikle kalbin söz konusu edilmesine gelince, buna sebeb kalbin selim olmasýyla, diðer azalarýnda selâmet bulmasýdýr. Kalb bozulursa, diðer azalar da bozulur.
Selim Kalb (Kalb-i Selim)'in ne olduðu hususunda görüþ ayrýlýðý vardýr. Þek ve þirkten uzak kalb diye açýklanmýþtýr. Günahlara gelince, hiç kimse günahlardan kendisini kurtaramaz.
Bu açýklamayý Katâde, Ýbn Zeyd ve müfessirlerin çoðu yapmýþtýr.
Said b. el-Müseyyeb þöyle der:
-Selim kalb, saðlam, saðlýklý kalb demektir ki, O da mü'minin kalbidir. Çünkü kâfir ile münafýklarýn kalbi hastadýr. Nitekim yüce Allah:
"Kalblerinde hastalýk vardýr onlarýn." 3 diye buyurmaktadýr.
Ebu Osman es-Seyrânî der ki:
- Böyle bir kalb, bid'atlerden uzak ve Sünneti huzur ile kabul eden bir kalbdir.
el-Hasen þöyle demiþ:
- Mal ve evlâd afetlerinden kendisini kurtarmýþ kalbdir.
Cüneyd ise þunu söylemiþ:
- Selim, sözlükte (zehirli bir hayvan tarafýndan) sokulmuþ demektir. O hâlde bunun mânâsý o, yüce Allah'ýn korkusundan dolayý âdeta sokulmuþ gibi olan kalb demektir.
ed-Dahhâk da þöyle der:
-Selim kalb, hâlis kalb demektir.
(Kurtubî ) derim ki:
Bu açýklama genel olarak bütün sözleri bir arada ifade edebilmektedir ve güzel bir açýklamadýr. Yani, yerilmesi gereken kötü vasýflardan arýnmýþ, buna karþýlýk güzel vasýflarla bezenmiþ kalb demektir.
Doðrusunu en iyi bilen Allah'dýr.
Urve'den þöyle dediði rivayet edilmiþtir:
- Çocuklarým, sakýn lânet okuyanlardan olmayýn. Çünkü Ýbrahim (a.s.), hiçbir þeye lânet okumadý. Yüce Allah:
"Çünkü O, Rabbine selim bir kalb ile gelmiþti."4 diye buyurmuþtur.
Muhammed b. Þirin dedi ki:
- Selim kalb, Allah'ýn hak olduðunu, kýyametin mutlaka kopacaðýný, yüce Allah'ýn kabirdekileri mutlaka dirilteceðini bilmesi demektir.
Müslim'in Sahih'inde yer alan rivayete göre, Ebu Hüreyre (r.a.), Rasulullah (s.a.s.)'den þöyle buyurduðunu rivayet etmektedir:
"Cennete, kalbleri týpký kuþlarýnkini andýran bir takým kimseler girecektir."5
Doðrusunu en iyi bilen Allah'dýr ya, bununla þunu kasdetmektedir: Bu kalbler, her türlü günahtan uzak, her türlü kusurdan arýnmýþ olmak bakýmýndan kuþlarýn kalblerini andýrýr. Bu kalbler, dünya iþleri nedir bilmez."6
Ýmam Nevevî (rh.a.), "Sahih-i Müslim Þerhi - el-Minhâc" adlý meþhur eserinde bu hadis-i þerif hakkýnda þunlarý beyan ediyor:
"Denildiðine göre incelikleri ve zayýflýklarý bakýmýndan onlar gibi olacaktýr. Nitekim bir baþka hadiste de: "Yemenliler, kalbleri daha rikkatli ve yürekleri daha zayýf kimselerdir.' buyrulmaktadýr.
Bu, korku ve heybet hususunda böyledir denilmiþtir. Kuþ ise, hayvanlar arasýnda en çok korkan ve en çok dehþete kapýlan hayvandýr. Nitekim yüce Allah: "Allah'dan kullarý arasýnda ancak âlim olanlar korkar."7 buyurmaktadýr. Bundan maksat ise, (Allah) korku(su)nun kendilerine galip geldiði topluluklardýr. Nitekim ileri derecedeki korkularý hususunda seleften birtakým cemaatlerden bu tür rivayetler gelmiþ bulunmaktadýr. Bununla onlarýn mütevekkil kimseler olduklarý kasd edildiði söylenmiþtir. Allah, en iyi bilendir."8
Teslim olmuþ bir kalb ile Rabbi Allah Azze ve Celle'ye kavuþan muvahhid mü'minlere cennet yaklaþtýrýlmýþ, ebedî cennetin ehli olmuþlardýr… Selim kalb, þirkten ve küfürden tamamen arýnmýþ, içine iman, akýl ve iyi niyet doldurulmuþ kalbin sahibi olan mü'min müslüman kullar, Rabb olarak Allah'a, din olarak Ýslâm'a, Nebî olarak Muhammed (s.a.s.)'e razý olduklarý için Allah'da onlardan razý olmuþtur… Allah'ýn rýzalýðýný kazananlarýn mükâfatý da cennettir…
Bundan dolayý Rabbimiz Allah þöyle buyurur:
"Cennet de, muttakîler için uzakta deðildir, (o gün) yaklaþtýrýlmýþtýr.
Bu, size vadolunandýr, (gönülden Allah'a) yönelip dönen (Ýslâm'ýn hükümlerini) koruyan,
Göremediði hâlde Rahmân'a karþý içi titreyerek korku duyan ve içten Allah'a yönelmiþ bir kalb ile gelen içindir. Ona esenlik ve barýþ (selâm)la girin. Bu, ebedîlik günüdür." 9
Her mü'min müslüman þahsiyet, Ýslâm Milleti'nin atasý Halilullah Ýbrahim (a.s.)'ýn izinden giderek, O'nun gibi davranarak Rabbi Allah'a arýnmýþ selim bir kalb ile varmalýdýr…
Kalb, bedenin hem selâmetinin, hem de felâketinin merkezidir… O, imanla dolup beden organlarýný imanýn doðrultusunda salih amellere sevk ederse, beden için dünya da, ahirette de selâmet sebebi olur… Yok eðer bu hayrýn zýddýna içi küfür, þirk ve nifâk dolar, beden organlarý bundan dolayý ifsâd edecek olursa, onun bu hâli beden için hem dünyada, hem de ahirette felâket olur…
Nu'mân b. Beþir (r.a.) rivayet eder.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:
"Haberiniz olsun! Bedenin içerisinde bir lokmacýk et parçasý vardýr ki, iyi olursa bütün beden iyi olur, bozuk olursa bütün beden bozulur. Ýþte o (et parçasý) kalbdir."10
Ýmanýn, aklýn, niyetin ve idrakýn merkezi olan kalb, bedenin üzerinde böyle bir tesiri vardýr… O, beden katarýnýn lokomotifidir… Bedeni nereye çeker götürürse, hiçbir zorlukla karþý karþýya gelmeden sürükleyip götürür… Bunun için kalbin, iman bakýmýndan tam, akýl bakýmýndan olgun, niyet bakýmýndan iyi ve idrak bakýmýndan çok kavrayýþlý ve aydýn olmalýdýr…
Enes b. Mâlik (r.a.) rivayet eder:
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Kulun kalbi doðru olmadýkça, imaný doðru olmaz. Dili doðru olmadýkça da kalbi doðru olmaz. Komþusu kötülüklerinden emin olmayan kiþi de cennete giremez." 11
Kalb, istikamet sahibi olunca, Ýman bakýmýndan dosdoðru olur… Ýstikamet sahibi, yani dosdoðru olmak… Dil de istikamet sahibi olmalý ki, kalb istikamet üzere olsun… Kalb ve dilin müstakîm oluþu, hâli de istikamet ehli yapar… Dosdoðru olmak için, dosdoðru bir yol üzere olmak gerekir… "Es-Sýrate'l-Müstakîm" üzerinde hidayet ehli olmaktýr dosdoðru olmak… Kalb, dil ve hâl, dosdoðru olmasý demek, dosdoðru olan "Ýslâm" üzere olmasý demektir… Ýslâm üzere olmayan hiçbir þey dosdoðru olamaz… Dosdoðruluk Ýslâm'dýr ve Ýslâm üzere sapasaðlamlýktýr… Ýslâm, Allah katýnda kabul gören tek hayat nizamý olan dindir… Ýslâm üzere sabit kalmak, kalbin, dilin ve hâlin doðruluðunu gerçekleþtirir…
Þihâb (r.a.) anlatýyor:
Rasulullah (s.a.s.)'in yanýna girdim. Kendisi, namaz kýlmakta idi. Sol elini, sol uyluðuna koymuþ, sað elini, sað uyluðunun üzerine koymuþ ve parmaklarýný toplamýþ, þehadet parmaðýný kaldýrmýþ ve þöyle duâ ediyordu:
"Ey kalbleri (hâlden hâle) çeviren, kalbimi, dinin üzere sabit kýl!" 12
Mü'minlerin annesi Ümmü Seleme (r. anha) anlatýyor:
Rasulullah (s.a.s.):
"Ey kalbleri evirip çeviren Allahým, kalbimi dininde sabit kýl!" duâsýný çokça yapardý.
Ben:
- Ya Rasulallah, kalbler evrilip çevrilir mi? diye sordum.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle cevap verdi:
"Evet. Allah'ýn kullarýndan hiçbir Âdemoðlu yoktur ki, kalbi Allah'ýn iki parmaðý arasýnda olmasýn. Allah, eðer isterse onu doðrultur, isterse kaydýrýr.
Allah, bize hidayet verdikten sonra, bizi kaydýrmamasýný ve bizi kendi katýnda rahmet etmesini dileriz. Muhakkak ki O, karþýlýksýz verendir."
Dedim ki:
- Ya Rasulallah, bana kendim için yapacaðým bir duâ öðretir misin?
Rasulullah (s.a.s.):
"Evet, þöyle þöyle:
Muhammed'in Rabbi olan Allahým, günahlarýmý baðýþla, kalbimdeki kini gider. Hayatta olduðum müddetçe, fitnelerin bizi düþüreceði delâletten koru!" buyurdu. 13
Enes (r.a.) anlatýyor:
Rasulullah (s.a.s.) sýk sýk:
" Ey kalbleri (hâlden hâle) çeviren, kalbimi, dinin üzere sabit kýl!" diye duâ ederdi.
Kendisine dedim ki:
- Ya Rasulallah, sana ve getirdiðin þeriata iman ettik. Bu durumda (hâlâ) bizim için korkuyor musun?
Rasulullah:
"Evet! Çünkü kalbler, Allah'ýn iki parmaðý arasýndadýr. Onlarý, dilediði þekilde çevirir." buyurdu.14
Kalblerin dosdoðru olmasý ve eðrilmemesi için devamlý Allah'dan yardým dilemek gerekir… O, kalblerimizi koruyup, dini olan Ýslâm üzere sabit kýlmazsa, kalblerimiz eðrilir, dalâlete düþer, kayýp gider…
Rabbimiz Allah Teâlâ'nýn muvahhid mü'min kullara öðrettiði hakikatlerden biriside þudur:
"(Rabbimiz) biz, yalnýzca Sana ibadet eder ve yalnýzca senden yardým dileriz."15
Mü'min müslümanlar, iman edip idrak etmiþlerdir ki, insanýn yaratýlýþ gayesi yalnýzca Allah'a ibadet etmek ve ibadette asla þirk koþmamaktýr…16 Þirk koþmadan yalnýzca Allah'a ibadet, yani itaat eden iman ehli olanlar, yalnýzca Allah'dan yardým dilerler… Allah'dan yardým bekleyip dileyenler, önce üzerlerine düþen Allah'a þirksiz ibadet, yani itaat vazifelerini hakkýyla yerine getirmelidirler… Kul, üzerine düþeni yapýnca, Allah va'dettiðini gerçekleþtirir… Çünkü:
"Hayýr, sizin Mevlânýz Allah'dýr. O, yardým edenlerin en hayýrlýsýdýr." 17
"Eðer Allah size yardým ederse, artýk sizi yenilgiye uðratacak yoktur ve eðer sizi yapayalnýz ve yardýmsýz býrakacak olursa, ondan sonra size yardým edecek kimdir? Öyleyse mü'minler, yalnýzca Allah'a tevekkül etsinler."18
"Allah, kendi (dini)ne yardým edenlere kesin olarak yardým eder. Þübhesiz Allah, güçlü olandýr, Aziz olandýr." 19
"Ey iman edenler, eðer siz Allah'a (Allah adýna Ýslâm'a ve müslümanlara) yardým ederseniz, O da size yardým eder ve sizin ayaklarýnýzý saðlamlaþtýrýr." 20
Katýksýz iman eden muvahhidlerin göðüs kafesindeki kalbleri, dinin, yani Ýslâm'ýn üzerinde sabit olmuþ, iman ile dolduðu için küfür ve þirkten tamamen temizlenmiþ, tam teslimiyet ile teslim olmuþtur… Böyle bir kalb ile, Allah'a yönelmek, kulluk görevini, Rasulullah (s.a.s.)'in Sünneti'nden hareket ederek yerli yerince yapmak ve böylece selim bir kalbin sahibi olmak her mü'min þahsiyetin dileðidir… Bu kalbe sahib olan müslüman kiþi, onu, her türlü zarar vericiden korumakla mükelleftir… Kalbin, dosdoðru yoldan kaymamasý, dinin, yani Ýslâm'ýn üzerinde sabit durmasýný, Allah'dan yardým dileyerek saðlamaya çalýþan mü'min kul, çok dikkatli olmak zorundadýr… Þeytan ve avanesi, iman ehli kulun gaflet ânýný gözleyip durmaktadýrlar… Kul, gaflete dalar dalmaz hücûma geçip, kalb kalesini iþgal etmeye can atmaktadýrlar…
"Çünkü o (þeytan) ve taraftarlarý, (kendilerini göremeyeceðiniz yerden) sizleri görmektedir. Biz, gerçekten þeytanlarý, inanmayacaklarýn dostlarý kýldýk." 21
Rabbi ve Ýlâhý Allah Teâlâ'nýn yardýmýna ve rýzasýna eren kalb, muvahhid mü'min ve müslüman bir kalbdir… Allah'ý Tevhid etmiþ ve þirkten arýnmýþtýr… Allah'a iman etmiþ ve küfürden arýnmýþtýr… Allah'a teslim olmuþ ve isyandan arýnmýþtýr… Arý-duru ve tertemiz bir kalb… Ýmaný, aklý ve niyeti tertemiz olup sadece Allah için olan bir kalb!..
Kalb, ayný zamanda hislerin, arzularýn ve deðerlerin, anlayýþlarýn ve meyil ediþlerin inkýlâb hâlinde olduðu bir mekândýr… Devamlý deðiþim hâlindedir… Birçok zýddlarýn çarpýþtýðý ve birbirlerine galib gelip birbirlerini maðlub ettikleri bir savaþ alanýna benzer… Bu hýzlý deðiþimi kontrol etmek, denetim altýnda bulundurmak ve istikamet üzere olmasýný saðlamak gerekir ki, istikametten kaymasýn, eðri-büðrü yollara sapmasýn!.. Çünkü dosdoðru olan yoldan sapan, her birinin baþýnda delâlete davet eden bir þeytan bulunan bâtýl yollara sapar!..
Ebu Ubeyde b. el-Cerrah (r.a.) rivayet eder.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Þübhesiz Âdemoðlunun kalbi, bir günde yedi defa dönüp duran bir serçe gibidir." 22
Ebu Musa el-Eþ'arî'dan.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:
"Kalbin durumu bomboþ arazide rüzgârlarýn döndürdüðü kuþun tüyü hâline benzer."23
Kalbin fýtratýnda bu inkýlâb olduðu için yegâne önderimiz duâlarýnda, Âlemlerin Rabbi Allah'dan kalbinin dini ve itaati üzere sabit kýlmasýný istiyordu… Hayatýn bütün yönlerinde yegâne örneðimiz olan Rasulullah (s.a.s.), bu konuda da önderimiz ve örneðimizdir… Her muvahhid mü'min O'nun gibi davranmalý ve duâ etmelidir…
Ümmü'l-mü'minin Âiþe (r. anha) anlatýyor:
Rasulullah (s.a.s.):
"Ey kalbleri evirip çeviren Allahým, kalbimi dininde ve Sana itaatte sabit kýl!" duâsýný çokça yapardý.
Kendisine:
- Ya Rasulallah: ' Ey kalbleri evirip çeviren Allahým, kalbimi dininde ve Sana itaatte sabit kýl!' duâsýný çokça yapýyorsun, dediler.
Rasulullah (s.a.s.):
"Hangi þey beni bundan emniyette kýlar. Kullarýn kalbi, Rahmân'ýn (Allah'ýn) iki parmaðý arasýndadýr. Allah, bir kulun kalbini evirip çevirmek isterse, öyle yapar" buyurdu.24
Ebu Musa (r.a.):
- Kalbe, hâlden hâle deðiþtiði için kalb denilmiþtir, 25 derken, kalbin fýtratýnda olan bu inkýlâbý beyan etmiþtir…
Mikdâd b. el-Esved (r.a.)'ýn rivayet ettiði hadis-i þerifte Rasulullah (s.a.s.), kalbin bu hýzlý deðiþkenliðini þöyle beyan buyurur:
"Kazanýn içinde su kaynadýðýnda nasýl alt-üst olursa, insanýn kalbi, ondan daha fazla karýþýp hemen deðiþiverir."26
Küfrün, þirkin, nifâkýn, tuðyanýn, ilhâdýn ve her türlü haram ile günahýn kalblere hakim olduðu gibi, içinde yaþadýðýmýz cahiliyye toplumuna da egemen olmuþtur… Bundan dolayý, kalb, dil ve vadetiyle yaptýðýmýz duâmýz:
"Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalblerimizi kaydýrma ve bize katýndan bir rahmet baðýþla. Þübhesiz baðýþý en çok olan Sensin Sen." 27
Dipnot
1) Hacc, 22/32.
2) Þuara, 26/88-90.
3) Bakara, 2/10.
4) Saffat, 37/84.
5) Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Cenne, B. 11, Hds. 27.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, çev. Hüseyin Yýldýz, Ýst. 2014, C. 20, Sh. 681, Hds. 29208-29209.
6) Ýmam Kurtubî, el-Câmiu Li Ahkâmi'l-Kur'ân, çev. M. Beþir Eryarsoy, Ýst. 2001, C. 13, Sh. 49-50.
Ýmam Ebu'l-Ferec Cemâluddin Abdurrahman Ali ibn Muhammed Cevzî, Zadü'l-Mesir Fi Ýlmi't-Tefsir, çev. Doç. Dr. Abdulvehhab Öztürk, Ýst. 2009, C. 4, Sh. 453-454.
7) Fatýr, 35/28.
8) Ýmam Muhyiddin en-Nevevî, Sahih-i Müslim Þerhi - el-Minhâc, çev. M. Beþir Eryarsoy, Ýst. 2014, C. 11, Sh. 358.
9) Kehf, 50/31-34.
10) Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-Ýman, B. 39, Hds. 45.
Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Müsâkat, B. 20, Hds. 107.
Sünen-i Ýbn Mace, Kitabu'l-Fiten, B. 14, Hds. 3984.
Sünen-i Dârimî, Kitabu'l-Buyû, B. 1, Hds. 2534.
Ýmam Beyhâkî, el-Erbaûn es-Suðrâ, çev. Mehmet Emin Akýn, Ank. 2006, Sh. 154, Hds. 2
Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 10, Sh. 601-602, Hds. 15071-15072.
Abdurrezzak es-San'ânî, Musannef, çev. Zekeriya Yýldýz, Vdð. Ýst. 2013, C. 11, Sh. 274-275, Hds. 20376
11) Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 16, Sh. 250, Hds. 23433.
Kuzâî, Þihâbü'l-Ahbâr Tercümesi, çev. Prof. Dr. Ali Yardým, Ýst. 1999, Sh. 175, Hds. 571.
Nûreddin el-Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, çev. Adem Yerinde, Ýst. 2007, C. 1, Sh. 136, Hds. 165.
12) Sünen-i Tirmizî, Kitabu'd-Daavat (Çeþitli Hadisler), B. 10, Hds. 3819.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 10, Sh. 497, Hds. 14837.
13) Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 10, Sh. 496-498, Hds. 14834-14838.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu'd-Daavat, B. 94, Hds. 3750.
Sünen-i Ýbn Mace, Kitabu'd-Duâ, B. 2, Hds. 3834.
14) Sünen-i Tirmizî, Kitabu'l-Kader, B. 7, Hds.2226.
Sünen-i Ýbn Mace, Kitabu'd-Duâ, B. 2, Hds. 3834.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 10, Sh. 499-500, Hds. 14841-14842.
15) Fatiha, 1/5.
16) Bkz. Zariyat, 51/56. Kehf, 18/110.
17) Âl-i Ýmrân, 3/150.
18) Âl-i Ýmrân, 3/160.
19) Hacc, 22/40.
20) Muhammed, 47/7.
21) A'râf, 7/27.
22) Hâkim en-Nisâbûrî, el-Müstedrek Ale's-Sahihayn, çev. M. Beþir Eryarsoy, Ýst. 2013, C. 10, Sh. 297, Hds. 7920. C. 10, Sh. 357, Hds. 8005.
23) Sünen-i Ýbn Mace, Mukaddime, B. 10, Hds. 88.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 10, Sh. 502, Hds. 14847.
Kuzâî, A.g.e. Sh. 243, Hds. 834.
24) Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 10, Sh. 498, Hds. 14839.
Ýmam Nesâî, es-Sünenü'l-Kübrâ, çev. Hüseyin Yýldýz, Ýst. 2011, C. 7, Sh. 223-224, Hds. 7680.
Nûreddin el-Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, C. 12, Sh. 321, Hds. 11911. Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'tan.
25) Abdullah Ýbnü'l-Mübarek, Kitabü'z-Zühd, çev. M. Adil Teymur, Ýst. 1992, Sh. 90, Hbr. 583.
Ebu Nuaym el-Ýsfahânî, Sahabe'den Günümüze Allah Dostlarý, çev. Said Aykut, Vdð. Ýst. 1995, C. 1, Sh. 404.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 10, Sh. 501, Hbr. 14846.
26) Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 15, Sh. 385, Hds. 22161.
Kuzâî, A.g.e. Sh. 238, Hds. 818.
Nûreddin el-Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, C. 12, Sh. 323, Hds. 11916. Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'den.
27) Âl-i Ýmrân, 3/8.