Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 4222
Toplam 16410458
En Fazla 25928
Ortalama 2706
Üye Sayýsý 1193
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
Ýki Üstad Ýki Dergi Necip Fazýl KISAKÜREK Sezai KARAKOÇ Büyük Doðu ve Diriliþ
12/09/2013 - 12:49
 
Yaþar Deðirmenci

‘Genç Doku’ dergisinin “Dergiciliðimiz”e tahsis ettiði Aðustos sayýsý beni gençlik yýllarýma götürdü. Bizim hamurkârlýðýmýzý yapan iki dergi, ‘yer demir, gök bakýr’ denecek o zeminde bizi yetiþtiren aile ocaðýmýzdý Büyük Doðu ve Diriliþ dergileri. Bugün teknoloji ve bilgisayarýn zirve yaptýðý, bilgiye ulaþmanýn bir-kaç saniyede gerçekleþtiði günümüzde, o dergiler ayarýnda herhangi bir dergiye ulaþmanýz imkansýz. Saman kâðýda, okumasý bile zor puntolarla dizilmiþ yazýlar, siyah-beyaz zor seçilen resimler bile o muhtevanýn mütemmim cüzüydü sanki.

67-68’lerde Ortaokula giderken “Büyük Doðu” dergileriyle tanýþtým. Daha sonra Üstad Necip Fazýl’ýn konferanslarý, çeþitli gazetelerde yazdýðý makaleleri, yazý dizileri, kitaplarý… Bir diðer Üstad Sezâi KARAKOÇ’un “Diriliþ”i bizi o günlerde anne sütünü emen çocuklar gibi besliyordu. Zamanýnýn en güzel fikir ve sanat dergisi idi Büyük Doðu. Sahaflarý dolaþmamýz eski sayýlarýný temin için yapýlan pazarlýklar… Dönüþ paramýz kalmadýðý için eve yaya dönüþler, vs. Pazar günleri sabah erkenden mutadým olduðu üzere Beyazýt’a gider sahaflarý dolaþýr, kitaplar alýr, dergi nüshalarýný karýþtýrýr lazým olanlarý temin eder, kahvaltýya yetiþmeye çalýþýrdým. Babamlarla Kasýmpaþa’daki müstakil evimizde altlý üstlü otururduk. Pazar sabahlarý aile meclisi hep beraber kahvaltý ederdik. Beyazýt’tan babamlarý bekletmemek için koþuþtura koþuþtura eve yetiþirdim. Böyle bir Pazar günü sahaflarda 1943, 1959 ve 1967 senelerinin Büyük Doðu ciltlerini görünce heyecanlanmýþtým. Pazarlýk bile yapamamýþtým dergileri elimden kaçýrýrým diye. Cebimde kalan paramýn tamamýný verdiðimi fark edince eve yürüyerek gittiðimi, bütün ailenin ‘Büyük Doðu’ sofrasýnda toplandýðýný dün gibi hatýrlýyorum.

Büyük Daðu’nun her sayýsýný incelerken “aþaðýlýk kompleksi”nden kurtulduðumuzu hissediyor, din düþmanlarýna karþý mücadeleye hazýrlanýyor, meþrû zeminde bilgili ve kültürlü yetiþerek muhataplarýmýzý susturuyorduk. Zamanla bu dergi fikrî mücadelenin kavga dergisi oldu. Eski sayýlarý bize “tarih þuuru” veriyordu. Meselâ; Bir sayýsýnýn kapaðýnda kocaman bir kulak resmi. Altýnda da þu yazý: “Baþýmýzda kulak istiyoruz.” Ýsmet Paþa’nýn dergiyi kapattýðýný ileriki sayýlarýndan anlýyoruz. Bakýyorsunuz bir baþka gün bir baþka kapak. Bir cennet ýrmaðý ve altýnda Yunus’un mýsrasýyla Anadolu’yu târif ediyor: “Þol cennetin ýrmaklarý akar Allah deyu deyu.” Bir baþka kapakta harikulâde güzel yüzlü bir kýz çocuðunun aðlayan resmi altýnda izahat: “Milletçe Aðlýyoruz.” Tabiî CHP’nin elinden.   

Bir defasýnda yine Büyük Doðu’da, “Allah’a itaat etmeyene itaat olunmaz” hadîsini neþretmiþ ve tabiî kapatýlmýþtý.

Bilhassa Büyük Doðu dergisi, mâziye ait her þeyin hoyratça kundaklandýðý bir ülkede yangýndan mal kurtarýyordu. ‘Din-dil-tarih þuuru’na sahip insanýmýzýn yetiþmesinde hamurkârlýk yapmýþtý. Aydýn geçinen, bilim sahtekârlarýnýn elinde millî ve manevî deðerlerin ayaklar altýna alýndýðý, yücelerin cüce, cücelerin yüce gösterildiði o dönemde kalemiyle, kelamýyla bu güruhun karþýsýnda ‘Durun kalabalýklar, bu cadde çýkmaz sokak!’ diye haykýran bir devdi o. Yazýlarýný milleti ve dini uðruna savaþýr gibi yazdý. Bütün fýtrî hasletlerini DAVAsýnýn neþrinde harcadý. Basýnda, kültürel ve sosyal hayatýmýzda örnek alabileceðimiz tezahürlerini göstererek Müslümanlarý ümitsizlikten kurtardý. Büyük Doðu Dergisi ve Necip Fazýl olmasaydý, insanýmýz her þeyden ümit kesip aþaðýlýk duygusuna kapýlacaktý.

“Fikir suçu olmaz” diyenlerin hepsi onun hapishanede kalmasý için seferber olmuþlardý. Üstad bunlarý, “elimde kibrit çöpü kadar bir neþir organý olduðu zaman kuyruklarýný apýþ aralarýna sýkýþtýrarak kaçarlar” diye tarif ederdi. Muhataplarýnýn hepsi basýn mensubu olan bu adamlar basýn hürriyetini bir tarafa býrakarak Büyük Doðu’nun sayýlarýnýn toplatýlmasýna sebep olmuþlar, en azýndan göz yummakta mahzur görmemiþlerdir.

1970’li Lise yýllarým ‘okuma tiryakiliði’ kazandýðýmýz yýllardý. Necip Fazýl KISAKÜREK, Seyit Ahmet ARVASÝ, Sezai KARAKOÇ, Peyami SAFA, Cemil MERÝÇ’in yazýlarýný, daha sonra kitaplarýný altýný çize çize okuduðumuz fikir ve düþünce adamlarýmýzdý. Olaylarýn yoðun olduðu günlerdi. Kalabalýklar içinde yalnýzdýk. Bize eylemden önce fikir, düþünce, ve bilgi lazýmdý. Tersyüz edilen deðerleri öðrenmeye ihtiyacýmýz vardý.

70li lise yýllarýmýzda bulabildiðimizi okuyorduk. Diriliþ”geçmiþti elimize. Yazý stilinden, þeklinden muhtevasýna kadar ne kadar etkilenmiþtik. Sýnýfça bizi toplamýþtý 2 veya 4 sayfalýk gazete.
80’li yýllarda öðretmenlik dönemimizde Ýstanbul dýþýndaydýk. Ýstanbul’dan getirttiðimiz Diriliþ’ler, gazete ve dergi özelliðiyle ‘öðretmen okumalarý’ olarak hâlâ hafýzalarýmýzda tazeliðini koruyor. Diriliþin gazete veya dergilerinde yayýnlanan yazýlar kitaplaþtýðýnda çocuklar gibi sevinirdik. Dergi ve gazetelerdeki yazýlarý kesme-biriktirme ve muhafaza etme hayli zor ve sýkýntýlý oluyordu.
85’li yýllar Ýstanbul’da görev yaptýðýmýz yýllardý. Üstadý hem ziyaret ediyor, bu vesileyle sohbet etme ortamý doðuyor, hem de her türlü müþkülümüzü (fikri-ilmi-edebi-aktüel) halletme imkanýna sahip oluyorduk. Bilhassa iki odalý Diriliþ Dergisindeki cumartesi akþam sohbetleri annesini emen çocuk misali bizi doyuruyor, düþünce ufkumuzu açýyordu. Gece eve, zihnen yorgun dönüyor, dinlediklerimizi anlatýyor, yazýyor adeta gündemin önüne geçiyorduk. 88’de Diriliþ Dergisi tekrar çýkýnca çok sevinip rahatlamýþtýk. Artýk bir dergimiz vardý.

Edebiyatýn her dalýnda kalem oynatmýþ, þiir kitaplarý, hikayeleri, piyesleri, çevirileri, 30 civarýnda düþünce kitabý, deneme türünde yazdýðý Edebiyat yazýlarý (Namýk Kemal’den Yahya Kemal’e, Necip Fazýl’a varýncaya kadar) inceleme kitaplarý, (Yunus Emre, Mehmet Akif, Mevlana) günlük yazýlarý (Farklar, Sütun, Sur, Gün Saati), hatýralarýný yazdýðý yazýlar, son dönemde bütün þiirlerini topladýðý Gün Doðmadan kitabý, denemeler, Diriliþ Dergilerinde 13 yazý olarak yazýlan siyasî bir portre Turgut ÖZAL yazýsý, (dönemi, dönemin olaylarýný, olaylardaki þahýslarýn kiþiliklerini, þartlarýn getirdiði liderleri anlatýyordu. ) Gönül isterdi ki malum ve meþhur siyasileri de yazma imkaný olsaydý. Onlarý portreler olarak kitaplaþtýrabilseydi. Hatýralara devam edebilseydi. Hatýralar da bir kitapta toplanabilseydi. Röportajlarý, konferanslarý, miting konuþmalarý vs.

Bütün bunlar, ‘Diriliþ Dergisi’nde yayýnlanmýþ, daha sonra kitaplaþtýrýlmýþtý.

Elinde günlük gazete ve televizyon gibi bir imkaný olmadýðý için büyük þehirlere daðýtýlmak üzere gönderdiði mektuplar ki hâlâ orijinalitesini koruyor. Bütün bunlar, ‘Diriliþ Dergisi’nde yayýnlanmýþ, daha sonra kitaplaþtýrýlmýþtý.

Diriliþ Dergisi, aydýnlatma, uyandýrma, ölü zihinleri diriltme, þuurlandýrma görevini yerine getiriyordu. Bir yeni nesil, þuurlu bir kadro oluþsun diye çaðýn bütün meselelerini kapsayan düþünce açýlýmý için çýrpýnýp duran bir dergiydi. Edebiyat ve düþünce yoluyla yýllar yýlý eserler verilmesinin ocaðýydý. Bu gayret ve çalýþmalardan Diriliþ Edebiyat ve Düþünce Okulu doðdu. Halk ve aydýnýn bütünleþmesi gerektiðini aydýnsýz hareket olamayacaðýna, halktan kopuk aydýnýn da faydalý olamayacaðýna dikkat çekti. En umutsuz zamanlarda bile, büyük bir deðiþimin, ruh deðiþiminin, iç âlem devriminin arefesinde görüyordu toplumumuzu.
Diriliþ hareketi boþluk býrakmayan bir harekettir. Aydýnýyla, edebiyatçýsý, þairi, yazarý, sanatkârýyla, ilim-fikir adamlarýyla, akademisyeniyle, siyasetiyle, aksiyonuyla……
M.Akif, Eþref Edip’lerin Sebilürreþad’ý nasýl Müslümanlarýn sýðýnaðý bir fikir akýmýnýn dergisi idiyse, Necip FAZIL’ýn Büyük Doðu hareketi ve dergisi nasýl Müslümanlarý aþaðýlýk kompleksinden kurtarmýþ bir aksiyon ise Üstad Sezai KARAKOÇ’un Diriliþ Hareketi ve Diriliþ Dergisi de Müslümanýn her döneme vereceði bir cevabýnýn, bir tezinin olduðu, merkeze Ýslâm Medeniyetimizin konduðu bir fikir hareketidir.

Ýster Devletin önünde ceketini iliklediði düþünür densin, ister ‘Biz hepimiz Sezai KARAKOÇ’un paltosundan çýktýk’ densin, deðeri bilinmemiþ, mesajý lâyýkýyla idrak edilmemiþ, misyonu anlaþýlamamýþ, eserlerinin ilk yataðý Diriliþ Dergisi de anlaþýlamamýþ ve aþýlamamýþtýr. Bu yazýyý yazarken aþaðýdaki notumu da düþmeden rahat edemeyeceðim.

Etrafýmdaki üniversite öðrencilerinin, üniversite mezunu olup önemli mevkilerde bulunanlarýn fikrî meselelere ilgisizliði hüznümüzü arttýrýyor. Bahsettiðimiz yazarlar halü hayatta olup gazetede günlük yazý yazsalardý belki de okunmayacaklardý. (Ýsimlerini gençlerden bilen-hatýrlayan bile yok!) Üzüldüðümüz nokta, muhafazakâr, kendi deðerlerine baðlý siyasilerimizin tehlikenin ve vahametin farkýnda olamayýþlarý. Teknolojinin nimetleriyle(!) her þeyi hallettikleri zehabýna kapýlmalarý. Daðýtýlan tablet bilgisayarlar, akýllý tahtalar, kaldýrýlan okul çantalarý, ödev verilmeme uygulamasý, vs. Çocuklarýmýz da bilgisayar ekranýnda çiçekler açmýþ bir tablete bakýyor. Yetkililer de verdikleri hizmetten dolayý mest olmuþlar.
Ellerinde dünyayý taþýdýklarý bir oyuncak ve bir parmak oynatýþýyla deðiþtirdikleri ekran. Belki bizim talebelik yýllarýmýzda çektiðimiz (bir bilgi kýrýntýsýnýn peþinde koþup ona ulaþamamanýn ýstýrabýný) çekmiyorlar. Bitirme imtihanlarýnda geçirdiðimiz uykusuz geceler yok onlarýn öðrencilik hayatlarýnda! Bilgi kaynaklarý, karatahta üzerindeki beyaz tebeþir izlerinden ve ders kitaplarýndan ibaret deðil. Sýnýrsýz bilgi aðlarýnýn içinde dolaþarak özgürlüðün tadýný çýkarýyorlar belki. Bizler gibi ödevlerini yaparken Meydan Larus aramadýlar. Kaynak problemi yaþamýyorlar. ‘Google’ var çünkü. Yokluk yok, mahrumiyet yok, paylaþmak yok, sevgi, saygý, hayal, ideal yok. Ama bir þey var. Dokunup kolayca sahip olduklarý ‘dijital oyuncak'larý, 'akýllý tahtalar’ý var. (akýllanmýþ mý demeliydim) Bütün bunlarý teknolojik bir yenilikle izah edemeyiz. Bir ‘hayat tarzý dayatmasý’na maruz kaldýðýmýzý hatýrdan çýkaramayýz. Artýk, baþka çaðlarýn insanlarýyýz onlarla. Ne biz onlara yetiþebiliriz, ne onlar dönüp bize gelirler. Bilgisayarýn tuþlarýyla ekraný arasýnda gidip gelmekten þaþýlaþmýþ gözler; ne mâziye bakarlar ne de istikbale...


Bu Makale 5006 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

29/02/2016 - 10:00 Mü’minler izzet ve þerefi nerede arýyorlar?

©

07/04/2015 - 12:35 Modern dünya hepimizi yara bere içinde býraktý

©

17/03/2015 - 11:15 Ýtidal Notlarý

©

13/02/2015 - 16:15 Mü’mince bakýþa olan ihtiyaç

©

26/01/2015 - 14:07 Âlim bedel öder!

©

31/12/2014 - 15:56 Cinnet toplumunun figüraný olmayalým! Mesele yýlbaþý deðil, kimlik kiþilik meselesi

©

03/12/2014 - 16:11 Cihat eðitimi/Eðitimin cihadý

©

04/11/2014 - 19:03 Peygamberlerin yol gösterdiði hicret ve düþündürdükleri

©

13/10/2014 - 16:24 Kardeþlik zamaný!

©

02/09/2014 - 18:35 Dostane bir ikaz!

©

04/08/2014 - 13:32 Ramazan Bayramý sonrasý düþünceler

©

09/06/2014 - 13:56 Âlimler ne zaman celadet gösterecek?

©

06/05/2014 - 10:17 Dinimizi parçalayýp dünyamýza yamadýk!

©

03/04/2014 - 10:09 Mü’min bünyesinde açýlan yara!

©

04/02/2014 - 09:19 Tartýþmanýn galibi yoktur!

©

10/01/2014 - 10:18 Peygamberimize olan hasret ve düþündürdükleri

©

04/12/2013 - 13:13 Bir hadis-i þerif ve düþündürdükleri

©

06/11/2013 - 11:17 Mü’minler aman dikkat!

©

03/10/2013 - 14:06 Haccýn Þuuru

©

12/09/2013 - 12:49 Ýki Üstad Ýki Dergi Necip Fazýl KISAKÜREK Sezai KARAKOÇ Büyük Doðu ve Diriliþ

©

24/08/2013 - 14:12 Unuttuðumuz iki haslet: Dil ve Nezaket

©

08/07/2013 - 12:11 Ramazan ayýný hasret muhabbet ve hürmetle karþýlarken

©

10/06/2013 - 10:42 Üstadýn 30. Seneyi devriyesi münasebetiyle…

©

03/06/2013 - 12:05 Miraç bize ne söyler?

©

13/05/2013 - 18:28 Sessiz çýðlýk: ÖLÜM

©

18/04/2013 - 10:36 ‘Kutlu Doðum Haftasý’ Münasebetiyle

©

10/04/2013 - 11:04 Bir çýnarýn ardýndan

©

17/01/2013 - 11:37 Ümmetin Hastalýðý: Yolsuzluk

©

31/12/2012 - 13:43 Yýlbaþý deðil, kimlik, kiþilik, þahsiyet meselesi

©

20/12/2012 - 11:50 Yüksek binalar ve altýnda ezilen insanlýk!

©

20/11/2012 - 14:20 Hicret hayatýmýzýn neresinde?

©

04/10/2012 - 10:52 Ümmetin Hastalýðý: Dünyevîleþme

©

27/08/2012 - 12:49 Gönül dostlarýna kulak vermek

©

23/07/2012 - 11:44 Hepimiz yolcuyuz

©

25/06/2012 - 11:44 Âyetlerin ýþýðýnda karnemiz!

©

04/06/2012 - 11:45 Müslümanlarýn sorumluluðu ve düþündürdükleri

©

25/04/2012 - 14:32 Cömertliðin önemi ve düþündürdükleri

©

04/04/2012 - 14:27 Vahyin Dilinden
 
 

Site Ýçi Arama

19 Cemâziye'l-Evvel 1446 |  21.11.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Allah'ýn üzerinizdeki nimetini ve "iþittik, itaat ettik" dediðinizde ona verdiðiniz ve sizi kendisiyle baðladýðý saðlam sözü hatýrlayýn. Allah'a karþý gelmekten sakýnýn. Þüphesiz Allah, göðüslerin özünü (kalplerde olaný) hakkýyla bilendir.

( Maide Suresi - 7)

Bir Hadis

Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki:

“Kim bir oruçluya iftar ettirirse, -oruçlunun sevabýndan hiçbir þey eksilmeden- onun sevabý gibi sevab alýr.”

(Sünen-i Tirmizî)

Bir Dua

“Allah’ým! Gazabýndan rýzana, cezandan affýna sýðýnýrým. Senden sana sýðýnýrým. Sana tüm övgüleri saysam yine de bitiremem. Sen kendini nasýl övdüysen öylesin.”

(Müslim, Salât, 222)

Hikmetli Söz

Söz ola bitire savaþý,

Söz ola kestire baþý

Söz ola aðulu aþý

Yað ile bal ede bir söz.


Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com