Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araştırmaları   |  İlmi YAZILAR   |  Aile Eğitim Yazıları   |  Çocuk Eğitimi Yazıları   |  Yazarlar  |  İletişim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatı (s.a.v)

İnsanı Tanımak (Radyo)

Tv Programları

Seminer ve Konferans

Kısa Dersler

Özel Konular

Fıkhi Konular

Aile Eğitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Girişi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eğitimcilere ÖZEL
Gazze Duası
Gençlerle İletişim (Günışığı- Reşitpaşa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 399
Toplam 17330330
En Fazla 25928
Ortalama 2757
Üye Sayısı 167470
Bugün Üye Olan 41
Online Ziyaretci
 
 

MÜSLÜMANLARIN İLK KIBLESİ MESCİD-İ AKSA VE

MÜBAREK ŞEHİR KUDÜS

Kudüs Yahudilerin değil, Hz. Âdem’den beri gelen tevhidin temsilcisi peygamberlerin mirasıdır.
Bu miras nesilden nesile Allah’a itaat eden salih kullara devredilmiş ve onlar buna sahip olmaya gayret etmişlerdir.
29/03/2018

Tevhit inancının önderleri olan peygamberlerin Allah’ın dinini insanlara tebliğ ettikleri kutsal bir mekân olan Kudüs, tarihte birçok devletin ve milletin ilgi odağı olmuştur. Tarihte farklı isimlerle anılan şehrin en çok bilinen ve en çok kullanılan isimleri Asuriler zamanında; Ursalimmu şeklinde bilinir. İbraniler tarafından Yeruşalem, Grekler tarafından ise kutsal şehir anlamında Heirosolyma adıyla isimlendirilmiştir. Latinlerin kullandığı Jerusalem ifadesi, bütün Batı dillerini etkilemiş, Kudüs’ün bu veya buna yakın bir telaffuzla anılmasına neden olmuştur. Yeruşalayim ismi kutsal ve esenlik yurdu olarak Arapçaya çevrilince Tevrat’ın Arapça metinlerinde Darusselam diye çevrilmiştir. Hatta tam anlamıyla esenlik ve barış şehri anlamında da Medinetu’s-selam diye isimlendirilmiştir.

Kutsal belde, kutsal şehir şeklinde vasıflandırılan bu mübarek belde “Doğruluk Şehri, Allah’ın Şehri, Barış Şehri, İnananların Şehri” şeklinde  de isimlendirilmiştir. İslam tarihi kaynaklarına bakıldığında ise hemen hemen aynı anlama gelen kutsal şehir, bereket yurdu, mukaddes mekân anlamında “Kuds” adının kullanıldığı ya da “kutsal ev” anlamında “Beytulmakdis/Beytulmukaddes” şeklinde isimlendirildiği görülür. Kur’an-ı Kerim’de “Kutsal Toprak” anlamında “el-Ardu’l-mukaddese” şeklinde geçmektedir. (Maide, 5/21.) Kaynaklarımızın bir kısmında da Mescid-i Aksa için “Kudüs’teki el-Beytü’l-Mukaddes” terkibi kullanılmıştır.

Bu şehrin ve içindeki mekânların kutsallığı Allah tarafından belirlendiğine göre Kudüs’ü hakiki manada anlamak vahye kulak vermekle mümkün olacaktır. Mübarek şehir Kudüs imar edildiği günden beri Şam diyarının merkezi ve başkenti olagelmiştir. Hz. İbrahim ve Hz. Lut (a.s.)’un Filistin bölgesine gelip yerleşmelerinden beri bölgenin tümü mübarek kabul edilmiştir: “Biz, onu ve Lut’u kurtararak, içinde cümle âleme bereketler verdiğimiz ülkeye ulaştırdık.” (Enbiya, 21/71.) Yine Kur’an-ı Kerim'de bu kutsal mabet için “etrafı bereketli kılınmış mescit” diye isimlendirilerek el-Mescidü’l-Aksa adı verilmiştir. Bölgenin bereketi hem mümbit ikliminden hem de bölgede metfun peygamberlerden kaynaklandığı ifade edilmektedir.

Cenab-ı Allah Mescid-i Aksa’dan söz ederken etrafının mübarek kılındığını ifade etmiş olması son derece manidardır. “Bir gece kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. O, gerçekten işitendir, görendir.” (İsra, 17/1.) Yeryüzünde Mescid-i Haram'dan sonra ikinci mescidin Mescid-i Aksa olduğu Hz. Peygamber (s.a.s.)'den gelen hadislerle anlatılmaktadır. Hz. İbrahim (a.s.)’den Hz. İsa (a.s.)’ya kadar pek çok peygamber bu bölgeden gelip geçmiştir. Bunun yanında yeryüzüne salih kulların mirasçı olabileceğini Cenab-ı Allah hükme bağlamış ve bu durum âdeta bir sünnetullah olmuştur: “Bir zamanlar Rabbi İbrahim’i birtakım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder yapacağım, demişti. ‘Soyumdan da (önderler yap ya Rabbi)’ dedi. Allah: Ahdim zalimlere ermez (onlar için söz vermem) buyurdu.” (Bakara, 2/124.) Yani zalimleri asla önder kılmam buyurmuştu Cenab-ı

Allah. Bu ayetin ve “Andolsun Zikir’den sonra Zebur’da da ‘Yeryüzüne iyi kullarım varis olacaktır’ diye yazmıştık.” (Enbiya, 21/105.) ayetinin hükmüne göre bu kutsal mekânlar adil idarecilerin yönetiminde olabilir.

İsra ve Miraç mucizesinin burada gerçekleşmesinden dolayı bölgenin kutsiyetini ifade buyuran Sevgili Peygamberimiz, Mekke ile Medine’nin yanında üçüncü kutsal belde olarak bu şehirden söz etmiştir: “Ziyaretler ancak üç mekâna yapılır: Mekke’deki Mescidü’l-Haram’a, Medine’deki benim bu mescidime ve Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya.” İslam dininin temel ibadetlerinden biri olan namazın bir müddet Mescid-i Aksa‘ya yönelerek kılınmasıyla İslam’ın ilk kıblesi hâline gelen bu kadim Kudüs şehrinin önemi gayet açıktır. Müslümanlar bu ilk kıblenin kutsiyetini idrak ederek, tarih boyunca buraya sahip çıkılması gerektiğinin bilinciyle hareket ederek, bu mukaddes beldeyi hep korumanın ve tevhit inancının bayrağı altında bulunması gerektiğinin inancı içinde olmuşlardır.

Kudüs ebediyen İslam’ın ilk kıblesi olma özelliğini koruyacak ve Müslümanlar buraya sahip olmak zorunda olduklarını hep idrak edecek ve bu beldenin haçlı veya Yahudiler tarafından işgal edilmesi hâlinde tarihte olduğu gibi mutlaka kurtarılması gereğine inanarak çalışacaklardır.

Aslında Kudüs Yahudilerin değil, Hz. Âdem’den beri gelen tevhidin temsilcisi peygamberlerin mirasıdır. Bu miras nesilden nesile Allah’a itaat eden salih kullara devredilmiş ve onlar buna sahip olmaya gayret etmişlerdir.

Yahudiler bu topraklara Hz. Musa zamanında sahip çıkmayıp “Gitsen ve Rabbin savaşınız.” Demişler (Maide, 5/24.), bu kutsal mekânları korumaya yanaşmamalarının sonucu olarak kaybetmişlerdir. Hatta bu fırsat ellerine birkaç kez geçmesine rağmen aynı isyan ve korkaklığı gösterdiklerinden dolayı artık bu mescit ve çevresi hakkında hiçbir sahiplik iddiasında bulunamayacakları Cenab-ı Allah tarafından onlara defalarca bildirmiştir. Buna rağmen çağımızda dünyayı fesada boğarak Filistin’i işgal etmeleri, bunca insanın kanına girmeleri, boşuna günah çıkartma gayret ve ikiyüzlülüklerinden başka bir şey değildir.

Biz Müslümanlar Hz. Peygamber’in İsra ve Miraç mekânı olarak buraya büyük bir kutsiyet izafe edip inancımız gereği olarak buranın ebedî kutsiyetine inanırız.

Bu mübarek şehir Kudüs, bizlere ve tarih boyunca kıyamete kadar tüm Müslümanlara ve ümmete Hz. Ömer’in yadigârı ve emaneti olarak kalacaktır.

Kudüs tarihte zaman zaman haçlı veya Yahudiler tarafından işgal edilmişse de Müslümanlar bu beldeyi kurtarmanın yolunu aramış ve nihayette kurtarmışlardır.

Haçlılar büyük ordular hâlinde Filistin’e saldırıp bir asra yakın bir müddet buraya yerleşmiş ancak orada ebediyen kalacaklarını hiç bir Müslümana kabullendirememişlerdir. Ancak ne yazık ki bugün Kudüs işgal altındadır.

Böylece kutsal mekânlara salih kullar sahiplenirse kutsallıklarına paralel olarak korunurlar. Temen nimiz İslam dünyasındaki uyanış ve direniş hareketlerinin gittikçe güç kazanması, bu kutsal mekânların tekrar Allah’ın kendilerinden razı olduğu salih kulların eline geçmesidir. Bunun da ilk işaretlerinin görülmeye başlanmış olması bu ümidi daha da arttırmaktadır. İslam dünyasında gittikçe güçlenen Müslümanlar bir gün mutlaka işgal altındaki bu toprakları kurtaracak ve yeniden salih kimseler ve müminler yeryüzüne mirasçı olacaklardır.

Elli yıldır süren bu işgale hayır demenin tam zamanıdır şimdi. Bütün bir İslam dünyasında suskunluk meşalelerini yakıp tüm cihana bu işgale son verilmesi ve Kudüs’ün özgürlüğüne kavuşturulması mesajını vermenin zamanıdır. Kudüs için hepimizin yapabileceği çok şey vardır… Bu elli yıllık işgal sona ermeden İslam dünyasının başını dik tutması mümkün olamaz.

Prof. Dr. Ahmet AĞIRAKÇA / DİYANET AYLIK DERGİ

 

Bu yazı 9008 defa okunmuştur...

Yorum Ekle

Yazdır

YORUM LİSTESİ

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

n

12/02/2024 - 10:58 ÜMMET OLMAK

n

27/11/2023 - 09:29 İMAN VE SAMİMİYET

n

08/08/2022 - 10:21 İSLAM’IN ASLİ KAYNAKLARINI DOĞRU ANLAMANIN YÖNTEMİ ÜZERİNE

n

04/10/2021 - 11:28 KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAN NAMAZ HANGİ NAMAZDIR?

n

24/05/2021 - 03:53 GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ:  SALİH VE BAKİ AMEL

n

05/04/2021 - 08:34 FELSEFENİN ÇALDIĞI İNSANLAR

n

08/03/2021 - 11:02 TEVHİDDEN HİDAYETE  NEBEVİ RİSALET

n

12/01/2021 - 11:25 İŞTE TOPLUMUMUZUN HÂLİ BU

n

06/10/2020 - 02:15 PEYGAMBER EFENDİMİZİN HİCRET YOLCULUĞU

n

06/10/2020 - 11:27 ŞEHİTLER ÖLMEZ!

n

31/08/2020 - 04:09 SONUÇLARI İTİBARIYLA İSTİĞFAR VE TÖVBE / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

06/07/2020 - 09:49 GENÇLİK NEREYE GİDİYOR? / Abdülhamit Kahraman

n

25/06/2020 - 10:51 ŞİMDİ TAM ZAMANI / Abdülhamit Kahraman

n

18/05/2020 - 12:33 CÂMİLER KAPATILDI  CUMALAR KALDIRILDI AMA.. / Abdülhamit Kahraman

n

23/04/2020 - 04:29 RAMAZANDA HAYATIN VE ÖLÜMÜN MUHASEBESİNİ YAPMAK / Dr. Muhlis AKAR 

n

23/04/2020 - 02:47 ŞEHR-İ RAMAZAN VE SORUMLULUK BİLİNCİ / Prof. Dr. Ramazan ALTINTAŞ

n

06/04/2020 - 10:26 HER HÂLİMİZE ŞÜKREDEBİLMEK / Dr. Lamia LEVENT ABUL

n

30/03/2020 - 10:30 KULLUĞUN EN GÜZEL KIVAMI: İHSAN / Prof. Dr. Safi ARPAGUŞ

n

16/12/2019 - 10:13 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) DÖNEMİNDE İLİM / Prof. Dr. Şakir GÖZÜTOK

n

30/08/2019 - 10:56 HARAMDAN HELALE HİCRET ETMEK

n

29/08/2019 - 02:59 ZİKİR: KALPLERİ DİRİLTEN İKSİR

n

17/12/2018 - 01:05 ALLAH’A YÖNELİŞ BİLİNCİNİ TAZELEME: TÖVBE

n

17/12/2018 - 12:56 MANEVİ ARINMA: TÖVBE

n

19/11/2018 - 10:47 İnancı kuşanan gençler

n

19/11/2018 - 10:42 Hz. Peygamberi Gençlere Anlatabilmek

n

17/10/2018 - 03:38 Mescitlerde Namaz Kılmak ve Takva Sahibi İmam Olmak

n

30/03/2018 - 12:31 DEİZMİ VE ATEİZMİ BESLEYEN ÖNEMLİ BİR FAKTÖR İBADETSİZLİ

n

29/03/2018 - 12:11 MÜSLÜMANLARIN İLK KIBLESİ MESCİD-İ AKSA VE MÜBAREK ŞEHİR KUDÜS

n

04/01/2018 - 10:52 NEFİS İLE MÜCADELE CİHAD-I EKBER

n

03/01/2018 - 11:14 DİNÎ TEBLİĞDE DİL VE ÜSLUP NASIL OLMALIDIR?

n

14/11/2017 - 11:22 HZ. PEYGAMBER’İ GÜNÜMÜZ İNSANINA DOĞRU ANLATMAK

n

02/10/2017 - 04:02 İNSAN ONURU VE ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:31 ASIL DİN AŞIRI YORUM

n

02/10/2017 - 03:08 DİN GÜVENLİĞİ BAĞLAMINDA DİNİN DOĞRU ANLAŞILMASI VE YORUMLANMASI

n

19/08/2017 - 09:04 Kurban ya da Başından Serçe Geçen Bir Çocuktur  İSMAİL

n

12/07/2017 - 10:42 İNSANLIĞA KARŞI EN BÜYÜK GÜNAH:  FİTNE

n

13/06/2017 - 12:14 RAMAZAN MEKTEBİ

n

13/06/2017 - 12:07 EMANET AHLAKI

n

13/06/2017 - 11:59 RAMAZAN MEDENİYETİ

n

19/04/2017 - 03:16 HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU: DARU'S-SELAM

n

28/03/2017 - 02:41 SANAL DÜNYA VE  DEĞİŞEN MAHREMİYET

n

17/02/2017 - 03:17 PARALEL DİNLERİ KİMLER SEVER

n

17/02/2017 - 12:40 “HADİS İLMİ”NİN İSLÂMÎ İLİMLER ARASINDAKİ YERİ

n

13/02/2017 - 12:17 KALPLERİNDE MARAZ BULUNANLAR: MÜNAFIKLAR

n

01/02/2017 - 11:12 TEFRİKAYA DÜŞENLER GİBİ OLMAYIN

n

29/12/2016 - 10:25 BİR GÜVEN ABİDESİ:  Muhammedü’l-Emin

n

19/12/2016 - 04:10 Fitne ve Fesadın Başka Bir Versiyonu: İFTİRA VE SUÇLAMA

n

18/10/2016 - 11:53 Bir Mektep Olarak CAMİ

n

26/09/2016 - 11:04 Peygambersiz İslam Söylemi

n

22/09/2016 - 12:08 VİCDANIMIZIN "Selfie"SİNİ ÇEKEBİLİR MİYİZ ?

n

21/09/2016 - 02:57 Boş Vakit mi Dediniz?

n

10/08/2016 - 01:00 RASULULLAH (S.A.S.) BÖYLE BUYURDU

n

10/08/2016 - 12:44 Narsisistik Kişilik

n

14/06/2016 - 11:32 Ramazanda Gönülden Tevhidi Yaşamak

n

06/06/2016 - 02:55 Kur’an İkliminde İyiliklerle Dinamik Bir Hayat İnşası

n

02/06/2016 - 04:44 Ramazan ve iYiLiK

n

02/05/2016 - 12:25 HZ. PEYGAMBER’İN MESAJINI DOĞRU ANLAMAK

n

08/04/2016 - 03:14 Yoğunlaşmış İbadet Mevsimi: “Üç Aylar”

n

24/03/2016 - 10:35 DUANIZ OLMASA

n

24/03/2016 - 10:31 SAHÂBE’NİN PEYGAMBER SEVGİSİ

n

01/02/2016 - 11:48 ZÂLİME HAKKI SÖYLEMEK

n

19/01/2016 - 04:35 ZOR ZAMANDA Müslüman Olmak

n

18/01/2016 - 02:04 Huzurda Huşu ile Durmak

n

18/01/2016 - 01:22 Alnı Secdeye Varan Simalar

n

14/12/2015 - 11:41 HZ. ALİ (Ö: 40/660)’NİN KUR’AN-I KERİM ANLAYIŞI

n

01/12/2015 - 02:21 SAHÂBE’NİN PEYGAMBER SEVGİSİ

n

26/11/2015 - 02:10 Namaz: Divan-ı İlahîde Durup Tevhide Ermektir

n

19/11/2015 - 03:13 Kur’an ve Sünnet Perspektifinden Bilgi AHlAKI

n

19/11/2015 - 03:11 İlim, Marifet ve Hikmet İlişkisi

n

22/10/2015 - 12:39 Söz mü Sükût mu?

n

09/10/2015 - 02:23 Haccın Evrensel Boyutu

n

07/09/2015 - 04:20   KURBAN

n

07/09/2015 - 04:14 Mescitler Arasında Mescid-i Aksa’ya Dair

n

06/07/2015 - 12:25 SADAKA-İ FITIR

n

06/07/2015 - 12:23 TERAVİH NAMAZI

n

23/06/2015 - 03:48 Şeytanın Telkini VESVESE

n

19/06/2015 - 04:50 RAMAZAN

n

15/06/2015 - 06:11 Kardeşlik ve Dostluğa Açılan Pencere SELAM

n

15/06/2015 - 03:24 Vücutta Dolaşan Sinsi Düşman: Şeytan

n

12/06/2015 - 03:38 İnsanın Temel Bir Zaafı

n

12/06/2015 - 03:07 Mültecilere Hicret Yurdu            ya da Muhacire Ensar Olmak

n

06/05/2015 - 02:27 DERİN BİR MUHALEFET

n

27/04/2015 - 12:31 Merhameti Kuşanmak

n

27/04/2015 - 12:30 Şiddet Karşısında rahmet Peygamberi 

n

17/01/2015 - 04:13 HADİSLERİN DOĞRU ANLAŞILMASINDA VE YORUMLANMASINDA TAKİP EDİLECEK YÖNTEM

n

23/12/2014 - 04:13 Müslümanın Varlıkla İmtihanı

n

23/12/2014 - 04:12 İslami Bakışla Varlık ve Servet Algımız

n

16/12/2014 - 02:50 SÜNNET VAHİY İLİŞKİSİ

n

27/10/2014 - 03:06 Sabır-Sâbir

n

24/10/2014 - 04:08 Hz. Peygamber ve Genç Sahabiler

n

24/10/2014 - 03:59 Okunması Gerekenler (12)

n

24/10/2014 - 03:53 İslam’ın Gençlik Tasavvuru

n

04/07/2014 - 03:29 BORÇ ve KARZ-I HASEN

n

30/06/2014 - 04:46 Ramazan İklimi ve Helal Kazanç Bilinci

n

09/06/2014 - 11:33 ATÂLETİ TATİL ZANNETMEK

n

05/05/2014 - 02:42 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)’İN ADÂLET ANLAYIŞI

n

09/04/2014 - 02:07 BİR YÖNETİCİ OLARAK RASULULLAH

n

21/03/2014 - 04:40 Allah’ın Korumasını Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazı

n

10/02/2014 - 02:47 Değerini Bilemediğimiz İki Eşsiz Nimet: Sağlık ve Boş Zaman

n

04/10/2013 - 05:02 “Hakikat”in Nihai Temsilcisi:  Hz. Muhammed (s.a.s.) 
 

Site İçi Arama

5 Muharrem 1447 |  01.07.2025

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalb, bunların hepsi ondan sorumludur.

( İsrâ sûresi - 36)

Bir Hadis

İbnu Mes'ud Radiyallahu Anh'tan rivayetle Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vessellem buyurdular ki:

"ALLAH, mü'min kulunun tövbesinden, tıpkı şu kimse gibi sevinir; 'Bir adam hiç bitki bulunmayan, ıssız, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceğini ve içeceğini üzerine yüklemiş olduğu bineği ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) başını yere koyup, uyur. Uyandığı zaman görür ki, hayvanı başını alıp gitmiştir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düşüp: 'Hayvanımın kaybolduğu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayım.' der. Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine başını koyup uzanır. Derken bir ara uyanır. Bir de ne görsün! Başı ucunda hayvanı durmaktadır, üzerinde de yiyecek ve içecekleri.

İşte ALLAH'ın, mü'min kulunun tövbesinden duyduğu sevinç, kaybolan bineğine azığıyla birlikte kavuşan bu adamın sevincinden fazladır."

(Buhari, Da'avat 4)

Bir Dua

Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Allah’ım! Beni, önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden (gökten) gelecek tehlikelere karşı koru, altımdan (yerden) gelecek tehlikelerden senin azametine sığınırım.”

(Hâkim, Deavât, No:1902, I, 517)

Hikmetli Söz

Başlangıçta her şey
hayaldir. Süleymaniye
kubbeleri yeryüzünü
örtmeden evvel,
Selimiye minareleri
gökyüzüne set
çekmeden evvel birer
hayaldiler!

Canlı yayın

İslam Ansiklopedisi

  Tasarım : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com