DEĞERLENDİRMEDE ÖLÇÜ |
Enes b. Mâlik (r.a.)’ın rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur: "Kim Allah’ın indinde nasıl zikredildiğini bilmek isterse, Allah’ın kendi yanında nasıl olduğuna baksın!" 1 |
25/04/2012 - 15:42 |
Şuurlu, idrak ederek ve delilleriyle katıksız iman eden her muvahhid mü’min için çok önemli bir ölçüdür bu!.. Her sözünde sadık, her hareketinde emrolunduğu gibi dosdoğru olan en salih kulun verdiği bir haberdir bu!...
“O, hevâdan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz.
O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.”2
“Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş”3 en son Nebî ve en son Rasul, Rasulullah Muhammed (s.a.s.) bu doğru haberi vermekte, bu değişmez hakikatı beyan etmektedir…
Allah Teâlâ’nın, yalnızca kendisine ibadet etsinler ve ibadette Allah’a hiç kimseyi ortak etmesinler diye yarattığı insan kulları içinde ancak iman edip salih ameller işleyenler O’nun katında değer bulurlar… Tevhid’in yerine şirki, imanın yerine küfrü ve salih amelin yerine fısk ile fücûru tercih edenlerin, Âlemlerin Rabbi Allah katında hiçbir değerleri yoktur… Allah’ın ayetlerini inkâr eden ve Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyen kâfirler ile müşriklerin ne kadar değersiz ve aşağılık oldukları hakkında şöyle buyuruyor Allah Teâlâ:
“Şübhesiz, Kitab Ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, içinde sürekli kalmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar, yaratılmışların en kötüleridir.”4
“Gerçek şu ki, Allah katında, yerde debelenlerin en kötüsü, (bir türlü) akıl erdirmez olan sağırlar ve dilsizlerdir.”5
“İnkâr eden (kâfir)lerin örneği, bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip (duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli) haykıran (bir hayvan)ın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, bundan dolayı akıl erdiremezler.”6
“Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır, bununla kavrayıp anlamazlar. Gözleri vardır, bununla görmezler. Kulakları vardır, bununla işitmezler. Bunlar, hayvanlar gibidir. Hattâ daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.”7
“Allah katında canlıların en kötüsü, şübhesiz inkâr eden (kâfir)lerdir. Onlar, artık inanmazlar.”8
“Ey iman edenler, müşrikler ancak bir pisliktirler. Öyleyse bu yıllarından sonra artık Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar.”9
“Kendi istek ve tutkularını (hevâsını) ilâh edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?
Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler. Hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı)dırlar.”10
Kendisinden başka hak ilâh olmayan Âlemlerin Rabbi Allah Azze ve Celle, bu kâfir ve müşrikleri sevmemekte ve onlara lânet etmektedir:
“De ki: ‘Allah’a ve Rasulüne itaat edin.’ Eğer yüz çevirirlerse şübhesiz Allah, kâfirleri sevmez.”11
“Şübhesiz O (Allah), kâfirleri sevmez.”12
“Artık Allah’ın lâneti, kâfirlerin üzerinedir.”13
“Şübhesiz inkâr edip kâfir olarak ölenler, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti bunların üzerinedir.”14
Kâfirlerin, müşriklerin ve onları küfür ve şirk kervanına gönüllü olarak katılan münafıklarla mürtedlerin durumları budur!.. Onlar, yapmış oldukları bu tercihleriyle, onları, “en güzel bir biçimde yaratan” yegâne Rabbleri Allah’a ihanet ettikleri için, “aşağıların aşağısına çevrilmişlerdir…”15 Bütün amelleri boşa gitmiş ve onlar için, herhangi bir tartı da sözkonusu değildir… Çünkü ilâhî tartıya konulacak değerde hiçbir şeylere yoktur!..
“Onlar da şirk koşsalardı, elbette bütün yapıp ettikleri onlar adına boşa çıkmış olurdu.” 16
“İşte onların dünyada, ahirette bütün yapıp ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır.”17
“De ki: ‘Davranış (amel) bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi? Onların, dünya hayatında bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar.
İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkâr edenlerdir. Artık onların yapıp ettikleri boşa çıkmıştır. Kıyamet gününde onlar için bir tartı tutmayacağız.
İşte, inkâr etmeleri, ayetlerimi ve Rasullerimi alay konusu edinmelerinden dolayı onların cezası cehennemdir.”18
Âlemlerin Rabbi Allah’ın hükümlerinin yerine egemen tağutların hükümlerini kabul edenler, hayatlarını Allah ile tağutlar arasında pay edip hayatlarının bazı kısımlarında Allah’ın hükümleriyle, bazı kısımlarında Allah’a ortak ettikleri tağutların hükümleriyle amel edenlerin durumu budur!.. Rabbimiz Allah, onların düştükleri aşağılık seviyesizliği böyle beyan buyurmaktadır…
“De ki: ‘Allah katında kesinleşmiş bir ceza olarak bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Allah’ın kendisine lânet ettiği, ona karşı gazablandığı ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı ile Tağuta tapanlar, işte bunlar, yerleri daha kötü ve dümdüz yoldan daha çok sapmışlardır.’
Size geldiklerinde: ‘İnandık’ derler. Oysa onlar, inkârla girmişlerdir ve yine onunla çıkmışlardır. Allah, gizli tutmakta olduklarını daha iyi bilir.
Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta ve haram yiyicilikte çabalarına hız kattıklarını görürsün. Yapmakta oldukları ne kötüdür.”19
Allah katında din, yalnız ve yalnız İslâm’dır… Yeryüzündeki insanlara, yegâne Rablerinin beyan buyurduğu hayat nizamı… Allah Teâlâ, İslâm’ı din, yani hayat düzeni olarak insan kulları için seçmiş ve Ona iman edip onunla hayatını düzenleyenlerden razı olmuştur… İslâm’dan başka hayat düzenleri, ideolojileri ve felsefeleri benimseyenlerden asla bir şey kabul etmeyeceğini bildirmiştir… Tağutî herhangi bir düzeni ya da ideolojiyi benimseyenler, onunla hayatlarını düzenleyip yaşayanların, bütün amelleri boşa gitmiştir…
İşte Rabbimiz Allah Teâlâ’nın buyrukları:
“Bugün size dininizi kemâle erdirdim üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm’ı seçip beğendim.”20
“Hiç şübhesiz din, Allah katında İslâm’dır.”21
“Kim İslâm’dan başka bir din ararsa (veya benimserse), asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır.”22
Sırası gelmişken kâfir ve müşrikleri şirk ve küfür kervanına katılan münafıklar ile İslâm’dan dönen mürtedlerin durumlarını beyan eden ayetleri de hatırlatalım!..
a-Münafıklar
“Allah, onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bu, Allah’a göre pek kolaydır.”23
“Allah, erkek münafıklara da, kadın münafıklara da ve (bütün) kâfirlere, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşini va’d etti. Bu onlara yeter. Allah, onları lânetlemiştir ve onlar için sürekli biz azab vardır.”24
“Bir de, kötü bir zan ile zanda bulunan münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azablandırması için. O kötülük çemberi, tepelerine insin. Allah, onlara karşı gazablanmış, onları lânetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır. Varacakları yer ne kötüdür.”25
b-Mürtedler
“Sizden kim dininden geri döner (irtidad eder) ve kâfir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır.”26
“Kendilerine apaçık belgeler geldiği ve Rasulün hak olduğuna şahîd oldukları hâlde imanlarından sonra küfre sapan bir kavmi Allah, nasıl hidayete erdirir? Allah, zulmeden bir kavmi hidayete erdirmez.
İşte bunların cezası, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lânetlerinin üzerine olmasıdır.
İçinde temelli kalıcıdırlar. Onların azabı hafifletilmez ve onlar gözetilmezler.”27
“Gerçek şu, iman edip sonra inkâra sapanlar, sonra yine iman edip sonra inkâra sapanlar sonra da inkârları artanlar… Allah, onları bağışlayacak değildir, onları doğru yola da iletecek değildir.”28
Kâfirler, müşrikler, münafıklar ve mürtedlerin durumlarını beyan eden ayet-i kerimelerin nakledilmesi gündeme gelmişken, “Ehl-i Kitab” olan Yahudî ve hristiyaların durumlarını, yine “Hayat kitabımız Kur’ân-ı Kerim’”in ayetlerinde nasıl beyan edilmiş bakalım… Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Yahudîler: ‘Üzeyr, Allah’ın oğludur’ dediler. Hristiyanlar da: ‘Mesih, Allah’ın oğludur’ dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir. Onlar, bundan önceki inkâr edenlerin sözlerini taklid ediyorlar. Allah, onları kahretsin, nasıl da çevriliyorlar?
Onlar, Allah’ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rabler (ilâhlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih’i de. Oysa onlar, tek olan bir ilâh’a ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar. O’ndan başka ilâh yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden yücedir.”29
“Kendilerine Kitab’dan bir pay verilenleri görmedin mi? Onlar, Tağuta ve Cibt’e inanıyorlar ve diğer inkâr edenler için: ‘Bunlar, iman edenlerden daha doğru bir yoldadır, diyorlar.
İşte bunlar, Allah’ın kendilerini lânetlediğidir. Allah’ın kendisini lânetlediğine hiçbir yardımcı bulamazsın.”30
Mü’min müslümanların dışındaki tağutî inançların, düzenlerin ve ideolojilerin taraftarları olanların, Allah’ın katındaki durumlarını, Allah Teâlâ’nın ayetleriyle beyan ettikten sonra gelelim, Allah’dan başka ilâh ve rab kabul etmeyen, Rabb ve İlâh olarak Allah’ı kabul edip razı olan muvahhid mü’minlere!..
Önderimiz Rasulullah (s.a.s.)’in beyan buyurduğu ölçünün gerçek muhatabları olanlar!..
Kadın olsun, erkek olsun mü’min müslümanlar, Rabbleri ve İlâhları Allah Teâlâ’nın onlara emrettiği gibi dosdoğru olup üzerlerine düşen kulluk görevlerini yerine getirince, Allah Azze ve Celle, onlara va’detmiş olduğu en güzel karşılığı vermektedir… Katıksız iman edip, hayat örnekleri olan Rasulullah (s.a.s.)’den görüp duydukları gibi ibadet eden mü’min müslümanlar, dünyada izzeti, ahirette cenneti hak etmişlerdir…
Rabbimiz Allah şöyle buyurur:
“İman edip salih amellerde bulunanlar ise, işte onlar, yaratılmışların en hayırlılarıdır.
Rabbleri katında onların ödülleri, içinde ebedî kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuştur, kendileri de O’ndan razı (hoşnud- memnun) kalmışlardır. İşte bu, Rabbinden içi titreyerek korku duyan kimse içindir.”31
“İman edenler ve Salih amellerde bulunanlar da, Rabbleri onları, imanları dolayısıyla altından ırmaklar akan, nimetlerle donatılmış cennetlere yöneltip iletir (hidayet eder).
Oradaki duâları: ‘Allah’ım, Sen ne yücesin”dir ve oradaki dirlik temennîleri: ‘Selâm”dır. Duâların sonu da. ‘Gerçekten hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah’adır.”32
“İman edip salih amelde bulunan ve Muhammed’e indirilen (Kur’ân)a –ki o, Rabbinden bir haktır- iman edenlerin (Allah), kötülüklerini örtüp bağışlamış, durumlarını düzeltip ıslâh etmiştir.”33 Kaydedilen ayet-i kerimelerden apaçık anlaşıldığı gibi, iman edip salih amel işleyen mü’min müslümanlar, yegâne Rabbleri Allah katında değer bulmuş ve mükâfatlandırılmışlardır… Çünkü onlar, Allah’ın onların üzerindeki hakkına riâyet etmiş Rabbleri Allah’a asla şirk koşmamış, katıksız iman ederek, kulluk vazifeleri olan ibadetleri, önderleri Rasulullah (s.a.s.)’in gösterdiği gibi yaparak salih ameller işlemişlerdir… Onlar, vazifelerini hakkıyla yapınca, Allah da onlara va’d ettiği mükâfatı vermiştir…
Muaz b. Cebel (r.a.) anlatıyor:
Rasulullah (s.a.s.), bana:
“Ya Muaz, Allah’ın kulları üzerindeki hakkı ve kulların da Allah üzerindeki hakkı nedir bilir misin?” diye sordu.
Ben de:
-Bunu, Allah ve Rasulü en bilendir, dedim.
Rasulullah (s.a.s.):
“Allah’ın kulları üzerinde sabit olan hakkı kulların, Allah’a itaat ve ibadet etmeleri, Allah’a hiçbir şeyi ortak kılmamalarıdır.
Kulların Allah üzerindeki hakkı da, kendisine hiçbir şeyi ortak kılmayan kişiye azab etmemesidir.” Buyurdu.34
Âlemlerin Rabbi Allah, iman sahibi Müslüman kulun yanında, ortaksız yegâne Rabb ve İlâh’dır… O, Rabbi, Allah’a asla şirk koşmadan katıksız iman etmiştir… Rabb ve İlâh olarak yalnızca Allah’a iman edip kabul etmiş ve razı olmuştur… Kul, Rabb olarak Allah’a razı olup kulluk vazifelerini, “Rasulullah (s.a.s.)’in Sünneti” ölçüsünce İhlas ile yerine getirince, Rabbi Allah da ondan razı olur…
Sevban (r.a.)ın rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Her kim akşama (ve sabaha) vardığı zaman:
-Rabb olarak Allah’a, din olarak İslâm’a ve Peygamber olarak da Muhammed’e razıyım, derse, kendisini memnun (razı) etmesi Allah üzerine hak olur.” 35
Ebu Said el-Hudrî (r.a.)’dan.
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Her kim, Rabb olarak Allah’a din olarak İslâm’a Peygamber olarak da Muhammed’e razı olursa, o kimseye cennet vâcib olur.”36
Allah’dan başka hüküm koycu ve hükmüne itaat edilici İlâh kabul etmeyen, tağutu ve tağutî düzenleri reddeden, Allah’a katıksız iman ile şirksiz amel işleyen muvahhid mü’min müslümanların Allah katındaki değeri budur: Ebedî Cennet!
Rabb ve İlâh olarak Allah’a razı olandan Allah razı olmuştur… Mü’min müslüman kul, kulluk vazifesini yerine getirince, Allah, işlediğinden kat kat fazla sevab vermekte ve ihsânlarda bulunmaktadır…
Şöyle buyurur Rabbimiz Allah Teâlâ:
“Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi anayım ve (yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin.”37
Âlemlerin Rabbi Allah tarafından anılmak ve O’nun katında değer kazanmak isteyen her mü’min müslüman kul, kalbiyle, diliyle ve hâliyle Allah Teâlâ’yı anmalı ve bu anmayı devamlı yapmalıdır… İmanın ihata ettiği kalb, Allah’ı tevekkür etmeli, dil sözlü anmalı, hâl ise, Allah’a gereği şekilde teslim olup itaatında kusur işlememelidir… İman, kalben tasdik, dil ile ikrar edildikten sonra mü’min sıfatı ortaya çıkar… Mü’min, imanın gereği olan salih ameli, emrolunduğu gibi dosdoğru işlemelidir ki, muttakîlerden olsun ve Rabbi Allah’ın katında takvaca üstünlüğü hakketsin. Çünkü:
“Allah, ancak muttakîlerden kabul eder.”38
Enes b. Mâlik (r.a.)’dan.
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Azîz ve Celîl olan Allah şöyle buyurdu:
-Ey Âdemoğlu, Sen Beni, içinden anarsan, Ben de seni içimden anarım. Beni, bir toplulukta anarsan, Ben de seni, (onlardan daha hayırlı bir toplulukta) meleklerden bir toplulukta anarım. Eğer Bana bir karış yaklaşırsan, sana bir kulaç yaklaşırım. Bana bir kulaç yaklaşırsan, Ben sana bir arşın yaklaşırım. Bana yürüyerek gelirsen, Ben sana koşarak gelirim.”39
Bu sahih hadiste de görüldüğü gibi, mü’min kul, Rabbi Allah’ın kadrini bilip O’na karşı vazifesini yerine getirince, O’nun katında yüce bir değer ve mertebe kazanmaktadır…
Başka bir ayetinde şöyle buyurur Rabbimiz Allah:
“Ey iman edenler, eğer siz Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır.”40
Yine buyurdu yegâne İlâhımız Allah Teâlâ:
“Allah, kendi(dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder.”41
Allah adına İslâm’a ve müslümanlara yardım edene Allah, mutlaka yardım eder ve O’nun ayaklarını İslâm üzere sabit kılar, kalbi, Tevhid üzere pekişir… Bu ayetlerden de apaçık anlaşılmaktadır ki, mü’min müslüman kul, kulluk görevini yerine getirince, Allah’dan bol lütuflar, feyizler, bereketler ve ihsânlar gelmektedir… İman ehli olanlar, Rabbleri ve ilâhları Allah Azze ve Celle’nin kadrini takdir edip bütün kadirlerden üstün tutmakta, O’ndan başka hüküm koyucu ilâh tanımamakta, yalnız O’na itaat ve ibadet etmektedirler… Allah da, kendisine iman edip itaat eden kullarını derecelerle yükseltmekte ve onların kıymetini yüceltmektedir…
Kâfirler, müşrikler, münafıklar, mürtedler ve Ehl-i Kitab olanlar, yegâne İlâh Allah’a şirk koştukları ve kadrini takdir edemedikleri için Allah katında herhangi bir değerleri olmadığı gibi, değersiz kılınmışlar, alçaltılmışlardır…
Dipnot
1- Deylemî, Müsnedu’l-Firdevs, C.3, Sh. 593, Hds. 5858, Beyrut/Lübnan, 1986, Daru’l-Kutubu’l-İlmiyye, 1.Baskı.
Nasureddin el-Elbânî, Silsiletu’l-Ehadisu’s-Sahiha, C.5, Sh. 291, Hds. 2310. Hadis Hasen’dir.
İmam Suyutî, Çâmius’s-Sağir Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, çev. İsmail Mutlu, Vdğ. İst. 1996, C.3, Sh. 324, Hds. 3550 (8386). Darekutnî, Sünen- Ebu Nuaym, Hilyetu’l-Evliyâ’dan.
Münâvî, Feyzu’l-Kadir, C.6, Sh. 64, Hds. 8386.
2- Necm, 53/3-4.
3- Enbiya,21/107.
4- Beyyine, 98/6.
5- Enfal, 8/22.
6- Bakara, 2/171.
7- A’râf, 7/179.
8- Enfal, 8/55.
9- Tevbe, 9/28.
10- Furkan, 25/43-44.
11- Âl-i İmrân, 3/32.
12- Rum, 30/45.
13- Bakara, 2/89.
14- Bakara, 2/161.
15- Bkz. Tin, 95/4-5.
16- En’âm, 6/88.
17- Tevbe, 9/69.
18- Kehf, 18/103-106.
19- Mâide, 5/60-62.
20- Mâide, 5/3.
21- Âl-i İmrân, 3/19.
22- Âl-i İmân, 3/85.
23- Ahzab, 33/19.
24- Tevbe, 9/68.
25- Fetih, 48/6.
26- Bakara, 2/217.
27- Âl-i İmrân, 3/86-88.
28- Nisa, 4/137.
29- Tevbe, 9/30-31.
30- Nisa, 4/51-52.
31- Beyyine, 98/7-8
32- Yunus, 10/9-10.
33- Muhammed, 47/2.
34- Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Cihad ve’s-Siyer, B.46, Hds.71
Kitabu’l-Libâs, B. 101, Hds.177.
Kitabu’r-Rikak, B. 37, Hds. 87.
Sahih-i Müslim, Kitabu’l-İman, B.10, Hds.48-51.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-İman, B.18, Hds.2781.
35- Sünen-i Tirmizî, Kitabu’d-Daavat, B.12, Hds. 3611.
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Edeb, B.100-101, Hds. 5072
İmam Nesâî, Hadisler Işığında Günlük Hayat-Amelu’l-Yevmi Ve’l-Leyle, çev. Mehmet Yolcu, İst. 1996, C.1, Sh.145-146, Hds.4.
İmam Hafız el-Munzirî, Hadislerle, İslâm-Terğib ve Terhib, çev. A. Muhtar Büyük çınar, Vdğ. İst. T.y. C.2, Sh. 78, Hds. 13. İmam Ahmed. (Müsned, C.4, Sh. 337. C.5, Sh. 367) ve Hakim’den.
36- Sahih-i Müslim, Kitabu’l-İmâre, B.31, Hds.116.
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Vitr, B.26, Hds. 1529. |