Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 3836
Toplam 15287090
En Fazla 20355
Ortalama 2611
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 
 

DÝN GÜVENLÝÐÝ BAÐLAMINDA DÝNÝN DOÐRU ANLAÞILMASI VE YORUMLANMASI

Kur’an-ý Kerim’de Hz. Peygamber’e kitabý teblið etmek ve öðretmek görevi verildiði gibi, onun elçiliðinin yalnýz kendi dönemi için deðil gelecek kuþaklar için de baðlayýcý olduðunun altý çizilmiþtir. (Cuma, 62/2-3.)
02/10/2017

Ýslam dininin getirdiði hükümlerin beþ temel esasý korumaya yönelik olduðu, hatta bu beþ esasý korumayý hedeflemeyen herhangi bir inanç ya da hukuk sisteminin bulunmadýðý, usul literatüründe sürekli vurgulanan temel esaslardandýr. (Örnek olarak bk. Gazâlî, el-Mustasfâ, Kahire 2011, I, 538; Abdurrahman Tâc, es-Siyasetü’þ-þeriyye ve’l-fýkhü’l-Ýslâmî, Kâhire 2014, s. 91.) Bu esaslar dinin, canýn, aklýn, neslin ve malýn korunmasýdýr. Dinin güvenlik altýna alýnmasýyla ilgili en önemli husus, dinî metinlerin saðlýklý anlaþýlmasý ve yorumlanmasýdýr. Bu konuda temel kriter ise yapýlan yorum ve deðerlendirmelerin, ümmetin Hz. Peygamber’den itibaren bir miras olarak teslim aldýðý ana çerçeveye uygunluðudur. Nitekim Ýslam kamu hukukuna dair eserlerde kamu otoritesinin birinci vazifesi olarak, dinin Hz. Peygamber’den itibaren ümmetin ittifakla kabul ettiði çizgiye uygun bir þekilde muhafaza edilmesi, bu temel çizgiyi zorlayan yaklaþýmlarýn hatalý taraflarýnýn ortaya konmasý, bu surette din güvenliðinin saðlanmasý zikredilmiþtir. (Mâverdî, Kitâbü’l-Âhkâmi’s-sultâniyye, Kuveyt 1989, s. 22.)

Bu baðlamda dinî metinlerin hatalý yorumlanmasý neticesinde yanlýþ sonuçlara varýlmasý, sahabe döneminde de üzerinde hassasiyetle durulan bir problem olmuþtur. Hz. Ömer’in halifeliði zamanýnda içki içen ve bu tavýrlarýný “Ýman edip salih ameller iþleyenlere, tatmýþ olduklarý þeylerden dolayý bir günah yoktur…” (Maide, 5/93.) ayetiyle temellendirmek isteyenlere karþý Ýbn Abbas bu ayetin, içkinin haram kýlýnmasýndan önce ölenlerin yasaklama öncesi dönemde alkol aldýklarý için günaha girmediklerini ifade etmek amacýyla nazil olduðunu söyleyerek yaptýklarý yorumun yanlýþlýðýný ortaya koymuþtur. Hz. Ömer de içki içen ve bu tavrýný ayeti yorumlayarak temellendirmek isteyen bir kiþiyi, Hz. Ali’nin önerisi doðrultusunda seksen kamçý cezasýna çarptýrmýþtýr. Bu olay öncesi dönemde, sarhoþ olanlara kýrk kamçý cezasý uygulanýyordu. (Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Beyrut 2003, VIII, s. 556; Kurtubî, el-Câmiu li ahkâmi’l-Kur’ân, Beyrut 1988, VI, 192-193.) Ele aldýðýmýz örnek sahabe neslinin dinî metinlerin yanlýþ yorumlanýp hatalý sonuçlar çýkarýlmasýna karþý gösterdikleri hassasiyeti, din güvenliðini saðlamak için sarf ettikleri çabayý göz önüne sermektedir.

Kur’an-ý Kerim’de Hz. Peygamber’e kitabý teblið etmek ve öðretmek görevi verildiði gibi, onun elçiliðinin yalnýz kendi dönemi için deðil gelecek kuþaklar için de baðlayýcý olduðunun altý çizilmiþtir. (Cuma, 62/2-3.) Hz. Peygamber’in saðlýðýnda Müslümanlar dinî hükümleri bizzat ondan öðreniyorlardý. Vahiy ve vahyin anlaþýlma ve uygulanmasýný gösteren Hz. Peygamber’in sünneti, dinin temel kaynaðýný oluþturmaktaydý. Hz. Peygamber’in vefatý sonrasýnda ise sahabenin Kur’an ve sünneti anlayýp yorumlayarak sorunlarýný çözmek için içtihat yapmanýn dýþýnda bir seçenekleri kalmamýþtý. Böylece sahabe nesli, sonraki kuþaklara da ýþýk tutacak þekilde naslara dayalý içtihat ve akýl yürütmenin ilk örneklerini ortaya koydu. Sonraki kuþaklar da sahabe uygulamalarýna dayanarak dini anlamada baþvurulacak kaynaklar ve kullanýlacak yöntemlerle ilgili saðlýklý bir çerçeve çizmeye çalýþtýlar. Bu baðlamda Hanefi usulcülerce geliþtirilen sýnýflama oldukça dikkat çekicidir. Dinî referanslarýn merkezine Kur’an ve maruf (mütevatir-meþhur) sünnet yerleþtirilmiþ, rivayet külliyatýnda yer alan malzemeler ise bu iki kaynaða aykýrý olmadýðý ölçüde kabul görmüþtür.

Nakli delilin bulunmadýðý meselelerde ise akýl yürütme ve kýyas devreye girmiþtir. (Debûsî, Takvîmü’l-edille, Beyrut 2001, s. 196-197; Serahsî, Usûlü’s-Serahsî, Beyrut 2005, s. 283-284.) Klasik usulün dinin temel kaynaðý olarak Kur’an ve sünneti kabul etmesi, buradaki temel esaslarý icma çerçevesinde korumaya almasý dinî hükümlerin teþekkül ve intikal süreciyle de uyum içerisindedir. Ýcma klasik usulümüzde günümüzde yaygýn olarak tasavvur edildiðinin aksine- ileriye dönük ve ilkten problem çözücü bir iþlev üstlenmemiþtir. Aksine Kur’an ve sünnetteki temel verileri tespit edici, koruyucu bir kalkan mesabesinde olmuþtur. Bu bakýmdan iþlevi ileriye dönük deðildir. Literatürde geçen Kur’an-sünnet-icma sýralamasý bir þerefiye sýralamasý olup, kimi usulcülerin dikkat çektiði üzere (Karâfî, Þerhu Tenkîhi’l-fusûl, Beyrut 2004, s. 264; Tûfî, Þerhu Muhatasari’r-Ravda, Beyrut 1987, III, 25, 29-30.) bu deliller içerisinde en kuvvetlisi icmadýr. Zira bir konuda icma olduðunu söylemek, konuyla alakalý Kur’an ve sünnetteki bütün veriler deðerlendirildikten sonra bir sonuca varýldýðýný söylemektir. En temel referans kaynaðýmýz olan elimizdeki Kur’an metinlerinin, Cebrail’in Hz. Muhammed’e teblið ettiði ayetleri muhtevi olduðunu bize tekeffül eden de icmadýr. (Sýðnakî, el-Kâfî þerhu’l-Pezdevî, Mektebetü’r-rüþd, Riyad 2001, IV, 1630-1631; Abdülaziz el-Buhari, Keþfü’l-esrar, Ýstanbul 1308, III, 266.) Yani bugün elimizde bulunan, Mushaflarda yazýlý olan, Fatiha suresinden baþlayýp Nas suresinde sona eren metnin, Hz. Peygamber’e inzal edilen Kur’an olduðunu, ümmetin bu metni nazil olduðu þekilde hafýza ve yazýyla tespit edip kuþaktan kuþaða tevatür yoluyla aktardýðýný bize söyleyen delil icmadýr. Nitekim Kur’an-ý Kerim’in yaný sýra namaz ve zekât gibi temel ibadetlerin çerçevesi ve uygulanýþ biçiminin, Müslümanlarýn bunlarýn tespit ve naklinde icmayý gerçekleþtirmesi dolayýsýyla bize kadar ulaþmýþtýr. (Abdülaziz el-Buhari, Keþfü’l-esrar, III, 266; Bâbertî, et-Takrîr, Kuveyt 2005, V, 408-409.) Bu tespitlerden de anlaþýlacaðý üzere icma, günümüzde tahakkuku mümkün olan ve ayný zamanda olmasý gereken bir durum da deðildir. Zira icmaa konu olan meseleler, tabiatý itibarýyla “cümelü’l-feraiz" dediðimiz temel esaslarla sýnýrlýdýr. Ýcma iddialarýyla bu sayýyý artýrmak isabetli görünmemektedir. Aksine sahih usul içerisinde üretilmiþ görüþler, ihtilafýn rahmet yönünü tecelli ettirecek birer alternatif olarak deðerlendirilmelidir. (Bu hususlar için bk. H. Yunus Apaydýn, Ýslam Hukuk Usulü, Kayseri 2016, s. 73-75.) Kur’an-maruf sünnet-icmadan müteþekkil bu ana eksen etrafýnda üretilen görüþ ve yorumlar ise her zaman tartýþýlmaya, ihtiyaç ve þartlara göre deðiþtirilmeye müsaittir.

Burada þu husus özellikle vurgulanmalýdýr: Sahabe döneminden itibaren bütün Müslüman ulemanýn ortak kanaatine göre dinimizin temel referans kaynaðý Allah’ýn Kitabý ve bu kitabý insanlara teblið eden Hz. Peygamber’in sünnetidir. Bunlarýn dýþýnda Allah’ýn bazý insanlarla özel iletiþimi olduðu, bu özel kiþilerin ilham ve rüyalarýnýn da baðlayýcý bir hüküm kaynaðý niteliði taþýdýðý iddiasýný ileri sürmek, her þeyden önce Yüce Allah’ýn dinin tamamlandýðýna iliþkin beyanýna (Maide, 5/3.) aykýrýdýr. Hz. Peygamber’in vefatýyla vahiy sona ermiþ, artýk içtihat devri baþlamýþtýr. Nitekim Hz. Ali ehlibeytin elinde Rasulüllah’ýn diðer insanlara açýklamadýðý özel bilgiler olup olmadýðý sorusuna, “Hayýr! Bizde Allah’ýn Kur’an’ý anlamak için insana verdiði anlayýþ kabiliyetinden baþka özel bir þey yoktur.” cevabýný ermiþtir. (Ebu Davud, “Diyât”, 11; Ahmed b. Hanbel, I, 79.) Müçtehitlerin içtihat neticesinde elde ettikleri bilgiler ise hatalý olma ihtimalinden uzak deðildir. Ancak bir müçtehit gerekli çabayý gösterip bir sonuca ulaþtýðýnda, üzerine düþeni yapmýþtýr. Onun içtihadýna uyanlar da dinen sorumluluklarýný yerine getirmiþlerdir. Fakat keþif ve ilham gibi subjektif hususlar, bireysel bir tecrübe olarak kabul edilebilirse de, hüküm koyma baðlamýnda dinde kaynak olamazlar. Bu bakýmdan keþif sahibi olduklarýný düþündükleri bir kiþinin, hatalý kanaatlerine uyanlarýn dinen mazur sayýlamayacaklarý, bizzat tasavvuf yolunun önde gelen büyükleri tarafýndan açýkça belirtilmiþtir. (Ýmam-ý Rabbânî, Mektûbât, Ýstanbul ts., çev. Müstakîm-zâde, I, 47 (31. Mektup).) Zira Molla Gürani’nin de vurguladýðý gibi, ilham aldýðýný iddia eden kiþilerin direktiflerini dinde kaynak kabul etmek büyük bir bidat ortaya atmak ve Hz. Peygamber’den sonra yeni bir din kurmaya yeltenmek anlamýna gelmektedir. Dolayýsýyla bu tür anlayýþlara karþý çýkmak her Müslümanýn vazifesi olmalýdýr. (Molla Gürânî, ed-Dürerü’l-levâmî, Beyrut 2007, s. 565.) Ülkemizde 15 Temmuz sürecinde yaþananlar da Ýslam âlimlerinin bu tespitinin ne kadar yerinde olduðunu bir kez daha gözler önüne sermiþtir.

Ehlisünnetin ana omurgasý çerçevesinde keþif, ilham ve keramet birer olgu olarak kabul edilmiþ, deruni dinî tecrübenin bir yansýmasý olarak deðerlendirilmiþtir. Ancak bu tecrübenin bireysel olduðu, baþkalarý için kaynak ve referans teþkil etmeyeceði, hatta olabildiðince gizli tutulmasý gerektiði ifade edilmiþtir. Tasavvuf literatürünün ana kabulü de bu merkezdedir. (Bu hususlarla ilgili olarak bk. Süleyman Uludað, Tasavvuf Literatüründe Keþif ve Keramet, Ýstanbul 2017, s. 36-38, 105.) Mamafih kimi sufî çevrelerce keþif yoluyla hadislerin sýhhatinin tespit edilebileceði öne sürülmüþse de bu yaklaþým kabule þayan görülmemiþtir. (Aclûnî, Keþfü’l-hafâ, Kahire 1351, I, 10; Muhammed Ahmed Uleyþ, Fethu’l-aliyyi’l-mâlik, Beyrut ts., I, 54; Cemalüddin el-Kâsýmî, Kavâidü’t-tahdîs, Beyrut 1987, s. 191-193.) Aksine dinî hükümleri öðrenmek ve mükellefiyet bakýmýndan, velî olduðu kabul edilen kiþilerin de diðer Müslümanlarla ayný statüde olduðunu Ýmam-ý Rabbânî þu cümlelerle ifade etmektedir: “Pes mukarrer oldu ki ahkâm-ý þeriyyenin isbatýnda muteber olan Kitab ve Sünnettir. Ve kýyâs-ý müctehidân ve icmâ-i ümmet dahi müsbit-i ahkâmdýr. Bu edille-i þeriyye-i erbeadan sonra hiçbir delil müsbit-i ahkâm-ý þeriyye olamaz. Ýlham, müsbit-i hýllü hürmet olmaz. Ve erbâb-ý bâtýnýn keþfi isbât-ý farz ve sünnet eylemez. Taklîd-i müctehidânda velâyet-i hâssa erbabý, âmme-i Müminânla beraberlerdir. Keþf ve ilham onlara meziyyet-bahþ olmaz ve ribka-i taklîdden azâd eylemez. Zünnûn ve Bestâmi ve Cüneyd ve Þiblî, avâm-ý Müminân olan Amr ve Bekir ve Halid ile taklîd-i müctehidânda ve ahkâm-ý ictihâdiyyede müsavidirler.” (Ýmam-ý Rabbânî, Mektûbât, II, 66 (55. Mektup).) Tasavvuf dünyasýnýn önder isimlerinden olan Ýmam Rabbani’nin bu ifadeleri, tarihin belirli dönemlerinde bazý sufi çevrelerde dile getirilen, mevcut usul çerçevesinde ortaya konan bilgilerin zâhir ilmi olduðu, Kitap ve sünnet haricinde doðrudan Hz. Peygamber’e  ve Cenab-ý Hakk’a müracaatla bâtýn ilmi çerçevesinde helal ve haramýn tespit edilebileceði, halvet süreci ve þeyhin himmetiyle Allah’a ulaþýlýp dinî bilginin elde edilebileceði, dolayýsýyla kitaplardan bilgi edinme ve tahsil sürecinin gereksiz olduðu gibi iddialarýn (Ýmam Birgivî, et-Tarîkatü’l-Muhammediyye, Dýmaþk 2011, s. 55-56.) hem temelsiz hem de tehlikeli olduðunu ortaya koymaktadýr. Vurgulanmasý gereken bir diðer nokta da þudur: Keþif ve ilhamýn hüküm kaynaðý olarak görülmesindeki probleme dikkati çekmenin, tasavvuf ve irfan geleneðine cephe almak þeklinde gösterilmeye çalýþýlmasý fevkalade yanlýþ ve yanýltýcýdýr. Aksine bu tavýr, ehlisünnetin ana çizgisinin ve bu çizgideki tasavvuf geleneðinin konuyla ilgili temel yaklaþýmýna dikkat çekmekten ibarettir. Hele hele bu tutumun dinin irfani boyutunu dýþlayýcý, selefi bir tavýr olarak nitelendirilmesi tamamen, üzüm yeme deðil baðcýyý dövme amacýna matuftur. Zira tarihî tecrübe, iktidarý ele geçirmek için birçok dinî kavramýn yanýnda tasavvufi kavramlarýn da istismar edildiðini, “þeyhimiz huruc eder biz dahi beyler oluruz” anlayýþýyla hareket edenlerin sayýsýnýn hiç de az olmadýðýný göstermiþtir. Osmanlý müverrihlerinin ifadesiyle “Ahbap ve meredenin kesreti ve meþayihin bu makûle ifrat üzere cem‘iyyeti, hubb-i riyasete bâdî ve giderek saltanat davasýna müeddî olagelmiþtir.” tespiti yapýlmýþ ve zararlý oluþumlara karþý o dönemde gerekli tedbirler alýnmýþtýr. (Ýlgili hususlar için bk. Âþýk Paþa-zâde, Âþýk Paþa-zâde Tarihi, nþr. Âlî Bey, Ýstanbul 1332, s. 92; Naîmâ, Târîh-i Naîmâ, Matbaa-i Âmire 1283, III, 335-336, 390.) Þu anda içinde bulunduðumuz süreci doðuran hadiseler, bahsettiðimiz olgunun yalnýz tarihin tozlu sayfalarýnda kalmadýðýný göstermiþtir. Günümüzde de benzer olumsuzluklarýn yaþanmamasý için, dinin anlaþýlmasý konusunda kökenleri sahabe dönemine kadar uzanan ana çizginin çerçevesini belirleyen “usule” baðlý kalýnmalýdýr. Cibril hadisindeki “Ýman” ve “Ýslam” kavramlarýnýn izdüþümü olan “kelam” ve “fýkýh/ fýkýh usulü” disiplinleri bu usulün temelini oluþturmuþtur. “Ýhsan” kavramýnýn izdüþümü olarak da, bu iki disiplinin çizdiði çerçeveyle uyum içerisinde faaliyet icra eden tasavvuf disiplini yerini almýþtýr.

Sonuç olarak; dinin saðlýklý ve doðru anlaþýlýp yorumlanabilmesi için, Müslümanlarýn Hz. Peygamber ve sahabe neslinin uygulamalarý ýþýðýnda geliþtirdikleri “usulü’d-din” ve “usulü’l-fýkh” disiplinlerine dayalý metodolojiye baðlý kalýnmasý olmazsa olmaz bir sabitedir. Bu çizgiden sapmak ya keþif ve ilham iddialarýyla yeni dinî hüküm ihdasýný öngören subjektif yönelimlere veya dinin tek kaynaðýnýn Kur’an metni olduðunu iddia edip, bu metni de çeþitli dünya görüþleri ýþýðýnda tevil edilebilen esnek bir zemin hâline getirme potansiyeline sahip diðer keyfi yaklaþýmlara yol verecektir. Bu aþýrý uçlara düþmemek, yazý boyunca vurgulandýðý üzere, “ana yola” ve onu ayakta tutan “usule” baðlý kalmakla mümkündür.

 

Prof. Dr. Kaþif Hamdi OKUR / / Diyanet Aylýk Dergi

 

Bu yazý 2622 defa okunmuþtur...

Yorum Ekle

Yazdýr

YORUM LÝSTESÝ

KATEGORÝDEKÝ DÝÐER HABERLER

n

12/02/2024 - 10:58 ÜMMET OLMAK

n

27/11/2023 - 09:29 ÝMAN VE SAMÝMÝYET

n

08/08/2022 - 10:21 ÝSLAM’IN ASLÝ KAYNAKLARINI DOÐRU ANLAMANIN YÖNTEMÝ ÜZERÝNE

n

04/10/2021 - 11:28 KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAN NAMAZ HANGÝ NAMAZDIR?

n

24/05/2021 - 03:53 GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ:  SALÝH VE BAKÝ AMEL

n

05/04/2021 - 08:34 FELSEFENÝN ÇALDIÐI ÝNSANLAR

n

08/03/2021 - 11:02 TEVHÝDDEN HÝDAYETE  NEBEVÝ RÝSALET

n

12/01/2021 - 11:25 ÝÞTE TOPLUMUMUZUN HÂLÝ BU

n

06/10/2020 - 02:15 PEYGAMBER EFENDÝMÝZÝN HÝCRET YOLCULUÐU

n

06/10/2020 - 11:27 ÞEHÝTLER ÖLMEZ!

n

31/08/2020 - 04:09 SONUÇLARI ÝTÝBARIYLA ÝSTÝÐFAR VE TÖVBE / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

06/07/2020 - 09:49 GENÇLÝK NEREYE GÝDÝYOR? / Abdülhamit Kahraman

n

25/06/2020 - 10:51 ÞÝMDÝ TAM ZAMANI / Abdülhamit Kahraman

n

18/05/2020 - 12:33 CÂMÝLER KAPATILDI  CUMALAR KALDIRILDI AMA.. / Abdülhamit Kahraman

n

23/04/2020 - 04:29 RAMAZANDA HAYATIN VE ÖLÜMÜN MUHASEBESÝNÝ YAPMAK / Dr. Muhlis AKAR 

n

23/04/2020 - 02:47 ÞEHR-Ý RAMAZAN VE SORUMLULUK BÝLÝNCÝ / Prof. Dr. Ramazan ALTINTAÞ

n

06/04/2020 - 10:26 HER HÂLÝMÝZE ÞÜKREDEBÝLMEK / Dr. Lamia LEVENT ABUL

n

30/03/2020 - 10:30 KULLUÐUN EN GÜZEL KIVAMI: ÝHSAN / Prof. Dr. Safi ARPAGUÞ

n

16/12/2019 - 10:13 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) DÖNEMÝNDE ÝLÝM / Prof. Dr. Þakir GÖZÜTOK

n

30/08/2019 - 10:56 HARAMDAN HELALE HÝCRET ETMEK

n

29/08/2019 - 02:59 ZÝKÝR: KALPLERÝ DÝRÝLTEN ÝKSÝR

n

17/12/2018 - 01:05 ALLAH’A YÖNELÝÞ BÝLÝNCÝNÝ TAZELEME: TÖVBE

n

17/12/2018 - 12:56 MANEVÝ ARINMA: TÖVBE

n

19/11/2018 - 10:47 Ýnancý kuþanan gençler

n

19/11/2018 - 10:42 Hz. Peygamberi Gençlere Anlatabilmek

n

17/10/2018 - 03:38 Mescitlerde Namaz Kýlmak ve Takva Sahibi Ýmam Olmak

n

30/03/2018 - 12:31 DEÝZMÝ VE ATEÝZMÝ BESLEYEN ÖNEMLÝ BÝR FAKTÖR ÝBADETSÝZLÝ

n

29/03/2018 - 12:11 MÜSLÜMANLARIN ÝLK KIBLESÝ MESCÝD-Ý AKSA VE MÜBAREK ÞEHÝR KUDÜS

n

04/01/2018 - 10:52 NEFÝS ÝLE MÜCADELE CÝHAD-I EKBER

n

03/01/2018 - 11:14 DÝNÎ TEBLÝÐDE DÝL VE ÜSLUP NASIL OLMALIDIR?

n

14/11/2017 - 11:22 HZ. PEYGAMBER’Ý GÜNÜMÜZ ÝNSANINA DOÐRU ANLATMAK

n

02/10/2017 - 04:02 ÝNSAN ONURU VE ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:31 ASIL DÝN AÞIRI YORUM

n

02/10/2017 - 03:08 DÝN GÜVENLÝÐÝ BAÐLAMINDA DÝNÝN DOÐRU ANLAÞILMASI VE YORUMLANMASI

n

19/08/2017 - 09:04 Kurban ya da Baþýndan Serçe Geçen Bir Çocuktur  ÝSMAÝL

n

12/07/2017 - 10:42 ÝNSANLIÐA KARÞI EN BÜYÜK GÜNAH:  FÝTNE

n

13/06/2017 - 12:14 RAMAZAN MEKTEBÝ

n

13/06/2017 - 12:07 EMANET AHLAKI

n

13/06/2017 - 11:59 RAMAZAN MEDENÝYETÝ

n

19/04/2017 - 03:16 HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU: DARU'S-SELAM

n

28/03/2017 - 02:41 SANAL DÜNYA VE  DEÐÝÞEN MAHREMÝYET

n

17/02/2017 - 03:17 PARALEL DÝNLERÝ KÝMLER SEVER

n

17/02/2017 - 12:40 “HADÝS ÝLMÝ”NÝN ÝSLÂMÎ ÝLÝMLER ARASINDAKÝ YERÝ

n

13/02/2017 - 12:17 KALPLERÝNDE MARAZ BULUNANLAR: MÜNAFIKLAR

n

01/02/2017 - 11:12 TEFRÝKAYA DÜÞENLER GÝBÝ OLMAYIN

n

29/12/2016 - 10:25 BÝR GÜVEN ABÝDESÝ:  Muhammedü’l-Emin

n

19/12/2016 - 04:10 Fitne ve Fesadýn Baþka Bir Versiyonu: ÝFTÝRA VE SUÇLAMA

n

18/10/2016 - 11:53 Bir Mektep Olarak CAMÝ

n

26/09/2016 - 11:04 Peygambersiz Ýslam Söylemi

n

22/09/2016 - 12:08 VÝCDANIMIZIN "Selfie"SÝNÝ ÇEKEBÝLÝR MÝYÝZ ?

n

21/09/2016 - 02:57 Boþ Vakit mi Dediniz?

n

10/08/2016 - 01:00 RASULULLAH (S.A.S.) BÖYLE BUYURDU

n

10/08/2016 - 12:44 Narsisistik Kiþilik

n

14/06/2016 - 11:32 Ramazanda Gönülden Tevhidi Yaþamak

n

06/06/2016 - 02:55 Kur’an Ýkliminde Ýyiliklerle Dinamik Bir Hayat Ýnþasý

n

02/06/2016 - 04:44 Ramazan ve iYiLiK

n

02/05/2016 - 12:25 HZ. PEYGAMBER’ÝN MESAJINI DOÐRU ANLAMAK

n

08/04/2016 - 03:14 Yoðunlaþmýþ Ýbadet Mevsimi: “Üç Aylar”

n

24/03/2016 - 10:35 DUANIZ OLMASA

n

24/03/2016 - 10:31 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

01/02/2016 - 11:48 ZÂLÝME HAKKI SÖYLEMEK

n

19/01/2016 - 04:35 ZOR ZAMANDA Müslüman Olmak

n

18/01/2016 - 02:04 Huzurda Huþu ile Durmak

n

18/01/2016 - 01:22 Alný Secdeye Varan Simalar

n

14/12/2015 - 11:41 HZ. ALÝ (Ö: 40/660)’NÝN KUR’AN-I KERÝM ANLAYIÞI

n

01/12/2015 - 02:21 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

26/11/2015 - 02:10 Namaz: Divan-ý Ýlahîde Durup Tevhide Ermektir

n

19/11/2015 - 03:13 Kur’an ve Sünnet Perspektifinden Bilgi AHlAKI

n

19/11/2015 - 03:11 Ýlim, Marifet ve Hikmet Ýliþkisi

n

22/10/2015 - 12:39 Söz mü Sükût mu?

n

09/10/2015 - 02:23 Haccýn Evrensel Boyutu

n

07/09/2015 - 04:20   KURBAN

n

07/09/2015 - 04:14 Mescitler Arasýnda Mescid-i Aksa’ya Dair

n

06/07/2015 - 12:25 SADAKA-Ý FITIR

n

06/07/2015 - 12:23 TERAVÝH NAMAZI

n

23/06/2015 - 03:48 Þeytanýn Telkini VESVESE

n

19/06/2015 - 04:50 RAMAZAN

n

15/06/2015 - 06:11 Kardeþlik ve Dostluða Açýlan Pencere SELAM

n

15/06/2015 - 03:24 Vücutta Dolaþan Sinsi Düþman: Þeytan

n

12/06/2015 - 03:38 Ýnsanýn Temel Bir Zaafý

n

12/06/2015 - 03:07 Mültecilere Hicret Yurdu            ya da Muhacire Ensar Olmak

n

06/05/2015 - 02:27 DERÝN BÝR MUHALEFET

n

27/04/2015 - 12:31 Merhameti Kuþanmak

n

27/04/2015 - 12:30 Þiddet Karþýsýnda rahmet Peygamberi 

n

17/01/2015 - 04:13 HADÝSLERÝN DOÐRU ANLAÞILMASINDA VE YORUMLANMASINDA TAKÝP EDÝLECEK YÖNTEM

n

23/12/2014 - 04:13 Müslümanýn Varlýkla Ýmtihaný

n

23/12/2014 - 04:12 Ýslami Bakýþla Varlýk ve Servet Algýmýz

n

16/12/2014 - 02:50 SÜNNET VAHÝY ÝLÝÞKÝSÝ

n

27/10/2014 - 03:06 Sabýr-Sâbir

n

24/10/2014 - 04:08 Hz. Peygamber ve Genç Sahabiler

n

24/10/2014 - 03:59 Okunmasý Gerekenler (12)

n

24/10/2014 - 03:53 Ýslam’ýn Gençlik Tasavvuru

n

04/07/2014 - 03:29 BORÇ ve KARZ-I HASEN

n

30/06/2014 - 04:46 Ramazan Ýklimi ve Helal Kazanç Bilinci

n

09/06/2014 - 11:33 ATÂLETÝ TATÝL ZANNETMEK

n

05/05/2014 - 02:42 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)’ÝN ADÂLET ANLAYIÞI

n

09/04/2014 - 02:07 BÝR YÖNETÝCÝ OLARAK RASULULLAH

n

21/03/2014 - 04:40 Allah’ýn Korumasýný Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazý

n

10/02/2014 - 02:47 Deðerini Bilemediðimiz Ýki Eþsiz Nimet: Saðlýk ve Boþ Zaman

n

04/10/2013 - 05:02 “Hakikat”in Nihai Temsilcisi:  Hz. Muhammed (s.a.s.) 
 

Site Ýçi Arama

17 Sevvâl 1445 |  26.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Eðer buna raðmen size cevab vermezlerse, artýk biliniz ki, o, gerçekten Allah'ýn ilmiyle indirilmiþtir ve O'ndan baþka ilah yoktur. Öyleyse artýk, siz müslüman mýsýnýz?

( Hûd sûresi - 14)

Bir Hadis

Câbir Ýbni Abdullah (ra)’den rivâyet edildiðine göre

Hz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem þöyle buyurdu:

“Zulüm yapmaktan sakýnýn. Çünkü zulüm kýyamet gününde zâlime zifirî karanlýk olacaktýr. Cimrilikten de sakýnýn. Zira cimrilik sizden önce yaþayan insanlarý, birbirini boðazlamaya ve dokunulmaz haklarýný çiðnemeye götürmek suretiyle periþan etmiþtir.”


Müslim, Birr 56

Bir Dua

“Allah’ým! Nefsime takvasýný ver ve nefsimi (her türlü kötü þeylerden) temizle, sen temizleyenlerin en hayýrlýsýsýn. Sen nefsimin dostu ve Mevlasýsýn.”

(Müslim, Dua, 73)

Hikmetli Söz

Hiçbir kimse, dünyada ve ahirette kendisini utandýracak þeylerden uzak bulunmadýkça takva makamýna ulaþamaz. 

(Ömer bin Abdülaziz)

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com