Bu ayet, cimrilik kavamýnýn Kur’an’da yapýlan en iyi tanýmlarýndan birisidir. Ýnsan yaþarken karþýlaþtýðý þeylere ilgi duyar , onlarý elde etmek ister ve bunun için mücadele eder. Bu mücadele ihtiyaç duyulan þeylere, meþru daire içersinde bir yöneliþ ise bu belki biraz haklý görülebilir. Ancak ne varki durum bu þekilde kalmaz ve geliþir. Artýk ihtiyaçlar karþýlanmaya baþlanmýþ ve üzerine sahiplenme duygusuda beraberinde gelmiþtir. Bu duygu da yerini zamanla sevgiye býrakýr. Ýþte kýrýlma noktasý burasýdýr. Artýk kiþi sevdiði þeyleri vermemeye baþlar, sözüm ona onlarý muhafaza eder ve esirger. Elindekinin hiç bitmemesini ister.
Cimri insan bencil ve nefsidir. Cimri insan malýnýn ona mutluluk vereceðini sanan insandýr. Cimri insan infakla ilgili sürekli mazeretler ileri süren insandýr. Cimri insan dünyayý ve kendini seven insandýr. Cimri insan kazandýðý malýn ancak kendi hakký olduðuna inanan insandýr.
Çocukluðundan itibaren paylaþmaya alýþmamýþ insan elindekilere sýký sýkýya baðlýdýr. Onlarý kimselerle paylaþmak istemez onlarýn elinde olmasýndan adeta tuhaf bir haz alýr. Çocuk doðduðu andan itibaren annesinin memesini yanlýzca kendisi emmiþtir. Büyüme caðýnda ise annesi ayný kaþýkla sadece onu doyurmuþtur. Büyüdüðünde okula giderken yanlýz kendi parasýyla simit almýþtýr. O simitin ise yanlýz kendi hakký olduðunu sanmýþtýr. Ailede ve okulda, daha sonrada iþ hayatýnda paylaþmaya alýþmamýþ insanlar, ilerki yýllarda kazandýðý her þeyin mutlaka kendi hakký olduðunu sanarak büyüdükleri için cimriliðe meyilli olmuþlardýr. Olgun bir insan, öncelikli olarak iyi bir aile terbiyesinden geçmekle oluþur. Ailesi arasýndaki ilk yýllarýndan itibaren iyi yetiþtirilmiþ çocuklar ilerki yýllarýnda her açýdan, özellikle paylaþmayý öðrenme açýsýndan son derece baþarýlý olurlar. Bir çocuk eðitiminde, paylaþmak normal, paylaþmamaksa anormal bir durum diye yetiþtirilmiþ insanlar, infaký en iyi anlamýþ insanlardýr.
“Ve onlarýn (müslümanlarýn) mallarýnda belirli bir hak vardýr.
Ýsteyenleyip dilenenler ve yoksul olanlar için”(Mearic/24-25)
“Onlarýn mallarýnda isteyip dilenenler ve yoksul olanlar için
belirli bir hak vardýr”(Zariyat/19)
Bir insanný infaký iyi kavrayabilmesi için kazandýðý her þeyin ona ait olmadýðýný hiç bir zaman aklýndan çýkartmamasý gerekir. Allah (cc), baþkalarýna ait kazançlarý bizim kazancýmýz arasýna katar ki bizi denesin. Bakalým, bize ait olmayan, baþkasýnýn hakkýný biz ihtiyaç sahiplerine iade ediyormuyuz, yoksa onuda sanki bizim hakkýmýz gibi yiyormuyuz!
Kazandýklarýmýzýn tamamý bize aittir deðildir.
CÝMRÝLÝÐÝ DOÐURAN SEBEPLER
1) Kazandýklarýnýn Kendi Hakký olduðu Düþüncesi:
Ýnsan yapýsýnda çevresindeki þeyleri sahiplenme duygusu vardýr. Bu eðer kontrol altýnda tutulamaz ve iyi bir þekilde terbiye edilemez ise kiþide bencillik duygusunuda beraberinde getirir. Bencillik, her þeyin kiþinin kendisinde toplanmasýný isteme duygusudur. Ýnsan artýk kendisinde toplanmaya baþlayan bir þeyi, baþkalarýna vermek istemez. Ýþte cimriliðin gerçek sebebi budur.
Halbuki sahip olduðumuz herþey gerçekte bize ait deðildir!
Kiþinin bunu unutmadan yaþamasý büyük bir erdemdir.
2) Uzun Süre Yokluk Çekmek:
Allah(cc) insanlarý bazen yoksullukla imtahan eder. Yoksulluk, bir çok þeyden yoksun olmak anlamýna geldiði için yaþanmasý zordur. Ýnsan nefsi ise canýnýn istediði her þeyi elde etmeðe göre yaratýlmýþtýr. Ýnsan istediði bir þeyi elde edemediði zaman, onda artýk bu saplantý ve hýrs haline gelir. Uzun yýllar yokluk çekmiþ insanlarda dünya arzusu bir saplantý halindedir. Sahip olduðu hiçbirþeyi paylaþmaya yanaþmaz. Çünkü paylaþtýkça, malý azalacak ve çektiði sýkýntýnýn daha da artacaðýna inanýr. Halbuki islam, varlýkta da yokluktada infaký teþvik etmiþtir, cimriliði yasaklamýþtýr. “Onlar, bolluktada darlýkta da infak edenler, öfkelerini yenenler, insanlardan baðýþlama ile vaz geçenlerdir. Allah iyilik yapanlarý sever. (Al-i Ýmran/134). Sahabe yokluk çekmede, ümmetin þu anki ençok zorluk çekeninden bile daha ileridedir. Ancak hiçbir zaman cimrilik yapmamýþlardýr.
Bunun sebebi Ahirete bakarak yaþama, Allah’a yakýnlýk ve takva bilincidir.
3) Malýyla Kendiri Güvende Hissetme Duygusu:
Mal menfaattir. Mal istenen, arzu edilendir. Mal insana güç veren, yalancý bir güven veren, ama çabuk kaybolan, denizdeki köpük misalidir. Ýnsan malý ve makamý varsa kendisini üstte ve güvende hisseder. Bu aslýnda göreceli ve insanýn zaaflarýnýn bir sonucudur. Þahsiyetini tamamlamýþ insanlarda bu durum daha sýklýkla görülür. Ýnsanlara bakarak deðilde Rahman’a bakarak yaþayan insanlarda bunun olmasý pek sözkonusu deðildir. Çünkü olgun þahsiyet, eþyayý ihtiyacý nispetinde elde eder. Olgun olmayan ve kompleksleri olanlar ise, malýn kendi içindeki boþluklarý dolduracaðýný ve kendisini baþka insanlardan üstte, hatta üstte göstereceðini sanýr. Bu yanýlgý arttýkça mala olan ilgide artar. Kiþilik oturmasý gerçekleþtikce, kiþinin mal ile olan iliþkisi azalýr, sadece ihtiyaç düzeyinde kalýr. Dünyayý kucaklayan onu paylaþmaz, Ahireti kucaklayan ise dünyaya sarýlmaz.
4) Ýnfak Ettikçe Malýnýn Biteceði Zannetme Duygusu:
Ýnfak etmek, bu dünyayý merkez almýþ bir insan için kolay bir þey deðildir. Çünkü aký, birþeyden verdikçe onun azalacaðýna inanýr. Bu insanýn matematiðidir. Allah’ýn matemetiðinde ise infak ettikçe mal artar ve kiþi eðer cimrilik yaparsa kendine cimrilik yapmýþtýr. Yani aslýnda kendisine vermemiþtir.
“Hayýr olarak her ne infak ederseniz kendi nefsiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah’ýn rýzasýný aramak için harcarsýnýz. Hayýrdan ne infak ederseniz size eksiksizce ödenir, haksýzlýða uðratýlmazsýnýz. (Bakara/272)
Ýnfak, hem bu dünyada hemde öte dünyada insana getirisi çok olan büyük bir nimettir. Ýnfak etmemek ise, Allah’ýn insana vereceði o muazzam ahiret karþýlýklarýný ve gayrumenkullerini istemiyor yada yeterince ilgi göstermiyor demektir.
CÝMRÝLÝKTEN KURTULMANIN YOLLARI
1) Mülkün Yanlýz Allah’a Ait Olduðunu Unutmamak:
Ýnsan kendisine verilenlerin, kendisinin olduðuna inandýðýnda yanýlýr. Doðrusu ise, onlarýn gerçekte herþeyin sahibi Rahman’ýn mülkü olduðudur. Bu verilenlere, ancak ahiret tarafýndan bakýldýðýnda anlaþýlan bir durumdur. Kiþi bunu unutmadýðýnda cimrilik yapamaz ve her zaman elinde olanada ve elinden çýkanada rýza gösterir.
2) Kendisine Verilenin Ýmtahan Olduðunu Unutmamak:
Allah zengindir, fakir olansa bizleriz. Fakat çoðu kez elimizde olanýn, neden bizim elimizde olduðunu unutuyoruz. Bu bizim, baþkalarýna bakarak yaþama hastalýðýmýzýn bir sonucudur. Ýnsan kendisini baþkalarýyla kýyas yaparak bazý kararlar alýr. Alýnan bu kararlar çoðukez karþýmýzdakileri geçme üzerine kurulmuþtur. Halbuki kiþiler verilene rýza gösterip kanaatkar olabilseler ve hayatýn rýzýkta dahil her anýnýn bir imtahan olduðunu hatýrda tutsalar, mevcut sorunlarýn bizim büyüttüðümüz kadar da büyük olmadýðýný anlayabilirler.
3) Elindeki Herþeyi Paylaþýp Bolca Ýnfak Etmek:
Kur’an’ýn iniþ (inzal)sýrasýný, yani Rahman’ýn bizi terbiye sürecini dikkate aldýðýmýzda, paylaþmanýn çok ön sýralarda olduðunu görürüz.Çünkü,“Gerçekte insan bencil ve haris yaratýlmýþtýr”(Mearic/19). Bencillik bizim özümüzde olan bir hastalýktýr. Ýnsanýn bencillik marazýndan kurtulmasýnýn en saðlýklý yolu paylaþma (infak) bilincinin oluþmasýdýr. Ýnsan paylaþtýkça dünya sevgisi yüreyinden alýnýr, nefsini terbiye eder, paylaþtýkça olgunlaþýr, paylaþtýkça malýn gerçek sahibinin Allah olduðunu hatýrlar ve anlar. Paylaþan insan ahiretin tadýný alan ve ahirete bakarak yaþayan insandýr.
Çocuklarýmýzý terbiye ederken iki þeye çok dikkat etmeliyiz. Birincisi, Allah’ýn sürekli bizi gördüðü bilinci. Ýkincisi ise sahip olduðu tüm menfaatleri baþkalarýyla paylaþma bilinci. Çocuklarýný bu þekilde yetiþtiren ebeveyler ileride bunun faydasýný çok göreceklerdir. Paylaþmayý daha çocuk yaþlardan öðrenmiþ insanlar hiçbir zaman bencil ve haris olmayacaklar. Dünya hýrsýna düþmeyecekler ve Allah’ýn yeryüzünde görmek istediði bu çaðýn sahabesi olacaklar inþaalah.
4) Allah’ý Çok Sevmek ve Ahirete Bakarak Yaþamak:
Ýnsan sevdiðini dikkate alýr. Sevdiðine deðer verir, sevdiðini önemser, onu kýrmamaya özen gösterir. Ancan insan tanýdýðýný sever, tanýmadýðýna ise biraz mesafeli ve ilgisiz durur. Ýþte bizi Rabbimizle olan iliþkimizde çoðukez böyledir. O’(cc)nu çok az tanýyoruz ve doðal olarakta onu çok az seviyoruz. O’nu (cc) tanýma bilgimiz arttýkça sevgimizde artacak, O’na(cc) sevgimiz arttýkça, anlamsýz olan þeylere olan sevgimizse azalacaktýr. Rahma’ýn bizden beklediði hakiki iman da budur. Bu bilinç bizde olgunlaþtýkça Allah’a yaklaþan kullardan olabiliriz.
Ahiret bizim gerçek evimiz ve geleceðimizdir. Bu dünyada bizler kalýcý olarak kalmak için var deðiliz. Ahirette birçok gayrimenkul, orayý hakkedenleri bekliyor. Bu dünyanýn gayrimenkullerine koþan ve sadece burayý isteyene oradaki gayrimenkuller verilmeyecektir.
Oranýn gayrimenkulleri ise sadece buradaki infaklarla satýn alýnabilir.
Ahirete talip olanlara ve orayý isteyerek yaþayanlara selam olsun.
Onlarýn hep yolu açýk olsun...
Allah kendisine firar edenleri ve kendi dinine yardým edenleri hiçbir zaman yanlýz býrakmaz...
[email protected]