- Câmiler kapatýldý, Cumalar kaldýrdý ama atölyeler, fabrikalar týkýr týkýr çalýþýyor. Onlar kapatýlmadý! Güyâ sembolik tedbirler aldýlar. Ama kimse onlarý tamamen durdurmadý! Çünkü o önemli..
- Câmiler kapatýldý, Cumalar kaldýrdý ama pazarlar yerleri marketler ve iþyerleri insanlarla dolu! Güyâ sembolik tedbirler aldýlar ama onlarý kimse tamamen durdurmadý! Çünkü o önemli..
- Câmiler kapatýldý, Cumalar kaldýrdý ama birçok yerde ve devlet ekranýn da, toplantýlarýný aralýksýz devam ettiriyor. Onlara evlerinizde kalýn bir araya gelmeyin denmiyor, onlar istedikleri gibi hemde birçok kez maskesiz ve sosyal mesafe bile birçok kere dikkat etmeden defalarca biraya gelebiliyor. Çünkü o önemi..
Bu kimsenin garibine bile gitmiyor çünkü bunlar çok gerekli..
Ama namazlar câmilerde kýlýnýrsa bulaþýcý hastalýk artabilir. O yüzden namazlarý evrede de kýlýn deniyor! Hem buna kim ne diyebilir ki?
- Câmiler kapatýldý, Cumalar kaldýrdý ama basýn ordusu yani televizyoncular ve gazeteciler harýl harýl, hatta bâzen maskesiz olarak bile çok rahatlýkla çalýþabiliyor. Çünkü bu çok gerekli..
Kimse onlarý sorgulamýyor, hatta aklýna bile gelmiyor!
- Câmiler kapatýldý, Cumalar kaldýrdý ama nakliyeciler, kargocular daðýtým firmalarý ve daha bir çok iþ sektörü harýl harýl çalýþýyor. Hatta çoðu kez maske bile takmýyorlardý yakýn zamana kadar..
Çünkü bunlar çok gerekli. Ýnsanlar onlarý sorgulamýyor bile..
Bu örnekleri daha da çoðaltabiliriz.
Bu olanlar zihinlerde maalesef câmilerin yeterince önemi yok hissi uyandýrýyor..
Câmiler mahsun, câmiler garip ve câmiler hüzünlü..
Halbuki câmilerde belli þartlara uygun olarak sýnýrlý sayýdaki cemaatle 'gerekli tedbirler' alýnarak gayet güzel bir þekilde kýlýnabilirdi..
Tabi biz bunlarý ne kadar dile getirsek bile bir çok hocamýz da hemen, Hz. Resulullah (sav) döneminde þiddetli yaðýþ olduðu zaman evlerinizde namazlarý kýlýn uyarýsýný yerli yersiz hatýrlatýyor.
Halbuki,
Hz. Resulullah (sav) zamanýna kuvveti bir yaðýþ olduðu zaman câmiye cemaate gelmeme sâdece birkaç vakit ile sýnýrlý kalmýþtý.
Yani bizde olduðu gibi aylarca sürmemiþti! Kaldý ki bu durumun daha ne kadar süreci belli bile deðil!
Peki ne yapýlabilirdi?
Hatýrlayalým; zaten câmilerde cemaate katýlým þu üretilmiþ virüs öncesi çok yoðun deðildi.
Sâdece Cuma namazlarýna katýlým belli oralarda yoðunluk gösteriyordu.
O zaman ne yapmak gerekir:
1. Þuan belli yaþ aralýðýnda sokaða çýkma yasaðý olduðuna göre 20 yaþ altý ve 65 üstü camilere yine gelmeyecekti. Bu da bizim elimizi oldukça rahatlatýr.
2. Ýnsanlar maskesiz olarak câmiye alýnmazdý. Ýnsanlar da bir çok þeyi kabullendiði gibi bunu da kabullenirdi! Hiç bir sorun çýkmayacaðýný düþünüyorum..
3. Câmi içinde sosyal mesafeye dikkat edilebilirdi. Saf düzeninde insalarýn arasýndan 1er metre mesafe olurdu, kimse de buna ses çýklartmazdý.
Zâten hâli hazýrda bunu uygulayan birkaç câmimiz de mevcuttur. Bakýyorum gayette güzel de oluyor.
4. Yukarýda açýklamaya çalýþtýðýmýz prensipler çerçevesinde bunlara dikkat edilerek, Cuma namazlarý da bu þekilde kýlýnabilir ülkemiz için bereket ve hayýr olurdu Allah'ýn (cc) izi ile.
5. Diyanette aslýnda bu durumun farkýnda. O yüzden 3 haftadýr farklý illerde belli kurallara dikkat ederek Cuma namazýný sembolikte olsa kýlmaya çalýþýyor.
Ancak bu yeteri deðildir.
Ülkemizin tüm þehirlerinde belli merkezi câmilerinde tedbir kurallarýna uyularak, maskeli olarak sosyal mesafe þartýna uygun olarak Cuma namazlarý, ardýndan Ramazan'da baþlayacak olan terâvih namazlarý ve sonunda da bayram namazlarý bu þekilde kýlýnabilir.
Nitekim 'Endonezya' ve bir çok islâm ülkesinde zaten iþin baþýndan beri namazlar bu þekilde kýlýnmaktadýr!
Onlar bu þekilde câmi de namazlarýný kýlmaya devam ettiler diye virüste herangi bir patlama yaþanmadý!
Bu somut örnekleri dikkate alarak bizim ülkemizde de bu þekilde kontrollü olarak gâyet rahat kýlýnabilir.
Evet biz her ne kadar da bu þekilde düþünsek bile, insanýmýzýn ve hatta hocalarýmýzýn büyük bir çoðunluðunun bu þekilde düþünmediðini biliyorum.
Ama en azýndan doðruluðuna inandýðým sözlerimizin ilâhi kayýtlara girmesini umud ediyorum.
Rahman her þeyi görüyor.
Selâm ile..
Abdülhamit Kahraman