Ýnsan, içinde yaþadýðý toplumun fertleriyle birçok alanda çeþitli iliþkiler kuran sosyal bir varlýktýr. Bu iliþkiler aðýnýn saðlýklý bir þekilde yürümesini saðlayan temel unsurlar sevgi ve güven duygusuna dayanýr. Sevgi, insanlarý birbirine yakýnlaþtýran, canlýlar arasýnda çekim gücü meydana getiren görünmez bir baðdýr. Doðuþtan sahip olduðumuz sevgi, geliþtirilerek baþkalarýna güvenmemizi saðlar. Sevgi umut, iyimserlik ve kabul edilme duygusuyla birleþtiðinde ise dostluk ve kardeþliði pekiþtirir. Öte yandan sevgi baðýndan yoksun býrakýlmak güvensizliðe, güvensizlik korkuya, korku da düþmanlýða yol açmaktadýr. Ayrýca zayýflayan duygusal baðlar insanlarý, hayatýn zorluklarýna ve hastalýklara yalnýz baþýna katlanmaya mecbur ve mahkûm eder. (Nevzat Tarhan, Toplum Psikolojisi, s. 175.)
Sevgi ve kardeþlik, insanlarýn sosyal ve ruhsal bakýmdan güvenli ve huzurlu bir hayat yaþayabilmelerinin en önemli teminatýdýr. Sevgi, insanda birleþtirici, bütünleþtirici bir eðilimdir. Aile, akraba, komþu ve diðer sosyal guruplarýn hepsini birbirine baðlayan güç, sevgi ve kardeþliktir. Bu hususta Yüce Allah, Sevgili Peygamberimiz’e hitaben þöyle buyurmaktadýr: “Sen, Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuþak davrandýn! Þayet sen kaba, katý yürekli olsaydýn, hiç þüphesiz, etrafýndan daðýlýp giderlerdi.” (Âl-i Ýmran, 3/159.) Nitekim son yýllarda yapýlan bilimsel araþtýrmalar; merhamet, þefkat gibi duygularýn ve empati kurma yeteneðinin, insanlar için en önemli mutluluk vasýtasý olduðunu göstermektedir.
Ýnananlarýn dünya ve ahiret hayatýnda mutlu olmalarýný ve kurtuluþa ulaþmalarýný saðlamak Ýslam dininin temel hedeflerinden biridir. “Sevgi, insanda doðuþtan var olan bir duygudur. Ýnsaný iþinde, mesleðinde ve görevinde motive eden, insanlarla kaynaþmayý, yaratýklara ve doðaya karþý saygý ve hoþgörülü olmayý saðlayan, fert, aile ve toplumlara huzur ve mutluluk veren manevi bir güçtür. Ancak diðer yetenek ve duygular gibi sevgi de eðitim, öðretim, aile, okul, çevre, kültür, gelenek ve göreneklerin etkisiyle iyi veya kötü þeylere yönelebilir. Sevginin iyi þeylere yönelmesi ne kadar güzelse, kötü þeylere yönelmesi de o kadar çirkindir… Sevgi; saygýyý, merhameti, barýþý ve kardeþliði tesis ediyor. Sevginin olmadýðý yuvalar yýkýlýyor, yavrular periþan oluyor, iþler sonuçsuz kalýyor.” (Ýsmail Karagöz, Sevgi ve Dostluk, s. 18.)
Sevginin bir tezahürü olan merhamet; acýmak, esirgemek, korumak, affetmek, iyilik etmek ve kalp inceliði gibi anlamlara gelir. Merhamet, insaný ruhen olgunlaþtýran, sosyal iliþkilerini geliþtiren, herkese karþý iyi davranmasýný saðlayan bir duygudur. Merhametin azaldýðý yerde bencillik artar. Bencillik çýkar çatýþmalarýný, þiddeti, düþmanlýðý ve saldýrganlýðý körükler. Merhametli bir insan, yaptýðý iyilikler sebebiyle, baþkalarýna faydalý olurken kendisi de mutlu olur. Bilgiyle geliþen merhamet, duygusal farkýndalýk oluþturarak beden Sevgi ve kardeþlik baðý imanla kurulur takva ile korunur diline yansýr ve duygusal aktarýmý kolaylaþtýrýr. Böylece daha saðlýklý bir iletiþim ortamýnýn gerçekleþmesini ve insanlarýn karþýlýklý olarak birbirini anlamalarýný kolaylaþtýrýr. Þefkat ve merhamet hem ruh saðlýðýnýn hem de beden saðlýðýnýn korunmasýnda büyük rol oynar. (Nevzat Tarhan, Duygularýn Dili, s. 93-98.)
Bir insanýn kiþiliðini ve davranýþlarýný yansýtan en önemli duygu, sevgi ve merhamettir. Bu duygu, kiþinin nerede yer aldýðý, nasýl düþüneceði ve davranacaðý konusunda diðer herhangi bir olgudan genellikle daha fazlasýný ifade eder. Bir kimse ne kadar þefkatli ve merhametli olursa, “O kadar cömert, adil, içten, sevgi dolu, nazik, aileye baðlý, affedici ve insanýn zayýflýklarýna karþý affedici olmaktadýr.”(Jo-Ellan Dimitrius, Ýnsanlarý Okumak, s.96.)
Kardeþ sevgisinin bütün sevgi çeþitlerinden önce var olduðu ve en temel sevgi olduðu kabul edilmektedir. Kardeþlik iliþkisi, insana paylaþma duygusunu öðreten ilk ciddi tecrübedir. Çocuklar yaþlarýnýn özelliði gereði benmerkezci olmakla birlikte, kardeþleriyle arasýndaki sevgi baðý ile paylaþma yeteneðini kazanýr ve kendilerini geliþtirirler. (Nevzat Tarhan, Makul Çözüm, s.116.) Kardeþlik duygusunu kaybeden insan kardeþlerini de kaybeder ve yalnýzlaþýr. Þiddet, nefret, güvensizlik, korku ve açlýk gibi toplumsal problemler, sevginin eksikliðinden ve yokluðundan meydana gelmektedir. Bütün bunlardan kurtulmanýn yolu, gerçek sevgi ve kardeþliðin var olduðu bir yaþam tarzýdýr.
Toplumun en küçük birimi olan aile, sevgi ve merhamet temelinde bir araya gelen bireylerden oluþur. Sevgi ve merhamet, ailede huzurun kaynaðýný oluþturur. (Rum, 30/21.) Eþlerin birbirini sevmesi, anne-babanýn çocuklarýný sevmesi, çocuklarýn anne-babalarýný sevmesi ve onlara iyi davranmasý, akrabalarla ve komþularla olan iyi iliþkilerin devam ettirilmesi, aileden baþlayarak topluma yansýyan huzur ve kardeþlik halkalarý oluþturur. Dante, “Kâinatý sevgi yönetiyor.” der. Kardeþlik ve güvenin hâkim olduðu toplumda iyilik, yardýmlaþma ve dayanýþma meydana gelir.
Bir Müslümanýn bütün davranýþlarý, Yüce Allah'ý sevme ve O'nun rýzasýný kazanma hedefine baðlýdýr. Kur’an’da Yüce Allah’ýn kimleri sevip kimleri sevmediði açýk ifadelerle anlatýlmaktadýr. Müminin sevgi dünyasý, bu ölçülere göre þekillenir. Ýmanýn özüne aykýrý olan söz, davranýþ ve özellikler, kardeþliðin özüne de ters düþer. Müslümanlar imanlarýný korumadan kardeþliklerini, kardeþliklerini korumadan da özgürlüklerini koruyamazlar. Allah’ýn rahmetine ulaþmanýn yolu kardeþlikten geçer.
Kur’an-ý Kerim’de bütün müminlerin kardeþ olduðu ifade edilerek þöyle buyurulmuþtur: “Müminler ancak kardeþtirler, o hâlde ihtilaf eden kardeþlerinizin arasýný düzeltin ve Allah’a karþý gelmekten sakýnýn ki, rahmete layýk olasýnýz!” (Hucurat, 49/10.) Bu ayet-i kerimede,
a) Gerçek bir kardeþliðin ancak imanla tesis edilebileceði,
b) Müminlerin kardeþ olduðu, Sevgi ve kardeþlik, insanlarýn sosyal ve ruhsal bakýmdan güvenli ve huzurlu bir hayat yaþayabilmelerinin en önemli teminatýdýr.
c) Müminlerin aralarýndaki ihtilaflarý çözmelerinin kardeþliðin gereði olduðu,
d) Kardeþliði muhafaza etmenin takva ile mümkün olacaðý,
e) Ve Allah’ýn rahmetine ulaþmanýn kardeþliðe baðlý olduðu ifade edilmektedir.
Bu ayet, hem kardeþliðin toplum hayatý ve insan iliþkileri bakýmýndan taþýdýðý önemi, hem de imanla olan iliþkisini ortaya koymaktadýr.
Buna göre kardeþlik imanla kurulur, takvayla korunur. Bu temel deðerlerin yer almadýðý bir kardeþlik anlayýþý, gelip geçici bir heves olarak kalýr. Ýmanýn kardeþliðe kazandýrdýðý samimiyet, kuþatýcýlýk, fedakârlýk ve ölçü gibi özellikler, ona kendine has bir renk ve boyut kazandýrýr.
Ýman kardeþliði Allah rýzasýný esas almayý, ölçülü olmayý, iyilik yapmayý, fedakârlýkta bulunmayý ve bütün varlýklara merhamet göstermeyi gerektirir. Kur'an'ýn öngördüðü kardeþlik, Allah sevgisiyle ebedileþir ve iki cihan saadetinin temelini oluþturur. Özünde Allah sevgisi bulunmayan iliþkiler, kolaylýkla bencilliðe dönüþebilir. Nitekim Yüce Allah þöyle buyurmuþtur: “O gün, Allah'a karþý sorumluluk bilinci duyanlar dýþýnda eski dostlar birbirlerine düþman olacaklar.” (Zuhruf, 43/67.) “Kendilerine uyulanlar o gün azabý görünce kendilerine uyanlardan sýyrýlacaklar, aralarýndaki bütün baðlar kopacaktýr.” (Bakara, 2/166.)
Kur’an-ý Kerim’de, Müslümanlar arasýndaki sevgi ve kardeþlik Allah'ýn bir nimeti olarak deðerlendirilirken, bu birliði ve barýþý tehdit eden çekiþmeler, her an içerisi-ne düþülebilecek ateþten bir çukurun kenarýnda bulunmaya benzetilmiþ, Kur’an’ýn prensiplerine sarýlarak bu tehlikeden korunmanýn mümkün olabileceði dile getirilmiþtir. (Al-i Ýmran, 3/103.) Müminler iman bakýmýndan olgunlaþtýkça, birbirine karþý sevgi ve saygýlarý artar, aralarýndaki kardeþlik baðlarý güçlenir. Hz. Peygamber, kardeþlikle imaný iliþkilendirdiði bir hadisinde þöyle buyurmuþtur: “Sizden birisi kendisi için istediðini kardeþi için de istemedikçe olgun mümin olamaz” (Buhari, Ýman, 7.) Bu olgunluðun tezahürü ise karþýlýklý güvendir: “Müslüman, diðer Müslümanlarýn dilinden ve elinden emin olduðu kimsedir.” (Buhari, Ýman, 4.)
Her mümin, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber’i örnek alarak, bir rahmet insaný olmaya çaba göstermelidir. Kardeþlik, Allah’ýn rýzasýný ve rahmetini kazanmaya vesiledir. Müminler, merhamet sahibi oldukça, Allah’ýn rahmetine nail olurlar. Birbirlerine yardým ettikçe, Allah’ýn yardýmýný hak ederler. Birbirini affettikçe Allah’ýn baðýþýna mazhar olurlar. Müminler bir bedenin organlarý gibi birbirine baðlýdýrlar: “Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine acýyýp ilgi göstermede bir beden gibidirler. Çünkü bedenin bir uzvu rahatsýzlandýðý zaman, diðer uzuvlar ateþlenip uykusuz kalarak ona katýlýrlar.” (Müslim, Birr, 66.) Hz. Peygamber, müminler arasýndaki kardeþliðin meydana getirdiði yardýmlaþma ve dayanýþmayý bir hadislerinde þöyle dile getirmiþtir: “Müslüman Müslümanýn kardeþidir. Ona zulmetmez, Ýman kardeþliði Allah rýzasýný esas almayý, ölçülü olmayý, iyilik yapmayý, fedakârlýkta bulunmayý ve bütün varlýklara merhamet göstermeyi gerektirir. onu yalnýz býrakmaz. Kim kardeþinin ihtiyacýný görürse, Allah da onun ihtiyacýný görür. Kim bir Müslümanýn sýkýntýsýný giderirse, Allah da onun kýyamet sýkýntýlarýndan birini giderir. Kim bir Müslümanýn ayýbýný örterse, Allah da kýyamet gününde onun ayýbýný örter.” (Müslim, Birr, 58.)
Rahmet toplumunda inananlar birbirleriyle iyi geçinir. Küçüklere sevgi, büyüklere saygý gösterilir, bütün canlýlara merhamet edilir. Ýyilikler teþvik edilir, kötülükler engellenir. Hukuka saygý gösterilir, sorumluluklara dikkat edilir. Rahmet toplumunda, ekonomik ve sosyal adaletin gerçekleþtirilmesi için gerekli tedbirler alýnýr. Ýnsanlar açlýða, yoksulluða, yoksunluða terk edilmez. Adil bir gelir daðýlýmý saðlanýr. Kamu hizmetleri emanet sayýlarak, bu hizmetlerle ilgili görevlendirmelerde liyakat esas alýnýr. Herkese fýrsat eþitliði saðlanýr. Rahmet toplumunda tek üstünlük ölçüsü takvadýr; mal, mülk çokluðu ve soy sop ile övünmek cahiliye toplumunun özellikleri arasýnda yer alýr.
Rahmet toplumunun üyeleri, barýþý, dengeyi, hoþgörüyü ve hakka saygýyý daima göz önünde bulundururlar. Kimseyi aldatmaz, hakir görmez ve darda býrakmazlar. Ýnsanlara kin tutmaz, dargýn durmaz ve haset etmezler. Birbirlerine karþý güler yüzlü, iyi niyetli ve samimidirler. Mevlana’nýn dediði gibi: “Sevgiden acýlýklar tatlýlaþýr. Sevgiden bakýrlar altýn olur. Sevgiden tortulu, bulanýk sular arý duru hâle gelir. Sevgiden dertler þifa bulur. Sevgiden padiþahlar kul olur.” Bu sebeple rahmet toplumu ayný zamanda bir huzur toplumudur.
Ýman kardeþliðinin duygu ve davranýþ boyutuyla ilgili olarak Sevgili Peygamberimiz þunlarý söylemektedir: "Zandan sakýnýnýz, çünkü zan sözün en yalanýdýr. Tecessüs etmeyin, haber koklamayýn, rekabet etmeyin, birbirinizi çekememezlik etmeyin, birbirinize buðz etmeyin, birbirinize sýrt çevirmeyin. Ey Allah’ýn kullarý, Allah’ýn emrettiði þekilde kardeþ olun. Müslüman Müslümanýn kardeþidir. Ona ihanet etmez, zulmetmez, onu mahrum býrakmaz, onu tahkir etmez. Kiþiye þer olarak, Müslüman kardeþini tahkir etmesi yeter. Her Müslümanýn malý, kaný ve ýrzý diðer Müslümana haramdýr. Allah sizin suretlerinize ve kalýplarýnýza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Sakýn ha, birinizin satýþý üzerine satýþ yapmayýn. Ey Allah'ýn kullarý kardeþ olun. Bir Müslümanýn kardeþine üç günden fazla küsmesi helal olmaz.” (Buhari, Edeb, 57.)
Müminler, diðer inanç guruplarýyla da barýþ ve güven içerisinde yaþamayý amaç edinir. Köken itibarýyla kardeþ olan insanlar, birçok hikmet yanýnda farklý kimliklerle tanýnýp tanýþmalarý için gruplara ayrýlmýþlardýr. (bkz. Hucurat, 49/13.) Evrensellik hedefi olan bir dinin, bir tek insaný ihmal etmesi bile düþülemez. Müslüman, bütün varlýklara karþý sorumluluðunun gereði olarak hak, adalet ve merhamet duygusuyla yeryüzünde barýþ ve kardeþliði tesis etmek için çalýþýp gayret gösterir. Kan, renk, dil, bölge, menfaat ve sýnýf farklýlýklarý barýþ ve huzurun elini kolunu baðlar; iman ve takva ise özgürleþtiricidir.
|