Seleme Ýbn Ekva'(ra) yanýnda bir baþka delikanlý ile alaca karanlýkta ilerliyor. Elinde yayý, sadaðýnda oklarý ormana doðru gidiyor. Yanýndaki genç, dizginlerini tuttuðu çok güzel bir atý sabah serinliðinde gezdiriyor.
Sabahýn ilk ýþýklarý ufuktan süzülmeye çalýþýyor. Henüz gecenin karanlýðýný bastýramamýþ. Seher vaktinin tazeliði, hayata yeni adým atmýþ bir kuzunun, bahara merhaba demiþ bir tomurcuðun, yapraðýn tazeliðini andýrýyordu. Esen hafif rüzgar, mahmurluðu siliyor, cana can katýyordu. Kuþlarýn cývýltýlarý, yeni bir günün seher virdiydi. Tarihe yeni hatýralar býrakacak bir gün baþlýyordu… Seleme Ýbn Ekva'(ra) yanýnda bir baþka delikanlý ile alaca karanlýkta ilerliyor. Elinde yayý, sadaðýnda oklarý ormana doðru gidiyor. Yanýndaki genç, dizginlerini tuttuðu çok güzel bir atý sabah serinliðinde gezdiriyor. Evden de bunun için ayrýlmýþ. Bu güzel at da, sabahýn canlýlýðý kadar canlý ve taze. Taylýk devresini henüz geçmek üzere. Talha Ýbn Ubeydullah'ýn(ra) atý. Rabâh isimli bu delikanlý, Allah Rasûlü'nün(sav) hizmetinde bulunma þerefine erenlerden biri. Talha(ra) bu güzel atý özenle cihada hazýrlýyor. Rabâh'dan da onu merada yayýlýma çýkarmasýný, yayýlým sýrasýnda az ve düzenli su içirmesini, zaman zaman da gezdirmesini istiyor. Bunu Seleme'den istediði de olurdu. Genç Seleme ile Talha'nýn aralarýnda köklü bir dostluk baðý vardý. O gün Rabâh, yine Talha'nýn atýný gezdiriyordu. Sabahýn serinliðinde ilerlerken Seleme'ye rastladý. Seleme(ra) okunu yayýný almýþ, Medîne'nin kuzeybatýsýnda, Þam yolu güzergâhýna düþen istikamette yer alan ormana doðru ilerliyordu. Rabâh, yalnýzlýðýný yok edecek bir arkadaþ bulduðu için sevinmiþti. Seleme iyi bir dost, iyi bir aðabeydi. Yiðit bir insandý. Avlanmayý sever, sýk sýk ava çýkardý. * Þimdi iki genç insan birlikte yürüyorlar aralarýnda konuþuyorlardý. Ýkisinin sesleri, sabahýn berrak ve tazeliðinde, atýn ayak seslerine karýþýyordu. Yeni günün aydýnlýðý, her saniye gücünü biraz daha artýrarak gecenin karanlýðýnýn son kalýntýlarýný da silmeye baþlamýþtý. Ovalar ve daðlar, iyice kendini gösterir hale gelmiþti. Vedâ Tepesini(1) aþýyorlardý. Seleme birden durdu. Av takip etmeye alýþýk keskin gözleri, ilerde uzanýp giden vâdîde bir hareketlilik sezmiþti. Bu vâdîde Allah Rasûlü'nün(sav) bütün Müslümanlar adýna bakýmlarýný yaptýrýp koruduðu develer vardý. Bir baþka ifâdeyle bunlar, yeni kurulan Ýslâm Devletinin Beytü'l-Mâline ait develerdi. Sabahýn bu saatinde dikkatini çeken hareketlilik sýradan bir hareketliliðe benzemiyordu. Müþriklerden Abdurrahman Ýbn Uyeyne el-Fezârî, Gatafanlýlarýn da içinde bulunduðu bir süvârî birliðiyle Müslümanlarýn aðaçlýk ve çalýlýklar arasýnda yayýlan süt develerine saldýrmýþtý. Develeri ele geçirmiþ, sürerek götürmek için toparlýyor, onlarý kontrol altýna almaya çalýþýyorlardý. Develerin bakýmýyla görevli Benî Ðýfârlý sahâbîyi öldürmüþler, hanýmý Leylâ'yý esir almýþlardý. Seleme'nin gözleri kadar keskin zekasý neler olduðunu anlamýþtý. Delikanlýya; "Derhal atýn sýrtýna atla. Onu Talha'ya götür ve Rasûlullah'a merada yayýlan develere saldýrý olduðunu haber ver!" dedi. Delikanlý ata atlayýp hýzla Medîne'ye doðru yol alýrken o da koþarak Sel' Daðýnýn tepelerinden birine çýktý. Medine'ye dönerek bütün gücüyle baðýrdý: "Va Sabahaaah! Va Sabahaaah! Va Sabahaaaaah!" Bu çaðýrýþ tehlike çaðýrýþýydý. "Vah bu sabaha!" demekti. Tehlikeli ve dehþet dolu bir sabahýn habercisiydi… Seleme'nin bu sadâsý Medînei Münevvere'de tesirini göstermiþ, Allah Rasûlü'ne ulaþmýþ, henüz sebebi tam olarak bilinmese bile derhal alarm durumuna geçilmiþti. Atýna atlayan yiðitler Rasûlullah'ýn yanýna koþuyordu. Ýlk varan süvarinin "Ba'zece" isimli atýyla Mikdat Ýbn Esved, ikinci varanýn da "Lemmâ" isimli atýyla Ensardan Abbâd Ýbn Biþr olduðu nakledilir.(2) Daha sonra gelen süvariler birbirini takip etmeye baþladý. Medîne'de süvariler bir araya gelirken ve alarmýn sebebi öðrenilmeye, hareketin hedefi tayin edilmeye çalýþýlýrken Seleme bu haykýrýþýndan sonra baskýný yapan ekibin peþine düþtü. Koþarak… Gatafanlýlar, develeri toparlayýp kendi topraklarýna doðru sürerek hýzla yol almaya baþlamýþlardý. Seleme(ra) koþuyordu. Aðaç dallarýndan sýyrýlarak, çalýlarý yararak, kayalardan sekerek, hendekleri atlayarak koþuyor, koþuyordu… Müthiþ bir enerjiyle mesafeleri eritiyor, her geçen dakika arayý kapatýyordu. Çok geçmeden develeri kaçýran ekibe yetiþti. Artýk ok atýþ mesafesindeydi. Okunu yayýna yerleþtirerek günün ilk avýný avladý. Sonra her uygun durumda atýþlar birbirini takip etmeye baþladý. Aðaçlar, dallar arasýndan sýyrýlan ve havada ýslýk çalarak ilerleyen oklar dehþet saçýyordu. Sünürünün çevresini kuþatan ve daðýnýn duran süvarilerden onu fark edip saldýrýya geçenler oldu. Seleme bir pars çevikliðiyle aðaç gövdelerinin, eðik kütüklerin arkasýna sýçrýyor, kendisini sipere alýyor, gerilen yayýndan boþanan oklarýyla hedeflerini yere seriyordu. Sanki vücûdunun her hücresi, enerji, güç ve cesaret doluydu. Her ok savuruþunda; "Al bunu! Ben, Ekva'ýn oðluyum &Bu gün leîmin helak günüdür." diyordu. Sonra tekrar peþlerinden koþmaya baþlýyor, atýþ menziline giren süvariyi atýnýn sýrtýndan aþaðý yuvarlýyordu. Aðaçlýklarda zikzaklar çiziyor, aðaç arkalarýnda siper alýyor, dallar arasýnda kayboluyor, dar boðazlardan geçerken tuzaða düþmemek için yamaçlara týrmanýyor, üzerine gelenleri taþ yaðmuruna tutuyordu. Yamaçlarýn daraldýðý boðazlarda ekibi bütünüyle sýkýþtýrýyor, birkaçýný da olsa saf dýþý býrakmak, ilerleyiþlerini engellemek için önlerine ve üzerlerine kayalar yuvarlýyordu. Akla hayale sýðmaz bir mücadele yaþanýyordu. Bir yiðit, bir birliðe meydan okuyor, neredeyse kök söktürüyordu… Onu ele geçirebilmek için ekip hazýrlanýyor, tuzaklar kuruluyor ama Seleme baskýncýlarýn bütün çabalarýný boþa çýkartmayý biliyordu. Bitmeyentükenmeyen bir enerji, azim, zekâ ve çeviklikle mücadelesini sürdürüyordu. Ayaklarý yorulmak bilmiyor, süvariler onun takibinden kurtulamýyordu. * Çok geçmeden yük hafifletmeye baþladýlar. Artýk sürüden kopan develeri takip edemiyorlar, çok lüzumlu bulmadýklarý fazla eþyayý atýyorlar, çaresiz kaldýklarý bu takipten kurtulmaya çalýþýyorlardý. Seleme(ra), geride býrakýlan develerden yakalayabildiklerini hemen yakýnýnda bulduðu bir aðaca baðlýyarak güven altýna alýyor, ele geçirdiði eþyayý hemen düzenli bir þekilde yýðýyor, sonra koþusuna devam ediyordu. Özellikle hafiflemek için geride býrakýlan bürdeleri alýyor, yol güzergâhýna yerleþtirip üstüne bir taþ koyuyordu. Bu, Ýslâm süvarilerine býrakýlacak en net ve kolay iþaretlerdendi. Ayný þeyi bazen de kendisine atýlan mýzraklarla yapýyordu… Kendisine otuz kadar hedefini bulamayan mýzrak atýldýðýný, bir o kadar da bürde býraktýklarýný o kendisi nakleder.(3) Oklarýn sayýsýný ise bilmek mümkün deðildi… Bu yaptýklarý, bir taraftan kendi mücadelesini sürdürürken ümitle beklediði Allah Rasûlü'ne(sav) ve ordusuna gidilen istikameti göstermek ve mücadeleden kopmadýðýný belli etmek içindi. Zaman zaman sadaðýndaki oklarý bitmeye yüz tutuyor, kendisine atýlan oklarý topluyor, silahsýz kalmamak için bütün dikkatini kullanýyordu. Düþmanlarýn rahatça yol almalarýna fýrsat vermediði gibi, dinlenmelerine, yiyip içmelerine de izin vermiyordu. Ayný anda çok þey düþünmesi ve düþündüklerini süratle gerçekleþtirmesi gerekiyordu. Doðrusu o bunu akýllara durgunluk verecek bir þekilde yapýyordu. * Bir süre sonra Gatafan'a baðlý bir kol olan Fezâr Kabîlesinden bir baþka birlik, develeri gasp edenleri takviye için geldi. Bu sýrada iki tepenin kuþattýðý bir vâdîdeydiler. Onlarýn geliþiyle biraz rahatladýlar, mola vererek yemek yemeye baþladýlar. Seleme de bulunduðu tepede kendine uygun, vâdîye hâkim, müdâfâya uygun yüksekçe bir yer seçti. O da oturdu. Düþmanýn durumu þu anda hücuma uygun deðildi. Kendisini tehlikeye atmadý. Her ne kadar yiyip içme fýrsatý buldularsa da bu molayla zaman kaybettikleri de kesindi. Böylece kendisi de bir parça nefes alma fýrsatý bulacaktý. Takviye kuvvetinin baþýnda bulunan komutan, kartal gibi tepenin en yüksek noktalarýndan birinde yer alan ve kendilerini takip eden Seleme'yi görmüþtü. "Bu da nenin nesi?" diye sordu. "Baþýmýza tam bir belâ," dediler. Sabahýn alaca karanlýðýndanberi peþimizde. Bir an bile yakamýzý býrakmadý. Üzerimize ok yaðdýrýyor. Elimizde ne varsa neredeyse hepsini söktü aldý." Komutan duyduðu kelimeler karþýsýnda þaþýrmýþtý. Sonra zihnini toparladý. "Bu kiþinin peþinde baþkalarý olsaydý bu derece can havliyle peþinize düþmez, arkadaþlarýnýn gelmesini beklerdi," dedi. Sonra ekledi: "Birkaç kiþi kalksýn ve bulunduðu tepeyi kuþatsýn!" Dört kiþi deðiþik koldan ilerlemeye, Seleme'nin olduðu tepeye yaklaþtýkça çemberi daraltmaya baþladý. Seleme üzerine gelenleri görmüþ, bulunduðu noktayý savunmaya uygun hale getirmeye baþlamýþtý. Çekinmiyordu. Üzerine gelenler sayýca çok deðildi. Arada boþluk vardý; arkasýnda siper alabilecekleri kayalar yoktu. Dolayýsýyla kayadan kayaya intikal ederek kendisine yaklaþamazlardý. Oklarýný hazýrladý. Yaklaþtýlar, sesini duyacaklarý bir noktaya gelince kendilerine seslendi: "Beni tanýyor musunuz!?" "Hayýr! Sen kimsin?" dediler. Cevap verdi: "Muhammed'in(sav) yüzünü batýla dönmekten koruyan Allah için ben Ekva' oðlu Seleme'yim. Sizden birini hedef seçtiðimde ona nasýl ulaþacaðýmý göreceksiniz. Onun asla benden kurtulamayacaðýna da þahit olacaksýnýz. Üzerime gelmek isteyen beni karþýsýnda bulacak!" Tehdidinde ciddî idi. Üzerine gelecek herkesi yere sermeye hazýrdý. Bu boþluðu onun oklarýna hedef olmadan geçemezlerdi. Karþýsýndakiler de bunu öðrenmiþlerdi. Ýçlerinden biri; "Tahmin edebiliyorum," dedi. Döndüler. Seleme arkalarýndan bakýyordu. Þimdi ne olacaktý? Daha kalabalýk mý geleceklerdi? Bu þekilde ne kadar dayanabilirdi? Þu ana kadar bir mü'min azim ve cesaretinin ne boyutlara varabileceðini onlara göstermiþti. Onunla yaþadýklarý saatleri unutamayacaklardý. O üzerine düþeni hayranlýk duyulacak bir þekilde yapýyordu. Rabbine güveniyordu. Sonu ne olursa olsun razýydý. Bu duygular içindeyken îleride uzanýp giden vâdide hareketlilik hissetti. Bir süvari ustaca hareketlerle aðaçlarý, dallarý yararak süratle ilerliyordu. Biraz arkadan bir baþka süvari daha ilerliyordu. Onun geliþi daha müthiþti. Onun peþinde bir süvari daha vardý. Gerilerde de baþka süvârîler… Seleme'nin içi sevinçle doldu. Rasûlullah'ýn(sav) süvârî birliði yetiþmiþti. Kalbi sevinçle dolduðu kadar huzurla da dolmuþtu. Þimdi üzerine düþeni bütünüyle yaptýðýna inanýyordu. Düþmanýn rahat yol almasýný engellemiþ, onlarý her fýrsatta oyalayarak zaman kaybetmelerini saðlamýþ, dinlenmelerine de fýrsat vermeyerek yorgun düþürmüþ, morallerini bozmuþ; yol boyunca koyduðu iþaretler iþe yaramýþ, mücahidler onlara yetiþmiþti. Þimdi dolu dizgin geliyorlardý… *** Devam Edecek… (1) Vedâ Tepesi (Seniyyetü'l-Vedâ'): Medîne-i Münevvere'de iki Vedâ Tepesi vardýr. Biri Mekke istikâmetinde, diðeri Ürdün, Þam istikâmetindedir. Hicret sýrasýnda söylenen; "Bir ay doðdu üzerimize Vedâ Tepeciðinden…" mýsralarýnda yer alan tepe Mekke istikâmetinde Kubâ yakýnlarýnda olan tepedir. Yukarýda sözü edilen ise Þam istikâmetinde, Cebeli Râye yakýnlarýnda bulunan tepedir. (2)Siretü Ýbn Hiþam (2/ 282). (3)Sahih-i Müslim, Cihad (3/ 1436-1437), Hayâtü's-Sahâbe (1/ 545) Ahmed Ýbn Hanbel'in Müsned'inden naklederek.
Öyle ki size, kendinizden, size ayetlerimizi okuyacak, sizi arýndýracak, size Kitap ve hikmeti öðretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik.
( Bakara Suresi - 151)
Bir Hadis
Hz. Sevbân (radýyallâhu anh) anlatýyor:
Hz. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Hasta ziyaretinde bulunan kimse, ziyaretten dönünceye kadar cennet meyveleri arasýndadýr."
Müslim, Birr 40; Tirmizî, Cenâiz 2
Bir Dua
“Allah’ým! Benim yaratýlýþýmý güzel kýldýðýn gibi ahlakýmý da güzelleþtir...”
(Ýbn Hanbel, I, 403)
Hikmetli Söz
Buyurdular
"Muhabbet, bulanýk sularý berraklaþtýrýr, ölü kalpleri diriltir; padiþahlarý bile kul köle eyler!"