Birbirini tamamlamak ve beþeriyetin devamýný saðlamak için iki cins olarak yaratýlan erkek ve kadýn, meþru bir nikahla yeni bir yuva kurduklarýnda birbirlerine en yakýn iki insan haline gelirler. Hayat basamaklarýnýn geri kalanlarýný berâber çýkmaya baþlarlar. Acýda tatlýda, varlýk ve yoklukta berâber olmaya azmederler. Çok defa beraber aðlayýp beraber gülerler. Birbirlerinin saadet vesîlesi, tesellîsi olur, sýrlarýný birbirlerine açar, arada hiçbir perde olmadan dertleþir, dayanýþýr; ileriye yönelik hem kendileri, hem de yuvalarýnda filizlenecek yeni nesil için nice hayaller kurarlar.
Her birine ayrý yaþama imkâný verilen bu iki mükerrem varlýk, bir yuvada bütünleþir, birbirlerinde huzur bulur. Aralarýnda sevgi ve rahmet oluþur.
Onlarýn sayesinde âilelerinin diðer fertleri tanýþýp, kaynaþýr. Önlerinde yeni ufuklar açýlýr; yeni dost halkalarý meydana gelir ve giderek geniþler, yayýlýr…
*
Zikredilen âyeti kerîmede âile yuvasýnda huzur, sükun, bulunulacaðýna, sevgi ve merhametin oluþacaðýna dikkat çekilirken, üzerinde tefekkür edilmesi istenirken bir gerçek daha vurgulanmaktadýr: Yuvalarýn huzur ve saadet, sevgi ve rahmet dolu olmasýnýn gerektiði, bunun saðlanýlmasý için gayret edilmesinin lüzumu, böyle olunca bizleri yaratan ve sayýsýz nimet bahþeden Rabb'imizin rýzasýnýn gerçekleþeceði.
Halk arasýnda bir ifade vardýr: "Ayakkabýsý dar olanýn dünyasý da dar olur," diye. Bu söz, belli bir oranda gerçeði ifade eder. Ayný çerçevede bir noktayý da biz vurgulayalým: "Âile yuvasý kendisine dar gelen insanýn dünyasý gerçekten dar olur." Yuvasýnda huzur ve saadet bulamayan insan, bu kaybýný baþka hiçbir yerde bulamaz. Yuvasýnda yüzü gülmeyen insan, baþka bir yerde, gerçek mânâda yüzünü güldüremez. Ýç dünyasý aydýnlýk olmayan bir insanýn dýþ dünyasý aydýnlýk olamaz…
Yuvamýzda da saadet, sevgi ve rahmet istiyorsak bunun için üzerimize düþeni yapmak zorundayýz. Biz arzu etmeden, üzerimize düþeni yapmadan yuvamýzda saadet, sevgi, huzur ve rahmet filizlenip büyüyemez. Kendi üzerimize düþeni yapmadan da eþimizden üzerine düþeni yapmasýný isteme hakkýmýz yoktur. Mesuliyetini idrak ederek ilk hareket eden biz olmalý, olgunluk yarýþýný daima biz kazanmalý, hatalar, sürçmeler olduðunda ilk affedici, hatalarý tamir edici biz olmalýyýz.
Bir yuva, acýlarý, tatlýlarý, iyi ve kötü günleri paylaþma, karþýlýklý dayanýþma, sevgi, þefkat ve hürmet üzerine kurulur. Herkesin üzerine düþen mesuliyetleri idrak ederek yerine getirme azm ve gayretiyle yoluna devam eder. Âile yuvasýnda herkes karþýsýndakinden olumlu tavýr, olgunluk ve fedakârlýk bekler kendi üzerine düþeni yapmazsa, huysuzluklar sergiler, sýzlanmalar, nazlanmalar birbirini kovalarsa, her sabrýn bir noktada son bulacaðý bilinmelidir. Karþýlýklý kusur aramanýn, iyi günlerde yâr, kötü günlerde hasým olmanýn faturasý çok büyük ve acýdýr; çünkü âile içinde uðranýlan zarar, sadece karþý tarafýn görmeyecektir.
Eþlerden herbiri, kendi üzerine düþeni yerine getirmeye gayret ettiði gibi, yaþanýlan dünyanýn her zaman güllük gülistanlýk olmadýðýný, rüzgarýn her zaman istenilen taraftan esmediðini bilmeli, sýkýntýlý, acýlý, gergin anlarýn, varlýk ve yokluk zamanlarýnýn olduðunu farketmeli, zaman zaman kendini eþinin yerine koyarak yaþanýlanlarý onun açýsýndan da deðerlendirmelidir. Gergin ve sýkýntýlý anlarda üstüne gitmemeli, rahatlatýcý tavýr ve sözler sergilemeli, toplanan bulutlarý yavaþ yavaþ daðýtmasýný bilmelidir. Ortalýk rahatlayýnca, gerginliðin sebebi sorulmalý, öðrenilince de otadan kadýrýlmasý veya sabýr ve tahammülle karþýlanmasý konusunda yardýmlaþýlmalýdýr.
Günümüzde âile yuvalarýndan ne yazýk ki acý sesler geliyor ve nice âile sýrlarý evlerden dýþarýlara taþýyor. Bu acýlarýn, geçimsizliklerin çoðunun altýnda incir çekirdeðini doldurmayan meseleler, yerli yersiz kullanýlan acý sözler ve gerçekten manasýz inatlar, huysuzluklar yatýyor. Hoþ bir kelime ile sözü kapatmak veya susarak nefislerin sakinleþtiði, sözlerin akýl ve mantýkla söylendiði anlarý beklemek yerine, dünyayý hem kendisine hem de hayat arkadaþýna zindan edecek üslup içerisinde söz yarýþý devam ettiriliyor…
Âile ocaðý dýþýndan içeriye sýzan ve âile içi depremlere sebep olan kötü müdahelelerin rolü de küçümsenemeyecek kadar çok göze batýyor. Zikri Hakîm'de yer alan "kiþi ile zevci arasýný ayýranlar" hakkýndaki tehditlerin hâkimi mutlak olan Rabbimizin tehdidi olduðu asla gözden ýrak edilmemelidir…
ÝSLÂM NÛRU ÝLE AYDINLANAN YUVA
Kurulan bir yuvanýn en güzel meyvelerinden biri þüphesiz çocuktur. Dünyaya geliþiyle yuvaya yeni bir canlýlýk, yeni bir dünya getirir. O, yepyeni bir baþlangýcýn, yeni günlerin, ufuklarýn müjdecisidir.
Çocuk için en büyük nimetlerden biri de þüphesiz içinde sevgi ve hürmetin bulunduðu, Ýslâm nuruyla andýnlanmýþ, ahlâkî güzelliklerle dolu, edeb ve terbiye ile ziynetlendirilmiþ bir yuvada dünyaya gelmesi, yetiþip filizlenmesidir.
Çocuðun varlýðýna, dünyaya geliþine sebep olan anne ve babanýn da yavrusuna sunacaðý en büyük hediye budur. Bu alacaðý arabalardan, elbiselerden, ayakkabýlardan, oyuncaklardan… çok daha kýymetli bir hediyedir. Allah'ýn adýný anarak ahidleþmeleri, yuvalarýnýn temellerini onun rýzasýna uygun olarak atmalarý, âile ocaklarýný onun emrettiði, Rasûlü'nün irþad ettiði gibi güzel hasletlerle donatmalarý ve yuvalarýndan bu hasletleri, bu ruhu eksik etmeyiþleri, hiçbir maddî hediye ile kýyaslanamayacak kadar kýymetlidir.
Bir çok anne, daha küçük yaþlarda kýz çocuklarý için çeyiz hazýrlamaya baþlýyorlar, çeyizlerinde bir kusur, bir eksiklik olmasýn diye son derece titiz davranýyorlar. Yeni yuvaya bu çeyizlerin taþýnacaðý, alýnacak diðer eþya ile birlikte yuvanýn döþeneceði, bezeneceði aný hayal ediyor, çok defa günlerini bu hayallerle süslüyorlar.
Bunu elbette yadýrgamýyoruz. Ancak düþünülmesini istediðimiz bir baþka gerçek var. Acaba hangi çeyiz, bir genç kýzýn ahlâkýndan daha güzel olabilir, onun güzel hasletlerini gölgeleyecek deðere ulaþabilir!? Hangi genç kýz, hayat arkadaþýna iffetinden daha kýymetli bir dünya malý bulup da götürebilir!?.
Ayný þeyler erkek için de geçerlidir. Ne sunulacak altýnlar, ne binilecek araba, ne rengârenk eþya ile donatýlan ev, ne de diðer mallar, onun kendi þahsýnda taþýyacaðý iffet duygularýndan, dürüstlük, mertlik, cesaret, cömertlik, sevgi, merhamet, ilim, irfan sevgisinden, helal lokma þuurundan, hak yolda Rabb'inin istediði gibi yürüme azminden daha kýymetli olabilir!?.
Bunun içindir ki Allah Rasûlü(sav);
"Sana kiþinin saklayacaðý en hayýrlý hazineyi haber vereyim mi? Saliha kadýn. Ona baktýðýnda gönlüne sürûr verir. Bir þey söylediðinde itaat eder, yerine getirir. Yanýnda olmadýðýn zaman, hem malýný hem de iffetini korur,"(1) buyurur.
Âiþe Vâlidemizden gelen bir hadisi þerifte de;
"Mü'minlerin imaný en olgun olaný, ahlâký güzel olan ve âilesine hoþ muâmelede bulunan, onlara karþý sevgi ve þefkatle davranandýr.."(2) buyurulur.
Allah Rasûlü'nün buyruklarý, irþadlarý incelendiðinde, âileyle, çocuklarla, yeni yetiþecek nesillerle ilgili nice güzellikler, davranýþlarýnda nice incelikler olduðu görülecek ve bu örnek davranýþlar bizlere, onun yolunda yürümek isteyenlere, doðruya, himete deðer verenlere ýþýk tutacaktýr.
Unutmayýnýz; gerçek saadet âile yuvalarýndan dýþarýya taþan saadettir. Gerçek hüsran hem kendisini, hem de âilesini hüsrâna sürükleyen insanlarýn uðradýðý hüsrandýr.
Þu ilâhî ikaza iyi kulak veriniz:
"Gerçekten hüsrâna uðrayanlar, kýyamet günü hem kendilerini hem de âilelerini hüsrâna sürüklemiþ olanlardýr. Ýyi dikkat edin, açýk, kesin ve acýsý derin hüsrân bu hüsrândýr." (Zümer Sûresi, 39/ 15)
(1) Süneni Ebî Davûd, Zekât (2/ 306) El-Müstedrek, Hâkim (1/ 409-410) Hâkim, sahih olduðunu söylemiþ, Zehebî de onu tasdik etmiþtir. (2) Süneni Tirmizî, Ýman (1/ 9) Hadis için; "sahih" demiþtir.