“Allah’ýn hukukunu koru ki o da seni korusun. Allah’ýn buyruklarýný yerine getir, onlara riâyet et, koru ki onu yanýnda bulasýn. Bir þey isteyeceðin de onu Allah’tan iste. Birinden yardým talep edeceksen onu Allah’tan talep et.
Bilesin ki bütün insanlar sana bir konuda fayda saðlamak için bir araya gelse, ancak Allah’ýn yazdýðý bir faydayý temin edebilirler. Bunun dýþýnda bir þey yapamazlar.
Bütün insanlar sana bir konuda zarar vermek için bir araya gelseler, Allah’ýn yazdýðýnýn dýþýnda sana hiçbir zarar veremezler.
Kalem kaldýrýlmýþ, sayfalar kurumuþ, her þey yerli yerini bulmuþ, yazýlar deðiþmeyecek þekilde kesinleþmiþtir.”[1]
Allah Rasûlü(sav) bineðinin terkisine oturttuðu Abdullah’a Allah sevgisi ve Rahman a güven, hukukuna riâyet aþýlýyor, gönlüne imanýn temel esaslarýný yerleþtiriyor. Çünkü iman eden ve kalbine Allah sevgisi yerleþtiren bir mü’min, bunu hayatýna aksettirecek, hayatýn bütününe artýk bu pencereden bakacaktýr. Her öðrendiði ve yaþadýðý, samimiyetine samimiyet, ecrine ecir katacaktýr.
Çocuklarýn selim fýtratlarýný korumak, küçük yavrularýn dillerinin ilk kelimeleri þekillendirmeye baþladýðý andan itibaren onlara Ýslâmî kelimeleri öðretmek, dillerine “Allah”, “Muhammed”, “Allahu Ekber”, “Kabe” gibi, onlarý inançlarýna baðlayacak kelimeler yerleþtirmek elbette her mü’min gönlün arzusu olmalýdýr.
Bunlarý söyleyen bir çocuk anne ve babasýnýn kendisine söyletmeye çalýþtýðý þeylerin güzel olduðunu hissedecek, kendisi de onlara sevgi duyacaktýr. Çocuk bu kelimeleri teleffuz edince büyüklerini de sevindirecek, kendilerinin de büyükleri tarafýndan sevilmesine, dolayýsýyla âile yuvasýnda sevginin artmasýna vesile olacaktýr. Çocuk diline yerleþen bu kelimeleri baþkalarýnýn yanýnda da söyleyecek onlarýn gönlünde de sevgi canlanmasýna katkýda bulunacaktýr. Bu, anne ve babaya, çocuðun diline ve gönlüne bu kelimeleri kim yerleþtirdi ise ona ayrýca ecir kazandýracaktýr.
Ancak çocuðun yaþý, kelimeleri telaffuzdaki zorluðu göz önünde tutulmalý, bazen utangaçlýðýnýn tuttuðu, bazen de isteksiz olup inat edebileceði unutulmamalý, fazla ýsrarcý olmamalý, çocuðu zorlamamalýdýr. Çocuk söylediði zaman, duyulan sevinç belli edilmeli, çocuk bunun için mükâfatlandýrýlmalýdýr.
Mükâfatlandýrma, bilinen en iyi teþvik yollarýndan birisidir. Her zaman maddî olmasý da gerekli deðildir. Sevinç belli ederek, kucaklayarak, sözle ifade ederek, duâ ederek de yapýlýr. Hatta bu þekildeki mükafatlandýrmalarýn çocuk üzerindeki tesiri, maddî olanlardan daha verimli ve müsbettir. Mükafatlandýrmanýn çok daha deðiþik yollarýnýn olduðu bir gerçektir. Farklýlýklar hayata güzellik katar, bir hatýra olarak da zihinde kalýr.
Çocuk biraz büyüyüp iyi ile kötüyü, doðru ile yanlýþý ayýrt edebileceði temyiz yaþýna gelince sýkmadan, sevdirerek, bazen meraklandýrarak, bazen eðlenceye veya neþeli bir atmosfere dökerek ona daha ciddî bilgiler verilmeli, Ýslâmýn arzuladýðý edeb ve terbiye de aþýlanmaya baþlanmalýdýr.
Rabbimizin selim fýtrat üzerine yarattýðý ve bize bahþettiði yavrularýmýz, çirkin sözlere, çirkin davranýþlara alýþtýrmamalýdýr. Yanlýþ ve rezil bilgiler ve düþüncelerle dünyalarýný da, âhiretlerini de karartacak cahilliklerden, þuursuz davranýþlardan onlarý uzak tutmalý, kötülüklerden, çirkinliklerden sakýnmalý, zihinlerini bulandýrmamalý, öðrenmeye açýk zihin daðarcýðýný zehirli veya boþ bilgilerle doldurmamalýyýz.
Yaþý büyüdükçe öðrendikleri de ilerlemeli, güzel kelimeler ve duygular dilinde ve gönlünde yer etmelidir.
Ýman her güzel amelin temeli, çekirdeðidir. Ameller onunla deðer kazanýrlar.
Ýki Cihan Serveri hak dâvâyý teblið ediyor, yaþýyor, gönüllere yerleþtiriyor, yeni filizlenen nesile deðiþik vesilelerle þefkatli bir muallim olarak öðretiyordu.
Bir baþka hatýra Cündüb Ýbn Abdullah tan(ra). Bakýnýz o ne diyor: “Biz yeni filizlenip geliþen bir grup genç olarak Allah Rasûlü’nün(sav) yanýndaydýk. Kur‘ân öðrenmeden önce imaný öðrendik. Sonra Kur‘ân öðrendik ve o bizim imanýmýzý artýrdý, imanýmýza iman kattý.”[2]
Berâ Ýbn Âzib in(ra) rivâyet ettiði bir hadis ise hayat ile imaný nasýl iç içe yoðurup sunuyor : "Allah Rasûlü(sav) bana þöyle buyurdu:
"Yataðýna yatmak istediðinde namaz için nasýl abdest alýyorsan öylece abdest al. Sonra sað tarafýna yat ve þöyle duâ et:
Allahým! Yüzümü sana döndüm, kendimi sana teslim ettim!
Her iþimi sana havale ettim. Sýrtýmý sana dayadým!
Arzuladýðým senin rýzan, ümit baðladýðým sen, korktuðum da sensin!
Senden baþka sýðýnak, senin kapýndan baþka kurtuluþ kapýsý yok!
Ýndirdiðin kitabýna, gönderdiðin peygamberine iman ettim."
Allah Rasûlü(sav) sözüne þöyle devam ediyor:
"Bu duâ, uyumadan önce son sözlerin olsun.
O gece ölürsen, yaratýldýðýn gibi temiz fýtrat üzerine hayata göz kapamýþ olursun."
Bir baþka rivâyette þu ek vardýr: "Ölmez yaþar, yeni bir sabaha uyanýrsan büyük ecir alarak sabahý etmiþ olursun." [3]
Allah Rasûlü nün Berâ ya öðrettiði bu duâ, sadece duâ etmek için tekrar edilmesi gereken kelimeler, cümleler deðildir. Bir inancý, bir teslimiyeti ve samimiyeti ifade eden kelimeler, cümlelerdir. Þuurla yapýlan her tekrarda tazelenmeye, canlanmaya vesile olacak mânâ ile yüklüdür.
Anlayan için bunlar çok þeydir.
Abdullah Ýbn Abbâs’tan(ra) dinliyoruz: “Rasûlullah(sav), Kur’ân’dan bir sûre öðretir gibi bize teþehhüdü öðretirdi.”[4]
Teþehhüdün içinde imanýn çekirdeði olan “Allah’tan baþka hiçbir ilah olmadýðýna, sadece ve sadece Allah’a kulluk edileceðine, Muhammed’in onun kulu ve Rasûlü olduðuna” þehâdet vardýr. “Teþehhüd” ismini de buradan almýþtýr.
Allah Rasûlü(sav) her þeyden önce Allah’ýn varlýðýný ve birliðini, kýsaca tevhid inancýný teblið için gönderilmiþtir. Filizlenen neslin de kire, pasa bulaþmadan, bulanýklýklaryaþamadan, yaratýldýðý temiz fýtratý koruyarak, tevhid inancýnýn berraklýðýnda ve güzelliðinde yoluna devam etmesi en büyük arzularýndandýr. Ýslâm nûrunu söndürmeye çalýþanlara karþý mücadele verirken, iç içe nice sýkýntýlý anlar yaþanýrken, yeni yetiþen nesillerin þuurla yetiþmesi yönünde sergilediði örnek gayret, gerçekten ibret vericidir.
O bizim hidâyet rehberimizdir.
[1] Sünen-i Tirmizî, Sýfetü’l-Kýyâme (4/ 667), Müsned-i Ahmed Ýbn Hanbel (1/ 293, 303)
[2] Sünen-i Ýbn Mâce, Mukaddime 9 (1/ 23) Zevâid’de hadisin sahih, râvîlerinin güvenilir olduðu zikredilir.
[3] Sahih-i Buhârî, Vudû ( 3/ 71-72), Deavât (18/ 343), Tevhîd ( 20/ 350), Sahih-i Müslim, Zikir (4/ 2081-2082).
[4] Sahih-i Müslim, Salât (1/ 303).