Ýslâm, akýllý ve büluð yaþýný aþmýþ bütün müslümanlarý aile yuvasý kurmaya çaðýrdýðý gibi, evliliði ve aile hayatýný da bir ibâdet olarak deðerlendirir. Ýslâm hukukuna göre nikâh akdi hem medenî bir muâmele, hem de bir ibâdettir. Çünkü nikâhýn rükûn ve þartlarýný Ýslâm belirler ve evlilik sebebiyle eþlerin pek büyük ecirlere ulaþacaklarý açýklanýr. Bu konuda Ýbnül-Hümâm (ö. 861/1457) þöyle der: "Nikâh, ibâdetlere daha yakýndýr. Hatta evlenmek, devamlý nâfile ibâdet etmek kasdýyla bekâr kalmaktan daha faziletlidir." [1] Son devir Ýslâm hukukçularýndan Ýbn Abidîn (ö. 1252/1836), Reddü’l-Muhtar adlý ünlü eserinde nikâh konusuna þu cümlelerle baþlar: "Bizim için Hz. Âdem devrinden bugüne kadar meþrû olmuþ, sonra Cennette de devam edecek, nikâh ile imandan baþka ibâdet yoktur." [2] Nikâhýn câmi içinde akdedilmesi ve mümkünse cuma gününe rastlatýlmasý müstehaptýr. Bu da onun ibâdet yönünü güçlendirir. [3]
Þâfiîlerin dýþýnda cumhûr, yani çoðunluk fakihler evliliðin ibâdet olduðu konusunda hemfikirdir. Zâten, insanýn yaratýlýþ sebebi olan ibâdet, [4] hayatýn tümünü kapsar, insanýn tüm davranýþlarýný kuþatýr. Genel ve geniþ anlamda, Allah'ýn hoþnut ve râzý olduðu her iþ, müslüman için ibâdettir. Ýslâmî esaslara göre kurulan ve buna göre yürütülen evlilik de ibâdet kabîlindendir. Çünkü nikâh akdi ile, nefsi haramlardan korumak ve nesli sürdürmek gibi birçok toplum maslahatý gerçekleþir. Nitekim Hz. Peygamberimiz (s.a.s.) "Sizden birinizin evliliðinde sadaka sevabý vardýr" [5] buyurmuþtur. Allah’a ibâdetin öncelikli temel þartý, sahih bir imandýr. Ýmaný tam olmayanýn ibâdeti de geçerli olmaz. Eþ seçmek, büyük ve küçük imam seçmekten pek farklý deðildir. Tâðutlarý reddetmeyen ve her çeþit þirkten kaçýnmayan kimsenin imamlýðý nasýl geçerli deðilse, nikâhý da geçerli deðildir. Ýmanýna þirk karýþtýran bir kimsenin nikâhý da olmaz. Böyle bir kimsenin karþý cinsten biriyle beraberliði de (genel anlamda her þey ibâdet/kulluk/tapýnma ile irtibatlý olduðundan) ibâdet sayýlýr; ama bu Allah’a deðil; hevâsýna, hevesine, keyfine, zevkine yapýlmýþ bir ibâdet/tapýnmadýr.
Müslüman karý kocanýn onu yaparak ibâdet (sadaka) sevabý kazandýðý þeyi, nikâhý geçerli olmayan evli kimsenin eþiyle yapmasý zinâ sayýlacak, bu beraberlikten de “meþrû olmayan nesil” meydana gelecektir. Günümüzde fesâdýn bin bir çeþidinin, kapkaçýn, terörün, ahlâksýzlýðýn… hýzla yaygýnlaþmasýnýn sebeplerinden biri de bu neseb-i gayri sahih zinâ ürünleri olsa gerektir. O yüzden aile, hem dünya hem âhiret açýsýndan ya cennet bahçesi veya cehennem çukurudur.
Aile, iman ve kulluk bilincine dayanýr. Toplum, devlet ve dünya büyük bir aile; aile de küçük bir ümmet ve minyatür bir devlettir. Ailelerinde Ýslâm'ý hâkim kýlamayanlarýn; sokaklarýna, iþyerlerine, toplum ve devletlerine þeriatý hâkim kýlmalarý beklenemez. Ýslâmî deðiþim ve dönüþümü dillendirenlerin samimi olup olmadýklarý, evlerine ve evlerinde uyguladýklarý davranýþlara bakarak kolayca test edilebilir. Ýslâm’ýn ibâdet kabul ettiði nikâh/evlilik, “ev” adý verilen Allah’ýn indirdiðiyle hükmedilecek Ýslâm devletine halife ve vezir tâyin etmek demektir. Doðacak çocuðunun temel eðitim göreceði “ev” adlý baba ve ana okulunun öðretmenini seçmektir nikâh. Hatta doðacak çocuðunun dinini tâyin etmektir. Çünkü Ýslâm fýtratýyla doðan çocuk, ana ve babasý aracýlýðýyla hýristiyanlaþacak, yahûdileþecek, mecûsileþecek, müþrikleþecektir. [6] Dindar ve güzel ahlâklý bir eþ seçmeye çalýþmayan kimse, doðacak çocuklarýnýn da bu özelliklere sahip olmamasýný istemiþ olmaktadýr. Kendisi için de dünyada huzur ve mutluluðu, âhirette cenneti; ya da dünyada fitne, stres, kavga ve huzursuzluðu, âhirette de sonsuz azâbý seçmek demektir eþ seçimi. “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakýtý insanlar ve taþlar olan ateþten koruyun…” [7]
Kadýn ve erkeði dünya huzuruna, saâdete ve sonsuz âhiret ödülüne ulaþtýran, çocuklarý da müslümanca yetiþip hayata ve âhirete hazýrlayan “aile”nin, en hayatî kurum olmasýndan dolayý, dinimiz yuva kuracak gençlerin, birbirlerinin dinî ve ahlâkî durumlarýný araþtýrmalarýný emretmiþtir. Tevhîdî iman sahibi müslümanlar, kendileriyle yuva kurmayý düþündükleri eþ adaylarýnda birinci özellik olarak saðlam bir imaný þart görmelidirler. Evliliðin ve eþ seçiminin imanla, ibâdet ve sünnetle ilgisi bakýmýndan þu hadis-i þerifler hayli önemlidir:
“Kadýn dört özelliði için nikâhlanýr: Malý için, nesebi (soyu) için, güzelliði için, dini için. Sen dindar olanýný seç de huzur bul/mutlu ol.” [8]
"Kadýnlarla (sadece) güzellikleri dolayýsýyla evlenmeyin; olabilir ki, güzellikleri onlarý kötülüðe sevkeder. Mallarý için de evlenmeyin; olabilir ki mallarý da onlarý size karþý isyâna sevkeder. Fakat onlarla dinleri dolayýsýyla evlenin. Dindar olan siyahî/zenci bir câriye, diðerlerinden daha üstündür." [9]
"Nikâh, benim sünnetimdir. (Bu) Sünnetimi uygulamayan benden deðildir. Evlenin, çocuk sahibi olun; ben kýyâmet gününde ümmetimin çokluðu ile iftihar edeceðim." [10]
“En güzel dünya nimeti, insanýn sahip olabileceði nimetlerin en hayýrlýsý: Zikreden dil, þükreden kalp ve insanýn iman doðrultusunda (müslümanca) yaþamasýna yardýmcý olan kadýndýr.” [11]
"Sizden birinizin evliliðinde sadaka sevabý vardýr." [12]
"Allah'a isyaný emreden kiþiye itaat olunmaz." [13]
Erkekle kadýn, birbirlerinin eksiklerini tamamlayan bir elmanýn iki yarýsý gibidirler. Yarýsý çürük bir elmanýn çürük kýsmý kesilip atýlmazsa diðer yarýsýný da çok kýsa zamanda çürütecektir. Diðer yarýsý ne kadar saðlam olursa olsun, çürük olan diðer yarýmý saðlamlaþtýramayacaktýr. Müþrik insan, çürümüþ, kurtlanmýþ meyveden farksýzdýr. "Onlar (hanýmlar) sizin için bir elbise; siz de onlar için bir elbisesiniz." [14] Elbise, hem ayýplarýmýzý kapatan, bizi zarar verecek dýþ etkenlerden koruyan bir sýðýnak, hem de hoþa giden bir süs olduðu gibi, takvâ ile de iliþkilidir. [15] Demek ki, kocasý olmayan kadýn çýplak olduðu gibi, karýsý olmayan adam da çýplaktýr. Geciktirilmeden yýkanmak þartýyla elbisenin bazen tozlanýp kirlenmesi olaðan görülse bile; pislikten, necâsetin kendisinden elbise olmaz. Müþrikler de (necis/pis deðil), birer necestir/pisliktir. [16] Tevhidle, cennet adayý müslümanýn temizliðiyle uzlaþmasý ve tevhide bulaþmasý mümkün olmayan pislikle nasýl iç içe yaþanabilir, pislik nasýl hoþ görülebilir, Allah düþmanýna nasýl sevgi beslenebilir? Müþrik, hayvandan daha aþaðýda olduðuna göre, [17] en þerli yaratýkla beraber ayný yemlikten yemlenmek için çirkin ahýrda yaþamayý, güzel bir müslüman huzurlu bir yuvaya nasýl tercih edebilir?
(1) Ýbnül-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, Bulak 1315, II, 340
(2) Ýbn Abidîn, II, 258
(3) Ýbn Hacer el-Askalânî, Bülûðu’l-Merâm, Sönmez Y., 1967, III, 229
(4) 51/Zâriyât, 56
(5) Müslim, Zekât 52; Ebû Dâvud, Tatavvû' 12, Edeb 160; Ahmed bin Hanbel, V/167, 168
(6) Buhârî, Cenâiz 79, 80, 93; Müslim, Kader 22 - 25
(7) 66/Tahrîm, 6
(8) Buhârî, Nikâh 15; Müslim, Radâ 14, 53, Ebû Dâvud, Nikâh 2; Nesâî, Nikâh 13; Ýbn Mâce, Nikâh 6; Dârimî, Nikâh 4; Muvattâ, Nikâh 21; Ahmed bin Hanbel, II/428
(9) Ýbn Mâce, I/572
(10) Ýbn Mâce, Nikâh 1; Ahmed Ýbn Hanbel, II/72
(11) Tirmizî, Birr 13
(12) Müslim, Zekât 52; Ebû Dâvud, Tatavvû' 12, Edeb 160; Ahmed bin Hanbel, V/167, 168
(13) Buhârî, Ahkâm 4; Müslim, Cihad 40
(14) 2/Bakara, 187
(15) Bkz. 7/A'râf, 26
(16) 9/Tevbe, 28
(17) 7/A’râf, 179; 8/Enfâl, 22, 55
|
