Oruç, oruç tutan kimseyi kötü davranýþlardan ve iffetsizlikten alýkor ve cehenneme girmesine engel olur.
Allah Teâlâ, iþte bu gibi özellikleri sebebiyle orucu hem Muhammed ümmetine hem ondan önceki ümmetlere farz kýldý.
Orucun “sayýlý günlerde” yani yýlda bir defa Ramazan ayýnda tutulmasýný emretti.
Oruç Tutmanýn Sevabý
Namaz kýlan, zekât veren ve haccedeni herkes görür. Fakat bir kimsenin oruç tuttuðunu sadece Allah bilir. Oruca riyâ ve gösteriþ bulaþmadýðý için, oruç tutan kimsenin Allah katýnda farklý bir yeri vardýr.
Peygamber Efendimizin bildirdiðine göre Allah Teâlâ bu özel durumu þöyle açýklamýþtýr:
“Oruç tutan kimse; yemesini, içmesini ve her türlü bedenî zevkini sadece benim rýzâmý kazanmak için býrakýr; bu sebeple onun ödülünü bizzat ben vereceðim.”
“Oruç tutan kimsenin çok sevindiði iki zaman vardýr. Biri akþam iftar ettiði zaman, öteki de Rabbine kavuþtuðu zaman.”
Orucun ve oruçlunun deðerini þimdi de Rasûl-i Ekrem Efendimizden dinleyelim:
“Oruçlu bir aðzýn kokusu, Allah yanýnda en güzel kokudan daha deðerlidir.”
“Sevap olduðuna inanarak ve karþýlýðýný Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutan kimsenin geçmiþ günahlarý baðýþlanýr.”
“Allah Teâlâ, kendi rýzâsý için oruç tutaný, cehennem ateþinden yetmiþ yýl uzaklaþtýrýr.”
“Cennetin sekiz kapýsý vardýr. Namaz kýlanlar, kýyamet gününde cennete namaz kapýsýndan; cihad edenler cihad kapýsýndan, sadaka verenler sadaka kapýsýndan gireceklerdir.”
“Bu sekiz kapýdan birinin adý Reyyân’dýr. O kapýdan sadece oruç tutanlar girecektir.”
“Mahþer yerinde bir ara ‘Oruç tutanlar nerede?’ diye seslenilecek. Oruç tutanlar yerlerinden doðrulacak. Onlar cennete girince bu kapý kapanacak; artýk oradan kimse girmeyecek. Reyyân kapýsýndan girenler bir daha susuzluk çekmeyecek.”
Sahâbîlerden biri, Peygamber Efendimizden, kendisine fayda verecek bir ibadet tavsiye etmesini istedi. Rasûl-i Ekrem ona: “Oruç tutmaný tavsiye ederim. Onun gibisi yoktur” buyurdu.
Böylece orucun gösteriþten uzak, ihlâs ve samimiyetle yapýlan müstesna bir ibadet olduðuna iþaret buyurdu.
Ramazan Ayýnýn Deðeri
Þimdi yine Sevgili Efendimizi dinleyelim:
“Ramazan ayýnýn daha ilk gecesinde cennetin bütün kapýlarý ardýna kadar açýlýr; cehennemin kapýlarý birer birer kapanýr; azgýn þeytanlar baðlanýp tesirsiz hale getirilir.”
“Oruç tutan kimse, büyük günahlardan sakýnýrsa, iki Ramazan arasýnda yaptýðý günahlarý affedilir.”
“Bin aydan daha hayýrlý olan Kadir Gecesi” bu aydadýr.
“Ramazan ayýný oruçla geçiren, bir de her ay üç gün oruç tutan kimseye bütün yýl oruç tutmuþ gibi sevap verilir. Çünkü iyiliklere on katý sevap verilecektir.”
Bir ibadete ve iyiliðe on katý sevap verileceðini Allah Teâlâ da belirtmiþtir.
Ramazan ayý Kur’an ayýdýr. Peygamber Efendimiz Ramazan’ýn her gecesinde Cebrâil aleyhisselâm ile buluþur ve o güne kadar inen Kur’an âyetlerini karþýlýklý olarak birbirlerine okurlardý.
Allah’ýn Rasûlü her zaman cömertti; ama Cebrâil aleyhisselâm ile çokça buluþtuðu bu ayda, esen rüzgârdan daha cömert olurdu.
Oruçlu Nasýl Olmalý
Oruçlunun sadece midesi deðil, dili de oruç tutmalýdýr. Bunu Peygamber Efendimiz þöyle anlatmýþtýr:
Oruçlunun aðzýndan kesinlikle kötü söz çýkmamalý, kimseyle kavga etmemeli, yalan söylemekten, boþ ve mânasýz konuþmaktan kaçýnmalýdýr.
Eðer biri ona hakaret etmeye kalkarsa, “Ben oruçluyum.” deyip geçmelidir. Hem oruç tutup hem yalan söyleyenin, yalan dolanla iþ yapanýn, yemeyi içmeyi býrakmasýna Allah Teâlâ hiç deðer vermeyecektir.
Orucu oruç gibi tutmayanlarýn eline, aç susuz kalmaktan baþka bir þey geçmeyecektedir.
Sahur ve Ýftar Vakitleri
Ramazan ayýnýn her âný deðerli olmakla beraber bu ayda özel zamanlar vardýr. Bu zamanlardan biri sahur, diðeri iftar vaktidir. Sahur vakti hakkýnda Peygamber Efendimiz þöyle buyurmuþtur:
“Sahur yapýnýz, çünkü sahurda bolluk bereket vardýr.”
Bizim orucumuzla Ehl-i kitab’ýn orucunu birbirinden ayýran en önemli fark sahur yemeðidir. Peygamber Efendimiz iftar vaktine de önem verilmesini istemiþ; iftar saati girdiði anda oruç açmayý tembih ederek þöyle buyurmuþtur:
“Müslümanlar, oruç açmakta acele ettikleri sürece hayýr içinde yaþarlar.”
Terâvih Namazý
Ramazan ayýnýn oruçtan sonra en belirgin ibadeti terâvih namazýdýr.
Sahâbîler, Peygamber Efendimizin kendi baþýna teravih namazý kýldýðýný öðrenince, bu namazý kendilerine de kýldýrmasýný istediler. Hz. Peygamber onlara sadece üç defa terâvih namazý kýldýrdý.
Bu olay þöyle oldu.
O yýl Ramazan ayýnýn çýkmasýna yedi gün kalmýþtý.
Her gece yatsý namazýný kýldýrdýktan sonra evine çekilen Peygamber Efendimiz, o gece mescitte kaldý ve ashâbýna ilk defa terâvih namazý kýldýrdý. Terâvih, gecenin üçte birine kadar devam etti.
Ertesi gün aðýzdan aðýza Peygamber Efendimizin terâvih namazý kýldýrdýðý haberi yayýldý. Sahâbîler mescitte toplandýlar; fakat Efendimiz o akþam terâvih namazý kýldýrmadý.
Ertesi gün yine terâvih namazý kýldýrdý ve namaz gece yarýsýna kadar devam etti.
Bir sonraki gün yine kýldýrmadý.
Nihayet Ramazan’ýn çýkmasýna üç gün kala, eþlerine ve kýzlarýna da haber göndererek bütün gece devam eden bir terâvih daha kýldýrdý. O gün Müslümanlar sahurlarýný zor yapabildiler.
Sevgili Peygamberimiz terâvih namazýnýn farz olabileceðini, bunun da Müslümanlarý zora sokacaðýný düþünerek bir daha terâvih kýldýrmadý.
Herkesin teravih namazýný kendi evinde kýlmasýný tavsiye etti.
O günden sonra sahâbîler, hem Peygamber Efendimiz zamanýnda hem Hz. Ebû Bekir devrinde hem de Hz. Ömer’in hilâfetinin ilk yýllarýnda teravih namazýný evlerinde kýldýlar.
Terâvih namazlarýnýn câmide cemaatle kýlýnmasý âdeti, Hz. Ömer devrinde baþladý.
Kadir Gecesi
Ramazan ayý içinde en deðerli zaman dilimi Kadir gecesidir.
Allah Teâlâ, “kutlu bir gece” olduðunu haber verdiði Kadir gecesinin önemini özel bir sûre ile Kadir Sûresi ile belirtmiþ ve:
Kur’ân-ý Kerîm’i Kadir gecesinde indirdiðini, Kadir gecesinin bin aydan daha hayýrlý olduðunu, o gecede sabaha kadar Allah’ýn izniyle meleklerin ve Cebrâil ’in yeryüzüne indiðini, o gece yeryüzüne barýþ ve esenliðin hâkim olduðunu haber vermiþtir.
Rasûl-i Ekrem Efendimiz de þu gerçekleri bize bildirmiþtir:
Bu mübarek geceyi, “faziletine inanarak, karþýlýðýný Allah’tan bekleyerek deðerlendiren kiþinin geçmiþ günahlarý baðýþlanýr.”
Kadir gecesini Ramazan ayýnýn son on günündeki tekli gecelerde, hatta Ramazan’ýn yirmi yedinci gecesinde aramalýdýr. Kadir gecesinin sabahýnda güneþin, iyice yükselinceye kadar, ziyâý ay gibi sönük olur.
Bir adam Rasûl-i Ekrem’e gelerek yaþlý ve hasta olduðunu, geceleyin namaz kýlamadýðýný, fakat Kadir Gecesi’nde ibadet etmeyi arzu ettiðini belirterek o geceyi kendisine söylemesini istedi; Peygamber Efendimiz de ona, Ramazan’ýn yirmi yedinci gecesinde ibadet etmesini tavsiye etti.
Bununla beraber Efendimiz, ashâbýna, Kadir gecesini Ramazan’ýn yirmi dokuzuncu, yirmi yedinci, yirmi beþinci gecelerinde aramalarýný da söyledi.
Kadir Gecesi Nasýl Dua Etmeli
Bir gün Hz. Âiþe, Allah’ýn elçisine Kadir gecesine rastlarsa nasýl dua etmesi gerektiðini sordu. Peygamber Efendimiz de ona þöyle dua etmesini söyledi: “Allahým! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet!”
Ýtikâfa Çekilmek
Sevgili Peygamberimiz Ramazan ayýnýn son on gününde dünya iþlerini býrakýr, Mescid-i Nebevî’ye çekilir, sadece ibadetle meþgul olurdu.
Ailesini de bu gecelerde ibadet etmeleri için uyandýrýrdý.
Ýtikâf denen bu ibadet sýrasýnda Peygamber Efendimiz namaz kýlar, Kur’an okur ve tefekkürle meþgul olurdu.
Vefatýndan sonra da eþleri itikâfa çekilmeye devam etti.
Þevvâl Orucu
Rasûl-i Ekrem Efendimiz, Ramazan orucunu tutanlarýn, Ramazan’ýn hemen ardýndan gelen þevvâl ayýnda altý gün daha oruç tutmalarýný tavsiye etti. Böylece otuz beþ veya otuz altý gün oruç tutmuþ olacaklarýný, her iyiliðe on misli karþýlýk verileceðine göre, bir yýl boyunca oruç tutmuþ gibi sevap kazanacaklarýný söyledi
|