Sevgili Peygamberimizin, kýzý Zeyneb’den olan kýz torunu Ümâme’ye karþý sevgisini yansýtan bu davranýþý istisnâî bir olay deðildir. Onun Hz. Fatýma’dan olan diðer torunlarý Hz.Hasan ve Hz. Hüseyin de ayný sevgi tezahürüne defalarca þahit olmuþlardýr. Sahabî þeddad b. el-Hâd’ýn anlattýðýna göre, bir öðle veya ikindi namazýnda, Hz. Hasan veya Hz.Hüseyin’den biri kucaðýnda olduðu halde cemaatin önüne geçen Hz. Peygamber, çocuðu yere koyarak namaza baþlamýþ, secde esnasýnda sýrtýna binen torununun kendiliðinden inmesini beklediði için secdeyi uzatmýþtý. Ne olduðunu merak edip kafasýný kaldýran þeddad, Allah Rasûlü’nün sýrtýnda çocuðu görünce tekrar secdesine döndü. Namazýn sonunda, uzun secdenin, Rasulullah’ýn baþýna gelen bir iþten veya ona gelen bir vahiyden kaynaklandýðý düþüncesiyle, sebebini öðrenmek isteyen cemaate Peygamber Efendimiz, “Hiçbiri deðil, oðlum beni binek yaptý, iþini bitirmeden acele etmeyi hoþ görmedim” karþýlýðýný verdi. (Ahmed b.Hanbel, Müsned, VI, 467) Diðer bir rivayete göre de bir gün, torunu Hz. Hüseyin’i omzunda taþýdýðýný gören birisi, “ey çocuk, bineðin ne güzel” diye seslenince,Allah Rasûlü, “O da ne güzel binici” diyerek mukabelede bulundu. (Tirmizi,Menakýb, 30)
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Allah Elçisi, bir yandan, insanlarý rahmet kaynaðý olan Ýslâm Dinine çaðýrýrken, diðer yandan þefkat ve merhamet kanatlarýný onlar üzerine germiþ, temizlik ve masumiyetin simgesi olan çocuklara da ayrý bir ilgi ve sevgi göstermiþtir. Kaynaklardan öðrendiðimize göre, onun bu sevgisi torunlarýyla sýnýrlý deðildir. Örneðin bir defasýnda, haným sahabilerden Ümmü Kays binti Mihsan’ýn henüz süt emme çaðýnda olan çocuðunu kucaðýna aldýðýnda, çocuðun bir azizliðiyle karþýlaþmýþ,bunu önemsemeyen Hz.Peygamber, biraz su isteyerek gerekli temizliði yapmakla yetinmiþti. (Nesâî, Ta-hâret, 189) Enes b. Malik,Hz. Peygamber'in, insanlarýn en güzel ahlâklýsý olduðunu belirttikten sonra onun, annesi Ümmü Sü-leym'i her ziyaretinde, sütten yeni kesilmiþ anne bir kardeþi Ebu Numeyr'e, "YâEbâ Numeyr mâ feale'n-nuðayr" (ey Ebu Umeyr! Küçük kuþ ne yapmýþ) diyerek takýldýðýný nakleder.(Buhârî, Edeb, 112) Nuðayr,Ebu Umeyr'in, oynamayý çok sevdiði serçe büyüklüðünde bir kuþtur.
Çocuk sevgisi, Cenâb-ý Hakk'ýn bütün canlýlarla birlikte insan fýtratýna da koyduðu doðal bir duygudur. Bu duyguyla canlý türleri hayatta kalmakta, insan neslinin devamlýlýðý saðlanmaktadýr. Bu sevgi ve himaye duygusu olmadan korunmaya muhtaç yavrulara kimsenin ilgi göstermeyeceði, dolayýsýyla belki bir gün bile yaþama þansýna sahip olamayacaklarý açýktýr. Bu, Cenâb-ý Hakk'ýn, yaratma hikmetine uygun bir kanunudur. Ana-babanýn çocuklarýna doðal olarak gösterdikleri bu ilginin, daha sonra çocuklarý tarafýndan kendilerine ayný doðallýkla gösterilemediði de bir gerçektir. Onun için bazý yorumcular, Kur'an'da, ana-babaya gösterilmesi gereken saygý ve hizmete çokça atýfta bulunulmasýnýn ve onlara karþý yapýlan saygýsýzlýðýn haram kýlýnmasýnýn sebebini açýklarken, bu gerekçeyide dile getirmiþlerdir. Yaratýcýnýn insan fýtratýna koyduðu bu yüce duyguya raðmen, o fýtrata yabancýlaþmýþ bazý kimselerin, koruyup gözetmeleri gereken yavrularýndan kýz olanlarýný, çeþitli gerekçelerle, diri diri topraða gömerek yok ettiklerini Kur'an bize haber vermekte ve bunlarý þiddetle kýnamaktadýr.(Nahl, 58-59; Tekvir, 9) Bu çirkin ve vahþi uygulamaya þahit olan bir cemaatin önünde, kýz torununu omzuna alarak namaz kýldýran bir Peygamberin vermek istediði mesaj ne kadar anlamlýdýr.
Sevgili Peygamberimiz'in çocuklara gösterdiði sýcak ilgi ve þefkat, zor þartlar altýnda hayatlarýný sür-düren sert mizaçlý bazý bedevilerin þaþkýnlýðýna yol açmýþtýr. Ebu Hureyre'nin bildirdiðine göre, bir gün Akra' b. Hâbis et-Temîmî,torunu Hz. Hasan'ý öperken gördüðü Rasûlüllah'a,hayretle karýþýk þu itirafta bulundu: "Benim on tane çocuðum var, hiç birisini öpmedim." Allah Rasûlü ona doðru baktý ve þöyle söyledi: "Merhamet etmeyene merhamet olunmaz."(Buhârî, Edeb,18) Diðer bir rivayette ise, "siz çocuklarýnýzý öpüyor musunuz? Biz öpmeyiz" þeklinde þaþkýnlýðýný ifade eden bir bedeviye Hz. Peygamber, "Allah kalbinden merhameti çekip almýþsa ben ne yapabilirimþ" karþýlýðýný verdi. ( Bu-hârî, Edeb, 18)
Çocuklara karþý bu denli sevgi ve þefkat dolu bir Peygamberin ümmeti olarak, bugün hangi durumda olduðumuzun bir muhasebesini yapmak zorundayýz. Ülkemizde hâlen Cahiliye Araplarý gibi, çocuklarýnýn çokluðuyla övünen fakat birkaç hanýmýndan olan onlarca çocuðunun adlarýný bile bilmeyen insanlarýmýzýn sayýsý az deðildir. Müslüman olan bu insanlarýn, yolunda olduklarýný söyledikleri Peygamberlerini gerçekten tanýdýklarý ise þüphelidir. Þeklî bir sevgi gösterisinden bile mahrum böyle ebeveynlerden, çocuklarýnýn maddî ve manevî geliþimine destek verip, onlarý topluma yararlý iyi birer insan olarak yetiþtirmelerini beklemek hayaldir. Ýþte bu yüzden,"hiçbir baba çocuðuna güzel terbiyeden daha iyi bir þey baðýþlayamaz" (Tirmizi,el-Birr, 33) hadisi gereðince,özellikle çocuklarýmýzýn manevî geliþimini saðlayacak ve deðer dünyalarýný zenginleþtirecek kalýcý bir miras býrakmadýkça, onlarý gerçekten sevdiðimizi iddia edemeyiz.
Kendi günahlarýmýz için çocuklarýmýzý feda etmekde günümüzün ayrý bir toplumsal yarasý hâline gelmiþtir. Neredeyse her gün, eþini ve çocuklarýný öldürdükten sonra intihar eden kiþilerin haberleri basýnda yer almaktadýr. Ya geçim sýkýntýsýndan, ve ya namus meselesinden, yada basit bir tartýþmanýn alevlenmesinden kaynaklanan aile facialarýnda sanki baþ sorumlular çocuklardýr. Eline silahý alan için en kolay hedef, beþiðinde veya yataðýnda uyuyan masum bebekler ve çocuklar ol-maktadýr. Yeri geldiðinde onlarý korumak için canýmýzý bile vermeyi göze aldýðýmýz bu yavrularý, gözümüz kýrpmadan öldürtecek kadar bizi canavarlaþtýran nedir? Bunun üzerinde düþünelim ve yapýlan yanlýþlarýn faturasýný onlara çýkartmayalým. Kendi günahlarýmýz için bu çocuklara kýymayalým. Nesebinden þüphelensek de, biz-den sonra kimlerin elinde kalýr diye endiþelensek de bu günahsýz yavrularý, vehimlerimize kurban etmeyelim. Bizlere Allah’ýn emaneti olan göz nuru, gönül sürûru çocuklarýmýzýn, ayný zamanda bizim imtihanýmýz olduðu (Enfal, 28) gerçeðini unutmayalým.
|