Narsisistik Kişilik

Narsisistik kişiliğin ana teması; büyüklük duyguları, başkalarını anlayamama ve başkalarının değerlendirmelerine aşırı duyarlılıktır.
10/08/2016


Narsisistik kişiler kendilerini özel ve önemli görürler, sıradan bir insan olmaktan çok korkarlar. Kendilerinin özel olduğunu göstermek için daima çabalarlar. Tıpkı köpek balıklarının boğulmamak için devamlı yüzmek zorunda oldukları gibi, narsisistler de depresyonun derinliklerinde boğulmamak için övgüyle beslenir ve özel olduğu hissini hep yaşamak isterler. Bu ruh hâlinde bulunanları yakından tanımak için temel özelliklerini bilmek gerekir.



Temel özellikleri



1. Kendilerinin önemli olduğuna ilişkin büyüklük duyguları taşırlar, başarı ve yeteneklerini abartırlar.



2. Kendilerini üstün, özel, değerli ve önemli görürler, hep saygı görmeyi beklerler.



3. Hayal dünyalarında güç, başarı, şöhret, para, güzellik ve aşk ön planda yer alır.



4. Övgü ile beslenirler, kendilerine iltifat edilmesi için ortam hazırlarlar.



5. Eleştiriye aşırı duyarlıdırlar.Kendilerine yapılan eleştiriye iyi amaçlı eleştiri bile olsa aşağılanmış olma, öfke ve utanç duyguları ile tepki verirler.



6. Menfaatçidirler. Kişiler arası ilişkileri kendi çıkarları için kullanırlar. Planladıkları amaçlarına ulaşmak için her türlü hile ve aldatmayı normal kabul ederler.



7. Kendilerinin, ancak özel kişiler tarafından anlaşılabilecek kadar özel olduklarını düşünürler.



8. Empati yapamazlar. Başkalarının ne hissettiğini, nelere ihtiyaç duyduklarını anlayamaz ve hissedemezler. Arkadaşı hastalanarak verdiği randevuya gelemezse buna kızar ve şaşırır. Onun bu mazeretini anlayamaz.



9. Kin, öfke ve kıskançlık duyguları fazladır. Acıma ve affetme gibi güzel duyguları kendi çıkarlarına göre hisseder ve bunları kullanırlar.



10. Hak duygusu hep kendine yöneliktir. Hak kazandığı, kayırılması gerektiği, sırada beklememesi gerektiği, hep kendisine ayrıcalık yapılması gerektiği beklentisi içindedirler.



11. Büyük ideallerine kavuştuklarında gerçek kişilikleri daha çok ortaya çıkar. Her masada farklı konuşmak, durumlara göre ilkelerini değiştirmek yaşam felsefeleridir.



Narsisistlerin korkuları ve başarıları



Mezarlıktan ıslık çalarak geçmek korkan pek çok kimsenin yaptığı bir şeydir. Cesaret gösterisinde bulunurken gerçekte son derece korkuyordur. Fakat korkmuyor taklidi yapmak zorundadır. İşte bunun gibi, narsisistlerin bir kısmı eksiklik, aşağılık duygularını bastırmak için kendilerine güveniyor rolü yaparlar. Fakat bu rolü içselleştirdikleri için dışarıya güvenli gözükürler.



Korku ile güven arasındaki zihinsel duvar çok incedir ve her an yer değişebilir. Amacı bir insandan daha fazla bir şey olduğunu ispatlamak olan bir kişi düşününüz. Bu insanın en büyük korkusu sıradan bir kişi olmaktır. Dünyada en büyük ve en değerli şey olarak kendilerini hissettikleri için, bunu kanıtlama çabası içinde çırpınırlar, çok çalışırlar. Bunun için yetenekli ve iddialıdırlar. Bilim, sanat, spor, politika, komutanlık, liderlik ve ticaret gibi rekabet edilen alanlardaki her şeyi, bu kişiler keşfederler dersek abartılı olmaz. Bu kişileri dengelemeye çalışan din adamlarının, azizlik ve velayet derecelerinin artması da insanlığa ikinci faydalarıdır.



Öncelik içgüdüsü taşırlar



Bir narsisist, kendisi için iyi olanın tek iyi ve tek yol olduğuna inanıyor ve bundan vazgeçmiyorsa, onun hata yapmasını beklemek fakat onaylamadığınızı belli etmekten başka yapacak bir şey yoktur. İnsanda içgüdüsel olarak ilk ve evvela kendini sevmek, kendi ihtiyaçlarına öncelik vermek duygusu vardır. Başkalarını düşünmek,başkalarının ihtiyaçlarını önemsemek, egomuzun hoşuna gitmez. Ancak insan gibi yaşamak için, egomuzun bu yönünü dengelememiz gerekir. Halk arasında çok kullanılan, “önce can sonra canan” sözü adil bir duygunun ifadesi değildir. Önce doğrular ve ilkeler gelmelidir. Can veya canan hoşlansa da, hoşlanmasa da “önce ilkeler” diyebilmek bilgece davranıştır.



Narsisist kişilerde başkalarının ihtiyaçlarını, arzularını, yeteneklerini, isteklerini görme kabiliyetleri gelişmemiştir. Bu sebeple empati yoksunluğu onları sevenlere acı çektirir. Onları sevenler kimliksiz olmak zorundadırlar.



Ben merkezci narsisistleri seven pek çok eş veya kişi, onların kendilerini sevmeme nedenini araştırırlar ancak bulamazlar. Kusurları kendilerinde aramaya başlarlar. Böyle narsisistleri sevenler hayatlarını mahvederler. Bir şeye ihtiyaçları olduğu zaman empatiye sahipmiş gibi davranır ve rol yaparlar. Etkileyici, çarpıcı, rol yapıcı davranışlarını çoğu zaman farkında olmadan gerçekleştirirler. Alçakgönüllü rolü oynarken bile narsisistler egolarını parlatmaktadırlar. İkiyüzlülükten farklı olan yönleri, bu davranışları kişiliklerinin gereği olarak yaparlar.



Eleştiriye tahammülsüzdürler



Hata yapmaktan çok korktukları için, hatalarının söylenmesini hemen kişiselleştirirler. En basit eleştiriyi kişiliklerine yapılmış bir müdahale, kendilerine atılan bir ok gibi görürler. Kendilerini aşağılanmış gibi hissederler, bu onları çok sıkar.



Kendi hataları konusunda objektif  davranabilme becerisi kazanamadıkları için, eleştiride ısrar ederseniz sizi suçlamaya başlayacaktır. Sizin yanıldığınızı ispat etme çabası ilk yapacağı şeydir. Eğer eleştirinizde haklıysanız, sizi küçük düşürerek tatmin olma yolunu seçecektir. Bu hâliyle narsisisti, zavallı bir çocuğa benzetebiliriz. Eleştiriyi kendisine haksız bir saldırı gibi algılıyor, söylenenleri doğru-yanlış ikileminden geçirmiyor ve etrafında nefret uyandırıyor.



Narsisistik kişi ile ilişki kurmak zorunda iseniz, kararlı ve tutarlı olmalısınız. Ne istediğinizi tam olarak bilmelisiniz. Pazarlık yapmadan karar vermemelisiniz. Böyle insanlarla sağlamcı iş yapmak, bedeli peşin almak gerekir, yoksa çok incinirsiniz.



Tatminsizdirler



Sıradan insan olmak korkuları, hep daha çok şey istemeleri, yetinme duygularının olmaması onların hırslı olmalarına neden olur.



Kendilerinin gerçek sınırlarının neresi olduğunu bilemezler. Kendilerini bir bütünün parçası gibi görmedikleri ve her şeyi kontrol edebilecekleri duygusuna sahip olmaları, sürekli gerilimde olmalarına neden olur. Küçük bir düzensizliği, eleştiriyi ve hatayı tehdit olarak algılarlar.



İnsanların ona hep haksızlık yaptıklarını düşünmelerini isterler. İnsanların kendilerini memnun etmek için yeterince çaba harcamadığına inanmaları, onları gerer.



Kendilerinden ve başkalarından beklenti standartları yüksektir. Bu sebeple çok sık sinirlenirler. İstek ve emirlerinin insanlar tarafından kasten unutulduğunu düşünürlerse, huysuzlukları artar.



Canları sıkıldığı zaman, herkesin de canını sıkarlar. Kazanamadıkları zaman çok öfkelenirler ve etrafta psikolojik terör havası estirirler.



Depresyona girme eşikleri çok düşüktür. Narsisistler kızgın, sinir bozucu, ruh karartıcı hâlleri sık yaşarlar. Depresyondadırlar fakat bunu kabul etmezler. Depresyonu, “örtülü depresyon” şekilde yaşarlar. Öfkelilik, içki-sigaraya düşme, unutkanlık, bedensel arazlar şeklinde maskelenmiş depresyonla hekime zorla başvururlar.



Mutlu olmayan, gergin, öfkeli ve incitici hâlleri nedeniyle zor insanlardır. Doymayı bilmezler, çünkü psikolojik olarak açgözlüdürler.



 



Prof. Dr. Nevzat TARHAN / Diyanet Aylık Dergi