Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 4180
Toplam 16410416
En Fazla 25928
Ortalama 2706
Üye Sayýsý 1193
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
Ümmetin Hastalýðý: Dünyevîleþme
04/10/2012 - 10:52
 
Yaþar Deðirmenci
Dünyevileþme, müminler için kanser kadar tehlikeli bir hastalýktýr. ‘Dünyevileþme hastalýðý’nýn en önemli sebebi imanda zayýflýk ve zafiyettir. Dinde laubalileþme, lakaytlýk, ibadetleri geçiþtirme, emir ve nehiylerde vurdumduymazlýk, amelsizlik, vs. ‘dünyevileþme’nin dýþa yansýyan tezahürleridir.

Dünyevileþme, dini olanýn gündelik hayattan, ahlaktan, ticari ve sosyal yaþayýþtan uzaklaþtýrýlmasý, öneminin azaltýlmasý, kiþinin kendisini dünyanýn cazibesine kaptýrýp onun esiri olmasý manasýný taþýr. Diðer bir ifade ile dinin, gündelik hayattaki tesirini ve yerini azaltma, sýnýrlama, yaþadýðý hayat tarzýna dini müdahale ettirmeme anlamýna da gelir. Ýnsanýn ilgisini ve dikkatini yalnýz ve yalnýz dünyaya çevirmesi, zevk ve sefaya düþkünlük, rahatýn peþinde koþmak da dünyevileþmenin belirtileridir. Dünyevileþme, müminler için kanser kadar tehlikeli bir hastalýktýr. ‘Dünyevileþme hastalýðý’nýn en önemli sebebi imanda zayýflýk ve zafiyettir. Dinde laubalileþme, lakaytlýk, ibadetleri geçiþtirme, emir ve nehiylerde vurdumduymazlýk, amelsizlik, vs. ‘dünyevileþme’nin dýþa yansýyan tezahürleridir.

Vahye ve sünnete dayalý bir hayatý, insanlarý bir bütün olarak ele alýp, ölçülü ve dengeli bir yaþayýþý önceleyen Müslümanlarýn heva ve hevese dayalý bir zihniyetle, refahtan þýmarmýþ, azmýþ menfaat aðýrlýklý bir hayatý tercih eder hale gelmesi, dünyayý da ifsat etmektedir.

Müslümanlar ölümü unuttular, ölümden sonra hesaba çekileceklerini mallarý ve harcadýklarý konusunda sorgulanacaklarýný, yargýlanacaklarýný unuttular. Dünya hayatýnýn gelip geçici olduðu, ‘üç günlük dünya’ sözü hep konuþmalarda kaldý. Dünyayý hayatlarýnýn ve hedeflerinin merkezine koydular. Bu durumda insan, Allah ile baðýný kopardý ve hafýza kaybýna uðradý. Bencil, kendisinden baþka kimseyi düþünmeyen, özgürlük adý altýnda her arzu ve isteðini yerine getirmeye çalýþan bir yapý meydana geldi. Bu anlayýþta sabýr-kanaat-þükür-bereket diye bir kavrama yer yoktu. Sorgulama yeteneðini kaybeden insanlar modern bir köle haline geldi. Kendisi için biçilen, þekillendirilen hayat tarzý; lüks, israf, gösteriþ üzerine kuruldu. Zaruri olmayan ihtiyaçlarý temin etmek için her türlü deðeri yok sayabilecek hale getirildi. Sonuçta ‘Dünya hayatýný seve seve ahirete tercih ederler’ âyetinin iþaret ettiði kimseler durumuna düþtüler. Dinini yaþamaya çalýþan insan, dýþ dünyanýn çekiciliði ile iç dünyasýnýn hakikatleri arasýnda sýkýþýp kaldý.

Müslümanlarýn zihin dünyasýnda bir kýrýlma olarak beliren dünyevileþme, çok boyutlu alanlarda tezahür etse de temelde üç ana eksende kendisini gösteriyor. Birincisi makam-mevki tutkusu, ikincisi mal-mülk ve servet tutkusu, üçüncüsü karþý cinsle iliþkilerde sýnýrlarý aþan (fahþa-cinsellik) tutkusu.

Dünyevileþmeye götüren bu hal; insaný daha çok zevk, daha çok maddi haz peþinde koþmaya sürükledi ve tutkulara yönlendirdi. Çünkü dünyevîleþmenin böyle bir çekiciliði vardý. Ýnsan hikmet ve irfandan koptuðu andan itibaren dünyevîleþmenin ortaya çýkardýðý cazibe alanýnýn dýþýna çýkamaz. Bu yozlaþmaya dayalý deðiþim süreçlerini yaþayan Müslümanlar, dünyevileþmenin bir sonucu olarak insanýn aklýný ve kalbi paramparça etti. ‘üsve-i hasene’ iyi modeller, örnek hayatlarla dolu bir toplum oluþturamadý.  Ýbn Haldun, toplumlarýn yýkýlýþýný fetih, ganimet, konformizm, rehavet ve çöküþ olarak açýklar. Tüketime yönelik kâr, marka ve moda gibi kavramlar, dinin ticarileþtirilmesini de beraberinde getirdi. Kur'an'ýn ana konularý arasýnda yer alan, tevhid, rýzýk, tekbir, ihlâs, adalet, özgürlük vb. gibi kavramlarýn asli muhtevalarý terk edilerek aþýndýrýldý. Tüketim kültürünü ve alýþkanlýklarýný meþrulaþtýrýcý bir anlayýþ oluþtu. Sýnýf atlayan yeni bir Müslüman kesim türedi. Bu sosyal deðiþim, inandýðý gibi yaþayan deðil, yaþadýðý gibi inanan bir Müslüman tipi ortaya çýktý. Dünyevileþmenin hýzlandýrýcýsý tahribat ve tahrifatý, dini hassasiyetleri de deðiþtirdi. Dindarlýklarý yumuþattý, dönüþtürücü etkiler ortaya çýkardý. Helal ve haram duyarlýlýklarý oldukça zayýfladý. Dünyevileþme dalgasý, bulaþýcý bir hastalýk gibi en muhafazakâr denilen ailelerde bile çözülmeleri beraberinde getirdi. Tatil anlayýþlarýndan, site hayatýna geçiþten, tüketim alýþkanlýklarýna baðlý olarak, marka düþkünlüklerine, tesettür defilelerinden  pop müziðe ve flörte varýncaya kadar her tarafý sardý. Henüz dini hassasiyetlerini kaybetmeyenler, mukavemet gücünü yok edercesine bu ‘dünyevileþme seli’nin önünde, dinini yaþama mücadelesi verip imanýný kurtarma derdine düþtü. Týpký hadiste zikredilen ‘imaný muhafaza, elde kor (ateþ) taþýmak gibi olacak’ hali üzere mücadele devam ediyor.

‘Dünyevîleþme’nin en kötü olaný Ýslam'ýn deðiþmezlerini deðiþtiren, imanda, fikirde, anlayýþta meydana gelen ‘dünyevîleþme’dir. Kötü olmada bunu takip edeni ise "önce bazý alanlarda uygulama bakýmýndan Ýslam'ý terk etme, sonra bunu bir þekilde meþrulaþtýrma"dýr. 

Bu konuda bir baþka problem de "imkansýzlýk, zorluk, yani zaruretler sebebiyle Ýslam'ýn eksik uygulanmasýnýn zaman geçtikçe tabiileþmesi, normalleþmesi ve böylece kýblenin þaþýrýlmasýdýr. Dini, müminlerin hayatýnda kâmil manada gerçekleþtirmek ve korumak isteyen Müslümanlar, bir yandan zaruretleri görmek ve buna göre geçici çözümler üretmek, diðer yandan da her türlü olumsuzluða raðmen mazeretlere sýðýnmadan her hal ve þartta yaþanan bir dini olduðunu unutmadan ‘örnek müslüman’ hali içinde hareket etmeliler.

Bizim 'dünyevileþmiþ tip’ dediðimiz bu insanýn bütün, zamanlar ve mekanla da bir tek dini vardýr: Madde, para, ekonomi. Dünyevileþmiþ tip, dindarsa dinini, ideolojisi varsa ideolojisini, davasý varsa davasýný her fýrsatta paraya tahvil etmenin yollarýný arar. Karunlaþmýþ bu tip, Müslüman olduðu zaman, ''Allah rýzasý, hikmet, teblið, davet, ihlas, bereket, tekbir, cihad" gibi dinin kavramlarýný kullanarak sömürür. Marksist olduðu zaman "halk, köylü, iþçi, emekçi gibi Marksizmin kavramlarýný kullanarak sömürür. Kemalist olduðu zaman "çaðdaþlýk, uygarlýk, laisizm, milliyetçilik" gibi Kemalizmin tekeline aldýðý kavramlarý kullanarak sömürür. Fakat hepsinin de mantýðý tektir. Hepsi de tüketimi körükler. Hepsi de rantçýdýrlar. Hepsi de menfaatlerini dinlerinden, imanlarýndan, ideolojilerinden önde tutarlar. Hepsi de çýkarlarý gerektirdiði zaman her þey olurlar. Hepsi de iktidar ve güç odaklarýnýn etrafýnda pervanedirler. Hepsi de "istikrarý"' çok severler.

Belli bir geçim standardýnýn üstüne çýkan her insan sahip olduðu hayat standartlarýný korumanýn mücadelesi içine giriyor. O konumunu kaybetmemek için veremeyeceði taviz, kaybetmeyeceði deðer yok artýk onun hayatýnda. Yeter ki ‘hayat standardý’ný kaybetmesin! Hangi toplumda, hangi kültürde, hangi kimlikte olursa olsun bu böyle... Bütün yaþ gruplarýnda da böyle... Sonradan edindiklerimizle doðmuþuz sanki. Ne çabuk benimsedin, ne çabuk uyum saðladýn, bu ne hasret, bu ne ihtirasmýþ, bu ne sahiplenmeymiþ pes doðrusu! 

Bugün sadece internet baðlantýlarý ya da televizyon yayýnlarý bir anda hayattan çekilip alýnsa, hayatla bütün irtibatýný yitirecek halde çoðumuz. Hayata herhangi bir ekrandan, monitörden ya da tabletten bakan, sadece kulaklýðýndaki müziðe kulak veren, sadece futbola ya da basketbola ilgi duyan, sadece fastfood ürünlerini yenebilir bulan, hayata ve insana kapalý koca bir kalabalýk... Bunlar bizim insanýmýz, yarý ölü canlýlar, yarý canlý ölüler... Eskilerin ifadesiyle ‘meyyiti müteharrik’ler. Dünyanýn yarýsý için 'hayat standardý' sayýlan bütün bu zamane oyuncaklarý, dünyanýn diðer yarýsýný yoksul, aç, bakýmsýz, hasta, muhtaç ve maðdur kýlýyor. Doðal hayatý öldürüyor, yeraltý zenginliklerini tüketiyor, bitki ve hayvan çeþitliliðini ortadan kaldýrýyor, fýtratý bozuyor. Baðýmlýsý olduðumuz bütün bu yeni alýþkanlýklarýn bedeli, bize emanet olarak bahþedilmiþ mukaddeslerimizi yok edip, deðer ve kutsal tanýmayan bir dünyada yaþamaya mecbur hale getirmeye çalýþýyor.

Bu nasýl bir hastalýktýr ki: Þam'dan yola çýkan bir ticaret kervaný Medine'ye girdiðinde Medineliler âdetleri olduðu üzere kervaný tefler ve zillerle karþýladýlar. Peygamberimiz tam o esnada mescidde Cum'a hutbesi veriyordu. 12 erkek ve bir miktar kadýn dýþýnda bütün cemaat Rasulülahýn hutbesini terkedip kervana koþtular. Peygamberimiz, bu duruma çok hiddetlendi ve buyurdu ki: "Eðer mescidde kimse kalmasaydý þu vadiyi ateþ seli kaplardý” (Baþka bir rivayette ‘Müslümanlarýn üzerine taþ yaðardý’) Âyet de nazil oldu.

"Dünyevileþmiþ müminler, bir ticaret ya da eðlence gördüklerinde daðýlýp ona koþarak, seni yalnýz býraktýlar. De ki: Allah katýnda bulunan, eðlenceden de, ticaretten de daha hayýrlýdýr. Allah, rýzýk verenlerin en hayýrlýsýdýr." Bugün de insanlarýn çoðu sýnýrsýz büyümeye, sýnýrsýz tüketime, spor turnuvalarýna, müzik konserlerine, show programlarýna vs. dalarak, dini yalnýz býrakmýþlardýr. Stadyumlar dolarken, camiler, kiliseler, sinagoglar boþalmýþtýr.

 Bu nasýl bir hastalýktýr ki: Hz. Ömer’e “Zorlukla ve kýtlýkla denendik, sabredebildik; bolluk ve refahla denendik, sabredemedik”  dedirtebiliyor. Yahya Bin Muaz’ýn hitabýný düþünelim. Ne diyordu: “Ey Ýnsanlar! görüyorum ki; evleriniz Rum Kayseri’nin evlerine, lükse hayranlýðýnýz Kisra’nýn tutumuna, servet peþinde koþmanýz Karun’un anlayýþýna, saltanatýnýz Firavun saltanatýna, nefsleriniz Ebu Cehil nefsine, gururunuz Ebrehe’nin gururuna, yaþayýþýnýz sefihlerin yaþayýþýna benziyor. Allah için söyleyin bana, Ümmet-i Muhammed’den olanlar nerede?”

Bu nasýl bir hastalýktýr ki: Uhud savaþýnda okçulara yerlerini terk ettiriyor.

Emevî Emiri Muaviye'nin yaptýrdýðý sarayý nasýl bulduðu sorulan Ebu Zerr'in cevabý müthiþtir, diyor  ki,

-Bu sarayý kendi paranla yaptýrdýysan müsrifsin, beyt-ül mâl'in parasýyla yaptýrdýysan hýrsýz!

 Ebu Zer Gýfari Hazretleri anlatýyor:

Peygamberimiz bana hayýrdan bazý hasletleri vasiyet etti. Bu vasiyetler; benden daha zengin ve makam-mevki bakýmýndan daha yüksek olanlara bakmayýp benden daha aþaðý durumda olanlara bakmamý vasiyet etti.  Miskinleri sevip onlara yakýn olmayý tavsiye etti.

Akrabalarým bana eziyet yapmýþ olsalar bile akrabalýk baðlarýmý devam ettirmeyi vasiyet etti.

Allah hakkýnda kötüleyenlerin levminden korkmamayý vasiyet etti. Acý da olsa doðruyu söylememi vasiyet etti.

Ebu Bekr-i Þibli, bir gün yolda giderken, bulduklarý bir ceviz için kavga eden iki çocuða rastladý. Cevizi ellerinden alýp onlara: “Durun, size bu cevizi paylaþtýrayým da kavganýz bitsin” dedi. Cevizi kýrýnca, içinin boþ olduðu görüldü. “Bütün bu kavga, içi boþ bir ceviz içinmiþ meðer” buyurdu. Dünya iþleri için hýrsla, ihtirasla kavga edenlerin içi boþ bir ceviz için kavga eden çocuktan ne farklarý var?

Peygamberimizin þu hadisi bugünümüze ýþýk tutan bir mucize âdeta… Buyuruyorlar ki:

"Ýleride ehl-i kitap ve diðer milletler, týpký aç kimsenin sofranýn baþýna koþtuðu gibi sizin üzerinize üþüþeceklerdir; üþüþüp aðzýnýzdaki lokmalarý almak isteyeceklerdir." Yani cüzdanýnýzý elinizden almak, sofranýzdaki ekmeði önünüzden çekmek, kazandýðýnýz þeylerin üzerine oturmak için baþýnýza üþüþeceklerdir. Sahabi sorar: "O gün biz sayýca çok mu az olacaðýz ki onlar bize bunu yapacaklar Yâ Rasûlallah!?" Allah Rasûlü, "Hayýr; bilakis siz o gün fevkalâde çok olacaksýnýz; ama Allah, düþmanlarýnýzýn kalbinden size karþý olan mehabeti çýkaracak; (yani hasýmlarýnýz nazarýnda saygýsýz hale gelecek, emniyet telkin edemeyecek ve aðýrlýðýnýzý hissettiremeyeceksiniz.) Ayný zamanda Allah sizin kalbinize 'vehn' koyacak." buyurur. Sahabi yine sorar: "Vehn nedir Yâ Rasûlallah?"

 Efendimiz; "Vehn, (gelip-geçici yanlarý itibarýyla) dünya sevgisi, dünyayý birinci plânda ele alma ve ölümden ürkmektir." buyururlar.

“Sizin için bundan böyle yoksulluktan korkmuyorum. Fakat (beni asýl korkutan) sizin, týpký sizden öncekiler gibi dünyaya kapanmanýzdan, onlarýn mal yarýþtýrdýðý gibi sizin de mal yarýþtýrmanýzdan, onlarýn dünyaya düþkün olduðu gibi sizin de dünyaya üþmenizden korkuyorum.” “…Size beþ haslet vasiyet ediyorum ki Allah onlarla sizin için hayýr hasletleri kemâle erdirsin: Yiyemeyeceðiniz þeyleri toplamayýnýz; Ýçlerinde oturamayacaðýnýz binalar yapmayýnýz. Yarýn býrakýp gideceðiniz þeylerde baþkalarýyla çekiþmeyiniz. O’na kavuþup huzûrunda toplanacaðýnýz Allah’tan korkunuz. Varacaðýnýz ve orada ebedî kalacaðýnýz yer için hazýrlýkta bulununuz.” 

Görünen o ki bolluk çaðý ruhun açlýðýný gidermiyor. Çünkü bolluk “bereket” deðil. Tatmin de “þükür” deðil. Almak da “kanaat” deðil. Sabrýn, þükrün, bereketin, kanaatin olmadýðý yerde huzur olur mu? Yalnýz kalabalýklar, içlerinin sýzýsýný dindirmek için alýþveriþ merkezlerinde geziniyor. Müslümanlar son dönemde "emin" vasýflarýný da kaybettiler. Hadis-i Þerif'teki gibi Müslüman, elinden dilinden kimseye zarar gelmeyen insandýr. Bu emin vasfýmýzý giderek ve hýzla kaybediyoruz, Ýmanla amel arasýndaki  rabýta koptu. Ýçinde yaþadýðýmýz sosyal hayat, iman-amel irtibatýný kesti.. Müslümanýn bilincinde, zihin dünyasýnda sapma yaþanýyor, kendi akidelerine baðlý amellerde bulunmak giderek zorlaþtýrýlýyor. Biz böyle bir süreçten geçiyoruz.  Müslümanlar dünyaya Müslümanca bakamaz hale getiriliyoruz. Günümüze hakim özgürlük anlayýþý da problemli. Verilen özgürlük daha çok insanýn nefsi tarafýný serbest kýlan ona öncelik veren bir özgürlük. Farkýnda olalým veya olmayalým günümüzün dünyasýnda haramlar yaklaþtýrýlýp helaller uzaklaþtýrýlýyor, Böyle bir durumda Müslümanlarýn deðerlerinin, içi boþaltýlýyor. Bundan dolayý her þey anlamýný yitiriyor. Günümüzde, yazýnýn ve sözün aðýrlýkta olmadýðý ama her þeyi görüntünün belirlediði bir kültürün dünyasýndayýz. Âdeta her þey görüntüye indirgenmiþ, muhtevasý ihmal edilmiþ, önemsizleþtirilmiþtir ve insanlarý ilgilendirmemekte. Daha çok sözde, dýþ görünüþte, þekilde kendini gösteren, fakat muhteva olarak giderek fakirleþen bir dindarlýk! Kimlikler kendiliklerinden bir anlam ifade etmiyor kimse için. Dindar insan ‘hak yemez,  yalan söylemez, rüþvet almaz, faiz yemez; hayvana, ormana, havaya, suya baþka nazarla bakar. sorumluluklarýnýn farkýndadýr.’ diyemiyoruz kolay kolay. Sistem, ne pahasýna olursa olsun kazanmak uðruna dizayn edilmiþ. Dünyevileþmenin olmazsa olmazý bu!

Bize düþen, hayatýn her safhasýnda vahiyden ve sünnetten beslenerek her seviyeye hitab eden yeni bir yüz ve söylemle; nihilizme karþý hayatýn manasý ve boþa yaratýlmadýðýmýz, tekebbür ve istiðnaya karþý tevazu ve haddini bilme, sömürü ve zulme karþý, adalet ve dayanýþma, sýnýrsýz büyüme ve sýnýrsýz tüketime (israf) karþý, tutumlu olma ve paylaþým (infak) cinsel aþýrýlýða ve sapkýnlýða karþý, aile ve sadakat, her türlü çözülmeye karþý ahlakýn ikamesi vs. Evrensel dinin (Ýslâm’ýn) ölümsüz deðerlerini insanlýða sunmamýz gerekiyor. Rabbimizden niyaz ve iltica ile…

“Rabbim! Bana doðru bir muhakeme yeteneði bahþet. Beni iyilerin arasýna kat. Beni herkesin diriltilip kaldýrýlacaðý o gün mahcup eyleme! Ahlaki çürümeye yol açan þu topluma karþý bana yardým et! Ey Rabbimiz! Bizi zalimlerle (Cehenneme giren kimselerle) birlikte olmaktan muhafaza buyur. Ey Rabbimiz! Günahlarýmýzý ve iþlerimizdeki aþýrýlýklarýmýzý affedip baðýþla. Hak yolunda ayaklarýmýzý sabit kýl. Kâfirler topluluðuna karþý bize yardým et.”


Bu Makale 5059 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

29/02/2016 - 10:00 Mü’minler izzet ve þerefi nerede arýyorlar?

©

07/04/2015 - 12:35 Modern dünya hepimizi yara bere içinde býraktý

©

17/03/2015 - 11:15 Ýtidal Notlarý

©

13/02/2015 - 16:15 Mü’mince bakýþa olan ihtiyaç

©

26/01/2015 - 14:07 Âlim bedel öder!

©

31/12/2014 - 15:56 Cinnet toplumunun figüraný olmayalým! Mesele yýlbaþý deðil, kimlik kiþilik meselesi

©

03/12/2014 - 16:11 Cihat eðitimi/Eðitimin cihadý

©

04/11/2014 - 19:03 Peygamberlerin yol gösterdiði hicret ve düþündürdükleri

©

13/10/2014 - 16:24 Kardeþlik zamaný!

©

02/09/2014 - 18:35 Dostane bir ikaz!

©

04/08/2014 - 13:32 Ramazan Bayramý sonrasý düþünceler

©

09/06/2014 - 13:56 Âlimler ne zaman celadet gösterecek?

©

06/05/2014 - 10:17 Dinimizi parçalayýp dünyamýza yamadýk!

©

03/04/2014 - 10:09 Mü’min bünyesinde açýlan yara!

©

04/02/2014 - 09:19 Tartýþmanýn galibi yoktur!

©

10/01/2014 - 10:18 Peygamberimize olan hasret ve düþündürdükleri

©

04/12/2013 - 13:13 Bir hadis-i þerif ve düþündürdükleri

©

06/11/2013 - 11:17 Mü’minler aman dikkat!

©

03/10/2013 - 14:06 Haccýn Þuuru

©

12/09/2013 - 12:49 Ýki Üstad Ýki Dergi Necip Fazýl KISAKÜREK Sezai KARAKOÇ Büyük Doðu ve Diriliþ

©

24/08/2013 - 14:12 Unuttuðumuz iki haslet: Dil ve Nezaket

©

08/07/2013 - 12:11 Ramazan ayýný hasret muhabbet ve hürmetle karþýlarken

©

10/06/2013 - 10:42 Üstadýn 30. Seneyi devriyesi münasebetiyle…

©

03/06/2013 - 12:05 Miraç bize ne söyler?

©

13/05/2013 - 18:28 Sessiz çýðlýk: ÖLÜM

©

18/04/2013 - 10:36 ‘Kutlu Doðum Haftasý’ Münasebetiyle

©

10/04/2013 - 11:04 Bir çýnarýn ardýndan

©

17/01/2013 - 11:37 Ümmetin Hastalýðý: Yolsuzluk

©

31/12/2012 - 13:43 Yýlbaþý deðil, kimlik, kiþilik, þahsiyet meselesi

©

20/12/2012 - 11:50 Yüksek binalar ve altýnda ezilen insanlýk!

©

20/11/2012 - 14:20 Hicret hayatýmýzýn neresinde?

©

04/10/2012 - 10:52 Ümmetin Hastalýðý: Dünyevîleþme

©

27/08/2012 - 12:49 Gönül dostlarýna kulak vermek

©

23/07/2012 - 11:44 Hepimiz yolcuyuz

©

25/06/2012 - 11:44 Âyetlerin ýþýðýnda karnemiz!

©

04/06/2012 - 11:45 Müslümanlarýn sorumluluðu ve düþündürdükleri

©

25/04/2012 - 14:32 Cömertliðin önemi ve düþündürdükleri

©

04/04/2012 - 14:27 Vahyin Dilinden
 
 

Site Ýçi Arama

19 Cemâziye'l-Evvel 1446 |  21.11.2024

Bir Ayet

Bismillahirramanirrahim

Bir ümmet diðer bir ümmetten (sayýca ve malca) daha geliþkindir diye, yeminlerinizi kendi aranýzda bir bozuculuk unsuru yaparak, ipini kuvvetle eðirdikten sonra bozup-çözen (kadýn) gibi olmayýn. Þüphesiz Allah, sizi bununla imtihan etmektedir. Kýyamet günü hakkýnda ihtilafa düþtüðünüz þeyi size muhakkak açýklayacaktýr.

( Nahl sûresi - 92)

Bir Hadis

Ebû Hureyre (r.a)'dan rivâyetle Peygamber Efendimiz (s.a.s) þöyle buyurmuþtur:

"Geceleyin kalkýp namaz kýlan ve karýsýný uyandýrarak ona da kýldýran, þayet kalkmak istemezse yüzüne su serpen erkeðe Allah rahmet eder, (günahlarýný baðýþlar). Yine geceleyin kalkýp namaz kýlan ve kocasýný uyandýran, kalkmak istemezse yüzüne su serpen kadýna da Allah rahmet eder (günahýný baðýþlar)."

(Ebû Davûd, Salâtü'tTatavvu', 18)

Bir Dua

Allah’ým! Bizi baðýþla, bize merhamet eyle, (ibadetlerimizi, hayýr ve hasenatýmýzý, dualarýmýzý) kabul eyle, bizi cennete koy, bizi cehennemden azad eyle, bütün iþlerimizi ýslah eyle.”

(Ýbn Ebu Þeybe, Duâ, 135)

Hikmetli Söz

Bilirken susmakta, bilmezken söylemekte olduðu gibi hayýr yoktur.


Hz. Ali (r.a)  


Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com