Hac, hem namaz ve oruç gibi bedeni hem zekat gibi mali hem Cuma ve cihad gibi sosyal ve siyasi bir ibadettir. Bu üç boyutu böylesine vurgulu bir biçimde bünyesinde toplayan tek ibadettir. Bu sebepledir ki, peygamberimizin dilinden diðer hiçbir ibadet için verilmeyen müjdeler hac için verilmiþtir. Ne var ki, tek bir þartla: makbul olmasý, mebrur olmasý yani kabul görmüþ olmasý þartýyla. Nitekim peygamberimiz “Allah katýnda mebrur (kabul olmuþ) haccýn karþýlýðý mutlaka cennettir.” Buyurmuþtur.
Hac, insanoðlunun uzaklaþtýðý fýtratýna yeniden dönüþünün sembolik bir talimidir. Hac, kendi kendisine yabancýlaþan bireyin kimliðini, kiþiliðini bulup kendisine dönmesinin vesilesi olan soylu bir yolculuðun adýdýr. Hac, mahþerin provasýdýr. Âdet haline getirilen ibadetlerin yeniden kazanýlmasýndan baþlayan bir þuurun da vesilesidir Hac.
Peygamber Efendimiz ‘namazý kaybedecekler’ mucizevî haberinde olduðu gibi namazý kaybettik. Orucu kaybettik. Zekatý kaybettik. Haccý kaybettik. Namaz kýldýk. Oruç tuttuk, ama ruhunu kaybettik. Peygamberimizin beyanýyla ‘yanýmýza sadece yorgunluðumuz ve açlýðýmýz’ kaldý. Ýçi boþaltýlmýþ dindarlýk, ruhu kaybedilmiþ ibadetler, Kur’an ve Sünnete vurulmadan yaþanan dini hayat, Müslümanlýk kalitemizi yükseltmeyip düþürdü. Halbuki bütün ibadetler, bireysel ve sosyal birçok derde derman olma vasfýný taþýyordu. Meselâ ‘Namaz insaný kötülüklerden ve aþýrýlýklardan alýkoyardý.’ (29 Ankebut 45) Oruç, ‘insaný Allah’a karþý bizi takvaya ulaþtýrýrdý.’ (2 Bakara 183) Zekat, ‘insaný ve toplumu arýndýrýr ve temizlerdi.’ Hac, ‘insaný ayakta durmayý, kýyamý, direniþi öðretirdi.’ Bütün ibadet ve tatlarýmýz, insanýmýzýn içine düþtüðü bunalýmlarýn, dertlerin dermanýydý. Kaybolan her ibadet, bizden huzuru alýp, felakete yaklaþtýrdý. Bizi Rabbimize yaklaþtýrmasý gereken ibadetler, ruhunu ve þuurunu kaybettiðinde; Rabbimizden, O’nun kulluðundan uzaklaþtýrdý.
“Namazý, orucu, özellikle haccý yeniden kazanmak yahut yeniden ihya etmek.”
Ýþte meselemiz de gündemimiz de bu!
Kýble bilinci olmadan namaz bilinci nasýl mümkün olabilir? Kýble, yani coðrafya bilinci. Bu da en güzel hac ibadeti ile uyandýrýlabilir. Masa baþýnda çizilen sýnýrlardan kurtulduðumuzu hatýrlatan, ‘gönül dünyamýzýn, Ýslam kardeþliðinin sýnýrý yok!’ ikazýný yerine getiren bir farzdýr Hac. Ýbadetler içerisinde haccý, peygamberler içerisinde peygamberimize ve semavi mesajlar içerisinde Kur’an’a benzetebiliriz. Nasýl ki peygamberimiz her peygamberin en güçlü özelliklerini kendinde birleþtiren bir þahsiyet, Kur’an da bütün vahiylerin özünü bünyesinde barýndýran bir kitapsa, hac da bütün ibadetlerin özünü bünyesinde birleþtiren özel bir ibadettir. Haccý dirilten bir fert þahsiyetini diriltmiþ olur. Haccý dirilten bir ümmet ise kiþiliðini diriltmiþ olur.
Haccýn tanýmý yapýlýrken ona “bir yol bulan” ya da “ona yol bulmaya gücü yeten” ibaresindeki yol sadece maddi imkana indirgenmemelidir. Öyle fakirler vardýr ki, parasý olmadýðý halde hacca gitme imkaný doðmakta ve istemesi halinde bu ibadeti kolaylýkla ifa edebileceði fýrsatlar ortaya çýkmaktadýr. Genelde yapýlan hac tarifleri, bu çeþit fýrsatlarý yok sayan ve ekonomik açýdan zengin sayýlan insanlara hitap eden ekonomik tariflerdir. Maddeyi önceleyen bu tarife raðmen Müslüman beldelerden fevc fevc insanlar bulduklarý her fýrsatý deðerlendirerek bu farizayý ifa etmek için meþru her yolu denemekte ve zorlamaktadýrlar. Hac her müminin Allah’la akdini yenilemek için fýrsatýný bularak sembollerden oluþan belli zamanlarda ve mekanlarda yerine getirdiði ibadetlerdir. Haccýn sadece zenginlere mahsus bir ibadet gibi algýlanacaðý günlerin geleceðini çok önceden tahmin eden peygamberimiz asýl hacca ihtiyacý olanlarýn fakirler olduðunu bakýn nasýl üslupla açýklýyor: “Hac ve umre, körüðün madenin posasýný temizleyip yok ettiði gibi fakirliði ve günahlarý yok eder.” (Tirmizi, Ýbni Mâce)
Þuurlu Hac, þuurlu Müslümanlarla yapýlýr. Bu da yeni bir insan inþasýný gerektiriyor. Modern bireyin alt-üst olmuþ deðer yargýsýný yeni, asli konumuna döndüren bir þuura ihtiyaç var. Ýnsanlýðý unutan ve unutturan modernizme, ‘insan yüzlü bir hayat’ takdimi, ‘iman merkezli yeni bir hayat’ýn inþasýný gerçekleþtirmeliyiz. Yeni bir toplumun inþasýný gerçekleþtirecek bu yeni insan; Önce Rabbine, kendisine, topluma ve eþyaya karþý sorumluluðunun bilincine ulaþmýþ, yürek yürek insanlýða huzur taþýyan, onlara tevhidin, özgürlüðün ve adaletin gerçek kapýsýný gösteren bir topluluk. Allah’a kulluða çaðýran (Allah’a davet eden, salih amel iþleyen (dürüst ve erdemli davranan) ve «Ben gerçekten müslümanlardaným» (“Elbette ben kayýtsýz þartsýz Allah’a teslim olanlardaným”) diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?) (41 Fussilet 33)
Ýhramýna bürünüp mahþerini yaþamaya gelen her hacý adayýnýn elinden insanlar, hayvanlar ve bitkiler emin olmalýdýr. Þahsî mahþerini yaþamak için kefeni sembolize eden ihrama girdiðinde dünyanýn arkanda kaldýðýný unutma! “Bu dünyada bir garip yolcu gibi ol!” buyuran Peygamberimizin ikazýný da, kabrinden kalkýp mahþere yürüyen biri gibi olduðunu da…
Rabbinden baðýmsýz bir hayatýn olamayacaðý düþünce ve niyeti içinde Hac yolculuðuna baþlanmalý. Bunun icabý olarak da, kulluðu en yüce makam, Peygamberimizi en güzel dost, nefsini en büyük düþman, imaný en büyük kuvvet, bu mukaddes yolculuðu en önemli iþ, teslimiyeti en yüksek makam, ‘Mü’min’i en yüce ünvan olarak görülmeli. Böyle olmaz ise, Haccýn þuuruna eriþilemez.
Müminin gayesi, bütün dünyanýn harem olmasý için gayret göstermektir. Hacca giden her mümin, savaþ alanýna dönen dünyada, her insan, bulunduðu yeri canýn, malýn, ýrzýn, neslin ve inancýn korunduðu, insana insanca davranýldýðý, tabiata tecavüzün olmadýðý, aksine hayvanlarýn, taþlarýn ve topraðýn dahi hürmet gördüðü bir harem yapýlmanýn mücadelesini vermelidir.
Hac, mümine vefa borcunu hatýrlatýr. Teþekkürü ve þükrü öðretir. Hacdaki her tavaf, her say bu þuur içinde yapýlmalýdýr.
Allah’ýn buyurduðu gibi: “Hacda rafes (cinsel yaklaþma) yok, füsuk (günah sayýlan davranýþlarda bulunma) yok, cidal (tartýþma, sürtüþme, kavga) yok” (2 Bakara 197)
Bu üçü tam bir ruh disiplinine dikkat çeker. Bu üç ikaz levhasý, iradenin imtihanýdýr. Ýnsaný ahseni takvim kýlan, melekleri Âdemin önünde yerlere eðen iradedir. Ýradenin imtihanýnda þehvet birinci sýrada, hududa riayet ikinci, tartýþma ve kavga üçüncü durak. Bilhassa cidal, haklý olduðumuz hallerde baþkalarýyla giriþtiðimiz tartýþma-polemik ve kavga. Ýþte bunun da imtihanýný vereceðiz.
Hac, kiþinin kendisiyle barýþma ameliyesi. Kendisiyle barýþýk olmayan, herkese ve her þeye kýzarken, devamlý baþkalarýyla meþgul olurken görürsünüz. Ýçindeki kavgayý dýþarý taþýrken kendisinden kaçmakta, kendisiyle yüzleþememekte, kendisini hesaba çekemekte. Ýþte Hac, içe dönmenin, içe/öze yolculuðun adýdýr. Dostlarýyla dalaþanlarýn düþmanlarýyla savaþamayacaklarýný unutmayalým.
“Ýnananlar muhakkak kardeþtir” emri Ýlahisinin yoludur bu yolculuk. Topluca ‘Allah’ýn ipi’ne sarýlmanýn yolculuðu… Hac yolculuðuna baþlayanlar, aþk, özgürlük ve güvenlik beldesine ‘nurun merkezi’ne doðru kanat çýrpan ruhlar, yüreðini bedeninden önce harekete geçiren Allah yolunun yolcularý olduðunu unutmasýnlar.
Bu yolculuða çýkanlarýn þuurlu bir yolculuk yapmalarý, yolun da yolcunun da yola dâvete icabet edenin de dâvet eden Rabbinin emrini yerine getirmek, O’nun rýzasýný kazanarak makbul ve mebrur bir hac ile yolculuðu noktalama niyazýyla gidenlere hayýrlý yolculuklar diliyorum. Gidemeyenlere de o hasret, heyecan, aþk ve þevk içinde gönül dünyalarýyla Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’de bulunma duygu ve düþüncelerini kaybetmemeleri için dua edelim.