Bir kimsenin üzerine orucunun farz olmasý veya tuttuðu bir orucun sahih olmasý için;
1 – Önce o kimsenin Ýslâm ile þeref bulmuþ olmasý gerekir. Oruç bir ibadettir. Ýbadetler Allah rýzasý için yapýlýr ve edâ eden kiþi sevaba, mükâfâta erer. Allah rýzasý ve sevap ise gerçek iman sahibi için geçerlidir.
Müslüman olmayan bir kimse de birinci derecede iman nûruna ermekle sorumludur. Ýmanla þeref bulmayan bir kimse, ibadetinin mükâfatýný elde edemez.
2 – Akýl sahibi olmalýdýr. Þüphesiz Rabbimiz, akýl nimeti bahþettiklerini sorumlu tutar. Ne yaptýðýnýn þuurunda, idrakinde olmayanlarý deðil.
3 – Ergenlik çaðýna girmiþ olmalýdýr. Ergenlik çaðýna ulaþmamýþ bir çocuk henüz filizlenme, geliþme, idrak ve iradesini güçlendirme, olgunlaþtýrma devrelerini yaþamaktadýr. Henüz bütünüyle sorumluluk alacak çaðda deðildir.
Ancak temyiz çaðýna ulaþarak aklý birçok gerçeklere eren bir çocuk, oruç tuttuðunda, orucu nafile oruç hükmünde sayýlýr, hem kendisi, hem de onu yetiþtiren ve oruç tutmasýna vesile olan anne-babasý onun bu ibadetinden sevap kazanýr.
4 – Oruç tutacak kiþi, sýhhatli olmalýdýr. Tutuðu oruç, sýhhatine zarar vermemeli, bedenî iyileþmesine mani olmamalýdýr.
Hasta olan bir kiþi, sýhhat bulduðunda oruçlarýný kaza etmeli; hastalýðý þifa bulmayacak veya devamlýlýk gösteren bir hastalýk ise fidye vermelidir.
5 – Mukim olmalýdýr. Dîn-i mübîn evinden uzaklarda yolculuk yapan seferî insanlara birçok kolaylýk tanýmýþtýr. Seferî olduklarý sýrada oruçlarýný açma konusunda verilen ruhsat da bunlardan biridir. Ancak seferdeki insan, içinde bulunduðu durumu uygun bulur, oruç tutmayý tercih ederse Hanefî Mezhebine göre bu ayrýca kendisine fazîlet kazandýracaktýr.
6 – Kadýnlar hayýz ve nifas hallerinden temizlenmiþ olmalýdýrlar. Onlarýn bu halleri, sýhhatlerine dikkat ve titizlik gösterecekleri bir hâldir; ibadete uygun bir hâl deðildir. Onlar da oruçlarýný, temizlendiklerinde kaza edeceklerdir.
Oruca baþladýktan sonra kan gelmiþse oruçlarýný bozmalarý; gün batmadan temizlenmiþlerse de günün kalan kýsmýnda oruçlu gibi davranmalarý uygun olandýr. O gün oruçlu sayýlmasalar da bu kendilerine ayrýca sevap kazandýracaktýr.
*
-
Ramazan Ayý, kamerî aylardandýr. Dolayýsýyla hilalin, güneþin batýþýnýn peþinden batý istikametinde görünüþüyle baþlar.
Allah Rasûlü; “Hilali görerek oruca baþlayýnýz, hilali görerek oruç ayýna son veriniz.” buyurmuþtur. Ayný zamanda hilal gözetlemek, ibadetten bir parçadýr ve Ümmet-i Muhammed tarafýndan ihmal edilir hale getirilmesi ciddî bir kusurdur.
Kamerî aylar ya 30 gündür ya da 29 gündür. Hiçbir zaman 28 veya 31 gün olmazlar.
-
Ýmsak, fecr-i sâdýkýn (asýl fecrin) doðuþuyla baþlar. Yeme, içmeye imsaktan birkaç dakika önce son verilmesi elbette ihtiyata daha uygundur.
-
Oruçlu bir insan misvak, macunsuz fýrça kullanabilir. Islak misvak (dolayýsýyla da fýrça) kullanýlmasýný mekruh gören âlimlerimiz vardýr. Ýmam Þafiî Hazretleri de öðleden sonra misvak kullanýlmasýný mekruh görür.
-
Oruçlu bir insanýn kan aldýrmasý orucunu bozmaz. Ancak kendisini zayýf düþürecekse mekruh görülmüþtür.
-
Vücut menfezlerinden (gözeneklerinden) giren maddeler oruç bozmaz. Vücuda sürülen zeytinyaðý, krem gibi maddeleri derinin emmesi, göze damlatýlan damlanýn gözden genze açýlan menfezden içeri girmesi gibi.
Aþý veya iðne vurdurma orucu bozar. Çünkü kan yolu ile direkt bað kurar.
-
Kendiliðinden zorlayarak gelen bir kusuntu, geri dönmemiþ, dýþarý çýkmýþsa orucu bozmaz.
-
Az olan kusuntu geri döndüðünde de bozmaz. Aðýz dolusu diye ifade edilen çok kusuntu þahýs tarafýndan geri döndürülürse oruç bozulur. Böyle bir kusuntu kendiliðinden içeri dönse Ýmam Ebu Yusuf’a göre yine orucu bozar. Ýmam Muhammed’e göre bozmaz.
-
Bir kadýnýn kocasýný, bir kocanýn da karýsýný sadece öpmesiyle oruç bozulmaz.
-
Bir doktor hastasýndan oruç tutmamasýný isterse, Ýslam Hukuku’na göre; þayet doktor mesleðinde mütehassýs, kendisi oruç tutan ve Allah korkusu taþýyan bir kimse (fýkhî ifadeyle hâzýk ve âdil) ise sözü geçerlidir. O kimsenin oruç tutmasý, sýhhatine zarar vermemesi, daha sonra uygun bir zamanda orucunu kaza etmesi gerekir. Hastalýðý geçici, yani iyi olacak bir hastalýk deðilse fidye vermelidir.
-
Kefâret, sadece niyet ederek baþlanýlmýþ bir Ramazan orucunu kasten bozmaktan dolayý gerekir. Ramazan dýþýnda tutulan hiçbir orucu bozmaktan dolayý gerekmez. Ayný hüküm Ramazan orucunu Ramazan ayý dýþýnda kaza eden insan için de geçerlidir. Yani kefâret gerekmez. Belki böyle bir orucu bozmasý, durumuna baðlý olarak ona vebal getirebilir ama kefâreti gerektirmez.
Kefâret oruç tutmamanýn deðil, Ramazan orucunu bozmanýn cezasýdýr.
-
Hamile bir kadýn, kendi sýhhatine veya çocuðunun sýhhatine zarar gelebileceðinden korkuyorsa oruç tutmayabilir, bu orucunu daha sonra kaza edebilir. Çocuk emziren bir kadýnýn durumu da böyledir.
*
Bu hükümler sýkça karþýlaþýlan konularla ilgilidir. Daha fazla ve geniþ bilgi için ilmihallere, fýkýh kitaplarýna müracaatta fayda vardýr.
Feyz ve bereket dolu günler niyâziyle…