CİMRİLİĞİN PSİKOLOJİSİ |
İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye çağrılıyorsunuz, buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse, artık o, kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise ganiğdir(zengindir). Fakir olan sizlersiniz. Eğer yüz çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirip/değiştirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de olmazlar. (Muhammed /38-39) |
15/09/2008 - 23:12 |
Bu ayet, cimrilik kavamının Kur’an’da yapılan en iyi tanımlarından birisidir. İnsan yaşarken karşılaştığı şeylere ilgi duyar , onları elde etmek ister ve bunun için mücadele eder. Bu mücadele ihtiyaç duyulan şeylere, meşru daire içersinde bir yöneliş ise bu belki biraz haklı görülebilir. Ancak ne varki durum bu şekilde kalmaz ve gelişir. Artık ihtiyaçlar karşılanmaya başlanmış ve üzerine sahiplenme duygusuda beraberinde gelmiştir. Bu duygu da yerini zamanla sevgiye bırakır. İşte kırılma noktası burasıdır. Artık kişi sevdiği şeyleri vermemeye başlar, sözüm ona onları muhafaza eder ve esirger. Elindekinin hiç bitmemesini ister. Cimri insan bencil ve nefsidir. Cimri insan malının ona mutluluk vereceğini sanan insandır. Cimri insan infakla ilgili sürekli mazeretler ileri süren insandır. Cimri insan dünyayı ve kendini seven insandır. Cimri insan kazandığı malın ancak kendi hakkı olduğuna inanan insandır. Çocukluğundan itibaren paylaşmaya alışmamış insan elindekilere sıkı sıkıya bağlıdır. Onları kimselerle paylaşmak istemez onların elinde olmasından adeta tuhaf bir haz alır. Çocuk doğduğu andan itibaren annesinin memesini yanlızca kendisi emmiştir. Büyüme cağında ise annesi aynı kaşıkla sadece onu doyurmuştur. Büyüdüğünde okula giderken yanlız kendi parasıyla simit almıştır. O simitin ise yanlız kendi hakkı olduğunu sanmıştır. Ailede ve okulda, daha sonrada iş hayatında paylaşmaya alışmamış insanlar, ilerki yıllarda kazandığı her şeyin mutlaka kendi hakkı olduğunu sanarak büyüdükleri için cimriliğe meyilli olmuşlardır. Olgun bir insan, öncelikli olarak iyi bir aile terbiyesinden geçmekle oluşur. Ailesi arasındaki ilk yıllarından itibaren iyi yetiştirilmiş çocuklar ilerki yıllarında her açıdan, özellikle paylaşmayı öğrenme açısından son derece başarılı olurlar. Bir çocuk eğitiminde, paylaşmak normal, paylaşmamaksa anormal bir durum diye yetiştirilmiş insanlar, infakı en iyi anlamış insanlardır. “Ve onların (müslümanların) mallarında belirli bir hak vardır. İsteyenleyip dilenenler ve yoksul olanlar için”(Mearic/24-25) “Onların mallarında isteyip dilenenler ve yoksul olanlar için belirli bir hak vardır”(Zariyat/19) Bir insannı infakı iyi kavrayabilmesi için kazandığı her şeyin ona ait olmadığını hiç bir zaman aklından çıkartmaması gerekir. Allah (cc), başkalarına ait kazançları bizim kazancımız arasına katar ki bizi denesin. Bakalım, bize ait olmayan, başkasının hakkını biz ihtiyaç sahiplerine iade ediyormuyuz, yoksa onuda sanki bizim hakkımız gibi yiyormuyuz! Kazandıklarımızın tamamı bize aittir değildir. CİMRİLİĞİ DOĞURAN SEBEPLER 1) Kazandıklarının Kendi Hakkı olduğu Düşüncesi: İnsan yapısında çevresindeki şeyleri sahiplenme duygusu vardır. Bu eğer kontrol altında tutulamaz ve iyi bir şekilde terbiye edilemez ise kişide bencillik duygusunuda beraberinde getirir. Bencillik, her şeyin kişinin kendisinde toplanmasını isteme duygusudur. İnsan artık kendisinde toplanmaya başlayan bir şeyi, başkalarına vermek istemez. İşte cimriliğin gerçek sebebi budur. Halbuki sahip olduğumuz herşey gerçekte bize ait değildir! Kişinin bunu unutmadan yaşaması büyük bir erdemdir. 2) Uzun Süre Yokluk Çekmek: Allah(cc) insanları bazen yoksullukla imtahan eder. Yoksulluk, bir çok şeyden yoksun olmak anlamına geldiği için yaşanması zordur. İnsan nefsi ise canının istediği her şeyi elde etmeğe göre yaratılmıştır. İnsan istediği bir şeyi elde edemediği zaman, onda artık bu saplantı ve hırs haline gelir. Uzun yıllar yokluk çekmiş insanlarda dünya arzusu bir saplantı halindedir. Sahip olduğu hiçbirşeyi paylaşmaya yanaşmaz. Çünkü paylaştıkça, malı azalacak ve çektiği sıkıntının daha da artacağına inanır. Halbuki islam, varlıkta da yokluktada infakı teşvik etmiştir, cimriliği yasaklamıştır. “Onlar, bolluktada darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler, insanlardan bağışlama ile vaz geçenlerdir. Allah iyilik yapanları sever. (Al-i İmran/134). Sahabe yokluk çekmede, ümmetin şu anki ençok zorluk çekeninden bile daha ileridedir. Ancak hiçbir zaman cimrilik yapmamışlardır. Bunun sebebi Ahirete bakarak yaşama, Allah’a yakınlık ve takva bilincidir. 3) Malıyla Kendiri Güvende Hissetme Duygusu: Mal menfaattir. Mal istenen, arzu edilendir. Mal insana güç veren, yalancı bir güven veren, ama çabuk kaybolan, denizdeki köpük misalidir. İnsan malı ve makamı varsa kendisini üstte ve güvende hisseder. Bu aslında göreceli ve insanın zaaflarının bir sonucudur. Şahsiyetini tamamlamış insanlarda bu durum daha sıklıkla görülür. İnsanlara bakarak değilde Rahman’a bakarak yaşayan insanlarda bunun olması pek sözkonusu değildir. Çünkü olgun şahsiyet, eşyayı ihtiyacı nispetinde elde eder. Olgun olmayan ve kompleksleri olanlar ise, malın kendi içindeki boşlukları dolduracağını ve kendisini başka insanlardan üstte, hatta üstte göstereceğini sanır. Bu yanılgı arttıkça mala olan ilgide artar. Kişilik oturması gerçekleştikce, kişinin mal ile olan ilişkisi azalır, sadece ihtiyaç düzeyinde kalır. Dünyayı kucaklayan onu paylaşmaz, Ahireti kucaklayan ise dünyaya sarılmaz. 4) İnfak Ettikçe Malının Biteceği Zannetme Duygusu: İnfak etmek, bu dünyayı merkez almış bir insan için kolay bir şey değildir. Çünkü akı, birşeyden verdikçe onun azalacağına inanır. Bu insanın matematiğidir. Allah’ın matemetiğinde ise infak ettikçe mal artar ve kişi eğer cimrilik yaparsa kendine cimrilik yapmıştır. Yani aslında kendisine vermemiştir. “Hayır olarak her ne infak ederseniz kendi nefsiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah’ın rızasını aramak için harcarsınız. Hayırdan ne infak ederseniz size eksiksizce ödenir, haksızlığa uğratılmazsınız. (Bakara/272) İnfak, hem bu dünyada hemde öte dünyada insana getirisi çok olan büyük bir nimettir. İnfak etmemek ise, Allah’ın insana vereceği o muazzam ahiret karşılıklarını ve gayrumenkullerini istemiyor yada yeterince ilgi göstermiyor demektir. CİMRİLİKTEN KURTULMANIN YOLLARI 1) Mülkün Yanlız Allah’a Ait Olduğunu Unutmamak: İnsan kendisine verilenlerin, kendisinin olduğuna inandığında yanılır. Doğrusu ise, onların gerçekte herşeyin sahibi Rahman’ın mülkü olduğudur. Bu verilenlere, ancak ahiret tarafından bakıldığında anlaşılan bir durumdur. Kişi bunu unutmadığında cimrilik yapamaz ve her zaman elinde olanada ve elinden çıkanada rıza gösterir. 2) Kendisine Verilenin İmtahan Olduğunu Unutmamak: Allah zengindir, fakir olansa bizleriz. Fakat çoğu kez elimizde olanın, neden bizim elimizde olduğunu unutuyoruz. Bu bizim, başkalarına bakarak yaşama hastalığımızın bir sonucudur. İnsan kendisini başkalarıyla kıyas yaparak bazı kararlar alır. Alınan bu kararlar çoğukez karşımızdakileri geçme üzerine kurulmuştur. Halbuki kişiler verilene rıza gösterip kanaatkar olabilseler ve hayatın rızıkta dahil her anının bir imtahan olduğunu hatırda tutsalar, mevcut sorunların bizim büyüttüğümüz kadar da büyük olmadığını anlayabilirler. 3) Elindeki Herşeyi Paylaşıp Bolca İnfak Etmek: Kur’an’ın iniş (inzal)sırasını, yani Rahman’ın bizi terbiye sürecini dikkate aldığımızda, paylaşmanın çok ön sıralarda olduğunu görürüz.Çünkü,“Gerçekte insan bencil ve haris yaratılmıştır”(Mearic/19). Bencillik bizim özümüzde olan bir hastalıktır. İnsanın bencillik marazından kurtulmasının en sağlıklı yolu paylaşma (infak) bilincinin oluşmasıdır. İnsan paylaştıkça dünya sevgisi yüreyinden alınır, nefsini terbiye eder, paylaştıkça olgunlaşır, paylaştıkça malın gerçek sahibinin Allah olduğunu hatırlar ve anlar. Paylaşan insan ahiretin tadını alan ve ahirete bakarak yaşayan insandır. Çocuklarımızı terbiye ederken iki şeye çok dikkat etmeliyiz. Birincisi, Allah’ın sürekli bizi gördüğü bilinci. İkincisi ise sahip olduğu tüm menfaatleri başkalarıyla paylaşma bilinci. Çocuklarını bu şekilde yetiştiren ebeveyler ileride bunun faydasını çok göreceklerdir. Paylaşmayı daha çocuk yaşlardan öğrenmiş insanlar hiçbir zaman bencil ve haris olmayacaklar. Dünya hırsına düşmeyecekler ve Allah’ın yeryüzünde görmek istediği bu çağın sahabesi olacaklar inşaalah. 4) Allah’ı Çok Sevmek ve Ahirete Bakarak Yaşamak: İnsan sevdiğini dikkate alır. Sevdiğine değer verir, sevdiğini önemser, onu kırmamaya özen gösterir. Ancan insan tanıdığını sever, tanımadığına ise biraz mesafeli ve ilgisiz durur. İşte bizi Rabbimizle olan ilişkimizde çoğukez böyledir. O’(cc)nu çok az tanıyoruz ve doğal olarakta onu çok az seviyoruz. O’nu (cc) tanıma bilgimiz arttıkça sevgimizde artacak, O’na(cc) sevgimiz arttıkça, anlamsız olan şeylere olan sevgimizse azalacaktır. Rahma’ın bizden beklediği hakiki iman da budur. Bu bilinç bizde olgunlaştıkça Allah’a yaklaşan kullardan olabiliriz. Ahiret bizim gerçek evimiz ve geleceğimizdir. Bu dünyada bizler kalıcı olarak kalmak için var değiliz. Ahirette birçok gayrimenkul, orayı hakkedenleri bekliyor. Bu dünyanın gayrimenkullerine koşan ve sadece burayı isteyene oradaki gayrimenkuller verilmeyecektir. Oranın gayrimenkulleri ise sadece buradaki infaklarla satın alınabilir. Ahirete talip olanlara ve orayı isteyerek yaşayanlara selam olsun. Onların hep yolu açık olsun... Allah kendisine firar edenleri ve kendi dinine yardım edenleri hiçbir zaman yanlız bırakmaz... |