Allah Rasûlü nün fiiliyle de bütünleþen baþka bir hatýrasýný paylaþýyoruz: Ya’lâ Ýbn Mürra(ra) Allah Rasûlü(sav) ile birlikte bir yemek davetine katýlmak için yola çýktýklarýný anlatýyor ve þöyle devam ediyor:
"Sokakta oynayan Hüseyin ile karþýlaþtýk. Allah Rasûlü(sav) çevresinden yer alan sahâbelerin arasýndan öne çýktý. Ýki kolunu yana açmýþtý. Çocuk oradan oraya kaçmaya baþladý. Allah Rasûlü(sav) onu yakalayýncaya kadar kovalayýp güldürdü. Sonunda yakaladý. Kolunun birini çenesinin altýndan geçirerek, diðerini ensesine attýrarak kendini kucaklattýrdý, öptü ve;
“Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’den. Hüseyin’i seveni Allah da sevsin. Hüseyin, torunlardan güzel bir torundur,”[2] buyurdu.
Efendimiz in çocuklara duyduðu sevgi ve bu sevgiyi gayet tabiî bir þekilde davranýþlarýna dökmesi ve ifadesi bir çok kaynakta, farklý hatýralarla da yer alýr. Çocuklarýn da ona olan düþkünlüðü ve sevgisi ayrýca incelenmeye ve üzerinde durmaya deðerdir. Onun yanýnda yetiþen Zeyd Ýbn Harise(ra) onu býrakýp yýllarca hasretini çeken anne ve babasýnýn yanýna bile gitmemiþtir. Enes(ra) ondan gördüðü muâmeleyi ve yakýnlýðý her fýrsatta dile getirmiþ ve sonraki nesillere anlatmýþtýr.
Çocuklar yaratýlýþtan sevimlidir, sevgi ve þefkat çekicidir. Masum ve içten bakýþlarý, yumuk elleri, gülen gözleri, yüzlerindeki safiyet, sevgi ve ilgiye ihtiyaçlarý olduðunu sergileyen davranýþlarý, gülücükler yaðdýrýp kaçýþlarý, gelip kendisini kucaðýnýza atýþlarý ve daha niceleri bu sevimliliðin birer parçalarýdýr.
Çocuðun sevgiye ihtiyacý olduðu gibi büyüklerin de sevgi ve þefkat duygularýný canlý tutmaya ihtiyaçlarý vardýr. Sevgi damarlarýnýn giderek kurumamasý, duygularýn paslanmamasý, kalplerin katýlaþmamasý son derece lüzumludur.
Yanlýþ adetler, doðru deðerlerin yerini almamalýdýr. Allah Rasûlü(sav) büyüklerimize hürmet, küçüklerimize rahmet ve þefkat göstermemizi emrediyor ve böyle yapmanýn Ýslâmýn bir þiârý olduðunu vurguluyor. Büyüklere hürmet, küçüklere þefkat duymayanýn bizden olmadýðýný haber veriyor. Onun bu ifade þekli, bizlere bu konuda ne kadar titiz olduðunu, ümmetinden nasýl bir þuur arzu ettiðini gösteriyor.
Þefkat, sevgi ile merhamet duygularýnýn yoðrulmuþ þeklidir.
Bazý bölgelerimizde oldukça yaygýn olan bir adet vardýr. Çocuðun dedesinin bulunduðu mecliste anne ve babalarýn çocuklarýný sevmelerinin, hatta kucaklamalarýnýn ayýp ve kusur sayýlýþý. Bunun birçok kiþi tarafýndan da tasdik görüþü, edep ve terbiye inceliði olarak dile getiriliþi, meziyet olarak söyleniþi de bu anlayýþa güç kazandýrmaktadýr.
Evet, bir insanýn çocuðunu kendi babasýnýn yanýnda aþýrý tavýrlarla seviþi bir dikkatsizliktir. Hatta baþkalarýnýn yanýnda haddi aþan bir üslupla seviþi de böyledir. Ancak bir anne ve babanýn çocuðundan uzak duruþu, kucaðýna sýðýnmak isteyen bir çocuðu itiþi de, kollarýný açýp onlara koþan çocuðunu hayal kýrýklýðýna uðratýþý da kabalýktýr, dikkatsizliktir, katý kalpliliktir, kuruluktur.
Her þeyde bir denge vardýr. Duygular ve duygularýn ifadesinde de denge olmalýdýr.
Babalarýn, çocuklarýnýn ve gelinlerinin sevgi ve þefkate muhtaç yavrulara kuru ve soðuk davranýþlarda bulunmalarýna, kendilerine saygý bahanesiyle onlarý itiþlerine, kucak açmayýþlarýna, onlarý kucaklarýna oturtmayýþlarýna sessiz kalmalarý da duygusuzluktur. Bundan hoþlanmalarý, "-Benim yanýmda hiçbir çocuðunu kucaklamamýþ, sevmemiþ, öpmemiþtir," diyerek bu anlayýþý ve davranýþý övgü vesilesi etmeleri de þuursuzluktur.
Çocuklar sevgiye muhtaçtýr, bu unutulmamalýdýr. Büyükler de sevgiye muhtaçtýr. Hatta onlar, küçüklerin sevgisine de muhtaçtýrlar. Ýnsan ve her canlý sevgiye muhtaçtýr. Dolayýsýyla Allah ýn kalbimize yerleþtirdiði sevgi, þefkat ve merhameti ona muhtaç olandan esirgemek bir meziyet deðildir.
Çocuklarýn sevgi ve ilgiye olan ihtiyaçlarý büyüklerden þüphesiz daha fazladýr. Sevgi onlarýn þahsiyetlerine, düþünüþ þekillerine, zekâlarýnýn ve güven duygularýnýn geliþmesine, bedenî ve ruhî saðlýklarýna tesir eder.
Dikkat edilirse görülecektir ki, insaný en güzel fýtrat üzerine yaratan Rabbimiz, çocuðu da sevgiye, þefkate, yakýnlýk gösterilmeye, dikkatleri üzerine çekmeye uygun yaratmýþtýr.
Esasen her canlý yavrusu kendi çerçevesinde sevimlidir. Safiyane, enerji dolu, sevimli hareketleri ve davranýþ þekilleriyle hemen göze ve gönüllere hitap ederler. Bir kuzunun, bir tayýn, bir kedi yavrusunun koþup oynayýþlarýný göz önüne getiriniz. Onlarýn davranýþlarý, büyüklerinin davranýþlarýndan ne kadar farklýdýr ve ne kadar dikkat çekicidir. Ýçten gelen bir ses sanki size “yakala ve sev” der. Fýtratta var olan saf duygularýn deðerini biliniz. Onlarý iradeli ve yerli yerinde kullanýnýz. Kirletmeyiniz, yaralamayýnýz, yanlýþ âdetlere boðdurtmayýnýz, yok etmeyiniz.
Sevginizi esirgemeyiniz, kendinize de, çocuklarýnýza da zulmetmeyiniz, âile yuvanýzý kasvetli bir dünya haline getirmeyiniz. Sevgiyle saadetinize saadet katýnýz...
***
[1] Sahih-i Buharî, Fedâil(13/ 318), Edeb (18/ 135).
[2] Sünen-i Ýbn Mâce, Mukaddime (1/ 51). Zevâid’de hadias için; “Ýsnadý hasen, râvîleri güvenilir râvîlerdir,” denilir.