Abdullah b. Amr (r.a.)'ýn rivayetiyle þöyle buyurur Rasulullah (s.a.s.):
"Ümmetimin, eðer korkuya kapýlarak zalime:
-Ey zalim! demediðini gördüðüm takdirde artýk onlara elvedâ denilmiþ demektir!"1
Ýzzetli, þerefli, adâletli, merhamet olunmuþ, insanlar için þahid kýlýnmýþ vasat ümmetin yegane önderi ve hayat örneði Rasulullah (s.a.s) böyle buyuruyor… Ümmet, ne zulmedecek, ne de zulme rýza gösterecek... Ümmet, yeryüzünde fitneyi kaldýrmak ve zulmü yok etmek için görevli kýlýnmýþtýr... Onun varlýk sebebi, Allah'dan baþka hüküm koyucu ilâh kabul etmemesi, Allah'a ve Rasulü (s.a.s.)'e itaat etmesi, yeryüzünde Allah'ýn hükmüyle hükmedip adâletin egemenliðini saðlamasýdýr...
Ebu Zerr (r.a.) rivayet eder.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:
"Allah buyurdu ki:
-Ben, zulmü kendime haram kýlmýþýmdýr. Onu, sizin aranýzda haram kýldým. Bundan dolayý birbirinize zulmetmeyiniz!"2
Rabbimiz ve Ýlâhýmýz Allah Azze ve Celle, zulmün her türlüsünü haram kýlýp yasaklamýþtýr... En büyük zulüm þirktir ve Allah'ýn indirdikleri ile hükmetmemek zulmün tâ kendisi hükmetmeyenler ise zalimlerin tâ kendileridir...
Þöyle buyurur kendisinden baþka hak ilâh olmayan ve yegâne hüküm koyucu Allah Teâlâ:
"Hani Lokman oðlunu - öðüt vererek demiþti ki: 'Ey oðlum, Allah'a þirk koþma. Þübhesiz þirk, gerçekten büyük bir zulümdür." 3
"Kim Allah'ýn indirdiðiyle hükmetmezse, iþte onlar zalim olanlarýn tâ kendileridir."4
Zulmü haram eden Rabbimiz Allah, kendisine iman eden kullarýnýn bu haramý iþlememelerini, ondan uzak durmalarýnýn emretmiþtir… Rahmân Allah'ýn kullarý, O'ndan baþka rab, ilâh ve melik kabul etmeyen mü'min müslümanlar, ne zulmeder, ne de zulme rýza gösterir… Aksine, zulme ve zalime karþý sert tavýrlý olup, imkânlarý nisbetinde zulmü eliyle, diliyle ve kalbiyle karþý koyup kaldýrmaya gayret ederler…
Ýktidarý zulüm üzere kurulmuþ olanlara karþý tavýr koymak, onlarýn zalim olduklarýný yüzlerine haykýrmak, onlarý zulümden vazgeçirip Âlemlerin Rabbi Allah'ýn indirdiði hükümlerle hükmederek âdil olmaya davet etmek, en faziletli cihad olduðunu Rasulullah (s.a.s.) beyan buyurmuþtur!..
Ebu Said el-Hudrî (r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Cihadýn en efdalý, zalim sultanýn, veya zalim emirin yanýnda söylenecek adâletli sözdür."5
Þu bir gerçektir ki, zulüm yönetimleri kýsa ömürlü olurlar… "Zulüm ile abâd olanýn, akibeti berbâd olur" diyen hikmet ehli çok yerinde bir tesbitte bulunmuþlardýr… Bu tesbit, þu ayetin ifadesidir:
"Zulmetmekte olanlar, nasýl bir inkýlâba uðrayýp devrileceklerini pek yakýnda bileceklerdir."6
"Allah'ý, sakýn zulmedenlerin yapmakta olduklarýndan habersiz sanma. Onlarý yalnýz gözlerin dehþetle belireceði bir güne ertelemektedir. Baþlarýný dikerek koþarlar, gözleri kendilerine dönüp çevrilmez. Kalbleri (sanki) bomboþtur."7
"Zulmedenleri yaptýklarý fýsk dolayýsýyla pek zorlu bir azab ile yakaladýk." 8
Zulmeden güç sahiplerine bir miktar zaman tanýmak, onlarýn azaba uðramalarýnýn ertelenmesi, kendilerini sevindirmekte, þýmarmalarýna vesile olmaktadýr… Hâlbuki bu zaman içinde zulümden vazgeçip tevbe etmeleri gerekirdi… Onlar, ýslah olmalarý için tanýnan zamaný, zulümlerini arttýrmak için bir fýrsat bilip isyanlarýnda aþýrýya gitmektedirler…
Rabbimiz Allah þöyle buyurur:
"Derken kendilerine hatýrlatýlaný unuttuklarýnda, onlarýn üzerine her þeyin kapýlarýný açtýk. Öyle ki kendilerine verilen þeylerle sevince kapýlýp þýmarýnca onlarý apansýzýn yakalayýverdik. Artýk onlar, umutlarý suya düþenler oldular."
Böylece zulmedilen topluluðu kökü kurutuldu. Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah'adýr."9
Zalimlerin sonu böyledir ve bu, hiç de deðiþmez… Netice de baþlarýna gelir ve zulüm ile âbâd olmanýn, akýbetinin berbâd olduðunu görürler…
Allah Teâlâ, bu hakikatýn duyurulmasýný emir buyurur:
"De ki: 'Düþündünüz mü hiç, size Allah'ýn azabý apansýz ya da açýktan geliverirse, zulme sapan kavimden baþkasý mý yýkýma uðrayacak?."10
O gün gelmeden uyanmak, beraber olmak, Ümmet vahdetini saðlamak, zulüm yönetimlerini yok etmek ve zalimleri ýslah etmek gerekir!..
Ýþgal altýndaki Ýslâm topraklarýndaki Mustaz'af mü'min müslümanlara zulmeden zalim taðutî düzenlerin baþýnda bulunanlar ve onlara yardýmcý olanlara karþý, mazlumlarýn birleþip tavýr almalarý ve onlara asla destek olmamalarý lazýmdýr… Bir zalimi, diðer zalime tercih edip yardýmcý olan mazlumlar, o zalime verdikleri destekten dolayý, o zalimin suç ortaðýdýr… Zalimlerden bir zalim beðenmek, onun zulmüne razý olup ona meyletmek, ateþe mustahak olmak demektir…
"Zulmedenlere eðilim göstermeyin, yoksa size ateþ dokunur. Sizin Allah'dan baþka velîleriniz yoktur, sonra yardým göremezsiniz."11 buyuran Allah Teâlâ, zalimlerden tamamen iliþkiyi kesmeyi, onlarla uzlaþmamayý emrediyor…
O zalimler ki, Allah'ýn indirdiði hükümlerle hükmetmedikleri bir yana, Allah'ýn hükümleriyle hükmedilsin isteklerini gündeme getiren, esaret altýndaki müslümanlarý terörist ve anarþist kabul ederek en aðýr cezalarla cezalandýrmaktadýr… Taðutî mahkemeler, bu mazlumlarýn suç dosyalarýyla meþgul olup aðýr cezalarla sonuçlandýrýrken, hapishâne ve zindanlarý mustaz'af mazlumlarla dolmaktadýr…
Emiru'l-mü'minin Ýmam Ali (r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:
"Allah buyuruyor ki:
-Benden baþka yardýmcý bulamayan birine zulmedene þiddetle azab ederim."12
Mazlum ve mustaz'af mü'min müslümanlarýn, kendisinden baþka Mevlâlarý olmayan Allah'a duâlarý:
"Sen bizim Mevlâmýzsýn. Kâfirler topluluðuna karþý bize yardým et."13
"Mevlâ: Efendi, sahib, mâlik, yardýmcý" demektir. 14
"Allah'a sarýlýn, sizin Mevlânýz O'dur. Ýþte ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardýmcý."15
"Bilin ki gerçekten Allah, sizin Mevlânýzdýr. O ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardýmcýdýr."16 buyuran Rabbimiz, Ýlâhýmýz ve Mevlâmýz Allah Teâlâ:
"Dilediðini yardýmýyla destekler"17ve "Dikkat edin! Þübhesiz Allah'ýn yardýmý pek yakýndýr." diye zulme uðrayan kullarýný müjdelemektedir…
Rahmân Allah'ýn mü'min muvahhid kullarý bilip iman edeler ki:
"Yardým ve zafer (nusret), ancak üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ýn katýndadýr." 18
Ancak þu hakikat unutulmamalýdýr ki, Ýman ehli kullar, kulluk görevlerini emrolunduklarý gibi dosdoðru yaparlarsa, yani katýksýz iman ile beraber Allah'a ve Rasulü (s.a.s.)'e itaat ederlerse, onlara va'dedilen yerine getirilir…
Allah Teâlâ, "Zulmetmeyin!" buyurdu. Allah'ýn indirdiði hükümlerle hükmetmemek, hevânýn ilâh edinilip onun hükümlerine göre hükmetmek en büyük zulmün tâ kendisidir… Adâletten uzaklaþarak, yani Ýslâm'ý hayat nizamý olmaktan çýkararak zulmetmek, elbette kulluk görevlerine ihanet etmek demektir… Zalime meyletmek ve zalimi sevmek, zulmün tâ kendisi olmaktan baþka bir þey deðildir…
Mü'minlerin annesi Âiþe (r. anha) rivayet eder.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Þirk, küçücük karýncalarýn karanlýk gecede kayalýk üzerindeki yavaþ hareketinden daha gizlidir.
Bunun en alt mertebesi ise, bir miktar zulüm dolayýsýyla (birsini) sevmen ve azýcýk bir adâletten ötürü (birisine) buðz etmendir.
Zaten din, sevmek ve buðz etmekten baþka bir þey midir ki?
Azîz ve Celîl olan Allah'da:
"De ki: 'Eðer Allah'ý seviyorsanýz bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ." (Âl-i Ýmrân 3/31) buyurmaktadýr."19
Zulmeden zalimlere karþý sevgi beslemek, o zulmü iþleyen zalim ile beraber zulmetmek demektir… Zulme ve zalime karþý, mü'min müslümanlarýn kalbinde sevgi olamaz… Zulmedenlere asla bir yakýnlýk, bir meyil ve bir destek olamaz… Böyle bir istek ve hareket, zulmün iþlenmesi suçunun ortaðý eyler… Katýksýz iman ehli olan kullar, zulmetmedikleri gibi, zulme ve zalime asla rýza göstermez, boyun bükmezler… Onlar, kim olursa olsun zalime karþý durur, mazlumdan yana olurlar…
Allah Teâlâ:
"Ne zulmediniz, ne de zulme uðrayýnýz." 20buyurmaktadýr.
Süleyman b. Amir, babasý Amr b. el-Ahfas (r.a.)'dan nakleder.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Siz, zulmetmeyiniz, zulme de uðramayýnýz!" 21
Yegâne hayat nizamý Ýslâm, her türlü zulmü kaldýrmak için geldi… Ona iman edenlerin kulluk vazifesidir ki, Ýslâm'ýn bu gayesinin her varlýk için gerçekleþtirmiþ olsun… Sadece insana yapýlan zulüm deðil, hayvan, bitki, dað, taþ, kara ve denizden hangi varlýða zulüm yapýlýrsa, mü'min müslümanýn vazifesidir ki, o zulmü gidersin ve o zalimi durdursun… Ýslâm'ýn yeryüzüne hâkim olmasý, Ýslâm adýna muttakî mü'minlerin yönetimde bulunmasý, bütün yeryüzü varlýklarý için huzur, mutluluk ve sýhhatin sebebidir… Bilindiði gibi Ýslâm, adâleti emredip zulmün her çeþidini yasaklar… Ýslâm'ýn egemen olmasý demek, yeryüzünün adâletle dolmasý ve zulümlerin yok olmasý demektir…
Ebu Hurre er-Rakkaþî (r.a.)'dan, O da amcasýndan rivayet eder.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Dikkat edin, zulmetmeyin! Dikkatli olun zulmetmeyin! Dikkat edin zulmetmeyin!" 22
Ýbn Mes'ud (r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Zulmetmeyin! (Zulmederseniz,) duâ edersiniz amma kabul edilmez, yaðmur istersiniz amma üzerinize yaðmur yaðdýrýlmaz, yardým istersiniz amma yardým edilmezsiniz." 23
Rasulullah Muhammed (s.a.s.)'e Ümmet olmuþ, her mü'min müslüman kiþiye, önderleri ve hayat örnekleri böyle buyurmuþtur… Zulmetmeyin! zulüm suçunu iþlemeyin! Zulme rýza göstermeyin!.. Zalim olana en küçük bir sevgi oluþmasýn kalbinizde… Çünkü zalimi ve iþlediði zulmü sevmek, zulüm iþlemede ona yardýmcý olmak, zulmün tâ kendisidir! Böyle davrananlar zalim olana zulmetmektedirler… Zulüm, zalimin zulmüne yardým etmek, adâlet, zalimin zulmünü engellemektir…
Gayr-ý Ýslâmî, beþerî ve taðutî düzenlerin istisnâsýz hepsi zulüm düzenleridir… Çünkü Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmiyor, aksine Allah'ýn hükmünü geçersiz kýlýp yasaklýyorlar… "Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyenler zalim olanlarýn tâ kendileri olduklarý" malumdur… Ýþgal altýndaki Ýslâm topraklarýnda egemen olan taðutlarýn yönetimlerinin her merhalesi zulümdür… Kurum ve kuruluþlarý zulüm üzere binâ edilmiþtir… Bundan dolayý hiçbir müslüman onlarýn kurum ve kuruluþlarýnda yer alamaz… Eðer onlarla beraber mesaî arkadaþlýðý yapacak olsa, zulümlerine katkýda bulunur ve ortak olur… Hiçbir müslüman, taðutî zulüm düzenlerinin, yönetimlerinin ayakta kalýp yaþamalarýna vesile olmamalýdýr… Aksine onlarýn ýslâh olmasý ya da yok olmasý için bütün imkânlarýyla çalýþmalýdýrlar…
Zulüm o kadar kötü bir þey, o kadar aðýr bir suçtur ki, bunun kötülüðünü beyan etmek için Abdullah ibn Abbas (r.anhuma) þöyle bir örnek verip diyor ki:
-Eðer bir dað, bir daða azgýnlýk ve zulüm edeydi, azgýnlýk eden parça parça edilirdi! 24
Zulmetmek bu kadar tehlikeli ve bu kadar korkunç bir kabahattýr… Gerçekten iman ettiðini beyan eden hiçbir müslüman, zalimlerle birlikte olamaz, onlara herhangi bir destek verip yardýmda bulunamaz… Hele hele bu zalimler, istilâ edilen Ýslâm topraklarýnda küfür ve þirk yasalarýyla yönetiyorlarsa… Bu yönetimlerin yerel olanlarý da, genel olanlarý da zulüm üzerine kurulmuþ ve zulüm üzerine devam etmektedirler… Azýyla, çoðuyla zulüm, zulümdür… Zalimlerden bir zalim beðenmek, zulümlerden bir zulüm tercih etmek, Tevhid ehli hiçbir mü'min müslümanýn iþi olmamalýdýr… "Ne de olsa bizimkidir" deyip, Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyen zalim bir yöneticiye sahib çýkýp tercih etmek, Tevhid'e ve Ýslâm'a karþý suç iþlemekten baþka bir þey deðildir… eðer zulüm iþleyen zalim onlardan ise, onlarýn vazifesi, zulüm iþlemesine yardým etmek deðil, onu zulümden alýkoymaktýr…
Abdullah b. Mes'ud (r.a.) rivayet eder.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:
"Dikkat ediniz! Gerçekten vallahi siz, ya iyiliði emreder, kötülükten men'edersiniz, zalimin elinden tutup onu hakka döndürürsünüz ve onu hak üzere tutarsýnýz ya da Allah, bazýnýzýn kalbini bazýlarýnýnkine karýþtýrýr, sonrada onlara lânet ettiði gibi size de lânet eder." 25
Abdullah b. Mes'ud (r.a.) rivayet eder.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Bütün benliðime hâkim olan Zat'a yemin ederim ki, siz de onlarý gerektiði þekilde önlemedikçe hayýr (size de kurtuluþ yoktur)!" 26
Zalimlerin zulmünü engellemeyenler, onlara zulümlerinde yardým edenler, onlarýn zulüm yönetimine destek verenler, onlarla beraber azabý hak eder, onlara verilen cezadan payýna düþeni alýr…
Allah Teâlâ þöyle buyurur:
"Ve sizler, yalnýzca zulmedenlere isabet etmekle kalmayan bir fitneden korkup sakýnýn. Bilin ki, gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandýrmasý pek þiddetli olandýr." 27
Zalimlerin ve zalimlere zulümlerinde yardýmcý olanlarýn hem ahirette cezalarý vardýr, hem de dünya hayatlarýnda… Rasulullah (s.a.s.) bu hakikatý beyan buyurmuþ, ümmetine nasihat edip uyarmýþtýr…
Ebu Bekre (r.a.)'ýn rivayetiyle þöyle buyurur Rasulullah (s.a.s.):
"Ahirete ertelenecek cezasý ile beraber, sahibi için zulüm ve akrabayý ziyareti terk kadar, Allah'ýn cezalandýrmayý çubuklandýrmasýna lâyýk olan bir günah yoktur." 28
Yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.s.), duâlarýnda zulümden ve zalimlerden Allah'a sýðýnmýþ, bu konuda Ümmetine yol gösterip örnek olmuþtur… Kadýn olsun, erkek olsun Ümmetin her ferdi, Rasulullah (s.a.s.)'e itaat etmekle mükelleftir… 29
Ebu Hüreyre (r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.), duâsýnda þöyle derdi:
"Allah’ým, fakirlikten Sana sýðýnýrým. Darlýk ve Zilletten Sana sýðýnýrým. Zulüm etmekten ve zulme uðramaktan Sana sýðýnýrým." 30
Enes b. Mâlik (r.a.) anlatýyor.
Ben, Rasulullah (s.a.s.)'e devamlý hizmet ediyordum. (Seferlerde konak için bineðinden) her iniþinde O'nun þu duâyý çok söyler olduðunu iþitip dururdum:
"Allah’ým, ben tasadan, mahzûnluktan, âcizlikten, tenbellikten, cimrilikten, korkaklýktan, borç baskýsýndan ve aðýrlýðýndan, kudret sahibi insanlarýn tasallut ve galabesinden Sana sýðýnýrým." 31
Cabir (r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle duâ ederdi:
"Allah’ým, benim iþitme ve görme duygularýmý düzelt ve onlarý bana vâris kýl (ölünceye kadar sahih ve saðlam olsunlar). Bana zulmedene karþý bana nusret ver (yardým et) ve ondan intikamýmý bana göster." 32
Mü'min müslümanlar, kalî olarak duâlarýnda Rabbleri Allah'a sýðýnýrken, fiilî olarak da bunu gündeme getirmeli ve her esen rüzgâra karþý eðilmemelidirler... Her esen rüzgâra eðilen, dað kadar da olsa, saman çöpü kadar kýymetinin olmadýðýný bilmelidirler… Zalim, kim olursa olsun asla taraftar olamamalý, hoþ görmemeli ve devamlý bir redd ile reddetmelidir… Sadýklarla beraber olmalý ve dosdoðru yol üzere yürürken, emrolunduðu gibi dosdoðru davranmalý, eðilip bükülmemelidir…
Küfrün ve Þirkin egemen olduðu, fitnenin her tarafý kapladýðý bir dönemde dosdoðru olmak, dosdoðru yolda yürümek, büyük bir fazilettir…
Vehb ibn Münebbih (r.a.) þöyle anlatýyor:
Kullardan bir adam, bir adama uðradý. Onu, kederli ve boynu bükük buldu.
-Neyin var, neden mahzûnsun? diye sordu.
O da:
-Filanýn iþi beni þaþýrttý! Kullukta bildiðin dereceye ulaþmýþtý, sonra dünya ehline döndü, dedi.
Diðeri de:
-Yoldan dönenden dolayý þaþýrma da, dosdoðru gidenden dolayý taaccüb et! diye karþýlýk verdi. 33
Bu hikaye, yaþanan hayatýn hikayesi deðil mi?
Dipnot
1- Hâkim en-Nisâbûrî, el-Müstedrek, çev. M. Beþir Eryarsoy, Ýst. 2013, C. 9, Sh. 396, Hds. 7118.
Celâleddin es-Suyûtî, Câmiu's-Saðîr, çev. Hüseyin Yýldýz, Ýst. 2013, C. 5, Sh. 501, Hds. 8585 (627). Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 2, Sh. 163, 190. ve
Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'tan.
2- Sünen-i Müslim, Kitabu'l-Birri ve's-Sýlâ, B. 15, Hds. 55.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu Sýfatu'l-Kýyame, B. 15, Hds. 2613.
Sünen-i Ýbn Mace, Kitabü'z-Zühd, B. 30, Hds. 4257.
Ýmam Buhârî, Edebü'l-Müfred, B. 225, Hds. 490.
3- Lokman, 31/13.
4- Mâide, 5/45.
5- Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'l-Melâhim, B. 17, Hds. 4344.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu'l-Fiten, B. 12, Hds. 2265.
Sünen-i Nesâî, Kitabu'l-Biat, B. 37, Hds. 4191.
Sünen-i Ýbn Mace, Kitabu'l-Fiten, B. 20, Hds. 4011-4012.
6- Þuara, 26/227.
7- Ýbrahim, 14/42-43.
8- A'raf, 7/165.
9- En'âm, 6/44-45.
10- En'âm, 6/47.
11- Hud, 11/113.
12- Taberânî, Mu'cemu's-Saðîr Terceme ve Þerhi, çev. Ýsmail Mutlu, Ýst. 1996, C.1, Sh. 106, Hds. 47.
Kuzâî, Þihâbü'l-Ahbâr, Tercümesi, çev. Prof. Dr. Ali Yardým, Ýst. 1999, Sh. 260, Hds. 874.
Celâleddin es-Suyûtî, A.g.e. C. 5, Sh. 501, Hds. 8586 (1046) Deylemî, C. 1, Sh. 115'den.
13- Bakara, 2/286.
14- Ferit Develioðlu, Osmanlýca - Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ank. 2002, Sh. 636.
15- Hacc, 22/78.
16- Enfal, 8/40.
17- Âl-i Ýmrân, 3/13.
18- Âl-i Ýmrân, 3/126.
19- Hâkim en-Nisâbûrî, el-Müstedrek, çev. M. Beþir Eryarsoy, Ýst. 2013, C. 5, Sh. 46, Hds. 3202.
Celâleddin es-Suyûtî, ed-dürrü'l-Mensûr, çev. Hasan Yýldýz, Ýst. 2012, C. 3, Sh. 446, Ýbn Ebi Hatim ve Ebu Nuaym, Hilye'den.
Ýmam Hafýz el-Munzirî, Hadislerle Ýslâm - Terðib ve Terhib, çev. A. Muhtar Büyükçýnar, Vdð. Ýst. T.Y. C. 6, Sh. 45, Hds. 40.
20- Bakara, 2/279.
21- Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'l-Buyu, B. 5, Hds. 3334.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu Tefsiru'l-Kur'ân, B. 10, Hds. 3281.
Sünen-i Ýbn Mace, Kitabu'l-Menâsik, B. 76, Hds. 3055.
Sünen-i Dârimî, Kitabu'l-Buyu, B. 3, Hds. 2537.
Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 5, Sh. 73.
22- Ýmam Muhammed b. Muhammed b. Süleyman er- Rûdânî, Büyük Hadis Külliyatý - Cemu'l-Fevâid, çev. Naim Erdoðan, Ýst. 2003, C. 2, Sh. 159, Hds. 3629. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 5, Sh. 172-173.
23- Nûreddin el-Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, çev. Fikret Güneþ, Ýst. 2010, C. 9, Sh. 186, Hds. 9191. Taberânî, el-Muce'mu'l-Evsat'tan.
24- Ýmam Buhârî, Edebü'l-Müfred, B. 268. Hbr. 588.
25- Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'l-Melâhim, B. 17, Hds. 4337-4338.
26- Sünen-i Tirmizî, Kitabu Tefsiru'l-Kur'ân, B. 6, Hds. 3237.
Sünen-i Ýbn Mace, Kitabu'l-Fiten, B. 20, Hds. 4006.
27- Enfal, 8/25.
28- Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'l-Edeb, B. 43, Hds. 4902.
Sünen-i Ýbn Mace, Kitabü'z-Zühd, B. 23, Hds. 4211.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu Sýfatu'l-Kýyame, B. 21, Hds. 2629.
Ýmam Buhârî, Edebü'l-Müfred, B. 268. Hds. 591.
29- Bkz. Âl-i Ýmrân, 3/31. Nisa, 4/59. Ahzab, 33/36.
30- Sünen-i Nesâî, Kitabu'l-Ýstiâze, B. 14, Hds. 5425-5428.
31- Sahih-i Buhârî, Kitabu'd-Daavat, B. 35, Hds. 58.
Sünen-i Nesâî, Kitabu'l-Ýstiâze, B. 8, Hds. 5418.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu'd-Daavat, B. 70, Hds. 3713.
32- Ýmam Buhârî, Edebü'l-Müfred, B. 282. Hds. 649-650.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu'd-Daavat (çeþitli Hadisler), B. 18. Hds. 3843.
33- Abdullah Ýbnü'l-Mübarek, Kitabü'z-Zühd, çev. M. Adil Teymur, Ýst. 1992, Sh. 134, Hbr. 538.