Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 1457
Toplam 15284711
En Fazla 20355
Ortalama 2610
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 
 
PARALEL DÝNLERÝ KÝMLER SEVER
“Þüphesiz Allah katýnda din Ýslâm’dýr. Kitap verilmiþ olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sýrf, aralarýndaki ihtiras ve aþýrýlýk yüzünden ayrýlýða düþtüler.” (Âl-i Ýmran,3/19)
17/02/2017
Ýnhirafya da Parelel Din
 
Hangi sebepten olursa olsun, tarihten beri hak dinden olan sapmalara, asýl özden kopuþlara, inhiraf diyoruz. Bu inhiraflar neticesinde ortaya çýkan, inanç sistemlerine uydurma din, þimdilerde paralel din deniyor.
 
Ýnhiraf’ýn aslý “ha-re-fe”dir. Bunun masdarý harf (çoðulu; huruf, ahruf); bir nesnenin ucu kenarý demektir. Gramerde (nahiv’de) kelimeleri birbirine baðlayan uç, bildiðimiz harf demektir. 
 
Ayný kökten gelen tahrif; bir nesneyi bir tarafa eðmek manasýndadýr. Tahrifu’l-kelâm; bir sözün manasýný, ihtimalin bir ucuna koymak, hamletmek demektir.1(bkz: Nisâ 4/46. Mâide 5/41. Bakara 2/75)
 
Ýnhiraf; bir þeyden sapma, baþka bir tarafa meyletme (münharif olma), dönme, doðru yoldan çýkma, deðiþme, bozulma, kýrýklýk anlamlarýna gelir.2
 
Biz bununla burada Vahyin ilk nuzûlünden itibaren ana gövdeden, Tevhid inancý ve anlayýþýndan, Kur’an’dan ve sahih Sünnet’ten sapmalarý kasdediyoruz. Siz buna “kopuþ” da diyebilirsiniz.
 
Ýlk Dinden Sapmalar (Ýnhiraf)
 
Ýslâm inancýna göre dini vahiy yoluyla bildiren Allah'týr; bütün gerçek dinler Allah'tan gelmiþ ve safiyetlerini koruduklarý sürece yürürlükte kalmýþtýr. Ýlk insan ayný zamanda ilk peygamberdir ve kendisine bildirilen din de tevhid dinidir. Bundan dolayý Hz. Âdem'den Hz. Muhammed'e kadar bütün peygamberlerin getirdiði hak dinlerin ortak adý Ýslâm'dýr.
 
Kur’an þöyle buyuruyor:
 
“Ýnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarýcýlar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanlarýn anlaþmazlýða düþtükleri þeyler konusunda, aralarýnda hüküm vermek üzere kitaplarý hak olarak indirdi.” (Bakara, 2/213)
 
Sosyolojik araþtýrmalar insanlýðýn ilk dîninin tevhid dîni olduðunu isbatlar mahiyettedir.3Müslümanlarýn hazýrladýðý dinler tarihi ilminin amaçlarýndan bir tanesi de insanlýðýný ilk inancýnýn Tevhid olduðunu isbat etmektir. Ýlk insanlardan beri ortaya çýkan sayýsýz dinin, ya da dine benzeyen hayat anlayýþlarýnýn aslý Âdem’e  ve daha sonraki peygamberlere indirilen Ýslâm idi.
 
Peygamberlerin öðrettiði hak dini unutanlar veya beðenmeyenler kendileri din uydurdular, ya da uydurulmuþ dinlerden birine tabi oldular.Bu olgu bugün de deðiþmemiþtir. Nitekim Hz. Nuh (a.s.) peygamber olarak gönderilmesinden anlýyoruz ki âdemoðullarý babalarýnýn öðrettiði Tevhid dininden uzaklaþmýþlar, baþka inançlar, baþka ibadetler uydurmuþlar, âlemlerin Rabbi yerine uydurma ilahlara tapar hâle gelmiþler.
 
Kur’an’a göre Allah (c.c.) insanlýða peygamberler aracýlýðýyla tek bir din göndermiþtir. Bunu muhtelif âyetlerde haber veriyor. (bkz: Âl-i Ýmran, 3/19. Þûrâ 42/13)
 
Ancak birileri kendilerine “Ýlim”, yani vahiy gelmesine raðmen, dini anlama konusunda tefrikaya düþtüler. Sonra herkes kendi anladýðýný din zannetti. (Bakara, 2/213)
 
“Þüphesiz Allah katýnda din Ýslâm’dýr. Kitap verilmiþ olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sýrf, aralarýndaki ihtiras ve aþýrýlýk yüzünden ayrýlýða düþtüler.” (Âl-i Ýmran,3/19. Ayrýca bkz: Câsiye 45/17. Beyyine 98/4-5. Þûrâ 42/14)
 
Kendilerine gelen vahye ve ilâhi kitaba, önlerinde örnek bir elçiler olmasýna raðmen “kitap ehli”, bu ilâhi dinden inhiraf ettiler. Ona ekleme ve çýkarma yaptýlar. Hem dinin inanç esaslarýný, hem de ibadet þekillerini deðiþtirdiler. Yeni iman esaslarý ve ibadetler uydurdular. Bir müddet sonra da -her nekadar bazý izler taþýsa da- peygamberlerin öðrettiði Ýslâm yerine insan yapýsý yahudilik ve hýrýstiyanlýk ortaya çýktý.
 
Ýslâm tarihinde, özellikle ilk dönemdeki siyasi çekiþmelerden sonra ortaya pek çok hizip, grup, mezhep (fýrka) çýktý. Bunlarýn bir kýsmý Ýslâmý/Kur’an’ý veya Peygamber’in mesajýný anlama, yorumlama, farklý uygulama veya siyasi faaliyet olarak kalsa da, bir kýsmý Din’i kendi hevâlarýna göre anladýlar. Ýnanç ilkesi hâline getirdikleri yorumlar, dini algýlama biçimleri, ne Kur’an’a uygundu, ne de Peygamberin mesajýna. Öyle ki Ýslâm’ýn bütün inanç ve ibadet ilkelerini kendilerine göre, Kur’an’a taban tabana zýd bir þekilde anladýlar. Þüphesiz ki bu, Ýslâm’dan, vahiyden bir sapma idi.
 
Bunlar her ne kadar mezhep, cemaat, hizip adý ile anýlsa da, Ýslâm’a nisbetle her biri bir uydurma din gibidirler. Nitekim müslümanlarýn arasýndan çýktýðý halde, Ýsmailiyye, batýnîler (pek çok grub), Dürzîler, Yezidîler, Bahâîler, Kadýyânîler anlayýþ ve yorumlarý, inanç ve eylemleri ile dalâlet ehli olarak nitelendirildiler.
 
Parelel (uydurma) din anlayýþý ve faaliyeti bunlarla sýnýrlý kalmadý. Zira parelel din bir zihniyettir. Bir grup (fýrka), mezhep, tarikat, hizip veya cemaat mensubu, kendi grubunun Kur’an’a uymayan itikadî görüþlerini ve ritüelleri ibadet diye kabul eder ve yaparsa parelel din uydurmuþ demektir.
 
Parelel (uydurma) din anlayýþýnýn genel özellikleri þöyledir.
 
Kendilerine Uygun Bir Din Anlayýþýna Sahiptirler
 
Âyetleri ve hadisleri kendi baðlamýndan uzak, Kur’an ve Sünnet kontekstinden uzak, Tevhidî anlayýþa zýt, Ýslâm açýsýnda þirk ve küfür (inkâr) sayýlabilecek yorumlarý din zannederler. Bunlar Dinin kabýna uymalarý gerekirken, dini kendi kalýplarýna uydururlar. Bundan dolayý fýrka fýrka olurlar. Sonra da þöyle derler: “Biz haktayýz, baþkalarý bâtýlda. Bir kurtulacaðýz, diðerleri helâk olacak.”Kendilerini Nuh’un gemisi, diðerlerini Nuh’un gemisine binmeyi akýl edemeyen zavallýlar olarak görürler. Böylece her grup kendi elindeki ile, içinde bulunduðu yapý ve anlayýþla övünüp durur.
 
Kur’an bu tehlikeye ve vahye zýt bu tutuma “tefrika baðlamýnda” iþaret ediyor. Bu tutum Dini kenihevâsýna, kendi mezhebine, kendi tarikatýna göre anlayýp onu hak, diðer yorumlarý, cemaatleri din dýþý sayma saplantýsýdýr. “Dinlerini parçalayan (ferrakû) ve bölük bölük (þiyean) olanlardan (olmayýn. Bunlardan) her fýrka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir.” (Rûm, 30/32. Bir benzeri: En’am, 6/159)
 
Ýslâmî Kavramlarý Deðiþtirirler 
 
Ýslâm’ýn kavramlarýnýn anlamý, medlûlü ve maksadý Kur’an ve Sünnet’e uygun anlaþýlmasý ve kullanýlmasý gerekir. Zira kavramlarý isabetli anlamak onlarla ifade edilen mesajýn da doðru anlaþýlmasýný saðlar. Ancak üzülerek söyleyelim ki Ýslâm’ýn kavramlar tarihten beri, -özellikle bu inhiraf eden gruplar tarafýndan- baðlamýndan  koparýldý, yanlýþ anlaþýldý, içleri boþaltýlýp kendi iddialarý ile dolduruldu. Üstelik geçmiþte yanlýþ anlaþýlan kavramlar, bugün de yanlýþ anlaþýlmaya  devam ediyor.  Mesela; þehâdet/þehid, þûra, vel-evliyâ, kerâmet, seyyid, ulu’l-emr, sünnet, itaat, biat, kader, mezhep, tarikat, þefaat, cihad, âlim, hizmet, himmet, diyaloð (teâruf), sadaka, imam, uhuvvet, nur, mezhep, mehdi, ictihad, fýrka-i naciye gibi nice kavramlar bu hengâmede kurban gittiler. Yanlýþ anlaþýldýlar, yanlýþ yerlerde kullanýldýlar, yanlýþ kimselere yafta olarak yapýþtýrýldýlar.
 
Kendilerine Kitap Verildiðini Ýddia Ederler
 
Bunlarýn ya liderleri kendilerine ötelerden kitap verildiðini, peþlerine gidenlere sunduklarý metinlerin ve sözlerin kendilerine ait olmadýðýný yukarýdan aldýklarýný ileri sürerler, ya da baðlýlarý peþlerine gittikleri liderlerinin böyle olduðuna, ilmi dokunulabilir nesnelerden deðil, asýl kaynaðýndan aldýklarýna inanýrlar. Öyle olunca bunlarýn din adýna söyledikleri, ya da Kur’an yorumu, olarak söyledikleri veya yazdýklarý, din diye anlattýklarý tartýþmasýz kabul görür.
 
Bu gibi liderlerin, öncülerin baðlýlarý onlarýn kitaplarýna kutsallýk verirler. HâlbukiKur’an böylelerini yalanlýyor.(Bkz: Bakara, 2/79. En’am, 6/21, 93, 144, 156-157. A’raf 7/37 ve diðerleri)
 
Bazýlarý üstatlarýnýn böyle olduðuna inanmayanlarý, ya da karþý gelenleri kâfirlikle, zýndýklýkla suçlarlar. Onu tenkit edenleri ya kitabýn kendisinin, ya da liderlerinin çarpacaðýna inanýrlar. Týpký peygamberlerini ilâhlarýnýn çarpmasýyla tehdit eden Hûd kavmi gibi. (Hûd 11/53-55)
 
Kur’an’ýn dediðine göre böyleleri þeytanýn evliyasýdýr. Þeytan da kendi dostlarýna fýsýldayýp (vahyedip) duruyor.(En’am, 6/121. Þuarâ 26/221-223. Bkz: Ýbni Kesir, Muh. Tefsir, 1/613)
 
Lidere/Ýmama Kayýtsýz Þartsýz Teslimiyet Esastýr
 
Bu gibi cemaatlerde ölmüþ veya yaþayan imama, lidere, þeyhe, baþkana kayýtsýz þartsýz, “ðassalýn elindeki cenaze gibi” teslim olurlar. Her emrine uymak üzere biat ederler. Karþý gelmek, tenkit etmek, þüphe etmek veya karþý görüþ beyan etmek genellikle yasaktýr ve dýþlanmayý gerektirir. Liderlerine bu þekilde biat edenler için artýk ölçü Hak ve hakikat, Kur’an ve Sünnet, akýl ve kevnî ayetler deðil; liderlerinin dedikleri ve yazdýklarýdýr.
 
Kurtarýcý Bekleme Anlayýþý Vardýr
 
Kur’an insanlarýn nasýl kurtulabileceklerini, dünya ve âhiret mutluluðunun nasýl kazanacaklarýný göstermesine, Peygamber (s.a.s.) bunu yaþayýp ümmetine öðretmesine raðmen uydurulan dinin mensuplarý, kurtuluþu baþka yerde ararlar. Baðlandýklarý liderin kendilerini dünyada, bir kýsmý da âhirette kurtaracaðýna inanýrlar. Onlarýn olaðanüstü güçleri olduðuna, ya da Allah’a yakýn olduklarýný zannederler. Bu yüzden kendilerine yardýmcý olmalarý için onlara baðlanmayý, itaat etmeyi, onlarýn uðruna fedakârlýkta bulunmayý, onlara hizmet etmeyi, öðretilerini yaymayý inançlarý açýsýndan gerekli görürler. Bir kýsmý yaþayan, bir kýsmý da ölen liderlerini mehdi olarak görürler ki bir gün gelip kendilerini kurtaracaðýna, düþmanlarýný yok edeceklerini beklerler.
 
Atalar Dinine Baðlýdýrlar
 
Uydurulan din mensuplarýnýn büyük bir kýsmý önceki atalarýndan gördüklerine tabi olurlar. Onlardan kendilerine tevarüs eden ne varsa, inanç, âdet, anlayýþ, ahlâk, töre, duygu, düþünce, dost, düþman ve hedef. Sorgusuz sualsiz kabul ederler. Onlarý sorgulamayý düþünmezler. Zira doðruluklarýndan þüpheleri yoktur. Neden? Çünkü atalarýndan, yani önceki liderlerinden, efendilerinden, büyüklerinden gelmektedir. Onlara göre her þeyde ölçü Allah’tan gelen vahiy deðil, atalardan intikal eden þeylerdir.
 
HâlbukiKur’an atalardan tevarüs eden þeyleri din edinenleri kýnýyor. (Bakara, 2/170. Mâide, 5/104. Enbiyâ, 21/51-54. Zuhruf, 43/22-24)
 
Ýslâm dünyasýnda tarihi süreçte ortaya çýkan nice batýnî (sübjektif) yorumlar, dinin kendisi zannedildi. Bu yorumlar hem yanýlmaz zannedilen önderlerin görüþleri, hem uydurma hadis ve haberlerle desteklendi. Böylece ortaya din adýna uydurulan bir çokbid’atler atýldý, yeni ritüeller, ibadetler icat edildi. Zamanla bunlar asýl ibadetlerin yerini aldý. Bu cemaatlere baðlananlar bunlarý o kadar benimsediler ki, din adýna bunlardan baþkasýný bilmez oldular.
 
Hedef Ýçin Her Þeyi Meþru Görürler
 
Bu yapýlarýn baðlýlarý belirledikleri hedefe varmak için her þeyi mübah bilirler. Takýyyenin en þahânesini kullanýrlar, yalanýn her çeþidine baþ vururlar. Hile, adam kandýrma, uyutma, hayalperestlik, uçuk vaadler, dünyalýk ve âhiretlik cennetler, siyasi ikbal, manevi makamlar vaadleri ve benzeri her þey. Hedefe varmak için ihanet de edebilirler, gerekirse cinayet bile iþleyebilirler.
 
Emperyalistler ve Diktatörler Parelel Dini Çok Severler
 
Evet, tarihte siyasîveya ferdî hakimiyet kurmak, etrafýna adam toplamak, baþkalarýnýn sýrtýndan geçinmek isteyenler parelel dinleri çok severler. Zira bu din anlayýþý kullanýlmaya uygun, onlarýn hedeflerinde araç olabilecek özelliktedir.
 
Öteden beri emperyalistler; yani baþka ülkeler ve kesimler üzerinde hesabý olanlar da parelel dinleri severler.
 
Onlar bugün kendilerinin Ortadoðu dedikleri coðrafyadan ellerini çekmezler, yakasýný býrakmazlar. Bugüne kadar olduðu gibi bundan sonra da oraya karýþacaklar, karýþtýracaklar, kontrolden çýkmamasý için ellerinden geleni yapacaklar.
 
Bunun dört tane önemli sebebi vardýr:
 
1-Ýslâm tehlikesi
 
2-Petrol
 
3-Su yollarý, stratejik coðrafya olmasý
 
4-Ýsrail’in güvenliði
 
Bu sebeple onlar ya kendi hakimiyetlerine, faaliyetlerine, çýkarlarýna zarar vermeyecek parelel din oluþumlarýndan razýdýr, ya da Ýslâm’ýn kendilerine çýkarlarýna zarar vermeyecek þekilde anlaþýlmasýný isterler. Ýslâmý toptan yok edemeyeceklerine göre kontrol edilebilir bir dindarlýk tercih edilir. Bunu da en fazla liderlere, þeyhlere, aðalara sýkýsýkýya baðlý, biat etmiþ cemaatler üzerinden yaparlar. Zira bir ülkeyi veya halký iþgal etmektense onlarýn liderlerini teslim almak, ya da onlara kullanýlabilir bir lider tayin etmek daha kestirme bir yoldur.
 
Bu yüzden -“paralel din, uydurulan din, bid’at ve hurâfelerle iþgal edilmiþ din” ne derseniz deyin-, yani Kur’an ve Sünnet’ten koparýlmýþ din anlayýþlarý, uyuþuk dindarlar onlarýn çok iþine yaradý, yarýyor. Onlar bu þekilde olan cemaatleri, yapýlarý desteklerler. Öyle yapýlarýn ortaya çýkmasý için çok çaba gösterirler. Avrupada belki ikiyüz seneden beri geliþen oryantalizm çalýþmalarýnýn bir hedefi de budur.
 
Dindarlarý kontrol altýnda tutmak, zararlarýný, azaltmak, hesaplarýnýn önünde ayak baðý olmalarýný önlemenin bir yolu da budur. Bir ülkede etkin olmak, ya da o ülkeyi iþgal etmek isteyen emperyalistler, o ülkenin kralýný, þefini, askeriyesini veya bürokrasisini, aydýnlarýný, ya da cemaatlerini ele almayý denerler. Bu saðlandýktan sonra oraya asker çýkarmaya, fiili iþgale ihtiyaç kalmaz. Ðassalýn elindeki meyyit gibi liderine, baþkanýna, þeyhine, imamýna baðlanmýþ (biat etmiþ), aklý ve iradesi devre dýþý kalmýþ, narkozlanmýþ, uyuþturulmuþ, köle ruhlu sürüyü gütmek daha kolaydýr.
 
Öteden beri bir çok siyasetçi, diktatör ve emperyalistler bu baþarý þansý yüksek metodu denediler ve denemeye de devam ediyorlar.
 
Tasavvurunu, zihnini ve hayat felsefesini, dünya görüþünü ve kiþiliðini Vahy’e göre kuran kiþiler; köle, uydu, uþak, hain, dönek, rezil kullanýmlara alet olmazlar. Onlarýn kiþiliklerini Kur’an inþa eder, hükümleri yön verir. Kendilerini teslim almak, ülkelerini, deðerlerini, zenginliklerini, hatýralarýný yaðmalamak isteyenlere teslim olmazlar. Görünen ve görünmeyen, kültürel, ekonomik, askeri, moral saldýrýlara direnirler. Kimliklerine her þartta ve ortamda sahip olurlar. Empeyalistlerin ve diktatörlerin oyunlarýný iþte bu gibi müslümanlar bozarlar. Onlarýn tekerleklerine çomak sokarlar. Onlar bâtýl, sapýk, uyuþturan, köleleþtiren, aþaðýlatan anlayýþlara pirim vermezler. Topraklarýnýn ve mukaddesatlarýnýn yýlmaz savunucularýdýr. Üzerlerinde oynanan oyunlarý, yapýlan hesaplarý, iþletilen hile ve fitneleri  ferasetleri anlar ve ona göre tedbir alýrlar
 
Zira kiþiliði ve dünya görüþü vahiyle inþa edilmiþ bir müslüman, asla ihanetin, yaðmanýn, zulmün, teslimiyetçiliðin, taklitçiliðin, korkaklýðýn, pýsýrýklýðýn aleti olmaz, Allah’tan baþka bir gücün önünde eðilmez. Ölüm korkusuyla veya dünyalýk çýkar kaygýsýyla yanlýþlýklara eleman, þeytana asker olmaz. O her açýdan yiðit ve mücahidtir.
 
Emperyalistler ve zalimler, hainler ve sömürücüler, þeytana papucunu ters giydiren üçkaðýtçýlar, þeytanî iþleri sevenler, vahyin öngördüðü gibi olmaya çalýþan müslüman tipinden hoþlanmazlar.
 
Buna karþýn ölçüsü hak ve hakikat olmayanlarý, aklýný ve iradesini birilerine teslim edenleri, o birileri rahatlýkla güderler. Bunlar kendilerine empoze edilen din anlayýþýný tereddütsüz kabul ettikleri için, aðalarý bunlarý, Ýslâm’ýn izin vermediði, ama Ýslâm boyasý sürülmüþ yanlýþ hedeflere kolaylýkla sürülebilirler.
 
Böyle yapýlanmýþ bir kitlenin, cemaatin baþýndaki elde edilirse o kitle ele geçirilmiþ olmaz mý?Liderleri tarafýndan uyuþturulmuþ bir kitlenin baþýndaki teslim alýnýrsa, o kitle doðrudan teslim alýnmýþ olmaz mý? Ýslâm âleminde bu gibi yapýlanmalarýn arttýðýný, çoðunluðun böyle cemaatlere biat ettiðini, gruplara bölündüðünü düþünelim, emperyalistlerin iþi daha kolay olmaz mý?
 
Bunlarýn zihinleri liderleri tarafýndan, liderlerinin zihni de o ülke üzerinde hesabý olanlarýn iþgaline uðrarsa; hesap, iþgal, kullanma ve ihânet tamam demektir.
 
Þu örnek konu açýsýndan dikkat çekici:Ali Þeriâti’nin “Sosyoloji” adlý kitabýnda okumuþtum. Aklýmda kaldýðýna göre þöyle anlatýyordu.“Pariste doktora yaparken Renault Fabrikasýnýn sosyoloð aradýðýný duydum (veya ilanýný gördüm). Ýlgimi uyandýrdý ve merak ettim, bir otomobil fabrikasýnýn sosyoloð ile ne iþi olabilirdi? Hani teknik eleman, mühendis, pazarlamacý neyse; otomobil fabrikasý ve sosyoloð? Müracaat ettim. Ýþ görüþmesi yaparken yetkiliye sordum. Niçin sosyoloð? Cevap: Biz arabamýzý satacak pazar arýyoyuz, deðil mi? Diyelim bir ülkeye araba satmak itiyoruz, mesela bir Afrika ülkesine. Önce sosyoloji uzmanýmýz gider o ülkedeki toplumsal yapýyý inceler. Aþiret varsa onu, durumlarýný, inançlarýný, tutumlarýný, geleneklerini, zevklerini vs. inceler ve bize rapor eder. Deðerlendirmeden sonra biz de anlarýz ki falanca kabile müþterimiz olabilir. O zaman pazarlama elemanlarýmýzý gönderir, önce kabile reisine arabamýzý hediye ederiz. Tabi yanýnda arabayý kullanmayý öðretmeyi, yol yapmayý, bozulunca tamir etmeyi, eskiyince yenisini vermeyi de taahhüt ederek. Bir müddet sonra o kabile veya Afrika ülkesi pazarýmýz olur.” Yani kabile reisini ya da o ülkeyi yöneten diktatörü kafaya aldý mý, ya da kendilerine baðladý mý gerisi çorap söküðü gibi gelir.
 
Emperyalistlerin uydurulan dinlere, Ýslâma uymayan tarikat, hizip  anlayýþlarýna, Vahyin uzaðýndaki yapýlanmalara, sýký cemaatlere ve özellikle onlarýn liderlerine neden yatýrým yaptýklarý daha iyi anlaþýlýyor.
 
Ýman Edene Düþen
 
Din’i, Allah’ýn vahiy yoluyla gönderdiði Kur’an’dan ve onun sevgili Peygamberi’nin (s.a.s.) öðrettiði gibi öðrenmek, onun uyguladýðý gibi uygulamaktýr. Bu hakikate sýmsýký yapýþmak ve Hak dinin ilke ve ölçülerine mümkün olduðu kadar uymaktýr. Zira Din koyma yetkisi O’naait olduðu gibi, hayat da, ölüm de, Cennet de, Cehennem de O’na aittir.
 
Kur’an iman edenlere þöyle sesleniyor:
 
“Gönülden katýksýz baðlýlar’ olarak, O’na yönelin ve O’ndan korkup-sakýnýn, dosdoðru namazý kýlýn ve müþriklerden olmayýn.” (Rûm, 30/30)
 
“Þüphesiz bu, benim dosdoðru yolumdur. Buna uyun. (Baþka) yollara uymayýn. Zira o yollar sizi Allah'ýn yolundan ayýrýr (teferraka). Ýþte sakýnmanýz için Allah size bunlarý emretti.” (En’am, 6/153)
 
“Kendilerine apaçýk deliller geldikten sonra parçalanýp ayrýlýða düþenler gibi olmayýn. Ýþte bunlar için büyük bir azap vardýr.” (Âl-i Ýmran, 3/105)
 
Biz insanlarýn doðru olmama ihtimali olan görüþlerine deðil, Allah’ýn dini Ýslâma (vahye) tabi olmakla mükellefiz.
 
 
Dipnot
 
1- el-Isfehânî, R. el-Müfredât, s: 163)Kur’an’da bir kaç yerde geçiyor.
 
2- Devellioðlu, F. Osmanlýca Sözlük, s: 438
 
3- Tümer, G. TDV Ýslâm Ansiklopedisi, 9/317
 
Hüseyin Kerim ECE / Vuslat Dergisi
 

Bu yazý 2699 defa okunmuþtur...

Yorum Ekle

Yazdýr

YORUM LÝSTESÝ

KATEGORÝDEKÝ DÝÐER HABERLER

n

12/02/2024 - 10:58 ÜMMET OLMAK

n

27/11/2023 - 09:29 ÝMAN VE SAMÝMÝYET

n

08/08/2022 - 10:21 ÝSLAM’IN ASLÝ KAYNAKLARINI DOÐRU ANLAMANIN YÖNTEMÝ ÜZERÝNE

n

04/10/2021 - 11:28 KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAN NAMAZ HANGÝ NAMAZDIR?

n

24/05/2021 - 03:53 GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ:  SALÝH VE BAKÝ AMEL

n

05/04/2021 - 08:34 FELSEFENÝN ÇALDIÐI ÝNSANLAR

n

08/03/2021 - 11:02 TEVHÝDDEN HÝDAYETE  NEBEVÝ RÝSALET

n

12/01/2021 - 11:25 ÝÞTE TOPLUMUMUZUN HÂLÝ BU

n

06/10/2020 - 02:15 PEYGAMBER EFENDÝMÝZÝN HÝCRET YOLCULUÐU

n

06/10/2020 - 11:27 ÞEHÝTLER ÖLMEZ!

n

31/08/2020 - 04:09 SONUÇLARI ÝTÝBARIYLA ÝSTÝÐFAR VE TÖVBE / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

06/07/2020 - 09:49 GENÇLÝK NEREYE GÝDÝYOR? / Abdülhamit Kahraman

n

25/06/2020 - 10:51 ÞÝMDÝ TAM ZAMANI / Abdülhamit Kahraman

n

18/05/2020 - 12:33 CÂMÝLER KAPATILDI  CUMALAR KALDIRILDI AMA.. / Abdülhamit Kahraman

n

23/04/2020 - 04:29 RAMAZANDA HAYATIN VE ÖLÜMÜN MUHASEBESÝNÝ YAPMAK / Dr. Muhlis AKAR 

n

23/04/2020 - 02:47 ÞEHR-Ý RAMAZAN VE SORUMLULUK BÝLÝNCÝ / Prof. Dr. Ramazan ALTINTAÞ

n

06/04/2020 - 10:26 HER HÂLÝMÝZE ÞÜKREDEBÝLMEK / Dr. Lamia LEVENT ABUL

n

30/03/2020 - 10:30 KULLUÐUN EN GÜZEL KIVAMI: ÝHSAN / Prof. Dr. Safi ARPAGUÞ

n

16/12/2019 - 10:13 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) DÖNEMÝNDE ÝLÝM / Prof. Dr. Þakir GÖZÜTOK

n

30/08/2019 - 10:56 HARAMDAN HELALE HÝCRET ETMEK

n

29/08/2019 - 02:59 ZÝKÝR: KALPLERÝ DÝRÝLTEN ÝKSÝR

n

17/12/2018 - 01:05 ALLAH’A YÖNELÝÞ BÝLÝNCÝNÝ TAZELEME: TÖVBE

n

17/12/2018 - 12:56 MANEVÝ ARINMA: TÖVBE

n

19/11/2018 - 10:47 Ýnancý kuþanan gençler

n

19/11/2018 - 10:42 Hz. Peygamberi Gençlere Anlatabilmek

n

17/10/2018 - 03:38 Mescitlerde Namaz Kýlmak ve Takva Sahibi Ýmam Olmak

n

30/03/2018 - 12:31 DEÝZMÝ VE ATEÝZMÝ BESLEYEN ÖNEMLÝ BÝR FAKTÖR ÝBADETSÝZLÝ

n

29/03/2018 - 12:11 MÜSLÜMANLARIN ÝLK KIBLESÝ MESCÝD-Ý AKSA VE MÜBAREK ÞEHÝR KUDÜS

n

04/01/2018 - 10:52 NEFÝS ÝLE MÜCADELE CÝHAD-I EKBER

n

03/01/2018 - 11:14 DÝNÎ TEBLÝÐDE DÝL VE ÜSLUP NASIL OLMALIDIR?

n

14/11/2017 - 11:22 HZ. PEYGAMBER’Ý GÜNÜMÜZ ÝNSANINA DOÐRU ANLATMAK

n

02/10/2017 - 04:02 ÝNSAN ONURU VE ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:31 ASIL DÝN AÞIRI YORUM

n

02/10/2017 - 03:08 DÝN GÜVENLÝÐÝ BAÐLAMINDA DÝNÝN DOÐRU ANLAÞILMASI VE YORUMLANMASI

n

19/08/2017 - 09:04 Kurban ya da Baþýndan Serçe Geçen Bir Çocuktur  ÝSMAÝL

n

12/07/2017 - 10:42 ÝNSANLIÐA KARÞI EN BÜYÜK GÜNAH:  FÝTNE

n

13/06/2017 - 12:14 RAMAZAN MEKTEBÝ

n

13/06/2017 - 12:07 EMANET AHLAKI

n

13/06/2017 - 11:59 RAMAZAN MEDENÝYETÝ

n

19/04/2017 - 03:16 HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU: DARU'S-SELAM

n

28/03/2017 - 02:41 SANAL DÜNYA VE  DEÐÝÞEN MAHREMÝYET

n

17/02/2017 - 03:17 PARALEL DÝNLERÝ KÝMLER SEVER

n

17/02/2017 - 12:40 “HADÝS ÝLMÝ”NÝN ÝSLÂMÎ ÝLÝMLER ARASINDAKÝ YERÝ

n

13/02/2017 - 12:17 KALPLERÝNDE MARAZ BULUNANLAR: MÜNAFIKLAR

n

01/02/2017 - 11:12 TEFRÝKAYA DÜÞENLER GÝBÝ OLMAYIN

n

29/12/2016 - 10:25 BÝR GÜVEN ABÝDESÝ:  Muhammedü’l-Emin

n

19/12/2016 - 04:10 Fitne ve Fesadýn Baþka Bir Versiyonu: ÝFTÝRA VE SUÇLAMA

n

18/10/2016 - 11:53 Bir Mektep Olarak CAMÝ

n

26/09/2016 - 11:04 Peygambersiz Ýslam Söylemi

n

22/09/2016 - 12:08 VÝCDANIMIZIN "Selfie"SÝNÝ ÇEKEBÝLÝR MÝYÝZ ?

n

21/09/2016 - 02:57 Boþ Vakit mi Dediniz?

n

10/08/2016 - 01:00 RASULULLAH (S.A.S.) BÖYLE BUYURDU

n

10/08/2016 - 12:44 Narsisistik Kiþilik

n

14/06/2016 - 11:32 Ramazanda Gönülden Tevhidi Yaþamak

n

06/06/2016 - 02:55 Kur’an Ýkliminde Ýyiliklerle Dinamik Bir Hayat Ýnþasý

n

02/06/2016 - 04:44 Ramazan ve iYiLiK

n

02/05/2016 - 12:25 HZ. PEYGAMBER’ÝN MESAJINI DOÐRU ANLAMAK

n

08/04/2016 - 03:14 Yoðunlaþmýþ Ýbadet Mevsimi: “Üç Aylar”

n

24/03/2016 - 10:35 DUANIZ OLMASA

n

24/03/2016 - 10:31 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

01/02/2016 - 11:48 ZÂLÝME HAKKI SÖYLEMEK

n

19/01/2016 - 04:35 ZOR ZAMANDA Müslüman Olmak

n

18/01/2016 - 02:04 Huzurda Huþu ile Durmak

n

18/01/2016 - 01:22 Alný Secdeye Varan Simalar

n

14/12/2015 - 11:41 HZ. ALÝ (Ö: 40/660)’NÝN KUR’AN-I KERÝM ANLAYIÞI

n

01/12/2015 - 02:21 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

26/11/2015 - 02:10 Namaz: Divan-ý Ýlahîde Durup Tevhide Ermektir

n

19/11/2015 - 03:13 Kur’an ve Sünnet Perspektifinden Bilgi AHlAKI

n

19/11/2015 - 03:11 Ýlim, Marifet ve Hikmet Ýliþkisi

n

22/10/2015 - 12:39 Söz mü Sükût mu?

n

09/10/2015 - 02:23 Haccýn Evrensel Boyutu

n

07/09/2015 - 04:20   KURBAN

n

07/09/2015 - 04:14 Mescitler Arasýnda Mescid-i Aksa’ya Dair

n

06/07/2015 - 12:25 SADAKA-Ý FITIR

n

06/07/2015 - 12:23 TERAVÝH NAMAZI

n

23/06/2015 - 03:48 Þeytanýn Telkini VESVESE

n

19/06/2015 - 04:50 RAMAZAN

n

15/06/2015 - 06:11 Kardeþlik ve Dostluða Açýlan Pencere SELAM

n

15/06/2015 - 03:24 Vücutta Dolaþan Sinsi Düþman: Þeytan

n

12/06/2015 - 03:38 Ýnsanýn Temel Bir Zaafý

n

12/06/2015 - 03:07 Mültecilere Hicret Yurdu            ya da Muhacire Ensar Olmak

n

06/05/2015 - 02:27 DERÝN BÝR MUHALEFET

n

27/04/2015 - 12:31 Merhameti Kuþanmak

n

27/04/2015 - 12:30 Þiddet Karþýsýnda rahmet Peygamberi 

n

17/01/2015 - 04:13 HADÝSLERÝN DOÐRU ANLAÞILMASINDA VE YORUMLANMASINDA TAKÝP EDÝLECEK YÖNTEM

n

23/12/2014 - 04:13 Müslümanýn Varlýkla Ýmtihaný

n

23/12/2014 - 04:12 Ýslami Bakýþla Varlýk ve Servet Algýmýz

n

16/12/2014 - 02:50 SÜNNET VAHÝY ÝLÝÞKÝSÝ

n

27/10/2014 - 03:06 Sabýr-Sâbir

n

24/10/2014 - 04:08 Hz. Peygamber ve Genç Sahabiler

n

24/10/2014 - 03:59 Okunmasý Gerekenler (12)

n

24/10/2014 - 03:53 Ýslam’ýn Gençlik Tasavvuru

n

04/07/2014 - 03:29 BORÇ ve KARZ-I HASEN

n

30/06/2014 - 04:46 Ramazan Ýklimi ve Helal Kazanç Bilinci

n

09/06/2014 - 11:33 ATÂLETÝ TATÝL ZANNETMEK

n

05/05/2014 - 02:42 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)’ÝN ADÂLET ANLAYIÞI

n

09/04/2014 - 02:07 BÝR YÖNETÝCÝ OLARAK RASULULLAH

n

21/03/2014 - 04:40 Allah’ýn Korumasýný Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazý

n

10/02/2014 - 02:47 Deðerini Bilemediðimiz Ýki Eþsiz Nimet: Saðlýk ve Boþ Zaman

n

04/10/2013 - 05:02 “Hakikat”in Nihai Temsilcisi:  Hz. Muhammed (s.a.s.) 
 

Site Ýçi Arama

17 Sevvâl 1445 |  26.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

O ve askerleri, yeryüzünde haksýz yere büyüklendiler ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandýlar.

( Kasas Suresi - 39)

Bir Hadis

Hz. Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur:

“Doðru olunuz. Çünkü doðruluk iyiliðe götürür, iyilik de cennete götürür.”

(Sahîh-i Müslim)

Bir Dua

“Ey insanlarýn Rabbi! Rahatsýzlýðý gider! Þifa veren sensin. Senin vereceðin þifadan baþka þifa yoktur. Öyle bir þifa ver ki ardýnda hiç hastalýk izi býrakmasýn.”

(Müslim, Selâm, 47)

Hikmetli Söz

Zühd sahibi biri, beðendiði bir eþyayý satýn almak için pazarlýk yapýyordu. Çevredekiler satýcýya: “Bu meþhur bir sûfidir, ona indirimli ver!” deyince sûfî þöyle dedi: “Biz para karþýlýðýnda mal almaya geldik, dinimiz karþýlýðýnda mal almaya gelmedik!”


Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com