Çocuk ve genç, bir toplumun geleceðidir. Her toplum, kendi geleceðini garanti altýna alacak, kendi deðerlerini yükseltip, geliþtirecek fertler yetiþtirmeyi hedef edinir. Yeni yetiþen nesiller ruh ve bedence saðlýklý, güçlü ve dinamik bir kiþilik geliþtirdikleri ölçüde toplum da güç ve kuvvet kazanacaktýr. Ayrýca, gençlerin eðitimine ve öðretimine çaðýn geliþen þartlarýný da göz önünde bulundurarak önem veren milletler, daima yükselmiþler ve dünyada söz sahibi olmuþlardýr.
Ýslâm dini ayný zamanda bir eðitim sistemi, insanlar arasý iliþkilerin temeli olan bir deðerler ve davranýþlar düzenidir. Bu konularda da en güzel örnek ve model, þüphesiz sevgili Peygamberimizdir. Bir Peygamber olduðu kadar, bir eðitimci, olgun ve örnek insan olarak, O'nun çocuk ve gençlere yaklaþýmýný, onlarla olan iliþkilerini doðru bir þekilde öðrenip, bunlarýn gerisinde yatan davranýþ prensiplerini kavradýðýmýz ölçüde, kendi çocuk ve gençlerimize bunlarý yansýtma imkaný buluruz. Hz. Peygamber, Ýslâm toplumunun þekillenmesinde, Ýslâmî deðerlerin yaþanmasýnda ve yayýlmasýnda gençlere büyük görevler vermiþtir. Onlarýn cesaret ve enerjilerinden gereði gibi yararlanmak için, her þeyden önce gençlerin kendine güvenli, saðlam bir kiþilik geliþtirmelerine imkan saðlanmasýnýn önemini çok iyi biliyordu. Peygamberimiz, sorumluluk gerektiren en yüksek görevlere hazýrlanmalarýný gençliðin tabii hakký ve toplum yararýnýn bir gereði olarak görüyordu. Bundan dolayý gençlere özel ilgi gösteriyor ve onlarý sürekli teþvik ediyordu. O dönemde görev ve sorumluluklarýnýn bilincinde olan kumandanlar, alimler ve hakimler yetiþmiþse, bu ancak Hz. Peygamber'in yardýmý, ilgisi ve teþviki sayesinde olmuþtur.
Hz. Peygamber, gençlerin ilim alanýnda yetiþmesine büyük önem vermiþtir. Zeka ve kabiliyetine güvendiði gençlerin ilimde uzmanlaþmalarý için bütün engelleri kaldýrmýþ, baþkalarýna göstermediði müsamahayý gençlere göstermiþtir. Nitekim Kur'an'la karýþtýrýlabileceði endiþesiyle herkese, hadislerin yazýlmasýný yasakladýðý bir dönemde, genç olan Abdullah b. Amr b. As'a bu konuda özel izin vermiþtir. Bu zatýn en çok hadis bilen sahabilerin baþýnda geldiði bilinmektedir.
Hz. Peygamber, vahiy katiplerini genellikle gençler arasýndan seçmiþtir. Ýslâm'a davet mektuplarýný da gençlere yazdýrmýþtýr. Bazý gençleri de, Süryanice ve Ýbranice gibi, o gün için çok ihtiyaç duyulan yabancý dilleri öðrenmeye teþvik etmiþtir. Bu konuda, kendisiyle Yahudiler arasýnda elçilik yapmak üzere Zeyd b. Sabit'i görevlendirmiþtir. Yine 0, gençlerin fetva venmesine müsade etmiþtir. Kendisi henüz hayatta iken bulunduðu çevrede gençlerin fetva vermesine izin vermiþ olmasý, Hz. Peygamber'in gençleri ilme nasýl teþvik ettiðinin açýk bir göstergesidir. O'nun fetva vermelerine izin verdiði gençler arasýnda Hz. Ali, Abdurrahman b. Avf, Abdullah b. Mesud, Zeyd b. sabit, Muaz b. Cebel gibi isimler bulunuyordu.
Hz. Peygamber çoðu zaman gençleri açýkça övmek suretiyle onlarý daha çok öðrenmeye teþvik ederdi. Þu olay buna güzel bir örnek olabilir.
Hz. Peygamber, Muaz b. Cebel'i, Cened'e kadý ve öðretmen olarak gönderirken, kendisine bir dava getirildiði zaman neye göre hüküm vereceðini sorar. Muaz: "Allah'ýn kitabýna göre hüküm veririm" der. Hz. Peygamber: "Onda bir hüküm olmazsa neye göre verirsin?" diye sorar. Muaz: "Rasûlüllah'ýn sünnetine göre hüküm veririm" der. Hz. Peygamber: "Eðer Rasûlüllah'ýn sünnetinde de hüküm bulamazsan ne yaparsýn?" deyince, Muaz: "Kendi görüþüme göre hüküm veririm" der. Hz. Peygamber onun bu cevabýndan son derece memnun olur.(l) Hz. Peygamber, o tarihte yirmialtý veya yirmiyedi yaþlarýnda olan Muaz b. Cebel hakkýnda: "Ümmetim içinde helal ve haramý en iyi bilen Muaz'dýr" buyurmuþtur. Ýlimde en yüksek dereceye ulaþmýþ olanlarýn gençler olmasý, Hz. Peygamber'in bu olumlu yaklaþýmýndan çokça pay aldýðýný ortaya koymaktadýr.
Hz. Peygamber, gençlerde zafer ümidi ve baþarý sevinci gördüðü sürece, cesaretle görev üstlenip yerine getirmeye teþvik etmiþtir. Çoðu yaþlý sahabilerden oluþan ordulara, gençleri komutan tayin etmiþtir. Peygamberimizin aþýladýðý önemli ilkeler sayesinde gençlik öyle bir seviyeye gelmiþtir ki, en zor savaþlara katýlmýþlar ve düþmanla en ön safta çarpýþmýþlardýr. Bir çok savaþta sancaðý, Hz. Peygamber'in bizzat kendisi gençlere vermiþtir. Mesala; Tebük Savaþý'nda Beni Neccar Kabilesi'nin sancaðýný, henüz yirmi yaþlarýnda olan Zeyd b. Sabit'e vermiþtir. Bedir Savaþý'nda yirmi veya yirmibir yaþlarýnda olan Hz. Ali'yi sancaktar yapmýþtýr. Hayber'in Fethi esnasýnda da ayný þekilde Hz. Ali en önemli görevi üstlenmiþtir. Hz. Peygamber, Kudaa Kabilesi üzerine göndermek üzere hazýrladýðý birliðin sancaðýný Üsame b. Zeyd'e vermiþtir. Rivayete göre Üsame'nin yaþý henüz onsekiz idi. Bu birlik, arasýnda Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Ebu Ubeyde gibi önde gelen sahabilerin de yer aldýðý kýrk bin kiþiden oluþuyordu. Sahabilerin bazýlarý, bu gencin kumandan tayin edilmesini hoþ karþýlamayýnca, Hz. Peygamber onlarý uyararak, Üsame'yi övmüþ ve desteklemiþtir.
Geliþim özellikleri itibariyle gençlerde bazý aþýrý eðilimlerin kendisini göstermesi, sýkça rastlanan bir durumdur. Hz. Peygamber'in çevresinde yer alan gençler içerisinde de, aþýrý eðilimleri olan kimselere rastlanýyordu. Dinî duyarlýlýklarý son derece güçlü olan bu genç insanlar, aþýrý zühde varan dinî yorum ve uygulamalar içerisinde bulunuyorlardý. Hz. Peygamber, bunlarla yakýndan ilgilenmiþ, onlarý kýrýp gücendirmeden, anlayýþ ve hoþgörü içerisinde, bu tutumlarýndan vazgeçmeleri hususunda kendilerini uyarmýþtýr. Bu aþýrý zühd eðilimi taþýyan gençler arasýnda, Abdullah b. Amr b. As, Osman b. Maz'un, Ebu'd-Derda, Hz. Ali gibi isimler meþhurdur. Kendilerini ibadete daha çok verebilmek için geceleri namaz kýlýp,gündüzleri oruç tutmaya ve kadýnlarýný terketmeye azmeden bu gençlerin davranýþlarýný tasvip etrneyen Hz. Peygamber, onlarý kendi sünnetine uygun tarzda bir orta yolda yürümeleri konusunda uyarmýþtýr.(2)
Hz. Peygamber, gençleri hür düþünmeye, faydalý þeylerden çekinmeden faydalanma ve sonucu ne olursa olsun doðru bildiðini cesaretle ifade etmeye yönlendirmiþtir.
Bir baþka gençlik sorunu ise, þüphesiz ki cinselliktir. Cinsiyet güdüsünün etkinliðinin zirveye ulaþtýðý bu çaðda gençler, ya onu büsbütün inkar etmek ve bastýrmaya çalýþmak suretiyle, ya da serbestçe bir tatmin arayýþýna yönelmek suretiyle etkisiz kýlmaya yönelebilmektedirler. Hangi tarzda kendisini gösterirse göstersin, Hz. Peygamber gençlerin bu gibi sorunlarýný ciddiye almýþ ve en uygun bir yolla çözmeye çalýþmýþtýr. Kureyþ kabilesinden bir genç, Hz. Peygamber'in huzuruna gelerek:
"Ey Allah'ýn elçisi, bana zina etmek için izin ver" dedi. Orada hazýr bulunan bazý sahabe, gencin bu ifadelerini Ýslâm terbiyesine aykýrý görerek : "Sus! Sus!" diye genci azarlayýp üzerine yürüdüler. Hz. Peygamber son derece sâkin bir þekilde o gence:
"Yanýma gel otur" diye yer gösterdi. Sonra onunla sohbet etmeye baþladý:
"Söyle bakayým; bir baþkasýnýn senin annenle zina etmesini ister misin?" diye sordu. Genç:
"Yoluna feda olayým, hayýr, kesinlikle istemem" dedi. Peygamberimiz:
"Zaten hiç kimse annelerine böyle bir þey yapýlmasýný istemez" buyurdu. Hz. Peygamber sorusuna devamla:
"Bir baþkasýnýn senin kýzýnla zina etmesine razý olur musun?" diye sordu. Genç yine:
"Hayýr, uðrunda öleyim ey Allah'ýn elçisi, razý olmam" dedi. Hz. Peygamber: "Öyleyse hiç kimse kýzlarýyla zina edilmesine razý olmaz" buyurduktan sonra, kýz kardeþiyle, halasýyla ve teyzesiyle zina edilmesine razý olup olmayacaðýný sordu. Genç hep:
"Yoluna feda olayým, hayýr, istemem diye cevap veriyordu. Artýk hatasýný anladýðýný görünce Hz. Peygamber elini bu gencin omuzuna koyarak:
"Allah'ým! Bunun günahýný affet, kalbini temizle ve uzuvlarýný günah iþlemekten koru!" diye dua etti. Hadisi rivayet eden sahabinin söylediðine göre, o genç böyle þeylerle bir daha ilgilenmedi.(3)
Gençlik deyince, sadece erkek çocuk akla gelmemelidir. Bir toplumda gençlerin yarýsýný genç kýzlar oluþturur. Ýslâm'ý ilk kabul edenler arasýnda genç kýzlarýn ve kadýnlarýn önemli bir yeri vardýr. Hz. Peygamber'in kýz çocuklarýna özel itina gösterdiði bilinmektedir.
Hz. Peygamber, gençlerin, dinin en iyi gençlikte yaþanacaðýnýn bilincinde olmalarýna iþaret ederek; kýyamet gününde arþýn gölgesinde mutlu olacaklar arasýnda, gönlü Allah'a baðlý, severek Allah'a ibadet eden gençleri de saymýþtýr.(4)
Gençlik, Allah'a þükrü gerektiren ve Allah tarafýndan insana bahþedilen çok önemli bir nimettir. Bu nimetin nasýl ve ne uðurda harcandýðý konusunda herkesin sorguya çekileceðini Hz. Peygamber þu hadislerinde haber vermiþtir: "Ýnsanoðlu kýyamet gününde þunlardan sorulmadýkça ayaðýný yerinden kýmýldatamaz: Ömrünü nerede tükettiði, gençliðini hangi yolda harcadýðý ..."(5)
Çocuklar ve gençler bir milletin ümididir. Yarýnlarý kendine emanet edeceðimiz bu zinde güç, ne kadar iyi yetiþtirilir, ne kadar dinine, vatanýna, geleneklerine baðlý kýlýnýrsa, istikbalden o derece emin olunabilir. Bir ölçüde bütün milletlerin ortak problemi olan bu konu, yalnýz resmi kurum ve kuruluþlarýn deðil, aile ve millet olarak hepimizi ilgilendirecek kadar önemlidir. Belli dönemlerde çocuðunu, gencini manevî ve millî deðerleri istikametinde terbiye etmeyen, eðitimden geçirmeyen bir millet, bunun doðuracaðý problemleri çözmekte bir çok sýkýntýlara katlanmak zorunda kalacaktýr.
Gençliðin hem bedenen hem de rûhen eðitilmeye ve her türlü zararlý alýþkanlýklardan korunmaya ihtiyacý vardýr. Aile ve eðitim kurumlarý baþta olmak üzere, medya kuruluþlarý ve toplum, bir hammadde durumunda olan gençliðin þekillenmesinde, kiþilik kazanmasýnda üzerlerine düþeni zamanýnda yapmalýdýrlar.
Gençliðin önemini kavrayarak, sahip olduðu enerji ve dinamizmi, Hz. Peygamberin, yukarýda zikredilen, gençlere verdiði önemi ve yaklaþým metodunu da dikkate almak suretiyle, iyi bir eðitimle yönlendirmeli, onlara hedefler göstermeliyiz.
Satýrlarýmý Mehmet Akif ERSOY'un, gençlere öðüt mahiyetinde olan þu mýsralarýyla bitirmek istiyorum.
Göreceksin ki, bu millette fazilet en uzun,
En derin köklere yaslanmada; hem sonra onun,
Bir mübarek suyu var, hiç kurumaz: "Din-i Mübin"
Hadisat etmesin oðlum, seni asla bedbin...
Ýki üç balta ayýrmaz bizi mazimizden,
Aðacýn kökleri madem ki derindir cidden.
Bu cihetten, hani hiç yýlmasýn, oðlum gözünüz,
Sade Garb'ýn yalnýz ilmine dönsün yüzünüz.
O çocuklarla beraber, gece gündüz didinin;
Giden üç yüz senelik ilmi sýk elden edinin.
Fen diyarýnda sýzan namütenâhî pýnarý,
Hem için, hem getirin yurda o nafi sularý.
Ayný menbalarý ihya için artýk burada,
Kafanýz iþlesin, oðlum, kanal olsun arada.(6)
1- Tirmizî, Ahkâm, 3, H. No:1357.
2- Buhârî, Nikah, 1.
3- Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 256, 257; Doç. Dr. Ha yati HÖKELEKLÝ, Hz. Peygamber'in Çocuk ve Gençlere Yaklaþýmý (Teblið Metni), Hz. Muhammed ve Gençlik, T.D.V. Yayýný, Ankara, 1995, s. 47-56.
4- Bkz. Buharî, Ezan, 36; Doç. Dr. Ýbrahim SARIÇAM, Hz. Peygamber'in Çaðýmýza Mesajlarý, T.D.V. Yayýný, Ankara, 2000, s. 77-83.
5- Tirmizi, Kýyamet, 1.
6- M. Akif ERSOY, Safahat, Ýst. 1975, s. 442, 443.
|