Hz. Peygamber'in sahabelerinin büyük çoðunluðu gençti. Ýlk Müslümanlardan Cennetle müjdelenen on kiþinin tamamý gençlerden meydana gelmiþtir. Bedir ve Uhud ashabý genellikle gençlerden oluþmuþtur. Kýrkýncý Müslüman Hz. Ömer (r.a.) Ýslâm’la þereflendiðinde 33 yaþýndaydý. Sahabe arasýnda Hadis, Fýkýh ve Tefsir alanýndaki derinlikleriyle temayüz eden Abdullah b. Ömer, Abdulah b Abbas, Abdulah b Zübeyr, Abdulah b. Amr b. As (r.a.) genç âlimlerdi. Medineli Ensar arasýnda kendilerine kurrâ hâfýzlar denilen 70 genç vardý.1 Tabii ki Bilal, Ammar, Yasir gibi çok sayýda genç sahabî vardý. Ýslâm uðruna zulme ve baskýya cesaretle göðüs geren ilk Müslümanlarýn çoðu gençlerden idi. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in çok sevdiði torunlarý, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (r.a.) Peygamberimiz (s.a.s.) tarafýndan Müslüman gençliðe model gösterilmiþ ve ümmete “Cennet gençlerinin efendileri”2 þeklinde takdim edilmiþtir. Bu hadislerden, Peygamberimizin (s.a.s.) gençlere çok deðer verdiðini görüyoruz.
Peygamberimiz döneminde Ýslâm davasýna gönül verenlerin ve Onu yüceltmek için her fedakârlýðý gösterenlerin çoðu gençlerden oluþtuðunu biliyoruz. Ýslâm’ýn yayýlýþýnda Peygamber Efendimize canýyla, malýyla destek verenlerin çoðu yine idealist genç erkek ve kýzlardý. Bu açýdan bakýldýðýnda Ýslâm’ýn bir gençlik hareketi olduðu rahatlýkla söyleyebiliriz. Bu genç sahabeler daima Allah Rasulünün yanýndaydýlar. O’nun dizi dibinde ilk eðitimlerini aldýlar. Allah Resulünü hayat merkezlerine alýp, örnek alacaklarý ve takip edecekleri model olarak gördüler. Ýslâm dini için nasýl mücadele edilmesi gerekiyorsa, nelerden feragat edilmesi ve ne zaman fedakârlýk yapýlmasý gerekiyorsa yaptýlar, Allah yolunda mallarýyla, canlarýyla cihad ettiler. Bir Müslüman’ýn yapmasý ve sakýnmasý gerekenler konusunda tavizsiz oldular. Gün geldi aç susuz kaldýlar, iþkence, zulüm, baský, dayatma ve boykotlara maruz kaldýlar, ev ve yurtlarýný eþ ve dostlarýný geride býrakýp hicrete zorlandýlar, dünyevi çýkar ve makamýn köleleri tarafýndan þehid edildiler… Ancak duçar kaldýklarý bunca zulüm ve zorbalýklara raðmen hiçbir zaman yýlmadýlar. Sevgili Peygamberimizin emrinden çýkmayýp gelecek nesillere büyük ve çok deðerli bir miras býraktýlar. Ve böylece ebedi saadete eriþen kutlu insanlardan oldular.
Günümüzün Müslüman gençleri de ebedi saadete eriþen kutlu insanlardan olmak istiyorlarsa, Allah Rasulünün ve sahabelerinin gittiði yoldan gitmeleri; Kur’an, sünnet ve Ýslâm âlimlerinin söz ve tecrübeleri ýþýðýnda hayatlarýný idame ettirmeleri gerekir. Bununla beraber özellikle Ýslâm dinine hizmeti dava edinen Müslüman gençlerin, þu tavsiyelere de kulak vermeleri gerekir. Hayatlarýnýn en verimli ve en deðerli çaðýnýn ve ayný zamanda en dinamik ve en kritik zamanýnýn gençlik olduðunu unutmamalý; geçen her saatin önemini bilerek deðerlendirmelidirler.
Hz Peygamber (s.a.s.) gençliðin önemine dikkat çekerek; “Beþ þey gelmeden önce beþ þeyin kýymetini bilin. Ölümden önce hayatýn, hastalýktan önce saðlýðýn, meþguliyetten önce boþ zamanýn, fakirlikten önce zenginliðin, ihtiyarlýktan önce gençliðin kýymetini bilin.” 4 Ýnsan Allah’ýn verdiði bütün nimetlerden sorguya çekilecektir. Allah Teâlâ, bu gerçeði Kur’an-ý Kerim’de þöyle anlatmýþtýr: “O gün, hepiniz bütün nimetlerden sorguya çekileceksiniz.” 5 Gençlik bulunmaz bir nimettir. Bir millet gençlerinden iyi yolda yararlanýrsa hem o millet için hem de insanlýk için faydasý olur. Hz. Peygamber de, kýyamet gününde arþýn gölgesinde barýnacaklar arasýnda, "Rabbi'ne ibadet ederek yetiþen gençleri" 6 de sayarak, gençken dini yaþamanýn önemine iþaret etmiþ; baþka bir hadisinde de, "Ýnsanoðlu, Kýyâmet gününde; gençliðini nerede ve nasýl harcadýðýndan... sorguya çekilmedikçe yerinden ayrýlamaz"7 buyurarak, gençlik enerjisinin Allah'a kulluk, inanç, ibadet ve ahlâkî görevlerini yerine getirmesi ve insanlýða hizmet uðrunda deðerlendirilmesi gerektiði mesajýný vermiþtir “Her doðan, Ýslâm fýtratý üzerine doðar, sonra anasý babasý onu Yahudi veya Hýristiyan veya Mecusi yapar." 8 Bu itibarla iman açýsýndan ana-babalara çok görevler düþmektedir.
Gençlik, bir toplumun ümidi ve yarýnlarýdýr. Onlarýn inançlý, ahlâklý, faziletli, saðlýklý, mutlu ve geleceklerinden umutlu olmalarý yarýnlarýmýz için çok önemlidir. Bir ana baba için çocuðu en deðerli varlýktýr. Bu deðerli varlýðý en güzel þekilde yetiþtirmek anne ve babanýn öncelikli görevidir. Hz. Peygamber (s.a.s.) “Hiçbir baba çocuðuna güzel terbiyeden daha üstün bir miras býrakamaz”9 buyurarak çocuk terbiyesinin önemini vurgulamýþtýr. Gençlik, bir toplumun taze filizleridir. Gençlerimize sunacaðýmýz en deðerli armaðan, onlara býrakacaðýmýz en kýymetli hazine, güzel ahlâktýr, Eðitim, insan yetiþtirme sanatýdýr. Her bir eðitimci çocuklarýn ruh ve düþünce dünyalarýný güzel fikirlerle bezeyip onlarý tevhid bilinci içersinde muavahhid bir mü’min olarak imanlý, ahlâklý birer insan olarak yetiþtirmelidir.
Hz. Peygamber (s.a.s.): insanlarýn en üstününün kimler olduðu yönündeki bir soruya, “Benim asrýmdýr (benim dönemimde yaþayanlardýr)” 10 cevabýný vererek kendi asrýnda yaþayanlarýn deðerine iþaret etmiþtir. Asr-ý saadet neslinden söz eden âyet ve hadisler ile o dönemin olaylarýný ve yaþayýþ biçimini anlatan siyer kitaplarý incelendiðinde, asr-ý saadet insaný ve neslinin nitelikleri hakkýnda þu tespitler yapýlabilmektedir: Asr-ý saadet nesli, güçlü bir imana sahiptir. Sâlih (Allah’ýn hoþnutluðuna lâyýk yararlý) olma özelliði hâkimdir. Ýslâm’ýn tebliðinde karþýlaþtýklarý her türlü güçlüðe göðüs germeye hazýr, sabýr timsali kiþilerdir. Yapýlan her iþte Allah’ýn rýzâsýný ölçü alýrlar. Allah’a halis kulluk etmede ve takvada (kaliteli olmada) da öndedirler. Asr-ý saadet insaný en üst düzeyde birlik, beraberlik, kardeþlik ve dayanýþma bilincine sahiptir. Tabii ki, dünya ve ahirette mutlu, huzurlu olmak isteyenler, asr-ý saadet dönemini örnek almalý ki, arzu edilen mutluluða ulaþsýn. Onlar Ýslâm tebliði için her türlü zorluk ve güçlükle karþýlaþtýlar ve sabrettiler. Hz. Peygamber’i örnek aldýklarý için, Ýslâmî anlayýþ ve yaþayýþ içerisinde olduklarýndan dolayý mutlu ve huzurlu idiler.
Günümüz gençliðinin en önemli sorunu, yaratýlýþ gayesinden habersiz olmalarý veya habersiz gibi yaþamalarýdýr. “Allah, gençliðini Allah'a itaatle (arzularýnýn peþinden gitmeyen, haramlardan kaçýnarak) geçiren genci beðenir, sever."11 Bu, öyle bir müjdedir ki, insanýn tüm sevdiklerinden, beðenisini kazanmak istediði bütün þahýslarýn beðenisinden çok daha deðerli, çok daha yücedir. Hz. Peygamber (s.a.s.) gençleri zina ve fuhuþtan korumak ve kurtarmak için onlara þu tavsiyede bulunmaktadýr: “Gençler, sizden gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek, gözü harama karþý korur, namusunu, iffetini muhafaza eder. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun, çünkü oruç þehveti kýrar.” 12 Maalesef günümüzde gençler; bir kýsým film, gazete, dergi, televizyon, bilgisayar, internet ve benzeri araçlarla ahlâkî ve manevî deðerleri zedeleyici þekilde yönlendirilmektedir. Ana-babaya, büyüklere ve çevreye saygý, hoþgörü, sabýr ve yardýmlaþma; Allah, Peygamber ve insan sevgisi; kurallara uyma, doðruluk, inanç, ibadet ve güzel ahlâk ve erdemler; bütün bunlar gençlik döneminde bilinçli bir þekilde gençlik döneminde kazanýlýr. Günümüz gençliði; sigara, içki ve uyuþturucudan kaçýnmayan, kumar ve zina gibi çirkinliklerden tümüyle kaçýnmayan, tüketimde israfçýlýk yapan, gösteriþe, zevke, eðlenceye, oyuna, modaya uyan, paylaþmaktan uzak, ben merkezli, kendi deðerlerine yabancý, çevreye karþý duyarsýz kalan bir kiþiliðe sahip olma tehlikesiyle yüz yüzedir. Gençliðin deðerinin bilinmesi, her türlü kötü ve zararlý alýþkanlýklardan uzak durulmasý, öncelikle Allah’a yönelik kulluk görevlerinin yerine getirilmesi, sonra da ailelerine ve topluma karþý sorumluluklarýný yerine getirmeleriyle mümkün olur.
Örnek Bir Genç Sahabe, Mus’ab bin Umeyr
Mus’ab bin Umeyr, sevgili Peygamberimizin Ýslam’ý teblið etmeye baþladýðý ilk yýllarda en zengin, en yakýþýklý ve en edib 18 yaþýnda bir genç idi.
Büyük bir sevgi ve saygý gören bu hayat ve istikbal dolu genç, Allah Resulünün (s.a.s.) mukaddes davetine muhatap olunca, Ýslâm’a inanan ve ona gönül veren bir genç oldu. Mus’ab’ýn ailesi Ýslam’a karþý çýktýðý için, o da ilk günlerdeki diðer sahabeler gibi imanýný gizliyordu. Fakat bu uzun sürmedi. Mus’ab’ýn Müslüman oluþu etrafa yayýldý. Bu genç sahabeye ilk tepki ailesinden geldi. Artýk Mus’ab için ýstýrap ve çile devri baþlamýþtý. Hz. Peygamber (s.a.s.) onu fakirane bir kýyafet içinde görünce; “Ben seni Mekke'de gördüðüm zaman senden daha ince ipek elbise giyen, senden daha güzel görünüþlü bir yiðit yoktu! Þimdi sen bir hýrka içinde saçý baþý karmakarýþýk bir haldesin.” 13 demekten kendini alamadý. Bakýnýz þu yiðide ki, Kureyþ’ten hiçbir genç anne-babasýnýn yanýnda onun kadar imkâna ve nimete sahip deðildi. Fakat Allah’a ve Rasûlü’ne olan sevgisi ona bütün bu imkânlarý terk ettirdi.
Hz Peygamber (s.a.s.), Medineliler’in isteðiyle onu Ýslâm tarihinin ilk muallimi olarak görevlendirdi; bu sebeple Medine’ye ilk hicret eden sahâbî olarak da kabul edilir. Es‘ad b. Zürâre’nin evinde kalan ve onun desteðiyle verimli bir çalýþma yürüten Mus‘ab, Hz. Peygamber’in teblið tarzýný çok iyi kavramasý, Kur’ân-ý Kerîm’den o zamana kadar inmiþ âyetleri ezbere bilmesi ve etkili konuþmasýyla Üseyd b. Hudayr ve Sa‘d b. Muâz gibi tanýnmýþ þahsiyetlerin Ýslâm'a girip Müslüman olmalarýný saðladý; Medine’de Es‘ad b. Zürâre ile birlikte cuma ve vakit namazlarýný kýldýrdý. 622 yýlýnýn hac mevsiminde ikisi kadýn yetmiþ beþ kiþiyle Mekke’ye geldi ve Rasûlullah’a bir yýl içinde yaptýðý teblið faaliyetini anlatarak onun takdirini kazandý. 14 Habbâb b. Eret, (r.a.); Mus‘ab b. Umeyr Uhud’da þehid olduðu gün onu saracak bir kefen bulamadýklarýný, bedenini hýrkasýyla örtmeye çalýþtýklarýnda baþýna çekince ayaklarýnýn, ayaklarýna çekince baþýnýn açýldýðýný, sonunda baþýný örttüklerini, ayaklarýnýn üstüne de kokulu bir ot demeti koyduklarýný söylemiþtir. 15 Sahabeler, Hz. Peygamber’i model aldýklarý için baþardýlar, kaliteli Müslüman oldular. Dünya ve âhiret hayatýný mutluluða dönüþtürdüler. Tabii ki, bizlerde Hz. Peygamber (s.a.s.)’i ve O’nun kutlu sahabesini örnek almalýyýz. Ne mutlu Hz. Peygamber (s.a.s.)’i örnek alanlara, ne mutlu O’nun yolunda gidenlere...
Dipnot
Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 235
Ýbn Mace, Mukaddime 11
Mevdudi, Tefhîmü'l-Kur'ân, c. 2, s. 330
Müslim, Ýmare 46
Tekâsür, 102/8
Buhârî, Ezan 36
Tirmizî, Kýyamet 1
Müslim, Kader 22-25
Tirmizî, Birr 33
Muslim, Fedâilü’s-Sahabe 52
Müsned, IV, 15
Buhârî, Nikâh 2; Müslim, Nikâh 5
Ýbn Sad,Tabakat, s. 121
Hüseyin Algül, TDV Ýslam Ansiklopedisi, c. 31, s. 227
Buhârî, Cenâǿi 27; Meġāzî, 17, 26
Süleyman GÜLEK
|