“Ýslam’ýn þartý beþtir,” anlayýþýnýn doðru olmadýðýna, Müslüman olabilmek için pek çok þartýn bulunduðuna dikkat etmemiz icab eder. Ýþte bu pek çok þarttan birisi ve hiç þüphe yok ki en mühimi ‘cihad’ görevidir. Cihad Ýslam’da o kadar önemlidir ki, Peygamberimiz, cihada karþý ilgisiz kalanlarý münafýklýk tehlikesiyle ikaz ettiðini görüyoruz. Nitekim Allah’ýn Rasulü þöyle buyurmaktadýr: “Bir kimse, Allah yolunda savaþmadan veya en azýndan savaþmayý içinden geçirmeden ölürse, kendisinde münafýklýktan bir parça olduðu hâlde ölmüþ olur.”
Müslümanlar içerisinde de, cihadý sadece savaþtan ibaret zannedenlere rastlamak mümkündür. Ýslam’daki cihadý, bu þekilde sadece savaþtan ibaret zannetmek tamamen yanlýþtýr ve bu, asýlsýz bir iddia olmaktan öteye geçemez. Zira Ýslam’da cihad savaþtan ibaret deðildir, aksine cihadýn pek çok yolu vardýr. Savaþmak bu yollarda birisi ve –özel durumlar hariç- belki de en sonuncusudur. Ýslam’da cihadý, Müslümanýn Ýslam’ý yaymasý ve Müslümanlara yönelik tehlikelere karþý elinden geleni yapmasý, bu uðurda bütün gücünü, malýný, gerekirse canýný feda etmesi þeklinde tarif etmek daha doðru olur. Buna göre Ýslam’da cihadýn, çeþitli alanlarda ve çeþitli þekillerde yerine getirilmesi gereken bir görev olduðunu söylemek yerinde olur. Ýslam’da cihad, önce Müslümanýn cihadý kendisinde uygulamasýyla baþlar. Zira Müslümanlarýn düþmanlarý sadece dýþ düþmanlardan ibaret deðildir. Müslümanýn kendi içinde de ‘nefis’ tabir ettiðimiz ve Ýslam’a aykýrý her türlü düþünce ve davranýþýn içimizdeki kaynaðý olan duygu ve temayüllerden ibaret bir düþman bulunmaktadýr. Bu sebeple Müslüman, önce bu iç düþmanla mücadele etmek zorundadýr. Zira Ýslam’ý kendi kendinde hâkim kýlamayanýn, kendi iradesini Allah’ýn iradesine boyun eðdiremeyenin, dýþ dünyada Ýslam’ý hâkim kýlmaya çalýþmasý oldukça zor olacaktýr. O halde cihadýn ilk basamaðý, Müslümanýn kendi cehaleti, Ýslam konusundaki bilgisizliði ve Ýslam dýþý düþünce ve davranýþlarýyla savaþmasýdýr. Bunu yapabilmek için de, öncelikle kendisinin Ýslam’ý tanýmasý, öðrenmesi, kendi kendini Ýslam’ýn prensiplerine göre eðitmesi þarttýr. Unutmamak gerekir ki, kendi kendisiyle olan bu cihadda baþarýlý olamayanýn, kendi dýþýnda yapacaðý cihadda baþarýlý olmasýný beklenemez. Bunu yaptýðý takdirde ise, bir Müslüman artýk, dýþ dünyaya ve çevresine Ýslam’ý yaymak, Ýslam’a hizmet edip onu savunmak için giriþeceði cihada hazýr demektir. Bundan sonra Ýslami bir cihadý gerçekleþtirmek için þu yollara baþvurmasý uygun olur:
Öncelikle iþe, Ýslam’ýn tebliðini (mesajlarýný) hikmetle, en güzel usullerle (metodlarla) en iyi bir þekilde çevremizdeki insanlara ulaþtýrmakla baþlayabiliriz. Bu da baþlýca iki yolla olabilir: Birincisi, dille anlatmaktýr. Bu hususta Müslüman, “Rabbinin yoluna hikmet ve güzel nasihatle davet et ve Müslüman olmayanlarla en güzel ve en uygun þekilde tartýþ,” (16.Nahl, 125) ayetini ve Peygamberimizin Ýslam’ý anlatmak ve yaymak için takip ettiði metodlarý kendisine rehber edinmelidir. Ýkincisi ise, Ýslam’a davet ve Ýslam’ý savunma gayesiyle, her türlü iletiþim vasýtalarýndan faydalanmaktýr. Bunun içerisine kitap, gazete, dergi, sesli ve görüntülü yayýnlar, elektronik ortamlar ve benzeri her türlü yayýn vasýtasý girer. Bugün için Müslümanlarýn en baþta gelen cihad yollarýndan birisinin, bu alanlardaki geliþmelerden istifade yollarýný aramak, bütün bu yollarla Ýslam’ý anlatmak için gerekli imkânlarý hazýrlamaktýr. Ancak gerek dille, gerek çeþitli iletiþim vasýtalarýyla Ýslam anlatýlýrken, ikna edici olmaya çalýþýlmalý, ilmî ve mantýki delillere dayanýlmalý, sevdirici ve toplayýcý olmak da ihmal edilmemelidir. Cihadýn diðer bir merhalesi de, bir Müslümanýn, Ýslam’ýn yaþayan bir örneði olmaya çalýþmasýdýr. Bu suretle o, sözü, iþi ve ahlaký ile Ýslam’ýn yüceliðini bizzat kendi þahsýnda göstermeli ve çevresindekilere Ýslam’ý sevdirmeye bu yolla çalýþmalýdýr.
Eðitim ve öðretim yoluyla cihad etmek de ihmal edilmemesi gereken ‘cihat’ kapsamýnda deðerlendirilen faaliyetler cümlesindendir. Müslümanlar öncelikle kendi çocuklarýný küçük yaþlardan itibaren Ýslami bir eðitime tâbi tutmalýdýr. Bugün bir Müslümanýn ilk planda yapabileceði en verimli cihad da budur. Ayrýca dinî eðitim ve öðretim müesseselerindeki öðretmenlerin, camilerdeki hatip ve vaizlerin Müslümanlara Ýslami bir eðitim verme yolundaki icraatlarý da cihadýn bir bölümünü oluþturur.
Cihad etmenin diðer bir yolu da, bu yolda yapýlan harcamalara katýlmak, çeþitli yollarla Ýslam’a davet ve onu savunma görevini yürüten þahýs ve kurumlarý manen ve maddeten desteklemektedir. Özellikle zengin Müslümanlarýn, her türlü Ýslami hizmet ve faaliyeti maddeten desteklemeleri, bugün en önemli ve etkili cihadýn unsurlarýndandýr. Ashabý Kiramýn, Allah yolunda mallarýný nasýl cömertçe harcadýklarý daima hatýrlanmalý, onlar örnek alýnmalýdýr. Kur’an’ýn “Mallarýnýzla ve canlarýnýzla Allah yolunda cihad edin, bilseniz böyle yapmak sizin için ne kadar hayýrlýdýr.”(9.Tevbe, 41) ayeti ise, hiçbir zaman unutulmamalýdýr.
Baþka bir cihad metodu da, bir Müslümanýn, varsa maddi veya manevi nüfuzunu ya da yetkisini, insanlarý hidayete ulaþtýrma gayesiyle Allah yolunda kullanmasýdýr.
Cihadýn en önemli merhalelerinden birisi ise, Ýslam için tehlike arz eden dýþ ve iç düþmanlara karþý hazýrlýklý bulunmaktýr. Özellikle Ýslam dünyasý için söylemek gerekirse, bu ülkelerin, ekonomi, teknoloji, beyin gücü ve yetiþmiþ eleman, asker gücü, savunma endüstrisi ve silah sanayi alanlarýnda çalýþmalarý, keza sýcak harp kadar tehlikeli olan soðuk savaþ metodlarýna karþý uyanýk ve hazýrlýklý olmalarý, gereken her türlü tedbirleri almalarý bugün için en hayati ve zaruri cihad yollarýnýn baþýnda gelir.
Ýslam’da cihadý yerine getirmek için baþvurulabilecek bütün bu yollardan sonra, en son olarak Allah yolunda savaþma safhasý gelir. Bu da ancak kardeþ ülke Filistin, Çeçenistan, Irak, Suriye ve Afganistan’da olduðu gibi, Ýslam’ýn ve Müslümanlarýn varlýðý tehdit edildiði ya da bir taarruz karþýsýnda savaþ kaçýnýlmaz olduðu zaman baþvurulacak en son çaredir. Ancak, bu husus yanlýþ anlaþýlmamalý ve Müslümanlarýn Müslüman olmayanlarla daima savaþ hâlinde olmasý gerektiði zannedilmemelidir. Savaþmak þeklindeki Ýslam cihadý, ancak bir tehlike veya taarruz söz konusu olduðunda geçerlidir (Müslüman ülkelerde yaþayan gayrimüslimler ise Ýslam’ýn teminatý altýndadýr, canlarý ve mallarý Ýslam ve Müslümanlara yönelik yýkýcý faaliyetlere giriþmedikleri sürece koruma altýndadýr)
Cihat, nefse, þeytana ve küfür ehline karþý olacaðýna göre, nefsi etkileyen unsurlar disiplin altýna alýnmadan, fiili bir cihat yapmak mümkün olmaz. Ýslam ile insaný buluþturacak, Ýslam ile insan arasýndaki engelleri kaldýracak her faaliyet de her hal ve þartta mazlumun yanýnda, zalimin ve zulmün karþýsýnda olma hali de cihat içinde deðerlendirilir. Cihat, hayatýn içinde bir din anlayýþýyla gerçekleþir. Meselâ uyku, insanýn yemekten daha aþaðý kalabilecek bir ihtiyacý deðildir. Yer yer uykunun, yeme ihtiyacýný da geçebileceðini söyleyebiliriz. Uykusuz ne kadar ayakta kalabileceðimize ve gýdasýz ne kadar kalabileceðimize bakarak uykunun önemi hakkýnda bilgi sahibi olabiliriz. Günlük altý-yedi saat arasýnda bir uyku düzeni oluþturulmasý, ayný saatlerde yatýlýp kalkýlmasý, uyku ile yemek arasýna en az altý saat bir mesafe konmasý gibi sebepler hazýrlanarak uyku disiplini oluþturulabilir. Bu bile cihadýn bir parçasýdýr. Nitekim Müzzemmil suresi iyi incelenerek uykunun nereye oturduðu anlaþýlabilir. Kur’an davasýný yüklenecek nesilleri Allah Teâlâ’nýn önce uyku sýnavýndan geçirdiðini, ‘uykudaki baþarýlarýnýn üzerine onlarý Kur’an davasýný taþýyacak nesil olarak çýkardýðýný’ görebiliriz orada. Bu bir cihat eðitimidir, öyle görülmeyi gerektirir.
Mücahit ile haramlar arasýnda da asla bir yakýnlýk olmamalýdýr. Ýyi bir eðitim ya da eðitimin rabbanîleþtirilmesi haramlarýn ve harama kaydýran ortamlarýn kaldýrýlmasý, uzaklaþtýrýlmasý demektir. Haramlarla iç içe bir ortamdan mücahit yetiþtirilmesi nasýl mümkün olur?
Dini için cihat edecek seviyede bir nesil yetiþtirmeyi hedeflemeyen eðitim, nasýl Ýslami bir eðitim olabilir? Gerçekçi olursak, ne din kolaydýr ne de cennet ucuzdur.
Bu da bir cihat eðitimidir. Söze ve yoruma gerek yoktur. Kur’an, her þeyi gayet açýk söylüyor. Tevbe suresinin 111 ve 112.âyetleri üzerinde tefekkür edersek;
‘Gerçek þu ki Allah, mü’minlerden cennet karþýlýðýnda canlarýný ve mallarýný satýn almýþtýr. Onlar Allah yolunda çarpýþýrlar; öldürseler de öldürülseler de bu; Tevrat, Ýncil ve Kur’an’da Allah’ýn deðiþmez bir vaadidir. Kim Allah’tan dahi iyi sözünde durabilir? Öyleyse kutlu olsun size yaptýðýnýz sözleþmeniz. Ýþte bu, büyük kurtuluþtur.’ (9 Tevbe 111) Bu âyet, mücahit mü’min kullarýn özelliklerini anlattý. Gelelim 112. âyete:
‘Günahlardan uzaklaþan tevbekârlar,
Ýbadetlerine devam eden âbidler,
Allah’a övgülerde bulunan hâmidler,
Lezzetlerden uzaklaþarak oruç tutan zahidler,
Rukü ve secdeleriyle Rablerine boyun eðenler,
Ýyiliði emredip kötülüðü engelleyenler ve
Allah’ýn belirlediði sýnýrlarý aþmayanlar var ya!
O halde müjdele o mü’minleri.’
Bu âyet de cihat etmeye müsait mü’minlerin altyapýsýný, onlarýn gündeminin neler olabileceðini öðretiyor. Canlarýný ve mallarýný Allah’a verenlerin kimler olacaðýný gösteriyor.
Cihat eðitimi görmüþ olmak bir anlamda sabýr eðitimi görmektir. Eðitimin rabbanîleþmesi açýsýndan bakýldýðýnda, nefsin þehvetlerine, zevk ve keyif düþkünlüðüne, dýþ þartlarýn baskýsýna, insanlarýn içinde yalnýzlýða, zor anlarda dayanmaya, yaþanan yerlerden uzak kalmaya sabretmeyi becerebilme anlamýna gelmektedir.
globalleþme kendi kurallarýný koymakta ve herkesi o kurallara göre iþini yürütmeye mecbur etmektedir fakat biz bunu özür olarak kullanamayýz. Yokluk dönemindeki mü’minlerin yokluðu bir özür olarak kullanýp dinlerine hizmetten geri kalamadýklarý gibi biz de köyleþen dünyada, kurallarý bizim koyamadýðýmýzý ileri süremeyeceðiz. Ýmkânsýzlýklar içinde iþ üretebilmek, dinimizi yaþamak bizim imtihanýmýzdýr. Bizden öncekiler bu imtihaný farklý bir þekilde yaþadýklarý gibi bizden sonrakiler de daha farklý bir imtihan yaþayacaklardýr elbette.
Deðiþmeye müsait kurallarýmýz zaten deðiþebilmektedir ama sabit deðerlerimize hiçbir zarar vermeden, küçülen dünyada büyük kalmak, eðitimin cihat, cihadýn eðitim muamelesi görmesi ile mümkündür. Kendi tebliðimizi yapabilmek cihat ise cihadýmýzdýr, ibadet ise ibadetimizdir, eðitim ise, eðitimimizdir.