Kanaat tükenmez bir hazinedir" denilir. O gerçekten tükenmez bir hazinedir. Bunun içindir ki Allah Rasûlü(sav); "Gerçek zenginlik mal çokluðundan kaynaklanan zenginlik deðil, insanýn gönül zenginliðidir," [1] buyurur
Abdullah Ýbn Amr Ýbn Âs ýn(ra) naklettiði bir hadiste: Müslüman olan, yetecek derecede rýzýklandýrýlan ve Allah ýn kendisine bahþettiði nimetlere kanaatkâr kýlýnan kimse felaha ermiþtir," [2] buyrulur.
Dünyalýk ve makam hýrsý insaný nice hatalara sürükler ve dostlarýndan eder. Âile yuvalarýndaki kanaatsizlik yuvalarý huzursuzluða, âile fertlerini tedirginliðe sürükler, güneþli günleri bile karanlýða çevirir. Gönüllerde yeþeren birçok güzel duyguyu siler, hissedilemez hale getirir. Birçok yuvanýn daðýlma sebebidir.
Bunun içindir ki Allah Rasûlü(sav) ümmetini ikaz sadedinde þöyle buyurur: “Yazýklar olsun altýna, gümüþe, kadifeye, ipekli kumaþlara kul olanlara! Onlarý elde edince hoþlanýp, elde edemeyince razý olmayanlara!” [3]
Bütün bunlara raðmen dünyalýk ve makam hýrsýnýn günümüzde giderek arttýðýný, kanaatsizliðin gönülleri kapladýðýný, bir çok huzursuzluðun ve geçimsizliðin kaynaðý haline geldiðini, insanlarý heves ve arzularý peþinde sürüklemeye baþladýðýný görüyoruz.
Hýrs kolay kolay aþýlmaz bir çöldür. Ýçinde ilerledikçe susuzluk ve ihtiyaç artar, tedbir alýnmamýþsa iç yangýnýna dönüþür. Susuzluk ilerledikçe seraplar görülür ve peþinden koþulur, koþular susuzluðu artýrýr… Sinirler gerilir, zayýf iradeler çözülür.
Var olana rýza göstermek, alýn teriyle kazanmak, helal lokma yemek, helal giyinmek, barýnacak bir yeri olmak, elde edilen nimetlere þükretmek dünyanýn daha güzel görünmesine, saadet duygusunun gönle yayýlmasýna vesiledir. Kanaatkâr olan ve ihtiyaçlarý kadar eþyasý âile yuvalarýna giren her yeni eþya sevinç kaynaðý olur.
Bu gün odalarý doldurup neredeyse ev içinde ev sakinlerine yer býrakmayan eþyanýn çeþnisini düþününüz. Onlar için yapýlan masraflarý, edinilen borçlarý, çekilen sýkýntýlarý… Rahat ve konfor için duyulan sýkýntýyý, tedirginliðini ve sýhhat kayýplarýný… Hiç de bir birine uygun olmayan duygu ve arzularýn yan yana geliþi, iç içe geçiþi.
Yeni kurulan yuvalar için artýk gerekli kabul edilen, olmazsa olmazlardan sayýlan eþyanýn bir listesi yapýlsa kaç kalem tutar dersiniz?! Oturma odasý takýmý, yatak odasý takýmý, koltuk takýmý, mutfak eþyasý, bardak, tabak, fincan, tencere takýmlarý, çamaþýr, bulaþýk makinesi, buzdolabý, ocak, fýrýn, ütü, televizyon, dolaplar ve daha neler neler… Sonunda düðün borçlarý ve bu kadar eþyanýn bedelini ödemek için çekilen sýkýntýlar.Bu yüzden zorlaþan evlilikler… Eþya alýnýrken yapýlan kavgalar, gönül kýrgýnlýklarý ve küskünlükler.
Bunlarý tenkitten çok üzerinde biraz durup düþünmeye vesile olur arzusuyla dile getirmeyi tercih ettik. Ancak çok derinlere dalýp gitmeden bir þey hatýrlatmak istiyoruz:
Yer yüzünde kurulan yuvalarýn en güzellerinden biri Hz. Ali ile Hz. Fatýma nýn kurduðu yuvadýr. Þimdi Hz. Ali yi dinliyoruz: “Rasûlullah’ýn(sav), Fâtýma(ra)’ya hazýrladýðý çeyiz, bir elbise bohçasý, bir su kýrbasý ve içi izhir otuyladoldurulmuþ bir yastýktan ibaretti.” [4]
Bu çeyiz listesi elbette ki baðlayýcý deðildir. Ancak bizlere çok þey anlatmalýdýr. Biz onun ifade ettiði mânâ üzerine ayrýca söz söylemek istemiyoruz. Bilinmesini, üzerinde düþünülmesini ve içinde bulunduðumuz kanaatsizliðin, aþýrý taleplerin bir muhasebeden geçirilmesini arzu ve ümit ediyoruz.
Bir insan dünyalýk konusunda kendisinden daha zor durumda olan insanlara, amel ve takvâ konusunda daha iyi durumda olanlara bakmalýdýr. Aþaðýya bakýp þükretmeli, muhtaçlara yardým elini uzatarak sýkýntýlarýný azaltmaya çalýþmalý, üste bakarak gýpta etmeli, manevî duygular, takvâ ve güzel hasletler konusunda kendisinden daha iyi olan insanlarla salih amellerde, Allah ýn rýzasýný, af ve maðfiretini elde etmede tatlý bir yarýþa girmelidir. Bu kendisini, kendisiyle beraber bu yarýþa ortak olan âilesini de yüceltir, onlara da deðer kazandýrýr. Bizim ise tersini yaptýðýmýz bir gerçektir.
Zikr-i Hakîm in irþadýna kulak veriniz:
"Rabbinizin maðfiretine ve takvâ sahipleri için hazýrladýðý geniþliði gökler ve yer kadar olan Cennete koþun.
O takvâ ehli insanlar ki, bollukta da, darlýkta da infakta bulunurlar, öfkelerine hakim olurlar, insanlarý affedicidirler.
Allah güzel amel ve davranýþlarda bulunanlarý sever." (Âl-i Ýmrân 3/ 133-134)
Dünya fânîdir. Her nefis ölümü tadacaktýr. Ýnsan bu hayattan gelip geçen bir yolcu gibidir. Üstelik o geçtiði saatlerden, dakikalardan, aylardan, yýllardan bir daha geçmesi mümkün olmayan bir yolcudur.
Dünyaya ve dünyalýða tutulma, heva ve heveslere, hýrslara ve iþtahlara esir olma, bütün emel ve ümitleri dünyaya baðlama fanîlik açýsýndan bakýldýðýnda ne kadar mânâsýzdýr.
Ancak dünyada hayat yolculuðu yapan bir insan, bu yolculuðuyla ayný zamanda ebedî saadeti kazanan veya kaybeden bir yolcudur. Bu üzerinde derin derin düþünülmesi gereken bir bakýþ açýsýdýr. Hayat yolculuðuna bu açýdan bakýldýðýnda o ne kadar kýymetli, ne kadar büyük bir fýrsattýr. Çünkü âhiret hayatý bu hayata baðlýdýr. Her saati, her günü, her yýlý ayrý bir kýymet taþýr. Boþa harcanmasý gerçekten büyük bir kayýptýr. Batýla harcanmasý ise gerçekten büyük bir aldanýþ, gaflet ve düþüncesizliktir.
Bütün insanlara yöneltilen þu ilahî ikazý tekrar tekrar okuyunuz ve tefekkür ufuklarýnda dolaþýnýz:
“Ey Ýnsanlar! Allah’ýn vaadi haktýr, mutlaka gerçekleþecektir. Dünya hayatý sizleri aldatmasýn. Görevi aldatmak olan Þeytan da Allah yolunda sizleri kandýrmasýn.
O, sizin düþmanýnýzdýr. Siz de onu düþman olarak bilin ve öyle tanýyýn. O, kendi peþine düþenleri, onun safýnda yer alanlarý sonuçta çýlgýn alevlerle kaynayan Cehennem ehlinden olmaya çaðýrýr.
Ýnkar eden ve küfür bataklýðýný tercih edenler için þüphesiz þiddetli bir azab, iman edip, salih ameller iþleyenler için de Allah’ýn maðfireti ve büyük bir mükafat vardýr. (Fâtýr – 35/ 5-7).
Dünyanýn fanîliðini biliniz, kýymetini idrak ediniz. Zamanýnýzý boþ þeyler uðruna harcamayýnýz. Hayatta ve âile yuvanýzda kanaatkâr olunuz. Ömrünüzü, dostluðunuzu, âilenizi, akrabalýk baðlarýnýzý dünya ve âhiret saadetinizi hýrslar, nefis arzularý peþinde koþarak heba etmeyiniz. Sadeliðin, tabiîliðin, Rabbimize teslimiyetin, gönle yerleþen manevî duygularýn ve yeþeren ümitlerin güzelliðini yaþayýnýz.
Dünyalýk içinde yaþayanlarýn çoðunun daha fazlasýna ihtiyaç duyarak hayat sürdürdüklerini, muhtaçlýk hissini kalplerinden silemediklerini, gerçek zenginliðin gönül zenginliði olduðunu, onlarýn çoðunun bu olgunluða ulaþamadýðýný unutmayýnýz.
Rabbimizin bahþettiði imkanlara þükrediniz ve onlarý Allah ýn helal çizgileri içinde deðerlendirerek daha kýymetli bir kazanç elde ediniz. Teslimiyetinizin huzur, þükrünüzün bereket, azminizin muvaffakiyet getireceðini unutmayýnýz.
__________________________________________________
[1] Sahih-i Buhârî, Rikak (19/ 11), Sahih-i Müslim, Zekat (2/ 726).
[2] Sahih-i Müslim, Zekât (2/ 730), Sünen-i Tirmizî, Zühd (4/ 576).
[3] Sahih-i Buhârî, Cihad (11/ 419-420).
[4] Sünen-i Nesâî, Nikah (6/ 135).