Ýçerisinde yaþadýðýmýz gerilim ve belirsizlik döneminde, Müslümanlar olarak karþý karþýya bulunduðumuz olaylarý, tarihsel, kültürel, siyasal baðlamlarýndan kopararak deðerlendiremeyiz. Günümüzde Ýslami toplumlarýnda, özellikle de Arap-Ýslam toplumlarýnda, üzerinde yeteri kadar durmadýðýmýz yeni bir geliþme/deðiþim yaþanýyor. Bu toplumlar Ýslam aracýlýðýyla deðil, “sivil toplum” ve “demokrasi” söylemi aracýlýðýyla dönüþtürülüyor. Sözünü ettiðimiz dönüþümle ilgili olarak, pek çok Batýlý vakýf-enstütü-düþünce kuruluþu-araþtýrma merkezi yýllardýr yoðun bir biçimde “siyasal liberalleþme” ve “sivil toplum” projesi yürütüyor. Proje, Ýslami partileri, hareketleri etkisizleþtirmek, marjinalleþtirmek yerine; bu partileri destekleyerek, seçim yoluyla iktidara gelmelerine “izin” vermek biçiminde yürütülüyor. Buradan anlýyoruz ki; toplumlarýmýzda “demokratik” süreçler de, sömürgecilerin izinlerine tabi tutuluyor.
Ýslam toplumlarý, Ýslami cemaatler, partiler, hareketler; Ýslami zeminde düþünceler/eylemler/inþa’lar gerçekleþtiremedikleri içini; bu konuda zihinsel yetersizlik, bilinç yetersizliði içerisinde bulunduklarý için, bitip tükenmeyen, düþünsel/kültürel/ siyasal/askeri aþaðýlanmalara katlanmaya devam ediyor. Emperyal sömürgeci zulüm özellikle zihinsel planda etkisini/müdahalesini sürdürüyor. Sömürgeci zulmün zihinsel iþleyiþi karþýsýnda her nasýlsa hiç bir çözüm üretme iradesi ortaya koyamýyoruz. Bu defa, Ýslam; maalesef Müslümanlar tarafýndan dýþlanýyor. Ýslamýn karþý karþýya bulunduðu aþaðýlanma, yozlaþma, yabancýlaþma karþýsýnda Ýslami çevreler büyük bir kayýtsýzlýk, duyarsýzlýk sergiliyor. Ýslamýn merkeziliði ve evrenselliði inancý ciddi bir biçimde savsaklanabiliyor, Ýslamýn asli niteliklerinden ve tevhidi yörüngesinden uzaklaþtýðýmýzý farketmiyoruz. Kiþisel dindarlýklar, aile dindarlýklarý, hizip dindarlýklarý ile yetinebiliyoruz. Din dili, romantik mistikleþtirme zemininde gerçekleþiyor. Bütün durumlara alýþtýðýmýz için, alýþtýrýldýðýmýz için, hiç bir anormallik bizleri rahatsýz etmiyor. Zihinsel köleleþme, kendilerine ait inanç ve düþünceleri olmayanlarýn kiþiliklerini de yok ediyor. Kendilerine ait özgün/baðýmsýz düþünce ve tercihleri olmayanlar hiç bir þey üretemiyor, yapamýyor; baþkalarýnýn ürettiklerine, yaptýklarýna öykünüyor, onlarý tüketiyor. Düþünce hayatýmýz, edebiyat hayatýmýz, kültürel hayatýmýz daha çok suya sabuna dokunmayan konular etrafýnda yoðunlaþýyor. Her konuda, ancak, eleþtirilmesi halinde sorun çýkarmayacak konularý eleþtirebiliyoruz, Ýslami cemaatler yüz kýzartýcý, utanç verici oportünizm hikayeleri biriktiriyor. Ýslami cemaat olarak bilinen cemaatlerin, küresel/emperyal iktidarýn çýkarlarýna hizmet eden yorumlar, davranýþlar, konumlar, iliþkiler içerisinde bulunmasý; bütün bu iliþkileri “hoþgörü” diliyle meþrulaþtýrmaya çalýþmasý, kayýtsýz kalýnmasý mümkün olmayan çok büyük bir inhiraftýr. Bu cemaatler, cemaat liderinin düþünceleriyle sýnýrlý tek tip bir düþünce, tek tip davranýþlar dünyasýna kapanarak, bu dünyayý kutsallaþtýrarak milli bir Müslümanlýk oluþturmaya çalýþý yor, Türkiye’ye özgü çözümlemeler geliþtiriyor. Cemaatler, mensuplarýný farklý bir þey düþünemeyen, düþünmeye cesaret edemeyen bir örnek otomatlara dönüþtürüyor. Her otomat, büyük kalabalýðýn, küçük bir parçasýna dönüþüyor. Cemaatler de moda'ya uyma konusunda çok yetenekli olduklarýný kanýtlýyor. Liberal zamanlarla uyumlu, liberal kültüre, hayat tarzýna karþý “hoþgörülü” olan cemaat, merkezden sürülenlerin yanýnda olmak, onlarla birlikte görünmekten çok korkuyor. Merkezde bulunanlara öykünerek, onlarý tebcil ederek, onlar tarafýndan tebcil edilmeyi bekliyor. Hayatlarý bütünüyle imajlarla oluþturulan cemaat liderleri, kamusal bir fetiþ haline geliyor. Ýslami bütüne yabancýlaþan, Ümmet kaygýsý taþýmayan cemaat, aynen Amerika ve Ýsrail gibi Ýslamcýlýðý, Ýslamcý mücadeleyi bir patoloji olarak görüyor.
Seküler düþüncenin, seküler yasalarýn, seküler kurumlarýn, seküler hayat tarzýnýn belirleyici olmaya devam ettiði bir dünyada/hayatta/toplumda, Ýslami aidiyetlerimizin, tercihlerimizin, uðraþlarýmýzýn ne anlama gelebileceðini konuþmuyor ve tartýþmýyoruz. Her þeyin Batý ölçüleriyle ölçüldüðü bir dün yâda, aziz Ýslam'da Batý ölçülerinin sýnýrlarý içerisine sokuluyor, yani seküler sýnýrlar içerisine çekiliyor. Seküler bir zihin için, dinin, hayatý/tarihi biçimlendirebilecek, belirleyici bir güç olmasý kabul edilebilir deðildir. Toplumlarýmýzda gerçekleþen ayaklanmalarýn, isyanlarýn niteliðini ve yörüngesini teþrih etmekte güçlük çekiyoruz. Ortadoðu'da “Arap Baharý” olarak tanýmlanan süreçte, liberal-demokratik emperyalizm, Müslüman unsurlara cephe almak yerine; özellikle genç kuþaklarý kendi dünya görüþüne kazandýrma yolunu seçti. Genç kuþaklar bu süreçlerle birlikte liberal/demokratik alana dâhil oldular.
Ýçerisine kapandýðýmýz eski kliþeler, karþý karþýya bulunduðumuz yeni geliþmeleri saðlýklý bir biçimde deðerlendirme konusunda yetersiz kalýyor. Ýçerisinde bulunduðumuz baðlamý, yöntemi, ufku yeniden tanýmlayabilmeli, kapsamlý bir farkýndalýk oluþturabilmeliyiz. Günümüzde de görülebileceði üzere, hiç bir ülkede/toplumda neoliberal-seküler-demokratik söyleme, dayatmaya, baskýya, homojenleþtirmeye, artýk hiç kimse karþý çýkmýyor, bu dayatmalara karþý kimse isyan etmiyor, Ýslami baðlamda zihinsel yýkýmýn ne kadar derinleþtiðini farketmiyoruz. Küreselleþme karþýsýnda toplumlarýmýz baðýmlý hale geliyor, evcilleþiyor. Çeliþkili, bulanýk, sorunlu düþünce yapýlarý arasýnda gidip geliyoruz.
Bizler, neoliberal özgürlükler istemiyoruz.
Ýslami özgürlükler istiyoruz.
Bugünün dünyasýnýn gerçeklerini teþhis/teþrih etmekle, bu gerçeklere boyun eðmenin çok farklý þeyler olduðunu söylemeye çalýþýyoruz.
Bizler, kendimizi Allah'ýn (c.c.) istediði doðrultuda dönüþtürerek, Ýlahi baðýþlara mazhar olabilecek niteliklerle güçlendirdiðimizde, muktedirler/müstekbirler karþýsýnda Ýlahi yardýma hak kazanacak, Ýslami onurla onurlandýrýlacaðýz. Ýlahi mazhariyete istihkak kazandýðýmýzda hiç beklemediðimiz ve umut etmediðimiz bir anda tarih bize yardým edebilir. Tarihin bize yardým etmesini istiyorsak, bizler de aziz Ýslam'a yardýmcý olmalýyýz. Ýmkânsýzlýklar önce bizim zihnimizde ve kalbimizde baþlar. Allah’a gereði gibi yöneldiðimizde, gereði gibi hazýrlandýðýmýzda, gereði gibi davrandýðýmýzda ilahi imkânlar ve umutlarla buluþabiliriz. Kendimizi, dünyanýn muktedirleri/müstekbirleri karþýsýnda ezik, pasif, edilgin, çaresiz, umutsuz bir þekilde konumlandýrmamalýyýz. Bu tür bir konuklanma bize hiç bir çýkýþ yolu býrakmaz, bu tür bir konumlanmanýn sonu köleliktir. Ýslami onurumuz ve özgürlüðümüz her türlü pragmatizmin, her türlü oportünizmin üzerindedir.
Yapýsal sorunlarýmýzýn kaynaðýnda kayýtsýzlýklarýmýz ve sorumsuzluklarýmýz vardýr.
Hiç kimsenin bizim adýmýza bir sorumluluk yüklenemeyeceðini hatýrlamalýyýz. Ýslam nezdinde, hâþâ, her þeyi bilen, gören, her þeyi bildiðine inanýlan hatasýz kimseler yoktur. Cemaat liderlerinin efsanevileþtirilmeleri, kahramanlaþtýrýlmalarý, kutsallaþtýrýlmalarý Ýslami olmadýðý gibi insani ve ahlaki de deðildir. Laikleþtirilmiþ bir hayatýn içerisinde, laikleþtirilmiþ bir toplumun ve siyasetin içerisinde, Ýslami bir bütünlük içerisinde yaþayabileceðimizi zannetmek çok büyük bir yanýlsamadýr. Ýslam ile sekülerizmin, liberalizmin, kapitalizn yan yana gelmeleri, getirilmeleri, birbirleriyle uzlaþtýrýlmalarý, bir sentez oluþturmalarý kabul edilebilir, temellendirilebilir. Ýzah edilebilir, meþru sayýlabilir bir durum deðildir Bilmek gerekir ki; Ýslam hiç bir milliyete ait deðildir, hiç bir coðrafyaya ait deðildir. Bugün söylemlerimizle, eylemlerimiz arasýndaki uzaklýk büyüyor. Ýslami eðitimin bir bütünlük içerisinde gerçekleþtirilemediði bir dünyada, Ýslami bir toplumdan söz edemeyiz. Ýslami deðiþimin, Ýslami eðitimle, öðretimle, terbiyeyle, bilinçle baþlayacaðýný unutmamalýyýz. Kur'aný Kerimin nasýl okunacaða, nasýl anlaþýlacaðý konusunda teknik anlamda bitip tükenmek tartýþmalar yaptýðýmýz için, Kur'aný Kerim'in nasýl uygulanacaðý konusu hiç gündemimize girmiyor.
Bugünün dünyasýnda Müslümanlar olarak ne ifade ediyoruz sorusuna samimi/dürüst yanýtlar bulabilmeliyiz.
Bugünün dünyasýnda etkili deðilsek ki, deðiliz bu Ýslamýn bizim kiþisel hayatlarýmýzda gereði gibi etkili olmamasýndan kaynaklanýyor.
Ýslam bizlerin kiþisel hayatýmýzdan uzaklaþtýkça, toplumsal hayatýmýzdan da uzaklaþýyor.
Zihinsel sömürge durumunu devam ettiren halklarýn, toplumlarýn bir milli marþa, bir bayraða sahip olmalarýnýn ne anlama geldiði konusunda ciddi bir biçimde düþünmemiz gerekir.
Ýslam bir irade halinde tarihe çýkmýþ, tarihi dönüþtürmüþtür. Müslümanlar bu iradeyi yitirdikleri için, bugün modern-seküler tarih tarafýndan dönüþtürülüyor.
Ýslamýn tek boyuta indirgenmesi, tarihle/siyasetle, dünya ile ilgilenmeyen bir yaklaþýmla sýnýrlandýrýlmasý, sembolik ve batini anlamlarýn meþrulaþtýrýlmasý, toplumsal içerik üretmeli yerine, mistik/geleneksel akla kapanmasý, Müslümanlarý aþýlmasý güç bir konformizme sürükledi
Ýlahi irade, ilahi hikmet ve anlamlar/deðerler bizler bunlarý gerçeðe dönüþtürelim için, bizlere teklif edilmiþtir. Amellerimiz, imanýmýzýn somut bir yansýmasýdýr. Ýmanýmýz gerçek olduðunda, amellerimiz de gerçek olacaktýr.
Geçmiþi etkin bir güç olarak yaþatmakla, bir anýlar malzemesi olarak yaþatmak birbirinden çok ayrý þeylerdir. Her hangi bir nedenle geçmiþe bir dokunulmazlýk kazandýrmaya çalýþmamalýyýz Eleþtirel bir tarih yaklaþýmýna sahip olabilmeliyiz. Tarih kahramanlýk öyküleri anlatmaktan ibaret bir alan deðildir. Tarih, antikacýlý yapmak demek deðildir. Batýlýlarýn “tarih bitti” iddialarýný geçersiz kýlabilecek bir entelektüel-zihinsel irade ortaya koyabiliriz. Etkili bir düþünce sistemi oluþturarak Ýslami bütünlüðü yeniden oluþturabiliriz. Zihinsel bir irade oluþturamadýðýmýz takdirde, düþünce dünyasýný sarsamayýz.
Ýnsanýn sorumluluðu kendi eylemleriyle tanýmlanýr.
Popüler güncel baðlamýn sýnýrlarýný aþabilecek bir ilgi alaný açabilmeliyiz. Her yeni merak, her yeni keþif, yeni þeyler öðrenmemizi saðlar. Her alanda umutlarýmýzý somutlaþtýrabilmemiz için, öncelikle Müslüman aklýn sömürgelikten ve içerisinde bulunduðu krizden kurtarýlmasý gerekir. Yenilenme köklerden kopuþ anlamýna gelmez. Sömürgecilik çaðý devam ederken, ütopyanizme ve romantizme sýðýnamayýz.
Ezoterik ve gnostik bir dini yaklaþýmla/yorumla, düþünceyle hiç bir insanlýk sorunu çözümlenemez.
Bir deðer-anlam-inanç sistemini bir bütünlük içerisinde uygulayabilmek ve sürdürebilmek için, pek çok fedakârlýðý göze almak gerekir.
Bugün bütün toplumlarda Müslümanlar dýþardan gelen her etkiye açýk durumdalar. Bizler her þeyden etkileniyoruz, ancak ne yazýk ki kimseyi etkileyemiyoruz. Sömürgeci akýl, Ýslam toplum'larýna özgü bütün gerçeklikleri tahrif ediyor. Avrupa, nasýl olmamýzý, nasýl siyaset yapmamýzý, hangi kavramlarý/ölçüleri öne çýkarmamýzý, hangi modeli uygulamamýzý istiyorsa, Müslümanlar da ne yazýk ki o doðrultuda hareket ediyor. Bizler, hangi konuda ne yapmamýz gerektiðini, hep onlar dayatýyor.
Eleþtirel yeteneklerimizi kaybettik, ya da eleþtirel yeteneðe hiç bir zaman sahip olamadýk.
Hep geçmiþte yaþadýðýmýz için, kendimizi yenileyemediðimiz için kendi kendimizi taþralýlaþtýrdýk.
Dayatma yoluyla, öykünme yoluyla toplumlarýmýza kazandýrýlan sömürgeci kültür, bugün, Türkiye’de de yaþanýldýðý üzere büyük ölçüde toplumsal bir zemin kazanmýþtýr. Toplumlarýmýzda modern-seküler kültür yabancý kültür muamelesi görmüyor. Üzerimizde uygulanan modern-seküler-liberal iktidar Ýslami düþüncelerimizi, eylemlerimizi, ufkumuzu sýnýrlandýrýyor, kuþatýyor, çarpýtýyor. Bu iktidar özellikle, Müslümanlarla ilgili olarak çok farklý bir dünya oluþturuyor, bu dünyayý Batýlý dünya görüþünden, hayat tarzýndan çok daha aþaðý bir konuma yerleþtiriyor. Hayatýn her alanýnda modern-seküler iktidar tarafýndan kontrol ediliyoruz. Hep sömürgecileri suçladýðýmýz için, kendi aþýrýlýklarýmýzý, çarpýklýklarýmýzý, taþralýlýklarýmýzý, hizipçiliklerimizi, bencilliklerimizi, mezhep çi/cemaatçi takýntýlarýmýzý görmüyoruz. Nasýl bir dünyada yaþadýðýmýzý, bu dünyada nasýl düþünmemiz gerektiðini, ne tür çözümlemeler yapmamýz gerektiðini, nasýl hareket etmemiz gerek tiðini, nasýl eylemde bulunmamýz gerektiðini, neler üretmemiz gerektiðini bilmiyoruz. Gerçekçi analizler üzerinde çalýþmak yerine, romantik/amatör analizler yapýyor, bu analizler temelinde ucuz/bayaðý tartýþmalar yapýyoruz. Mezhepçi önyargýlar, mezhepçi/partizan karþýtlýk duygularý içerisinde cereyan eden tartýþmalardan bir sonuç çýkmayacaðýný düþünmüyoruz. Analitik akýl yerine, mezhepçi aklý ikame ettiðimiz için acele sonuçlar çýkarma telaþý içerisindeyiz. Ciddi çözümlemeler yapma yeteneðine sahip olmayanlar, haksýz suçlamalara kolaylýkla yönelebiliyor, yanlýþ öngörüleri sahipleniyor. Zihinlerimizin emperyal haber tekellerinin yorumlarýna mahkûm olmasý, zihinsel bir karmaþaya neden oluyor. Her türlü propogandadan çok kolay etkileniyoruz.
Ýslam toplumlarýnda büyük altüst oluþlar Batýlýlaþma ile baþladý. Günümüzdeki ayaklanmalar, isyanlarda büyük ölçüde Batý'dan esinlenen genç kuþaklarýn öncülüðünde gerçekleþiyor. Her Batýlýlaþma/modernleþme giriþimi/toplumlarýmýzýn gelecek ufkunu kapattý. Ulus-devlet modelini kabul etmek, laik milliyetçilikleri kabul etmekle sonuçlandý. Napolyon'un1798 de, Aydýnlanmayý temsil eden bilim adamý, sanat adamý, felsefe adamý, düþünce adamlarýndan oluþan 165 kiþilik bir kadro öncülüðünde Mýsýr'ý iþgali ile birlikte, Arap-Ýslam dünyasý her alanda sömürgecilerin ilgi ve denetim alaný içerisine girdi. Yerel tarihlerin, yerel siyasetlerin, yerel kültürlerin neden olduðu farklý Ýslami yorumlar sebebiyle günümüzde ne yazýk ki, Ýslami bütünden söz edemiyoruz. Müslüman halklar çok milletli duygusal bir bütün teþkil ediyor. Sözünü ettiðimiz duygusal bütün, örgütlenme yeteneðine sahip olmadýðýmýz için, Ümmet'e dönüþtürülemiyor. Ümmet olabilmek için, ortak zihne, ortak bilince, ortak ufka sahip olanlarýn ulusal sýnýrlarý aþarak ortak bir sorumluluk alanýnda buluþmalarý gerekir. Müslümanlar olarak tarihsel konumumuzun ve sorumluluklarýmýzýn bilincine vardýðýmýzda iyimser olabiliriz. Konformizmin, statükoculuðun, muhafazakârlýðýn yanýltýcý iyimserliklerine itibar etmemeliyiz.
Büyük bir yýkýmlar çaðýnda var olabilmek için öncelikle içerisinde bulunduðumuz özgüven zaaflarýný gidermenin yollarýný bulabilmeliyiz.
Akýþkan bir dünyada, statükolarý korumaya devam edemeyiz, duraðanlýðý savunamayýz.
Küresel çapta olup bitenler karþýsýnda daha çok bilgiye sahip olabilmeliyiz.
Taþra'ýn sürekli olarak kendisini tekrar ettiðini hatýrlamalýyýz.
Hiç bir þekilde vazgeçemeyeceðimiz, geciktiremeyeceðimiz, savsaklayamayacaðýmýz sorumluluklarýmýzý eksiksiz bir biçimde yerine getirme kararlýlýðý içerisinde bulunmalýyýz. Bizler, Müslümanlar olarak ne doðu'ya, ne de batý'ya aitiz. Ýnsanlýðý ilgilendiren bütün temel sorunlar ilgi alanýmýz içerisindedir.
Ýnsani dünyalarýn, ahlaki dünyalarýn, adil dünyalarýn çöküþünü hazýrlayan, çöküþüne katkýda bulunan neoliberal-seküler kültür karþýsýnda, birlikte varoluþu gerçekleþtiren bilgeliði yeniden keþfedebiliriz, hayata kazandýrabiliriz.