Fizik âlemle de, metafizik âlemle de iletiþimin ortak dilidir selam. Çünkü görünen ve görünmeyen âlemlerin biricik Rabb’ý olan Allah’ýn adýdýr selam. Allah, selamý hayatýn merkezine koymuþtur. Ýbadet hayatýnýn da, içtimai hayatýn da temelinde selam vardýr. Selam ayný zamanda kâinatta varlýklarýn fýtri, tabii ve þer’i esaslara göre birbirleriyle olan iletiþimlerinin genel adýdýr. Metafizik âlemden fizik âleme, fiziki dünyadan ruhani âleme sesli ya da sessiz herkesin kendi diliyle özel bir iletiþimidir selam.
Selam, Kur’an-ý Kerim’de Haþr suresinde Allah’ýn isimleri arasýnda sayýlýr. Allah’a izafe edilen selam; sonsuzluk, baþlangýcý olmamak, sýnýrsýz büyüklük, her türlü noksanlýk ve afetten selamet, kullarýný dünyevi ve uhrevi sýkýntýlarýndan kurtarmak, dünyada ve ahirette her türlü rahmet ve selamet, cennette esenlik demektir.
Selam kelimesinin harfleri þöyle yorumlanabilir. "Sin" üç diþli haliyle bir baðý, zinciri ve sürekliliði ifade ederken, "Lam" Cebraili, "Elif" Allah’ý, "Mim" Hz. Muhammed (s.a.s.)’i ve onun þahsýnda bütün mahlûkât ve mükevvenatý sembolize eder. Böylece selam, Cebrail vasýtasýyla Allah’tan Hz. Muhammed’e ve mükevvenata her türlü güven ve barýþ taþýyan iletiþim zinciri olarak görülebilir.
Ýslam da selam kökünden; gönül ve dünya huzuru ile barýþa ermek anlamýnadýr. Kur’an ve sünnette öncelikle Allah’tan kullarýna ve diðer varlýklara, ardýndan meleklerin, peygamberlerin ve insanlarýn birbirlerine ve bütün kâinata selam vermesiyle ilgili bilgi ve hükümler bulunmaktadýr. Selam insani iliþkilerde iletiþim ahlakýný düzenleyen ve farkýndalýk bilinci ortaya koyan bir özelliðe sahiptir.
Selam bir Müslümanýn gündelik hayatýnda hem fizik âlemle, hem de metafizik âlemle irtibatý, iletiþimi ve iliþkisi demektir. Bu yüzden Müslüman bir günde kýldýðý namazlarda et-Tahiyyat okurken yirmi bir defa Allah’ý, Peygamberimiz’i ve diðer peygamberlerle melekleri ve salih insanlarý selamlamaktadýr. Namazlarýn sonunda on üç defa melekleri ve insanlarý selamladýðý gibi selamdan sonraki “Allahümme entesselam ve minkesselam…” lafýzlarýyla Allah Teala’yý selamlamaktadýr.
Ýnsanýn metafizik ve fizik âlemle selamlaþmasý Allah, melekler, peygamberler, insanlar ve diðer varlýklarla iletiþimi demektir. Bu açýdan bakýldýðýnda selamý metafizik ve fizik âlemle olmak üzere iki ana baþlýk altýnda görmek mümkündür.
I- Metafizik âlemle selamlaþma
Ýnsan, ruhu ve kalbiyle metafizik âleme mensuptur. Bedenî olarak fiziki âlemin ürünü olan insanoðlu, geliþi itibarýyla sonsuzluk ikliminden ve metafizik âlemdendir. Bu yüzden hayatýnýn her safhasýnda fizik âlemle olduðu kadar metafizik âlemle de iliþkili ve irtibatlýdýr. Allah kullarýnýn metafizik iliþkisine önem vermektedir. Selamýn metafizik âleme yönelik olaný Allah, melekler ve peygamberle selamlaþma þeklinde gerçekleþmektedir.
Allah ile selamlaþma hem Allah’tan kullarýna, hem de kullarýndan Allah’a selam þeklinde gerçekleþen bir iletiþimdir. Allah’tan kullarýna selam dünyada rahmet ve bereket anlamýnadýr ki Kur’an’da buna þöyle iþaret edilmektedir: “Ayetlerimize inananlar sana geldiðinde onlara de ki: Selam size, Rabbýnýz kendisine rahmeti yazdý.” (Enam, 54. Ayrýca bkz. Hûd, 48; Ahzâb, 44.)
Kullarýn Allah’a olan selamý taat, tespih, ibadet ve kulluk þeklindedir. Yeryüzündeki bütün varlýklarýn O’nu hamd ile anmasý, varlýklarýn O’na zorunlu tespihi (Ýsrâ, 44.) ve selamýdýr. Allah Rasulü’nün miracda Allah’ý selamlamak için kullandýðý et- Tahiyyatü lafýzlarý, ayný zamanda kullarýn namazda O’na selam için kullandýðý kelimeler olmuþtur: "Her türlü tahiyye,selam, dua, namaz ve güzel amel Allah’a mahsustur." (Buhârî, Ezân, 148; Müslim, Salât, 56; Ebû Dâvûd, Salât, 178; Tirmizî, Salât, 100; Nesâi, Tatbîk, 23; Ýbn Mâce, Ýkâme, 24; Dârimî, Salât, 84.)
Meleklerle selamlaþma yine önce meleklerden insanlara, sonra insanlardan meleklere olmak üzere iki türlüdür. Meleklerden insanlara selam, Kur’an-ý Kerim’de meleklerin peygamberlere insan suretinde gelip onlarla haberleþtiðine dair ayetlerden (Bkz. Hûd, 69; Zâriyat, 24-25.) ve Allah Rasulü’nün þu hadis-i þerifinden anlaþýlmaktadýr: “Allah Teala Âdem’i yaratýnca ona: Git þu oturmakta olan meleklere selam ver. Senin selamýna karþýlýk söyleyeceklerini güzelce dinle. Çünkü senin ve neslinin selamý o olacaktýr, buyurdu. Âdem meleklere:
- es-Selamü aleyküm diye selam verdi. Melekler onun selamýný:
- es-Selamü aleyküm ve rahmetullah, diye karþýladýlar. (Buhârî, Enbiya, 1, Ýstîzan, 1; Müslim, Cennet 28.)
Ýnsanlardan meleklere selam ise Kur’an-ý Kerim’de kendisine meleklerin selam verdiði Ýbrahim (a.s.)’in: "Size de selam" diye selamla mukabele ettiði ayet ile (Hûd, 69; Zâriyat, 25.) Âiþe validemizin Cibril ile selamlaþmasýna dair þu rivayetten anlaþýlmaktadýr: Rasulüllah bana: "Þu zat Cibril’dir. Sana selam ediyor" buyurdu. Ben de: “Ve aleyhisselam ve rahmetullahi ve berekatuh” dedim. (Buhârî, Bedu’l halk, 6; Müslim, Fazâilu’s Sahâbe, 90-91.)
Peygamberlerle selamlaþma ise üç þekilde olur. Ýlki Allah’tan peygamberlere, ikincisi müminlerden peygamberimiz ile bütün peygamberlere ve sonuncusu peygamberimizden müminlere þeklindedir.
Allah’tan peygamberlere selam Kur’an-ý Kerim’de Allah’ýn peygamberleri selam lafzýyla selamlamasýný anlatan ayetlerden anlaþýlmaktadýr. (Neml, 59;
Sâffât, 181.) Müminlerin özellikle Peygamberimiz’e ve diðer peygamberlere salat getirmeleri adaptandýr. Nitekim Allah Teala: "Ey müminler! Siz de þanlý nebiye salevat getirin ve ona tam bir teslimiyetle selam verin." (Ahzâb, 56.) buyurur. Bu ayet-i kerime Allah Rasulü’nü görme bahtiyarlýðýna erememiþ müminlerin de onunla manevi mülakatý ve iletiþimi demektir. Çünkü Allah Teala salat ü selam getirenlerin selamýna mukabele için O’na ruhunu iade eder. (Ebû Dâvûd, Menâsik, 96.) Allah’ýn yeryüzünde dolaþan görevli bazý melekleri getirilen salat ve selamlarý ona ulaþtýrýrlar. (Ebû Dâvûd, Menâsik, 97.)
Peygamberimiz’e getirilen salat ve selamlarýn oluþturduðu manevi feyiz ve pozitif enerji insanlarda Allah Rasulü’ne yakýnlýk duygusunu artýrmaktadýr.
Salat ü selam gönüllerimizi Rasul muhabbetine hazýrlamaktadýr. Bu yüzden Peygamberimiz, adý yanýnda anýldýðý halde kendisine salat ü selam getirmeyenleri cimrilikle tavsif etmiþtir. (Tirmizî, Deavât, 101.) Bir hadis-i þerifte de þöyle buyurmuþtur: “Günlerinizin en hayýrlýsý cumadýr. Bu sebeple cuma günü bana çokça salat ü selam ediniz. Zira salat ü selamlarýnýz bana sunulur. Ben de sizin salat u selamlarýnýza mukabele ederim.” Sahabiler sordular:
- Senden hiçbir eser kalmadýðý hâlde mi? Peygamberimiz buyurdu:
- Allah, peygamberlerin bedenlerini çürütmeyi topraða haram kýldý. (Ebû Dâvûd, Salât, 201; Nesâi, Cuma, 5.)
Peygamberimiz’den müminlere selam ise onun kendisine salat ve selam edenlere mukabele edeceðini haber verdiði yukarýda geçen hadisten anlaþýlmaktadýr. Onun müminlerin selamýna ahretteki mukabelesi ise þefaati olacaktýr. Nitekim ezandan sonra okunan duada müminlerin Muhammed (s.a.s.) için istediði vesile, onun þefaatçi kýlýnmasý talebidir.
II- Fizik âlemle selamlaþma
Ýçtimai hayatýn temel hedefi huzur ve mutluluktur. Selam, huzur, mutluluk ve barýþýn gerçekleþmesi için kalbi dua, fiil ve sözlerden oluþur. Selam baþkalarýyla iletiþimin açýk bir göstergesidir. Allah Teala Rahman’ýn kullarýnýn vasýflarýný sayarken ilk özellik olarak yeryüzünde tevazu ile yürümeyi zikretmektedir. (Furkan, 63.) Ona baðlý olarak da kendini ve haddini bilmeyen insanlarla çekiþmek yerine onlara selamla mukabele edilmesini emretmektedir. Bu yüzden toplumsal hayatýn çekirdeðini oluþturan aile fertlerinden baþlayarak bütün toplum unsurlarýnýn birbirleri ile selamlaþmasý nihai hedeftir.
Ferdi huzurun toplum planýna açýldýðý ilk kapý aile yuvasýdýr. Buradaki iletiþimin baþlangýcý, sevginin göstergesi olan selam iledir. Nitekim Kur’an’da þöyle emredilmektedir: "Evlere girdiðiniz zaman, Allah tarafýndan mübarek ve pek güzel bir yaþama dileði olarak birbirinize selam verin." (Nûr, 61.) Efendimiz (s.a.s.) Hz. Enes’e: "Yavrucuðum! Ailenin yanýna gittiðinde onlara selam ver. Sana ve ev halkýna bereket olsun." (Tirmizî, Ýstî’zân, 10.) buyurarak aile fertleriyle selamlaþmayý emretmiþtir.
Baþkasýnýn ev ve iþ yerine ziyaret, fiilî bir selam olmakla birlikte bunun kavli lafýzlarla da teyit edilerek ziyaretin selam ve izinle gerçekleþmesi, iletiþimin kolaylaþmasýný saðlar. Nitekim ayette buyrulur: "Ey iman edenler! Kendi evlerinizden baþka evlere geldiðinizde fark ettirip ev halkýna selam vermeden içeri girmeyin. Bu sizin için daha iyidir. Her halde bunu düþünüp anlarsýnýz. Orada kimse bulamazsanýz, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin." (Nûr, 27-28.) Ayette geçen “istinas”; öksürerek, tespih ve tekbir ile ya da bugün zili çalarak ev halkýný haberdar etmek, destur ve izin istemektir.
Selamý hayatýn bir parçasý gören dinimiz, insanlar arasýnda iletiþimin canlý olmasý için selama mukabeleyi ondan daha önemli bir manevi sorumluluk olarak deðerlendirir. Nitekim bir ayet-i kerimede: "Bir selam il selamlandýðýnýz zaman siz de ondan daha güzeli ile mukabele edin veya verilen selamý aynen iade edin." (Nisâ, 86.) buyurulur.
Toplum hayatýnda selamlaþmanýn anlamý
Toplum hayatýnda insanlar arasý iletiþimin parolasý niteliðinde olan selamýn dil ya da beden diliyle kazandýðý ve iletiþime kazandýrdýðý derin anlamlar vardýr. Bunlarý þöyle sýralamak mümkündür:
1- Selam, benden sana zarar gelmez anlamýnda barýþ ifadesidir. Selam veren, Ýslam toplumuna dâhil bulunduðunu ifade etmiþ olduðundan can güvenliði kazanýr. Savaþta ve barýþta selam verenin caný emandadýr. Nitekim Allah Teala buyurur: "Ey iman edenler! Allah yolunda savaþa çýktýðýnýz zaman iyi anlayýp dinleyin. Size selam verene sen mümin deðilsin demeyin." (Nisâ, 94.) Bu ayetin sebebi nüzulünde þöyle bir olay nakledilir. Bir seriyyede kelime-i tevhit getirip Müslümanlara selam verdiði halde bir kiþi, Üsame b. Zeyd tarafýndan “korkudan böyle davrandýðý” zannýyla katledilmiþti. Allah Rasulü olaydan haberdar olunca çok üzülmüþ, hiddetlenerek Üsame’ye: “Kalbini yarýp baktýn da mý korkudan böyle davrandýðýný anladýn?” diye çýkýþmýþ ve bir köle azadý cezasý vermiþti.
2- Selam, dünyada müminlere dua, ahirette daru’s selama çaðrýdýr. Size baþkasýndan zarar gelmesin, cennet yurdu ve kurtuluþ yolu sizin olsun demektir. Nitekim Allah Teala buyurur: “Rýzasýný arayaný Allah o kitapla selam yollarýna götürür." (Mâide, 16.) "Allah kullarýný selam yurduna çaðýrýr ve o dilediðini doðru yola iletir." (Yûnus, 25.)
3- Selam, hayatý paylaþmaktýr. Selam ile insan hemcinslerinin farkýna vararak hayatýn zorluk ve kolaylýðýný, sevinç ve üzüntüsünü fiili ve kalbi olarak paylaþmýþ olur. Nitekim Allah Rasulü’ne bir sahabi sordu:
- Ýslam’ýn en güzel ve hayýrlý davranýþý nedir? Peygamberimiz buyurdu:
- Ýnsanlara yemek yedirmen (it’am-ý taam), tanýdýðýn, tanýmadýðýn herkese selam vermen (ifþaü’sselam). (Buhârî, Îman, 20; Müslim, Îman, 63.)
Bera b. Âzib diyor ki: Rasulüllah þu yedi þeyi emrederdi: “Hasta ziyareti, cenaze teþyii, aksýrana hayýr dilemek, zayýfa yardým, mazluma destek, selamý yaymak, yeminine uymak.” (Buhârî, Mezâlim, 5; Müslim, Libas, 3; Tirmizî, Edep, 45; Nesâî, Cenâiz, 53.)
4- Selam sevgiye, sevgi de cennete götürür. Cennete girmenin þartý iman, imanýn þartý müminlerin karþýlýklý olarak birbirlerini sevmesidir. Sevgiyi artýran en güzel vesile onlarý arayýp sormak suretiyle kavli, fiili ve kalbi selamdýr. Nitekim Allah Rasulü buyurur: “Ýman etmedikçe cennete giremezsiniz.
Birbirinizi sevmedikçe iman etmiþ olamazsýnýz. Ýþlediðiniz takdirde birbirinizi sevmeye vesile olacak bir amel göstereyim mi? Aranýzda selamý yayýnýz." (Müslim, Îmân, 93; Ebû Dâvûd, Edeb, 131; Tirmizî, Ýstî’zan, 1; Ýbn Mâce, Mukaddime, 6, Edeb, 11.)
Belki de bu sebeple Hz. Ömer’in oðlu Abdullah çarþýya çýktýðýnda karþýlaþtýðý herkese selam verir ve sýrf selam vermek için çarþýya çýkardý. Nitekim bir gün kendisine: "Çarþýda ne yapacaksýn? Alýþ veriþten anlamazsýn. Satýlan mallarýn fiyatlarýný bile sormazsýn. Çarþýda herkesin oturup sohbet ettiði yerlerde oturmazsýn. Ne diye çarþýya çýkarsýn?" diyen birine: "Kardeþim biz karþýlaþtýðýmýz kimselere selam vermek, onlarla göz göze gelmek için çarþýya çýkýyoruz. Baþka bir maksadýmýz yok." (Muvatta, Selâm, 6.)
Kâinattaki ilahî düzenin temeli selam iledir. Bu yüzden bütün varlýklar arasýnda bir selamýn varlýðý söz konusudur. Nitekim cemadat, nebatat ve hayvanatýn selam diliyle kâinat düzenini oluþturduðu anlaþýlmaktadýr. Allah Kadir Gecesi’ni her türlü anarþi ve karmaþadan, maddi ve manevi sýkýntýdan uzak bir zaman dilimi olarak ilan ederken selam lafzýný kullanmaktadýr. (Kadr, 5.) Allah, ateþe, ilahî iradeye ram olmasý ve Ýbrahim’i yakmamasý için emir verirken O’nu selama çaðýrmýþ ve: "Ey ateþ! Ýbrahim için serinlik ve selam ol!" (Enbiyâ, 69.) buyurmuþtur. Allah Rasulü’nün üzerinde hutbe irat ettiði hurma kütüðünü býrakýp kendisi için yaptýrýlan minbere çýkmasý, hurma kütüðünü acý acý aðlatmýþtý.
Allah Rasulü hurma kütüðünün feryadýný minberden inip, onu kucaklayarak dindirebilmiþti. Azgýn ve vahþi develerin yine selam sayesinde Allah Rasulü’nün emrine muti olduklarý tarihi bir gerçektir.
Netice olarak selam letafetten kesafete; latif olan Allah’tan meleklere, ölüsüyle dirisiyle insanlara ve bütün varlýklara doðru ilahî bir tecelli; kesafete bürünmüþ varlýklardan latif olan Allah’a doðru bir münacat; melekler, insanlar ve diðer canlý ve cansýz varlýklar arasýnda bir iletiþim ve muvasalattýr. Selamla kâinat düzeni selamet bulmakta, bu sayede inananlar selam yurduna doðru yol almaktadýr. Çünkü iþin evveli de ahiri de selamdýr.
|