Asýrlar Ötesinden Bir Hatýra
Çöllerde, sahrâlarda geceler gerçekten güzel olur. Dalga dalga ilerleyen yumþak zemin...
Ancak deniz dalgalarý gibi insaný sarsmayan, kaldýrýp indirmeyen, birere birer senin üzerinden aþtýðýn dalgalar… Eserken en küçük bir rutûbet hissi vermeyen, deniz kokusu taþýmayan rüzgârlar. Bir birine ulalý ve bitip tükenmeyen hayaller… Tarif edilemez güzelllikte bir kubbe… Koyu renkte, pýrýl pýrýl yuldýzlarla donanmýþ, insanýn derinliklerinde kaybolasý veya uzanýp yýldýzlarýndan birkaçýný tutasý geldiði bir kubbe… Hani bir büyüðe sormuþlar; "Bize izin verir misin muhterem babanýzýn kabrinin üzerine bir kubbe yapalým?" Cevap vermiþ; "Gök kubbeden daha güzel bir kubbe yapabilecekseniz evet!" Onun ne demek istediðini bütün yönleriyle anlatan bir kubbe… Gönlü coþkuyla dolduran, nice þâirin ilham kaynaðý olan, suskunu dillendirip konuþturan, derinliklerinde nice duygularý saklayan sahralarý örten kubbe.. * Ve sahrâlarý örten gök kubbe altýndan bir hatýra: Günler, Hz. Ömer'in halife olduðu günler. Gök kubbede yine yýldýzlar parlýyor… Bu pýrýltýlý kubbenin altýnda, gecenin serinliðinde iki kafile ilerliyor. Kafilelerde bulunan insanlar uzaktan birbirini görüyor. Kafilenin birinde Hz. Ömer, diðerinde Abdullah Ýbn Mes'ûd(r.a.) var. Abdullah'ýn kervaný Beytullah'a doðru yol alýyor. Yýldýz pýrýltýlarý, yüzleri aydýnlatmaya yetmiyor, gecenin karanlýðý, kiþilerin tanýmasýný engelliyor… Mü'minlerin Emîri Ömer (r.a.) yanýndaki adamlardan birine emrediyor: "Kafilenin nereden geldiðini sor!" O da soruyor: "Nereden geliyorsunuz!?" Soruya Abdullah Ýbn Mesud (r.a.) cevap veriyor: "Mine'l-fecci'l-amîk!" (Engin vâdilerden!) "El-fecci'l-amîk", bu iki kelime, Arab Lisanýnda seçme kelimelerdendi. Hz. Ýbrahîm'e çaðrýda bulunmasý için verilen emirde yer alan kelimelerdi. (1) Azdý, özdü, seçmeydi. Tekrar soru geldi: "Nereye gidiyorsunuz!?" Cevap: "Ýle'l-Beyti'l-Atîk!" (Tarihin derinliklerinden beri var olan Beyt'e!) Bu da öyleydi. Ömer(r.a.) dayanamadý: "Ýçlerinde gerçek bir ilim ehli var," dedi. Seçme olduðu kadar ayný zamanda Arap Lisanýnda kafiyeli olan iki kýsa cevap bütün dikkatleri çekmeye yetmiþti. Ýslâmýn fetihten fetihe koþtuðu devrin âdil Halîfesi Ömer(r.a.) cevap veren bu kiþiyi merak etmiþti. Yine sordu: "Kur'an-ý Kerim'in en derin mânâ yüceliði taþýyan âyeti hangisidir?" Karanlýklarý delerek muhatabýna uzanan bu soruya da cevap geldi: 0 "Hayy ve Kayyûm olan O Allah'tan baþka hiçbir ilah, hiçbir mabûd yoktur…" âyeti. (Bakara 2/255) Bu, Ayetü'l-Kürsî idi. O tevhîdi, her þeyin yaratýcýsý ve sahibi olan, sonsuz kudret sahibi Allah'a inancý vurguluyordu. Bu kul için ilmin ve imanýn esasý, temeli idi. Ömer'in (r.a.) isteðiyle sorucevap devam etti: 0 "Hangi âyet hüküm açýsýndan en kapsamlý, kesin ve net hükümler bildirir?" Cevap: "Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliði, akrabaya, yakýnlara yardým etmeyi emreder. Rezil ve çirkin iþleri, kötülük ve azgýnlýðý yasaklar. Düþünüp, ibret alýp tutasýnýz diye sizi irþad eder." (Nahl 16/ 90) 0 "Hangi âyet daha çok manayý, öz olarak zikreder?" "Kim zerre kadar hayýr iþlerse, onun karþýlýðýný görür. Kim de zerre miktarý þer iþlerse o da onun karþýlýðýný görür." (Zilzâl 99/ 78) 0 "Hangi âyet, gönle daha çok korku veriyor?" Cevap: "Ne sizin hayal edip bekledikleriniz, ne de ehli kitabýn kuruntularý gerçektir. Kim bir kötülük iþlerse onun cezâsýný görür ve o kendisine Allah'tan baþka ne dost, ne de yardýmcý bulanacaktýr." (Nisa, 4/123) 0 "Hangi âyet gönle daha fazla ümit veriyor?" Cevap: "Ey günah iþleyerek nefsine zulmeden kullarým! Allah'ýn rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allah, bütün günahlarý affetmeye kâdirdir. O, sonsuz rahmet ve maðfiret sahibidir." (Zümer, 39/ 53) Sonuncu soru geliyordu: 0 "Sizin aranýzda Abdullah Ýbn Mes'ûd mu var?" 0 "Allah aþký için, evet!" Yýllar yýlý, asýrlar boyu nice kafileler geldi Beytü'lAtîk'e. Nice acýtatlý hatýralar yaþandý bu yollarda… Nice gözyaþý damladý güneþle kavrulan kumlara… Nice tekbir, tehlil, telbiye sesleri yankýlandý sahrâlarý çerçeveleyen kayalýklarda… Nice gönüldaþlar karþýlaþtý Beytullah'ýn çevresinde, tavafta, Safâ'da, Arafat'ta… Nice eller duâ için birlikte yöneldi semâya…. Ve Sonra Yine aylar, aylarý, yýllar yýllarý, asýrlar asýrlarý kovaladý… Çok deðiþik bir çaða geldik. Bu gün sahralarýn derinliklerinden o ahenli yürüyüþleriyle kervanlar çýkýp gelmiyor. Susuzluðun kavurduðu yanýk baðýrlar, suya duyduðu hasreti, ihtiyacý bastýrarak bir merhale daha ilerlemek için çýrpýnmýyor. Beytullah'a ulaþma arzusu ve þevkiyle dolu yolculuklar eskisi kadar uzun sürmüyor. Meþakkatler de giderek azaldý. Artýk yýllar öncesinin fedakârlýlarý gerekmiyor… Ýnsanlar çoðaldý. Ýmakanlar da çoðaldý. Yeni imkanlarda, yeni þartlarda bütün dünyadan mü'min gönüller daha çok sayýlarda Mukaddes Diyâr'a akmaya devam ediyor… Þuurda azalma olsa da bu akýþ, her þeye raðmen manevî haz dolu bir akýþ… "Lebbeyk! Allahümme Lebeyk! Lebeyke lâ þerîke leke Lebbeyk! Ýnnelhamde venni'mete leke velmülk! Lâ þerîke lek!" "Allah'ým! Senin Emri Celîline her an koþmaya, her an Sana itaata hazýrým. Sana ortak yoktur. Emir ve davetine, gönülden ve sadakatle icabet ederim. Þüphesiz ki hamd de, ni'met de Sana mahsustur. Mülk senindir. Senin þerîkin yoktur!" nidâlarýyla, tekbir ve tehlillerle coþan bir akýþ… Asýrlar boyu devam eden, nice asýrlar daha devam edecek olan bir akýþ… Ýslâmýn beþ temel esasýndan birini edâ için akýþ. Ayný gayeyi taþýyan dünyâ mü'minleriyle bir arada bulunmak için akýþ. Beytullah'ýn çevresinde pervâne olmak için akýþ. Hz. Ýbrâhîm'in duâsýna icâbetin tecellî ediþini gösteren akýþ… Son Peygamber Kâinâtýn Efendisine ümmet olma þerefine erenlerin ummanlaþýþýna þahid olan akýþ… Bu akýþ, bu çaðýldayýþ; ne güzel akýþ, ne güzel çaðýldayýþ.! Gözler önüne serilen manzaraya bakýþ, ne kadar gönle sürûr veren bir bakýþ… Ümmet þuurunun geliþmesi için, cihanýn her diliminden gelen gönüllerin birbirlerini sevmesi için, ülfetle kaynaþmasý için, ilim, irfan ve islam þuuruyla yoðurulmasý için, cehâlet ve binbir çeþnisi çýkan bütün dalâlet türlerinden sýyrýlmasý için, yýllar yýlý peþinden sürüklendiði boþ seraplarýn, bâtýl tezgahlarýn iç yüzünü görmesi ve kendisini kurtarmasý için, ona karanlýk gelecekler hazýrlayanlarýn aðlarýna düþmemeleri için, Allah ismi anýlýnca gönlünün sevgiyle ürpereceði, haþyetle dolacaðý olgunluða ermesi, Allah'ýn emirlerini hayata geçirerek imanýna iman katacak seviyeye yükselmesi için, taþlaþan, vurdumduymaz hale gelen kalplerin yumþamasý, canlanmasý için, imaný gönülden gelen bir sevgiyle sevmek, küfürden, delâletten, çirkeften, bütün batýl yollardan nefret ederek uzaklaþmak için, hakký, batýlý ayýrdedecek derin basiret elde etmek için önümüze yepyeni bir fýrsat sunan akýþ… Tazelenmek, yeni bir bahara, yeni çiçekler, filizler vermeye hazýr olmak için akýþ… Bunun için duâlara en güzel zemin olan ummana akýþ… * Duâlar Ýslam âlemindeki bu yangýnlarýn sönmesi için, kardeþin kardeþi kýrmamasý için, zâlimlerin safýnda yer alýp mazlûma vurulmamasý için, Ýslam âlemindeki kanayan yaralara bigâne kalýnmamasý için, yaralarý saracak, görünmeyenleri gösterecek, söylenmeyenleri söyleyecek, saklý tezgahlarý ortaya çýkaracak, ümmeti Muhammed'e yol gösterecek bir ilim irfan, fikir ve zikir ekibinin ortaya çýkmasý için duâlar… Gerçek muhtaciyetin idraki için duâlar… Ýslam âlemindeki idârelerin zâlimlerin, Allah'tan korkmayanlarýn, merhamet duygusu olmayanlarýn, âhiret muhasebesini hesaba katmayanlarýn eline geçmemesi için duâlar. Allah þiârý tanýmayanlarýn, Allah'a kulluk þuuruna ermeyenlerin, iblis uðruna iþgüzarlýklar sergileyenlerin, Allah'ýn hükmünü yeryüzünden silmeye çalýþanlarýn, buna zemin hazýrlama gayreti içinde olanlarýn, bize asýrlar boyu izzet ve þeref veren güzel ahlâk ve ulvî düþüncelerle donatan dîni mübinin nurunu söndürmeye çalýþanlarýn… ýslahý için, ýslah olacak yapý ve þahsiyette deðillerse, kalpleri hakka mühürlüyse kahrý için duâlar… Biriken kirleri yýkayacak göz pýnarlarýndan boþanacak yaþlar… * Tefekkür ve Ahd Mekke ve Medîne'yi kucaklayan Mukades Diyâr nice çilelerin, fedakârlýlarýn, hatýralarýn yaþandýðý diyârdýr… O topraklarda belli bir zaman dilimini yaþarken geçmiþle ilgili bilgiler toplayýnýz. Bir çok hatýrayý zihninizde canlandýrýnýz. Sonra ciddî bir þuur olgunluðuna ermek için kendinize bir tefekkür zamaný ayýrýnýz. Ýsterseniz Mescid-i Nebi'de gözden ýrak bir noktaya çekiliniz. Ömrünüzün geçen günlerini, içinde bulunduðunuz anlarý, Asrý Saadet'te yaþananlarý, Hak dâvânýn bizlerden istediklerini, bizim nelerle nasýl zaman geçirdiðimizi, Mevlâ'nýn bize lutfettiði ömrün þu ana kadar nasýl bir çizgide aktýðýný, insanlýðý, insanlýðýn gittiði istikameti, Ýslâm âleminin durumunu, Ýslâmýn nasýl bir ümmet istediðini ve bizim istenenin neresinde olduðumuzu, þer güçlerin iblis uðruna gayretlerini, bizleri ve diðer insanlarý nereye doðru sürüklemek istediklerini, insanlýða ne gibi bir yarýn hazýrlamanýn gayreti içinde olduklarýný, onlarýn karþýsýnda bizim durumumuzu… tefekkür ediniz. Þuur derecenizi ölçünüz. Davranýþlarýnýzý ulaþtýðýnýz þuur dercesiyle kýyaslayýnýz. Bu haccýnýzýn size neler kazandýrdýðýný düþünce süzgecinizden geçiriniz. Bu güne kadar doðru veya yanlýþ öðrendiklerinizi, bilgilerinizi, zarûrî olarak öðrenmeniz gerekenleri, Ýslâmýn sizden istediði bilgi ve olgunluðu, edep ve terbiyeyi taþýyýp taþýmadýðýnýzý, bu alanda neler yapmanýz gerektiðini, diðer mü'min kardeþlerinizle, yakýn akrabalarýnýzla, ailenizle baðlarýnýzý gözden geçirip muhasebe ediniz. Gelecek günlerinizin hayýrlý günler olmasý, haccýnýzýn mebrur haclar arasýnda yer almasý, Allah yolunun gerçek erlerinden sayýlmanýz için neler yapmanýz gerektiðini düþününüz… Bütünüyle kendinizi bir muhasebeden geçirdikten sonra hayatýnýza yön veriniz. Unutmayýnýz ki, geride býraktýðýnýz her saniye artýk bir daha geri gelmeyecektir. Kalbinizin her vuruþu mazide kalan bir vuruþtur. Ömür yollarýndan iki defa geçiþ mümkün deðildir. Onun için her saniyeyi, katettiðiniz her mesafeyi sonradan piþman olmayacak þekilde geride býrakýnýz. Hayat adýmlarýnýzý iyi atýnýz, ayak bastýðýnýz yerleri iyi hesap ediniz. Yarýn kimlerle haþredilmek istiyorsanýz onlarla bütünleþiniz, nasýl haþredilmek istiyorsanýz öyle yaþayýnýz; ne biçmek istiyorsanýz onu ekiniz… Zaman zaman gönül limanýna sýðýnmayý, tefekkür derinliklerine dalmayý, manevî güzelliklerden her ana haz almayý, bize sayýsýz nimet bahþeden Mevlâ'ya hakkýyla þükreteyi unutmayýnýz…. Daima Hakkýn safýnda yer almak, Allah yolundan kopmamak, Rabb'imizin huzuruna bu ahde sadýk kalarak çýkmak için azmediniz, ahd ediniz.. * * * Bak: Hac Sûresi (22), Âyet: 27