Ýman tadý duyulmadan gerçek manada hayat tadý duyulamaz. Bu yer çekimi olmadan boþluk içinde hedefsiz ve yönsüz dolaþmaktan daha manasýzdýr. Ýman da Allah ý, Rasûlü nü ve bize teblið edilen dini tanýmak, gönülden kabullenmek ve gönül vermenin gereðini yapmaktýr.
Ýslâmî bir ilim dalýnda kaleme alýnan her kitap ilk satýrlarýnda o ilmin kýymetini, ehemmiyetini ve gayesini de vurgulardý. Gaye ve hedefini dile getirirken bunu "rýza-i Bârî" (Allah rýzasý) ve "saadet-i dareyn" (iki cihan saadeti) olarak özetlerdi. Bir yuvanýn kuruluþ gayesi de budur. Rabbimizin rýzasýný elde ediþ, bunun için güzel hasletlerle donanýþ, hayat basamaklarýný çýkarken her merhalede gönül huzuru duyuþ, bu yolda filizlenen yavrularýn yarýnlarýna ümit dolu gözlerle bakýþ.
Her ömür ecelin geliþiyle son bulur. Dünyada elde edilen bütün mallar gider, yapýlan ameller kalýr. Ýþler, vazifeler biter, kazanýlan hayýrlar ve veballer kalýr. Azim, gayret, hýrs, þevk, umutlar, emeller sona erer, iman, amel ve niyetler kalýr.
Bir âyet-i kerîmede dünya hayatý ve kuldan istenen þuur þöyle özetleniyor:
“Yeryüzünü size boyun eðdiren, onu sizin emrinize âmâde kýlan odur. Daðlarýnda, ovalarýnda, vadilerinde, sýrtlarýnda gezin, dolaþýn. Allah’ýn bahþeylediði rýzklardan yiyin ve bilin ki dönüþ onadýr.”(Mülk, 67/ 15)
Bârî -azze ve celle-; yeryüzünü bütün nimetleriyle size verdim. Onu hizmetinize, istifadenize hazýr kýldým. Daðlarýnda, ovalarýnda, baðlarýnda, bahçelerinde, çarþýlarýnda, pazarlarýnda, köyünde, kentinde gezin, dolaþýn. Ekin, biçin, alýn, satýn, çalýþýn, gayret edin, kazanýn, yiyin, yedirin, rýzklarýndan istifâde edin buyuruyor.
Bütün bunlarý yaparken, dönüþün Allah’a âit olduðunu sakýn unutmayýn! Dünya hayatýnda bütün yapýlanlarýn muhasebeden geçeceðini sakýn akýldan çýkarmayýn. Dünya hayatýný, hesâbýný verecek þekilde yaþayýn. Ona göre kazanýn, ona göre harcayýn, hayatýnýzýn bütününe ona göre yön verin. Kendinize ona göre bir çerçeve çizin ikazýný, iki kelimenin içine sýðdýrýveriyor.
Âile yuvalarý dünya hayatýnda bize bahþedilen en güzel nimetlerden biridir. Onun da bu þuurla kurulmasý, iki cihan saadetini elde etmeye vesile olacak þekilde planlanmasý, maddî, manevî kirlerden, paslardan, hedefsizlik ve þuursuzluklardan korunmasý gerekir. O bir bataklýða dönüþtürülmemeli, bataklýk haline gelmesine fýrsat verilmemeli, içinde huzur ve sükûn duyulan meyvelerle zenginleþtirilmiþ bir gül bahçesi haline getirilmeye çalýþýlmalýdýr. Çekilen zahmetler ve yorgunluklar bu yolda tatlý duygulara dönüþmelidir.
Ebedî hayattaki saadet güzelliðinin tasvirine dikkat ediniz: "Onlar ve eþleri tahtlara, divanlara yaslanmýþlardýr." (Yâsîn 36/ 56)
Tahtlara, divanlara yaslanýþ varlýk ve nimet içinde oluþ, bundan zevk alýþ, saadet duyuþ ifade eder. Saadetin eþlerle paylaþýlýyor olmasý ayrý bir güzellik, saadete saadet katan bir nimet olarak vurgulanýyor.
Þimdi meleklerin mü minler için duâsýna dikkat ediniz: "Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her þeyi kuþatmýþtýr. Sana tevbe eden, senin yoluna baðlanan ve senin yolunda yürüyenleri baðýþla. Onlarý cehennem azabýndan koru.
Rabbimiz! Onlarý kendilerine vaad ettiðin Adn Cennetine koy. Atalarýndan, eþlerinden ve nesillerinden hayýrlý, salih olanlar da onlarla birlikte olsun. Þüphesiz sen aziz ve hakîm olansýn.
Onlarý her türlü kötülüklerden koru. O gün her kimi kötülüklerden korursan muhakkak onu rahmetine erdirirsin. Ýþte büyük mükafat, büyük baþarý budur." (Ðâfir 40/ 7-9)
Ebedî hayatta bu güzelliði elde etmek, anne ve babalarýyla, eþ ve çocuklarýyla, torunlarýyla saadetine saadet katmak isteyenler bunun için çalýþmalý, âile olarak böyle bir hedefe ulaþmanýn þuurunda olmalý, þuurunu amellere dökerek gerçek hayata aksettirmelidir.
Geçmiþ atalarla, gelecek torunlarla cennette, ebedî saadet dünyasýnda buluþmanýn ne büyük bir nimet olduðunu tefekkür ediniz.
__________________________________________________________
[1]Sahihi-i Müslim, Ýman (1/ 62)