Ýnfak; Rahman’ýn bize verdiklerinden, kendisine vermediklerine bizim vermemizdir. Bundaki hikmet, bizim mala olan sevgimizin kýrýlmasý, dünyaya olan baðlýlýðýmýzýn azalmasý, Ahirete ilgimizin ve sevgimizin artmasý ve Rahman bizi denemesidir. Çünkü insan infat ettikçe Þeytandan uzaklaþýr, Allah (cc)a yaklaþýr. Birde bizim kazancýmýz içinde baþkasýna ait olan miktarýn hak sahibine verilip verilmediðini Rahman’ýn görmesidir. Çünkü kazandýðýmýz mallarýn ve gelirlerin tamamý bize ait deðildir. Biz her nekadar bunun aksini düþünüyorsak ta gerçek hiçte böyle deðildir. Yüce Rahman kitabýnda bakýn ne diyor:
“Ve onlarýn (müslümanlarýn) mallarýnda belirli bir hak vardýr.
Ýsteyenleyip-dilenenler ve yoksul olanlar için”(Mearic/24-25)
“Onlarýn mallarýnda isteyip dilenenler ve yoksul olanlar için
belirli bir hak vardýr”(Zariyat/19)
Bu ayetler bize çok açýkça gösteriyor ki, Allah (cc) yoksulun ve isteyip dilenenin rýzkýný, bizim rýzkýmýz içersine koymuþ. Biz onu oradan çekip alýr ve ihtiyaç sahibi kiþiye verebilirsek, imtahanýn sýrrýna vakýf olmuþ oluruz. Ancak kazancýmýzýn tamamýnýn bize ait olduðunu zannederek, emanet olarak bizim rýzkýmýz içersine býrakýlmýþ belli bir miktarý ayýrmazsak, kul hakký yemiþ oluruz. Her ne kadar belki bu zamana kadar böyle inanmamýþ olsakta, Kuran’da ki mevcut durum budur.
Ýnfakýn diðer bir yönü ise; Allah yolunda (fisebillilah) harcamaktýr. Yani sadece ihtiyaç sahibi kiþilere vermek deðil, hayýr çalýþmasý yapan kurum ve kuruluþlarada mali ve bedeni destek içersinde olmaktýr. Yapýlmasý gereken birçok hayýrlar vardýr ve bunlar imkan sahibi kimselerin imkanlarýyla olmaktadýr. Yapýlan her hayýr, yapan kiþiye ecir (mükafat) kazandýrýr. Hayýrlar birer ahiret yatýrýmlarýdýr. Ýnsan dünyadayken yaptýðý infaklarýn karþýlýðýný hemen göremediði için bir süre sonra infakta yorulma ve usanma baþlar. Halbuki Rahman insanlarýn yaptýðý her türlü iyliði bilir ve kayýt altýna alýr. Kaldý ki kiþinin yaptýðý her infak, mutlaka hayýrlýsý ve fazlasý ile iade edilir. Ancak insan çoðu kez bunu fark edemez ve kendinden geleni kendisinden zanneder.
Kitabullah bu konuda þöyle söyler:
“Öyleyse güç yetirebildiðiniz kadar Allah’tan korkup sakýnýn, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayýr olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsini bencil tutkularýndan korunursa iþte onlar felah bulanlardýr. Eðer Allah’a güzel bir borç verecek (infak edecek) olursanýz, onu sizin için kat kat arttýrýr ve sizi baðýþlar. Allah Þekur’dur, Halim’dir”(Teðabun/16-17)
“Her neyi infak ederseniz, O (cc) yerine bir baþkasýný verir. O (cc), rýzýk verenlerin en hayýrlasýdýr” (Sebe /39)
Anlýyoruz ki bizim endiþelerimiz, haklý deðildir, yersizdir. Rahman’a verdiðimiz hiçbirþey zayi olmaz. Aslýnda imanýn iç göstergesi Allah’a güvermektir. Allah’a güvernemeyenin imaný kemale ermez.
Ýnfakýn diðer bir yönü ise; Verdiklerimizi, sevdiklerimizden ve deðerli gördüklerimizden vermektir. Gözümüzü yumup almayacaðýmýz þeyleri vermek, doðru ve ahlaki deðildir. Maldan vermek insana (nefsine) zor gelir. Vermeye kendisini ikna ettiðinde de bu sefer en iyi olmayaný vermek, sözüm ona ince bir iç kar elde etmek ister. Halbuki gerçekte kiþi sadece kendisine verir.
“Sevdiðiniz þeylerden infak etmedikçe asla iyiliðe eremezsiniz.
Her neyi infak ederseniz, þüphesiz Allah onu bilir”(Al-imran/92)
Ýnfaký ençok yaralayan ve yavaþlatan hal ise cimrilik psikolojisidir. Cimrilik önemli bir marazdýr. Cimri insan sakladýklarýnýn ve vermediklerinin kendisine kar kalacaðýný zanneder. Gerçekte cimrilik, kiþinin geleceðini kendisinde sakýnma halidir.
[email protected]