Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 4390
Toplam 16410626
En Fazla 25928
Ortalama 2706
Üye Sayýsý 1193
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
Peygamberimize olan hasret ve düþündürdükleri
10/01/2014 - 10:18
 
Yaþar Deðirmenci
Peygamber Efendimizin Hayatý’nýn örnekliði, bizim hayat tarzýmýzý etkilemeli, bu vesile ile çeki/düzen vereceðiz hayatýmýza.

Seni ben böyle tanýdým.

Yetim doðdun, yetimleri unutmadýn. Düþkünler senin himayende huzur buldular. Bedeviler sende medeniyet gördü. Kalabalýklara karþý nezaketinle erittin yürekleri. Hiç affedilmez þeyleri affettin. Umudu tükenmiþler senin baðrýnda çiçek açtý.

Zavallýlarýn o kadar yakýnýndaydýn ki onlarýn dövülmeleri, aç býrakýlmalarý bir yana, hizmetçilere beddua edilmesini bile yasaklamýþtýn.

Bir defasýnda, aklýndan biraz zoru olan bir kadýn seninle konuþmak istemiþti. Senin yanýndakilerden sýkýldýðýný anlayýnca kadýna: “Hangi sokaða gitmek istiyorsan oraya geleyim de konuþ.” demiþtin. Kadýn seni tuttu, en ücra sokaða götürüp, derdini anlattý. Erinmedin, üþenmedin de onun derdini dinledin. O gün, Enes bile sana þaþýrmýþtý.

Seni ben böyle tanýdým.

Uhud’a giderken, bir münafýðýn bahçesinden geçiyordun. Bahçe sahibi kör bir insandý. Senin geldiðini anlayýnca, baðýrýp çaðýrmaya, sana hakaret etmeye baþlamýþtý. Avucunu toprakla doldurmuþ sana dönerek diyordu ki: “Þu avucumdaki toprak, baþkasýna da deðmeyecek olsa onu yüzüne atardým.” Yanýndaki sahabiler, adamý cezalandýrmaya kalktýlar. Sen ona da merhamet göstermiþtin de þöyle demiþtin: “Býrakýn onu. Onun kalbi de kör, gözü de.”

Seni böyle tanýdým.

Hani o, Mekke’nin putlardan kurtulduðu gün, büyük fetih günü vardý ya! Artýk fetih gelmiþ; Bilal, ezildiði yerlerde ‘Allahuekber’ diye sesini yükseltmiþti.

O gün, Ebu Bekir (r.a) babasýnýn evine gitmiþ ve hâlâ Müslüman olmamýþ olan babasýný alýp senin yanýna gelmiþti. Bir de baktýn ki bembeyaz saçlarýyla yaþlý bir dede önünde duruyor. Müslüman olmadýðý halde ona acýdýn da Ebu Bekir’e dönüp:

“Dedeyi evinde bekletseydin de ben gitsem ona, uygun olmaz mýydý” Ebu Bekir ise:

“Ya Resûlellah! Onun senin ayaðýna gelmesi, senin ona gitmenden daha uygundur.” demiþti.

O gün sen o dedeyi önünde oturttun. Ýkram ettin. Sonra elinle göðsünü sývazladýktan sonra bir kere: “Müslüman ol!” dedin. Senin bu eþsiz nezaketine dayanamayýp, asýrlýk þirk bataklýðýndan çýktý ve Müslüman oldu.

Seni böyle tanýdým.

Arkadaþlarýna merhametliydin; bir yolculukta yakacak odun toplayan dostlarýndan geri kalmamýþ, "Ben bir topluluk içinde ayrýcalýklý bir durumda bulunmaktan hoþlanmam!" demiþtin. Güçsüzlere merhametliydin; "Hastayý ziyaret edin, açý doyurun esiri kurtarýn!" diye seslenmiþtin bütün zamanlara. Hayvanlara merhametliydin; aç bir devenin sahibine, "Konuþamayan bu hayvana bakarken Allah'tan kork!" diye gürlemiþ, susuz köpeðe su içiren bir günahkârýn cennete girdiðini haber vermiþtin inananlara. Aðaçlara merhametliydin, bir aðaç dalýnýn kýrýlmasýna bir otun yok yere koparýlmasýna razý olmamýþtý kalbin. Düþmanlarýna karþý merhametliydin; Mekke'nin fethinde kendisine yýllarca kötülük yapanlara þöyle seslenmiþtin bineðinin üstünden: "Hepiniz serbestsiniz!"

Seni böyle tanýdým.

Peygamberimize gelen koca sahabe “Ya Resûlallah! Kalbim katýlaþtý, üzülemiyorum, aðlayamýyorum.” deyince Resûlullah Efendimiz, “Yetimin sofrasýna otur, muhtaçlarla hemhâl ol. Ýhtiyaç sahiplerinin ihtiyacýný gider. Kalbinde yumuþama göreceksin” diyordun. Seni böyle tanýdým.

Ortaklaþa düzenleyecekleri bir suikastla ortadan kaldýrmayý kararlaþtýrmalarýna raðmen müþriklerin üzerindeki emanetlerinin teslim edilmesini dert edinmiþ, Hz. Ali’yi sahiplerine vermesi için vazifelendirmiþtin.

Seni böyle tanýdým.

Peygamberimiz, “Ýman etmedikçe cennete giremezsiniz” diyor, ayrýca insaný iliklerine kadar sarsan bir þey daha söylüyordu: “Birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiþ sayýlmazsýnýz!” Bu güzel söz, imaný yetiþtiren topraðýn “sevgi” olduðunun açýk ifadesiydi. “Mümin; seven ve sevilen, dost olan ve dostluk kurulandýr. Sevmeyen ve sevilmeyende, dost olmayan ve dostluk kurulmayanda hayýr yoktur!” diyordu En Sevgilimiz… Sadece demekle kalmýyor, bu sözün nasýl hayata dönüþtürüleceðinin en güzel örneklerini de veren bir Peygambersin sen.  

Seni böyle tanýdým.

Hz. Enes anlatýyor: “Medine’nin çocuklarýndan herhangi küçük bir kýzcaðýz bile Resûlullah’ýn elinden tutsa, onu istediði yere çeker götürür ve Peygamberimiz ondan elini geri alamazdý.” Bugün böylesi þefkatli ele o kadar muhtacýz ki! Günah ve isyan kirlerinden arýnmaya o kadar ihtiyacýmýz var ki!

Seni böyle tanýdým.

Hz. Aiþe validemiz bir defasýnda hýrçýn bir deveye binmiþti. Hayvaný sakinleþtirmek için onu sert bir þekilde bir o tarafa, bir bu tarafa götürmeye baþladý. O zaman Peygamber efendimiz Hz. Aiþe’ye: “Aiþe hayvana yumuþak davran! Hayvana yumuþak davran. Çünkü nerede yumuþaklýk, kolaylýk varsa, orada güzellik vardýr. Yumuþaklýk ve kolaylýðýn bulunmadýðý her þey çirkindir.”

Seni böyle tanýdým.

Öyle bir hayat yaþadýn ki, her bir davranýþýn bütün anlaþmazlýklarýmýza hakem... Hikmet dolu tek bir sözün, bütün çaresizliklerimize çözüm… Nakýþ nakýþ faziletle süslü lekesiz hayatýnýn parlaklýðý asýrlar öncesinden günümüzü aydýnlatýyor; incinmeye ve incitmeye asla razý olmayan nurlu kalbinle her dem ýþýk tutuyorsun yolumuza… Mâzi, hâl ve istikbâlimizi kuþatan deðerli sözlerin kardeþliðimizi pekiþtiriyor. Sevincimizle sevinen, hüznümüzle hüzünlenen Kutlu Nebî! Kuraklýktan çatlayan topraklar yaðmura nasýl hasretse, Sana öyle hasretiz… Ýnleyen hastalar sabahý nasýl beklerse, Seni öyle bekliyoruz.

Peki biz ne yapacaðýz?

Çarpýk bir itaat ahlakýnýn ardýna sýðýnýp insanlarý iradesizleþtirmeyeceðiz. Hatada hikmet aramayacaðýz. Haddini aþanýn zýddýna döneceðini unutmayacaðýz. Kendimizi alemlere rahmet zannetmeyeceðiz. Partimizi, cemaatýmýzý, vakfýmýzý, derneðimizi, din gibi, liderimizi mehdi gibi, muhalefeti deccal gibi görme hastalýðýndan kurtulacaðýz. 

Eskiler, "üslub-u beyan, aynýyla insan" diyerek bize yol göstermiþler. Bir davaya en çok zararý, ona düþman olanlardan çok, onu kötü savunanlarýn vereceðini hatýrýmýzdan çýkarmayacaðýz. Ýnsanlýðýn deðiþmez deðerlerini bünyesinde barýndýran ve insan mutluluðunun öbür adý olan Ýslam'dan yüz milyonlarca insan mahrum yaþýyorsa, kendimizi bu durumdan mes’ul hissedeceðiz.

Ehli sünnet dýþý bütün cereyanlara karþý set oluþturacaðýz. Allah’ýn hükmünün tatbik edilmesi için mücadele edeceðiz. Ýslamý hayata hâkim kýlmanýn mücadelesi bu!

Ýnanç sistemimizde "tevbe" gibi, "emr bilmaruf nehy anilmünker" (iyi ve doðru olana teþvik, kötü ve yanlýþ olaný tenkit) gibi ibadet sayýlan birer vecibe olan eleþtiri geleneðimize sýrt çevirmeyeceðiz.  

Kur'an- Kerim’de, bu vazifeyi terk eden toplumlarýn, ümmetlerin sosyal ve ahlaki çözülmeye maruz kalýp yok olacaðýný haber verir. Bu sebeple sevgi temelinde, adalet ve itidalle yapýldýðýnda eleþtirinin de yerine göre ibadet ve vecibe olduðunu unutmayacaðýz.  

Siz, biz olmasak da dünya dönüyor, yeryüzünün bütün ýrmaklarý yokluðumuzda da akmayý sürdürür. Güneþ, biz olmadan da doðuyor güllerin ve dikenlerin, bülbüllerin ve sýrtlanlarýn, Ýbrahimlerin ve Nemrutlarýn üstüne.

Nefs muhasebesi yapacaðýz.

Yara bere içindeyiz. Eller, ayaklar, gözler, kulaklar yaratýlýþ hikmetinden kopmuþ. Yürekler ezilmiþ, zihinler paramparça olmuþ. Ýnsanî yönler kaybolmuþ, insanlýk çöle dönmüþ adeta… Kendimize gelmemizin, iç muhasebe yapmamýzýn, “zor zaman”ý aþmamýzýn, fýtratýmýza yönelmemizin zamaný gelmedi mi? Kalbimizde merhamet, þefkat, acýma/üzülme/sevme var mý? Yoksa gaflet örtüleri mi örttü üzerimizi?

Ahlâký Kur’an olan ve “Yürüyen Kur’an” diye anýlan Peygamber Efendimizi önce iyi tanýmak, söz ve davranýþlarýný doðru anlamak, O’nun yolunda yürümek, onun izini sürmek. Çare bu! Cahil ve zalimlerin zorbalýkla hükmünü yürüttüðü ve güvensizliðin kuþattýðý günümüz dünyasýnýn “cinnet toplumu”, vahyin inþa ettiði Muhammedü’l Emin Efendimizin

Peygamberî soluðuyla“cennet toplumu”na dönüþtürülebiliriz ancak. Bunu gerçekleþtireceðiz.

Din kardeþlerimize yüreðimizde ne kadar yer açabildiðimizin, Dünyevileþme hastalýðýna karþý ne durumda olduðumuzun, Ýbadetlerden haz alýp almadýðýmýzýn, Ýnfak edip etmediðimizin, Haramlardan ne kadar kaçýndýðýmýzýn, Kur’an’la alakamýzýn, Sabýr ve sebatýmýzýn, Tevekkülümüzün, rýzýk endiþemizin, umudumuzun, Allah’a davette görev alabilmemizin, bütün bunlarýn muhasebesini yapacaðýz. Peygamber Efendimizi sadece kandillerde, TV baþýnda seyrettiðimiz programlarla anmayacaðýz. Hayat tarzý olan Sünnetini çaða taþýyacaðýz. Ölçümümüz Eshab-ý Kiram üzerinden olacak elbette.

Peygamber Efendimizin Hayatý’nýn örnekliði, bizim hayat tarzýmýzý etkilemeli, bu vesile ile çeki/düzen vereceðiz hayatýmýza. Münakaþayý sevmeyen, imtiyazlý (Ayrýcalýklý) olmayý kabul etmeyen, suizana sebebiyet vermeyen, savaþ ahlakýný öðreten, vefalý bir Peygamberimiz var bizim. Esirlere dokunmaya, içki içene bile “lânet etmeyin!” diyen bir Peygamber. Tahammül gösteren, aþýrý övgüden rahatsýz olan, hayatý hayýr istikametli, bir Peygamber. Ashabýyla tartýþýp istiþare eden (fikir alýþveriþi yapan) onlarýn görüþlerine deðer verip alýnan karara uyan bir Peygamber. 

Yanýnda yapýlan bir hata karþýsýnda genç bir kýzýn utandýðý gibi yüzü kýzaran hâyâlý bir Peygamber. Yanlýþ yapan kimsenin yüzüne yanlýþýný vurmayan, mahcub etmeyen bir Peygamber. Karþýlaþtýðý herkese tebessüm ederek sözle selam veren,  Selam kelimesindeki "barýþ, esenlik, güven" temasýna iþaret edercesine "Selamý yayýn" diyen bir Peygamber. 

Meyvelerin ilk çýktýðý mevsimde Kendisine getirilen meyveleri, yemeyen, Medine'nin çocuklarýný toplayýp, ilk turfanda meyveyi onlara tattýran,  "Allah'ým, meyvemizi, buðdayýmýzý (ölçülen, tartýlan rýzkýmýzý) bereketli kýl" diye dua eden bir Peygamber. 

Uzaktan gelen, nasýl davranacaðýný ve konuþacaðýný bilemeyen bir köylü, yakasýný tutup çekiþtirdiðinde sabreden, tepki gösteren sahabesine müdahale ederek  "Býrakýn, derdini anlatsýn" diyen bir Peygamber. 

O, içimizden biri olan, baþka türlü olma hakký varken bizden biri gibi aramýzda yaþayan, acý çeken, öksüz kalan, yetim düþen, eleþtirilen, hýrpalanan, taþlanan… Herhangi bir insanýn baþýna gelebilecek bütün acýlarý yaþayarak, bizden biri olarak, evlat acýsý, eþ hasreti, eþlerinden kaynaklanan sýkýntýlarý yaþayan bir Peygamber.

Elbiselerini kendi yamamýþ, evini kendi süpürmüþ, evdeki birçok ihtiyacýný, hizmetini kendi görmüþ ancak ALLAH’a giden yolda, Cebrail’i bile geride býrakacak kadar da mavera eri olan bir Peygamber! 

Öyle bir Peygamber ki: Bir bakmýþsýnýz, açlýktan karnýna taþ baðlamýþ ve sonra bir de bakmýþsýnýz ki parmaklarýndan akan su ile bir ordunun susuzluðunu giderivermiþ… 

Ama hep vakur, hep ölçülü, hep kendinden emin… Hep müþfik, hep dengeli, hep mütevazý… Hareketleri hep tahmin edilebilen emin ve güvenilir bir dost, bir baba, bir amca, bir dede ve bir insan… 

Kendisini görüp titreyen bir adama; "Arkadaþ, neden titriyorsun? Nedir bu halin? Vallahi ben de senin gibi kurutulmuþ et ve kuru ekmek yiyen bir kadýnýn oðluyum" diyerek tevazuda zirveyi gösteren bir Peygamber. Bütün bu ve benzeri cümleler Peygamber Efendimizi anlatmakta elbette kifâyetsiz, deryadan bir katre bile deðil. Þairin dediði gibi ‘Vema medahtu Muhammeden bi mekaleti, velakin medehtu mekaleti bi Muammed’in’ (Ben sözlerimle Muhammed’i sena etmedim. Aksine onun ismini mýsralarýmda anarak sözlerime güzellik, kuvvet ve anlam kazandýrdým.) Biz de ancak bunu yapabiliriz iþte! 

O, en sevgiliydi. O gönüllerin sultaný, baþlarýn tacý Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellemdi. “(Ey Muhammed!) Ýslâm’a inanmayanlarýn ardýndan üzülerek neredeyse kendini helâk edeceksin” hitabýna muhatap olacak kadar “Ýslâm Sevdalýsý Peygamberimiz”in izinde olmalýyýz öncelikle... Ýnsanlarýn önüne, onlarý Ýslâm’a götürecek cennet bahçeleri açmak gerek... Bir “nefs muhasebesi” yaparak önce kendimizi yargýlayabilsek, Peygamber Efendimiz ne verdiyse onu alýp, neyi yasakladýysa da ondan kaçýnarak, dinin özünün “Ýhlâs” olduðunu idrak edebilsek…Peygamberimize ulaþmayý kolaylaþtýrdýk mý, zorlaþtýrdýk mý? Dinimizi müjdeledik mi, nefret mi ettirdik? Ýnsanlarýn bize bakýp Ýslâm’la ilgili kararlar verdiðini hatýrýmýzda tuttuk mu? Rasûlullah Efendimizin etrafýnda el ele vererek halkalanan insanlar gibi biz de kenetlenebildik mi birbirimizle? Mahþerde Yüce Allah’ýn huzurunda dizilecek ve bütünüyle þefkat, merhamet ve rahmet dolu bir yüreði yansýtacak insanlar gibi mi, yoksa kervan mallarýna yetiþebilmek için Resûlullah’ý minberde tek baþýna býrakanlar gibi miyiz? Bir zorlukla karþýlaþýldýðýnda, Huneyn’de Rasûlullah’ýn etrafýnda siper olanlar gibi mi hissediyoruz kendimizi, yoksa darmadaðýn olanlar gibi mi?

Belâlar dalga dalga üzerimize geldiðinde inancýmýz mý arttý, ümitsizliðimiz mi? Birbirimizi sevmenin iman kadar deðerli olduðunu söyleyen oldu mu bize? Allah’ýn “kardeþ” olarak nitelemesini ne kadar önemsedik? Kardeþ olmanýn bedelinin ne olduðuna ne kadar kafa yorduk? Kim için yola çýkmýþtýk, hedeflerimizde Allah rýzasý mý vardý, dünyevi tutkular mý?

Hz. Âmine annemizin þefkatli kucaðýndan Âlemlerin Rabbi Yüce Mevlâmýzýn Cennet Bahçesi Ravza-i Mutahhara’ya uzanan çileli dünya yolculuðunun her anýný cahil ve zalimlerle mücadeleye ve insanlýðýn irþadýna adamýþ olan Peygamber Efendimizin Hayatý,  kararan ufuklarýmýzý aydýnlatan birer kandil vazifesi görür inþaallah…


Bu Makale 5056 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

29/02/2016 - 10:00 Mü’minler izzet ve þerefi nerede arýyorlar?

©

07/04/2015 - 12:35 Modern dünya hepimizi yara bere içinde býraktý

©

17/03/2015 - 11:15 Ýtidal Notlarý

©

13/02/2015 - 16:15 Mü’mince bakýþa olan ihtiyaç

©

26/01/2015 - 14:07 Âlim bedel öder!

©

31/12/2014 - 15:56 Cinnet toplumunun figüraný olmayalým! Mesele yýlbaþý deðil, kimlik kiþilik meselesi

©

03/12/2014 - 16:11 Cihat eðitimi/Eðitimin cihadý

©

04/11/2014 - 19:03 Peygamberlerin yol gösterdiði hicret ve düþündürdükleri

©

13/10/2014 - 16:24 Kardeþlik zamaný!

©

02/09/2014 - 18:35 Dostane bir ikaz!

©

04/08/2014 - 13:32 Ramazan Bayramý sonrasý düþünceler

©

09/06/2014 - 13:56 Âlimler ne zaman celadet gösterecek?

©

06/05/2014 - 10:17 Dinimizi parçalayýp dünyamýza yamadýk!

©

03/04/2014 - 10:09 Mü’min bünyesinde açýlan yara!

©

04/02/2014 - 09:19 Tartýþmanýn galibi yoktur!

©

10/01/2014 - 10:18 Peygamberimize olan hasret ve düþündürdükleri

©

04/12/2013 - 13:13 Bir hadis-i þerif ve düþündürdükleri

©

06/11/2013 - 11:17 Mü’minler aman dikkat!

©

03/10/2013 - 14:06 Haccýn Þuuru

©

12/09/2013 - 12:49 Ýki Üstad Ýki Dergi Necip Fazýl KISAKÜREK Sezai KARAKOÇ Büyük Doðu ve Diriliþ

©

24/08/2013 - 14:12 Unuttuðumuz iki haslet: Dil ve Nezaket

©

08/07/2013 - 12:11 Ramazan ayýný hasret muhabbet ve hürmetle karþýlarken

©

10/06/2013 - 10:42 Üstadýn 30. Seneyi devriyesi münasebetiyle…

©

03/06/2013 - 12:05 Miraç bize ne söyler?

©

13/05/2013 - 18:28 Sessiz çýðlýk: ÖLÜM

©

18/04/2013 - 10:36 ‘Kutlu Doðum Haftasý’ Münasebetiyle

©

10/04/2013 - 11:04 Bir çýnarýn ardýndan

©

17/01/2013 - 11:37 Ümmetin Hastalýðý: Yolsuzluk

©

31/12/2012 - 13:43 Yýlbaþý deðil, kimlik, kiþilik, þahsiyet meselesi

©

20/12/2012 - 11:50 Yüksek binalar ve altýnda ezilen insanlýk!

©

20/11/2012 - 14:20 Hicret hayatýmýzýn neresinde?

©

04/10/2012 - 10:52 Ümmetin Hastalýðý: Dünyevîleþme

©

27/08/2012 - 12:49 Gönül dostlarýna kulak vermek

©

23/07/2012 - 11:44 Hepimiz yolcuyuz

©

25/06/2012 - 11:44 Âyetlerin ýþýðýnda karnemiz!

©

04/06/2012 - 11:45 Müslümanlarýn sorumluluðu ve düþündürdükleri

©

25/04/2012 - 14:32 Cömertliðin önemi ve düþündürdükleri

©

04/04/2012 - 14:27 Vahyin Dilinden
 
 

Site Ýçi Arama

19 Cemâziye'l-Evvel 1446 |  21.11.2024

Bir Ayet

Bismillahirramanirrahim

"Kim bir cana kýymamýþ, ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamýþ olan bir caný öldürürse, sanki bütün insanlarý öldürmüþ gibidir.

Kim de onu yaþatýrsa, bütün insanlarý yaþatmýþ gibi olur."

( Maide Suresi - 32)

Bir Hadis

Ebû Zeyd Üsâme Ýbni Zeyd Ýbni Hârise radýyallahu anhümâ þöyle dedi: Hz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ i þöyle buyururken iþittim:

“Kýyamet günü bir adam getirilir ve cehennem ateþine atýlýr. Baðýrsaklarý karnýndan dýþarý çýkar ve onlarla birlikte deðirmen döndüren merkeb gibi döner durur.
Cehennem halký onun yanýna toplanýrlar ve derler ki:
– Ey filân! Sana ne oldu? Sen iyiliði emredip kötülükten nehyetmez miydin? O kiþi de:
– Evet, iyiliði emrederdim, fakat kendim yapmazdým, münkerden nehyederdim, fakat kendim yapardým, der.”



Buhârî, Bed’ül-halk 10; Müslim, Zühd 51

Bir Dua

“Allah’ým! Bana kendi sevgini ve senin yanýnda sevgisi bana
fayda verecek kimsenin sevgisini ver.”

(Tirmizî, Deavât, 73)

Hikmetli Söz

Eðri olanýn gölgesi de eðridir.

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com