Malýn nereden nasýl kazanýldýðý kadar nereye nasýl harcandýðý da mühimdir. Dünya için mühimdir, âhiret için de mühimdir. Malýn ihtiyaç duyulmayacak derecede hýrsla biriktirilmesi bir þuursuzluk, lüzum eden yere sarfedilmemesi, dünya ve âhiret için sermaye edilmemesi bir düþüncesizliktir. Bir baþka ifade ile cimliktir. Cimrilik ciddî bir kusur, kötü bir vasýftýr.
Ýsraf ise, aþýrýlýktýr. Bizim burada dile getirmek istediðimiz ise harcamada aþýrýlýktýr. Lüzumsuz yere sarfiyat, eldeki mal ve imkaný teleftir. Deðerlendirilecek bir þeyi deðerlendirmeye çalýþmak yerine onu heba etmek, onun heba olmasýna göz yummaktýr.
Ýsraf, Allah ýn lütfettiði malý, Allah ýn razý olmadýðý, içinde hayrýn bulunmadýðý yerlere sarfetmektir.
Ýsraf hayatýn hiçbir alanýnda güzel olmadýðý gibi âile içinde de güzel deðildir.
Rabbimizin bu konuda dillerde dolaþan, fakat amele dökülmesinde ihmaller gördüðümüz bir emr-i celîlini tekrar hatýrlýyoruz:
"Yiyin, için fakat israf etmeyin. Allah israf edenleri sevmez." (Arâf 7/ 31)
Bu âyet-i kerîmenin emri hakkýyla yerine getirilse, dünyanýn bir çok yerindeki yokluðu ve yoksulluðu karþýlayacak bir tasarrufun ortaya çýkacaðý her kes tarafýndan bilinen bir gerçektir.
Bir mü min nimet kadrini bilmek zorundadýr. Onun müsrif biri olarak zihinlerde yer etmesi doðru deðildir. Ýsraf ile þükür ve kanaat yan yana gelemez. Rabbimiz Rahmân ýn kullarýnýn vasýflarýný zikrederken zikrettiði vasýflarýn arasýnda þu vasýf da yer alýyor:
“Onlar, harcadýklarýnda ne israfta bulunurlar, ne de cimrilik ederler; ikisi arasýnda âdilâne bir yol tutarlar.” (Furkân Sûresi, 25/ 67)
Mü min, ne cimri, ne de müsrif olmalýdýr. Ýkisi de aþýrýlýktýr ve ikisi de çirkin hasletlerdendir.
Bir insan alýþkanlýklarýnýn çoðunu evinde, özellikle de çocukluk çaðýnda elde eder. Bu çaðlarda gördüklerinin, yaþadýklarýnýn insanlar üzerinde derin tesiri vardýr.
Evinizi israfýn yaþanmadýðý, nimetin kadr ve kýymetinin bilindiði bir yuva haline getiriniz. Rabbimizin; "Þükrederseniz, elbetteki size nimetimi artýrýrým," (2) müjde ve ikazýný unutmayýnýz.
Rabbimiz; "Ey Ýman edenler! Size verdiðimiz rýzýklarýn temiz, helal ve nezih olanlarýndan yeyin, sadece Allah a inanýp, kulluk ediyorsanýz ona þükredin," (Bakara, 2/ 172) buyururken bizlere nimetlerin güzelliði ve kul olarak nasýl bir þuur taþýmamýzýn istendiði hatýrlatýlýyor.
Bu gün evlerde ne tür israflarýn sergilendiðini göz önüne getiriniz. Atýlan ekmekler, dökülen yemekler, kullanýlmayan elbiseler, zaten evde var iken veya kendisine ihtiyaç yok iken satýn alýnan yada sýrf rengi hoþa gitmediði, daha çekici olaný görüldüðü için büyük masraflarla deðiþtirilen eþya, sofralarda yer alan aþýrý yemek çeþitleri, renk renk ayakkabýlar, lüks arabalar, yerli yersiz kremler, süsler ve daha neler neler… Diðer taraftan dünyada açlýktan kýrýlan insanlar, barýnacak yeri olmayanlar ve soðuklarda titreyenler… Ýnsafsýz harplerin zalim diþleri arasýnda kývrananlar.
Nimetlerin kadrini biliniz, israftan uzak durunuz. Ýnsaný insan yapan deðerlerin satýn alýnamadýðýný biliniz. Ýnsanlarýn yanýltýcý davranýþlarýna aldanmayýnýz. Hayýrda yarýþýnýz, þerlerden ve þerlilerden uzak durunuz. Sonradan bolluðunu yaþadýðýnýz nimetler baþýnýzý döndürmesin, esen rüzgârlar sizi savurmasýn.
___________________________________________________
(1) Sünen-i Tirmizî, Sýfatü l-Kýyâme (4/ 612). Tirmizî bu hadis için "hasen sahih" der.
(2) Ýbrahim Sûresi (14), Âyet: 7