Medya kültürü, bir eðlence toplumu, bir sorumsuzluk toplumu oluþturuyor. Medya dünyasý skandallarla, entrikalarla varlýðýný güçlendiriyor. Medya kültürünü, medya gündemini tüketmeye mahkûm edilen kitleler, bu mahkûmiyetleri sebebiyle her alanda pasif/edilgin hale getiriliyor. Medya'ya, medya kültürüne maruz kalarak, düþünemeyecek, nakledemeyecek hale getirilen bireyler ve toplumlar, dünyaya, olaylara, tarihe eleþtirel olarak bakma yeteneði kazanamýyor, karþý karþýya bulunduðumuz kirli/ahlaksýz tarih karþýsýnda, güçlü, etkili, çarpýcý, sarsýcý sorular soramýyor.
Medya kültürüne maruz kalan bireyler ve toplumlar, vahþetin, barbarlýðýn ve faþizmin dünyasýnda, direniþin, muhalefetin, baþkaldýrýnýn yanýnda yer almalarý gerekirken, güçlülerin/egemenlerin/faþistlerin/müstekbirlerin yanýnda yer alýyor, egemen dilin/mantýðýn yorum ve yaklaþýmlarýný paylaþýyor, özellikle Ýslam toplumlarýnda Müslüman kitleler, medya kültürü dýþýnda; bir de, hizip/mezhep/cemaat/etnik asabiyet kültürüne maruz býrakýlarak bütünüyle kýsýtlanýyor, güçsüzleþtiriliyor. Eleþtirel bilince kapalý bir din algýsý ve dini hayat sebebiyle insanlar daha çok masallar ve mitler dünyasýnda yaþýyor, gerçek dünya karþýsýnda bir hayatiyet ortaya koyamýyor. Tekbiçimli cemaatler; tekbiçimli hayat ve düþünce tarzlarý sebebiyle, moda akýmlarda olduðu gibi, kitleleri aynýlaþtýrýyor. Bütün cemaatler her tür bireyselliði engelliyor, bireysel her türlü tercihte cemaatin yönlendirmesi esas almýyor. Evlilikler, iþ ve meslek tercihleri cemaat çýkarlarý doðrultusunda belirleniyor. Cemaat liderinin söyledikleri, düþündükleri dýþýnda, hiç bir þey düþünemeyen, söyleyemeyen cemaatlerde bu nedenle genel bilince ve vicdana hitap edebilecek aydýnlar, düþünürler, entelektüeller, sanat/ edebiyat adamlarý yetiþmiyor. Muhtemel bütün yeteneklerin ufkunu cemaat lideri bütünüyle kapatýyor, karartýyor. Cemaat mensuplarý her hangi bir konuda, cemaat liderinin görüþleri hilafýna bir görüþ, yöntem, tarz ortaya koyamýyor. Kendi kendilerini kendi özel çýkarlarýna, kendi özel gündem ve söylemlerine, cemaat/hizip/mezhep bencilliðine hapsedenlerle gerçek anlamda konuþulamýyor. Gerçek anlamda bir cemaatin, cemaat liderinin görüþlerinden ibaret bulunmadýðýný; cemaat mensuplarýnýn bireyselliklerine, görüþ ve eleþtirilerine, düþünsel katkýlarýna açýk olduðunu belirtmek gerekiyor. Bireysellik bir tecrit durumu olarak, eksantriklik olarak, anormallik olarak algýlanmalýdýr.
Zihinlerimiz sömürgeleþtirildiði için, günümüz dünyasýný, toplumunu, tarihini, siyasetini dönüþtürebilecek, inþa edebilecek bir irade oluþturamýyoruz. Emperyal dünyanýn, tarihin, felsefenin düþünce ve kültürünün taþrasýnda yaþamaya ikna edildiðimiz için, emperyal merkezleri, metropolleri etkileyebilecek, buralarýn dikkatini çekebilecek düþünceler üretemiyoruz. Düþünce ve kültür üretmek bir yana, bunlara ihtiyaç bile duymuyoruz. Bilindiði gibi her yerde taþra hayatý daha çok duygusal planda ve duygusal iliþkilerle biçimlenir. Taþra ufku her zaman bir baðnazlýðý yansýtýr. Kentsel hayat daha çok düþünceye, daha çok bilince ihtiyaç duyar. Kentsel yoðunluklar ve hareketlilikler insaný yenilenmeye sevk eder, mecbur eder. Taþra'da her hangi bir yenilikten, yenilenmeden söz edilemez. Taþrada her yenilik anýnda kuþatýlýr ve mahkûm edilir. Taþra'da hayat muhafazakâr deðerler, davranýþ ve iliþkilerle sürdürülür. Taþra hayatý her alanda olduðu gibi ciddi kýsýtlamalarla maluldür. Taþra'da insan çok ciddi önyargýlarla kýsýtlanýr, küçük hesaplara dayalý iliþkilere mecbur býrakýlýr. Bütün bunlarýn yanýnda taþra'da daha mazbut, daha ahlaki bir hayat imkân dâhilindedir. Metropol hayatý insaný daha özgür kýlar. Bilinçsizlik durumu her yerde, her alanda bireyleri de, toplumlarý da teslimiyetçiliðe sürükler. Niteliksel bir deðiþim, niteliksel yoðunlaþmalar, niteliksel bütünlükler ister.
Modern zamanlarda, toplumsal deðiþim hareketleri, seküler bir kültür zemininde temellendirilmeye çalýþýldý. Seküler kültür/zihniyet Batý dýþý kültürlere karþý ideolojik bir polemik unsuru olarak kullanýldý. Sekülerizm din'den baðýmsýzlaþma, metafizik ve ahlaki ilgilerden baðýmsýzlaþma, halinde somutlaþýnca, din karþýtý bir ideoloji haline gelince, Aydýnlanma aklý putlaþtýrýldý ve hayatýn yalnýzca bu akýl aracýlýðýyla biçimlendirilebileceði düþünüldü. Ancak bu akýl, bugün içerisinde yaþadýðýmýz her tür kötülüðün, zulmün, adaletsizliðin, eþitsizliðin sýradanlaþtýðý, normalleþtiði bir dünya oluþturdu. Ýslam dünyasý toplumlarýnda da, akýlsýz bir ahlak yürürlükte olduðu için, yeni bir tarih bilinci, siyaset bilinci oluþturulamadý. Akýlsýz ahlak, her tür zilleti, teslimiyeti statükoyu meþrulaþtýrmaya çalýþtý.
Bilinçli, bilgili, kararlý, samimi aktif eylemlerimizle, akýlla bütünleþen bir ahlak'la tarihi oluþtururuz. Bilinçsiz, bilgisiz, taþralý ve pasif kaldýðýmýzda tarihe maruz kalýrýz. Her tür emperyalizmin Ýslam’a ve Müslümanlara meydan okuduðu bir zamanda, Müslümanlar bu meydan okumalara Ýslami bir izzetle yanýt vermeleri gerekirken, sosyal/toplumsal/siyasal sorumluluk almayan, toplumsal hayatýn dýþýnda, tarihsel hayatýn dýþýnda kesinlikle Budizmi çaðrýþtýran Ýslami akýmlara yorumlara, üstadlara yöneliyor. Özellikle Türkiye’de Ýslami düþünce hayatý bütünüyle imparatorluk nostaljilerine, Ýstanbul nostaljilerine, Türkiye nostaljilerine, medeniyet nostaljilerine takýlýp kaldýðý için; nasýl bir dünyada, nasýl bir tarih'te, ve çaðda yaþýyor olduðumuzla, bu dünyaya/tarihe/çaða neler söyleyeceðimizle, neler önereceðimizle hiç mi hiç ilgilenmiyor. Geçmiþe özgü gerçekliði de, maalesef eleþtirel olarak, doðru bir biçimde yansýtamýyoruz, geçmiþe Özgü gerçeklikleri tehlikeli bir biçimde, yanýltýcý bir biçimde abartýyoruz. Geçmiþi ayný þekilde yeniden yaþayamayýz. Bugün, Ýslami anlamda nasýl yaþamamýz gerekiyorsa, öylece yaþamalýyýz.
Birkaç asýrdýr biriken sorular ve sorunlarýmýz var. Bunlara yanýt verebilecek birikim ve cesaretten yoksun bulunduðumuz için her þeye geç kalýyoruz. Bu sorunlara yanýt aramak yerine her þeyi unutmayý, unutturmayý tercih ediyoruz. Bu unutuþ sorunlarýmýzý derinleþtiriyor. Derin düþünmemizi, derin sorgulamalar yapmamýzý saðlayabilecek eserler üzerinde çalýþmak yerine, bizi rahatsýz edecek eserler üzerinde çalýþmak yerine, bizi rahatlatan, üzerimizde bir narkoz etkisi býrakan eserlerle ilgileniyoruz. Geleneklerimizin, yeniliklerle, romantizmlerimizin gerçekliklerle uzlaþabilir bir çerçeve içerisinde bulunmasý gerekir. Ahlaksýz bir pragmatizm, benzersiz bir oportünizm hepimizi kuþattýðý için, günümüzde cemaatler yalnýzca kendi çýkarlarý üzerinde yoðunlaþýyor, kendi liderleriyle sýnýrlý dünyalarda yaþýyor. Siyasal bilinçten, tevhidi bilinçten yoksun dindar kitleler, duygusal bir dindarlýk ikliminde insafsýzca sömürülüyor. Ýslami temelleri olmayan bir tevekkülcülük kitleleri beklemeye yönlendiriyor. Emperyal propaganda karþýsýnda bilinç çöküntülerine maruz kalan, Ýslami bir mücadeleyi göze alamayan düþünce adamlarýmýz, metafizik, mistik spekülasyonlarla, zihinsel atraksiyonlarla, sözcük oyunlarýyla gündemde kalmaya çalýþýyor. Okumanýn, düþünmenin, yazmanýn yerini seyirlik gösteriler alýyor. Yaptýðýmýz hayýr-hasenat, infak ve tasadduk gibi ibadetlerimiz bir gösteri/propaganda malzemesi haline getiriliyor. Cemaatler Ýslami temelleri öðrenmek yerine, öncelikle pazarlama ve tanýtým stratejilerini öðreniyor. Tevhid'den, Ümmet'ten, Þeriat ve Cihad'tan baðýmsýz, her tür emperyalizme boyun eðmeye, emperyalistlerle iþbirliði yapmaya elveriþli yeni bir din yaklaþýmý oluþturuluyor. Þöhreti yerel sýnýrlarý aþan cemaatler, halkla iliþkiler endüstrisinin bütün imkânlarýný yalnýzca cemaat liderinin imajýný parlatmak için kullanýyor. Ýslam’ýn ve Müslümanlarýnýn hassasiyetlerini, sorunlarýný anlatmak yerine, cemaat liderinin menkýbeleri anlatýlýyor. Cemaat çýkarý için her tür propaganda yalaný meþru sayýlýyor. Propaganda yalanlarýyla sayýlarý çoðaltmak mümkün oluyor, ancak nitelikleri çoðaltmak asla mümkün olmuyor Her bakýmdan çok abartýlý, çok ölçüsüz, insani ve ahlaki olmayan bu imaj çalýþmalarý, bugün büyük bir imaj seferberliðine dönüþtürülmüþtür. Bu imaj seferberliði için milyarlarca dolar harcanýyor.
Bütün Müslümanlarýn antipatiye dayalý önyargýlar kadar, sempatiye dayalý önyargýlardan da kaçýnmasý gerekir. Sempatiye dayalý önyargýlar, genellikle bir bilinç, akýl ve ahlak körlüðüne yol açýyor. Ölçüsüz baðlýlýk, ölçüsüz sempati, ideolojik ve ýrkçý prangalarýn sahiplerinin olduðu kadar Müslümanlarýn da bilinçlerini köreltir. Egoizmlerin her türlüsünden kaçýndýðýmýz gibi, cemaat/mezhep/etnik köken egoizminde de kaçýnmamýz gerekir.
Müslümanlar olarak dünyanýn ve tarihin içerisinde bulunduðu karanlýk, tehlikeli ve kirli durum etrafýnda eleþtirel çözümlemeler yapmak hayati önemi olan bir konu haline gelmiþtir.
Eleþtirel bir bilinç oluþturmadýðýmýz takdirde, her þey eskisi gibi devam edecek, hiç bir þey deðiþmeyecek, geçmiþi tekrar edeceðiz. Emperyalistlerin, egemenlerin, faþistlerin, sömürgecilerin, Ýslam düþmanlarýnýn gündemlerine, yorum ve yaklaþýmlarýna teslim olmak, bu gündemle yaþamak, bu gündemi meþrulaþtýrmak büyük bir köleliðin ve onursuzluðun iþaretidir. Entelektüel, düþünsel, bunalýmý, belirsizliði ve karmaþayý aþmayý baþarabilseydik, egemen gündeme boyun eðmeyecektik. Bugün, statükocu ve konformist kültürün oluþturduðu zihinsel engelleri kaldýramadýðýmýz için kendi tarihimizi oluþturamýyoruz. Sözünü ettiðimiz zihinsel engeller nedeniyle yeni kavramsal çerçeveler üretemiyor, bugünü etkileyebilecek düþünceler oluþturamýyoruz. Bir gün iyi zamanlar da gelir umuduyla, acýlar, yalnýzlýklar, trajediler, mahrumiyetler biriktirmeye devam edemeyiz.