Ergenlik dönemi, gençlerin o ana kadar sahip oldukları bütün inançlarını yeni baştan oluşturma dönemidir. Bu dönemde gençler anne-babalarının öz veya üvey olup olmadığını bile sorgulama ihtiyacı hissettikleri gibi İslamiyet''le ilgili pek çok hususu da şüpheyle karşılamakta ve onları araştırıp tam bir kanaate ulaşmayı amaçlamaktadırlar. Nitekim bu çerçevede ergenlik dönemi gençlerinde dinî şüphe ve tereddütler yoğun olarak görülmektedir.
Dinî şüphe ve tereddüt deyince kastettiğimiz şey; dinî değerler hakkında gençlerde ortaya çıkan şüphelerdir. Mesela "Acaba gerçekten Allah var mı? Din inanılması zorunlu olan bir gerçek midir? Hak din İslamiyet değil de başka bir din olabilir mi? Allah''ın bizi yarattığından nasıl emin olabiliriz? Gerçekten ahiret var mı?" şeklindeki düşüncelerdir. Şüpheler bu konularla sınırlı kalmayıp "Allah''ın varlığı, birliği, sıfatları, melek, cin, şeytan, ruh gibi görünmez varlıklar, kitaplara ve peygamberlere iman, ölümden sonra diriliş, kaza-kader, sevap-günah, fakirlik, zenginlik, evrenin ve insanın yaratılışı" 1 gibi hususlarda yoğunluk göstermektedir.
Dini şüphelerin ortaya çıkışı ve gelişim süreci?
Ergenlerde bu tarz şüphe ve tereddütlerin ortaya çıkışında kişisel özellikler, aşırı akılcı akımlardan etkilenme ve olaylara bu doğrultuda yaklaşma meylinin etkili olduğunu söyleyebiliriz. Diğer yandan ergen gençlerin, dinî yaşamın çok zayıf olduğu çevrede yetişmesinin, ailede ve okulda yeterli ve sağlıklı din eğitimini alamamalarının ayrıca medyanın da onlarda dini şüphe ve tereddütlerin ortaya çıkmasına neden olduğunu belirtmeliyiz.
Ergenlik dönemi yaklaşırken çocuk, psikolojik yapısında ortaya çıkan değişmelerin de etkisiyle daha önce severek, isteyerek, yaptığı pek çok davranış gibi ibadetlerini de aksatmaya başlar. Aslında ibadetleri yerine getirme noktasında görülen bu gevşeme, inanç noktasında ortaya çıkacak olan şüphe ve tereddütlerin bir aşamasıdır.
Yaş olarak belirtmek gerekirse, 10 yaş altı çocuklar dinî şüphelere kapalı olmakla beraber bu yaşlarda zaman zaman şüphelerin görülmesi söz konusudur. 2 Dinî şüphelerin gelişimi kızlarda daha erken başlamaktadır. 10-11 yaşlarında dinî şüphe kızlarda ortaya çıkmakla beraber, 12-13 yaşlarında da bu durum dikkat çekici boyuta gelmektedir. Erkeklerde ise 14-15 yaş aralığında şüphe duyma oranı yüksek olup, 16-17 yaşlarında da bu şüphelerin yoğun olduğu görülmektedir. 3
Bu şüphe ve tereddütlerden korkmalı mıyız?
Her işin bir hayır tarafı vardır. Ergenlik dönemine yeni girmiş çocuklarınız varsa onlarda gördüğünüz dinî şüphe ve tereddütlerin tamamıyla olumsuz, zararlı bir durum olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz demektir. Çünkü bu şüpheler onları dini araştırmaya yöneltmekte böylece doğruları öğrenmeleri ve dini değerleri tam anlamıyla kabullenmeleri mümkün olmaktadır. Nitekim dinî şüpheler, ergen gençlerin büyük kısmının dinî konularda daha fazla bilinçlenmesine neden olmaktadır.
Ancak zihnindeki şüpheler bertaraf edilmeyen, doğruyu bulma imkânı olmayan, merak ettiği soruların sağlıklı biçimde cevabını alamayan, kendileriyle ilgilenilmeyen gençlerin bu şüphe ve tereddütleri her zaman olumlu şekilde sonuçlanmamakta, şüpheler bazen büyüyerek inançsızlık hâline gelebilmektedir. Bu nedenle yetişkinlerin, gençlerin tehlikeli bir süreçten geçtiği bu dönemi ve sordukları soruları önemsemeleri, onlarla ilgilenmeleri, yaşadıkları bu zor süreçte onlara yardımcı olmaları son derece önemlidir.
Böyle bir durumda nasıl bir tavır takınmalıyız?
Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız ki gençlerin "Allah''ın var olup olmaması, Dinimizin hak din olup olmaması" gibi soruları aslında kanaat ve inancın ifadesi değil, o güne kadar doğru olarak kabul edilen bilgilerin ve inançların akıl süzgecinden geçirilerek sorgulanma sürecidir. Bu süreci "geleneksel dinî kalıpları tenkit ve değerlendirmeye tabi tutarak şahsi bir din anlayışına ulaşma safhası" 4 olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.
Dinî konular, pek çok gencin küçüklükten itibaren hayatının merkezinde gördüğü, inanılması mutlak zorunlu meseleler olduğu için genç, bu konularda kendisinde uyanan şüphe ve tereddütler için suçluluk ve günahkârlık hislerine kapılmaktadır. Bu yüzden "Aman böyle söyleme veya böyle düşünme, o zaman sen inançsız olur, dinden çıkarsın" şeklinde genci inkârla itham etmek, ya da kaba kuvvet kullanmak yangına körükle gitmektir. Bu tür davranış biçimleri genci tamamıyla dinden uzaklaştıracak ve son derece olumsuz sonuçlar doğacaktır.
Gençlerin bu tür sorularının ilgi ve alaka manasını taşıdığı göz ardı edilmemelidir. Ergen genç, ancak merak ettiği hususu anlamak ve öğrenmek ister. Bu nedenle çocukluktan kurtulan ve yeni bir yapılanma içine giren gençlerin düşündüklerini söylemelerini engellemek yerine; onları anlayışla karşılamak, onlarla fikir alışverişi içine girmek, düşüncelerini açıkça paylaşmalarına imkân tanımak en sağlıklı yaklaşımdır. Ancak gence doğruların doyurucu bir şekilde, aklî ve mantıkî deliller çerçevesinde, pedagojik ilkelere bağlı kalarak anlatılması, son derece önemlidir.
Şunu rahatlıkla söylemek mümkün ki sistemli, ölçülü ve bilinçli yaklaşıldığı takdirde bu şüphe döneminin sonunda genç; doğruyu bulacak, inandıkları gelenek olmaktan çıkacak, onda tam bir iman ve inanç durumu oluşacaktır. Bu noktadan sonra genç sarsılmaz bir imana sahip olacaktır. Nitekim dinî duyguların belirginleştiği yıllarda bazı ergen gençlerin dine sarılmaları da bu kanaatimizi desteklemektedir. Ancak yaşanan bu süreç içerisinde gencin zihninde uyanan, şüphe ve tereddüt ifade eden sorulara doyurucu cevaplar alabilmesi ya da yakınında sorularına cevaplar bulabileceği kimselerin olması önemlidir. Ergen gencin sorduğu sorulara cevap verilemiyorsa bile en azından onları araştırmaya ve öğrenmeye teşvik etmek, gerçekleri araştırmasını sağlamak, yapılacak en akıllı davranış olacaktır.
Nihayet ergen genç artık 20''li yaşlara geldiği zaman diğer hususlarda olduğu gibi dinî duygu ve davranışlar açısından da belli bir denge ve istikrar yapısını kazanacak, dine bakışı netleşecektir. Bu aşamada artık onların şüphe ve tereddütleri kaybolmuş veya zayıflamış olacaktır.
Sevgili anne-babalar!
Evlatlarınızın dini meselelerle ilgili şüphe ve tereddütlerinden dolayı korku ve paniğe kapılmayın. Sizler, nasıl çocuğunuz okul öncesi dönemde Allah hakkında ve diğer imanî değerlerle ilgi sorular sorduğunda memnun oluyor "benim çocuğum dindar olacak, dine ilgi duyuyor" diyerek seviniyorsanız, şimdi de sevinebilirsiniz. Zira ergenlik döneminde gençlerin sorduğu bu tür sorular inançsızlık veya dinden uzaklaşma tavrı değildir. Bilakis bu, dine değer vermek ve gerçekleri öğrenmek için çaba ve gayret sarfetmektir. İşin doğrusu siz çocuklarınızdan ergenlik döneminde bu tür soruları duyuyorsanız sevinmeli, çocuğunuzun dini değerlerle ilgilenmesi ve onun hakikatini öğrenmek istemesinden dolayı mutlu olmalısınız. Ancak yukarda anlatılanları da göz ardı etmemeli, üzerinize düşen vazifeyi en güzel şekilde yerine getirmelisiniz. Aksi takdirde istenmeyen sonuçlarla karşılaşmak da mümkündür.
1-Abdulkerim Bahadır, Ergenlik Döneminde Dini Şüphe ve Tereddütler, U.Ü.S.B.E., (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Bursa 1994, s. 141.
2- Kerim Yavuz, Çocukta Dini Duygu ve Düşüncenin Gelişmesi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 1987, s. 236.
3-Bahadır, age., s. 92. Dinî şüphe ve tereddüt yaşadığını söyleyen 137 gençte bu düşüncelerin ortaya çıkma yaşı ve oranları; 10-11 yaş aralığında %7, 12-13 yaş aralığında %36, 14-15 yaş aralığında %49, 16-17 yaş aralığında ise %7 şeklindedir.
4- Hayati Hökelekli, Din Psikolojisi, TDV., Ankara 1993, s. 270.
|