En son din olarak gönderilen Ýslam'ýn temel hedeflerinden biri, toplumun barýþ, huzur ve esenlik içinde yaþamasýný saðlamaktýr. Bunun içindir ki Ýslamiyet, insanlarýn birbirlerine sevgiyle muamele etmelerini, birlik ve beraberlik ruhunu zedeleyecek, huzur ve barýþ ortamýný sarsacak davranýþlardan sakýnmalarýný emretmiþtir. Bu emre uymalarý halinde müminler arasýnda manevi bir kardeþlik meydana gelmiþ olacaktýr. Yüce Rabbimizin istediði ve Sevgili Peygamberimizin de ümmetine öðrettiði, uygulamasýný gösterdiði en önemli ahlaki ilkelerden biri kardeþliktir. Ýslam toplumunu oluþturan temel ilkelerden biri de iþte bu kardeþlik ilkesidir.
Ýslamiyet, farklý dilleri konuþan, çeþitli ýrklara mensup ve muhtelif coðrafi bölgelere ait insanlarý Ýslam potasýnda eritmiþ ve bu farklýlýklarýn ayrýþma sebebi olamayacaðýný tüm insanlýða ilan ve ispat etmiþtir. Allah Teâla buyuruyor ki;
"Ey insanlar! Þüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir diþiden yarattýk ve birbirinizi tanýmanýz için sizi boylara ve kabilelere ayýrdýk. Allah katýnda en deðerli olanýnýz, O'na karþý gelmekten en çok sakýnanýnýzdýr..."1
Bu ilâhî düstur, insanlar arasýnda yaratýlýþ bakýmýndan fark olmadýðýný bildirmekte "Ýnsanlarýn Allah katýnda en deðerli olaný, O'na karþý gelmekten en çok sakýnandýr." ilkesi ile de insanlýðý iyilikte birbirleriyle yarýþmaya teþvik etmektedir.
Ýslam, bütün insanlarý bir gerçeðe; imana çaðýrmýþtýr. Hür iradeleri ile tevhide inanmýþ, hak ve hayýr üzerinde birleþmiþ olan bütün müminler birbirlerine kardeþtirler. Bu kardeþlik onlarý birleþtiren, onlara manevî hayat bahþeden bir ruh olmuþtur.
"Mü’minler ancak kardeþtirler. Öyleyse kardeþlerinizin arasýný düzeltin. Allah’a karþý gelmekten sakýnýn ki size merhamet edilsin."2 ayeti bu gerçeði ortaya koymaktadýr. Ayettin dikkat çektiði bir hususu burada hatýrlatalým:
Evet, müminler kardeþtirler; ilke olarak birbirlerine kardeþçe davranmalýdýrlar. Ancak bu ilkenin çiðnendiði muhtemel durumlarda, üçüncü kiþilere düþen görev, bu anlaþmazlýðýn olabildiðince kýsa bir sürede ortadan kalkmasýna saðlamaya çalýþmaktýr. Bu görevi yükleyen þey ise Allah’a karþý gelmekten sakýnma niteliðidir, takvadýr. Kur’an, ilahi merhamete kavuþmanýn yollarýndan birinin de bu olduðunu söylüyor.
Kardeþliði Zedeleyecek Tutum ve Davranýþlar
Yüce Allah, müminleri kardeþ ilân ettikten sonra, bu kardeþliði zedeleyen ve kardeþliðe zararlý olan kötü huylarý sýralayarak müminlerin bunlardan kaçýnmalarýný emretmiþtir.
Alay etmek, ayýplamak, kýnamak lakap takmak su-i zanda bulunmak, tecessüs yani baþkalarýnýn ayýp ve kusurunu araþtýrmak, dedikodu ve gýybet etmek, haset etmek, baþkalarýný çekememek gibi tutum ve davranýþlar toplum düzenini bozar ve müminler arasýndaki sevgi, birlik ve beraberliði zedeler, ortadan kalýrdýr.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) inananlarýn kardeþliði olgusunu birçok hadisinde vurgulamýþtýr. Bu konudaki bir hadisi þerif þöyledir:
“Birbirinize buðz etmeyiniz, birbirinize haset etmeyiniz, birbirinize sýrt çevirmeyiniz. Ey Allah’ýn kullarý, kardeþ olunuz!"3
Yine, Resülullah;
"Müslüman, müslümanýn kardeþidir. Ona zulmetmez, haksýzlýk yapmaz, onu hasma teslim etmez.” 4 buyurarak ayný konuya dikkatimizi çekmektedir.
Din Kardeþliðinin Getirdiði Yükümlülükler
Kiþi, iman etmekle; din kardeþlerine hatta bütün insanlýða karþý bir takým sorumluluklar ile yükümlü hale gelir. Ýslam, bütün Müslümanlarý bir vücudun organlarý gibi manen birbirine baðlamýþ, böylece bütün Müslümanlar büyük bir ailenin fertleri gibi olmuþlardýr. Bu gerçeði ifade baðlamýnda Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
"Birbirlerine merhamet etme, sevme ve þefkat gösterme hususunda müminleri bir vücut gibi görürsünüz. Vücudun azalarýndan biri rahatsýz olduðunda diðerleri da onunla birlikte uykusuzluk ve hummaya tutulurlar."5
Bu hadisteki kardeþlik mesajýný tam olarak algýlayabilen bir mümin, din kardeþinin sevinci ile sevinir, üzüntüsü ile kederlenir, ihtiyacý olduðunda ona yardým elini uzatýr. Taþkýnlýk ettiðinde ona engel olur; haktan uzaklaþýrsa ona doðruyu gösterir, zayýf ise yardým eder, korku içinde ise huzur ve güvene eriþmesine yardýmcý olur. Kendisinin arzuladýðý iyiliklere mümin kardeþini de layýk görür. Kardeþinin onur ve þerefini, mal ve namusunu kendi onur ve þerefi, mal ve namusu gibi korur. Böyle olunca da aralarýnda þefkat, sevgi ve merhamet meydana gelir. Bu sayede bütün Müslümanlar birlik ve beraberlik içinde olurlar. Kardeþliðin gereðini yerine getirmiþ olurlar.
Bu gerçeðe sevgili Peygamberimiz (s.a.v) þöyle deðinmiþlerdir:
"Mümin mümine karþý, parçalarý birbirini baðlayýp saðlamlaþtýran bina gibidir."6
Yukarýda sözünü ettiðimiz ilkeler, insanlarýn gönüllerini birleþtiren, toplumu bütünleþtiren prensiplerdir. Müslümanlar bu prensiplerin deðerini bilmeli ve bunlara uymada titizlik göstermelidir.
Sosyal Yardýmlaþma ve Dayanýþma
Ýfade ettiðimiz gibi Din kardeþliðinin gereklerinden biri de sosyal yardýmlaþma ve dayanýþmadýr. Sevgili Peygamberimiz (s.av) buyuruyor :
"Siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz ve siz birbirinizi sevmedikçe de iman etmiþ olmazsýnýz."7 Bu hadis-i þerifte, toplum dayanýþmasýnýn gereði en güzel þekilde ortaya konulmaktadýr. Bunun en canlý örneði Mekke’den hicret eden Müslümanlarla Medineli müslümanlar arasýnda Peygamberimizin hicretin ilk yýlýnýn ortalarýnda ilan ettiði kardeþliktir.
Müslümanlar Mekke'den Medine'ye hicret ettiklerinde Medine'de Evs ve Hazreç adlarýnda iki Arap kabilesi yaþýyordu. Bu kabileler câhiliyye döneminde birbirlerine karþý son derece düþmanca davranýyorlardý. Aralarýnda savaþlar çýkmýþ, bu savaþlar aralýklarla 120 yýl devam etmiþti. Bu savaþlarýn en þiddetlisi, Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden önce tam beþ yýl devam etmiþ olan “Buas Savaþý” idi. Bu savaþta her iki kabile de büyük kayýplar vermiþti. Yahudiler adý geçen kabileleri sürekli olarak savaþa tahrik ediyorlar, aralarýndaki düþmanlýðý kýzýþtýrýyorlardý. Bu durum Hz. Peygamberin Medine’ye hicret edip bu iki kabilenin müslüman olmasýna kadar devam emiþtir. Yüce Allah rahmet edip Ýslam sayesinde bu iki kabilenin arasýndaki düþmanlýðý giderdi, kalplerini birleþtirdi. Hep beraber “Allah’ýn ipi”ne sarýldýlar. Allah’a imandan baþka hangi bað onlarý bu þekilde birleþtirebilirdi? Hangi kuvvet onlarý kaynaþtýrabilirdi?
Yüce Rabbimiz Evs ve Hazreç kabileleri arasýnda önceden meydana gelen olaylara da iþaret ederek Ýslam’ýn müminlere kazandýrdýðý din kardeþliði nimetini þöyle hatýrlatýyor:
“Hep birlikte Allah’ýn ipine (Kur’an’a) sýmsýký sarýlýn, ayrýlýp bölünmeyin ve Allah’ýn üzerinizdeki nimetini hatýrlayýn. Hani siz birbirinize düþmandýnýz, Allah kalplerinizi birleþtirdi de O’nun nimetiyle kardeþ oldunuz. Siz bir ateþ çukurunun tam kenarýndaydýnýz. Allah sizi ondan kurtardý...” 8
Müslüman olma þerefine eren her insan, mümin kardeþine ve diðer insanlara karþý sorumluluklar yüklenmiþ olur. Bu sorumluluklarýn gereðini yerine getirmek durumunda olduðunu unutmamalýdýr. Buna göre müslüman, yakýn uzak bütün Müslümanlarýn problemlerini dert edinmeli ve bu konuda kendisine ne gibi görevlerin düþtüðünü, neler yapabileceðini düþünmeli ve gereðini yapmalýdýr. Müslümanýn toplum hayatýnda "nemelazýmcýlýk" yoktur.
Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.v): "Tüm Müslümanlarýn derdini kendine dert edinmeyen onlardan deðildir."9 Buyurmuþlardýr.
Bu sorumluluðu hissedip gereðini yapmak insani ve huzurlu ve bir toplum hayatýna eriþmenin þartlarýndan biridir. Böyle bir tutum ayný zamanda bütün insanlýðýn mutluluðuna hizmet edecektir.
Sosyal Dayanýþma
Ýslam'ýn öngördüðü sosyal yardýmlaþma ve dayanýþmanýn biri maddi, diðeri manevi olmak üzere iki yönü vardýr.
Maddi yardýmlaþma ve dayanýþma hususunda Ýslam'ýn emri þudur: Müslüman, ihtiyaç sahibi olan kardeþine yardým elini uzatacaktýr.
O, darda kalana yardýmcý olur,
Zorluk içinde olaný geniþliðe çýkarýr,
Korku içinde olana güven verir,
Aç olaný doyurur,
Toplumun yararýný saðlamak için üzerine düþen görevi, hatýrlatmaya gerek kalmadan yerine getirir.
Bu hususta Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) þöyle buyurmuþlardýr:
"Kim bir mü'minin dünyevi kederlerinden birini giderirse, Allah da onun kýyamet günü kederlerinden birini giderir. Kim bir müslümanýn kusurunu örterse, Allah da onun dünya ve ahirette kusurlarýný örter. Kiþi kardeþine yardým ettiði sürece Allah da ona yardým eder.”10
Ýnsanlýk, bu prensiplerden daha adil ve güzel olanýný, Ýslam'dan baþka bir yerde görmüþ deðildir.
Geçmiþteki Müslümanlar, nezih yaþayýþlarý ile kendilerini takip eden nesillere ve bizlere bu hususta çok güzel örnekler sunmuþlardýr.
Sosyal Yardýmlaþmanýn Ahlaki Boyutu
Sosyal yardýmlaþma ve dayanýþmanýn bir diðer yönü de ahlâkîdir. Bütün Müslümanlar birbirlerine karþý bilgi öðretme, iyi ve doðru olaný gösterme, güzel öðütler verme ve birbirlerini aydýnlatýp, çirkin ve zararlý olan þeylerden men etme göreviyle yükümlüdürler. Bu görev Kur'ân-ý Kerîm'de, "Marufu emretmek, münkerden nehy etmek" olarak adlandýrýlmaktadýr.
"Mü’min erkekler ve mü’min kadýnlar birbirlerinin dostlarýdýr. Ýyiliði emreder, kötülükten alýkoyarlar..."11
Ýslam bu görevle bütün müminleri yükümlü kýlmýþ, böylece onlarýn birbirlerine yardýmcý olmalarýný saðlamýþtýr.
Müslüman, Baþkalarýnýn Hukukuna Saygýlýdýr
Müslüman, baþta mümin kardeþleri olmak üzere bütün insanlarýn hakkýna saygý gösteren ve onlara zarar verecek davranýþlardan sakýnan kimsedir. Bu sebeple, kendimiz için sevip arzuladýðýmýz þeyleri mümin kardeþimiz içinde arzu etmek suretiyle Rabbimizin ve birlikte yaþadýðýmýz insanlarýn rýzasýný kazanmalý ve aramýzdaki kardeþliði en ulvi noktaya çýkarmalýyýz.
Kardeþlik, karþýlýklý sevgi-saygý ve toplumsal dayanýþmaya, her zaman ihtiyacýmýz olduðunu unutmamalýyýz. Dinimizin öngördüðü dayanýþma ve kardeþliðin tesisi kadar, korunmasý ve sürdürülmesi de önem arz etmektedir.
Din kardeþi olmak didiþmeyi deðil dayanýþmayý, aldatmayý deðil paylaþmayý, umursamazlýðý deðil diðerkâm olmayý gerektirir. Bu nedenle, kin, haset, gýybet, dedikodu, ön yargý, insanlarýn gizli yönlerini araþtýrmak ve onlarý çekiþtirmek gibi insani iliþkilerimizi bozacak her türlü kötü tutum ve davranýþtan sakýnmamýz gerekmektedir.
Ayný Dine inanmýþ, ayný kýbleye yönelmiþ, ayný Peygambere ümmet olmuþ ve ayný kitaba inanmýþ bizlerin birbirinden ayrýlmasý aðýr vebal gerektiren bir durumdur.
Beþ vakit namaz kýlmak için camiye gidip, ayný safta omuz omuza nasýl kenetlenerek Rabbimize yöneliyor isek, sosyal hayatta da birbirimize öyle kenetlenmeli, birbirimizi sýkýntýya düþürecek tavýrlar takýnmak yerine, içimizdeki sevgiyi pekiþtirecek, gönlümüzü birbirimize açacak prensipleri hayatýmýza aktarmalýyýz.
Bu sebeple haset, kin, düþmanlýk gibi dinimizin yasakladýðý çirkin davranýþlarý bir tarafa býrakmalý, merhamet, þefkat, sevgi, dostluk gibi güzel davranýþlarý yaþantýmýzýn bir parçasý haline getirmeliyiz.
Dipnotlar
1 Hucurât, 49 / 13.
2 Hucurât, 49 / 10.
3 Buhârî, Edeb, 62 / 2, VII / 91.
4 Buhârî, Mezalim, 46 / 3, III / 98; Müslim, Birr, 45 / 58, III / 1996.
5 Buhârî, Edeb, 27 / 4, VII / 77.
6 Buhârî, Salât, 88, I / 123.
7 Müslim, Ýman 22, 1, I / 74.
8 Âl-i Ýmrân, 3/103.
9 Hâkim, Müstedrek, Rekâik (7889) , IV / 352; Aclunî, Keþfü'l-Hafâ, Hadis No: 2617.
10 Tirmizi, Sünen, Hudud, 15, 3, IV / 34.
11 Tevbe, 9 / 71. |