"es-Sirâte'l-Müstekîm= Dosdoðru yol!" Bu yol, öyle dosdoðru bir yoldur ki, Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ'nýn kendilerine nimet verdikleri en faziletli ve en izzetli kullarýnýn yoludur!..
Allah'ýn, mü'min müslüman kullarýna öðrettiði duâ:
"Bizi dosdoðru yola ilet. Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna."1
O nimet verilen kullar: Peygamberler, sýddîkler, þehidler ve salihlerdir!..2 Dosdoðru yol, onlarýn yoludur ki, Allah'ýn razý olduðu ve emrettiði yoldur...
Dosdoðru yol, yegâne Rabbimiz ve Ýlâhýmýz Allah'ý Teâlâ'nýn yolu... Kullarýna, bu yolda yürümelerini ve baþka yola sapmamalarýný emir buyurmuþtur Allah Teâlâ!..
"Bu, Benim dosdoðru olan yolumdur. Þu hâlde ona uyun. Sizi, onun yolundan ayýracak (baþka) yollara uymayýn. Bununla size tavsiye etti, umulur ki korkup sakýnýrsýnýz."3
"Þübhesiz doðru yol Allah'ýn yoludur."4
"De ki: 'Hiç þübhesiz Allah'ýn yolu, asýl yoldur. Ve biz, Âlemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk."5
Dosdoðru yol, izzetin, huzurun ve selâmetin yoludur... Dünya hayatýnýn izzetli, huzurlu ve saadetli geçmesi, insan kullarýnýn bu yola girmeleri ve saða-sola sapmadan dosdoðru yürümelerine baðlýdýr… Dosdoðru yolun yolcularý olan muvahhid mü'minler, mutlu sona ulaþabilmeleri için bu yoldan asla ayrýlmamalarý gerekir... Bu yolun üzerinde eþkýyalar, anarþistler ve teröristler çok çeþitli tuzaklar, engeller ve barikatlar kurmuþlardýr... Ayrýca dosdoðru yol olan Allah'ýn yolundan alýkoymak isteyen þeytanlar, dosdoðru yola benzetmeye çalýþtýklarý yollarýna insanlarý davet etmektedirler...
Abdullah b. Mes'ud (r.a.) anlatýyor:
Rasulullah (s.a.s.), bize bir çizgi çizdi. Sonra onun saðýna ve soluna da bir takým çizgiler çizdi ve arkasýndan þöyle buyurdu:
"Bu, Allah'ýn yoludur. Bu yollara gelince, bunlarýn her birinin baþýnda bir þeytan vardýr ve insanlarý ona çaðýrmaktadýrlar."
Sonra:
"Bu, benim dosdoðru olan yolumdur. Þu hâlde ona uyun. Sizi, onun yolundan ayýracak baþka yollara uymayýn." (En'âm 6/153) buyruðunu okudu.6
Allah yolunun yol kesenleri, Allah'ýn yalnýzca kendisine ibadet, yani itaat etsinler diye yarattýðý insan kullarýný, yeðâne Rabb ve Ýlâh Allah Teâlâ'dan uzaklaþtýrmak için var güçleriyle çalýþmaktadýrlar... Her türlü þeytanî plan hazýrlamakta, çeþitli tuzaklar kurmakta ve ihanet projelerini geliþtirmektedirler...
Rabbimiz Allah þöyle buyuruyor: "Sana, haram olan ayý, onda savaþmayý sorarlar. De ki: 'Onda savaþmak büyük (bir günahtýr). Ancak Allah katýnda, Allah'ýn yolunda alýkoymak, O'nu inkâr etmek, Mescid-i Haram'a engel olmak ve halkýný oradan çýkarmak daha büyük (bir günahtýr). Fitne, katilden beterdir. Eðer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaþmayý sürdürürler. Sizden kim dininden geri döner ve kâfir olarak ölürse, artýk onlarýn bütün iþledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boþa çýkmýþtýr ve onlar ateþin halkýdýr, onda süresiz kalacaklardýr."7
Allah katýnda, Allah'ýn kullarýný, Allah yolundan alýkoymak, haram ayda savaþmaktan daha büyük bir günahtýr... Ýnsanlarý Allah'ýn yolundan alýkoyanlarýn çýkardýklarý fitne, katilden daha büyük bir suçtur... Onlarýn fitnesi, yani yeryüzünü bozgunculuk çýkararak kirletmeleri büyük bir cinayettir... Çünkü:
"Fitne, öldürmekten beterdir."8
Fitne, ayný zaman da þirk demektir... Müþriklerin çýkardýðý fitne, þirkin insanlara ve topluma egemen olmasý, dolayýsýyla Tevhidin kalplere, beyinlere, bedenlere ve topluma hakim olmasýnýn engellenmesidir... Allah'ýn yolu, Tevhid yoludur... Tevhidin þirk ile engellenmesi büyük bir fesâddýr... Bu fitne ve fesâdýn yeryüzünden kaldýrýlmasý cihadý, her muvahhid mü'minin üzerine farzdýr... Bu farzý, imkanlarý nisbetinde yerine getirmesi, ötelememesi ve ertelememesi, mü'min müslümanlarýn vazifesidir...
Bundan dolayý Rabbimiz Allah Teâlâ þöyle buyurur:
"(Yeryüzünde) fitne kalmayýncaya ve din, tamamýyla Allah'ýn oluncaya kadar onlarla savaþýn. Eðer vazgeçerlerse, artýk zulüm yapanlardan baþkasýna karþý düþmanlýk yoktur."9
Allah'ýn yolundan alýkoymak isteyen þeytanî ve taðutî güçler, bu bozgunculuklarýný hem maddî, hem de manevî olarak devam ettirmekte, bu uðurda servetlerini harcamaya çalýþmaktadýrlar ve her zaman olduðu gibi, yaþadýðýmýz çaðda da bunu sürdürmektedirler...
O hainlerin bu þeytanî karakterlerini haber veren Rabbimiz Allah þöyle buyuruyor:
"Gerçek þu ki inkâr edenler, (insanlarý) Allah'ýn yolundan engellemek için mallarýný harcarlar. Sonra bu, onlara yürek acýsý olacaktýr, sonra bozguna uðrayacaklardýr. Ýnkâr eden (kâfir)ler, sonunda cehenneme sürülüp toplanacaktýrlar.
Bu, Allah'ýn murdar olaný temizden ayýrt etmesi, murdarý, bir kýsmýný, bir kýsmý üzerinde kýlýp tümünü biriktirerek cehenneme atmasý içindir. Ýþte bunlar, hüsrâna uðrayanlardýr.
O inkâr edenlere de ki: "Eðer vazgeçerlerse, geçmiþte (yaptýklarý) þeyler baðýþlanacaktýr. Amma yine dönecek olurlarsa, önceki (toplumlara uygulanan) sünnet, muhakkak (onlarýn baþýndan da)geçmiþ olacaktýr.
Fitne kalmayýncaya ve dinin hepsi Allah'ýn oluncaya kadar onlarla savaþýn. Þayet vazgeçecek olurlarsa, þüphesiz Allah, yaptýklarýný görendir.
Geri dönerlerse, bilin ki gerçekten Allah, sizin Mevlânýzdýr. O, ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardýmcýdýr."10
Rabbimiz Allah'ýn, vazifeli kýlýp gönderdiði bütün Nebîler ve Rasuller (Allah'ýn Salât ve Selâmý üzerine olsun), Allah'ýn yolundan sapanlarý, tekrar doðru yola koyabilmek ve hidayetlerine vesile olabilmek için bütün gayretleriyle çalýþmýþlardýr...
Kâfirlerden, müþriklerden ve münafýklardan gördükleri bunca eziyetlere katlanarak vazifelerine devam etmiþlerdir.. Örnek olarak Þuayb (a.s.)'ýn kýssasýndan bir bölümü analým...
Rabbimiz Allah Azze ve Celle þöyle buyurur:
"Medyen (toplumuna da) kardeþleri Þuayb'ý (gönderdik. Þuayb, onlara) dedik ki: 'Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan baþka ilâhýnýz yoktur. Size, Rabbinizden apaçýk bir belge (mucize) gelmiþtir. Ölçüyü ve tartýyý tam tutun, insanlarý (haklarý olan mallarýný) eþyasýný deðerinden düþürüp eksiltmeyin ve düzene (ýslaha) konulmasýndan sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesâd) çýkarmayýn. Bu, sizin için daha hayýrlýdýr, eðer inanýyorsanýz.
O'na iman edenleri tehdit ederek, Allah'ýn yolundan alýkoymak için ve onda çarpýklýk arayarak (böyle) her yolun (baþýný) kesip oturmayýn. Hatýrlayýn ki, siz azýnlýkta (ve güçsüz) iken O, sizi çoðalttý. Bozgunculuk çýkaranlarýn nasýl bir sona uðradýklarýna bir bakýn.
Ýçinizden bir grup, kendisiyle gönderildiðim þeye inanmýþken diðer bir grup inanmadýðýna göre artýk Allah, aramýzda hüküm verenlerin en hayýrlýsýdýr..."11
Allah'ýn yolundan alýkoymaya çalýþanlar, bu þekilde uyarýlmýþ ve haklarýnda olan hüküm kendilerine bildirilmiþtir... Bu uyarý ve bildirim, bütün çaðlarý ve insanlarý kapsamaktadýr...
Rabbimiz ve Ýlâhýmýz Allah Teâlâ, insanlarý dosdoðru olan hak yoldan alýkoyanlarý, yeðâne hayat Kitabýmýz Kur'ân-ý Kerim'de beyan buyurmuþtur... Kur’ân da beyan olunduðu üzere Allah'ýn yolundan alýkoyanlarý þöyle sýralaya biliriz:
1-Þeytan
Kendisinin ateþten, Âdem(a.s.)'in topraktan yaratýldýðýný öne sürerek, üstünlüðünden dolayý, Allah'ýn emrini dinlemeyip Âdem (a.s.)'a secde etmeyen Þeytan, Âdem oðullarýnýn baþ düþmaný olmuþtur... Bütün çabasý, insanlarý Allah'ýn yolundan alýkoymak, onlarý dosdoðru yoldan sapýtýp bâtýl yollara sevk etmektir...
Rabbimiz Allah, þeytan'ýn bu deðiþmeyen karakterini ve kararlýlýðýný þöyle beyan buyurur:
"(Þeytan) dedi ki: 'Madem öyle, beni azdýrdýðýndan dolayý onlar (ý, insanlarý saptýrmak) için mutlaka senin dosdoðru yolunda (pusu kurup) oturacaðým.
Sonra muhakkak önlerinden, arkalarýndan, saðlarýndan ve sollarýndan sokulacaðým. Onlarýn çoðunu þükredici bulamayacaksýn.'
(Allah) dedi ki: 'kýnanýp alçalmýþ ve kovulmuþ olarak oradan çýk andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracaðým."12
"Âd'ý ve Semûd'u da (yýkýma uðrattýk). Gerçek þu ki, kendi oturduklarý yerlerden size (durumlarý) belli olmaktadýr. Kendi yaptýklarýný þeytan süsleyip, çekici kýldý. Böylece onlarý (dosdoðru) yoldan (Allah'ýn yolundan) alýkoydu. Oysa onlar, (gerçeði) görebilen kimselerdi."13
"Gerçekten þeytan, içki, kumarla aranýza düþmanlýk ve kin düþürmek, sizi, Allah'ý anmaktan ve namazdan alý koymak ister. Artýk vazgeçtiniz deðil mi?"14
"Þeytan, sakýn sizi (Allah'ýn yolundan) alýkoymasýn. Gerçekten o, sizin için açýkça bir düþmandýr."15
2- Taðut
"Taðut, haddin, aþan her türlü put, önder ve itaat edilen amirdir. Her Kavmin taðutu, Allah ve Rasulünün dýþýnda kendi hakemliðine müracaat edilen, Allah dýþýnda ibadet edilen, Allah'dan bir yol gösterme olmadan kendisine tabi olunan, insanlara bilmedikleri konularda kendisine itaat etmeyi, Allah'a itaat etme kabul ettikleri kimselerdir. Ýþte bunlar, dünyanýn taðutlarýdýr.
Düþünüp incelediðin zaman, insanlarýn çoðunun Allah'a ibadetten onlara kulluðu, Allah ve Rasulünün hakemliðinden onlarýn hakemliðine, Allah'a itaat ve Rasulüne ittibâdan onlara itaat ve ittibâya yöneldiðini görürsün."16
Ýbn Kyyým el-Cevziyye (rh.a.) taðutu böyle açýklýyor…
Taðut, egemen olduðu ülkede Allah'ýn hükümlerini geçersiz kýlýp, o hükümler yerine kendi hevâsýndan kaynaklanan kanunlar koyan, egemen olduðu halka uygulatan, halkýn kendisine itaat ettiði güç sahibidir... O, hakim olduðu ülkelerdeki insanlarý, Allah'ýn nûru olan Ýslâm'dan , küfrün ve þirkin karanlýðý olan taðutî düzenlerine sürükler... Onlarý, nûrdan karanlýða götüren taðuta itaat edenler, Allah'ýn yolundan alý konulmuþ ve sapýklýktan sapýklýða saplanmýþ kiþilerdir...
Rabbimiz Allah þöyle buyuruyor:
"Allah, iman edenlerin velîsi (dostu ve destekleyicisi) dir. Onlarý karanlýklardan nûra çýkarýr. Ýnkâr eden (kâfin)lerin velîsi ise taðuttur. Onlarýn, nûrdan karanlýklara çýkarýrlar. Ýþte onlar ateþin halkýdýrlar, orada süresiz kalacaklardýr."17
"Andolsun, biz her ümmete: 'Allah'a kulluk edin ve taðuttan kaçýnýn' (diye teblið etmesi için) bir Rasul gönderdik. Böylelikle onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sapýklýk hak oldu. Artýk yeryüzünde dolaþýn da yalanlayanlarýn uðradýklarý sonucu görün."18
3- Kafirler ve Müþrikler
Eþi, benzeri ve ortaðý olmayan Âlemlerin Rabbi Allah'a þirk koþan, yani eþler, benzer ve ortaklar kabul eden Müþrikler ile Allah'ýn gönderdiði dini kýsmen ya da bütünüyle kabul etmeyip inkâr eden kâfirler, muvahhid mü'minlere karþý çok kinli ve düþmanlýkta aþýrý gidenlerdir... Onlarýn bütün istediði, mü'min müslümanlarý dosdoðru yol olan Ýslâm'dan sapýtýp bâtýl yollara sevke etmek ve diðer insanlarýn Ýslâm'a girmesini engellemektir... Bu uðurda mallarý ve canlarýyla mücadele etmektedirler...
Rabbimiz Allah Teâlâ, kâfir ve müþriklerin deðiþmeyen þeytanî karakterlerini, isteklerini, düþmanlýklarýný þöyle beyan buyurur:
"Þiddetli azab dolayýsýyla vay inkâr eden(kâfirlere).
Onlar, dünya hayatýný ahirete tercih ederler. Allah'ýn yolundan alýkoyarlar ve onu çarpýtmak isterler (veya onda çarpýklýk ararlar). Ýþte onlar, uzak bir sapýklýk içindedirler."19
"Gerçek þu ki, inkâr edip Allah yolundan ve yerlilerle dýþarýdan gelenler için eþit olarak (haram ve kýble) kýldýðýmýz Mescid-i Haram'dan alýkoyanlara, orada zulmederek adaletten ayrýlanlara acý bir azab taddýrýrýz."20
"Onlar ki inkâr ettiler ve Allah'ýn yolundan alýkoydular(iþte Allah da) onlarýn amellerini giderip boþa çýkarmýþtýr."21
" (O müþrikler,) Allah'ýn ayetlerine karþýlýk az bir deðeri satýn aldýlar, böylece O'nun yolunu engellediler. Onlarýn yaptýklarý gerçekten ne kötüdür."22
"Þübhesiz inkâr edenler, Allah'ýn yolundan alýkoyanlar ve kendilerine hidayet açýkça belli olduktan sonra Rasul'e karþý gelip zorluk çýkaranlar, kesin olarak Allah'a karþý hiçbir þeyle zarar veremezler. (Allah,) onlarýn amellerini boþa çýkaracaktýr."23
"Allah'ýn laneti zalimlerin üzerine olsun.
Ki onlar, Allah'ýn yolundan alýkoyanlar, onda çarpýklýk arayanlar ve ahireti tanýmayanlardýr."24
"Haberiniz olsun, Allah'ýn lâneti zalimlerin üzerinedir.
Bunlar, Allah'ýn yolundan engelleyenler ve onda çarpýklýk arayanlardýr. Onlar, ahireti tanýmayanlardýr."25
4- Ehl-i Kitab
Yahudi ve Hristiyanlar... Gadaba uðramýþ ve dalâlete düþmüþ olanlar... Ehl-i Kitab kendilerine Allah tarafýndan Peygamber ve Kitab gönderilmiþ, dosdoðru yolu tanýmýþ, daha sonra hak yoldan sapýp bâtýl yola girmiþ olanlardýr... Hak ile bâtýlý birbirine karýþtýranlar ve bile bile hakký inkâr edenlerdir... Hakka yönelmiþ ve hak yolda olan mü'min müslümanlara en çetin düþmanlýðý yapan Ehl-i Kitab, bir yandan müslüman olmayý arzulayanlarý çok çeþitli iftiralarla engellemeye çalýþýrken, diðer yandan müslüman olanlarý Ýslâm’dan soðutmak ve uzaklaþtýrmak için ne kadar þeytanî tuzak var ise kurmaya çalýþmýþlar, hâlâ bu çalýþmalarýna son hýzla devam etmektedirler...
Yegâne Rabbimiz ve Ýlâhýmýz Allah Teâlâ, Ehl-i Kitab için þöyle buyuruyor:
"De ki: 'Ey Ehl-i Kitab, sizler þahidler olduðunuz hâlde, ne diye iman edenleri Allah yolundan-onda bir çarpýklýk bulmaya yeltenerek- çevirmeye çalýþýyorsunuz? Allah, yaptýklarýnýzdan gafil deðildir.'
Ey iman edenler, eðer kendilerine Kitab verilenlerden herhangi bir gruba boyun eðecek olursanýz, sizi imanýnýzdan sonra tekrar küfre döndürürler."26
"Ey iman edenler, gerçek þu ki, (yahudî) bilginlerinden ve (hristiyan) rahiplerinden çoðu, insanlarýn mallarýný haksýzlýkla yerler ve Allah'ýn yolundan alýkoyarlar. Altýný ve gümüþü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acý bir azabý müjdele."27
"Yahudîlerin yaptýklarý zulüm ve birçok kiþiyi Allah'ýn yolundan alýkoymalarý nedeniyle (önceleri) kendilerine helâl kýlýnmýþ güzel þeyleri haram kýldýk."28
"Ey iman edenler, yahudî ve hristiyanlarý dostlar (velîler) edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostudurlar. Sizden onlarý kim dost (velî) edinirse, kuþkusuz onlardandýr. Þüphesiz Allah, zalimler topluluðuna hidayet vermez"29
5- Münâfýklar
"Münafýklar: Ýtikât olarak küfrü içinde gizleyen ve iman ettiklerini söyleyen (yani, içinden Ýslâm'ý inkâr edip dýþýndan iman etmiþ görünen) kimse."30
Rabbimiz Allah, münâfýklarýn durumlarýný þöyle buyuruyor:
"Ýnsanlardan öyleleri vardýr ki: "Biz, Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler. Oysa inanmýþ deðillerdir.
(Sözde) Allah’ý ve iman edenleri aldatýrlar. Oysa onlar, yalnýzca kendilerini aldatýyorlar ve þuurunda deðiller.
Kalplerinde hastalýk vardýr. Allah’da hastalýklarýný arttýrmýþtýr. Yalan söylemekte olduklarýndan dolayý onlar için acý bir azab vardýr.
Onlara: 'Yeryüzünde fesât çýkarmayýn' denildiðinde: 'Biz, sadece ýslah edicileriz' derler.
Bilin ki, gerçekten, asýl fesâtçýlar bunlardýr, ama þuurunda deðildirler."31
Münafýklar, gizli kâfir ve müþrikler olduklarý için, yani kalben küfür ve þirk içinde, zâhirde müslüman göründükleri için, mü'min müslümanlara zararlý olacaklarý konusunda þübheler oluþmasýna raðmen, fazlaca üzerin de durulmaz... Hâlbuki onlar, kalplerinde taþýdýklarý necis küfür ve þirkten dolayý muvahhid mü'minlere korkunç düþmandýrlar... Fýrsat buldukça bu kin ve düþmanlýklarýný gündeme getirir, mü'min müslümanlara zarar vermeye çalýþtýklarý gibi, insanlarý Allah'ýn yolundan alýkoymaya var güçleriyle çalýþýrlar...
Münâfýklarýn, içlerindeki kin ve düþmanlýktan dolayý insanlarý Allah'ýn yolundan alýkoyduklarýný ayetlerde þöyle beyan ediyor Allah Teâlâ:
"Münâfýklar, sana geldikleri zaman: 'Biz, gerçekten þehadet ederiz ki, sen kesin olarak Allah'ýn Rasulüsün' dediler. Allah da bilir ki, sen elbette O'nun Rasulüsün. Allah, þübhesiz münâfýklarýn yalan söylediklerine þahidlik eder.
Onlar, yeminlerini bir siper edinip Allah'ýn yolundan alýkoydular. Doðrusu ne kötü þey yapýyorlar."32
"Allah, onlara (münâfýklara) þiddetli bir azab hazýrlamýþtýr. Doðrusu onlarýn yaptýklarý ne kötüdür.
Onlar, yeminlerini bir siper edindiler, böylece Allah'ýn yolundan alýkoydular. Artýk onlar için alçaltýcý bir azab vardýr.
Ne mallarý, ne çocuklarý onlara Allah'a karþý hiç bir þeyle yarar saðlamaz. Onlar, ateþin halkýdýr, içinde süresiz kalacaklardýr."33
Rabbimiz Allah Teâlâ, dosdoðru yolun üzerine tuzak ve barikatlar kurup, insan kullarýný engelleyen iman ve Ýslâm düþmanlarýný böylece beyan buyurmaktadýr...
Ýnsanlarý Allah'ýn yolundan alýkoyup þeytanýn yoluna sevk eden, yani haktan çevirip bâtýla yönlendiren bu yol kesen eþkýyalarýn cezalarýný ne olduðunu beyan buyuran Rabbimiz Allah'ýn ayetlerini hep beraber okuyalým:
"Þübhesiz, inkâr edenler, Allah'ýn yolundan alýkoyanlar, sonra ölenler, iþte Allah, onlara kesinlikle maðfiret etmeyecektir."34
"Ýnkâr edip de Allah'ýn yolundan alýkoyanlar, Biz, iþledikleri bozgunculuða karþýlýk, onlara azab üstüne azab ilave ettik."35
Ve Allah Teâlâ, kendisinden baþka Rabb ve Ýlâh kabul etmeyen, Ýslâm'ý din, Kur'ân'ý hayat dûsturu ve Rasulullah Muhammed (s.a.s.)'i önder edinen muvahhid mü'min müslüman kullarýný uyarýyor!..
"Yeminlerinizi kendi aranýzda, bozgunculuk unsuru edinmeyin. Sonra sapasaðlam basan ayak kayar ve Allah'ýn yolundan alýkoyduðunuz için kötülüðü tadarsýnýz. (Ayrýca) Büyük azab da sizin içindir."36
"Bir de yurtlarýndan refahtan þýmarýp-azýtarak, insanlara gösteriþ yaparak çýkanlar ve (halký) Allah'ýn yolundan alýkoyanlar gibi olmayýn. Allah, onlarýn yaptýklarýný çepeçevre kuþatandýr."37
Allah'ýn ve Rasulü Muhammed (s.a.s.)'in gösterdiði dosdoðru yolda yürüyen muvahhid mü'minlerin bu uyarýya çok dikkat etmesi gerektiði gibi, Allah'ýn yolundan alýkoyan, yol kesen eþkýyalara karþýda çok uyanýk olmalý, onlarýn tuzaklarýna düþmemeli, engellerine takýlmamalýdýr...
Ey iman ve akýl sahipleri, uyanýk olun, dikkat edin ve þuurlu davranýn!..
Dipnot
1) Fatiha, 1/6-7.
2) Rabbimiz Allah þöyle buyurur:
"Kim Allah'a ve Rasulüne itaat ederse, iþte onlar Allah'ýn kendilerine nimet verdiði Peygamberler, sýddîkler, þehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaþtýr onlar." Nisa, 4/69.
3) En'âm, 6/153.
4) Bakara, 2/120. Âl-i Ýmrân, 3/73.
5) En'âm, 6/71.
6) Hâkim en-Nisâbûrî, el-Mütedresk Ale's-Sahihayn, çev. M. Beþir Eryarsoy, Ýst. 2013, C. 5, Sh. 123, Hds. 3294.
Ýmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, çev. Hüseyin Yýldýz, Vdð. Ýst. 2014, C. 14, Sh. 647-648, Hds. 21504-21505.
Ýmam Nesâî, es-Sünenü'l-Kübrâ, çev. Zekeriya Yýldýz, Ýst. 2011, C. 10, Sh. 175, Hds. 11109.
Nureddin el-Heysemî, Sahih Ýbn Hýbbân Zevâidi, çev. Hasan Yýldýz, Ýst. 2012, C. 2, Sh. 227, Hds. 1741.
Sünen-i Ýbn Mace, Mukaddime, B. 1, Hds. 11.
Sünen-i Dârimî, Mukaddime, B. 23, Hds. 208.
7) Bakara, 2/217.
8) Bakara, 2/191.
9) Bakara, 2/193.
10) Enfal, 8/36-40.
11) A'râf, 7/85-87.
12) A'râf, 7/16-18.
13) Ankebut, 29/38.
14) Mâide, 5/91.
15) Zuhruf, 43/62.
16) Ýbn Kayyým, el-Cevziyye, Ý'lâmü'l-Muvakký'in, çev. Dr. Pehlül Düzenli, Ýst. 2013, C. 1, Sh. 75.
17) Bakara, 2/257.
18) Nahl, 16/36.
19) Ýbrahim, 14/2-3.
20) Hacc, 22/25.
21) Muhammed, 47/1.
22) Tevbe, 9/9.
23) Muhammed, 47/32.
24) A'râf, 7/44-45.
25) Hud, 11/18-19.
26) Âl-i Ýmrân, 3/99-100.
27) Tevbe, 9/34.
28) Nisa, 4/160.
29) Mâide, 5/51.
30) Seyyid Þerif Cürcânî, Arabça-Türkçe Terimler Sözlüðü - Kitabu't-Ta'rîfât, çev. Dr. Arif Erkan, Ýst. 1997, Sh. 226.
31) Bakara, 2/8-12.
32) Münafikun, 63/1-2.
33) Mücadele, 58/15-17.
34) Muhammed, 47/34.
35) Nahl, 16/88.
36) Nahl, 16/94.
37) Enfal, 8/47.
