Modern-seküler-maddiyatçý, mekanist-rasyonalist dünya görüþü, dünyayý manipüle edilebilir, sömürgeleþtirilebilir, yaðmalanabilir, talan edilebilir ruhsuz bir nesne gibi düþünür. Bu durum, modern tarihte insanlýðýn ve dünyanýn çok derin bir yozlaþma, bayaðýlaþma, yabancýlaþma ve parçalanma içerisine girdiðini gösterir. Modern - seküler aydýnlanmacý akýl, dini alaný, etkiyi, ilgiyi, inancý deðersizleþtirerek dünyanýn dýþýna sürgün edince, bütün dünya her türlü kötülüðe açýk hale geldi. Ýslam dünyasý toplumlarýnda kendisini yenileyemeyen zihinsel-düþünsel-kültürel dünyanýn yaþlanmasý, üretkenliðini ve iradesini yitirmesiyle birlikte; toplumlarýmýz, içeriði ne olursa olsun, modern dünyanýn ürettiði genç kültürün etki alaný içerisine girdi. Üretkenliðini yitirmiþ yaþlý kültürleri taklit etmeye devam eden kuþaklar hiç bir þekilde özgün fikirler, yorumlar, çözümlemeler üretemediler. Bu nedenle de, toplumlarýmýzýn temelden dönüþümü için, hiç bir biçimde uzun soluklu bir yürüyüþ baþlatýlamadý. Bu konuda bütünlüklü baðýmsýz bir siyasal felsefe ve mücadele oluþturulamadý.
Küreselleþme çaðýnda Müslümanlar yeni bir gerçeklikle sýnanýyor. Küreselleþme, Batý dýþý kültürleri yok eden, kültürel bir örnekleþmeyi bütün toplumlara bir þekilde dayatýyor, Batý dýþ: bütün kültürleri ötekileþtiriyor. Öteki olmak demek, her durumda her yerde edilgen olmak demek. Konuþma, düþünme, yorumlama özürlü olmak demek. Kendi kendilerine yeterli olmayý baþaramayan kültürler, siyasetler, ekonomiler, küresel kültüre/ekonomiye/siyasete entegrasyonu seçiyor. Bu geliþmeler karþýsýnda, Müslümanlar olara tutarlý yüzleþmeler/hesaplaþmalar gerçekleþtiremiyoruz.
Her konuda, maalesef, belirlenmiþ ve manipüle edilebilir bir konumda bulunuyoruz.
Reelpolitik stratejiler, siyasal ihtiyaçlar/ittifakla çok acýmasýz, çok ahlaksýz hesaplar yapýlmasýna, iliþkiler kurulmasýna neden olabiliyor. Emperyal/küresel sistemin çizdiði sýnýrlar dýþýnda konuþmak, yazmak, yorumda bulunmak, siyaset üretmek büyük cesaret istiyor. Hepimiz bir þekilde tüketim kapitalizmini bir parçasý haline geliyoruz. Ýnsanlar kendilerini markalarýn yardýmýyla ifade ediyor. Bütünüyle imajlar dünyasýnda yaþýyoruz. Ýslami kesimler de, gösteriþçi tüketim sistemi içerisinde yerlerini almýþlardýr. Ýslami kesimlerle tüketim kapitalizmi arasýnda hiç bir gerilimin olmamasý, kültürel bir çatýþma yaþanmamasý çok düþündürücüdür.
Müslümanlar olarak çok karmaþýk yanýlsamalar içerisinde bulunuyoruz.
Kanýksanmýþ baðýmlýlýklar yaþýyoruz.
Zaman zaman prangalarýmýzý yenilemekten baþka bir þey yaptýðýmýzý iddia edemeyiz.
Hangi konuya iliþkin olursa olsun, muvafakat da, muhalefet de, sistemin çýkarlarý doðrultusunda, medya propogandasý yoluyla üretilebiliyor.
Manevi kontrol, manevi/duygusal manipülasyon yoluyla yani, dini hizmetler aracýlýðýyla kitle psikolojisi yönetilebiliyor, hoþgörü üretilebiliyor, uyum saðlanabiliyor. Kitlesel uyumluluk saðlanýnca, kitlelerin duygularýný/düþüncelerini/ algýlarýný sorgulamakta zorlanýyoruz. Her tür sorgulama risk almayý gerektiriyor. Sürüler halinde düþünmeye ikna edildiðimiz için, eleþtirel düþünceye, tavra, tarza, duruþa ihtiyaç duymuyoruz. Günümüzde Ýslami “hizmetler” de büyük ölçüde ticarileþiyor. Hizmetler, duygularýn manipülasyonu, kurmaca/düzmece öyküler/menkýbeler yoluyla sürdürülüyor. Tüketim alýþ kanlýklarýmýz nasýl reklam ve propoganda aracýlýðýyla yönetiliyorsa, cemaat tercihlerimiz de duygusal propoganda yöntemler tarafýndan belirleniyor. Propoganda kitleleri duygusal otomalara dönüþtürüyor. Eleþtirel irdelemeler yapmadýðýmýz için, yapay olarak þiþirilen propoganda yalanlarýna inanabiliyoruz. Propoganda, insanlarý kendi köleliklerinden hoþnut hale getirebiliyor. Herkes gibi düþünmeyenleri terörize eden bir geleneðimiz var. Bir bilinç devrimi gerçekleþtirmek istiyorsak, bu geleneðin aþýndýrýlmasý gerekir.
Zihinsel baðýmsýzlýk olmadan yeni bir kültür, genç ve üretken bir kültür inþa edemeyiz.
Zihinsel özgürleþme, Ýslami bütünün/otoritenin, seküler otorite karþýsýnda baðýmsýzlýðýný kazanmasýyla baþlayabilir. Seküler sýnýrlar içerisine hapsedilen, Ýslami bir inþa'dan, ilgi ve çabadan söz edilemez. Din'i, antik bir kurum gibi, antik bir ilgi ve kültür gibi gören, özel inanca indirgeyen, tepeden inme þiddetli sekülerleþmeye karþý, Ýlahi vahyin/aklýn bilincin/ruhun/kalbin bütünlüðünü saðlayabilecek, yeni bir dili/ ufku ve varoluþu hayata/tarihe kazandýrabiliriz. Konformist-saðcý-gelenekçi bir din algýsý, seküler otoriteye karþý hiç bir þey yapamaz. Ýtaat ve uyumluluðu kutsallaþtýran, konformist bir gelenek, yeni bir fikir üretemez, muhalefet ve mücadele üretemez.
Eleþtirel gücü olan bir dil ve söylem oluþturabilmeliyiz. Ancak, baðýmsýz hareket etmeyi baþarabildiðimiz takdir de, her þeyi bütün açýklýðýyla konuþabiliriz. Ne tür bir baðýmlýlýk olursa olsun, her tür baðýmlýlýk, yanlýþ giden þeyler hakkýnda sesimizi yükseltmemize engel oluyor. Anaakým medya sansasyonel ayrýntýlarý, basit sýradan öyküleri, tek yanlý yorum ve çarpýtmalarý, yoðun olarak gündemde tutarken, Türkiye’nin bölgesinde cereyan eden olaylar/geliþmelerle ilgili olarak eleþtirel yayýnlar yapamýyor. Suriye'nin icat edilmiþ “muha lif” unsurlar aracýlýðýyla, Ýsrail için tehdit olmaktan çýkarýlmasý, Amerika-Ýsrail çýkarlarýna göre yeniden þekillendirilmesi, Ýran'ýn her alanda etkisiz hale getirilmesi, yalnýzlýða mahkûm edilmesi, Irak'ýn iþlevsiz kýlýnmasý, Filistinlilerin kendi sýnýrlarýný kontrol edemeyecek, kendi kendisini savunma iradesini geliþtiremeyecek bir noktaya kilitlenmesi, Filistinlilerin saygý ve tanýnma sorunlarýnýn derinleþmesi, emperyal faþist silahlý güçler tarafýndan Ýslami onurun hayasýzca çiðnenmesi gibi konular etrafýnda kapsamlý, sorgulayýcý sorular sormuyoruz.
Ahlaki temelleri olmayan pragmatik politikalardan romantizmler üretmeye çalýþýyoruz.
Dünyanýn bütünüyle finansallaþtýrýldýðý, elektronikleþtiði bir zamanda, özgürlükler, yalnýzca finansal özgürlükten ibarettir. Emperyal-küresel sistemin, þu veya bu ülkeye “demokrasi” götürüyoruz þeklindeki iddiasýný, ilgili ülkeye emperyalizm, sömürü ve yýkým götürüyoruz þeklinde anlamak ve yorumlamak gerekir. Teknolojik akýlcýlýk, bilimsel-teknik uzmanlaþmayý mutlaklaþtýran teknokrasi, teknolojik önyargýlar, insanlýða mekanik kitle katliamlarý çaðýný yaþattýðý gibi, insani varoluþun ve deðerler dünyasýnýn parçalanmasýný/yýkýlýþýný da yaþattý Seküler zamanlar ve seküler iktidar, Ýslam’ýn hayata/tarihe/siyasete dönüþü fikrini hiç bir þekilde düþünülemeyecek, düþünülmesi imkânsýz bir konu haline getirdi. Seküler iktidarýn bu korkunç meydan okumasý ve tahakkümünü aþarak; bu konuda Ýslami cevaplar üretecek, somut bir model ortaya koyacak çözümlemeler, ortaya konuluncaya kadar yeni bir baþlangýç yapýlamaz.