Biz, "Rabbimiz Allah, dinimiz Ýslâm, dustûrumuz Kur'an, Önderimiz Rasulullah Muhammed (s.a.s.) 'dir" deyip katýksýz inanan iman kardeþleri olan mü'min müslümanlarýz!.. Hangi renkten, hangi ýrktan, hangi dilden ve hangi bölgeden olursa olsun muvahhid mü'minler, birbirlerinin velîleri ve kardeþleridir… Ayný Milletin ferdleridir ve bir vûcudun organlarý gibidirler… Dinleri Ýslâm, Milletleri Ýslâmdýr!.. Duâlarý, Rableri Allah'ýn kendilerine öðrettiði duâdýr: "(Rabbimiz,) bizi dosdoðru yola hidayet et (ilet). Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uðrayanlarýn ve dalâlete (sapýklýða) düþenlerinkine deðil." (2) Kendilerine hidayet verilenlerin dosdoðru yoluna iletilmek isterler Rableri Allah'dan muvahhid mü' minler… Kendilerine hidayet verilenlerin kimler olduðunu, yine yegâne Rabbimiz Allah Azze ve Celle beyan buyurmaktadýr: "Kim Allah'a ve Rasulune itaat ederse, iþte onlar, Allah'ýn kendilerine nimet verdiði peygamberler, sadýklar, þehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaþtýr onlar." (3) Allah'a ve Rasulü(s.a.s.)'e iman edip itaat eden muvahhid mü'minler, kendilerine hidayet verilen peygamberler, sadýklar, þehidler ve salihlerle beraberdirler… Onlarýn yolu ve izi üzeredirler… Hidayet verilenlerle beraber, hidayete ulaþanlardýr… Bu hak yol üzere kalplerinin ve ayaklarýnýn sapasaðlam olmasýný dileyen mü'min müslümanlar, "GADABA uðrayanlarýn ve delâlete (sapýklýða) düþenlerin" yollarýndan çok uzak kalmayý yegâne Rableri Allah Teâlâ'dan taleb etmektedirler… Onlardan ve yollarýndan Allah'a sýðýnmaktadýrlar… Çünkü gazaba uðramýþ ve dalâlete düþmüþler, Allah ve Rasulü (s.a.s) tarafýndan lânetlenmiþlerdir… Bu lânetlenmiþlerin kimler olduðunu bizlere, yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.s) bildirmiþlerdir… Adyy b. Hatim (r.a.)'ýn rivayetiyle þöyle buyuruyor Rasulullah (s.a.s): "Yahudîler, gazaba uðrayanlar ve Hýristiyanlar delâlete düþenlerdir." (4) Yahudîlik ve Hýristiyanlýk, Ýslâm karýþtý olan bütün batýl düzenlerin en belirgin olanlarýdýr… Gazaba uðrayan ve dalâlete düþenlerin yolundan uzak kalmak isteyen her muvahhid mü'min, ne kadar tagutî ve beþerî inanç ve düzen var ise onlardan uzaklaþmayý kasdetmektedir… Ýslâmî reddeden bütün siyasî, felsefî, iktisadî ve sosyal düzenlerin birer taðutî düzen olduðu malumdur… Böyle olmalarýna raðmen, her biri bir din gibi muamele görmek isterler… Bu þirk ve küfür düzenleri, kurucularý devam ettirenleri tarafýndan kutsanan bir anlayýþ ile önce düzenlerinin inanç ilkelerini belirler ve sonra bu ilkeler çerçevesinde hayatý düzenleyen amelî ilkeleri ortaya koyarlar… Bu batýl sistemler, Ýman ve amel bütünlüðü içinde kendilerini insanlara arz ederler… Bu batýl sistemlerin inanç ilkelerini benimseyenler, hayatlarýný ona göre tanzim etmeye yani inandýklarýnýn gereði olan ameli yapmaya gayret ederler… Taðutî düzenlere inanan ve gereðini yerine getirmeye çalýþanlar, bu düzenleri kutsallaþtýrmakta, hattâ onun uðrunda mallarý ve canlarýyla karþýtlarý ile savaþmakta, ölmekte ve öldürmektedirler… Bu cahilî ve taðutî düzenler, teorisi ve pratiði ile bir din olma çabasýndadýrlar… Bundan dolayý Rabbimiz Allah Teâlâ, baþta yegâne Önderimiz Rasulullah(s.a.s) olmak üzere, bütün muvahhid mü'min kullarýna þöyle buyurmaktadýr: "De ki: 'ey Kâfirler! Ben, sizin taptýklarýnýza tapmam. Benim taptýðýma, siz tapacak deðilsiniz. Ben de, sizin taptýklarýnýza tapacak deðilim. Siz de, benim taptýðýma tapacak deðilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim bana." (5) Her muvahhid mü'min müslüman þahsiyetin, taðutî düzenlere, beþerî ve batýl sistemlere karþý net tavrý budur!... Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ, en son Rasul ve Nebi Rasululah Muhammed (s.a.s) kulunu, öyle bir din ile gönderdi ki O, bütün din gibi görünmek isteyen ve din gibi muamele gören batýl düzenlere üstün olup galib gelsin!.. Þöyle buyurur Rabbimiz Allah Teâlâ: "Rasullerini, hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki O'nun (hak din olan Ýslâm'ý bütün dinlere karþý üstün kýlacaktýr. Müþrikler hoþ görmese bile." (6) "Müþrikler istemese de, O dini (Ýslâm'ý) bütün dinlere üstün kýlmak için Rasulünü hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur." (7) "Ki O, Rasullerini hidayetle ve hak din ile diðer bütün dinlere karþý üstün kýlmak için gönderdi. Þahid olarak Allah yeter." (8) Önderimiz ve hayat örneðimiz Rasulullah (s.a.s.) cahiliyye insanlarýnýn din olarak kabul edip yüceltmeye çalýþtýðý her beþerî ve taðutî düzeni ortadan kaldýrýp, insanlarý gerçek din olan Ýslâm ile tanýþtýrmak ve kaynaþtýrmak için gönderilmiþtir… Rasulünü vazifeli kýlýp gönderen Rabbimiz Allah Teâlâ þöyle buyurur: "Ey Peygamber, gerçekten Biz seni, bir þahid, bir müjde verici ve bir uyarýcý olarak gönderdik. Ve kendi izniyle Allah'a çaðýran ve nûr saçan bir çerað olarak gönderdik." (9) "Biz seni, âlemler için yalnýzca bir rahmet olarak gönderdik." (10) Ebu Musa el-Eþ'arî (r.a.)'ýn rivayetiyle þöyle buyuruyor Rasulullah (s.a.s.): "Ben, Muhammed'im, Ahmed' im, Mukaffi'yim, Haþîr'im, tevbenin Peygamberiyim ve rahmetin Peygamberiyim." (11) Ebu Salih (rh.a)'den. Rasulullah(s.a.s.) þöyle buyuruyor: "Ey Ýnsanlar, ben, ancak (âlemlere) hediye edilmiþ rahmet (peygamberiy)im!" (12) Ebu Hureyre (r.a.) anlatýyor: -Ya Rasulallah, müþriklerin aleyhine duâ et! denildi. " Ben, lânetci olarak gönderilmedim! Ben, ancak ve ancak rahmet olarak gönderildim." buyurdu. (13) Önderimiz Rasulullah (s.a.s.), hevâsýndan konuþmayan ve konuþup söylediklerinin kendisine vahyedilen en son Nebî ve en son Rasul olduðumdan hiçbir þübhe yoktur… Rabbimiz Allah Teâlâ þöyle buyurur: "O, hevâdan (kendi istek, düþünce ve tutkularýna göre) konuþmaz. O (söyledikleri), yalnýzca vahyolunmakta olan bir vahiydir." (14) Önderimiz Rasululah Muhammed (s.a.s.) vahiynin kontrolünde olup kendisine vahyedilenler doðrultusunda hareket ediyordu… Her ne yapýyor ve ne söylüyor idiyse, vahiynin gereði olarak gündeme gelmekteydi... Ümmeti olan muvahhid mü'minlere iliþkisinden tutumda Ehl-i Kitab olan yahudî ve hrýstiyanlara, müþrik, kafir, münafýk ve mürtedlere kadar bütün insanlarla ancak vahiy çerçevesinde muamelede bulunuyordu… Rabbimiz Allah, "Kitab Ehli" ne seslenerek þöyle buyuruyor: "Ey Kitab Ehli Kitabdan gizlemekte olduklarýnýzýn çoðunu size açýklayan ve birçoðundan geçiveren Rasulumuz geldi. Size Allah'dan bir nûr ve apaçýk bir Kitab geldi. Allah, rýzasýna uyanlarý, bununla kurtuluþ yollarýna ulaþtýrýr ve onlarý kendi izniyle karanlýklardan nûra çýkarýr. Onlarý, dosdoðru yola yöneltip iletir." (15) Bütün insanlara Peygamber olarak gönderilen (16) ve onlar için bir rahmet olan Rasulullah Muhammed (s.a.s.)'e iman, Allah'a iman etmenin gereðidir… O'na, O'nun risâlet ve Nübüvvetine inanmayan, Allah'a da inanmamýþtýr… Çünkü O'nu Allah göndermiþ ve vazifeli kýlmýþtýr!.. Said b. Zeyd (r.a.)'ýn rivayetiyle þöyle buyurur Rasulullah (s.a.s.): "Bana iman etmeyen, Allah'a iman etmemiþ olur." (17) Rasulullah (s.a.s.)'e iman ve itaat eden, Allah'a iman ve itaat etmiþ olur… (18) Çünkü Rasüle itaat edilmesini emreden Allah'dýr… Emr edilen itaattan yüz çevirenlerin kâfirler olduðunu buyuran Allah Teâlâ, Rasulullah (s.a.s)'e itaat etmenin olmazsa olmaz olduðunu apaçýk beyan buyurmuþtur… (19) Bundan dolayý Rasulullah (s.a.s.), kendisine ve O'nunla birlikte gönderilen vahye iman etmeden ölenlerin cehennemlik olduklarýný bildirmiþtir… Ebu Hureyre (r.a.)'dan. Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur: "Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin ederim ki, eðer bu ümmetten bir yahudî ya da hristiyan beni iþitip sonrada benimle gönderilene iman etmeden ölürse, mutlaka cehennemliklerden olur." (20) Darekutnî (rh.a.), "ifrâd"'da Abdullah ibn Mes'ud (r.a)'ýn þöyle dediðini rivayet eder: Rasulullah (s.a.s)'e bir adam geldi ve þöyle dedi: -Ya Rasulallah, ben, hristiyanlardan Ýncil'e tam baðlý bir adam, ayný þekilde yahudilerden de Tevrat'a son derece baðlý bir adam gördüm ki, bunlar, Allah'a ve kendi peygamberlerine inanýyorlar, fakat sana tabi olmuyorlar. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s.) buyurdu ki: "Yahudî ve hrýstiyan bir kimse, benim (davetimi) duyduðu hâlde, bana tabi olmazsa, gideceði yer cehennem olur." (21) Abdullah ibn. Mes'ud (r.a.)'dan. Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur: "Hristiyan olup da bana iman eden, bana tabi olan, beni tasdik eden, O ruhbaniyetin hakkýný gözetmiþ olur. Bana tabi olmayanlar ise, helâk olanlardan olur." (22) Ebu Musa el-Eþ'arî (r.a.)'dan. Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur: "Ümmetimden biri ya da yahudî ve hristiyan olan kiþi, beni dinler, sonrada getirdiðimi kabul etmeden ölürse, cehenneme girer." (23) Ehl-i Kitab olan yahudî ve hristiyanlar, Rasulullah (s.a.s.)'in Nübüvvetine ve Risâletine iman eder, Rasulullah (s.a.s.)ile gönderilen Ýslâm'a inanýrlarsa, kurtuluþa ererler… Ýman etmedikleri takdirde, üzerinde bulunduklarý batýl yollarý onlarý cehennemden baþka bir yere, götürmeyecektir… Çünkü tek kurtuluþ yolu Ýslâm'dýr!.. Enes (r.a.) anlatýyor: Bir yahudî çocuðu vardý, Rasulullah'a hizmet ederdi. Bir ara çocuk hastalandý. Rasulullah (s.a.s.) O'na, hasta ziyaretine geldi ve yaný baþýna oturdu, çocuða hitaben: "Ýslâm'a gir!" buyurdu. Çocuk, yanýnda bulunan babasýnýn yüzüne baktý. Babasý: -Ebu'l-Kasým'a itaat et! dedi. Bunun üzerine o çocuk hemen (þehadet kelimesini söyleyip) müslüman oldu.. Muteâkýben Rasulullah, hastanýn yanýndan çýkarken: "(Benim vasýtamla) bu çocuðu cehennem ateþinden kurtaran Allah' a hamdolsun buyurdu." (24) Ýman edenler, dünyada izzet, ahirette cennet sahibi oldular… Þirk ve küfürde ayak direyenler, dünyada zillet, ahirette ise cehennem ehli olmayý hak ettiler… Bu inatçý takýmý, iman etmeyi reddettikleri bir yana, samimi bir þekilde iman etmek isteyenleri de engellemiþlerdir… Ebu Hureyre (r.a.) rivayetiyle þöyle buyuruyor Rasulullah (s.a.s.): "Yahudilerden (Hahamlardan) on kiþi bana iman etmiþ olsaydý, yahudilerin hepsi bana iman etmiþ olurdu." (25) Rabbimiz Allah Teâlâ þöyle buyurur: "Andolsun, insanlar içinde, mü'minlere en þiddetli düþmanlar olarak yahudileri ve müþrikleri bulursun." (26) "Þüphesiz, Kitab Ehli'nden ve müþriklerden inkâr edenler, içinde süreli kalýcýlar olmak üzere cehennem ateþindedirler. Ýþte onlar, yaratýlmýþlarýn en kötüleridir." (27) "Yahudiler: ' Üzeyir, Allah'ýn oðludur' dediler. Hristiyanlar da: ' Mesih, Allah'ýn oðludur' dediler. Bu, onlarýn aðýzlarýyla söylemeleridir. Onlar, bundan önce inkâr edenlerin sözlerini taklid ediyorlar. Allah, onlarý kahretsin, nasýlda çeviriyorlar? Onlar, Allah'ý býrakýp bilginlerine ve rahiplerini rabler (ilâhlar) edindiler ve Meryem oðlu Mesih'i de. Oysa onlar, tek olan bir Ýlâh'a ibadet etmekten baþka bir þeyle emrolunmadýlar. O'ndan baþka ilâh yoktur. O, bunlarýn þirk koþtuklarý þeylerden yücedir." (28) "Andolsun, 'Allah, üçün üçüncüsüdür' diyenler küfre düþmüþtür. Oysa tek bir ilâhtan baþka ilâh yoktur. Eðer söylemekte olduklarýndan vazgeçmezlerse, onlardan inkâr edenlere mutlaka (acý) bir azab dokunacaktýr." (29) "Ýsraîloðullarýndan inkâr edenlere, Davud ve Meryem oðlu Ýsa diliyle lânet edilmiþtir. Bu, isyan etmeleri ve haddi aþmalarý nedeniyledir. Yapmakta olduklarý münker ( çirkin iþ) lerden birbirini sakýndýrmýyorlardý. Yapmakta olduklarý þey ne kötü idi." (30) "(Ýsrailoðullarý) dediler ki: 'bizim kalplerimiz örtülüdür.' Hayýr, Allah, inkârlarýndan dolayý onlarý lânetlemiþtir. Bundan dolayý pek azý iman eder. Allah katýndan yanlarýnda olan (Tevrat)ý doðrulayan bir Kitab geldiði zaman-ki, bundan önce inkâr edenlere karþý fetih istiyorlardý-iþte bilip tanýdýklarý gelince, onu inkâr ettiler. Artýk Allah'ýn lâneti kâfirlerin üzerinedir." (31) Âlemlerin Rabbi Allah Azze ve Celle, Ýslam'ý ve O'nun en son Nebisîni reddeden yahudi ve hristiyanlar için bunlarý beyan buyurmaktadýr… Muvahhid mü'min müslümanlarýn kendileriyle asla dost olamayacaklarý ve kendileriyle uzlaþamayacaklarý net olarak gündeme gelmiþtir… Yeðane önderimiz Rasulullah (s.a.s.) ise, yahudî ve hristiyanlara lânet okuyarak, Ýslâm Milleti'nin onlarla olacak olan savaþlarýndan haber vermiþtir!.. Mü'minlerin annesi Aiþe (r.anha) ve Abdullah ibn Abbas (r.anhuma)'nýn rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur: "Allah'ýn, lâneti, yahudîler ve hristiyanlar üzerine olsun! Onlar, Peygamberlerinin kabirlerini mescidler edindiler." (32) Âlemlerin Rabbi, Rahmân ve Rahîm Allah Teâlâ ve Onun, âlemlere rahmet olarak gönderdiði Rasulü Muhammed (s.a.s.)'in lânet ettikleri yahudiler, sadece Mü'min müslümanlara deðil, bütün insanlýk âlemine zulüm ettikleri gibi, insanlarýn dýþýndaki varlýklara da zulmetmiþlerdir… Bundan dolayý mü'min müslümanlarýn onlarý yok ettiði savaþ baþlayýnca bütün varlýklar, Yahudîlerin aleyhine Ýslam Milleti'nin yanýnda, iman cephesinde yer alacaktýr… Abdullah ibn Ömer (r.anhuma)'nýn rivayetiyle þöyle buyurur Rasulullah (s.a.s.): "Siz Müslümanlar, yahudîlerle savaþacak (onlarý mutlaka kýracak)sýnýz. Hattâ onlardan bir yahudî taþ arkasýna saklanacak da, o taþ (dile gelerek): -Ey Allah'ýn kulu, þu arkamdaki bir yahudîdir, onu da öldür, diyecektir." (33) Ebu Hüreyre (r.a.)'dan. Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur: "Müslümanlarla yahudîler savaþmadýkça kýyamet kopmayacaktýr. Müslümanlar, onlarý öldürecekler. Hatta yahudî, taþýn veya aðacýn arkasýna saklanacak. Taþ veya aðaç da: -Ey Müslüman, ey Allah'ýn kulu, þu arkamdaki yahudidir. Hemen gel de onu öldür! diyecektir. Yalnýz Ðarkad müstesnâ! Çünkü o, yahudilerin aðaçlarýndandýr." (34) Ebu Hüreyre (r.a.)'dan. Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur: "Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederimki, Muhakkak Meryem'in oðlu Ýsa'nýn sizin içinize âdil bir hakem olarak inmesi, hristiyanlarýn o haçýný kýrmasý, domuzu öldürmesi, cizye vergisini kaldýrmasý, malýn, hiçbir kiþinin kabul etmeyeceði kadar çoðalýp taþmasý vaki olacaktýr." (35) Bu ayet ve hadislerde, Ýslâm'ýn ve Mü'min Müslümanlarýn azýlý düþmanlarý olan yahudî ile hristiyanlarýn dünya hayatlarýndaki zilletleriyle cezalarý beyan edilmiþtir… Bu zilletleriyle beraber, ahiretteki cezalarýnýn daha þiddetli ve ebedî azab olduðunu, bize gayýbdan haber veren Önderimiz Rasulullah(s.a.s) beyan buyurmuþtur!.. 1- Ebu Said el-Hudrî(r.a.)'dan. Rasulullah(s.a.s) þöyle buyurur: "Kýyamet günü olduðu zaman bir dellâl (çaðýrýcý): -Her ümmet, her neye ve kime tapýyor idiyse, onun ardýna düþer(düþsün)!diye ilan edecek. Bunun üzerine Allah'dan baþka þeylere, putlara, heykellere, dikili taþlara tapagelen ne kadar müþrik varsa, onlardan hiçbiri geri kalmaksýzýn cehennemin içine dökülecekler. Artýk ortalýkta yalnýz Allah'a ibadet eden gerek salih, facir kimselerle,(müþrik olmayan)Kitab Ehli bakiyelerinden baþka kimse kalmayýncaya, yahudîlerden geri kalanlar çaðrýlacak ve onlara: -Siz, kime ibadet ederdiniz? diye sorulacak. Onlar: -Biz, Allah'ýn oðlu Üzeyr'e ibadet ederdik! diye cevab verecekler. Bunun üzerine onlara: -Siz, yalan söylüyorsunuz. Allah, hiçbir eþ ve oðul edinmedi! denilecek. -Þimdi siz ne istersiniz? diye sorulacak. Onlar da: -Ey Rabbimiz, çok susadýk, bize su ihsan et! diyecekler. Bunun üzerine onlara: -Haydi, su baþýna gelmez misiniz? diye iþaret olunacak. Akabinde onlar bir araya getirilip cehenneme doðru sevk olunacaklar. O cehennem ateþine ki, onlarýn görüþünde yalýmlarý birbirini kýrýp geçiren serâp gibi görünecek ve onu su zannedip birbiri ardýnca ateþin içine düþecekler. Sonra hristiyanlar çaðrýlacak. Onlara da: -Siz, kime tapardýnýz? diye sorulacak: Onlar da: -Biz, Allah'ýn oðlu Ýsa'ya ibadet ederdik, diyecekler. Onlara da: -Siz, yalan söylüyorsunuz. Allah, hiçbir eþ ve hiçbir oðul edinmiþ deðildir, denilecek ve: -Ne istiyorsunuz? diye sorulacak. Onlar da, kendilerinde evvelki yahudîlerin su isteyip cehenneme sevk olunmalarý gibi sevk olunacaklar(birbiri ardýnca cehennemin içine dökülecekler).Artýk meydanda salih veya fasýk olarak Allah'a ibadet eden mü'min muvahhidlerden baþka kimse kalmayacak." (36) 2-Ebu Bürde, (babasý)Ebu Musa(r.a.)'dan nakleder. Rasulullah (s.a.s) þöyle buyurur: "Kýyamet günü geldiði vakit Allah (Azze ve Celle), her müslümana bir yahudî veya hristiyan verecek ve: -Bu, senin cehennemden fidyendir, diyecektir." (37) 3- Ebu Bürde, babasý (Ebu Musa el-Eþ'arî, r.a.)'dan . Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur: "Allah, kýyamet günü yaratýklarýný topladýðý zaman, secde etmek hususunda Muhammed'in ümmetine izin verilecek ve bunun üzerine bu ümmet Allah'a uzun sürecek bir secde edecekler. Sonra onlara: -Baþlarýnýzý(secdeden) kaldýrýnýz. Biz, sayýnýz kadar (kâfirleri)ateþten (kurtuluþunuz için) fidyeleriniz yaptýk, buyrulacaktýr." (38) 4-Enes b. Malik (r.a.)'dan, Rasulullah(s.a.s.)þöyle buyurur: "Þüphesiz bu ümmet, (Allah tarafýndan) rahmete mahsar olmuþtur. Azabý da kendi elleriyledir. Sonra kýyamet günü olunca müslümanlardan her kiþiye müþriklerden bir kiþi verilecek ve: -Bu, senin ateþten (kurtuluþ)fidyendir denilecektir." (39) 5- Ebu Bürde, babasýndan naklen rivayet eder: Rasulullah(s.a.s.) þöyle buyurur: "Müslüman bir kimse ölürse Allah, onun yerine cehenneme bir yahudî veya hristiyan koyar." Bunun (rivayet edilmesi) üzerine Ömer b. Abdulaziz (rh.a),babasýnýn bu hadisi, Rasulullah (s.a.s.)'den rivayet ettiðine, kendinden baþka ilâh olmayan Allah hakký için Ebu Bürde'ye üç defa yemin ettirmiþ. Ravi diyor ki: Ebu Bürde, O'na yemin etti! (40) 6- Ebu Bürde, babasýndan naklen rivayet eder: Rasululah (s.a.s.) þöyle buyurdu: "Kýyamet günü Müslümanlardan bir takým kimseler, daðlar kadar günahlarla gelecekler. Fakat Allah, onlara bu günahlarýný affedecek ve onlarý, yahudîlerle, hristiyanlarýn üzerine yükleyecektir." (41) Önderimiz Rasulullah (s.a.s.)'in, gerçekleþmesinden hiçbir þübhemiz olmayan ve katýksýz bir imanla inandýðýmýz bu gaybî haberlerini kaydettikten sonra, Rabbimiz Allah'ýn rýzasýný kazanmýþ ve rahmetine mazhar olmuþ muvahhid mü'minlerin sýfatlarýný beyan eden þu ayet-i kerimeyi de kaydedelim. Þöyle buyuruyor Rabbimiz Allah Teâlâ: " (Allah) dedi ki: 'Azabýmý dilediðime isabet ettiririm. Rahmetim ise, her þeyi kuþatmýþtýr. Onu, korkup sakýnanlara (muttakilere) zekat'ý verenlere ve bizim ayetlerimize iman edenlere yazacaðýz. Onlar ki, yanlarýndaki Tevrat'ta ve Ýncil'de (geleceði) yazýlý bulacaklarý Ümmî haber verici (Nebî) olan Rasul'e uyarlar. O, onlara Ma'rufu (iyiliði) emrediyor, Münkeri (kötülüðü) yasaklýyor, temiz þeyleri helâl, murdar þeyleri haram kýlýyor ve onlarýn aðýr yüklerini, üzerlerindeki zincirlerini indiriyor. O'na inananlar, destek olup savunanlar, yardým edenler ve O'nunla birlikte indirilen nûru izleyenler, iþte kurtuluþa erenler bunlardýr." (42) Dipnotlar: 1)Hucurat, 49/10.2)Fatiha, 1/6-7. 3)Nisa, 4/69. 4)Sünen-i Tirmizî, Kitabu Tefsiru'l-Kur'an, B.2, Hds. 3128-3129. Ebu Cafer Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Taberî tefsiri, çev. Hasan Karakaya- Kerim Aytekin, Ýst.1996, c. 1, sh. 91. Ayrýca bkz. Ahmed B. Hanbel, Müsned, c.5, sh.77.5)Kâfirun, 109/1-6.6)Saff, 61/9.7)Tevbe, 9/33.8)Fetih, 48/28.9)Ahzab, 33/45-46 10) Enbiya, 21/107. 11)Sahih-i Müslim, Kitabu'l- Fedâil, B.34, Hds.126. Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.4, sh. 395, 404, 407. 12) Sünen-i Dârimî, Mukaddime, B.3, Hds.15. Ayrýca bkz. Hakîm, Müstedrek, c.1, sh. 35 Ebu Hüreyre (r.a.)'dan 13) Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Birri ve's-Sýlâ, B.24, Hds. 87. Ýmam Buhârî, Edebü'l Müfred, B. 149, Hds. 321. Not: Bu hadisin þerhinde, þunlar beyan edilmiþtir: "Buradaki lânetçilerden murad onu âdet edinip daima söyleyenlerdir. Bir defa lânet eden kimse bu hükümde dâhil olmadýðý gibi, þeriatýn mübah kýldýðý zalimlere lânet, yahudilerle hristiyanlara lânet, içkicilere, riba (faiz) yiyenlere vesaireye lânet de bu hükümden hariçtir." Ahmed Davudoðlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve þerhi, Ýst. 1983, c. 10, sh. 553.14)Necm, 53/3-4. 15)Mâide, 5/16-17. 16)Bkz. Sebe; 34/28. Nisa, 4/79. A'raf, 7/158.17)Ýmam Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, çev. Rýfat Oral, Konya, 2003, c.1, sh. 151-152, Hds. 74/116. 18)Bkz. Nisa, 4/80. 19)Bkz. Âl-imrân, 3/31-32. 20)Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Ýman, B.70, Hds.240. Ýmam Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, c.1, sh. 149, Hds. 71/113. Ayrýca Bkz. Ebu Avâne, Müsned, c. 1, sh. 97, Hds. 307-308. 21)Ýmam Celâleddin es-Suyutî, Esbâb-u vurûdi'l-Hadis-Hadisler ve Sebebleri, çev. Dr.Necati Tetik-Abdulmecid Okçu, Erzurum, 1996, sh. 207, Hds. 256. 22)Taberânî, Mu'cemu's-Saðir Tercüme ve Þerhi, çev. Ýsmail Mutlu, Ýst. 1997, c.2, sh. 109-110, Hds. 440. 23)Ýmam Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, c.1,sh.150, Hds. 74/114. Ayrýca bkz. Hakîm, Müstedrek, c.2, sh. 372, hds. 3309. 24)Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-Cenâiz, B.79, Hds.110. Kitabu'l-Merdâ ve't-Týbb, B.11, Hds.18. Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'l-Cenâiz, B.2, Hds. 3095. Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.3, sh.103, 172, 228. 275. 280. 25)Sahih-i Buhârî, Kitabu Menakýbi'l-Ensar, B.51, Hds.155. Sahih-i Müslim, Kitabu Sýfatu'l-Munafikin, B. 3, Hds. 31. Ýmam Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, c.1, sh. 150-151, Hds.73/115. 26)Mâide, 5/82. 27)Beyine, 98/6.28)Tevbe, 9/30-31.29)Maide, 5/73.30)Mâide, 5/78-79.31)Bakara, 2/88-89. 32)Sahih-i Buhârî, Kitabu's-Salat, B. 55, Hds. 82-83.Kitabu'l-Enbiyâ, B. 52, Hds. 121.Kitabu'l-Meðazî, B. 85, Hds. 432.Kitabu'l-libas, B.19, Hds. 33.Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Mesâcid, B. 3, Hds. 22.Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'l-Cerâiz, B.70-72, Hds. 3227.Sünen-i Neseî Kitabu'l-Mesâcid, B.13, Hds. 703.Taberânî, Mu'cemu's-Saðir Tercümesi, c. 1, sh.119, Hds. 59.Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, sh. 284, 285, 366, 396. 453. 454. 518. 33)Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-Cihad ve's-Siyer, B. 93, Hds.136. Kitabu'l-Menakýb, B. 25, Hds. 98. Sahih-i Müslîm, Kitabu'l-Fiten, B. 18, Hds. 79-81.Sünen-i Tirmizî Kitabu'l-Fiten, B. 45, Hds. 2337.Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, sh. 121, 131, 135, 149.34) Sahih-i Müslîm, Kitabu'l Fiten, B. 18, Hds. 82.Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-Cihad ves-Siyer, B. 93, ds. Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, sh. 398, 530.35)Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-Buyu, B. 102, Hds. 165. Kitabu'l-Mezalim, B. 31, Hds. 37.Kitabu'l-Enbiyâ, B. 51, Hds. 118.Sahih-i Müslîm, Kitabu'l-Ýman, B. 71, Hds. 242-243. Sünen-i Tirmizî, Kitabu'l-Fiten, B. 44, Hds. 2334.Sünen-i ibn Mace, Kitabu'l-Fiten, B. 33, Hds. 4078. Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'l-Melâhim, B. 14, Hds. 4324.Taberânî, Mu'cemûs-Saðir Tercüme ve Þerhi, c. 1, sh. 118, hds. 58. Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, sh. 315, 541.36) Sahih-i Buhârî, Kitabu't-Tefsir, B.80, Hds.103. Kitabu't-Tevhid, B. 24, Hds. 66. Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Ýman, B.81, Hds. 302.37) Sahih-i Müslim, Kitabu't-Tevbe, B.8, Hds.49. Ýmam-ý A'zam Ebu Hanife, Müsned, çev. Muhammed Selim Köse, Ýst. T.y. sh. 234, Hds. 385/2.Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, sh. 402, 410.38) Sünen-i Ýbn Mace, Kitabü'z-Zühd, B. 34, Hds. 4291.Ýmam-ý A'zam Ebu Hanife, Müsned, sh. 233, Hds. 384/1.39) Sünen-i Ýbn Mace, Kitabu'z-Zühd, B. 34, Hds. 4292.Ýmam Þa'rânî, Ölüm-Kýyamet-Ahiret ve Âhir zaman Alâmetleri, çev. Halil Günaydýn, Ýst. T.y.sh. 287, Hds. 470. 40) Sahih-i Müslim, Kitabu't-Tevbe, B. 8, Hds. 50.41) Sahih-i Müslim, Kitabu't-Tevbe, B. 8. Hds. 51.42) A'râf, 7/156-157.
|