Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 2613
Toplam 16464765
En Fazla 25928
Ortalama 2710
Üye Sayýsý 1194
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
Evla Olan Def-i Mefasiddir
23/10/2009 - 09:56
 
Abdullah Dai
Yegâne hayat nizamý olan Ýslam Dini’nin deðiþmeyen meþhur Kavâid-i Fýkhiyye”den, yani Fýkhî Kaideler den birisi þudur:
Def’-i mefâsid, celb-i menâfiden evlâdýr. (1) Yani, Kötülükleri defetmek, menfaat saðlamaktan daha iyidir. Zarardan korunmak, gelecek kazançtan daha iyidir. Ýleride ne olduðu belirsiz bir menfaat için, mevcud bir menfaat fedâ edilemez. (2) Bir þeyde fesâdla, menfaat karþýlaþmýþ olsa, menfaat elde etmeye bakýlmayýp fesâdýn ortadan kaldýrýlmasýna çalýþýlýr. (3)

Bu deðiþmez fýkhî kaide hakkýnda ehil olanlarýn beyanlarýna dikkat edelim!..
               Meþhur müfessirlerden Elmalýlý M. Hamdi Yazýr (rh.a.) þöyle diyor:
               Fesâdlarýn savuþturulmasý, menfaatler saðlanmasýna tercih edilir. Yani, bir Menfaat ile bir mefsedet karþýlaþtýðýnda, mefedetin giderilmesi tercih edilir. Meselâ: Kendi yararýna olan bir iþi yapacak olduðunda, meþrû olmayan bir iþi yapmak zorunda kalsa, o meþrû olmayan iþi yapmamak için, söz konusu menfaati terk etmesi çoðu kez evlâ olur. Çünkü þeriat, yasaklar üzerinde daha fazla durmuþ, kanunlarýn çiðnenmemesi için çok büyük hassâsiyet göstermiþ, ancak bir menfaat, Mefsedetten daha büyük olursa, menfaat tarafý gözetilerek, Mefsedetin, Meþrû olmayan hareketin vukuûna bakýlmaz. Meselâ: Yalan söylemek meþrû deðildir. Amma iki hasým arasýný bulmak, daha büyük bir menfaati içerdiðinden burada yalan söyleyebilinir.
               Yine Þüf’a hakký olan bir satýþ akdîne gece yarýsý muttali olduðu ve yanýnda takrîr ve iþhâd istemi üzerine þahid göstereceði iki þahid bulunmadýðý halde sabahleyin:
              -Ben satýþa þimdi vakýf oldum, þüf’a hakkýma dayanarak isterim, diyerek hakkýný ihyâ için yalan söyleyebilir.
               Yine zalim, zorba birisi, bir baþkasýnýn yanýnda bulunan vediâ’yý, bir emaneti gasben almak istediðinde o kimseye, yanýnda öyle bir emanet bulunmadýðýný söyleyip emaneti imkâr etmesi lazým gelir.” (4)
                Elmalýlý M. Hamdi Yazýr’ýn verdiði bu örneklerdeki durum, “Ýslâm Þerîatý”’nda kendilerine ruhsat verilen ve câiz olan þeylerdir… Bu durumla karþý karþýya gelen mü’min müslümanlar, bu ruhsat ile amel ederler!..
                Esmâ bint Yezîd (r. anha)’nýn rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
                  “Yalan yalnýz üç yerde câizdir:  Adam, karýsýný memnun etmek için (yalan) konuþur. Savaþta (düþmana) yalan (söylemek). Ýnsanlarý birbiriyle barýþtýrmak için yalan söylemek.”  (5)
               Ümmü Külsüm bint Muayt (r.anha)’dan.
               Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
               “Ýnsanlar arasýný iyileþtirip düzelten ve bunun için hayýr maksadýyla söz ulaþtýran veya hayýr kasdýyla söz söyleyen kimse yalancý deðildir.” (6)
               Ýslâm’da câiz görülüp ruhsat verilen durumlara, câiz olmayan þeyleri kýyâslayýp çok büyük hâtalara düþenler, usûle aykýrý hareket ederek, “Kýyâs ma’a’l-fârýk” yapmýþ ve böylece sapanlardan olmuþlardýr…
              “Def’-i mefâsid, celb-i menâfiden evlâdýr.” Fýkhî kaideyi kaydeden Ömer Nasuhi Bilmen, meþhur “Kamus” unda þunlarý beyan eder:
              “Çünkü þer’i þerifin, Mehhiyyâta (Ýslâm’ýn yasak ettiði þeylere) itinasý, Memurata (emirlere olan) itinasýndan daha ziyadedir. Meselâ: Abdeste istinþak ve mazmaza sünnet olmakla beraber, oruçluya mekruhtur. Zira orucu sakatlamak meselesi, Sünnet meselesinden daha büyüktür.” (7)
               A. Refik gür þunlarý söylüyor:
               “Yani, mevcud zarardan korunma ilerideki kazançtan üstündür. Ýleride, mahiyeti meþkûk bir menfaat elde edebilmek düþüncesiyle, mevcud bir menfaatin fedâ edilmesi, akýllýca bir hareket sayýlmaz.” (8)
               Hilmi Ergüney, bu Fýkhî kaide konusunda þunlarý kaydediyor:
               “Yani, bir þeyde fesâd ve zararla menfaat karþýlaþmýþ olsa, menfaat elde etmeðe bakýlmayýp zarar ve fesâdýn ortadan kaldýrýlmasýna çalýþýlýr.” (9)
               Hayrettin Tanrýverdi þunlarý der:
               “Fesâdlarý def ve izâle etmek, ekseriyâ celb-i menâfiden evlâdýr. Bir menfaat ile bir mefsedet teâruz ettiði takdirde, yani bir kimse faideli iþ iþleyecek olsa, bir mefsedetsin iþlenmesini iltizam eylediði hâlde, o mefsedet iþlenmesin diye, o menfaati terk etmek ekseriyâ evlâdýr. Fakat menfaat, mefsedetten daha büyük olursa, menfaat tarafý gözetilerek, mefsedetin vukûuna bakýlmaz. Zirâ Þer’i þerifin yasaklara itinasý, emirlere olan itinasýndan daha fazladýr.
              Bu Kâide üzerinde, “Menâfiü’d- Dekaik” sahibi þunlarý söyler:
              Bir þeyde fesâd ve zarar ile maslahat ve menfaat teâruz ettiðinde, mefsedet ve mazarratýn def ’i takdim olunur. Mefsedetin kaldýrýlýp yok edilmesi, menfaati celbetmekten  evlâ görülür.
                Dolayýsýyla meþakkati defetmek için vâciblerin terki câizdir. Yasaklarýn önüne geçilmesine müsamaha edilmemiþtir. Bu madde, özellikle günah’ý kebâirde daha çok kullanýlýr.
                (………)
                Buraya kadar serdettiðimiz misâl ve zarar ile ilgili olan kaidelerden de anladýðýmýz gibi, Ýslâm hukuku hiçbir zaman fesâd ve zarara müsamaha tanýmaz. Emir ve nehy karþýsýnda kalan müslüman, ilk görev olarak o neyhden içtinâb eylemesidir. Zirâ yasaklar, devamlý önce gelir.” (10)
                Doç. Dr. Mustafa Yýldýrým’ýn bu Kâide ile ilgili açýklamasý þöyle:
                “Kötü ve zararlý þeylerin giderilmesi, yararlý þeylerin elde edilmesinden daha önemlidir. Bir konuda yarar ile zarar çatýþtýðý takdirde öncelikle zararýn def edilmesi esas alýnmalýdýr. Çünkü Ýslâm Dini, yasakladýðý þeylerden kaçýnýlmasýný, emrettiði þeylerin yerine getirilmesinden daha çok önemsemiþtir.” (11)
                Ebu Hüreyre (r.a.)’ýn rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.)þöyle buyurur:
                “Ben, sizleri bir þeyden nehyettiðim (size yasakladýðým) zaman, ondan kesinlikle kaçýnýn. Sizlere bir þey emrettiðim zaman da emrimi tutunuz. Gücünüzün yettiði kadar onu yerine getiriniz!” (12)
              Hadisin söyleniþ ortamý ve sebebine bakýldýðýnda konu daha net anlaþýlmaktadýr!..
              Ebu Hüreyre (r.a.) anlatýyor:
              Rasulullah (s.a.s.), bize hutbe okuyarak:
              “Ey cemaat, Allah, size Haccý farz kýlmýþtýr. Bundan dolayý Haccedin!” buyurdular.
               Bunun üzere bir adam, ayaða kalkarak:
              - Her senemi Ya Rasulallah? diye sordu.
                Rasulallah  (s.a.s.), sükût etti. Hattâ o zât, sözünü üç defa tekrarladý.
               Nihayet Rasulullah (s.a.s.):
               “Evet desem (her sene) vâcip olur. Sizde buna güç yetiremezsiniz!” buyurdu ve þunu ilave etti:
                “ Ben, sizi býraktýðým müddetçe, sizde beni býrakýn! Sizden önce geçenler, ancak çok soru sormalarý ve peygamberleri hakkýnda ihtilafa düþmeleri sebebiyle helâk olmuþlardýr. Ben, size bir þey emrettim mi, ondan gücünüz yettiði kadar yapýn! Bir þeyden sizi men’ettim mi onu, derhâl býrakýn!” (13)
                   Ýbn Recep el-Hanbeli (rh.a.), bu hadisin þerhinde þunlarý kaydeder:
                  “Rasulullah (s.a.s.)’in: “Size neyi yasakladýysam, onlardan uzak durunuz ve size neyi emrettiysem, ondan gücünüz yettiði kadarýný yapýnýz!” sözü hakkýnda âlimlerden biri þöyle der:
                  - Bu ifâdeden, yasaklamanýn emirden daha þiddetli olduðu sonucu çýkar. Çünkü yasaklanan þeyin her hangi bir kýsmýnýn bile iþlenmesine ruhsat verilmemektedir. Emredilen hususlarýn yerine getirilmesi ise, insanýn gücü (istitaat) ile sýnýrlýdýr.
                  Bu görüþ, Ýmam Ahmed b. Hanbel (rh.a.)’den nakledilmiþtir.(Sehl b. Abdullah et-Tüsterî’nin)
                  Bir Zâtýn söylediði þu söz de bu mânâya iþaret eder:
                  -Ýyi amelleri, hem iyiler, hem de fâcir (kötü, günahkâr) kimseler iþler. Ancak günahlardan, sadece sadýklar uzak dururlar!
                  Ebu Hüreyre (r.a.), Rasulullah (s.a.s.)’in þöyle buyurduðunu rivayet eder:
                  “Haram þeylerden sakýn ki, insanlarýn en çok ibadet edeni olasýn!” (14)
                  Âiþe (r. anha) validemiz þöyle der:
                  -Çok ibadet etmeyi alýþkanlýk hâline getiren kiþiyi geçmek isteyenler, günah iþlemekten uzak dursun!
                   Bu mevkuf hadis, Âiþe (r.anha) validemizden Merfû (Rasulullah’ýn sözü) olarak da rivayet edilmiþtir. (15)
                   Ýmam Hasan el-Basrî (rh.a.) þöyle der:
                   -Âbidler, Allah Teâlâ’nýn yasaklarýný terketmekten daha faziletli bir ibadet yapmamýþlardýr! (16)
                   Allâme ibn Hacer el- Askalânî (rh.a.), “Sahih-i Buhâri” nin þerhi olan “Fethu’l Bârî ” adlý eserinde þunlarý beyan eder:
                   “Size bir þeyi yasak ettiðimde ondan kaçýnýn.” Burada geçen yasaklýk, bütün yasaklýklarý kapsamaktadýr. Bundan, içki içmek örneðinde olduðu gibi mükellefe zorla yaptýrýlan þeyler müstesnâdýr. Çoðunluðun görüþü bu doðrultudadýr. Bazýlarý, bu görüþe muhalefet etmiþ ve genelliði esas alarak þöyle demiþlerdir:
                  -Bir günahý iþlemeye yapýlan zorlama (ikrâh), o günahý mubah kýlmaz. Ancak doðru olan, ortada geçerli bir zorlama olduðu takdirde sorumluluðun olmadýðýdýr.” (17)
                   Yegâne önderimiz ve hayat örneðimiz Rasulullah (s.a.s.)’in bu hadislerin den ve hadisi izâh eden âlimlerin beyanýndan net olarak anlaþýlmaktadýr ki, muvahhid mü’min kul, kendisine emredileni gücü ve imkâný el verdiði ölçüde yerine getirirken, kendisine nehy edîlen, yani yasaklanan þeylerden hemen vazgeçip, terk ederek uzaklaþacaktýr… Herhangi bir emri yerine getirirken, “niçin daha fazla yapmýyorsun?” sorusuna, “imkâným bu, gücüm buna yetmekte, ancak elimden bu kadarý gelmekte, gücüm ve imkâným bu kadarýný yapmaya yetmektedir” cevabýný vere bilir ve bu beyaný kabul görür… Fakat, kendisine nehyedilmiþ bir haramý iþlerken, bir kötülükte bulunurken, “bunu niçin yapýyorsun, bu haram ve günahtýr, bu kötülüðü niçin terk etmiyorsun?” Sorusuna ne yapayým, terk etmeye gücüm yetmiyor, bu haramý býrakmak elimden gelmiyor, bundan uzaklaþmak beni aþar ve ben buna mecburum” diye vereceði cevabý asla kabul görülmez ve hoþ karþýlanmaz… Çünkü haram kýlýnaný hemen terk etmek gerekir… Haram, günah ve kötü olan bir þey için, þu zamana kadar iþleyebilirsiniz… O zamana kadar serbestsiniz, sonra Tevbe eder, vazgeçer, býrakýrsýnýz diye bir ruhsat verilmemiþtir… 
                   Rabbimiz Allah Azze ve Celle ve Önderimiz Rasulullah (s.a.s.) tarafýndan haram kýlýnan, nehy edilen ve yasaklanan þeylerin bazýsýnda, çok azda olsa birileri için dünyalýk menfaat olabilir veya menfaat varmýþ gibi görülebilir, fakat o iþten görülecek zarar, o çok az faydadan kat kat fazladýr… Çok az bir menfaat için, haram kýlýnan ve zararý çok olan bir iþe meyledilemez… Çünkü o, kesin haram kýlýnmýþ ve mü’min müslüman kulun, ona yaklaþmamasý için emir buyrulmuþtur… Bu konuda hükmü kesinleþmiþ ve haram kýlýnmýþ içkiyi örnek olarak delil getirmek, naklen ve aklen doðru olmayan bir anlayýþtýr… Çünkü içki hakkýnda inen ilk ayette, onda hem büyük günah,  hemde insanlar için bazý faydalar olduðu beyan edilmiþ, Bkz. Bakara, 2/219.
 ikinci ayette, iman edenlere hitaben, “Sarhoþ iken nediyeceðinizi bilinceye kadar namaza yaklaþmayýn.” Nisa, 4/43. buyrulmuþtur.
                   Ýçki konusundaki son inen ayette ise, Rabbimiz Allah Teâlâ þöyle buyurur:
                   “Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taþlar ve fal oklarý, ancak þeytanýn iþlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun(lar)dan kaçýnýn. Umulur ki kurtuluþa erersiniz. Gerçekten þeytan, içki ve kumarla aranýza düþmanlýk ve kin düþürmek, sizi, Allah’ý anmak tan ve namazdan alý koymak ister. Artýk vaz geçtiniz deðil mi?” Mâide, 5/90-91
                     Emirûl- mü’minin Ýmam Osman b. Affan (r.a) þöyle demiþtir:
                     -Þarab, kötülüklerin anasýdýr! (21)
                     Apaçýk hakikat bu iken, Allah içkiyi tamamen haram kýlmýþken, kötülüklerin anasý olan þarap, þeytanýn iþlerinden bir pislik olduðu beyan edilmiþken, hangi mü’min müslüman kalkar da, “ayette de buyrulduðu gibi, içki her ne kadar haram kýlýnmýþsa da, onun bazý faydalarý da var. Ben, ondan faydalanmak için içerim” iddiasýnda buluna bilir?
                     Hâlbuki kesin kaide:
                     “Def’-i mefâsid, celb-i menâfiden evlâdýr!”
                      Asýl olan kötülüðü def etmektir, yoksa menfaati elde etmek deðildir!..
                      Ýmanda da böyle, amelde de böyle!
                      Ýmanda önce, “ Lâ ilâhe: Ýlâh yoktur” denilir, sonra , “Ýllallah: Allah’dan baþka” denilir. Yani, önce Allah’dan baþka bütün hüküm koyucu sahte ve yalancý ilâhlar reddedilir, sonra yalnýz ve yalnýz, eþsiz ve ortaksýz Allah’ýn ilâh olduðu kabul edilir…
                      Rabbimiz Allah Teâlâ,  kendisine katýksýz iman önce, taðutun reddedilmesini emretmiþte:
                       “Artýk kim taðutu tanýmayýp (redd ve inkâr ederek) Allah’a inanýrsa, o, kopmasý olmayan sapasaðlam bir kulpa yapýþmýþtýr. Allah, iþitendir, bilendir.” Bakara, 2/256
                         Ebu Hureyre (r.a.) rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
                         “ Helak edici olan yedi þeyden çekininiz!”
                         Sahabiller:
                         - Ya Rasulallah, bu yedi þey nedir? diye sordular.
                         Rasulullah:
                         “Allah’a þirk koþmak.
                         Sihir yapmak.
                         Allah’ýn haram kýldýðý bir caný öldürmek, haklý öldürülen müstesnâ.
                         Ribâ (fâiz kazanç) yemek.
                         Yetim malý yemek.
                         Düþmanlara hücûm sýrasýnda savaþtan kaçmak.
                         Zinadan Kal’a’ya girmiþcesine korunmuþ olup hatýrýndan bile geçirmeyen mü’min kadýnlara zina iftirasý atmak!” buyurdu. (23)
                         Ve Rabbimiz Allah Azze ve Celle’nin þu ayetleri:
“Kim Allah’ýn indirdiðiyle hükmetmezse, iþte onlar, kâfir olanlarýn tâ kendileridir.”
Mâide, 5/44.
 “Kim Allah’ýn indirdiðiyle hükmetmezse, iþte onlar, zalim olanlarý tâ kendileridir.”
Mâide, 5/45
 “Kim Allah’ýn indirdiðiyle hükmetmezse, iþte onlar, fâsýk olanlarýn tâ kendileridir.”
Mâide, 5/47.
                       Zalim egemen taðutlar tarafýndan iþgal edilen Ýslâm topraklarýnda, Rasulullah (s.a.s.)’in beyan buyurduðu helâk ediciler, serbest býrakýldýðý gibi, egemen taðuti otorite tarafýndan resmileþtirilmiþ ve þirkin egemen kýlýnmasýyla beraber diðerleri de yasallaþtýrýlmýþtýr… Egemen taðutlar, Allah’ýn indirdiði hükümlerle hükmetmedikleri bir yana, Allah’ýn hükümlerini yasaklamýþ ve onlarla hükmedilmesini isteyenleri de suçlu sayarak korkunç cezalarla cezalandýrmýþlardýr…
                             Fýkhî kaidemiz gereði önce bu mefâsidin def’i gerekir… Yoksa bazý menfaatlerin celbi için, taðuti düzenlerde yetkili makamlarý elde edip her türlü mefâsidi iþlemek ve iþletmek hakký hiçbir müslüman kula ruhsat olarak verilmemiþtir… Böyle düþünüp hareket edenlere ve onlara yardýmcý olanlara þu ayeti hatýrlatmak gerek:
                             “Onlar, hâlâ cahiliye hükmünü mü arýyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk için hükmü, Allah’dan daha güzel olan kimdir?” Mâide, 5/50.


 --------------------------------------------------------------------------------------------------
 1)Açýklamalý Mecelle-Mecelle-i Ahkâm-ý Adliye, Hazr. Ali Himmet Berki, Ýst. T.Y. Sh. 21, Md. 30.
2)Sadeleþtirilmiþ Mecelle, Sadþ. Ýbrahim Ural- Salih Özcan, Ýst. 1995, Sh. 27, Md. 30.
3)Kavâid-i Külliye- Fýkhî Kaîdeler/Mecelle, Ýst. 1992, Sh. 17, Md. 29.
4)Elmalýlý M. Hamdi Yazýr, Alfabetik Ýslâm Hukuku ve Fýkýh Istýlâhlarý Kâmusu, Hazr. Sýtký Gülle, Ýst. 1997, C.3, Sh.125.
Geniþ bilgi için bkz. Ýmam Nevevî, el- Ezkâr, çev. Harun Ünal Ýst. 2006, Sh. 656. vd.
5)Sünen-i Tirmizî, Kîtabu’l-Birri Ve’s-Sýlâ, B. 26, Hds.2003,
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Edeb, B. 50, Hds. 4921.
Ýmam Buhârî, Edebü’l, -Müfred B.179, Hds. 385.
Taberani, Mücemu’s-Saðir Tercüme ve Þerhi çev.Ýsmail Mutlu, Ýst. 1996, C.1, Sh.201, Hdsi 127.
6)Sahih-i Buhârî, Kitabu’s-Sulh, B. 2, Hds.3.
Sahih-i Müslîm, Kitabu’l-Biri, ve’s-Sýlâ, B.27, Hds.101.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Birri ve’s-Sýlâ, B. 26, Hds. 2004.
Sünen-i Ebu’d-Davud, Kitabu’l-Edeb, B.50, Hds. 4920.
Ýmam Buhârî, Edebü’l-Müfred, B.179, Hds. 385.
7)Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuk-ý Ýslâmiyye ve Istýlahat-ý Fýkhîyye Kamusu, Ýst.T.Y. C.1.Sh. 264.
8)A. Refik Gür, Hukuk Tarihi ve Tefekkür Bakýmýndan Mecelle, Ýst. T.Y. Sh. 51.
9)Hilmi Ergüney, Ýzahlý ve Mukayeseli Mecelle Küllî Kâideleri, Ýst. 1965, Sh. 53.
10)Hayrettin Tanrýverdi, pratik Ýslâm Hukuk, Sivas, T.Y. Sh. 113- 115.
11)Doç. Dr. Mustafa Yýldýrým, Mecelle’nin Küllî Kâideleri, Ýzmir, 2001, Sh. 90.
12)Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Ý’tisâm, B. 2, Hds.19,Sahih-i Müslîm, Kitabu’l-Fedâil, B.37, Hds. 130. Sünen-i Ýbn Mace, Mukaddime, B.1, Hds. 2.  Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.2, Sh. 447, 456.
13)Sahih-i Müslîm, Kitabu’l-Hacc, B.73, Hds.412. Sünen-i Neseî, Kitabu’l-Menasiku’l-Hacc, B. 1, Hds. 2619. Ýmam Celâleddin es-Suyutî, Esbâb-u Vurûdi’l-Hadis, çev. Dr. Necati Tetik-Abdulmecid Okçu, Erzurum,1996, Sh. 128, Hds. 93. Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.1, Sh.184.
14)Sünen-i Kitâbu’z-Zühd, Hds. 2407. Sünen-i Ýbn Mace,  Kitâbu’z-Zühd, B. 24, Hds. 4217.
Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.2, Sh. 310.
15)Bkz. Ebu Ya’lâ, el-Müsned, No 4950.
16)Ýbn Receb el-Hanbelî, Hadislerle Ýlim ve Hikmet-Câmiu’l-Ulûm Ve’l-Hikem, çev. Ali Kaya, Ýst. 2006, C.1, Sh. 307-308.
17)Ýbn Hacer el-Askalânî, Fethu’l-Bârî-Muhtasar, çev. Dr. Ýbrahim Tüfekçi, Ýst. 2008, C.14, Sh.337.
18)Sünen-i Neseî, Kitabu’l Eþribe, B.44, Hbr. 5632-5633.
19)Sahih-i Buhâri, Kitabu’l-Vesâyâ, B.24, Hds.29. Kitabu’l-Muharibin, B.30, Hds.48.
     Kitabu’t-Týbb, B.48, Hds.78. Sahih-i Müslim, Kitabu’l- Ýman, B.38, Hds.145.
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Vesâyâ, B.10, Hds.2874. Sünen-i Neseî, Kitabu’l- Vesâyâ, B.12, Hds.3652. Ayrýca Bkz. Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Ýsti’zan, B.33, Hds.2876.


Bu Makale 5213 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

12/02/2024 - 11:04 HESABA ÇEKÝLMEK

©

03/07/2017 - 15:52 EN GÜZEL SÖZLÜ OLMAK

©

01/02/2017 - 11:24 KENDÝLERÝNE MÜHLET VERÝLEN ZALÝMLER

©

07/11/2016 - 11:47 ALLAH'IN VELÎLERÝ KÝMLERDÝR?

©

18/10/2016 - 14:06 KUDÜS VE MESCÝD-Ý AKSÂ HAKKINDA BÖYLE BUYRULDU

©

27/09/2016 - 11:22 AZ GÜLÜP ÇOK AÐLAMAK!

©

10/08/2016 - 13:03 KALBLERÝ ÝÞGALDEN KURTARMAK

©

28/06/2016 - 12:04 CAHÝLLERÝ, CEHÂLETEN KURTARMAK

©

02/05/2016 - 12:18 MÜ'MÝNLERÝN MÝSALÝ

©

09/03/2016 - 14:01 EN HAYIRLI NESÝL BÖYLE ÝDÝ!

©

01/02/2016 - 10:59 DOSDOÐRU YOLDAN SAPMAMAK ÝÇÝN

©

04/01/2016 - 11:38 BÜYÜK CÝHAD

©

01/12/2015 - 13:49 EN HAYIRLI NESÝL BÖYLE ÝDÝ!

©

31/07/2015 - 14:48 Dosdoðru Yolun Eþkiyasý

©

06/05/2015 - 14:28 KALBE DAÝR

©

16/12/2014 - 12:16 AHDE VEFÂ, KATIKSIZ ÝMANIN GEREÐÝDÝR

©

23/10/2014 - 15:41 “BÝZ, ÜMMÎ BÝR ÜMMETÝZ!”

©

01/09/2014 - 15:35 ÜMMETÝN HELÂK SEBEBÝ

©

04/07/2014 - 15:08 KÝM KAZANDI?..

©

09/06/2014 - 11:09 ALLAH’IN KULU VE RASULÜ MESÝH ÝSA (A.S.)’IN HÝKMETLÝ BEYANLARINDAN

©

05/05/2014 - 12:39 MÜSLÜMANLARDAN ÝLKÝ OLMAK

©

09/04/2014 - 13:03 ZULÜMLE ABÂD OLANLAR

©

01/02/2014 - 14:16 MUVAHHÝD, MÜCAHÝD VE ÖNCÜ BÝR ÝSLÂM ÂLÝMÝ

©

04/12/2013 - 13:50 RASULULLAH (S.A.S.) E ÝTAAT

©

04/10/2013 - 14:26 ALLAH’IN SEVGÝSÝNÝ KAZANMA YOLLARI

©

12/08/2013 - 16:04 BU VASÝYET HEPÝMÝZE!

©

16/07/2013 - 13:09 Þirk: En Korkunç Münker

©

19/06/2013 - 16:40 ÞÝRK CEPHESÝNÝN TUZAK TEKLÝFLERÝ

©

20/05/2013 - 15:24 MÜ’MÝNÝN DEÐERÝNÝ BÝL!

©

18/04/2013 - 11:30 SEVGÝNÝN BEDELÝ

©

19/03/2013 - 14:46 CENNETLÝK KULUN AMELÝ

©

19/02/2013 - 11:36 CEMAAT VE AYRILIK

©

28/01/2013 - 13:39 KUR'AN'DA ÝMAN ÝLKELERÝ

©

24/12/2012 - 15:50 EZELÎ VE EBEDÎ BÝR UFUKTAN BAKMAK

©

24/12/2012 - 15:36 KUR'AN'DA ÝMAN ÝLKELERÝ

©

21/11/2012 - 14:04 TOPLUMSAL DEÐÝÞÝMÝN ÝLKESÝ

©

25/09/2012 - 12:31 ALLAH YALNIZ ANILINCA

©

23/07/2012 - 12:38 EY FIKIH OKUYANLAR, FIKHEDÝN!

©

04/06/2012 - 12:36 RASULULLAH (S.A.S.)’E MUHALEFET ETMEMEK

©

25/04/2012 - 15:42 DEÐERLENDÝRMEDE ÖLÇÜ

©

26/03/2012 - 12:43 "ÝSLÂM EN YÜCEDÝR!"

©

30/01/2012 - 11:45 TEVHÝD VE AHLÂK

©

02/01/2012 - 14:34 EHL-Ý SÜNNET’E GÖRE ULU’L-EMRE ÝTAAT

©

28/11/2011 - 14:02 AZ DA OLSA, DAÝMÎ ÝBADET

©

03/10/2011 - 12:32 ÂLÝMLER: TOPLUMUN ÖNDERLERÝ

©

05/09/2011 - 15:00 AMELLERÝ BOÞA GÝDENLER

©

01/08/2011 - 12:10 Zulmedenlere Meyletmeyin !

©

04/07/2011 - 14:25 YALNIZ ALLAH ÝÇÝN OLMAK

©

03/06/2011 - 15:01 Zilletlerini Düþünmeden Dinlerini Tartýþanlar

©

09/05/2011 - 12:25 Ümmet’in Diriliþi

©

11/04/2011 - 15:19 “Benim Rabbim Kim? Sorusuna Cevab Aramak

©

07/03/2011 - 14:31 Mü’minlerin Yolu

©

14/02/2011 - 13:30 ÜMMETÝN ZAYIF MÜ’MÝNLERÝ

©

06/01/2011 - 11:04 Felâketi Önlemek

©

02/12/2010 - 12:18 Allah’dan yardým dilemenin þartlarý: NAMAZ (2)

©

14/10/2010 - 18:18 Rasulullah (s.a.s.) Sevgisi

©

22/06/2010 - 12:49 Allah ve Rasulünden (s.a.s.) Müjde!

©

18/05/2010 - 11:42 Âl-i Cengiz Oyununa Gelmemek

©

16/04/2010 - 11:55 Allah’tan Baþkasýna Kulluk Yapanlar

©

22/03/2010 - 16:53 Þirk: En Korkunç Münker

©

21/01/2010 - 11:03 Mesuliyeti Ýdrak Etmek

©

23/11/2009 - 16:00 Batýla Tabi Olanlar

©

23/10/2009 - 09:56 Evla Olan Def-i Mefasiddir

©

24/09/2009 - 11:05 "Lâ Ýlâhe Ýllallah Deyin

©

24/07/2009 - 12:13 Mü’minlerin Yolu

©

25/06/2009 - 11:04 Tevhid Kalesine Sýðýnmak

©

01/06/2009 - 16:18 Ümmetin Hakemi : Kur’an Ve Sünnet

©

28/04/2009 - 16:47 Her Çaðda Deðiþmeyen Tavýr

©

07/04/2009 - 15:48 Deðerlendirmede Ölçü

©

09/03/2009 - 16:19 Allah ve Rasulü (s.a.s.)´in Lânetini Hak Edenler

©

17/11/2008 - 23:52 Tevhid ve Dünyevîleþmek

©

05/09/2008 - 13:36 Allah ve Rasulü(s.a.s.)’in Lânetlediði Toplum

©

30/05/2008 - 22:58 Allah’ýn Razý Olduðu Üç Þey

©

02/03/2008 - 16:19 Kur’ânî Sorumluluk
 
 

Site Ýçi Arama

2 Cemâziye'l-Âhir 1446 |  03.12.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Asmalý ve asmasýz bahçeleri, hurmalarý ve tadlarý farklý ekinleri, zeytinleri ve narlarý -birbirine benzer ve benzeþmez- yaratan O'dur. Ürün verdiðinde ürününden yiyin ve hasad günü hakkýný verin; israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.


( En'âm Suresi - 141)

Bir Hadis

Ebû Musa (radýyallâhu anh) anlatýyor:

Hz. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ýyi arkadaþla kötü arkadaþýn misâli, misk taþýyanla ateþ körüðü çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satýn alýrsýn. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alýrsýn."



Buhârî, Büyû 38; Zebâih 31; Müslim, Birr 146

Bir Dua

Peygamberimiz (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur

“Allah’ým seni zikretmek, sana þükretmek ve sana güzelce ibadet etmekte bize yardým et.”

(Ýbn Hanbel, II, 299)

Hikmetli Söz

Üç zümreye, üç þey çirkin düþer: Padiþahlara sertlik, âlimlere mal sevdasý, zenginlere cimrilik.


Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com