Birkaç kelimeden meydana gelen bu kýsacýk cümle çok þey anlatan bir cümledir. Dev bir aðacý içinde taþýyan küçücük çekirdek gibidir. Gönülden iman, sonra dosdoðru bir hayat. Konuþurken, ticarette, adâlette, dostlar arasýndaki münasebette, ilimle amelde, edeb ve terbiyede, ibadette, âile yuvasýnda… Kýsaca hayatýn bütününde dosdoðru olmak…
Bu bir hayat düsturu, Rabbimizin bizden istediklerinin özü.
Doðruluk, imanýn söz ve amellerle dýþ dünyaya aksediþi.
Rabbimiz bu aksediþi bizden istiyor. Bunu ifade eden nice âyet-i kerîmeler ve hadis-i þerifler vardýr:
Zikr-i Hakim de mü minlere verilen þu müjdeye dikkat ediniz:
“Ýman eden ve salih amel iþleyenleri altlarýndan ýrmaklar akan cennet bahçeleri ile müjdele! Cennet meyvelerinden her biri kendilerine rýzýk olarak verildikçe; -Daha önce de dünyada bununla rýzýklanmýþtýk, derler. Kendilerine bahþedilen bu rýzýklar dünyadaki meyvelere benzer olarak kendilerine sunulur.” (Bakara 2/ 25)
Bu âyet-i kerîmede dikkat çekmek istediðimiz Cennet bahçeleri ve meyvelerinden ziyade bu nimetleri hak edenlerin imanlarýný salih amellerinin takip ediþidir.
Zikr-i Hakîm de ne zaman iman zikredilse arkasýndan bu imaný dýþarýya aksettiren güzel, salih amellere vurgu yapýlýr. Bunun misallerinden biri de zikredilen âyet-i kerîmedir. Bunun daha nice örnekleri vardýr.
Kur an-ý Kerim de mü min tarif edilirken; "O, Allah a iman edendir" diye tarif edilmiyor. Allah a imanýnýn dýþ dünyaya aksediþine vurgular yapýyor, misaller sergiliyor. Enfâl Sûresinin 3. âyetinde mü min þöyle tarif ediliyor:
“Mü’minler o kimselerdir ki; Allah’ýn ism-i celâli anýlýnca kalpleri sevgi ve haþyetle ürperir, kendilerine Allah’ýn âyetleri okunduðunda onu kabul edip, emir ve yasaklarýný yerine getirerek hayatlarýna yansýtýr, imanlarýna iman katarlar. Onlar Rabb’lerine gerçekten güvenip dayanan, tevekkül eden kimselerdir.”
Mü minûn Sûresi nin ilk âyet-i kerîmelerinde mü minlerin vasýflarý sayýlýyor. Namazlarýný huþû içinde kýlýþlarý, lüzumsuz, manasýz, boþ sözlerden uzak duruþlarý, zekatý hakkýyla veriþleri, iffetlerini koruyuþlarý, kendilerine verilen emanetlere ve ahidlerine sadakatleri, namazlarýný vakitlerinde ve erkanýna uygun olarak eda ediþleri dile getirildikten sonra Firdevs Bahçeleri ne varis olacak ve orada ebedî kalacak insanlarýn böyle mü minler olduklarý vurgulanýr.[2] Bir baþka ifadeyle imanýn meyvelerinden örnekler sunulur. Kehf Sûresi nin 107 ve 108. âyetlerinde de þöyle buyruluyor:
"Ýman edip salih amel iþleyenler için makam olarak Firdevs Bahçeleri vardýr. Orada ebedî olarak kalýcýdýrlar. Oradan hiç ayrýlmak istemeyeceklerdir."
Ýmanýn peþinden salih amellerin zikrediliþi Kur ân-ý Kerim de daha birçok yerde önümüze çýkar ve bizlere ibret levhalarý sunar. Bunlarýn en dikkat çekicilerinden biri de þüphesiz Asr Sûresi nde yer alandýr:
“Asra yemin olsun ki! Ýnsan gerçekten ziyan içindedir. Ancak iman edip hayýrlý, güzel, salih amel iþleyenler, birbirlerine hakký tavsiye edenler, sabýr ve sebatý tavsiye edenler bundan müstesnadýr.”
Ýmanla salih ameli yanyana getiren bu âyet-i kerîmeler içlerinde taþýdýklarý emirler ve irþadlar yanýnda için için bize bir þey daha emrediyor. Ýmanýmýz meyve vermeli, dýþ dünyaya güzel ameller olarak aksetmelidir. Ýman yolcusu böyle olur. Mümin gönüllerden dýþarý akseden ameller bir araya gelince hayat daha güzel, dünya daha huzurlu ve emniyetli olacaktýr.
Dýþarýya aksetmeyen iman nasýl bir iman olabilir? Varsa neden varlýðýný belli etmiyor? Veya dýþ dünyaya kötü davranýþlar aksediyor, dillerden kötü kelimeler dökülüyorsa bu nasýl bir imandýr? Varlýðý ve canlýlýðý ne kadar korunur?!.
Bir iman meyve vermiyor, güzel amellere dökülmüyorsa kime ne faydasý var? Ýnsanlýða, cemiyete, âileye, çocuklara, bugüne ve gelecek nesillere ne katkýsý olur? Güzel ameller olmadan ebedî saadet kazanýlýr mý?
Bunlar ve daha nice sorular zihinde birbirlerini takip eder. Hepsi üzerinde düþünmeye ve deðerlendirilmeye muhtaç sorulardýr. Üzerinde münakaþalar, münazaralar da yapýlmýþtýr. Onlara girmeden özetle þunlarý söylüyoruz:
Amel imandan ayrýdýr, ancak amel imanýn meyvesi olduðunda, ondan kaynaklandýðýnda deðer kazanýr. Ebedî saadet yoluna imanla girilir, o yolda amelle yürünür. Ýman amellerle çiçek açar, meyveler verir. Çiçekler ve meyveler hayatý güzelleþtirir, besler canlandýrýr. Hayat mânâ kazanýr, ölüm mânâ kazanýr, geçmiþ mânâ kazanýr, gelecek mânâ kazanýr…
Âile yuvalarýmýz, iman nûrunun dýþa aksediþine, güzelliklere güzellik katýþýna en çok ihtiyaç duyulan ve en layýk yerlerdendir. Bunda ihmalkâr olmayýnýz.
Yuvalarýnýz iman meyvelerinizle gýdalanýr, saadetle dolar. Hak, hukuk onunla yerli yerini bulur, emniyet ve huzur gönüllerde taht kurar. Ve güzel ameller hiçbir zaman zayi olmaz. Çünkü din gününün sahibi, herþeye kadir olan Rabbimiz öyle buyuruyor:
“Ýman edip salih amel iþleyenler bilmelidirler ki, biz güzel ameller iþleyenlerin ecrini zâyi etmeyiz.” (Kehf – 18/ 30)
[1] Sahih-i Müslim, Ýman (1/ 65)
[2] Bak: Mü minûn Sûresi (23) Âyet : 1-11