BEN OKULA
 
BAŞLIYORUM
Bu dönemde çocukların ihtiyacı olan en önemli şey güvendir. Kendini ifade edebilen, ebeveynleri ile iyi bir iletişim içinde olan, özgüveni yüksek çocuklar bu dönemi daha rahat atlatabilmektedirler. Ancak kaygılı anne ve babaların çocukları bu süreci daha zor geçirmektedirler.
06/10/2016


Okula başlayacak olan yavrularımızla birlikte siz anne babalar da yeni bir serüvene adım atıyorsunuz. Çocuklarınızın en büyük destekçileri sizlersiniz. Belki ilk çocuğunuz ile bu serüveni deneyimleyeceksiniz belki de dördüncü çocuğunuzla bambaşka bir hikâye yaşayacaksınız. Her ne kadar çocuklar bu dönemde daha fazla etkileniyor gibi gözükse de, evden ilk ayrılış olan bu dönem anne ve babaları da çocuklar kadar etkilemektedir. Üstelik anne ve babaların tepkileri direkt olarak çocukların duygu durumlarına tesir edebilmektedir. Okul kapılarında, sınıfların önlerinde hatta bazen evlerinden çıkarken duygusallaşan anneler ile karşılaşmak oldukça mümkün. Hâl böyle olunca, çocuklar okulun kaygılanacak bir yer olduğunu düşünmekte ve okula karşı tepki geliştirebilmektedirler. O hâlde öncelikle ‘ebeveynler olarak kendimizi bu sürece nasıl hazırlamalıyız?’ sorusuna cevap bulup ‘sonrasında çocuklarımız için daha fazla neler yapabiliriz?’ buna bakalım.



Anne ve babalar olarak, okulu çocuklara çok fazla sevdirme çabası içerisine girmemek gerekir. Bu çocuklarda ters algı yaratabilir veyahut çocuklar evde istenmedikleri düşüncesine kapılabilirler. Tıpkı fazla koruyuculuğun iyi olmadığı gibi burada da olması gerekenden fazla tepkiler istenmeyen sonuçlara sebep olabilirler. Hele ki evde yeni bir kardeş var ise fazlaca verilen “okul sevgisi” yaklaşımı “evde istenmiyor muyum?” algısına yol açabilmektedir.



Aynı şekilde okul ile ilgili çocuklarda endişe oluşturmak da durumu zorlaştırabilmektedir. “Kocaman adamsın neden ağlıyorsun?”, “Öğretmenine seni şikâyet edeceğim” gibi söylemler de çocukta okul fobisine sebep olabilir ve öğretmenine karşı güvenini sarsabilir. Bu sebeple daima tutarlı ve kararlı olmalısınız.



Aile içi iletişim hemen her konuda olduğu gibi bu süreçte de oldukça önemlidir. Çocuklar ile monolog yerine diyalog kurulmalı ve yeri geldiğinde onlara fikirleri sorulmalıdır. Fikirlerine değer verdiğinizi hissettirmelisiniz ki bir sonraki diyaloğunuzda bağlarınız daha kuvvetli olabilsin. Çocuklarınız ile iletişim içerisindeyken, “böyle yaparsan annesiz kalacaksın” gibi söylemlerde bulunuyorsanız, çocuklar kendilerini okula bırakıp gideceğiniz fikrine kapılabilirler. Bu sebeple onlar ile doğru iletişim kurma yollarını bulmalısınız.



Çocuklarınızın yaşıyor olduğu sıkıntıları içinize atmamalı, geç olmadan önce eşinizle istişarede bulunup sonrasında ise öğretmeni veya okuldaki yetkili kişiler ile görüşmelisiniz. Anne ve babalar işbiliği içinde olmalıdırlar. Anneler çocuklarını okula gitme konusunda ikna etme çabasında iken, babalar “bir gün gitmesin birşey olmaz“ diyerek otoriteyi sarsmamalı ve okula gitmeme gibi bir ihtimalinin olduğunu çocuğa hissettirmemelidirler.



Eğer herhangi bir sebeple okula gitmemesine karar verildi ise, “bugün dinlen” gibi söylemlerden ziyade, “öğretmeninden izin aldım bir günlük okula gitmemen için izin verdi” diye telkinde bulunabilirsiniz. Böylelikle okula gitmenin zorunlu olduğunu ancak izin alınarak gidilemeyecek bir yer olduğunu da kabullenmiş olacaktır.



Ancak siz, “bugün karnın ağrıyor, iyi değilsin gitme” gibi söylemlerde bulunursanız, bir zaman sonra çocuklar bu durumu kullanmaya başlayabilirler.



Peki, anne ve babalar olarak kendimizi hazırladık, birçok gelişim kitabı okuduk ancak o gün gelip çattı. Kapıda gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olan, iç çeken yavrulara nasıl yaklaşacağız? Öncelikle bilmelisiniz ki kararlı ve soğukkanlı olmalısınız. Soğukkanlı olmak sizi kötü bir anne yapmaz. Aksine atacağınız adımlardan emin bir şekilde bu yolda ilerler iseniz sağlıklı bir sonuca ulaşırsınız.



Peki, çocuklar…



Öncelikle, evde annesinin dizinin dibinde oturan çocuklarımızın, kuralsız ve sınırsız bir ortamdan daha katı sayılabilinecek bir ortama geçiş yaptığını unutmamak gerekir.



Çocuklara okulu anlatmak hatta mümkün ise önceden gidip gezdirmek faydalı olacaktır. Ancak okulu anlatırken daha somut anlatmalısınız. Aynı zamanda okulun hep oyun oynanan, eğlenceli bir yer olduğunu söyleyerek çocukları yanıltmamak gerekmektedir. Açık ve net bir şekilde çocuklara durum özetlenmelidir.



Okul alışverişlerini birlikte yapmak, çantasını beraber hazırlamak da okula karşı olan ilgilerini arttırabilmektedir.



Bu dönemde çocukların ihtiyacı olan en önemli şey güvendir. Kendini ifade edebilen, ebeveynleri ile iyi bir iletişim içinde olan, özgüveni yüksek çocuklar bu dönemi daha rahat atlatabilmektedirler. Ancak kaygılı anne ve babaların çocukları bu süreci daha zor geçirmektedirler. Çünkü anne ve babalarının kaygılandıklarını hisseden çocuklar için bu yeni durum daha itici bir hâle



gelmektedir. Daha kolay bir şekilde bu dönemi atlatabilmeleri için, çocuklarınıza kendi başlarına yetebildiklerini gösterin. Bunu söylemlerle değil küçük sorumluluklar ile birlikte başarabilirsiniz. Örneğini markete gittiğinizde alışveriş yapmasına izin verin hatta cüzdan taşısın ve para verip almayı kendi başına yapmaya çabalasın. Bu kendine olan güvenini arttıracaktır. Okulda bir



problem ile karşılaşabilme olasılığına karşı zorlandığı zaman kime gitmesi gerektiğini, sıkıntısını nasıl anlatması gerektiğini örneklendirerek öğretebilirsiniz. Böylelikle öğretmeni ile daha rahat iletişime geçebilecek ve sorunlarını çözebilecektir.



Yine önemli konulardan biri de özbakım becerilerini kazanmalarıdır. Çocuklar okulda kendi başlarına tuvalete gidecekleri ve temizlik ihtiyaçlarını giderecekleri için önceden bu duruma alışmalarını sağlamak gerekmektedir. Okul zamanı gelmeden önce özbakım becerilerini kuvvetlendirme adına tuvalet alışkanlığını oturtmalı, kıyafetini değiştirmesini, çantasını taşımasını oyunlar



ile kazandırmalısınız. Geceleri yatmadan önce veya sabahları kalktıklarında psikosomatik yakınmaları olabilir ve bu kendini karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı ile gösterebilir. Bu gibi durumlardan endişelenmemeli ve kaygı azaldıkça şikâyetlerinin azalıp azalmadığına dikkat edilmelidir.



Sabahları okula gitme vaktini bir kaos hâline çevirmemeli, hatta eğlenceli bir şekle getirmelisiniz. Örneğin sabahları haşlanmış yumurtaları boyayabilir, müzikler eşliğinde öperek çocuklarınızı uyandırabilirsiniz. Bu durum hem onları mutlu edecek hem de Endişelerini azaltacaktır. Okuldan gelen çocuğunuza gününün nasıl geçtiğini sorun ve onu dikkatli bir biçimde dinleyin. Size problemlerinden bahseder ise onları çözmek yerine çözüm yollarını gösterin. Okuldan geldiğinde ağlıyor ise, sakinleşmesine yardımcı olun ve asla onu ağladığı için tenkit etmeyin. Unutmayın ki yaşadığı kaygı sebebi ile ağlamaktadır.Her türlü yolu denedim ancak çocuğum bir türlü okula alışmıyor. Her sabah kargaşa yaşıyoruz, okulun kapısından içeri giremiyoruz diyorsanız ve bu süreç iki haftayı geçmiş ise okul fobisi gelişmiş olabilir. Bu durumda psikolojik destek alarak süreci kolaylaştırabilirsiniz.



Okul fobisi korkulacak bir durum değildir ve yaygın olarak görülmektedir. İlaç ile tedaviyi gerektirmemektedir. Terapi sürecinde kurulan uzman ve ebeveyn işbirliği ile daha sağlıklı bir sonuca ulaşılacaktır.



Son olarak unutmamalısınız ki, hayattaki geçiş dönemleri daima sancılı olmaktadır ancak el ele verirseniz bu virajı çocuğunuz ile sağlıklı bir şekilde atlatabileceksiniz. En önemli olan hareket noktanız ise çocuklarınıza gösterdiğiniz sevginiz olacaktır.



Esra Nur GENÇAL / Diyanet Aile