Âiþe Validemiz Allah Rasûlü nün(sav) þöyle buyurduðunu rivâyet ediyor:
“Mü’minlerin imaný en olgun olaný, ahlâký güzel olan ve âilesine hoþ muâmelede bulunan, onlara karþý sevgi ve þefkatle davranandýr.” (1)
Âile içinde ve dýþýnda yaþanan hadiselere sadece kendi bakýþ açýnýzda bakmayýnýz, sadece kendi fayda veya zararýnýz açýsýndan deðerlendirmeyiniz. Eþleriniz, çocuklarýnýz, hatta anne ve babanýz, yakýnlarýnýz ve dostlarýnýz açýsýndan da bakýp deðerlendiriniz. Rabbimizin bize bahþettiði akýl, zeka ve irade bütün bunlarý dakikalar, saniyeler içinde deðerlendirecek güçtedir.
Ýnsanlarýn ayný hadiseye bakýþ açýlarý farklý olabilir mi, farklý kanaatler ortaya çýkar mý? diye sorulacak olursa cevap elbette ki; "evet!" olacaktýr.
Bir maðazanýn vitrini önünde iki insan düþününüz. Birisi ihtiyacý olan elbiseyi arýyor, diðeri vitrinin tertip ve düzenini seyrediyor ve o anda bu vitrinin daha iyi nasýl tanzim edilebileceðini zihninde canlandýrýyor. Bu iki insanýn ayný vitrine bakýþ açýlarýnýn birbirinden ne kadar farklý olacaðýný tahmin edersiniz.
Kýz çocuklarýyla, erkek çocuklarýn oyuncak seçiþlerindeki farklýlýklara da dikkat ediniz. Hanýmlarýn renk ve koku konusunda erkeklere göre daha hassas olduklarý biraz dikkat eden bir insanýn gözünden kaçmayacaktýr. Hassasiyet ve dikkatler yaþlara göre de deðiþir. Gençler, yaþlýlar, çocuklar içinde bulunduklarý þartlarý birbirinden ne kadar da farklý deðerlendirirler! Bunun daha nice misallerini bulabilirsiniz.
Onun için bir çatý altýnda yaþayan insanlarýn birbirini daha iyi anlamaya, birbirinin bakýþ açýlarýný daha iyi deðerlendirmeye ihtiyaçlarý vardýr. Bunun en iyi yollarýndan biri de zaman zaman kendimizi onlarýn yerine koyarak onlar gibi düþünmek, onlarý anlamak ve onlar anlayýþlý davranmaktýr. Bu, aradaki baðlarý güçlendirecek, yuvanýn saadetini, fertlerin ecrini artýracaktýr.
Ýbn Kesîr(rh.a.);"Onlara iyilikle, güzellikle muâmele edin!" (2) âyetini tefsir ederken þöyle der: "Hanýmlarýnýza güzel sözler söyleyin, davranýþlarýnýz da, imkanýnýz derecesinde kýlýk kýyafetiniz de güzel olsun. Siz onlarýn nasýl güzel sözlerinden, güzel davranýþýndan, düzgün ve temiz kýyafetinden hoþlanýyorsanýz siz de onlara karþý böyle olmalýsýnýz. Rabbimiz;
"Erkeklerin kadýnlar üzerinde nasýl temiz fýtratlarýn kabul ettiði, þer-i þerifin tasdik ettiði haklarýnýn olduðu gibi kadýnlarýn da erkekler üzerinde haklarý vardýr,"(3) buyuruyor." (4)
Ýyi geçimin, hoþ muamelenin temeli eþlerin, âile fertlerinin birbirlerini anlamalarý, birbirlerine anlayýþ göstermeleri, deðer vermeleri, âile içinde ve dýþarýda güzel ahlâklý olmalarýdýr.
Ve unutmayalým: “Birr (güzel ahlâk, hayýrlý amel ve takva) sahibleri elbette ki Cennet tedir.
Fâcirler, kötü ve reziller de þüphesiz Cehennem’dedir. " (Ýnfitâr, 82/ 13-14)
Bu gün mü min gönüllerin kendi öz yurtlarýnda garip ve boynu bükük duruma düþürüldükleri, nice hak ve hukuklarýnýn gasp edildiði, tekbir sesleriyle fethedilen bir diyarda horlanmaya ve yabancý duruma düþürülmeye çalýþýldýklarý acý bir gerçek olarak gözler önündedir. Böyle bir durumda kendi yuvasýnýn sýcaklýðýný hissedemiyor, güven ve huzuruyla kalbi rahatlamýyor, dýþ dünyada yediði darbelere bir baþka darbe de yuvasýndan, yuvasýnýn fertlerinden geliyorsa bunun gönüllerde estireceði fýrtýnayý düþününüz. Elinizdeki imkân veya gücü kötüye, hak gasbýna, baþkasýna acý veya huzursuzluk vererek nefsin azgýnlýklarýný tatmine kullanmayýnýz. Bu size büyük zarar olarak geri dönecektir.
Þu emr-i ilâhîye kulak veriniz ve mü min gönüllere eziyet verenlerin akýbeti üzerinde tefekkür ediniz:
“Mü’min erkekler ve mü’min kadýnlara, yapmadýklarý bir þeyden dolayý, hak etmedikleri bir gerekçeyle eziyet veren, zulm edenler, þüphesiz büyük bir bühtan, apaçýk bir günah üstlenmiþlerdir.” (Ahzab, 33/ 58)
Bu âyeti tekrar tekrar okuyunuz ve cemiyet içinde yaþananlarý, Rabbinin emrettiði gibi yaþamak isteyenlerin uðradýklarý maðduriyetleri ve Ýblis e uþaklýkta yarýþanlarýn gayretlerini, iþgüzarlýklarýný, hýrslarýný ve kinlerini iyi deðerlendiriniz. Böyle bir denizde yol alýrken âile geminizin ne kadar saðlam olmasý gerektiðine siz karar veriniz.
***
________________________________________
(1) Sünen-i Tirmizî, Ýman (1/ 9) Âiþe Validemizin rivayet ettiði bu hadis için “sahih” demiþtir.
(2) Nisâ Sûresi (4) Âyet: 19
(3) Bakara Sûresi (2) Âyet: 228.
(4) Muhtasaru Tefsîri Ýbn Kesîr (1/ 368-369).